İçeriğe atla

Kalemiye

Alay Başçavuşu - Sadaret Alayında İnzibata Memur
Çavuşbaşı - Divan Çavuşları Amiri (Adalet Bakanı)
Beylikçi - Fermanların Yazıldığı Kalemin Amiri
Amedî - Dış İşleri Özel Kalemi Amiri
Büyük Tezkereci - Bakanlık Özel Kalemi Amiri
Hademe - Sadaret Dairesi Hizmetkarı
Rüûs Halifesi - Zatişleri Kalemi Şefi
Kethüda Katibi - İç İşleri Bakanı Özel Kalem Müdürü
Vezir Mektupçusu - Sadaret Kalemleri Amiri
Reis Kesedarı - Dış İşleri Evrak Müdürü
Çavuş Kesedarı - Adalet Bakanlığı Evrak Müdürü

Kalemiye Sınıfı (Osmanlıca: قالميي), Divan-ı Hümayun'a dahil sınıflardandır. Yaygın olmayan adı Ehl-i Kalem'dir. Kitâbet sınıfı olarak da bilinir. Bürokrasi, diplomasi ve mali işlerden sorumlu, kısacası defter işlerinden sorumlu kişiler bu sınıfa dahildir. Kalemiye Sınıfının en üst rütbesi Nişancı'dır. Nişancı, Divan-ı Hümayun'de verilen kararlara, Padişah'ın tuğrasını çekmekle görevliydi. Bu yüzden bu makamdakilere Tuğrai de denirdi. Kendisine bağlı olan Reis-ül Küttab ise tamamıyla Dışişleri bakanlığını karşılıyordu. Osmanlı İmparatorluğu yükselme dönemi ile ortaya çıkan bu makamın da önemi giderek artmış ve Divan-ı Hümayun'un kaldırılmasıyla yerini Hariciye Nazırlığı'na bırakmıştır. Ayrıca, Kalemiye Sınıfı'nda Reis-ül Küttab'a bağlı her biri ayrı görevle meşgul kalemler vardı.

Divan Kalemleri

  • Amedî Kalemi

Reis-ül Küttab'ın hususî kalemi olup, aynı zamanda, bütün dış işleriyle meşgul olur ve sadrazamlıkla sarayın irtibatını sağlardı.

  • Beylikçi veya Dîvân Kalemi

Dîvânda müzakere olunup karara bağlanan işlerin, gereken yerlere havalesi ve dîvân sicillerinin tutulmasıyla vazifeliydi. Ferman ve beratlar burada yazılırdı.

  • Tahvil Kalemi

Vezir, beylerbeyi, sancakbeyi beratlarıyla, vilayet kadılarının beratları, zeamet ve tımarların kayıtları hep burada tutulurdu.

  • Rüûs Kalemi

Vezir, beylerbeyi, sancakbeyi ve vilayet kadısı derecesine çıkmış, ilmiye sınıfı hariç olmak üzere, bütün devlet memuriyetlerine intisab edenlerin (girenlerin) veya kendilerine evkaftan vazife verilenlerin muameleleriyle meşgul olur ve kayıtlarını tutardı.

  • Teşrifâtçılık Kalemi

Gerek sarayda ve Dîvân-ı hümâyûnda, gerekse sadrazam konağında yapılan merasimlerde, elindeki defter gereğince protokolü tatbik ederdi.Teşrifât, resmî günlerde devlet rical ve memurlarının bulunacakları sıra ve sınıflar demektir.

  • Vak'anüvislik Kalemi

18. yüzyıl başında ortaya çıkar. Bu kalem, devlet işlerine ait, verilen vesikaları tetkik ve kaydederdi.

  • Mühimme Odası Kalemi

1797 tarihinde çıkan nizamnâmeyle, dîvân veya beylikçi kalemlerindeki Mühimme Nüvislerin (yazanların), bir yerde çalışmaları için Mühimme Odası veya Mühimme Kalemi kurulmuştur.

Osmanlı'da kalemiye sınıfı ve gizlilik

Osmanlı Devleti'nin yükselme döneminde, yazılı kayıtlara duyulan ihtiyaç nedeniyle resmî olarak teşkilatlanmış profesyonel kâtiplerden oluşan kalem daireleri kuruldu. Kâtipler, dîvân-ı hümâyûn'da ve devlet teşkilâtının diğer kademelerinde, yazı ve kayıt işlerini görmekte oldukları için bir takım hususi özelliklere de sahip olmaları gerekiyordu. Kâtiplerin öğrenmesi gereken başlıca ilim ve fen alanları; başta sarf, nahiv ve lûgat olmak üzere, meâni, beyan, bedii, şiir, inşa, edebiyat, Kur'an, hadis; atasözleri, terimler, tarih, coğrafya ve örfî hukuk şeklinde oluşmaktaydı.

Kâtiplik mesleği sadece yazı yazmaktan ibaret değildi. Devlet işlerini kâtiplikteki bürokratlar yürütürdü. Özellikle reisülküttab her konuda sadrâzamı bilgilendirirdi, bütün bürokratik faaliyetler onun mesûliyeti altındaydı. Eski ve yeni bütün ahidnâmeler, elçilerin bütün günlük faaliyetlerinin bilindiği ve bütün sırlarının kaydedildiği yerler, başta Dîvân-ı Hümâyun Kalemi olmak üzere bu kalemlerdi.

Kalemiye sınıfında hizmet vermiş Celalzâde de devlette gizliliğin önemine şöyle işaret etmektedir:

Bunların hakîkatini vezîriâzam, tuğra hizmetine bakan nişancı ve divan kâtibinden başka kimse bilmezdi. Saltanat sırları ve Hilâfet işleri son derece korunmuş ve sağlamdı. Toplantılarda esas gâye gizli tutulurdu.

—Celâlzâde Mustafa Çelebi

Defterdar Bakkalzâde Sarı Hacı Mehmed Paşa'nın 1656-1703 arasını konu edinen “Zübdetü’l-Vekâyî” kitabında Daltaban Mustafa Paşa sadrazam iken azil, yeniden atama, iş değişme ve diğer bürokratik muameleler için topladığı iradın yılda 1200 keseye vardığı, ancak sadrazamların özel idare, kalemiye ve sekreterlik birimleri için gelen hasılatın yılda 500 kese olduğu aktarılmaktadır.

Eyalet, sancak ve kazaları merkez denetimine almak için II. Mahmut, kalemiye sınıfının üstündeki görevlileri mülkiye sınıfı içinde örgütlemeye çalıştı. Böylece taşradaki yöneticiler ve üst düzey memurlar, Bâb-ı Âli bürokratları, nezaretlerdeki belirli görevliler mülkiye sınıfına alındı.

Osmanlı'da kalemiye sınıfında bulunan kâtipler, reisü'l-küttablık, nişancılık ve sadrazamlığa kadar yükselebiliyorlardı.

Kalemiye sınıfında hiyerarşi

Ünvanlar

  • Mülazım: Osmanlı'da bir işe girmek için bir süre parasız olarak o işe devam edip maaşsız acemilik hizmeti verenlerin aldığı unvandır. Vasıfsızdır.
  • Şakird: Mülazım gibi vasıfsız değildir. Kâtiplik yolunda tecrübe kazanmıştır. Çıraklık mertebesindedir.
  • Kâtip: Yazı işleri müdürüdür. Osmanlıda yaygın kullanımdır. Genelde uzmanlık alanının adıyla birlikte kullanılır.
  • Halife (kalfa): Halife sözcüğünün biraz farklı kullanımı olan “kalfa” ise, ustasından sonra onun yerine geçecek kişi anlamında kullanılır. Kâtiplik yani yazı işleri müdürlüğü yapmış, evrak işleri amirliğine adaydır.
  • Serhalife (başkalfa): Halife kâtiplerin amirliğini yapar. Kıdemli kalfadır.
  • Mümeyyiz: Kâtiplerin yazdıklarını kontrol edip düzenlemeler yapar. Günümüzde redaktör.
  • Şerhli: Şerh bilgisi olan, yani bir konu hakkında yazılan kitapları okuyup öğrenmiş, konu hakkında açıklayıcı bilgi içeren öneriler geliştiren, betimi kuvvetli kâtiplere denir. Örn, Kâtip Çelebi
  • İlamcı: Herhangi bir konuda rapor hazılar.
  • Tezkireci: Özel kalem müdürü. Kişisel notlar tutan kâtip.
  • Ruznâmeci: Osmanlı Devleti'nde, devletin gelir ve giderlerinin günlük kayıt işleriyle görevli Ruzname kaleminin sorumlusu. Sonraları Ruznamçe-i evvel ve Ruznamçe-i sani olmak üzere ikiye ayrıldı.
  • Kîsedar: Evrak müdürü. Çok önemli olmayan konular, kalem odasında kîsedarların kontrolünde yazılırdı.

Dîvân-ı hümâyûn kalemlerinin şeflerine Hâcegân ve bir kalemin en kıdemli memuruna Halîfe denirdi.

Bunların dışında;
  • Kâtib-i Adil: Noter.
  • Serkâtib: Baş kâtib. Hükümdarların başkâtibleri.
  • Sırkâtibi: Eskiden hükümdarların yanlarında bulundurdukları hususi kâtip.

Terfilendirme

Kalemiye sınıfında başarılı olanların yükselmesi kolaydı. Buna örnek olarak Mehmed Said Paşa verilebilir.

Mehmed Said Paşa, Erzurum'da başladığı medrese eğitimine İstanbul'da devam etti. Bu sırada Fransızca öğrendi. Bir süre sonra kalemiye sınıfına geçerek küçük memuriyetlere girdi. İlk memuriyeti 1853'te Erzurum eyalet tahrirat kalemindeydi ve sonra 1857'de Anadolu ordusu tahrirat kalemine girmiştir. Sonra İstanbul'a gelip sırayla Meclis-i Vala'da halife katip, Adalar Bölgesi Belediye Dairesi reisi, Rumeli Teftiş Heyeti başkatibi, Matbaa-i Amire başkatibi, Divan-ı Ahkam-ı Adliye muhakemat başkatibi, Ticaret Nezareti mektupçusu, Maarif Nezareti mektupçusu gibi görevlerde bulunmuştur.

Şura-yı Devlet'te memur iken 1869'da "İdare-i Umumiye-i Vilayat Nizamnamesini" (İller Genel Yönetimi Yönetmeliği) yazarak Âli Paşa'nın takdirini kazandı. Maarif Nezareti Mektupçuluğunda bulundu.

II. Abdülhamid'in cülusunda Mabeyn Baş Kâtipliği'ne atanması kariyerinin dönüm noktası oldu. Daha önce önemli bir görevde bulunmadığı halde, yeni padişahın tahta geçtiği gün bugünkü Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'ne eş olan bu makama getirilmesi çeşitli yorumlara yol açtı.

Ünlü kâtipler

Osmanlı döneminde yaşamış bazı ünlü kâtipler:

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Dîvân-ı Hümâyun</span> Osmanlı Devletinde bakanlar kurulu

Dîvân-ı Hümâyun, Osmanlı İmparatorluğu'nda 15. yüzyıl ortalarından 17. yüzyılın yarısına kadar en önemli yüksek karar organı. İmparatorluğun yıkılışına kadar varlığını korusa da 17. yüzyıldan sonra önemini kaybetmiş ve 19. yüzyılda II. Mahmud'un teşkilat reformuyla kabine sistemine geçilerek Divan-ı Hümayun sembolik hale gelmiştir. Sadrazam, kubbealtı vezirleri, Rumeli beylerbeyi, Rumeli ve Anadolu kazaskerleri, Rumeli ve Anadolu defterdarları, nişancı ve vezirlik rütbesine sahip olan yeniçeri ağası ve kaptan-ı derya'da divanın asli üyeleri arasında yer alırdı.

Rami Mehmed Paşa II. Mustafa saltanatında, 24 Ocak 1703 - 22 Ağustos 1703 tarihleri arasında 7 ay sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. İstanbul'un Rami semtine adını vermiştir.

<span class="mw-page-title-main">İbrahim Sarim Paşa</span> 181. Osmanlı sadrazamı

İbrahim Sarim Paşa, Osmanlı devlet adamı ve diplomattır. Abdülmecid saltanatında 29 Nisan 1848-12 Ağustos 1848 tarihleri arasında üç ay on üç gün sadrazamlık yapmıştır. Ayrica Hariciye Nazırlığı, Maliye Nazırlığı ve Ticaret Nazırlığı görevleri yapmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Mehmed Emin Âli Paşa</span> 182. Osmanlı sadrazamı

Mehmed Emin Âli Paşa, Osmanlı Devleti'nde Tanzimat döneminin Mustafa Reşid Paşa ve Keçecizade Fuat Paşa ile birlikte en önemli üç devlet adamından biridir. Abdülmecid ve Abdülaziz saltanatlarında beş defa olmak üzere toplam sekiz yıl üç ay sadrazamlık yapmıştır. Ayrıca Londra Büyükelçiliği, İzmir ve Bursa valiliği, Meclis-i Vala reisliği, Meclis-i Tanzimat reisliği ile birlikte toplam sekiz kez hariciye nazırlığı görevinde bulunmuştur. Âli Paşa, Tanzimat devrinde 1871'e kadar çeşitli mevkilerde Osmanlı idaresini ve dış siyasetini elinde tuttu. Bazen hariciye nazırı, bazen de sadrazam olarak devlet idaresinin en üst düzeyinde bulundu. Devlet idaresini senelerce elinde tutan Âli Paşa, her zaman için sultanın keyfî idaresine karşı koymaya çalıştı ve onun mutlak salahiyetini kısıtlamak amacını güttü.

<span class="mw-page-title-main">Mehmed Said Paşa</span> 201. Osmanlı sadrazamı

Mehmed Said Paşa, Osmanlı devlet ve siyaset adamı. II. Abdülhamid saltanatında yedi kez ve İkinci Meşrutiyet döneminde iki kez olmak üzere, toplam dokuz dönemde dokuz yıla yakın sadrazamlık yapmıştır.

Osmanlı devlet teşkilatı, Osmanlı İmparatorluğu'nun idari, askeri ve siyasi olarak teşkilatlanmasını, yapılanmasını bütünüyle ele alan konudur. Osmanlı, genel olarak merkeziyetçi bir yapıya sahipti. Padişah, devlet teşkilatında en üst mertebede sayılmasına rağmen Harem, Divan ve çeşitli odakların fikirleri baskın olabiliyordu. II. Abdülhamid, kendi devrinde devletin yönetim şeklini değiştirerek meşrutiyet şeklini getirdi.

<span class="mw-page-title-main">Kubbealtı</span> Topkapı Sarayında divan toplantılarının yapıldığı oda

Kubbealtı ya da Divanhane, Topkapı Sarayı'nın ikinci avlusu üzerinde yer alan ve Osmanlı İmparatorluğu'nda sadrazam ve diğer devlet adamlarının Dîvân-ı Hümâyun toplantılarını gerçekleştirdiği mekân. Burada devlet işleri görüşülür ve karara bağlanırdı.

<span class="mw-page-title-main">Server Paşa</span>

Mahmud Server Paşa, Adliye, Dahiliye, Hariciye Nazırı, Şura-yı Devlet Reisliği ve Ayan Meclisi Reisliği görevlerinde bulunmuş Osmanlı bürokrat.

Ali Paşa,, Osmanlı siyasetçi.

Çavuşbaşı Osmanlı tarihinde Divan-ı Hümayun çavuşlarının amiridir.

<span class="mw-page-title-main">Halet Efendi</span>

Mehmet Sait Halet Efendi, ulema sınıfından Osmanlı devlet adamı. II. Mahmud zamanında rikâb-ı hümâyun kethüdası unvanını alarak önemli bir konum elde etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Nişancı</span>

Nişancı, Osmanlı Devleti'nin devlet yönetiminde Divan-ı Hümayun'a katılan görevlilerden biridir.

Ahmet Sadık Ziver Paşa, Ziver Efendi, Osmanlı devlet adamı, şair.

Mehmed Memduh Bey, Osmanlı'nın son dönemlerinde önemli görevlerde bulunmuş bürokrat, hakim, savcı, akademisyen.

Kâtip, yazan, yazıcı, kitâbet eden ve usta yazıcı anlamlarına gelen Arapça kökenli sözcüktür.

Kubbealtı vezirleri, Osmanlı İmparatorluğu'nda dîvân-ı hümâyûn üyesidirler. Askerî sınıfa mensup beylerbeyi rütbeli paşalar arasından sadrâzam ve pâdişâh tarafından seçilirler. Sadrâzama bağlı olarak çalışırlar. Sadrâzama ve pâdişâha danışmanlık ederler, verilen özel görevleri yerine getirirlerdi. Dîvân müzakerelerinde ve siyasi herhangi bir işin hallinde de tecrübeli devlet adamları olan kubbealtı vezîrlerinin fikirlerinden istifade edilirdi.

Osmanlı hükûmeti, Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa'daki çağdaş idare sistemlerine ayak uydurmak amacıyla 19. yüzyılın başından itibaren uyguladığı kabine sistemidir. Günümüzdeki Bakanlar Kurulu sistemine çok benzemekteydi.

Hakkı İsmail Paşa katip, yüksek devlet memuru, bahriye nazırı.

Akif Paşa, devlet adamı, divan şairi ve yazarıdır.

Mustafa Nuri Paşa Osmanlı devlet adamı ve tarihçi.