İçeriğe atla

Kaldea

Kaldea çevresindeki ülkeler
Kaldea ve komşu ülkeler

Kaldea veya Chaldea [1] (/kælˈdiːə/; kaldi veya Kaldaea şeklinde de söylenir[2]) ülkede yaşayanlar absorbe ve asimile olup Babil'i oluşturmadan önce, MÖ 10. yy sonu veya 9. yy başı ile 6. yüzyılın ortaları arasında var olmuş bir ülkedir.[3] Kaldea halkı Sami dilini konuşmaktaydı. Ülke, Mezopotamya'nın uzak güneydoğu köşesindeki bataklık bölgede kurulmuştur. İbrani Kutsal Kitabı (Tanah) bölgeyi tanımlamak için İbraniceכשדים (Kaśdim) terimini kullanır ve Yunan Eski Ahit'te (Septuaginta'da) Kaldaeanlar olarak çevrilmiştir, Kasdim kelimesinin aslında Chaldean çevirisi olduğu veya Mezopotamyanın güneyine verilen Kaldu adının karşılığı olup olmadığı konusu tartışmalıdır.

Babil krallığındaki zayıflık döneminde, Batı Sami dillerini konuşan göçmen kabileler[4] MÖ 11 ve 9. yüzyıllar arasında Levant’tan bu bölgeye geldi. O dönemde bölge halkı Doğu Sami dillerini konuşuyordu. Bölgeye ilk gelen Suteanlar ve Aramiler, erken göçmen dalgalarını oluşturdu, bir yüzyıl sonra bu halklar Kaldu'da, "Kaldeanlar" olarak tanınmaya başladı. Bu göçler, Mezopotamya'nın kuzeyindeki güçlü Asur Krallığı'nı etkilemedi ve Asurlular bu göçleri engelledi.

Babil Krallarının kısa ömürlü 11. yüzyıl hanedanı (MÖ 6. yüzyıl) tarihçiler tarafından Keldani Hanedanlığı olarak biliniyor. Bununla beraber hanedanlığın son hükümdarları Nabonidus ve oğlu Belşarşar, Asurlu idi.[5]

Göçebe Keldaniler, Babil'in en güneydoğu kesimine, özellikle de Fırat'ın sol yakasına yerleşmiştir. Bu isim kısa bir süre güney Mezopotamya'nın bütününe atıfta kullanılsa da, bu ad, coğrafi ve tarihi olarak hatalı bir adlandırmadır, çünkü Kaldea, yalnızca Fırat'ın ve Dicle'nin yataklarının oluşturduğu, uzak güneydoğudaki, bu nehirler boyunca yaklaşık dört yüz mil uzanan ve ortalama yüz mil genişliğindeki ovanın adı idi.

Adın kaynağı

Chaldaea adı, Yunanca Khaldaía (GrekçeΧαλδαία)'dan, Hellenleştirme sırasında Akadca māt Kaldu veya Kašdu, sözcüğüne verilen Latin addır. Bu isim İbranice Kitab-ı Mukaddes'de Kaśdim (İbraniceכשדים) olarak [6] ve Aramice Kaldo (Aramiceܟܠܕܘ ) olarak geçer.

İbranice kelime muhtemelen Kutsal Kitap Arfa-ksad (ארפ־כשד), Keldani Şehri (ּרוּר כַּשְׂדִּים) şeklinde belirir. Yahudi tarihçi Flavius Josephus da Arphaxad ile Chaldaea'yı, Antiquities of the Jews (Yahudilerin Eski Eserleri) şu şekilde birbirine bağlar:

“Arphaxad, şu anda Keldani olarak çağrılanları Arphaxaditesliler olarak adlandırdı.”[7]

Arazi

Erken dönemde, MÖ 9. yy'ın başları ile MÖ 7. yy'ın sonları arasında, küçük bir sporadik (devamlığı olmadan) olarak, bağımsız göçmen kökenli bölgenin adı Mat Kaldi'dir, bölge güneydoğudaki Babilonya, Güneydoğu Asur İmparatorluğu'nun (MÖ 911-605), egemenliği altındaydı, sınırları Basra Körfezi'nin batı kıyılarına dek uzanıyordu. [6]

Bit Yâkin ifadesinin de eş anlamlı olarak kullanıldığı görülmektedir. Bit Yâkin, Keldani’lerin beş kabilesinin en büyüğü ve en güçlüsünün adıydı ya da benzer şekilde topraklarına verilen addı.[8]

Bit Yâkin’in kökeninin kaynağı tam olarak bilinmemekle birlikte, kökenleri Dicle'nin altından Arabistan'a kadar uzanmaktadır. II. Sargon, bölgeden bahsederken Dilmun veya “deniz ülkesi” (Doğu Arabistan kıyıları)na kadar uzandığını söyler.[9] "Kaldea" ya da mat Kaldi'den bahsedilirken, genel olarak Dicle ve Fırat nehirlerinin etrafındaki, o zamanlar bu nehirlerin sularının denize dallanıp döküldüğü; alçak, bataklık, alüvyonal topraklara atıfta bulunur.

Kabile başkenti Dur Yâkin, Marduk-Baladan'ın (kralın) yaşadığı yerdi.[10]

Kaldea kralı aynı zamanda Bit Yakın kralı olarak adlandırılırdı; Babilonya ve Asur krallarının aynı şekilde ülkelerinin başkentinin kralı olarak, Babil veya Assur'un kralı, olarak nitelenmesi gibi. Aynı şekilde, şimdi Pers Körfezi olarak bilinen deniz bazen "Bit Yakin Denizi", bazen de "Kaldea Ülkesi Denizi" olarak adlandırılıyordu.

"Kaldea" ismi, MÖ 608-557 arasında Kaldilerin bölgedeki yükselişi ile birlikte, Mezopotamya'yı da içerecek şekilde geniş manada kullanılmaya başlandı. Özellikle İbranice Kitab-ı Mukaddes'de bu şekilde geçer, zira (yaklaşık Babil sürgünü dönemine denk gelen) dönemde kutsal kitap, metin haline gelmiştir. Yeremya Kitabı Kaldeanlara çoğunlukla atıf yapar (KJV Chaldees, Septuaginta LXX'de GrekçeΧαλδαίοι olarak geçer; in Kitabı mukaddeste Kasdîy(mâh) İbraniceכַּשְׂדִּימָה ("Kassites") şeklinde yer alır. Habbakuk 1:6 bölge halkı için "Şu sert ve aceleci ulus" (İbraniceהַגֹּוי הַמַּר וְהַנִּמְהָר) der.

Keldani kabileleri

En azından MÖ 30'uncu yüzyıldan beri atalarının yerleştiği Mezopotamya'da Doğu Semitik Akadca konuşan Akadyalılar, Asurlar ve Babilliler'den farklı olarak, Keldani'ler Mezopotamya'nın yerli halkarından değildi, MÖ 10. yüzyıl sonları ya da erken 9.yy.'da Batı Semitik Levanten göçmenleriydiler. Bölgenin güneydoğusunda, önceki 3.000 yıl boyunca Sumero-Babilonya'nın; Assur -Babil Mezopotamya uygarlığı'nın ve tarihlerinin bir parçası olmamışlardır.[11][12]

Eski Keldani'ler M.Ö. 940-860 arasında bir zamanda Mezopotamya'ya göç etmiş görünüyorlar, bir asır kadar sonra yeni gelen Sami dili konuşanlar: Aramiler ve Suteanlar, Babilonya'da MÖ 1100'lerde belirdi. İlk olarak M.Ö. 850'lerde Asur Kralı III.Şalmanezer'in yıllıklarında yazılı olarak görünürler. Bu tarih, Babilonya'da zayıflık dönemine denk düşer ve etkisiz yerli kralları, yeni yarı göçebe yabancı halkların göç dalgalarının topraklarına girmesini ve yerleşmesini engelleyemedi.[13]

Aynı Batı Semitik dilleri konuşan etnik gruba ait olmalarına ve daha önce gelen Aramiler ile aynı Levanten bölgelerden göç etmelerine rağmen, Kaldaniler farklıydılar; Örneğin Asur kralı Sanherib, yazılarında dikkatlice ayrıştırılmışlardır.

Daha önce Amoriler, kassitler ve Suteanlarda olduğu gibi Keldaniler de hızla ve tamamen egemen Asur-Babil kültürün içinde asimile oldular. Babilonya, MÖ 539'da düştüğünde, Keldani kabileleri, güney Mezopotamya'nın genel nüfusuna tamamen emilmiş, ayrı bir ırk olarak kaybolup soyları tükenmişti ve “Keldani” terimi, artık belirli bir etnik köken ya da ırkı tanımlamak için kullanılmıyordu. Ancak, terim, Seleukos dönemine kadar ayakta kalıp sonrasında ortadan kayboldu, ancak bu aşamadan sonra terim, yalnızca etnik kökeni belirli olmayan, bir sınıfı ya da bölgeye bağlı ırkı olmayan, sosyo-ekonomik sınıf olan astrologlar için kullanıldı. Güneydoğu mezopotamyadaki Kaldea (Kaldi) ulusu, Babil'in düşüşünden önce ortadan kaybolmuş gibi görünüyor ve Achaemenid İmparatorluğu (546-332) sonrasında, Kaldea adlı bir eyaleti veya ülke kalmadı ve yıllıklarda bir Keldani ulusundan bir daha bahsedilmedi. .

Keldani halkı başlangıçta Aramice'ye benzer fakat farklı bir Batı Semitik dili konuşurdu. Ancak, sonunda Asur ve Babillerin Akadcasını kallanmaya başladılar. Asur İmparatorluğu döneminde Asur kralı III.Tiglat-Pileser, MÖ 8. yy'ın ortalarında imparatorluğunun lingua franca'sı (ortak iletişim dili) olan Doğu Aramice lehçesini tanıttı. Bu değişimin bir sonucu olarak, geç dönemlerde, hem Akadyalı hem de Babil ve Asur lehçeleri marjinalleşti ve Mezopotamya'da Aramice, Keldani'ler dahil olmak üzere kullanılmaya başlandı. Doğu Aramice, neo-Aramicenin lehçesi olup bugün hala kuzey Irak, kuzey-doğu Suriye, güney-doğu Türkiye ve kuzey-batı İran'ın şu anki Hristiyan Asur halkının anadili olmaya devam etmektedir.

Bir zamanlar yaygın olan dilin bir biçimi, Daniel ve Ezra'da kullanılır, ancak bu dilde ilk olarak Aziz Jerome tarafından ortaya atılan "Kaldi" isminin kullanılması dilbilimsel olarak doğru değil ve yanlış adlandırmadır.

İbrani Kutsal Kitabı'nda, peygamber İbrahim aslen "Kildanilerin Ur'undan" (Ur Kaśdim) geldiği yazılıdır. Burada anılan şehir antik Sümer şehri Ur ise, tarihi olarak ancak yüzyıllar sonra Fırat'ın güneyinde Keldanilere ana vatan olacaktı.

Yine de, İbrahim'in döneminde (M.Ö. 1800–1700 dolaylarında) Keldani'lerin Mezopotamya'da (veya tarihi kayıtlarda başka hiçbir yerde) bulunduğunu gösteren hiçbir kanıt bulunamadığına dikkat çekilmelidir, Keldanilerin varlığı ancak sekiz veya dokuz yüz yıl sonra kayıtlarda yer alır.[14] Böylece İbrahim ve Kildanilerin Ur'una ilişkin atıf Kutsal Kitap metnine gerçekte geriye dönük yazımdan dolayı belirmiş olmalı, zira Talmud ve İbrani Kutsal Kitabı metinlerinin yazılı hale gelmesi M.Ö. 6.yy'a denk düşer ki, bu dönemde Babilonya'da, Keldani hanedanı hüküm sürmekteydi. Asur'daki bir şehire dair geleneksel tanımlama aslında "Babilonya'dan" başkası olmamalı.

Bazı tercümanlar, İbrahim'in doğduğu yeri, coğrafi, kültürel ve etnik olarak güneydoğu Mezopotamya Kaldea'sı ile tamamen alakasız bir bölge olan, Anadolu'da Karadeniz bölümünde, Haldia olarak belirlediler. Jubilees Kitabı'na göre, Ur Kaśdim (ve Kaldi) isimlerini Arpakşat'ın torunları Ura ve Kesed'den alır. [15]

Modern Keldani Hristiyanları

"Kaldean (Keldani)" terimi, başlangıçta, on yedinci ve on dokuzuncu yüzyıllar arasında Doğu Asur Kilisesi'nden ayrılan ve Katolik Kilisesi ile birliğe giren Asurları tanımlamak için yakın zamanda yeniden gündeme gelmiştir. Bu tarihi, etnik ve coğrafi bir hatadır. M.S. 1553'te ilk olarak "Asur ve Musul Kilisesi" olarak adlandırdıktan ve ilk liderini "Doğu Asurlu Patriği" olarak belirledikten sonra, 1683'te Keldani Katolik Kilisesi olarak yeniden adlandırıldı. Keldani Katolik Kilisesi dallanması sonradan Asur kilisesine dönüştü, 1830'da ise modern Keldani kilisesi, kuzey Mezopotamya'da kuruldu. Bu nedenle, "Keldani Katolik" terimi, yalnızca ırksal, etnik veya tarihi bir terimden ziyade, tamamen Hristiyan bir mezhep (Baptist veya Anglikan gibi) olarak anlaşılmalıdır. Modern Keldani Katolikleri Asur halkı olarak kabul edilir,[16] daha sonra Katolikliğe dönüşür ve Mezopotamya'dan uzaklaşıp MÖ 6. yüzyılda tamamen ortadan kaybolmadan önce Mezopotamya'nın uzak güneydoğu bölgelerine yerleşmiş soylu Keldani'lerle ilişki kurmaktan ziyade kuzey Mezopotamya'daki Asur halkına özgüdür. . Kuzey Irak'ın modern Keldani Katoliklerini, güneydoğu Irak'ın eski Keldani'leriyle bağlayan tarihsel, arkeolojik, dilbilimsel, genetik, coğrafi veya antropolojik bir kanıt ya da akredite bir çalışma bulunamamıştır. Kanıtlar, Asurlar ile aynı toplumdan olduklarını ve aynı bölgeden geldiklerini açıkça gösteriyor. Başka bir deyişle, Keldaniler aslında Asur sürekliliğinin bir parçası.

Roma tarafından verilen adlarda bir yanlış yorumlanma olduğuna inanılan; Ur Kasdim, Kildanilerin Ur'u olarak bilinen, İbrani geleneğinde İbrahim'in sözde kuzey Mezopotamyadaki doğum yeri olarak kullanımı ve Doğu Asur Kilisesi ve Süryani Ortodoks Kilisesi ile çağrışımlarından dolayı, Asurluların, Doğu Asurlular, Doğu Süryaniler ve Nestoryanlar gibi terimleri kullanmada isteksizlik bu adlandırma yanlışlığına yol açmıştır,[17]

“Keldani” teriminin halihazırda Roma'nın uzun süredir hatalı kullanımı söz konusudur,[18] daha önce resmen Floransa Kosül'ünün MS 1445'te, Yunanistan’a girmiş olan bir grup Kıbrıslı Nestoriyalı için yeni bir isim olarak da kullanılmıştı. Roma, daha sonra, ilahiyatta kabul edilemez şekilde, Asur ve Süryani terimlerini kullanmayı önlemek için, esasen Roma’da Komünyon’ ile iletişimdeki Doğu Kiliseleri’nin üyelerini belirtmek için Keldani terimini kullandı. Ek olarak, Roma uzun zamandır yanlış bir şekilde, Karadeniz'de Küçük Asya'daki tamamen alakasız Haldia'yı tariflemede Kaldea adını kullanmıştı.

Tarihçe

Sonunda Keldani'lerin anavatanlarını olan bölge, Basra Körfezi'nin başlangıcında görece fakir güneydoğu Mezopotamya'da yer almaktaydı. MÖ 850'lerin sonlarından önce varlıklarına dair tarihi bir kanıtı olmamakla birlikte, Keldaniler tam olarak belirlenemeyen bir zamandan başlayarak Levant'tan güney Babil'in içine göç etmiş görünmektedirler.[19]

Bölgeye yerleştikten sonra belki bir asırdan fazla bir süredir, bu yarı göçebe Keldani kabilelerinin tarihin sayfaları üzerinde hiçbir etkisi yoktu, görünüşe göre Babil'in yerli Akad dili konuşan kralları ya da belki de bölgesel olarak etkili olan Arap kabileleri tarafından boyun eğdiriliyorlardı. Bu dönemde güney Mezopotamya'daki asıl oyuncular, doğudaki Elam ile birlikte, Keldani'lerin gelmesinden bir asır önce bölgeye yerleşmiş olan Aramiler olmuştur.

Keldani'nin varlığının ilk yazılı tarihi tasviri, MÖ 852'de,[20] Babilonya'nın güneydoğu uçlarında istila eden ve Amukani kabilesi şefi Mushallim -Marduk'a boyun eğdiği sözedilen Asur Kralı III.Şalmanezer'in kayıtlarıdır ve orada bahseden Kaldu boylarının liderinin[21] başka Kaldani kabile lideri Bet-Dakkuri'den Baqani şehrini alıp Adini şehrinden vergi aldığıdır.

Notlar

  1. ^ Sayce 1878.
  2. ^ Prince 1911.
  3. ^ George Roux – Ancient Iraq – s 281
  4. ^ Nordhoff, Sebastian; Hammarström, Harald; Forkel, Robert; Haspelmath, Martin, eds. (2013). "West Semitic". Glottolog 2.2. Leipzig: Max Planck Institute for Evolutionary Anthropology.
  5. ^ Georges Roux, Ancient Iraq
  6. ^ a b McCurdy & Rogers 1902.
  7. ^ Josephus, Flavius. Antiquities of the Jews. ss. 1. Kitap, kısım 143. 3 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Eylül 2019. 
  8. ^ bit "evi" demektir, kabile adlarında ortak kullanılan sıfattır, Yâkin (Ia-kin) tahminen Arap kıyı bölgesi kralının ismidir. Sargon, Yakini 'den Marduk-Baladan'ın babasının adı olarak bahseder. G. W. Bromiley (ed.), The International Standard Bible Encyclopedia (1995), s. 325 12 Haziran 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  9. ^ Raymond Philip Dougherty, The Sealand of Ancient Arabia,(İngilizce), Yale University Press, 1932, 66ff.
  10. ^ Trevor Bryce, The Routledge Handbook of the Peoples and Places of Ancient Western Asia: From the Early Bronze Age to the Fall of the Persian Empire (2009), s. 130 12 Haziran 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce).
  11. ^ F Leo Oppenheim – Ancient Mesopotamia
  12. ^ Georges Roux – Ancient Iraq
  13. ^ F. Leo Oppenheim, Ancient Mesopotamia
  14. ^ Moore & Kelle 2011.
  15. ^ Dever 2002.
  16. ^ J. A. Brinkman'ın bir ders notundan: "İngilizceThere is no reason to believe that there would be no racial or cultural continuity in Assyria, since there is no evidence that the population of Assyrians were removed., romanize: Asurluların ortadan kaldırıldığına dair bir kanıt bulunmadığından Asur'da ırksal veya kültürel bir süreklilik olmayacağına inanmak için hiçbir neden yoktur." Efram Yıldız'ın "The Assyrians" Journal of Assyrian Academic Studies, 13.1, s. 22, ref 24'ten alıntıdır.
  17. ^ Biblical Archaeology Review Mayıs/Haziran 2001: Where Was Abraham's Ur?,(İngilizce).
  18. ^ Council of Florence, Bull of union with the Chaldeans and the Maronites of Cyprus Session 14, 7 Ağustos 1445 [1]
  19. ^ Georges Roux – Ancient Iraq s. 298
  20. ^ A. K. Grayson (1996). Assyrian Rulers of the Early First Millennium BC II (858–745 B.C.) (RIMA 3). Toronto University Press. s. 31, 26–28. iv 6
  21. ^ Balawat Kapılarında kitabeden, BM 124660.

Kaynakça

Konuyla ilgili yayınlar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Elam</span> Antik bir medeniyet

Elam, İran'ın güneybatısında MÖ 3000'li yıllarda var olmuş antik bir medeniyet ve tarihsel bölge.

<span class="mw-page-title-main">Mezopotamya</span> Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölge

Mezopotamya, Orta Doğu'da, Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölge. Mezopotamya günümüzde Irak, kuzeydoğu Suriye, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve güneybatı İran topraklarından oluşmaktadır. Büyük bölümü bugünkü Irak'ın sınırları içinde kalan bölge, tarihte birçok medeniyetin beşiği olmuştur. Mezopotamya'da yer alan şehirler günümüzde sürekli gelişmektedir. Ayrıca bu bölgede bol miktarda petrol bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Babil</span> Mezopotamyada tarihi bölge ve devlet

Babil, Mezopotamya'da adını aldığı Babil kenti etrafında MÖ 1894 yılında kurulmuş, Sümer ve Akad topraklarını kapsayan bir imparatorluktur. Babil'in merkezi bugünkü Irak'ın El Hilla kasabası üzerinde yer almaktadır. Babil halkının büyük bir kısmını tarih boyunca çeşitli Sami asıllı halklar oluşturmuştur. Bölgede konuşulmuş en yaygın dil Akadca olmuş olmasına rağmen Sümerce dinî dil olarak kullanılmıştır. Aramice ise ilerleyen yıllarda bölgenin geçer dili konumuna gelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Asurlular</span> Mezopotamyada tarihî Sami devleti

Asur İmparatorluğu, Asur Devleti veya Asurya, MÖ 2025 ile MÖ 612 yılları arasında var olmuş ve Sami halklardan oluşmuş bir Antik Çağ Mezopotamya imparatorluğuydu. Devlet ilk başta Kuzey Irak'ta, Dicle kıyısında bulunan Asur (Aššur) şehrinden oluşmuşken, Güney Mezopotamya ve Doğu ile olan ticari ilişkilerden yararlanarak gelişmiş ve toprakları genişleyerek bir imparatorluğa dönüşmüştür. Anadolu'daki en büyük ticaret kolonileri Kültepe'de (Kayseri) bulunmaktaydı. Başkentleri Ninova'ydı.

Aramiler, MÖ 11. yüzyıl ve MÖ 8. yüzyıl arasında Kuzey Suriye, Mezopotamya, Doğu Akdeniz kıyıları ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşamış, bölgede bazı devletler ve şehirler kurmuş halk.

Aramca veya Aramice, Sâmî (Semitik) dil ailesinin Kuzeybatı grubundan bir dil. Suriye ülkesinin eski adı olan Aram sözcüğüne izafeten adlandırılmıştır.

Keldaniler, Süryanilerin Katolik kısmını oluştururlar.

<span class="mw-page-title-main">Asur</span> Irakta bulunan antik kent.

Asur, Mezopotamya'nın kuzey kısmında, günümüzde Musul yöresinde, Dicle Irmağı'na bakan bir plato üzerinde kurulmuş antik bir kenttir. Bölgedeki arkeolojik kazılar, MÖ 3. binyılın başlarında burada bir yerleşim olduğunu göstermektedir. Ancak yayılma alanı ve diğer nitelikleri hakkında kesin bilgilere ulaşılamamıştır. Bugüne kadar tespit edilen yapı kalıntıları, antik Mezopotamya'da yapıldığı gibi, eski yapıların üstüne aynı tarzda inşa edilmiş olan bir İştar tapınağı altında kalmış temellerdir. Asur, Kalah ve Ninova kentleri Asur'un başlıca kentleridir.

Babil ve Asur uygarlıkları, Mezopotamya'da, Fırat ve Dicle ırmakları arasındaki bölgede 5.000 yıl önce kurulan en büyük kentlerden Babil ve Asur çevresinde yaratılan uygarlıklardır. Bu kentler, Babil ve Asur ülkelerinin de merkeziydi. Yazı başta olmak üzere burada pek çok buluş gerçekleştirildi. Asur ve Babil'de ortaya çıkan uygarlık doğuda İran ve Hindistan'a; batıda ise Filistin, Yunanistan ve Roma'ya doğru yayıldı. Babil ve Asur böylece doğu ve batı uygarlıklarının da çıkış yeri oldu.

<span class="mw-page-title-main">Asurbanipal</span> Asur Hükümdarı

Asurbanipal, MÖ 668-627 arasında hüküm sürmüş son büyük Asur kralıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ur (antik kent)</span> Sümer şehir devleti

Ur, Güney Irak'ta yer alan Zi Kar'daki Tel el Mukayyer bölgesinde bulunan antik Mezopotamya'ya ait önemli bir Sümer şehir devletidir. Ur, bir zamanlar Basra Körfezi'nde Fırat'ın ağzına yakın bir kıyı şehri olmasına rağmen kıyı şeridi değişmiş ve şehir, günümüzde oldukça iç kesimlerde Fırat'ın güney kıyısında kalmıştır. Günümüz modern Irak'ında yer alan Nasıriye'ye 16 kilometre uzaklıktadır.

Hadad, Haddad, Adad ; Kenan ve eski Mezopotamya dinlerinde fırtına ve yağmur tanrısıydı. Ebla'da MÖ 2500'de "Hadda" olarak tasdik edildi. Haddad Levant'tan Amoritler tarafından Mezopotamya'ya tanıtıldı ve burada Akad tanrısı Adad olarak tanındı. Adad ve Iškur genellikle Hurri tanrısı Teshub için kullanılan sembolün aynısı olan logogram 𒀭𒅎 dIM ile yazılır. Hadad ayrıca Pidar, Rapiu, Baal-Zephon veya genellikle basitçe Ba'al olarak da adlandırılırdı, ancak bu unvan diğer tanrılar için de kullanılıyordu. Boğa, Hadad'ın sembolik hayvanıydı. Sakallı görünüyordu, "boğa boynuzlu" bir başlık takarken sık sık bir sopa ve şimşek tutuyordu. Hadad, Yunan Zeus, Roma tanrısı Jüpiter ve Hitit fırtına tanrısı Teshub ile eşitlendi.

<span class="mw-page-title-main">Yahudi Aramicesi</span>

Yahudi Aramicesi üzerinde İbranice etkisi bulunan Aramice dillerinin genel adıdır.

Kassitler, Birinci Babil Hanedanı'nın yıkılışından sonra MÖ 1531-1155 yılları arasında Babil topraklarına hakim olan Antik Çağ halkıdır. Orta Kronolojiye göre Kassitler'in Babil yönetimi MÖ 1595'te başlamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Asur milliyetçiliği</span> Sosyal hareket

Asur milliyetçiliği veya Asurculuk, 19. yüzyılın sonlarında Ortadoğu Asurlarının karşılaştığı etnik ve inançsal zulümler sonucu olarak cereyan etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Babil (antik kent)</span>

Babil ya da Babylon, Irak'ın başkenti Bağdat'ın güneyinde yer alan antik şehirdir. Babil'in Asma Bahçeleri antik dünyanın yedi harikasından biri oldu. İştar Kapısı da kentin öne çıkan simgelerinden biriydi.

Kaldi şu anlamlara gelebilir:

<span class="mw-page-title-main">Sümer ve Akad kralı</span> antik Mezopotamya kraliyet unvanı

Sümer ve Akad Kralı, antik Mezopotamya'daki Akad İmparatorluğu hükümdarlarının, sahip oldukları "Akad Kralı" yönetici ünvanıyla "Sümer Kralı" ünvanını birleştirmesiyle meydana gelen bir kraliyet ünvanıdır. Ünvan, Akad'lı Sargon tarafından kurulan antik imparatorluğun mirası ve ihtişamı üzerinde aynı anda bir hak iddia etmiş ve güneyde Sümer ve kuzeyde Akad bölgelerinden oluşan Aşağı Mezopotamya'nın tamamını yönetme iddiasını dile getirmiştir. "Sümer Kralı" ve "Akad Kralı" Ünvanlarının her ikisi de Akad kralları tarafından kullanılmasına rağmen ünvan, Yeni Sümer kralı Ur-Nammu'nun hükümdarlığına kadar birleşik haliyle takdim edilmemiştir. Ur-Nammu, bu ünvanı Aşağı Mezopotamya'nın güney ve kuzey kısımlarını kendi yönetimi altında birleştirme çabasıyla yaratmıştır. Daha önceki Akad kralları, Sümer ile Akad'ı bu şekilde birbiriyle bağlama aleyhinde olabilirler.

<span class="mw-page-title-main">II. Marduk-apla-iddina</span>

II. Marduk-apla-iddina, aslen güney Babil'de bir zamanlar Sealand yapılan bölgede yerleşik olan Bit-Yakin kabilesinden Keldani liderdir. MÖ 722'de Asur kontrolünden Babil tahtını ele geçirdi ve MÖ 722'den MÖ 710'a ve MÖ 703'ten MÖ 702'ye kadar hüküm sürdü. Saltanatı, bazı tarihçiler tarafından, Babil IX. Hanedanı veya Asur Hanedanlığı içinde, Sealand'ın gayri meşru bir Üçüncü Hanedanı olarak tanımlanır.

<span class="mw-page-title-main">Ninova Savaşı (MÖ 612)</span> Yeni Asur İmparatorluğunun başkentindeki savaş

Ninova Savaşı MÖ 613 ile 611 yılları arasında gerçekleşmiş olup, en olası tarih MÖ 612'dir. Asurlulara karşı isyan halinde olan Medler ve Babillilerden oluşan bir koalisyon Ninova'yı kuşatmış ve şehrin 750 hektarlık alanını tahrip etmiştir. Bu, Yeni Asur İmparatorluğu'nun çöküşüne ve Babil İmparatorluğu'nun Mezopotamya'da hâkim devlet olarak yükselişine yol açtığı için Antik Yakın Doğu'da önemli bir olaydı. Asur İmparatorluğu'nun başkenti savaştan sonra büyük ölçüde insansızlaştırılmış ve şehirsizleştirilmiştir. Sardanapalus efsanesi Ninova'nın düşüşünün çarpıtılmış bir anlatımına dayanıyor olabilir.