İçeriğe atla

Kalay vebası

Kalay vebasından etkilenen kalay madalyası
Kalay vebasından etkilenen kalay madalyası

Kalay vebası veya "kalay hastalığı" kalay malzemesinin 13.2 °C dereceden düşük sıcaklıklarda bozunmasına neden olan allotropik dönüşüm geçirmesidir.[1] Allotropi Katı kristal yapıda olan bir elementin sıcaklığa ve basınca bağlı olarak birden fazla kristal yapılarda bulunmasıdır.[2]

Yüzlerce yıldır bilinen kalay vebası, yüksek saflıktaki kalayın sıcaklık veya basınç ile β fazından α fazına allotropik dönüşümüdür ve az miktarda antimon veya bizmut alaşımıyla bu sorun giderilir.[3]

Kalay vebası üzerine yapılan çalışmalar, metallerin belirli koşullar altındaki davranışlarına ilişkin bilgiler sağladı. Malzeme bilimi ve metalurjide faz geçişleri ve kristal yapıları anlamamıza katkıda bulundu. İyileştirilmiş üretim süreçleri ve alaşım elementlerinin kullanımı nedeniyle modern kalay uygulamalarında kalay vebası büyük bir endişe kaynağı olmasa da tarihsel ve bilimsel önemi bize malzeme davranışları hakkında bazı bilgiler vermiştir.

Kalayın allotropik dönüşümü

Saf kalayın allotropik dönüşümleri; beyaz (β) kalay (solda), gri (α) kalay (sağda).
Saf kalayın allotropik dönüşümleri; beyaz (β) kalay (solda), gri (α) kalay (sağda).

Kalayın allotropik dönüşümünde beyaz (β) kalay 13,2 °C'nin altında gri (α) kalaya yüksek aktivasyon enerjisinden dolayı ağır bir hızda dönüşür.[4] Beyazdan griye dönüşüm sırasında beyaz (β) kalayın kristal yapısı hacim merkezli tetragonal (HMT) yapıdan elmasın kristal yapısıyla aynı olan kübik elmas kristal yapı formuna sahip gri (α) kalaya dönüşür.[1][5] Bu dönüşümle birlikte malzemenin hacim ve yoğunluğu da değişir ve kalay ufalanarak parçalarına ayrılır, gevrek bir yapıya sahip olup işlevini yerini getiremez hale gelir.[1][5]

Kalayın allotropik formları.

Tarihsel Örnekleri

Kalay vebası uzun zamandır karşılaşılan sorun olmuştur: bu zararlı fenomenin ilk ve en iyi bilinen kanıtı, soğuk hava şartlarında Avrupa'daki boru organlarının yapısını değiştirmesiyle keşfedilmiştir. Günümüzde, az miktarda bizmut veya antimon alaşımı ile bu sorun giderilir.[3][6] Bunu yaparak, kalayın yapısı, sıcaklık düşse bile sünekliğini korur.[7] Kalay vebasıyla ilgili birçok hikâye vardır bunların çoğu kalayın 13,2 °C altındaki sıcaklıklarda uzun süre tutulmasının yol açtığı felaketlerdir.[4]

Napolyon’un Düğmeleri

Napolyon'un Moskova'dan çekilmesi.

1812 yılında Napolyon'un ordusu Maloyaroslavets Savaşı'nda Rusları ele geçirdi. Bir Fransız zaferi olmasına rağmen, Ruslar Napolyon'un ülkelerinden çekilme yolunu engellemek için hareket ettiklerinde savaşta büyük bir stratejik gerileme oldu. Sonunda, başlangıçtaki yarım milyon Fransız'dan sadece 30.000'i Rusya'dan canlı olarak çıkabildi.[4][8] Savaşın kaybedilmesinin sebebi olarak kalayın allotropik dönüşüm geçirmesiyle birlikte ordunun kıyafetindeki düğmelerinin parçalanması anlatılır. Kalay düğmeleri toza dönüştüğünde, Fransız birlikleri paltolarını kapalı tutamayacaklardı ve bu nedenle kış aylarında görülen acımasız sıcaklıklara karşı savunmasız kalacaklardı.[4][8] Ancak bu hikâye bir efsaneden ibarettir bunun nedeni ise beyaz kalayın tamamen gri kalaya dönüşümü o dönemin soğuk şartlarında bile yaklaşık 18 aylık bir süreye tekabül eden bir süreçtir. İkincisi kalayın pahalı bir malzeme olması ve o dönemde daha çok ahşaptan veya kemikten düğmelerin yaygın olarak kullanılması. Kalayın o dönem bu dönüşümü gerçekleştirebilecek saflıkta kullanılmaması gibi nedenler de vardır. Bu efsanenin 1860 yıllarında bir ordu deposunda Rus kalay düğmelerinin parçalanması vakasının ve Napolyon'un ordusunun askerleri perişan dilencilere dönüştüren umutsuz durumunun bir birleşimi olduğu da öne sürülmüştür.[4][8]

Antarktika'ya Scott seferi

İngiliz Antarktika ("Terra Nova") Seferi (1910-1913) sırasında Kaptan Scott (soldan altıncı) ve "Güney Partisi" nin açık hava grup portresi.

1910'da İngiliz kutup kâşifi Robert Scott, Güney Kutbu'na ulaşan ilk kişi olmayı umuyordu 18 Ocak 1912'de yola çıkan Robert Scott ve grubu Güney Kutbu'na ulaştılar ancak Orada gördükleri tek şey Norveçli kâşif Roald Amundsen tarafından bir ay önce oraya bırakılan bir işaretti. Roald Amundsen liderliğindeki Norveçli araştırma grubu kendilerinden 34 gün önce Güney Kutbuna ulaşmışlardı. Cesaretleri kırılan adamlar, bir kar fırtınasının karşısında dönüş yolculuğuna başladılar. Yorgun adamlar yiyecek ve yakıta vardıklarında kalay teneke toza dönmüştü. Gazyağı dikişlerden sızdı. Çaresiz adamlar bir sonraki zulaya koştu. Oradaki tenekeler de boştu. Scott'ın tüm takımı kutuptan dönüş yolculuğunda öldü. Bedenleri, dergileri ve fotoğraflarının bir kısmı sekiz ay sonra bir arama ekibi tarafından bulundu. Scott ekibinin tamamı, kısmen kalayın soğuk sıcaklıklarda kırılgan hale geldiğine dair çok az bilinen bir gerçek nedeniyle, donmuş vahşi doğada yok oldu.[6][9]

RoHS'nin benimsenmesi ve kalay vebası

Kalay vebasından zarar görmüş kalayların tekrardan ergitilerek özelliklerinin iyileştirilmesi

RoHS (Restriction of Hazardous Substances in Electrical and Electronic Equipment) Tehlikeli Maddelerin Kısıtlanması Direktifi 2006 yılında Avrupa Birliğinde yürürlüğe giren bu direktif elektronik malzemelerde çevreye ve insan sağlığına zararlı olan kurşun, cıva ve kadmiyum gibi malzemelerin kullanılmasını kısıtlamıştır.[10] Kurşunun elektronik malzemelerde kısıtlanması, üreticilerin elektronik malzemelerde kalayın yüksek saflıkta kullanılmasına yol açmış ve bundan dolayı kalay vebasına elektronik malzemelerin düşük sıcaklıklarda kullanıldığı yerlerde daha sık rastlanmıştır.[1][10][11] Soğuk ortamlarda, bu, elektriksel olarak iletken olmayan ve uçlardan düşen α fazında gri kalaylara dönüşebilir. Yeniden ısıtıldıktan sonra, elektriksel olarak iletken olan β fazında beyaz kalıba geri döner. Bu döngü elektriksel kısa devrelere ve ekipmanın arızalanmasına neden olabilir. Kalay vebası, kalayın katı fazında çözünebilen az miktarda elektropozitif metal veya yarı metallerle, örneğin faz değişimini önleyen antimon veya bizmutla alaşımlayarak bu sorun önlenebilir.

Kaynakça

  1. ^ a b c d Burns, Neil Douglas (1 Ekim 2009). "A Tin Pest Failure". Journal of Failure Analysis and Prevention (İngilizce). 9 (5): 461-465. doi:10.1007/s11668-009-9280-8. ISSN 1864-1245. 
  2. ^ Brog, Jean-Pierre; Chanez, Claire-Lise; Crochet, Aurelien; Fromm, Katharina M. (9 Eylül 2013). "Polymorphism, what it is and how to identify it: a systematic review". RSC Advances (İngilizce). 3 (38): 16905-16931. doi:10.1039/C3RA41559G. ISSN 2046-2069. 22 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mayıs 2023. 
  3. ^ a b Cornelius, Ben; Treivish, Shay; Rosenthal, Yair; Pecht, Michael (Aralık 2017). "The phenomenon of tin pest: A review". Microelectronics Reliability. 79: 175-192. doi:10.1016/j.microrel.2017.10.030. ISSN 0026-2714. 
  4. ^ a b c d e Lasky, Ronald C. (19 Ekim 2010). "Tin Pest: Elusive Threat in Lead-Free Soldering?". Journal of Failure Analysis and Prevention. 10 (6): 437-443. doi:10.1007/s11668-010-9391-2. ISSN 1547-7029. 
  5. ^ a b Wright, W. W. (1993). "Materials science and engineering. An introduction 2nd Edition W. D. Callister, Jr John Wiley & Sons, New York, 1991. pp. xxi + 791, price E53.00. ISBN 0-471-50488-2". Polymer International. 30 (2): 282-283. doi:10.1002/pi.4990300228. ISSN 0959-8103. 
  6. ^ a b MENZIES, ALAN W. C. (Aralık 1921). "Tin Plague and Scott's Antarctic Expedition". Nature. 108 (2720): 496-496. doi:10.1038/108496c0. ISSN 0028-0836. 
  7. ^ Tin pest issues in lead-free electronic solders. 8 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Temmuz 2023. 
  8. ^ a b c "The Patriotic War of 1812 continued. Church of the Life-Giving Trinity on". 7 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  9. ^ Kauffman, George B. (Ağustos 2000). "World of Chemistry. Robyn V. Young, Editor; Suzanne Sessine, Assistant Editor; Gale Group: 2700 Farmington Hills, MI, 48331-3535, 2000. Figures, tables, illustrations. ix + 1360 pp. 21.8 × 28.5 cm. $85.00. ISBN 0-7876-3650-9". The Chemical Educator. 5 (4): 212-214. doi:10.1007/s0089799000407a. ISSN 1430-4171. 
  10. ^ a b "Restriction of Hazardous Substances in Electrical and Electronic Equipment (RoHS)". 14 Haziran 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  11. ^ "Assembly Options and Challenges for Electronic Products With Lead-Free Exemption". 7 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Mineral</span> inorganik kristalleşmiş katı madde

Mineral, doğal şekilde oluşan, homojen, belirli kimyasal bileşime sahip inorganik kristalleşmiş katı bir maddedir. Buna göre minerallerin özellikleri şöyledir; doğal olarak oluşur, herhangi bir parçası bütününün özelliklerini taşır, belirli bir kimyasal formülü vardır, katı hâlde olup nadiren sıvıdır ve inorganiktir.

<span class="mw-page-title-main">Karbon</span> sembolü C ve atom numarası 6 olan kimyasal element; bilinen tüm yaşamın ortak unsuru

Karbon, doğada yaygın bulunan ametal kimyasal elementtir. Evrende bolluk bakımından altıncı sırada yer alan karbon, kızgın yıldızlarda hidrojenin termonükleer yanmasında temel rol oynar. Dünyada hem doğal halde, hem de başka elementlerle bileşik halinde bulunan karbon, ağırlık olarak Dünya'nın yerkabuğunun yaklaşık %0,2'sini oluşturur. En arı (katışıksız) biçimleri elmas ve grafittir; daha düşük arılık derecelerinde maden kömürünün, kok kömürünün ve odun kömürünün bileşeni olarak bulunur. Atmosferin yaklaşık % 0,05'ini oluşturan ve bütün doğal sularda erimiş olarak bulunan karbon dioksit, kireç taşı ve mermer gibi karbonat mineralleri, kömürün, petrolün ve doğalgazın başlıca yapıtaşları olan hidrokarbonlar, en bol bulunan bileşikleridir.

<span class="mw-page-title-main">Kalay</span> atom numarası 50, simgesi Sn olan element

Kalay, periyodik cetvelde atom numarası 50 olan elementtir. Simgesi Sn olup Latince stannum dan gelir. Gümüşümsü gri renktedir. Havada kolaylıkla okside olmaz, korozyona karşı dirençlidir. Bu özelliğinden ötürü diğer metallerin kaplanmasında kullanılır. Tarihçesi MÖ 3000 yıllarına dayanır. Antik Mısır'da ve Mezopotamya'da bronz alaşımında kalay kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Maddenin hâlleri</span> maddenin farklı aşamalarında yer alan farklı hâlleri

Bir fizik terimi olarak maddenin hâli, maddenin aldığı farklı fazlardır. Günlük hayatta maddenin dört farklı hâl aldığı görülür. Bunlar; katı, sıvı, gaz ve plazmadır. Maddenin başka hâlleri de bilinir. Örneğin; Bose-Einstein yoğunlaşması ve nötron-dejeneje maddesi. Fakat bu hâller olağanüstü durumlarda gerçekleşir, çok soğuk ya da çok yoğun maddelerde. Maddenin diğer hâllerininde, örneğin quark-gluon plazmalar, mümkün olduğuna inanılır fakat şu an sadece teorik olarak bilinir. Tarihsel olarak, maddenin özelliklerindeki niteleyici farklılıklara dayanarak ayrım yapılır. Katı hâldeki madde bileşen parçaları ile bir arada tutulur ve böylece sabit hacim ve şeklini korur. Sıvı hâldeki madde hacmini korur fakat bulunduğu kabın şeklini alır. Bu parçalar bir arada tutulur ama hareketleri serbesttir. Gaz hâlindeki madde ise hem hacim olarak hem de şekil olarak bulunduğu kaba ayak uydurur.Bu parçalar ne beraber ne de sabit bir yerde tutulur. Maddenin plazma hâli ise, nötr atomlarda dahil, hacim ve şekil olarak tutarsızdır. Serbestçe ilerleyen önemli sayıda iyon ve elektron içerirler. Plazma, evrende maddenin en yaygın şekilde görülen hâlidir.

<span class="mw-page-title-main">Yarı iletken</span> Normal şartlar altında yalıtkan iken belirli fiziksel etkilerde iletken duruma geçen madde

Yarı iletken üzerine yapılan mekanik işin etkisiyle iletken özelliği kazanabilen, normal şartlar altında yalıtkan olan maddelerdir.

<span class="mw-page-title-main">Kristal</span>

Kristal, billur ya da kesme cam, kimyadaki katı haldeki bir elementin veya bileşiğin, molekül, atom veya iyon yığınlarının (paketinin) kesin geometrik bir yapı göstermesidir.

<span class="mw-page-title-main">Katı</span> maddenin 4 halinden biri

Katı, maddenin atomları arasındaki boşluğun en az olduğu halidir. "Katı" olarak adlandırılan bu haldeki maddelerin kütlesi, hacmi ve şekli belirlidir. Bir dış etkiye maruz kalmadıkça değişmez. Sıvıların aksine katılar akışkan değildir. Fiziksel yollarla, diğer üç hal olan sıvı, gaz ve plazmaya dönüştürülebilirler. Altın demir gibi madenler katı maddelere örnektir. Ayrıca katı maddeler atomlarının en yavaş hareket edebildiği haldir. Doğa'da amorf veya kristal yapıda bulunurlar. Amorf katılar maddenin taneciklerinin düzensiz olma durumudur. Kristal katılar ise de maddenin taneciklerinin düzenli olma durumudur. Kristal katılar da aralarında 4'e ayrılır.

<span class="mw-page-title-main">Polietilen tereftalat</span>

Polietilen tereftalat [bazen poli(etilen tereftalat) olarak da yazılır.] Eskiden PETP veya PET-P olarak veya genellikle en yaygın PET veya PETE olarak kısaltılan polyester ailesi reçinelerinden bir termoplastik polimer reçinedir. Genelde giysiler için elyaflarda, sıvılar ve gıdalar için kaplarda, üretim için termoformda ve mühendislik reçineleri için cam elyafla birlikte kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Antimon</span> sembolü Sb ve atom numarası 51 olan kimyasal element

Antimon, sembolü Sb (Latince: stibiumʼdan) ve atom numarası 51 olan kimyasal elementtir. Parlak gri bir metaloid, doğada esas olarak bir kükürt minerali olan stibnit (Sb2S3) olarak bulunur. Antimon bileşikleri eski zamanlardan beri bilinmektedir ve genellikle ilaç ve kozmetik olarak kullanılmak üzere toz haline getirilmiştir. Metalik antimon da biliniyordu, ancak keşfinde yanlış olarak kurşun olarak tanımlandı. Batıda metalin bilinen en eski açıklaması 1540 yılında Vannoccio Biringuccio tarafından yazılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Germanyum</span> sembolü GE, atom numarası 32 olan kimyasal element

Germanyum; sembolü Ge, atom numarası 32 olan kimyasal elementtir. Parlak, sert-kırılgan, grimsi-beyaz ve silikona benzer bir görünümdedir. Silisyum ve kalay komşu grubuna kimyasal olarak benzeyen karbon grubundaki bir metaloiddir. Silikon gibi, germanyum da doğal olarak reaksiyona girer ve doğadaki oksijenle kompleksler oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Bizmut</span>

Bizmut sembolü Bi ve atom numarası 83 olan kimyasal elementtir. 15. grupta, 6. periyotta yer alan bir metaldir. Pentavalent geçiş metalidir ve azot grubundadır; aynı gruptaki arsenik ve antimon ile benzerlik gösterir. Her ne kadar önemli ticari cevherler sülfür ve oksit formlarından oluşsa da elementer bizmut doğal olarak ortaya çıkabilir. Serbest element formundaki kurşunun %86'sı yoğunluğuna sahiptir. Yeni üretildiğinde gümüşi beyaz renkli ve kırılgan bir metaldir ancak yüzey oksidasyonu ona birçok renkte yanardöner renkler verebilir. Bizmut en doğal diyamanyetik elementtir ve metaller arasındaki en az termal iletkenlik değerlerinden birine sahiptir.

Alaşım, bir metal elementin en az bir başka element ile birleşmesiyle oluşan homojen karışımıdır. Elde edilen malzeme yine metal karakterli malzeme olur. Alaşımlar karışıma giren metallerin özelliklerinden farklı özellikler gösterirler. En bilinen alaşımlara; tunç (bakır-kalay), pirinç (bakır-çinko), lehim (kalay-kurşun) ve cıva alaşımları olan amalgamlar örnek verilebilir. Alaşımlar, uygulamaların gerektirdiği fiziksel özelliklere sahip malzemeler üretilmesinde yaygın olarak kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Piezoelektrik</span> Sıkıştırlmış veya basınç uygulanmış elektrik

Piezoelektrik özelliği, bazı malzemelere uygulanan mekanik basınç sonucunda, malzemenin elektrik alan ya da elektrik potansiyel değiştirme yeteneğidir. Bu etki, malzemenin içindeki polarizasyon yoğunluğundaki değişmeyle doğrudan alakalıdır. Eğer malzeme kısa devre değilse, uygulanan stres malzemede bir voltaj meydana getirir. Piezo kelimesi, Yunancadan türetilmiştir; “sıkıştırmak, basınç uygulamak” anlamlarına gelmektedir. Piezoelektrik malzemeler terslenebilirdir; yani “direkt piezoelektrik etki” sergileyen malzemeler, ters piezoelektirk etki de gösterirler. Örneğin, kurşun zirkonat titanat kristalleri, orijinal boyutundan %0,1 oranına kadar şekil değiştirebilirler. Bu etkinin “sesin oluşturulması ve algılanması”, “yüksek voltajlar oluşturulması”, “elektronik frekans yaratılması”, “mikrobalans” ve "optik çevrimcilerin aşırı ince odaklanması” gibi kullanışlı uygulamaları vardır. Aynı zamanda atomik çözünme sonucunda bilimsel birçok tekniğin temelini oluşturmakla birlikte, günlük kullanımda ateşleyici olarak çakmaklarda ve barbekülerde kullanılmaktadır. Kültobirasyonların piezoelektriğe doğrudan etkisi yoktur.

Krom nitrür, CrN formülüne sahip krom ve azotun kimyasal bir bileşiğidir. Çok serttir ve korozyona karşı son derece dayanıklıdır. Azot atomlarının krom kafesteki oktahedral delikleri işgal ettiği bir interstisyel bileşiktir: bu nedenle, kesinlikle bir krom (III) bileşiği değildir ve nitrür iyonları (N3-) içermez. Krom ikinci bir interstisyel nitrür, dikrom nitrür, Cr2N oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Elektriksel özdirenç ve iletkenlik</span> Wikimedia anlam ayrımı sayfası

Elektriksel öz direnç, belirli bir malzemenin elektrik akımının akışına karşı nicelleştiren bir özelliktir. Düşük bir direnç kolaylıkla elektrik akımının akışını sağlayan bir malzeme anlamına gelir. Karşıt değeri, elektrik akımının geçiş kolaylığını ölçen elektriksel iletkenliktir. Elektriksel direnç, mekanik sürtünme ile kavramsal paralelliklere sahiptir. Elektriksel direncin SI birimi ohm, elektriksel iletkenliğin birimi ise siemens (birim) (S)'dir.

<span class="mw-page-title-main">Antimon trisülfür</span>

Antimon trisülfür (Sb2S3) doğada kristal stibnit minerali ve amorf yapılı kırmızı metastibnit minerali olarak bulunur. emniyet kibritlerinde, askeri mühimmatlarda, patlayıcı maddelerde ve havai fişeklerde kullanılmak için üretilmektedir. Ayrıca yakut renkli cam üretiminde ve plastiklerde alev geciktirici olarak kullanılır. Tarihsel olarak stibnit formu, 16. yüzyılda üretilen resimlerde gri bir pigment olarak kullanılmıştır. 1.8-2.5 eV direkt bant aralığına sahip bir yarı iletkendir. Uygun katkılama ile, p ve n tipi malzemeler üretilebilir.

Katı hâl kimyası, bazen malzeme kimyası olarak da adlandırılır, katı faz malzemelerinin, özellikle, ancak sadece moleküler olmayan katıların sentezi, yapısı ve özelliklerinin incelenmesidir. Bu nedenle, katı hal fiziği, mineraloji, kristalografi, seramik, metalurji, termodinamik, malzeme bilimi ve elektronik ile yeni malzemelerin sentezine ve karakterizasyonuna odaklanan güçlü bir örtüşmeye sahiptir. Katılar, ana partiküllerinin düzenlenmesinde mevcut olan düzenin doğasına göre kristal veya amorf olarak sınıflandırmak mümkündür.

Şablon:KristalleştirmeCzochralski yöntemi, ayrıca Czochralski tekniği veya Czochralski işlemi, yarı iletkenlerin tek kristallerini, metalleri, tuzları ve sentetik değerli taşları elde etmek için kullanılan bir kristal büyütme yöntemidir. Metoda, 1915 yılında metallerin kristalleşme oranlarını araştırırken icat eden Polonyalı bilim adamı Jan Czochralski'nin adı verilmiştir. Czochralski ilgili keşfi tesadüfen yapmıştır: Kalemini mürekkep haznesine daldırmak yerine erimiş kalaya daldırmış ve kağıda daha sonra tek bir kristal olduğunu anladığı kalay bir filaman çekmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Cam-seramik</span>

Cam-seramikler (CS'ler), bir camın kristalleştirilmesiyle elde edilmektedir. Camların özellikleriyle kristallerin faydalarının birleşiminin sonucu olarak ortaya camdan daha verimli bir yapı çıkar. Cam-seramikler, uygun bileşimdeki camların ısıl işlem uygulanmasıyla oluşur. Bu nedenle daha düşük enerjiye sahip kristalli yapı oluşur. Kontrollü kristalizasyona tabi tutulduğunda oluşan ince taneli polikristal malzemeler cam- seramik malzemeler olarak adlandırılmaktadır. Holand ve Beall (2012) cam-seramik malzemeleri kimyasal bileşimlerine göre sınıflandırmaktadır. Bu sınıflandırma ; alkali ve toprak alkali silikatlar, alümino-silikatlar, florosilikatlar, silikofosfatlar, demir silikatlar ve fosfatları kapsamaktadır. Cam-seramiklerin bir başka sınıflandırması ise cam-seramikleri oksit ve oksit olmayan kategorilere ayırmaktadır.. Oksit cam seramikler, silikat, fosfat, borat ve GeO2 bazlı malzemeleri içermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Gümüş iyodür</span>

Gümüş iyodür, AgI formülüne sahip bir inorganik bileşiktir. Bileşik parlak sarı bir katıdır, ancak numuneler neredeyse her zaman gri bir renk veren metalik gümüş safsızlıkları içerir. Gümüş bulaşması, AgI'nin yüksek düzeyde ışığa duyarlı olması nedeniyle ortaya çıkar. Bu özellik gümüş esaslı fotoğrafçılık'ta kullanılır. Gümüş iyodür ayrıca antiseptik olarak ve bulut tohumlama için de kullanılır.