İçeriğe atla

Kafkasya Seferi (1735)

Kafkasya Seferi
1730-1732 Osmanlı-Safevî Savaşı ve Nadir'in seferleri

Köprülü Abdullah Paşa ile Nadir'in orduları arasındaki çatışmanın resmi. Resimde Nadir'in askerleri arasında atına bindiği, dağlarda saklanan ve Nadir'in grubu tarafından geri püskürtülen Osmanlı ordusuna ateş etmesini yansıtılıyor.
Tarih1734-1735
Bölge
SebepNadir Han Afşar'ın Kafkasya'yı Osmanlı İmparatorluğu'ndan ve Çarlık Rusya'sından geri alma ve Safevi İmparatorluğu'na geri verme arzusu
Sonuç Savaşı sona erdiren mutlak bir Safevi zaferi[1]
Coğrafi
Değişiklikler
Kafkasya'da hala direnen Osmanlı garnizonları teslim oldu. Tiflis, Erivan ve Gence iade edildi.
Taraflar
Safevi İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu
Komutanlar ve liderler
Nadir Şah
Tahmasb Han Calayir
Köprülü Abdullah Paşa
Güçler
55-80 bin 200 bin
Kayıplar
Az sayıda[2] 50 binden fazla ölü ve yaralı[2]


Kafkasya seferi - 1734-1735 yıllarını kapsayan bu sefer, Safevi-Osmanlı savaşının son büyük askeri seferiydi. Bu sefer sonucunda Safevi ordusu bir zafer kazanmış ve Kafkasya'da Safevi yönetimi yeniden kurulmuştur.

Stratejik bağlam

1722'de Safevi imparatorluğunun başkenti İsfahan, Afgan isyancılar tarafından ele geçirilmesiyle, devlet fiilen sona erdi. Aynı zamanda Kafkasya'nın büyük bir kısmı Osmanlı egemenliğine girdi.

Kafkasya cephesi, Mezopotamya cephesi ile birlikte Osmanlı-Safevi savaşının ana bölgelerinden biriydi. 1720'lerdeki Afgan isyanı sonucunda Safevi İmparatorluğu'nun fiilen yıkılması, Osmanlı İmparatorluğu'nun sadece Kafkasya'ya değil, İran'ın batı bölgelerine de yayılmasıyla sonuçlandı. Nadir'in batı İran'ı ve Osmanlı yönetimindeki Irak'ı işgalinden sonra, imparatorluğun batı sınırları bir ölçüde güvenli hale getirildi. Ancak kuzeydeki durum farklıydı ve İstanbul hükûmeti Kafkasya'yı kendi egemenliği altında tutmaya kararlı görünüyordu. Bunu gerçekleştirmek için Osmanlı liderliği, Köprülü Paşa komutasındaki yeni ve güçlü bir orduyu Kafkasya'ya gönderdi.[3]

1734-1735 seferinin asıl amacı Şirvan topraklarını geri almaktı. Ağustos 1734'te Şirvan'ın başkenti Şamahı ele geçirildi. Tahmasb Han Calayir, Osmanlı ve Kırım Tatarlarından oluşan birleşik orduları yendikten sonra, Kafkasya'nın güneydoğusundaki bu savaş sonucunda geri çekilme yollarının çoğu kapandı. Nadir'in son darbesinden sonra Osmanlı ordusu kuzeydeki dağlara dağıldı.

Kuzeydeki dağlarda düşmanı takip etmek tehlikeli görüldüğünden Nadir, kışın yaklaşmasını da hesaba katarak Gence'yi kuşatmaya gitti. Safevi ordusu Gence'ye gelirken etrafı çok sağlam kalelerle çevrili bir şehirle karşılaştı. Bu sırada Safevi ordusu, güçlü topçu kuvvetleri açısından hala zayıftı. Ordudaki topçu silahları çoğunlukla saha savaşları için tasarlandı ve kuşatma topları yoktu. Orada olanlar şehrin kalesine ve surlarına karşı yeterli değildi.

Topçu silahlarıyla kuşatmayı kıramayacaklarını anlayan Safevi ordusu, hendekler kazarak kaleyi yıkmak için bir plan benimsedi. Ancak lağımların nereye döküldüğüne dair istihbarat materyalleri alan Osmanlı ordusu, oralara baskın düzenledi. Yeraltı lağımlarında göğüs göğüse çarpışmada Safevi ordusu 30-40 kayıp verdi ve 700 Osmanlı askerini öldüren 6 patlayıcıyı ateşledi, ancak ana hedef olan surları yıkmayı başaramadı.

Nadir, ayrıca Osmanlı savaş komutanı Köprülü Abdullah Paşa'yı İrevan ve Tiflis'i ablukaya alarak misilleme önlemleri almaya zorlamak istedi. Bağdat valisi Ahmed Paşa'nın ilk görüşmelerini yeterli bulmayan İstanbul hükûmeti, bölgede Osmanlı çıkarlarını korumak için bölgeye 50 bin süvari, 30 bin yeniçeri ve 40 toptan oluşan devasa bir ordu gönderdi. Orduya Köprülü Abdullah Paşa komuta ediyordu.

Gence kuşatılmış olsa da onu ele geçirmk imkansız görünüyor. Nadir'e Rus temsilcisi Golitsyn eşlik etti. Uzun süre Gence'yi kuşatan Nadir, hiçbir başarı elde edemedi. Şehir güçlü tahkimatlara sahipti, şehirdeki Osmanlı garnizonu uzun bir kuşatmaya dayanabilecek yiyecek rezervlerine ve topçu teçhizatına sahipti. Şehre yapılan saldırılar sonuçsuz kaldı. Nadir, Gence nehrinin yönünü bile değiştirip kale surlarına yönlendirdi ama işe yaramadı.

Nadir'in kaleyi teslim etmeleri için savunuculara gönderdiği mektup da işe yaramadı. Nadir, Osmanlı garnizonuna şehri teslim etmeleri halinde hayatlarının kurtulacağını ve evlerine sağ salim dönmeleri için şartların yaratılacağını söyledi. Osmanlı garnizonu bunu reddederek şehri ancak padişahtan bir emir gelirse tahliye edeceklerini söyledi.

Muradtepe Savaşı

Nadir'in Muradtepe savaşında kesin zaferi, ana Osmanlı ordusuyla birleşmeye gelen Kırım Tatarlarının umutlarının tersine dönmesine neden oldu.

Köprülü Abdullah Paşa ile yapılan savaş kesin bir öneme sahipti ve bu nedenle Nadir, Gence kalesinin kuşatmasını durdurmayı gerekli buldu. Köprülü Abdullah Paşa'ya karşı zafer kazanılırsa, sadece Gence değil, Güney Kafkasya'daki diğer Osmanlı garnizonlarının da geri çekilmekten başka seçeneği kalmayacaktı. Ancak Abdullah Paşa'nın Kars kalesini terk etmemesi Nadir için anlaşılmaz kalmıştır. Osmanlı birliklerinin gitmemesi halinde Nadir'in kaleyi yeniden kuşatması istenmezdi.[4]

Savaşın taktik şeması

Nadir, Köprülü Abdullah Paşa'yı savaşmaya kışkırtmak ve onu kaleden çıkarmak için Kars'a bir süvari alayı gönderdi. O alayın kale çevresindeki yerleşimleri soyması ve böylece Abdullah Paşa'nın dikkatini çekmesi gerekiyordu. Ancak Nadir'in hamlesi işe yaramadı. Mayıs 1735'te Nadir ordusuyla Gence'den Kars'a hareket etmeye başladı. Gence kalesinin kuşatmasını sürdürmek için orada bir grup tuttu. Bu grup Baba han tarafından yönetildi. Grup 12 bin kişiden oluşuyordu. Şirvan'a da bir grup gönderildi. Bu grubun Şirvan'ı Lezginlerin saldırısından koruması gerekiyordu. Nadir, ana kuvvetleriyle Kars'a doğru ilerlemeye başladı.[5]

Nadir'in ve Abdullah Paşa'nın yüz yüze gelen asker sayısı hakkında çeşitli rakamlar var. "Alem Ara-ye Naderi"de Osmanlı birliklerinin sayısı 300 bin, "Tarih-e Cahangoşa-ye Naderi"de 20 bin ve tarihi literatürde 80 bin kişidir. Nadir'in asker sayısının Osmanlı ordusunun en az iki katı olduğuna inanılıyor.

Küçük çarpışmalar dışında, büyük çarpışmalar olmadı. Nadir'in tüm çabalarına rağmen Abdullah Paşa kaleyi terk etmedi ve kesin bir savaşa girmedi. Nadir, Kars'tan çekilmeye ve Erivan kalesini kuşatmaya karar verdi. Bu olursa Abdullah Paşa'nın onu takip edeceğini varsayıyordu. "Alem Ara-ye Naderi"ye göre Nadir, Kars çevresinde yiyecek bulmakta zorlanır ve Erivan'a gitmek zorunda kalır. Bu geri çekilme Abdullah Paşa tarafından bir zayıflık işareti olarak görülmüş ve Nadir'in peşine düşmeye başlamıştır.[6]

Kars civarındaki çatışmalarda Nadir'e karşı savaşan Abdullah'nın generallerinden Teymur Paşa, Nadir'in ordusunu arkadan korumakla görevli Hanali Han Kukela ve Aligulu Han Afşar tarafından pusuya düşürülerek bozguna uğratıldı. Teymur Paşa, Kars'a kaçarak hayatını kurtarmayı başardı. Teymur Paşa'nın yenilgisinden sonra Abdullah Paşa, tüm orduya yürüyüşe hazırlanmalarını emretti.[5]

Savaşın başında, Nadir'in generali Yarbey Han'ın komutasındaki topçular, Osmanlı'ya ağır darbeler indirdi. Sabah çok erkenden Nadir 6.000 kişilik cezayirciyi öne çıkardı, bu müfrezenin ardından kumlu tepelerde mevzi alan komutanlar komutasındaki birliklerle birlikte savaş alanına doğru ilerlediler. Nadir'in kendisi de savaşlarda yer aldı. Osmanlı saldırısı püskürtüldü ve geri çekildiler.

Bu saldırıyı Teymur ve Ekber Paşa liderliğindeki yeni bir Osmanlı saldırısı izledi. Nadir'in ordusu inatla direnmesine rağmen, Osmanlı ordusu sürekli olarak yeni kuvvetlerle donatıldı. Nadir, Osmanlı komutanlığı tarafından savaş alanından bir kaçış olarak kabul edilen yavaş bir geri çekilme emri verdi. Nadir'i takip eden Osmanlı ordusu belli bir yere geldikten sonra Nadir'in emrettiği gizli topçulardan ağır ateşe maruz kaldılar. Osmanlı ordusunun kanatları ağır kayıplar verdi. Nadir, Osmanlı gezgini tarafından tepelerden birine yerleştirilen toplara bir cezayirci müfrezesi ile saldırdı. Sol taraftaki topçu mevzilerine de bir grup gönderdi. Nadir, yüksekte konumlanmış tüm Osmanlı toplarını ele geçirerek karşı taraftan kendi kuvvetlerine yönelik topçu tehdidini kısmen etkisiz hale getirdi.

Kapana kısılan Osmanlı ordusu şaşkınlık içinde kaçmaya başladı. Köprülü Abdullah Paşa kaçmaya çalışırken atından düşmüş ve Karacurlu aşiretinden Rüstem adlı bir savaşçı kafasını keserek Nadir Han'a vermiştir. "Alem Ara-ye Naderi"de Abdullah Paşa'nın Karacurlu Ağabay tarafından öldürüldüğü bildirilmektedir. Böylece Osmanlı özel kuvvetlerinden bir kişinin pahalı kıyafetleri dikkatini çeker ve o kişiyi öldürür ve kafasını keser. Yakalanan Osmanlı askerleri, kesilen başı Nadir'e getirirken cesedin kime ait olduğunu söylerler. Nadir Köprülü Abdullah Paşanın cenazesini Kars'a defnedilmek üzere saygıyla gönderir.[7]

Yaklaşık 5 saat süren operasyon sonucunda çok sayıda Osmanlı generali öldürüldü. Öldürülenler arasında Osmanlı padişahının damadı ve Diyarbakır Valisi Sultan Mustafa Paşa da vardı. Nadir de cenazesini saygıyla defnedilmesi için Erivan Kalesi'ne gönderir.

Sonuç

Osmanlı İmparatorluğu'nun Nadir tarafından ağır yenilgisi Rusya'yı cesaretlendirdi. Rusya, Kırım Tatarlarının Abdullah Paşa'nın ordusuna katıldıkları sırada Karadeniz kıyısındaki Rusya sınırlarını ihlal ettikleri gerekçesiyle Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etti ve Azak'ı işgal etti. Avusturya da bu fırsatı kullanmaya karar verdi. Ancak Rus müttefikleri kadar başarılı olamadılar ve Gorçka Savaşı'nda ağır bir şekilde yenildiler.

Bu sefer sonucunda Nadir, Kafkasya'da resmi Safevi yönetimini kesin olarak kurdu. Osmanlıların bozguna uğratılması ve kovulması ile birlikte Kafkasya'da kalan Ruslar şehirlerini teslim edip geri çekildiler. Bu yürüyüşün ardından kuzeye başarılı bir yürüyüş düzenleyen Nadir, bir kongre toplayarak kendisini Şah ilan etti.[8]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Moghtader, Gholam-Hussein(2008). The Great Batlles of Nader Shah,p. 59. Donyaye Ketab
  2. ^ a b Axworthy, Michael(2009). The Sword of Persia: Nader Shah, from tribal warrior to conquering tyrant, s. 203. I. B. Tauris
  3. ^ Lockhart, Laurence, Nadir Shah: A Critical Study Based Mainly Upon Contemporary Sources, London (1938), s.88, Luzac & Co.
  4. ^ Ghafouri, Ali (2008). History of Iran's wars: from the Medes to now, s.382, Etela'at Publishing
  5. ^ a b Mehman Süleymanov 2010, s. 277
  6. ^ Axworthy, Michael (2009). The Sword of Persia: Nader Shah, from tribal warrior to conquering tyrant, s. 203. I. B. Tauris
  7. ^ Axworthy, Michael (2009). The Sword of Persia: Nader Shah, from tribal warrior to conquering tyrant, s. 206. I. B. Tauris
  8. ^ Süleymanov Mehman (2010). Nadir şah (PDF). Tahran. s. 277. 30 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 28 Haziran 2022. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İran-Osmanlı savaşları</span> 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar İran ve Osmanlı arasında süren bir dizi savaş

İran-Osmanlı Savaşları, 16 ilâ 19. yüzyıl arasında Osmanlı İmparatorluğu ile İran'da otoriteyi elinde bulunduran birbirinin devamı niteliğindeki çeşitli hanedanlar arasında gerçekleşmiştir. Osmanlılar ile İran arasındaki ilk savaş 1514 Çaldıran Muharebesi'dir. Son savaş ise 1821-1823 Osmanlı-İran Savaşı'dır.

<span class="mw-page-title-main">Nadir Şah</span> 1. Afşar Devleti Şahı

Nadir Şah Afşar, Afşar İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk hükümdarı olan Türkmen şahtır. İran tarihinin en güçlü hükümdarlarından biri kabul edilip, 1736'dan 1747'deki suikastına kadar Afşar İmparatoru ve İran şahı olarak hüküm sürmüştür. Batı Asya, Güney Kafkasya, Orta Asya ve Güney Asya'da birçok seferde savaşmıştır. Askeri dehası nedeniyle, bazı tarihçiler onu İran'ın Napolyonu veya İkinci İskender olarak tanımlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">1578-1590 Osmanlı-Safevî Savaşı</span> Osmanlı İmparatorluğu ile Safevi Devleti arasında 1578-1590 yılları arasında yapılmış savaş

1578-1590 Osmanlı-Safevî Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu ile Safevî Devleti arasında tüm Kafkaslar ile Güney Azerbaycan'da cereyan eden ve Osmanlıların zaferiyle sonuçlanan savaş.

<span class="mw-page-title-main">III. Abbas</span> son etkin Safevi Türkmen hükümdarı

Şah III. Abbas, Safevi Devleti'nin son şahı ve Şah II. Tahmasb'ın oğlu.

<span class="mw-page-title-main">Revan Kuşatması (1616)</span>

Revan Kuşatması, 1615-1618 Osmanlı Safevi Savaşı'nda bir evre. Kuşatma Osmanlı ordusunun başarısızlığıyla sonuçlanmıştır.

Gence Kuşatması, 1603-1612 Osmanlı-Safevi Savaşı'nda bir evre. Kuşatma Safevi ordusunun başarısıyla ve Gence'nin 18 yıl sonra tekrar İran idaresine geçmesiyle sonuçlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Köprülü Abdullah Paşa</span>

Köprülü Abdullah Paşa, 18. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı generali. 1723–27, 1730-32 ve 1732-36 Osmanlı-İran Savaşlarında komutanlık ve başkomutanlık (seraskerlik) yaptı.

<span class="mw-page-title-main">Kars Kuşatması (1744)</span>

Kars Kuşatması, 1742-1746 Osmanlı-İran Savaşı'nda evre.

<span class="mw-page-title-main">1730-1732 Osmanlı-Safevî Savaşı</span> Osmanlı İmparatorluğu ile Safevi Devleti arasında 1730-32 yılları arasında yapılmış savaş

1730-1732 Osmanlı-İran Savaşı, 18. yüzyılda Osmanlı Devleti ile İran'daki Safevi Hanedanı arasında yapılmış olan bir savaştır.

<span class="mw-page-title-main">Leylan Muharebesi</span>

Leylan Muharebesi ya da Kerkük Muharebesi, 1730-1732 Osmanlı-Safevî Savaşı'nda evre.

<span class="mw-page-title-main">Arpaçay Muharebesi (1735)</span>

Arpaçay Muharebesi, 1735-1736 Osmanlı-İran Savaşı'nda evre.

Gence Kuşatması 1735-1736 Osmanlı-İran Savaşı'nın son aşamasındaki kuşatma. Şehrin Osmanlı garnizonunun cesur bir savunmasının Arpaçay Muharebesi'nde yardıma yürüyen ana Türk ordusunun yok edilmesiyle boşa çıkmasından sonra, şehrin teslim edilmesiyle sonuçlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Afşar İmparatorluğu</span> 1736-1796da Horasan Türk kökenli İran Şahlığı

Afşar İmparatorluğu, Safevi devletinin çöküşünden sonra kurulan Türkmen devletidir. Devletin kurucusu Horasan Türkü olan Nadir Şah Afşar'dır. Nadir Şah'ın devletteki otoritesinin arttığını gören II. Tahmasb, kendi otoritesini artırmak için 1731'de Osmanlıların üzerine yürüdü. Ancak muharebede alınan yenilginin ardından Revan, Osmanlıların eline geçti. Nadir Şah, 1732'de II. Tahmasb'ı iktidardan indirdi ve yerine oğlu III. Abbas'ı getirdi. Nadir Şah, III. Abbas'ın Mart 1736'da tahttan indirilmesinin ardından "Şah" sıfatıyla taç giydi. Böylelikle İran'da Safevî Hanedanı resmen son buldu ve Afşar Hanedanı dönemi başladı.

<span class="mw-page-title-main">İsfahan'ın Kurtuluşu</span>

İsfahan'ın kurtuluşu, Nadir Han'ın liderliğindeki Safevi ordusunun, Murche-Khort Savaşı'nda Eşref Khan'ın liderliğindeki Afgan ordusunu yenmesinin sonucuydu.

<span class="mw-page-title-main">Afşar İmparatorluğu'nun askeri sistemi</span>

Afşar imparatorluğunun askeri sistemi — Afşarların askeri sistemlerinin kökleri, Safevi devletinin çöküşünün arifesinde Horasan'daki kanlı çatışmalar dönemine dayanmaktadır. Yerli bir general ve Türkmen Afşar aşiretinin bir üyesi olan Nadir Gulu Han Afşar'ın komutasındaki savaşçıların sayısı sadece birkaç yüzdü ve onlar günümüz İran'ının kuzeydoğusunda faaliyet gösteriyorlardı. Nadirgulu kendini Şah ilan ettikten sonra komutasındaki toplam savaşçı sayısı 375 bine ulaştı. Tarihçi Mihael Axvorthy'ye göre bu ordu, zamanının en güçlüsü iken, en büyük avantajı, en yetenekli ve başarılı general Nadir tarafından komuta edilmesiydi.

<span class="mw-page-title-main">Kars Muharebesi (1745)</span>

Kars Savaşı (1745), Osmanlı-Kızılbaş Savaşı'nın (1743-1746) son büyük muharebesidir. Savaş, Osmanlı ordusunun kesin yenilgisiyle sonuçlandı. 10 gün boyunca aralıklı olarak devam eden muharebe, Osmanlı ordusunun tam yenilgisiyle sona erdi. Şahbanu Razi Sultan Safevi, savaşta şehit düşen Kızılbaşların isimlerinin açıklığa kavuşturulması ve uygun şekilde defnedilmesi için kişisel bütçesinden özel fonlar ayırdı. Musul yenilgisinden sonra bu savaşta da Osmanlılar Nadir Şah'a yenildiler ve askeri zafer umutları azaldı. Osmanlı tarafı zaferden ümidini keserek müzakerelere yeniden başladı. Sonuç olarak, taraflar arasında Kerden Antlaşması imzalandı.

<span class="mw-page-title-main">Tebriz Kuşatması (1725)</span>

Tebriz Kuşatması, 1723-1727 Osmanlı-İran Savaşı'nda evre.

<span class="mw-page-title-main">Kars Kuşatması (1735)</span>

Kars Kuşatması, 1732-1736 Osmanlı-Safevî Savaşı'nda evre.

<span class="mw-page-title-main">II. Tahmasb'ın yeniden Safevi tahtına çıkması</span>

II. Tahmasb'ın yeniden Safevi tahtına çıkması, 1729'da II. Tahmasb'ın generali Nadir Han ile Afgan Aşraf Hotaki arasında meydana gelen bir dizi savaş sonucunda mümkün oldu. II. Tahmasb sözde tahtta olmasına rağmen, asıl güç Nadir Han'ın elinde toplanmıştı. Afganlar ise Safevi imparatorluğunun topraklarının büyük bir kısmından kalıcı olarak kovuldu ve bir süre sonra Nadir onlara boyun eğdirdi.

<span class="mw-page-title-main">Nadir Şah'ın Seferleri</span> Türkmen imparator Nadir Şahın askeri seferleri

Nadir Şah Seferleri, önce han sonrasında Safevi hanedanının yerine şah olan Afşar İmparatorluğu'nun kurucusu Nadir Şah'ın 18. yüzyılın ilk yarısında İran ve Orta Asya'da gerçekleştirdiği askeri seferlerdir. Nadir'in seferlerinin ilki Safevi hanedanı komutanı olarak Hotakilere karşı başlatıldı. Safevi İmparatorluğu'nun başkenti İsfahan'ın Afganlar tarafından ele geçirilmesinin ardından Safevi hanedanı neredeyse yıkılıyordu. Safevi tahtını yeniden tesis etmeye çalışan ve krallık unvanına sahip çıkan II. Tahmasib, Safeviler Nadir'i kişisel askeri hizmetine kabul etti. Nadir o dönemde Horasan'da küçük ve önemsiz bir askerî birliğin komutanlarından biriydi. Kuzeybatıdaki Abdali Afganlarını etkisiz hale getirdikten sonra II. Tahmasb'ı kendisine bağımlı hale getiren Nadir, ülkenin geri kalanını işgal eden Hotakilere karşı savaş başlattı. Afganlara karşı kazanılan birkaç inanılmaz zaferin ardından İsfahan özgürlüğüne kavuştu ve II. Tahmasib, Safevi tahtına çıktı. Böylece Safevi hanedanının hakimiyeti yeniden tesis edildi.