İçeriğe atla

Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi

Sözleşmeye taraf olan ülkeler
Sözleşmeye taraf olan ülkeler:
  İmza ve onaylama yoluyla kabul etti
  Katılım veya vekalet yoluyla kabul etti
  Tanınmayan ülke, antlaşmaya uyuyor
  Yalnızca imzaladı
  İmzalamadı

Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi ya da CEDAW (İngilizce: Convention on the Elimination of All Forms of Discrimination Against Women), 1979'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve taraf devletlere kadınlara karşı ayrımcılığın tüm biçimlerini ortadan kaldırma yükümlülüğü getiren uluslararası bir sözleşmedir.

Birleşmiş Milletler bünyesinde yer alan sekiz temel insan hakları sözleşmesinden biridir. İnsan haklarına sadece erkek cinsiyetinin değil kadının da sahip olduğu vurgusu üzerinden biçimlendirilmiş bir metindir.[1] "Kadınların Uluslararası Haklar Bildirgesi" olarak anılan bu düzenleme,[2] kadın-erkek eşitliğinin yasalar önünde olduğu kadar fiilen de sağlanmasını öngörür. Taraf devletler, kadınlara karşı ayrımcılığın tüm alanlarını ve biçimlerini tanımlamak, bunlara karşı önlemler geliştirmek yanında mağdurlara yardım etmek, şiddeti gerçekleştirenleri cezalandırmak yükümlülüğü altına girmektedir.

Sözleşmenin ilk dört bölümünde öngörülmüş olan hakların Taraf Devletlerce uygulanmasını denetlemek üzere bir denetim organına ve denetim usullerine yer verilmiştir. Taraf devletler düzenli aralıklarla rapor sunarak sözleşmeyi uygulamadaki çabalarını değerlendirmesi için uzmanlardan oluşan bir komiteye yetki vermektedir. Komite ayrıca 22 Aralık 2000'de yürürlüğe giren ve Taraf Devletlerin imzaladığı ikinci bir sözleşme niteliğinde olan İhtiyari Protokol ile Sözleşmenin ihlal edildiğine ilişkin bireysel ya da grup şikayetlerini de değerlendirmeye; ağır ya da sistematik Sözleşme ihlalleriyle ilgili soruşturma yürütmeye yetkili kılınmıştır. 2021 yılında Perulu hukukçu Gladys Acosta Vargas 2024 yılı sonuna kadar görev yapmak üzere komite başkanı olmuştur.[3]

Arka plan

1948'de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabul edilmesiyle kadın-erkek eşitliği hukukta ve çeşitli Birleşmiş Milletler dokümanlarında yer almaya başlamıştır. Kadın haklarını güvence altına alan bir sözleşmenin oluşturulmasının gerekliliği konusunda tartışmalar devam ederken, BM Genel Kurulu 1967'de Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Bildirgesi'ni kabul etti. Böylece BM ilk defa cinsiyete dayanan ayrımcılığı, daha geniş ve kapsamlı bir yaklaşım gerektiren bir problem olarak gördüğünü ifade etti. Bu bildirge, manevi ve siyasal güce sahip olsa da devletler açısından bağlayıcı bir yükümlülük getirmiyordu.[2]

BM'nin Meksiko'da 1975'te düzenlediği 1. Dünya Kadın Konferansı sırasında 1975-1985 arası "Kadın Onyılı" olarak ilan edildi ve bu konferansta yapılan çağrı ile BM'ye üye ülkelerde kadın erkek eşitliğini sağlamak amacıyla hareket noktası "her türlü ayrımcılığın kaldırılması" olan bir uluslararası sözleşme metni Kadının Statüsü Komisyonu tarafından hazırlanmaya başladı. Her madde üzerinde hem Genel Kurulda hem de Kadının Statüsü Komisyonu'nda yapılan uzun tartışmalar sebebiyle sözleşme metnin hazırlanması çok uzun sürdü.

Altı yıl süren çalışmalardan sonra sözleşme BM Genel Kurulunda 18 Aralık 1979 tarih ve 34/180 sayılı kararla kabul edildi. 1 Mart 1980 tarihinde üye devletlerin imzasına açıldı. Yirmi devletin sözleşmeyi onaylamasından sonra, 3 Eylül 1981 tarihinde yürürlüğe girdi.

Sözleşmenin Adı

Orijinal İngilizce adı "Convention on the Elimination of All Forms of Discrimination Against Women" olan ve CEDAW olarak kısaltılan sözleşme, Türk doktrininde ve resmî çevirilerde Türkçeye genel olarak, "Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi" şeklinde çevrilmiştir. Türkçeye "önleme" olarak çevrilen ""elimination" teriminin Türkçe karşılığı "ortadan kaldırma"dır. Sözleşmede kadınlara karşı ayrımcılığın varlığı kabul edilir ve bu metin, söz konusu ayrımcılığı ortadan kaldırmak amacıyla şekillendirilmiştir.[1]

Sözleşme

6 bölümden ve 30 maddeden oluşur. İlk dört bölümü kadın haklarına yönelik ihlallerle mücadeleye ve bu ihlalleri önlemeye, kadınların siyasal, yasal ve medeni haklarının ve bunlarla birlikte sosyal ve ekonomik haklarının sağlanması ve sağlıklarının korunmasına ayrılmıştır. Beş ve altıncı bölümler ise sözleşmenin denetim organı olan CEDAW Komitesinin kuruluşu ve Sözleşmenin uygulanması için gerekli süreçleri, CEDAW ve diğer insan hakları sözleşmelerinin etkileşimlerini, devletlerin yükümlülük ve taahhütlerini düzenler.[4]

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Aralık 1979'da kabul edilip imzaya açılmış; 27. maddesinde yer alan "İşbu sözleşme 20. onaylama veya katılım belgesinin BM Genel Sekreterliğine verilmesini izleyen 30. gün yürürlüğe girer" hükmü gereğince 3 Eylül 1981 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Taraf devletler

2021 yılı itibarıyla taraf devlet sayısı 189'dur.[5] 6 ülke (Vatikan, İran İslam Cumhuriyeti, Niue, Somali, Sudan, Tonga) Sözleşme ile ilgili herhangi bir adım atmamış, iki ülke de imzalamış (Palau 2011'de ve ABD 1980'de) ancak onaylamamıştır.

Sözleşmenin getirdiği yükümlülükler

Sözleşmeye taraf devletler şu yükümlülüklerin altına girmeyi kabul etmiş olurlar:[2]

  • yaşamın tüm alanlarında kadınlara karşı ayrımcılığın tüm biçimlerini ortadan kaldırmak,
  • kadınların, erkeklerle aynı ölçüde insan haklarından ve temel özgürlüklerini kullanabilmeleri için gelişimini ve ilerlemesini sağlamak
  • sözleşmeyi uygulamadaki çabalarını değerlendirmesi için CEDAW Komitesi'ne düzenli raporlar sunmak

İşleyişi

CEDAW Komitesi

CEDAW uygulamaları 23 bağımsız uzmandan oluşan BM CEDAW Komitesi tarafından denetlenir. Devletler, CEDAW komitesine düzenli aralıklarla raporlar sunmakla yükümlüdür. Bu raporlar komite tarafından incelenir, çoğunlukla sivil toplum örgütlerinin görüşleri de göz önünde bulundurularak devletlere CEDAW uygulamasını nasıl geliştirecekleri konusunda tavsiyelerde bulunulur.[4] Komitedeki uzmanlar taraf devletler tarafından seçilir.

Komite, ayrıca Sözleşmenin ihlal edildiğine ilişkin bireysel ya da grup şikayetlerini de değerlendirmeye; ağır ya da sistematik Sözleşme ihlalleriyle ilgili soruşturma yürütmeye yetkilidir. Bu yetki, 1999 yılında BM 54. Genel Kurulunda kabul edilip 22 Aralık 2000'de, yürürlüğe giren İhtiyari Protokol ile verilmiştir. İhtiyari Protokol, taraf devletler tarafından tercihleri doğrultusunda imzalanan ikinci bir sözleşmedir.

Ülke raporları

CEDAW Sözleşmesi, Taraf Devletlere sözleşmenin yürürlüğe girmesinden sonraki bir yıl içinde ve daha sonra en az dört yılda bir rapor sunma yükümlülüğü getirir. Taraf devletlerin CEDAW Komitesi'ne sundukları detaylı raporlar, onların yükümlülüklerini ne dereceye kadar yerine getirdikleri hakkında karşılaştırmalı bilgi sağlar. Raporlar, hükûmetlerin sözleşme kapsamındaki konulardaki çalışmalarını ve taahhütlerini içerir.[2] Raporlarda Taraf Devletler Sözleşme'nin her hükmünü, tavsiye kararlarını da dikkate alarak kendi hükümleri çerçevesinde tek tek değerlendirirler. İkinci ve daha sonraki raporlar, ilk raporların değerlendirilmesinden bu yana gerçekleştirilen gelişmeleri içerir.

Tavsiye kararları

CEDAW Komitesi, Sözleşme'nin belirli maddelerinin anlaşılmasını kolaylaştırmayı ve Sözleşme'nin nasıl uygulanacağını göstermek üzere taraf devletlere tavsiye kararlarında bulunma yetkisine sahiptir. Komite 2021 itibarıyla 38 tavsiye kararı yayımlamıştır. İlk on yılda kısa ve sade olan tavsiye kararları, komitenin 1991 yılındaki 10. oturumunda alınan bir karardan sonra çok daha ayrıntılı ve kapsamlı olarak hazırlanmış; Taraf devletlere Sözleşme'nin uygulanmasında rehber niteliği taşımaya başlamıştır.

En önemli ve en kapsamlı tavsiye kararlarından birisi 1991 yılında 10. oturumda aldığı 19 no'lu tavsiye kararıdır. Sözleşmede açıkça şiddetten bahsedilmemesine rağmen 19 no'lu tavsiye kararında ayrımcılığın tanımı, şiddeti içerecek biçimde genişletilmiş, cinsiyete dayalı şiddetin sözleşmenin hükümlerinin ihlali sayılacağı öngörülmüş; taraf devletlere sadece hükûmetler ya da hükûmet adına yapılan şiddeti değil, kadınların en çok maruz kaldıkları özel hayatlarındaki ayrımcılığı önleme yükümlülüğü getirilmiştir.[2]

İhtiyari Protokol kararları

22 Aralık 2000'de yürürlüğe giren İhtiyari Protokol, CEDAW Sözleşmesi'nde belirtilen hakların olaylarda uygulanması için atılması gereken adımları ayrıntılı olarak belirtir. İki ayrı süreç vardır: Birincisi bireysel olarak veya grup halinde CEDAW'daki hakların ihlaline ilişkin başvuru süreci; ikincisi Komite'nin taraf devletlerle ilgili araştırma, soruşturma ve öneride bulunmasını içeren inceleme süreci. Komite, 2021 yılı itibarıyla üç başvuru ile ilgili karar ve görüşlerini yayınlamış, Meksika ile ilgili inceleme yapmıştır.[2] İhtiyari Protokol çerçevesinde alınan kararlar şunlardır:[2]

  • Hakların ihlaline ilişkin İhtiyari Protokol çerçevesindeki ilk başvuru bir Almanya vatandaşı tarafından 2002'de yapıldı. Boşanma ile ilgili düzenlemelerin özellikle uzun evliliklerden sonra boşanan yaşı ilerlemiş kadınlara karşı ayrımcılık içerdiğine dair şikayeti değerlendiren Komite, 2004'te kararını vermiş ve başvuranın ülkesindeki tüm iç hukuk yollarına başvurmadığı sonucuna vararak başvuruyu kabul edilemez olarak değerlendirmiştir.
  • İkinci başvuru Macaristan'da eski kocasından şiddet gören ve kendisini korumak için herhangi bir şey yapılmadığından şikayetçi bir kadından gelmiştir. Komite bu başvuru ile ilgili 26 Ocak 2005'teki 32. oturumunda kararını vermiş ve Macaristan'ın başvuranın sözleşme kapsamındaki haklarını ihlal ettiğine hükmederek başvuranın fiziksel ve zihinsel bütünlüğünü sağlamak için acil ve etkili önlemler almasını, çocuklarıyla beraber güven içerisinde yaşayabileceği bir ev sağlanmasını, çocuk yardımı ve gördüğü fiziksel ve zihinsel zararın giderilmesi için yasal destek sağlanmasını tavsiye etmiştir.
  • Komite üçüncü olarak 2006'daki 34. oturumunda Türkiye'den Rahime Kayhan'a ait başvuruyla görüşlerini yayınlamıştır. Din öğretmenliği yaptığı okuldan türbanı nedeniyle atıldığını, eşit çalışma koşullarına sahip olma hakkının ihlal edildiği şikayetini değerlendiren komite, başvuranın tüm iç hukuk yollarına başvurmadığını belirterek başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.[6]
  • Komite, Temmuz 2004'teki 31. oturumunda aldığı kararla inceleme yetkisini Meksika'daki Ciudad Juarez'da Chihuahua bölgesinde 1993'ten beri devam eden, 230'dan fazla kadının kaçırıldığı, tecavüz edildiği ve öldürüldüğü olaylarla ilgili olarak kullandı. İnceleme sonucunda Devlet'in tüm düzeylerinde alınan tedbirler son derece yetersiz ve etkisiz olduğunu tespit ederek tavsiyelerde bulundu. Meksika cevabında kadın ihlalleri olduğunu kabul etmiş ve bu sorunu çözmekteki çabalarını arttırarak devam ettireceğine ilişkin taahhüdünü yinelemiştir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b Arslan, Gülay. "Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına Dair Sözleşme (Öngörülen Haklar ve Öngörülen Usuller". ÜHF Mecmuası, Cilt 62, Sayı 1-2, Yıl 2004. 10 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2021. 
  2. ^ a b c d e f g Belek Erşen, Umut. "Birleşmiş Milletler kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi ve denetim mekanizması". Bilgisi: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü yüksek lisans tezi 2006. Erişim tarihi: 4 Nisan 2021. 
  3. ^ "Committee on the Elimination Of Discrimination Against Women". Ohchr.org sitesi. 3 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2021. 
  4. ^ a b "40 Yılda CEDAW: Neler öğrendik ve Neler Değişti". Boell.org 18 Aralık 2019. 10 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2021. 
  5. ^ "Status Of Ratification Interactive Dashboard". Ohchr.org sitesi. 26 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2021. 
  6. ^ Batur, Nur. "Türbanı yüzünden atılan öğretmene bir ret de BM'den". Hurriyet.com 11 Nisan 20906. 10 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Nisan 2021. 

Dış bağlantılar

5 Ocak 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Çocuk Hakları Sözleşmesi</span> Türkiye de dahil olmak üzere 196 ülkenin taraf olduğu sözleşme en fazla ülkenin onayladığı insan hakları belgesidir.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde benimsenen Çocuk Hakları Sözleşmesi, 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye de dahil olmak üzere 196 ülkenin taraf olduğu sözleşme en fazla ülkenin onayladığı insan hakları belgesidir. Amerika Birleşik Devletleri hariç bütün Birleşmiş Milletler üyeleriyle Filistin, Vatikan, Nieu ve Cook Adaları sözleşmeye taraftır. Türkiye, sözleşmeyi 14 Ekim 1990'da imzaladı ve sözleşme 27 Ocak 1995'te Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Avrupa İşkenceyi ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele ve Cezayı Önleme Komitesi ya da kısaca Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi, Avrupa Konseyi çerçevesinde 1987 yılında kabul edilip 1989'da yürürlüğe giren İşkencenin Ve İnsanlıkdışı Veya Onur Kırıcı Muamele Ve Cezanın Önlenmesi İçin Avrupa Sözleşmesi uyarınca oluşturulan bir insan hakları komitesidir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de kadın hakları</span>

Türkiye'de kadın hakları konusu, Batı dünyasındaki gelişmelere paralel olarak 19. yüzyıl ortalarından itibaren gündeme gelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi</span> İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ile kurulan, Avrupa Konseyine bağlı, Strazburgda bulunan uluslararası mahkeme

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) veya İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), uluslararası bir teşkilat olan Avrupa Konseyi'ne bağlı olarak 1959 yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleriyle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, toplulukların, tüzel kişilerin ve diğer devletlerin, belirli usul ve kurallar dahilinde başvurabileceği bir yargı merciidir. 46 Avrupa Konseyi üyesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yargı yetkisini tanımaktadır. Mahkeme, Fransa'nın Strazburg şehrinde bulunmaktadır.

İşkenceye Karşı Komite, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 10 Aralık 1984 tarih ve 39/46 sayıyla kabul edilmiş olan Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme'ye uyarınca, anlaşmaya tabi olan devletler tarafından seçilen komitedir. Sözleşme'nin II. Bölüm'ü Komite üyelerinin sayısını, seçilme yönntemini, görev süresini ve görev ve işlevlerini içeren maddelerden oluşur. 17 maddeye göre komite 10 üyeden oluşur. Her bir Taraf Devlet en fazla iki aday ile seçime katılabilir. Seçim gizli oyla yapılır. Komite üyeleri 4 yıl için seçilirler, her iki senede bir görevi biten beş üye için yeni seçim yapılır, daha önceki üyeler, tekrar aday olabilirler. Madde 18'e göre Komite Üyeleri mutlak çoğunluk ile kararı alabilirler. 19 madde raporları düzenler, buna göre Taraf Devletler, anlaşma yürürlüğü girdikten sonra bir sene içinde anlaşma hükümlerini yerine getirebilmek için aldıkları önlemleri açıklayan rapor verirler. Üyelik boyunca her 4 yılda bir ve Komite'nin talebi olduğunda da rapor vermekle yükümlüdürler. Ayrıca somut olaylara yönelik raporlar ve bunlara komite'nin verdiği yanıtlar düzenli olarak Birleşmiş Milletler İnsan Hakları yüksek Komiseliği 14 Kasım 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.'nin sitesinde yayınlanmaktadır. Madde 20'de Komite sistematik işkence olduğu kanısına vardığı durumunda izlenecek prosedürün ana hatları verilmektedir. Böyle bir durum da, üye veya üyeler gizli araştırma yapmak ve rapor hazırlamak üzere görevlendirilebilir. İlgili devletlerin işbirliği istenir ve gerektiğinde ziyaretler yapılır.

<span class="mw-page-title-main">Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi</span>

Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi, 16 Aralık 1966'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve 23 Mart 1976 itibarıyla yürürlüğe giren çok taraflı bir antlaşmadır. Sözleşme, taraf devletlerin bireylerin yaşama hakkı, din özgürlüğü, ifade özgürlüğü, toplantı özgürlüğü, seçim hakları ve adil yargılanma hakları dahil, sivil ve siyasal haklarına saygı göstermelerini taahhüt eder. Sözleşmede 3 ek protokol vardır. Bu protokollerden 1. protokol olan seçmeli protokoldür ve bu protokolle bireysel başvuru usulüyle denetim getirilmiştir. 2012 itibarıyla 167 devlet Sözleşmeye taraf olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Kadına yönelik şiddet</span> kadınlara yönelen cinsiyet temelli şiddet eylemleri

Kadına yönelik şiddet, kadınların cinsiyetleri nedeniyle maruz kaldıkları fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan her türlü eylem, uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit edilme, zorlanma veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakılmalarıdır.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul Sözleşmesi</span> kadına karşı ve aile içi şiddetin önlenmesiyle ilgili uluslararası sözleşme

İstanbul Sözleşmesi ya da tam adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan, 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme</span>

Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme (IAOKİS) Birleşmiş Milletler sözleşmesidir. Üçüncü kuşak insan haklarına ilişkin olan sözleşme, ülkelere ırk ayrımcılığını ortadan kaldırma ve ırklar arası hoşgörü ortamını sağlama yükümlülüğü getirmektedir. Tartışmalı olarak ayrıca ülkelere nefret söylemini suç olarak tanımlama ve ırkçı grupların üyelerinin suç işlediğini kabul etme yükümlülüğünü de getirmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşme</span> 26 Haziran 1987 tarihinde yürürlüğe girmiş uluslararası sözleşme

Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Küçültücü Muamele ve Cezaya Karşı Sözleşme, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 10 Aralık 1984 tarihli oturumunda 39/46 sayılı kararla kabul edilmiş ve 26 Haziran 1987 tarihinde yürürlüğe girmiş sözleşmedir. Bu protokol, insan hakları ihlalleri olduktan sonra müdahale etme mantığı üzerine kurulmuştur.

Ayşe Feride Acar, Türk akademisyen.

Kadın sığınmaevi, kadına yönelik şiddet olaylarına karşı kadınların varsa çocukları ile birlikte, şiddetten geçici olarak korunmasını sağlamak, bu dönemde şiddet mağdurlarının psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunlarının çözülmesi için açılmış sosyal hizmet kuruluşlarıdır. Türkiye'de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, belediyeler ve Sivil Toplum Kuruluşları'na bağlı toplam 143 kadın sığınmaevi bulunmaktadır.

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Bildirgesi ya da DEDAW Birleşmiş Milletler'in kadın haklarına bakışını ana hatları ile çizen bir insan hakları bildirgesidir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 7 Kasım 1967'de kabul edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Belém do Pará Sözleşmesi</span>

"Belém do Pará Sözleşmesi" ya da Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi, Cezalandırılması ve Ortadan Kaldırılması Hakkında Amerikalararası Sözleşme

Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması Bildirgesi ya da DEVAW, kadınlara yönelik şiddeti ve şiddetin ortadan kaldırılması özel olarak ele alan 1993 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) kararıdır.

<span class="mw-page-title-main">Maputo Protokolü</span>

Maputo Protokolü ya da Afrika İnsan ve Halkların Hakları Sözleşmesi'ne ek Afrika Kadın Hakları Protokolü, Afrika Birliği tarafından 2005 yılında yürürlüğe giren uluslararası bir insan hakları belgesidir.

<span class="mw-page-title-main">BM Kadın Birimi</span> BM kuruluşu

BM Kadın Birimi olarak da bilinen Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadınların güçlenmesi için çalışan bir Birleşmiş Milletler kuruluşudur.

Uluslararası insan hakları hukuku, insan haklarını sosyal, bölgesel ve yerel düzeylerde geliştirmek için tasarlanmış uluslararası hukuk bütünüdür. Bir uluslararası hukuk biçimi olarak, uluslararası insan hakları hukuku, öncelikle egemen devletler arasında, üzerinde anlaşmaya varan taraflar arasında bağlayıcı yasal etkiye sahip olmayı amaçlayan antlaşmalardan oluşur; ve geleneksel uluslararası hukuk kapsamındadır. Diğer uluslararası insan hakları belgeleri, yasal olarak bağlayıcı olmamakla birlikte, uluslararası insan hakları hukukunun uygulanmasına, anlaşılmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunur ve bir siyasi yükümlülük kaynağı olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Gıda hakkı</span>

Gıda hakkı ve varyasyonları, insanların kendilerini onurlu bir şekilde besleme hakkını koruyan bir insan hakkı olup, yeterli gıdanın mevcut olmasını, insanların buna erişme imkanına sahip olmasını ve bireyin beslenme ihtiyaçlarını yeterince karşılamasını ifade eder. Gıda hakkı, tüm insanların açlık, gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme'den uzak olma hakkını korur. Gıda hakkı, hükûmetlerin isteyen herkese ücretsiz gıda dağıtma yükümlülüğü ya da beslenmeye hakkı olduğu anlamına gelmez. Ancak, insanlar kendi kontrolleri dışındaki nedenlerle, örneğin gözaltında tutuldukları için, savaş zamanlarında veya doğal afetlerden sonra gıdaya erişimden mahrum kalırlarsa, bu hak hükûmetin doğrudan gıda sağlamasını gerektirir. Bu hak, Nisan 2020 itibarıyla 170 devletin taraf olduğu Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'den türetilmiştir. Sözleşmeyi imzalayan devletler, yeterli gıda hakkının hem ulusal hem de uluslararası düzeyde aşamalı olarak tam olarak hayata geçirilmesi için mevcut kaynaklarının azamisini kullanarak adım atmayı kabul etmektedir. Toplam 106 ülkede gıda hakkı ya çeşitli biçimlerde anayasal düzenlemeler yoluyla ya da gıda hakkının korunduğu çeşitli uluslararası anlaşmaların yasalarda doğrudan uygulanabilirliği yoluyla uygulanmaktadır. 1996 Dünya Gıda Zirvesi'nde hükûmetler gıda hakkını yeniden teyit etmiş ve 2015 yılına kadar 840 milyon olan aç ve yetersiz beslenen insan sayısını yarı yarıya azaltarak 420 milyona indirmeyi taahhüt etmişlerdir. Ancak bu sayı geçtiğimiz yıllarda artmış ve 2009 yılında dünya çapında 1 milyardan fazla yetersiz beslenen insanla kötü bir rekora ulaşmıştır. Ayrıca, gizli açlık - çocuklarda bodur bedensel ve zihinsel büyümeye neden olabilen mikro besin eksiklikleri - çekenlerin sayısı dünya çapında 2 milyardan fazladır. Uluslararası hukuka göre devletler gıda hakkına saygı göstermek, bu hakkı korumak ve yerine getirmekle yükümlü olsalar da, bu insan hakkına ulaşmadaki pratik zorluklar, dünya genelinde yaygın gıda güvensizliği ve Hindistan gibi ülkelerde devam eden davalar ile ortaya konmaktadır. Gıda ile ilgili en büyük sorunların yaşandığı kıtalarda - Afrika, Asya ve Güney Amerika'da sadece gıda kıtlığı ve altyapı eksikliği değil, aynı zamanda yanlış dağıtım ve gıdaya yetersiz erişim de söz konusudur. İnsan Hakları Ölçüm Girişimi dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin gıda hakkını gelir düzeylerine göre ölçmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme</span>

Engelli Haklarına Dair Sözleşme, Birleşmiş Milletler'in engelli kişilerin haklarını ve onurunu korumak amacıyla oluşturduğu uluslararası bir insan hakları anlaşmasıdır. Sözleşmeye taraf olan devletler, engelli kişilerin insan haklarından tam olarak yararlanmalarını teşvik etmek, korumak ve sağlamakla birlikte kanun önünde tam eşitliğe sahip olmalarını güvence altına almak zorundadır. Sözleşme, engelli kişileri birer yardım vakası, tıbbi müdahale veya sosyal koruma konusu olarak görmekten ziyade, tam ve eşit haklara sahip toplum üyeleri olarak algılamaya yönelik küresel engelli hakları hareketinde önemli bir katalizör görevi görmektedir. Sözleşme, yirmi birinci yüzyılın Birleşmiş Milletler'in ilk insan hakları anlaşmasıdır.