İçeriğe atla

Kadına yönelik şiddet

Kadına yönelik şiddet, kadınların cinsiyetleri nedeniyle maruz kaldıkları fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan her türlü eylem, uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit edilme, zorlanma veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakılmalarıdır.

Dünyanın pek çok yerinde sıklıkla rastlanan bir insan hakları ihlalidir.[1] Mağdurların doğumla birlikte, hatta doğum öncesinde maruz kalmaya başladıkları bir şiddet türüdür.

Doğacak kız çocuğunu cinsiyeti sebebiyle aile içinde ve yakın çevrede iyi karşılamama, kız çocuklarını cinsiyetleri sebebiyle okula göndermeme, aile içinde veya dışında fiziksel, cinsel saldırılara maruz bırakma, zorla evlendirme, kadını erkek çocuk doğurmadığı için aşağılama, kadına yönelik tecavüz tehdidi, evlilik içi tecavüz, namus cinayetleri, çalışma yaşamına girmenin engellenmesi, düşük ücretle çalıştırılma, iş yaşamına erkeklere kıyasla alt pozisyonlarda başlama, ev içi emeklerinin göz ardı edilmesi, insan ticareti gibi birçok şiddet biçimini içerir.[1]

Germiyan köyü, Çeşme, İzmir'de bir köy evinin duvarı

Ulusal ve uluslararası metinlerindeki tanımlar

CEDAW

Birleşmiş Milletler'in 1979 yılında hazırladığı Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (CEDAW), diğer insan hakları metinlerinde genel olarak tüm insanlar bakımından güvence altına alınan hakların, burada özellikle kadınlar açısından ayrıca vurgulaması bakımından diğer uluslararası metinlerden ayrılır. Bu sözleşmede kadına yönelik şiddet, kadınların yalnızca kadın olmaları sebebiyle karşılaştıkları ve eşitsiz güç ilişkilerinden kaynaklanan bir olgu olarak ele alınmış ve toplumsal cinsiyete dayalı bir ayrımcılık biçimi olarak değerlendirilmiştir.[1]

DEVAW

1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması Bildirgesi (DEVAW), kadına yönelik şiddet tanımlarına öncü olmuş metindir.[1] Bu metnin birinci maddesinde kadına yönelik şiddet şu şekilde tanımlanmıştır:

"Kamusal ve özel alanda gerçekleşen, kadınların fiziksel, cinsel, duygusal zarar görmesiyle sonuçlanan ya da sonuçlanması olası, her türlü cinsiyet temelli şiddet eylemi veya bu eylemin yapılacağına ilişkin tehdit ya da zorlama ve keyfi olarak özgürlüğün kısıtlanmasıdır.

Aynı bildirgenin ikinci maddesi ne tür fiillerin kadına yönelik şiddet kapsamına girdiğini belirtmek üzere getirilmiş bir hükümdür. Birinci maddede yapılan tanımın ailede ve yakın çevrede olagelen fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddeti de kapsayacak fakat bununla kısıtlanmayacak şekilde yorumlanması gerektiğini belirtmektedir.[2]

Pekin Deklarasyonu ve Pekin +5

1995 yılında yapılan 4. Dünya Kadın Konferansı'nda kabul edilen Pekin Deklarasyonu Eylem Planı'nda, Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması Bildirgesi'nde (DEVAW) kabul edilen tanıma benzer bir tanımlamaya yer verildi.

2000 yılında yapılan Pekin+5 BM özel oturumunun sonuç bildirgesinde ise kadına karşı şiddet tanımı genişletilerek hükûmetler "evlilik içi tecavüz dahil olmak üzere, aile içi şiddetin her türüne karşı" adımlar atmaya ve "zorla evlendirme" ve "namus suçları" gibi gelenekleri yeryüzünden silmeye yönelik stratejiler geliştirmeye çağrıldı. "Namus suçları" ve "zorla evlendirme" kavramları ilk defa bu metin ile uluslararası bir anlaşma metnine girmiş ve kadına karşı şiddet olarak isimlendirilmiştir.[3]

İstanbul Sözleşmesi

2011 yılında Avrupa Konseyi tarafından kabul edilen İstanbul Sözleşmesi'nde "kadına yönelik şiddet" kavramı diğer uluslararası metinlerle benzer biçimde tanımlanmış; ayrıca "kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet" ve "aile içi şiddet" kavramları tanımlanmıştır:

kadına yönelik şiddet: ister kamusal ister özel alanda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik zarar veya ızdırap veren veya verebilecek olan toplumsal cinsiyete dayalı her türlü eylem ve bu eylemlerle tehdit etme, zorlama ve keyfi olarak özgürlüğünden yoksun bırakma.
aile içi şiddet: Aile içerisinde veya hanede veya mağdur faille aynı evi paylaşsa da paylaşmasa da eski veya şimdiki eşler veya partnerler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddet eylemi.
kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet: kadına kadın olmasından dolayı uygulanan ve kadınları orantısız biçimde etkileyen şiddet biçimi.

Şiddet biçimleri

Kadına yönelik şiddet, kadının fiziksel, cinsel veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel olan hareketlerdir. Fiziksel şiddet, sözel şiddet (ya da psikolojik şiddet), ekonomik şiddet ve cinsel şiddet olarak dört kategoride toplanabilir.[4]

2019 Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, Meksiko

Kadına yönelik fiziksel şiddet; Kadına zorla bir şey yaptırma ya da bir şey yapmaktan alıkoyma amacıyla, kadının iradesi dışında gerçekleşen fiziksel zarar verici eylemleri içerir. Şiddetin en görünür biçimidir. Daha çok bedensel güce dayanır. Yumruk-tokat atmak, tekmelemek, itip kakmak, aile bireylerinin birisi üzerinde sigara söndürmek veya üzerine kaynar su dökmek, kesici-delici aletle yaralamak gibi eylemleri, kadın cinayetlerini içerir. Bireyler tarafından uygulanan fiziksel şiddet dışına polis ve yetkili personel tarafından yapıla taşlama ve coplama gibi fiziksel şiddet biçimleri mevcuttur.

Kadına yönelik psikolojik (sözel) şiddet; kadını küçük görerek, onun bir işi yapamayacağını, beceremeyeceğini belirten ithamlarda bulunma, kişiliğini ve fikirlerini önemsememe, bağırma, lakap takma, davranışlarını sürekli olarak eleştirme, emir yağdırma, surat asma, davranışlarını ve yaptıklarını sürekli olarak kontrol etme, iş hayatında ve sosyal yaşamda kadının karşısına çıkan fırsatlara engel olma gibi davranışları içerir.

Türkiye'de Azra Gülendam Haytaoğlu cinayeti protestosunda kadınlar

Kadına yönelik cinsel şiddet; Kadının iradesi dışında ilişki kurma, tecavüz, sözlü ve fiili olarak gerçekleştirilen taciz olaylarını içerir. Bir kişiyi, istemediği zaman ve şekilde cinsel ilişkiye zorlamak; gebelikle veya seksüel yolla bulaşan hastalıklara yakalanmasına neden olmak, cinsel ilişki sırasında incitmek, acıtmak, tecavüz etmek, başka kişilerle ilişkiye zorlama, doğum kontrol yöntemlerini reddetmek, cinsel organına zarar vermek, fahişe veya frijid olmakla suçlamak, namus ve töre nedeni ile baskı uygulamak ve öldürmek gibi davranışlar kadına yönelik cinsel şiddet davranışlarına örnektir. Savaş sırasında sistematik tecavüz gibi hükûmetler tarafından işlenen veya göz yumulan kadına yönelik cinsel şiddet biçimleri de vardır; askeri çatışmalar sırasında cinsel şiddet, cinsel kölelik, zorla kısırlaştırma, zorunlu kürtaj bun şiddet biçimlerine örnektir.

Kadına yönelik ekonomik şiddet; kadının iradesi dışında onu çalışmaya zorlama ya da çalışmaktan alıkoyma gibi şiddet biçimlerini kapsar. Kadının eğitim almasına engel olma, kredi kartına el koyma, parasını denetleme, çalışmaya zorlamak, kadının çalışmadığı durumlarda ev idaresi için yetersiz para vermek, mülkiyet hakkına engel olmak kadının maruz kaldığı ekonomik şiddet örnekleridir.

Tüm bu şiddet biçimleri dışına kadın ticareti ve zorla fuhuş gibi pek çok kadına yönelik şiddet biçimi genellikle organize suç şebekeleri tarafından işlenmektedir.[5]

Kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele

İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı üzerine Türkiye'de düzenlenen protestolardan bir görüntü, 2020

Kadına yönelik şiddet, tüm dünyada çok eski bir olgu olmasına rağmen, hukuksal ve uluslararası metinlerde insan hakları kavramı çerçevesinde bir sorun olarak ele alınması ve önlenmesine yönelik çalışmaların başlatılması 1970'li yıllardan sonra gündeme gelebilmiştir. Bu gecikmenin kadına karşı şiddetin mahremiyet gerektiren özel bir durum olarak görülüp sessizce katlanılmasından kaynaklandığı düşünülür.[6]

Birleşmiş Milletler bünyesindeki Kadının Statüsü Komisyonu'nun çabaları sayesinde 1975 yılı "Kadının Uluslararası Yılı" ve 1975-1985 arası "BM Kadın On Yılı" ilan edildi.[1] Bu dönemde yapılan çalışmalar sonucunda 1979 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (CEDAW) kabul edildi. Sözleşme, 1979'da kabul edilen ilk haliyle şiddet konusunda herhangi bir düzenlemeye yer vermemekteydi.[1] Ancak Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi tarafından 1992 yılında hazırlanan 19 No'lu tavsiye kararı ile kadına yönelik şiddet, ayrımcılıkla ilişkilendirildi ve devletler, bir ayrımcılık biçimi olarak şiddeti önlemekle yükümlü kılındı.

Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'nde (CEDAW) açıkça hiçbir hükümde kadına yönelik şiddet konusuna yer verilmemiş olmasına dair eleştiriler üzerine 1993 yılında sözleşmeyi tamamlayan yeni bir düzenleme yapılmıştır: Kadınlara Yönelik Şiddetin Tasfiyesine İlişkin Bildirge (DEVAW). 20 Aralık 1993 tarihli BM Genel Kurulu oturumunda kabul edilen bu bildirge, hukuki bağlayıcılığa sahip olmadığı halde, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi açısından içerdiği ilke ve kurallarla, devletlerin iç hukuklarında düzenleme yapılması için itici güç oldu.[1]

Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda Amerika kıtasında Belém do Pará Sözleşmesi (1994) imzalandı. 1995 yılında Pekin'de BM Dördüncü Dünya Kadın Konferansı gerçekleştirildi. Konferans sonucunda kabul edilen Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu'nda kadına yönelik şiddet konusunda çeşitli stratejik hedefler belirlendi ve hükûmetlerin gerçekleştireceği somut eylemler tarif edildi. Bunlar kadına yönelik şiddetin önlenmesi için yasal düzenlemelerin yapılması, şiddet mağdurlarını destekleyen programlar, farkındalık yaratıcı eğitimler düzenlenmesi gibi eylemlerdi.

Avrupa Konseyi 1999 yılını 1999 yılı "Avrupa Kadınlara Karşı Şiddete Hayır Yılı" ilan etti. BM Genel Kurulu, 1999'da 25 Kasım gününü Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak belirledi.[7]

Afrika kıtasında kadınlara kapsamlı haklar garanti eden Maputo Protokolü, 2003 yılında Afrika İnsan ve Halkların Hakları Sözleşmesi'ne ek bir protokol şeklinde kabul edildi.[8]

On yıl süren tartışmalardan sonra Avrupa Konseyi, tüm bunların ötesine giderek kadına yönelik fiziksel, cinsel, psikolojik şiddet, cinsel ve her türlü taciz ve zorla evlendirmenin yasalarla cezalandırılmasını öngören dünyanın ilk ve tek bağlayıcı sözleşmesini 2011 yılında hazırladı. Sözleşme, aile içi şiddeti de kapsaması nedeniyle e o dönemde "devrim" olarak nitelendirildi.[9] Türkiye'nin Avrupa Konseyi dönem başkanlığı yaptığı bir dönemde İstanbul'da düzenlenen bir toplantı sırasında imzaya açılan sözleşme "İstanbul Sözleşmesi" olarak anılır. Avrupa Konseyi dönem başkanı sıfatıyla metnin imzaya açılmasını sağlayan ve bu kapsamda ilk imzalayan ülke Türkiye oldu. İçerdiği hükümlerin devletler tarafından ne derece yerine getirildiğini denetlemek üzere on uzmandan oluşan kısaca "GREVIO" olarak adlandırılan bağımsız bir organ oluşturuldu.[10]

Yaygınlığı

2014 tarihli bir araştırmaya göre[11] AB'de fiziksel/cinsel şiddete maruz kaldığını bildiren kadınların oranı

Kadına yönelik şiddet, tüm ülkelerde ve kültürlerde yaygın olan görülen ve milyonlarca kadını etkileyen bir durumdur. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 161 ülkeden toplanan 2000-2018 verilerine dayanarak hazırlanan bir rapora göre dünyada tahminen 736 milyon kadın (yaklaşık her üç kadından biri) hayatlarında en az bir kere yakın ilişki partnerinin şiddetine, partneri olmayan birinin cinsel şiddetine veya ikisine birden maruz kalmıştır.[12]

Kadınlara yönelik şiddet ağırlıklı olarak şiddet mağdurunun eşleri, eski eşleri veya yakın ilişki partnerleri tarafından gerçekleşmektedir. 15 yaş üstü 640milyon kadın hayatlarında en az bir kez yakın ilişki partnerinin şiddetine uğramıştır.[13] Aynı rapora göre dünyadaki kadın cinayetlerinin %38'i yakın ilişki partneri tarafından işlenmektedir. Partnerleri dışında birinin saldırısına uğradığını bildiren kadınların oranı %6'dır (bu rakam sadece tecavüz ve tecavüz girişimlerini içerir); ancak bu tür şiddetin rapor edilenin çok üstünde olduğu tahmin edilmektedir.[12]

Düşük ve orta gelirli ülkelerde kadına yönelik şiddet daha yaygındır. Bazı ülkelerde hayatında en az bir kere fiziksel ve/veya cinsel partner şiddetine maruz kalan kadınların oranı %50'ye ulaşır (Melanezya'da %51). En düşük oranlar ise Avrupa (%16- %23), Orta Asya (%18), Doğu Asya (%20) ve Güney-doğu Asya'da (%21) görülür.[14]

2014 yılında Avrupa Birliği genelinde yapılan bir çalışmada kadınların %22'sinin 15 yaşından sonra yaşamlarının herhangi bir zamanda birlikte olduğu partnerinden fiziksel ve/veya cinsel şiddet gördüğü, kadınların %31'inin fiziksel şiddetin bir ya da daha türüne maruz kaldıkları, %11'inin cinsel şiddet mağduru olduğu, %5'inin ise cinsel saldırıya maruz kaldığı bildirilmektedir.[15]

Türkiye'de de kadına yönelik şiddet sık yaşanan bir durumdur. Araştırmalara göre kadınların %52 ile %66'sı sözel şiddete, %15 ile %65'i fiziksel şiddete, %24 ile %55'i psikolojik şiddete, %13,5 ile %19,3'ü ekonomik şiddete, %6,3 ile %15'i cinsel şiddete maruz kalmaktadır.[16]

Taşpınar, Karabudak, Çoban ve Adana (2021)'nın Aydın il merkezinde bulunan aile sağlığı merkezlerinde yaptığı bir çalışmada kadınların %11,7'sinin gebelik öncesinde, %14,8'inin gebelik sürecinde fiziksel, sözel, cinsel ve ekonomik şiddet türlerinden en az birine maruz kaldığı bulunmuştur.[17]

Konuyla ilgili yayınlar

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f g Özkan, Gizem. "Kadına Yönelik Şiddet - Aile İçi Şiddet ve Konuya İlişkin Uluslararası Metinler Üzerine Bir İnceleme". Hacettepe HFD, 7(1) 2017, 5. 25 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Nisan 2021. 
  2. ^ "Declaration on the Elimination of Violence against Women" (İngilizce). Birleşmiş Milletler. 23 Şubat 1994. 22 Mart 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ekim 2015. 
  3. ^ "Pekin+5: Birleşmiş Milletler'de Kadının İnsan Hakları ve Türkiye'nin Taahütleri" (PDF). Kadının İnsan Hakları Projesi (KİHP) - Yeni Çözümler Vakfı İrtibat Bürosu Aralık 2001. 12 Temmuz 2019 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Nisan 2021. 
  4. ^ Akkaş; Uyanık, Zeki, İbrahim. "Kadına Yönelik Şiddet". Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi 6 (1), Yıl: 2016. 25 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Nisan 2021. 
  5. ^ Prügl, Elisabeth (Director) (25 Kasım 2013). Violence Against Women. Gender and International Affairs Class 2013. Lecture conducted from The Graduate Institute of International and Development Studies (IHEID). Geneva, Switzerland. 
  6. ^ Bayraktar, Tuğba. "İstanbul Sözleşmesi ve 2017 Türkiye Gölge Raporuna İlişkin Bir Değerlendirme". Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 26, S. 3, 2018, s. 14 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Nisan 2021. 
  7. ^ "International Day for the Elimination of Violence aga". Birleşmiş Milletler web sitesi (un.org). 25 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Nisan 2021. 
  8. ^ "Protocol to The African Charter on Human and Peoples' Rights on the Rights of Women in Africa" (PDF). Un.org. 13 Nisan 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Nisan 2021. 
  9. ^ "Kadın hakları için referans 'İstanbul Sözleşmesi'". Dw.com, 17 Şubat 2015. 12 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Nisan 2021. 
  10. ^ "About GREVIO – Group of Experts on Action against Violence against Women and Domestic Violence". Coe.int. 3 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Nisan 2021. 
  11. ^ "Violence against women: an EU-wide survey" (PDF). European Union Agency for Fundamental Rights, 2014. 20 Aralık 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Nisan 2021. 
  12. ^ a b "Violence against women, 2018 estimates". Dünya Sağlık Örgütü. 9 Mart 2021. 2 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ekim 2021. 
  13. ^ "Fact sheet_Violence against women". Dünya Sağlık Örgütü. 9 Mart 2021. 2 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ekim 2021. 
  14. ^ "Devastatingly pervasive: 1 in 3 women globally experience violence". who.int, 9 Mart 2021. 9 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Nisan 2021. 
  15. ^ "Violence against women: an EU-wide survey. Main results report". European Union Agency for Fundamental Rights (İngilizce). 3 Şubat 2014. 13 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2021. 
  16. ^ Alan Dikmen, Hacer; Ilknur Munevver, Gonenc (Ekim 2020). "The relationship between domestic violence and the attitudes of women towards honor, gender roles, and wife-beating in Turkey". Archives of Psychiatric Nursing. 34 (5): 421-426. doi:10.1016/j.apnu.2020.07.012. ISSN 0883-9417. 
  17. ^ Taşpinar, Ayten; Karabudak, Seher SARIKAYA; Çoban, Ayden; Adana, Filiz (23 Nisan 2021). "Gebelikte aile içi şiddete maruz kalmanın postpartum depresyon ve maternal bağlanmaya etkisi". Adıyaman Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi. 7 (1): 94-102. doi:10.30569/adiyamansaglik.806662. []

İlgili Araştırma Makaleleri

Transfobi, transgender veya transseksüel kişilere ya da direkt olarak transseksüelliğe karşı duyulan hoşnutsuzluğu ve olumsuz tutumu kapsamaktadır. Transfobi, toplumun cinsiyet normlarına uymayan insanlara karşı duyulan korkuyu, tiksintiyi, nefreti veya rahatsızlığı ve bunlara bağlı olarak şiddeti kapsayabilir. Genellikle homofobik görüşlerle birlikte ifade edilir ve bu nedenle sıklıkla homofobinin bir türü olarak kabul edilir. Transfobinin mağdurlarından olan çocuklar tacize, okulda zorbalığa ve/veya okul içinde şiddete, koruyucu aileleri tarafından şiddete maruz kalmaktadırlar. Yetişkin mağdurlarsa kamuoyunda alaya, tacize, sataşılmaya, şiddet ile tehdide, soyguna uğramaya ve yanlış tutuklamaya maruz kalmaktadır ve bu yüzden birçoğu toplumda güvensiz hissetmektedir. Bazıları; trans olduğu için kovulacağından veya muhafazakâr politikaların, onları korumak için yasalara karşı çıkan dindar grupların etraflarını kuşatmasının baskısından dolayı sağlık hizmetini reddediyor veya işyeri ayrımcılığıyla mücadele ediyor. Kurbanların yüksek bir oranının cinsel şiddete maruz kaldığı rapor edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Tecavüz</span> Rıza olmadan cinsel ilişkiyi kapsayan bir cinsel saldırı türü

Irza geçme veya tecavüz, kişinin rızası dışında cinsel ilişkide bulunulmasını kapsayan bir cinsel saldırı türü. Tecavüz; fiziksel güç, baskı, otorite istismarı kullanılarak ve rıza veremeyecek durumdaki reşit olmayan, bilinci kapalı veya zihinsel engelli kişilerle cinsel ilişkiye girerek gerçekleştirilir.

Şiddet, bir kişi veya gruba yönelik; mağdurun bedensel bütünlüğüne, mallarına veya simgesel ve kültürel değerlerine zarar verecek şekildeki her türlü davranıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi</span> Uluslararası bir antlaşma

Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi ya da CEDAW, 1979'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve taraf devletlere kadınlara karşı ayrımcılığın tüm biçimlerini ortadan kaldırma yükümlülüğü getiren uluslararası bir sözleşmedir.

İstismar, Türkçeye Arapçadan geçen ve sözlük anlamı olarak iyi niyeti kötüye kullanma, sömürme anlamına gelen bir sözcüktür.

Töre ve namus suçları, namus cinayeti ya da onur suçu, aldatmak, zinâ etmek, evlenmeyi reddetmek, boşanmaya çalışmak, tecavüze uğramış olmak gibi nedenlerle, aile fertlerine yöneltilen şiddet. Batılı kaynaklarda genellikle onur suçları şeklinde adlandırılır. Bu suçların çok büyük bir kısmı cinayetle sonuçlanır. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonunun tahminlerine göre dünyada her sene yaklaşık 5000 kadın veya genç kız töre ve namus cinayetlerine kurban gitmektedir.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul Sözleşmesi</span> kadına karşı ve aile içi şiddetin önlenmesiyle ilgili uluslararası sözleşme

İstanbul Sözleşmesi ya da tam adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan, 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir.

Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun veya 6284 Sayılı Kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 8 Mart 2012'de kabul edilen ve 20 Mart 2012'de T.C. Resmî Gazete'de yayımlanan yasadır. Kanunun amacı şiddet gören ya da bu yönde bir tehdit altında bulunan kadın, çocuk, aile bireyi ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurlarının korunması ve bu kişileri hedef alan şiddetin önlenmesi için alınacak önlemleri düzenlemektir.

Psikolojik şiddet, failin mağduru duygusal olarak sindirmek ve aşağılamak, ona yaptırım uygulamak veya cezalandırmak için toplumdan soyutlamak üzere baskı uyguladığı bir saldırganlık ve istismar biçimidir.

Flört şiddeti, flört ilişkisinde eşlerden birinden diğerine beraberlikleri sırasında veya beraberlikleri bittikten sonra yönelen duygusal, fiziksel ve cinsel saldırganlık eylemleri.

Kadın sığınmaevi, kadına yönelik şiddet olaylarına karşı kadınların varsa çocukları ile birlikte, şiddetten geçici olarak korunmasını sağlamak, bu dönemde şiddet mağdurlarının psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunlarının çözülmesi için açılmış sosyal hizmet kuruluşlarıdır. Türkiye'de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, belediyeler ve Sivil Toplum Kuruluşları'na bağlı toplam 143 kadın sığınmaevi bulunmaktadır.

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Bildirgesi ya da DEDAW Birleşmiş Milletler'in kadın haklarına bakışını ana hatları ile çizen bir insan hakları bildirgesidir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 7 Kasım 1967'de kabul edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Belém do Pará Sözleşmesi</span>

"Belém do Pará Sözleşmesi" ya da Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi, Cezalandırılması ve Ortadan Kaldırılması Hakkında Amerikalararası Sözleşme

Cinsiyet suçlarının kovuşturulması, tecavüz ve diğer cinsel şiddet suçlarının kovuşturulmasına yönelik yasal işlemlerdir.

Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması Bildirgesi ya da DEVAW, kadınlara yönelik şiddeti ve şiddetin ortadan kaldırılması özel olarak ele alan 1993 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) kararıdır.

Seks işçilerine yönelik şiddet, dünya çapında hem fiziksel hem de psikolojik düzeyde rapor edilmiştir. Kurbanlar ağırlıklı olarak kadınlardır, aşırı durumlarda bu şiddete cinayet de dahildir.

<span class="mw-page-title-main">Erkeğe yönelik şiddet</span>

Erkeğe yönelik şiddet, erkeklere veya oğlanlara karşı işlenen şiddettir. Erkekler hem şiddetin mağduru hem de failleri olarak sık sık görülmektedir. Erkeklere yönelik cinsel şiddet, çoğu toplumda kadınlara yönelik olandan farklı muamele görmekte ve uluslararası hukuk tarafından büyük ölçüde tanınmamaktadır. Erkeklere yönelik şiddet hem erkekler hem de kadınlar tarafından gerçekleştirilirken, ABD Adalet İstatistikleri Bürosu verilerine göre erkeklerin erkekleri öldürdüğü cinayetler, toplam cinayetlerin %65,3'ünü oluşturmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">BM Kadın Birimi</span> BM kuruluşu

BM Kadın Birimi olarak da bilinen Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadınların güçlenmesi için çalışan bir Birleşmiş Milletler kuruluşudur.

<span class="mw-page-title-main">Irak'ta LGBT hakları</span>

Irak'ta lezbiyen, gey, biseksüel ve trans (LGBT) bireyler yoğun oranda ayrımcılığa uğramaktadır. Açık eşcinsel erkeklerin Irak Silahlı Kuvvetleri'nde askerlik hizmetinde bulunmalarına izin verilmemektedir ve hem hemcins evlilikleri hem de medenî birliktelikler kanunen yasaktır. Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelinde yapılan ayrımcılığı yasaklayan hiçbir yasa yoktur ve LGBT bireyleri sürekli olarak vigilantist şiddete veya namus cinayetlerine maruz kalmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet eşitliği</span> tüm cinsiyetlerin haklara, kaynaklara, fırsatlara ve korumalara eşit erişimi

Toplumsal cinsiyet eşitliği, erkek ve kadının kamusal ve özel yaşamın tüm alanlarına eşit ve yetkinleştirilmiş şekilde katılımını ifade eden bir insan hakları kavramıdır.