İçeriğe atla

Kadın sığınmaevi

Kadın sığınmaevi (kadın konukevi, kadın şefkatevi), kadına yönelik şiddet olaylarına karşı (fiziksel, duygusal, cinsel, ekonomik, sözlü istismar ve şiddetin her türlüsü) kadınların varsa çocukları ile birlikte, şiddetten geçici olarak korunmasını sağlamak, bu dönemde şiddet mağdurlarının psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunlarının çözülmesi için açılmış sosyal hizmet kuruluşlarıdır. Türkiye'de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, belediyeler ve Sivil Toplum Kuruluşları'na bağlı toplam 143 kadın sığınmaevi bulunmaktadır.[1]

Kadın sığınmaevleri dünyada 45'ten fazla ülkede bulunmaktadır.[]

Hizmetler

Kadın sığınmaevlerinde;

  • Kadınların durumlarının incelenmesi (kadınlara daha iyi hizmet verebilmek için yaşantıları hakkında kadının paylaşmak istediği bilgileri edinerek kadın müdahale programı hazırlamak.)
  • Güvenlik, danışmanlık ve tıbbi destek
  • Geçici maddi yardım
  • Okul dönemi çocukların eğitim görmesini sağlama, okul öncesi çocukların sığınmaevinde bulunan kreşte eğitim verilmesi.
  • Sosyal, sanatsal ve sportif faaliyetler vb.
  • Meslek edindirme kurs desteği
  • Sosyal güvencesi olmayan kadın ve beraberindeki çocuklar için ücretsiz sağlık hizmeti

Türkiye'de yasal çerçeve

  • 1979'da kabul edilen ve Türkiye'nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi (CEDAW), taraf devletlerin kadınlarla erkekler arasında eşitliği sağlama ve kadınlara yönelik ayrımcılığı yasaklama konusundaki yükümlülüklerini ayrıntıyla ortaya koymuştur.
  • Türkiye, Avrupa Konseyi ülkelerince Mayıs 2011'de imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayan ilk ülke olmuştur. Kasım 2011’de TBMM’de sözleşme onaylanmıştır.[2]
  • 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun gereğince şiddette maruz kalan kadına sığınak talep etme hakkı getirilmiş ve bu kapsamda sığınmaevleri açılmıştır.[3]
  • Ayrıca, 5393 sayılı Belediye Kanunundaki koruma evleri maddesi uyarınca: Belediyenin, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenleyen bu kanunun 14. Maddesinin a) bendinde “Büyükşehir belediyesi ile nüfusu 50.000 ‘i geçen belediyeler, kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açar” denilmektedir.[4]

Kaynakça

  1. ^ Müdürlüğü, T. C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı | Bilgi İşlem Daire Başkanlığı, İnternet Hizmetleri Şubesi; Başkanlığı, Bilgi İşlem Dairesi. "Kadinin Statusu Genel Mudurlugu". www.ailevecalisma.gov.tr. 20 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2020. 
  2. ^ A.A. "Kadına şiddet sözleşmesini ilk Türkiye imzaladı". Hürriyet. 11 Haziran 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2020. 
  3. ^ "6284-sayili-ailenin-korunmasi-ve-kadina-yonelik-siddetin-onlenmesine-dair-kanun". 8 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  4. ^ "Kadın Sığınmaevi". www.ankara.bel.tr. 18 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Eylül 2020. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de kadın hakları</span>

Türkiye'de kadın hakları konusu, Batı dünyasındaki gelişmelere paralel olarak 19. yüzyıl ortalarından itibaren gündeme gelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi</span> Uluslararası bir antlaşma

Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi ya da CEDAW, 1979'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve taraf devletlere kadınlara karşı ayrımcılığın tüm biçimlerini ortadan kaldırma yükümlülüğü getiren uluslararası bir sözleşmedir.

<span class="mw-page-title-main">Kadına yönelik şiddet</span> kadınlara yönelen cinsiyet temelli şiddet eylemleri

Kadına yönelik şiddet, kadınların cinsiyetleri nedeniyle maruz kaldıkları fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan her türlü eylem, uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit edilme, zorlanma veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakılmalarıdır.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, kısaca KCDP, 2010 yılında, Türkiye'de artan kadın cinayetlerine dikkat çekmek ve önlemek amacıyla çeşitli kadın ve LGBT örgütlerinin katılımıyla kurulmuş bir platform.

Nahide Opuz davası, kadına yönelik aile içi şiddet nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’de Türkiye’ye karşı 2002 yılında açılmış bir davadır.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul Sözleşmesi</span> kadına karşı ve aile içi şiddetin önlenmesiyle ilgili uluslararası sözleşme

İstanbul Sözleşmesi ya da tam adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan, 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları</span> 2030 için Birleşmiş Milletlerin 17 küresel hedefi

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA), Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler tarafından 2030 sonuna kadar ulaşılması amaçlanan hedefleri içeren bir evrensel eylem çağrısıdır.

Ekonomik, sosyal ve kültürel haklar; eğitim hakkı, barınma hakkı, yeterli bir yaşam standardı hakkı, sağlık hakkı ve bilim ve kültür hakkı gibi sosyoekonomik insan haklarıdır. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklar, uluslararası ve bölgesel insan hakları güvenceleri ile tanınmış ve koruma altına alınmıştır. Üye ülkeler söz konusu haklara saygı göstermek, korumak, gerçekleştirmek ve gerçekleşmesini sağlamaya yönelik çalışmalar yapmak konularında hukuken sorumludurlar.

<span class="mw-page-title-main">Cinsiyet eşitsizliği</span>

Cinsiyet eşitsizliği, bireylerin cinsiyetlerine göre maruz kaldıkları eşit olmayan davranışlar, tutumlar ve algıları anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Kökeni, toplumsal cinsiyet rollerindeki farklılıklardır. Cinsiyet sistemleri genellikle kesin hatlarla ikiye ayrılmış ve hiyerarşik yapıya sahiptir; cinsiyet ikiliği sistemleri günlük yaşamın sayısız boyutunda kendini gösteren eşitsizlikleri yansıtabilmektedir. Cinsiyet eşitsizliği deneysel temellere dayandırılmış ya da toplumsal olarak kabul edilmiş ayrıcalıklardan kaynaklanır.

Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun veya 6284 Sayılı Kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 8 Mart 2012'de kabul edilen ve 20 Mart 2012'de T.C. Resmî Gazete'de yayımlanan yasadır. Kanunun amacı şiddet gören ya da bu yönde bir tehdit altında bulunan kadın, çocuk, aile bireyi ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurlarının korunması ve bu kişileri hedef alan şiddetin önlenmesi için alınacak önlemleri düzenlemektir.

Israrlı takip; özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, tehdit ve şantaja başvurmak gibi yollarla bir kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma durumudur. Eylemi gerçekleştiren kişi karşı tarafta korku uyandırmayı, ona gözdağı vermeyi ve kendisini güvensiz hissetmesini hedefler. Psikoloji, sosyoloji, kriminoloji ve hukuk gibi disiplinlerin çalışma alanına girmekle birlikte ısrarlı takibin hukuki bir nitelik kazanması nispeten daha yeni bir olaydır. Çeşitli uzmanlar tarafından farklı tanımları yapılmış olsa da genel itibarıyla bir taciz ve sarkıntılık türü olduğu kabul edilmektedir. Günümüzde ısrarlı takip pek çok ülkede suç olarak sayılmakta ve ilgili yasalarca yaptırıma tabii tutulmaktadır. Literatüre İngilizce "stalking" kelimesinden türeyerek giren ısrarlı takibin tam Türkçe karşılığı "musallat olma" veya "dadanma"dır.

<span class="mw-page-title-main">Ayrımcılık karşıtı yasa</span> Kanun

Ayrımcılık karşıtı yasa veya ayrımcılıkla mücadele yasası çeşitli iş grupları, cinsiyet, cinsel kimlik, ırk, engellilik, inanç veya bireysel siyasi görüşlere dayalı gruplar için korumaları içeren yasalardır. Ayrımcılıkla mücadele yasaları, ayrımcılık türlerine ve bu yasalarla korunan gruplara göre çeşitlilik gösterebilmektedirler. Ayrımcılıkla mücadele yasaları, özellikle belirtilen özelliklerinden dolayı bireylere farklı muamele edilmemesi gerektiği konusunda eşitlik ilkelerine dayanmaktadır.

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Bildirgesi ya da DEDAW Birleşmiş Milletler'in kadın haklarına bakışını ana hatları ile çizen bir insan hakları bildirgesidir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 7 Kasım 1967'de kabul edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Belém do Pará Sözleşmesi</span>

"Belém do Pará Sözleşmesi" ya da Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi, Cezalandırılması ve Ortadan Kaldırılması Hakkında Amerikalararası Sözleşme

Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması Bildirgesi ya da DEVAW, kadınlara yönelik şiddeti ve şiddetin ortadan kaldırılması özel olarak ele alan 1993 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) kararıdır.

<span class="mw-page-title-main">BM Kadın Birimi</span> BM kuruluşu

BM Kadın Birimi olarak da bilinen Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadınların güçlenmesi için çalışan bir Birleşmiş Milletler kuruluşudur.

Güney Kore'deki cinsiyet eşitsizliği, Güney Kore'de kadın ve erkeklerin karşılaştığı eşitsiz fırsatları ve muameleyi ifade eder. Köklü ataerkil ideolojilerden ve uygulamalardan gelen Güney Kore'deki cinsiyet eşitsizliği, sürekli olarak dünyanın en yüksek oranına sahip ülkelerden biri olarak gösteriliyor. Cinsiyet eşitsizliği özellikle Güney Kore'nin ekonomisinde ve siyasetinde yaygın olsa da, sağlık ve eğitimde iyileşme göstermiştir.

Ekonomik ayrımcılık, ekonomik faktörlere dayalı ayrımcılıktır. Bu faktörler arasında iş bulunabilirliği, ücretler, mal ve hizmetlerin fiyatları ve/veya bulunabilirliği ve iş için azınlıklara sağlanan sermaye yatırım fonu miktarı sayılabilir. Bu, işçilere, tüketicilere ve azınlıklara ait işletmelere karşı ayrımcılığı içerebilir. Bu, tekelcilerin farklı alıcılara ödeme isteklerine göre farklı fiyatlar talep etme uygulaması olan fiyat ayrımcılığı ile aynı şey değildir.

Ayşe Paşalı cinayeti, 7 Aralık 2010'da Türkiye'nin başkenti Ankara'da Ayşe Paşalı'nın şiddet gördüğü eski eşi tarafından bıçaklanarak öldürülmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet eşitliği</span> tüm cinsiyetlerin haklara, kaynaklara, fırsatlara ve korumalara eşit erişimi

Toplumsal cinsiyet eşitliği, erkek ve kadının kamusal ve özel yaşamın tüm alanlarına eşit ve yetkinleştirilmiş şekilde katılımını ifade eden bir insan hakları kavramıdır.