İçeriğe atla

Kabul ve kararlılık terapisi

Kabul ve kararlılık terapisi veya KKT (İngilizce: ACT) klinik davranış analizinin[1] psikoterapide kullanılan bir şeklidir. Kararlılık, davranış değişim stratejileri ile psikolojik esneklik sağlamak için çeşitli şekillerde harmanlanmış kabul ve farkındalık stratrejilerini kullanan kanıta dayalı psikolojik müdahale yöntemleri bütünüdür.[2] Hayes, Wilson ve Strosahl tarafından seksenlerin sonunda geliştirilen bu yaklaşım ilk olarak kapsayıcı uzak durma (comprehensive distancing) olarak adlandırılmıştır.[3][4][5]

Temeller

KKT, pragmatik bir felsefe olan fonksiyonel bağlamcılık ile geliştirilmiştir. KKT, İlişkisel Çerçeve Teorisi'ne (RFT) dayanır. Dil ve biliş ile ilgili kapsamlı bir teori olan RFT bir davranış analizi dalıdır. KKT'nin klasik bilişsel davranışçı terapiden (BDT) farkı insanlara düşünceleri, duyguları, duyuları, hatıraları veya diğer kişisel olayları kontrol etmek yerine onları fark etmeyi ve benimsemeyi öğretmesidir.

KKT şahsa kendini düşünce duygu his ve hatıralardan uzaklaşmadan her an gözlem yapan ve tecrübe eden self-as-context adı verilen olanadışı/üstün bir his ile fark etmesine yardımcı olur. KKT kişisel değerleri (values) açıkça ortaya koymayarak ve değerler uygun davranışlarda bulunarak bu süreç içerisinde hayata anlam katmayı, psikolojik esnekliği artırmayı hedefler.[3]

Batı felsefesinin varsayımı insanların kendi doğalarında normal sağlıklı olarak yaşamak iken KKT normallik yerine insan zihninin süreçlerinin yıkıcı olabileceğini varsayar.[6] KKT'nin çekirdek fikri psikolojik ızdırabın "yaşantısal kaçınma"dan, bilişsel engellerden, kavramsallaştırılmış kendilik ile ilişkilerden, şimdiki zamanla ilişkinin kaybından ve değerlere uygun olarak ihtiyaç duyulan davranışsal adımların sonucunda ortaya çıkan başarısızlıklardan kaynaklandığını ve bunların değerlere uygun davranışlardan alıkoyduğu için psikolojik katılığa sebep olduğudur. ACT İngilizce olarak şu iki kelime ile formülize edilmiştir:

FEAR:

  • Fusion with your thoughts (Düşüncelerinizle kaynaşma)
  • Evaluation of experience (Deneyimin değerlendirilmesi)
  • Avoidance of your experience (Deneyiminizden kaçınma)
  • Reason-giving for your behavior (Davranışınız için gerekçe)

ACT:

  • Accept your reactions and be present (Tepkilerinizi kabul edin ve hazır olun)
  • Choose a valued direction (Değerli bir yön seçin)
  • Take action (Harekete geçin)

Çekirdek prensipler

KKT danışan/hastaya psikolojik esneklik için yardımcı olurken 6 temel prensip kullanır:[6]

  1. Bilişsel ayrılma: Düşünce zihinsel imaj duygu ve hatıraları somutlaştırma eğilimini azlatan yöntemlerin öğretilmesi.
  2. Kabul: Düşüncelere izin vermek ve onlarla mücadele etmemek.
  3. Şimdiki zamanla irtibat kurma: Şimdiki zamanın ve yerin olamanın farkında olmak ve açık, yenilikçi, ilgili bir şekilde anı tecrübe etmek.
  4. Kendini gözlemek: Devamlı ve değişmeyen biliinc ve olağandışı bir duyu ile kendiliğe erişmesi
  5. Değerler: Şahsın gerçek kendisi için en önemli olanları keşfetmesi[7]
  6. Kararlı adım: Sorumluluk taşıyan, değerler uygun hedefler belirlemesi

Kanıt Desteği

2006 yılına kadar KKT 30 civarına kontrollü vaka serisi veya randomize klinik çalışmayla çeşitli hasta/problemleri olan danışan gruplarında değerlendirilmiştir.[8] 2011 yılında bu sayı neredeyse iki katına çıkmıştır.[9] Yeni kontrol çalışmaları da düzenli olarak devam etmektedir.Diğer tedavilerle karşılaştırıldığında Cohen's d skoru 0.6 civarındadır ve bu orta etki olarak nitelendirilir. Bazı çalışmalar ACT altın standart tedavi protokollerinden daha yüksek performans göstermiştir.[10][11][12]

Etkin olduğu bilinen tedavi seçenekleriyle kıyaslandığında etkisi şimdiye kadar 0.3 olarak belirlenmiş ki bu küçük bir değerdir.[13] Tüm kanıta dayalı psikoloji literatüründe bu karşılaştırma sıfıra yaklaşık bir değerdir. Fakat tüm bu karşılaştırmalar ve etki büyüklükleri dikkatle incelenmelidir çünkü birçok çalışma değişken ve görece küçük hasta gruplarıyla yapılmıştır, bu durum da allegiance effect' ile kontaminasyona sebep olabilir.

Karışık anksiyete bozuklukları ile yapılmış geniş bir çalışma KKT'nin altın standart olan BDT'ye üstünlüğünü ortaya konmuştur.[14]

Son yıllarda geniş ve daha iyi kontrollü çalışmalar ortaya çıkmaya başlamıştır. Amerikan Psikoloji Birliği tarafından KKT'nin depresyonda orta kanıt desteği ve kronik ağrı konusunda güçlü kanıt desteği olduğunu ve psikoz ve iş stresi gibi birçok başka alanda da gözden geçirme çalışmalarının devam ettiği belirtmiştir.[15]

KKT nispeten yeni sayılabilecek kanıt desteği mevcuttur, ilk ciddi çalışmalar 1999 yılında "orijinal" KKT katbında yayınlamıştır. KKT'nin başlanhıçta kronik ağrı, anksiyete, sigaranın bırakılması, psikoz, iş yeri stresi, diyabet yönetimi, kilo kontrolü, epilepsi kontrolü, kendine zarar verme davranışları, yeme bozuklukları, tükenmişlik gibi geniş ve çeşitli alanlarda kanıta dayalı olarak etkinliği gösterilmiştir.[16] KTT ile ilgili çalışmalar daha sonra çocuklarda, ergen ve stajyerlerle yapılmış ve iyi sonuçlar alınmıştır.[11][17][18]

Meditasyonel analizler kabul, ayrışma ve değerlerin klinik olarak fayda sağlarken KKT süreçlerinde nasıl etki edebileceğine dair muhtemel kanıtları ortaya koymuştur. İlgili olarak ayrıca bu süreçlerdeki eksikliğin birçok psikopatolojiye sebep olduğu kanıtlanmıştır.[19]

Benzerlikler

KTT; diyalektik davranış terapisi, fonksiyonel analitik psikoterapi, farkındalık temelli bilişsel terapi ve diğer kabul ve farkındalık tememli terapiler genel olarak "üçüncü dalga davranışçı terapiler" olarak sınıflandırılır.[20][21] İlk dalga 1920'lerde Pavlov'un klasik koşullanma ve edinsel koşullanma ile başlayarak, daha sonra 1970'lerde gelişen Kognitif Terapi ve ilgili teoriler ikinci kuşak olarak kabul edilir. 1980'lerin sonda ikinci kuşaktaki ampirik kısıtlılıklar ve felsefi problemler nedeniyle Steven Hayes tarafından ortaya konulan KKT teorisi davranışların içeriği ve bağlamına odaklanılması gerektiğini vurguladı.[22] KKT araştırmaları ızdırapa gark olan aslında şahısların problemlerini çözmek için duygusal savunmalarını kullandığının önermiştir.[23]

Steven C. Hayes bu grubu şöyle tasvir etmiştir:

Ampirik zemin ve ilke odaklı yaklaşım ile üçüncü dalga bilişsel ve davranışçı terapiler özellikle psikolojik fenomenlerin sadece şekline değil bağlamına ve fonksiyonlarına karşı da duyarlıdır, böylece doğrudan ve didaktik terapilere ek olarak bağlamı değerlendirme ve yaşantısal değişiklikle stratejilerine yatkındır. Bu tedaviler sınırlanmış problemleri eliminasyonun üzerine yaklaşımı geniş, esnek ve etkili bir repartuar inşasının peşinde olma ve ilgili konuları hastalar için olduğu kadar klinisyenler içinde değerlendirilmesi eğilimindedir. Üçüncü dalga önceki bilişsel ve davranışçı tarapileri yeniden formüle eder ve sentezler; sorulara, konulara, daha önceki yaklaşımlarının öncelikli olarak işaret edilen alanlara anlamayı ve sonuçları güçlendirme umuduyla taşır.

KTT kabul ve kararlılıkla ilgili terapötik olmayan yaklaşımları adapte etmiştir. Bu eğitim süreci farkındalık, kabul ve değerlerle ilgili becerilerin klinik olamayan iş veya okul gibi kurumlarda geliştirilmesini de amaçlar; bu konuda yapılan çalışmalar da olumlu sonuçlar vermiştir. Eleştiriler Klinik psilojiyle uğraşan bazı kişiler tarafından KKT'nin önerdiği değişim ve mekanizmalarının ve psikolojik tecrübelere yaklaşımının diğer müdahale şekilerinden farklı olup, olmadığı konusunda sorgulamışlardır. Bu eleştiriler alanın liderleri tarafından KKT'nin kanıt desteğini artı ve eksileriyle sorgulamaya yönlendirilmiştir.[24]

Eleştiriler

Klinik psikoloji alanında KKT'nin önerdiği değişim ve mekanizmalarının ve psikolojik tecrübelere yaklaşımının diğer müdahale şekilerinden farklı olup olmadığı konusunda sorgulamalar bulunmaktadır.[25][26] Bu eleştiriler alanın liderleri tarafından KKT'nin kanıt desteğini artı ve eksileriyle sorgulamaya yönlendirilmiştir.[27][28]

Profesyonel Organizasyonlar

KKT konusunda çalışmalar yürüten uluslararası organizasyonlar:

  • ACBS
  • ABAI
  • BABCP
  • APA

Ayrıca ACBS Türkiye Chapter'ı da Türkiye Bağlamsal Davranış Bilimleri Birliği adı ile faaliyetlerine başlamıştır.

Kaynakça

Dipnotlar

  1. ^ Jennifer C Plumb, Ian Stewart, Galway JoAnne Dahl, Tobias Lundgren (İlkbahar 2009). "In Search of Meaning: Values in Modern Clinical Behavior Analysis". Behav Anal. 32 (1). ss. 85-103. 3 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2013. 
  2. ^ Hayes, Steven. "Acceptance & Commitment Therapy (ACT)". ContextualPsychology.org. 15 Şubat 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2013. 
  3. ^ a b Zettle, Robert D. (2005). "The Evolution of a Contextual Approach to Therapy: From Comprehensive Distancing to ACT". International Journal of Behavioral Consultation and Therapy. 1 (2). ss. 77-89. 11 Nisan 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2013. 
  4. ^ Murdock, N. L. (2009). Theories of counseling and psychotherapy: A case approach. Upper Saddle River, N.J: Merrill/Pearson
  5. ^ "Getting in on the Act - The Irish Times - Tue, Jun 07, 2011". The Irish Times. 7 Haziran 2011. 24 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2012. 
  6. ^ a b Harris, Russ (Ağustos 2006). "Embracing your demons: an overview of Acceptance and Commitment Therapy" (PDF). Psychotherapy in Australia. 12 (4). ss. 2-8. 8 Nisan 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 5 Kasım 2013. 
  7. ^ Robb, Hank (2007). "Values as Leading Principles in Acceptance and Commitment Therapy". International Journal of Behavioral Consultation and Therapy. 3 (1). ss. 118-23. 
  8. ^ Hayes, Steven C.; Luoma, Jason B.; Bond, Frank W.; Masuda, Akihiko; Lillis, Jason (2006). "Acceptance and Commitment Therapy: Model, processes and outcomes". Behaviour Research and Therapy. 44 (1). ss. 1-25. doi:10.1016/j.brat.2005.06.006. PMID 16300724. 
  9. ^ Ruiz, F. J. (2010). "A review of Acceptance and Commitment Therapy (ACT) empirical evidence: Correlational, experimental psychopathology, component and outcome studies". International Journal of Psychology and Psychological Therapy. 10 (1). ss. 125-62. 14 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2013. 
  10. ^ Lappalainen, R.; Lehtonen, T.; Skarp, E.; Taubert, E.; Ojanen, M.; Hayes, S. C. (2007). "The Impact of CBT and ACT Models Using Psychology Trainee Therapists: A Preliminary Controlled Effectiveness Trial". Behavior Modification. 31 (4). ss. 488-511. doi:10.1177/0145445506298436. PMID 17548542. 
  11. ^ a b Wicksell, Rikard K.; Melin, Lennart; Lekander, Mats; Olsson, Gunnar L. (2009). "Evaluating the effectiveness of exposure and acceptance strategies to improve functioning and quality of life in longstanding pediatric pain – A randomized controlled trial". PAIN. 141 (3). ss. 248-57. doi:10.1016/j.pain.2008.11.006. PMID 19108951. 
  12. ^ Zettle, R. D.; Rains, J. C.; Hayes, S. C. (2011). "Processes of Change in Acceptance and Commitment Therapy and Cognitive Therapy for Depression: A Mediation Reanalysis of Zettle and Rains". Behavior Modification. 35 (3). ss. 265-83. doi:10.1177/0145445511398344. PMID 21362745. 
  13. ^ Levin, Michael; Hayes, Steven C. (2009). "Is Acceptance and Commitment Therapy Superior to Established Treatment Comparisons?". Psychotherapy and Psychosomatics. 78 (6). ss. 380; author reply 380-1. doi:10.1159/000235978. PMID 19738405. 
  14. ^ Arch, Joanna J.; Eifert, Georg H.; Davies, Carolyn; Vilardaga, Jennifer C. Plumb; Rose, Raphael D.; Craske, Michelle G. (2012). "Randomized clinical trial of cognitive behavioral therapy (CBT) versus acceptance and commitment therapy (ACT) for mixed anxiety disorders". Journal of Consulting and Clinical Psychology. 80 (5). ss. 750-65. doi:10.1037/a0028310. PMID 22563639. 
  15. ^ Gifford, Elizabeth V.; Kohlenberg, Barbara S.; Hayes, Steven C.; Pierson, Heather M.; Piasecki, Melissa P.; Antonuccio, David O.; Palm, Kathleen M. (2011). "Does Acceptance and Relationship Focused Behavior Therapy Contribute to Bupropion Outcomes? A Randomized Controlled Trial of Functional Analytic Psychotherapy and Acceptance and Commitment Therapy for Smoking Cessation". Behavior Therapy. 42 (4). ss. 700-15. doi:10.1016/j.beth.2011.03.002. PMID 22035998. 
  16. ^ Hayes, Steven. "State of the ACT Evidence". ContextualPsychology.org. 22 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2013. 
  17. ^ Murrell, Amy R.; Scherbarth, Andrew J. (2006). "State of the Research & Literature Address: ACT with Children, Adolescents and Parents". International Journal of Behavioral Consultation and Therapy. 2 (4). ss. 531-43. 
  18. ^ Gendron, Benedicte (2012). "Le développement du capital émotionnel au service du bien-être à partir de l'approche de la thérapie de l'acceptation et de l'engagement" [Development of emotional capital serving the emotional well being from the approach of acceptance and commitment therapy]. Martin-Krumm, Charles; Tarquinio, Cyril (Ed.). Traité de psychologie positive [Treatise on Positive Psychology] (Fransızca). De Boeck Supérieur. ISBN 978-2-8041-6614-4. []
  19. ^ Lundgren, Tobias; Dahl, Joanne; Hayes, Steven C. (2008). "Evaluation of mediators of change in the treatment of epilepsy with acceptance and commitment therapy". Journal of Behavioral Medicine. 31 (3). ss. 225-35. doi:10.1007/s10865-008-9151-x. PMID 18320301. 
  20. ^ Martell, Addis & Jacobson, 2001, p. 197
  21. ^ Öst, L.G. (Mart 2008). "Efficacy of the third wave of behavioral therapies: a systematic review and meta-analysis". Behaviour research and therapy. 46 (3). ss. 296-321. doi:10.1016/j.brat.2007.12.005. PMID 18258216. 
  22. ^ Leahy, R. L. (2004). Contemporary cognitive therapy: Theory, research, and practice. New York, NY: Guilford Press.
  23. ^ Hayes, S. C., & Smith, S., &. (2005). Get Out of Your Mind and into Your Life: The New Acceptance and Commitment Therapy Santa Rosa, CA.: New Harbinger Publications.
  24. ^ Hayes, S.C.; Bond, F.W.; Barnes-Holmes, D. & Austin, J. (2007). Acceptance And Mindfulness at Work: Applying Acceptance and Commitment Therapy And Relational Frame Theory to Organizational Behavior Management. Binghamton, NY: Haworth Press.[]
  25. ^ Hofmann, Stefan G.; Asmundson, Gordon J.G. (2008). "Acceptance and mindfulness-based therapy: New wave or old hat?". Clinical Psychology Review. 28 (1). ss. 1-16. doi:10.1016/j.cpr.2007.09.003. PMID 17904260. 
  26. ^ Arch, Joanna J.; Craske, Michelle G. (2008). "Acceptance and Commitment Therapy and Cognitive Behavioral Therapy for Anxiety Disorders: Different Treatments, Similar Mechanisms?". Clinical Psychology: Science and Practice. 15 (4). s. 263. doi:10.1111/j.1468-2850.2008.00137.x. 
  27. ^ Öst, Lars-Göran (2008). "Efficacy of the third wave of behavioral therapies: A systematic review and meta-analysis". Behaviour Research and Therapy. 46 (3). ss. 296-321. doi:10.1016/j.brat.2007.12.005. PMID 18258216. 
  28. ^ Gaudiano, Brandon A. (2009). "Öst's (2008) methodological comparison of clinical trials of acceptance and commitment therapy versus cognitive behavior therapy: Matching Apples with Oranges?". Behaviour Research and Therapy. 47 (12). ss. 1066-70. doi:10.1016/j.brat.2009.07.020. PMC 2786237 $2. PMID 19679300. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Obsesif kompulsif bozukluk</span> istenmeyen ve tekrarlanan düşünceler, duygular, fikirler (obsesyonlar) veya bir şey yapmaya itici hissettiren davranışları (kompulsiyonlar) içeren anksiyete bozukluğu

Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), bireyin rahatsız edici düşüncelere sahip olduğu ve/veya belirli rutinleri, sıkıntıya yol açacak veya genel işlevi bozacak ölçüde tekrar tekrar yapma ihtiyacı hissettiği zihinsel ve davranışsal bir bozukluktur. Adından da anlaşılacağı gibi, OKB'nin birincil belirtileri obsesyonlar ve kompulsiyonlardır. Obsesyonlar, endişe, iğrenme veya rahatsızlık duyguları yaratan, kalıcı, istenmeyen düşünceler, zihinsel görüntüler veya dürtülerdir. Yaygın obsesyonlar arasında bulaşma korkusu, simetri takıntısı, din, cinsiyet ve zarar hakkında zorlayıcı düşünceler yer alır. Kompulsiyonlar, obsesyonlara yanıt olarak ortaya çıkan, tekrarlayan eylem veya rutinlerdir. Yaygın kompulsiyonlar arasında aşırı el yıkama, temizlik, bir şeyleri düzenleme, sayma, güvence arama ve bir şeyleri kontrol etme sayılabilir. OKB'li birçok yetişkin, kompulsiyonlarının bir anlam ifade etmediğinin farkındadır, ancak obsesyonların neden olduğu sıkıntıyı gidermek için yine de bunları gerçekleştirirler. Kompulsiyonlar o kadar sık meydana gelir ki, tipik olarak günde en az bir saat sürer ve kişinin yaşam kalitesini bozar.

<span class="mw-page-title-main">Depresif duygudurumu</span> düşük ruh hâli

Depresif duygudurumu, depresyon ya da bunalım, bir olay karşısında duyulan beklentilerin olumsuz yönde olması veya beklentilerin olumsuz yönde gittiği sanrısıdır. Bu duygu çoğu zaman; hiçbir zaman ve hiçbir şekilde gerçekleşemeyecek olan veya böyle olacağı sadece düşünülen beklentiler söz konusu olduğunda kendini belli eder. Umutsuzluk, özellikle öncesinde bu beklentiyi elde edemeyen insanların yaşayacağı bir duygudur.

<span class="mw-page-title-main">Hipokondriya</span>

Hipokondriyazis veya hipokondriya kişinin ciddi bir hastalığa yakalanma konusunda aşırı ve gereksiz endişe duyması durumudur. Eski bir kavram olan hipokondrinin anlamı defalarca değişti. Bu zayıflatıcı durumun, gerçek bir tıbbi teşhis olmamasına rağmen beden veya zihin durumunun yanlış algılanmasından kaynaklandığı iddia edildi. Hipokondriyazisi olan kişiye hipokondriyak denir. Hipokondriyaklar, bulgu ne kadar küçük olursa olsun, saptadıkları herhangi bir fiziksel veya psikolojik bulgu hakkında gereğinden fazla alarma geçerler ve ciddi bir hastalıkları olduklarına veya teşhis edilmek üzere olduklarına ikna olurlar.

<span class="mw-page-title-main">Anksiyete bozukluğu</span> günlük durumların aşırı, mantıksız bir kaygıya sebep olduğu bilişsel bozukluk

Anksiyete bozuklukları, belirgin ve kontrol edilemeyen anksiyete ve korku duyguları ile karakterize edilen bir grup zihinsel bozukluklardır. Bu durumlar, bireylerin sosyal, mesleki ve kişisel işlevselliğini önemli ölçüde bozar. Anksiyete, huzursuzluk, alınganlık, kolay yorulma, konsantrasyon güçlüğü, kalp hızında artış, göğüs ağrısı, karın ağrısı gibi fiziksel ve bilişsel belirtilere yol açabilir ve belirtiler bireyler arasında değişiklik gösterebilir.

Sosyal fobi veya sosyal anksiyete bozukluğu (SAB), sosyal ortamlarda başkaları tarafından olumsuz değerlendirilmekten yoğun şekilde kaygı duyma ve korkulan durumlardan kaçınma eğilimi ile tanımlanabilecek bir anksiyete bozukluğudur. Bu korkular, başkalarından algılanan veya gerçekten yapılan bir gözlemleme ile tetiklenebilir. Sosyal anksiyete bozukluğu olan bireyler, diğer insanların onlar hakkında olumsuz bir şekilde düşünmelerinden korkarlar.

Psikolojideki biyolojik modeller açısından en yaygın kabul gören kuramlardan birisi, 1970 yılında Jeffrey Alan Grey tarafından geliştirilen Biyopsikolojik Kişilik Kuramı'dır. Gray bu bağlamda davranışsal aktiviteyi kontrol eden, Davranışsal inhibisyon sistemini (BİS) ve Davranışsal aktivasyon sistemi (BAS) olarak adlandırdığı iki sistem öne sürmüştür. BİS'in cezaya karşı duyarlılık ve kaçınma motivasyonu ile ilişkili olduğu, BAS'ın ise ödüle duyarlılığa ve yönelme motivasyonuna bağlı olduğu düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Diyalektik davranış terapisi</span>

Diyalektik davranış terapisi (DBT), borderline kişilik bozukluğundan (BPD) muzdarip insanlara yardım etmek için tasarlanmış kanıta dayalı psikoterapidir. Ayrıca, duygudurum bozukluklarının yanı sıra kendini yaralama, intihar düşüncesi ve madde bağımlılığı gibi yardımcı olmayan davranış kalıplarını değiştirmesi gerekenleri tedavi etmek için de kullanılmıştır. Bu yaklaşım, insanların, reaktif durumlara yol açan tetikleyicileri öğrenerek ve istenmeyen reaksiyonlardan kaçınmaya yardımcı olmak için olayların, düşüncelerin, duyguların ve davranışların sırasındaki hangi başa çıkma becerilerinin uygulanacağının değerlendirilmesine yardımcı olarak duygusal ve bilişsel düzenlemelerini arttırmalarına yardımcı olmak için tasarlanmıştır.

Psikofizyoloji psikolojinin psikolojik süreçlerin fizyolojik temelleri ile ilgilenen dalıdır. Psikofizyoloji 1960'larda ve 1970'lerde genel bir araştırma alanı iken, şimdi oldukça özelleşmiş ve sosyal psikofizyoloji, kardiyovasküler psikofizyoloji, bilişsel psikofizyoloji ve bilişsel sinirbilim gibi alt uzmanlıklara dallanmıştır.

Maruz bırakma terapisi, davranışçı terapide anksiyete bozukluklarını tedavi etmek için kullanılan bir tekniktir. Maruz bırakma terapisi, hedef hastayı herhangi bir tehlikeye neden olmaksızın kaygı kaynağına veya bağlamına maruz bırakmayı içerir. Bunu yapmanın, endişelerini veya sıkıntılarını aşmalarına yardımcı olduğu düşünülmektedir. Prosedürel olarak, laboratuvar kemirgenleri üzerinde geliştirilen korku yok olma paradigmasına benzer. Çok sayıda çalışma, genel anksiyete bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, TSSB ve spesifik fobiler gibi bozuklukların tedavisinde etkinliğini göstermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Bilinçli farkındalık</span>

Bilinçli farkındalık kişinin anda hareket etme becerilerini geliştiren uygulamalar bütünüdür. Psikolojinin yeni bir alanı olarak kabul görmesiyle son bir kaç onyıldır Avrupa ve ABD'de populerlik kazanmış, Asya toplumlarında ise binlerce yıldan beri uygulanagelen bedensel ve ruhsal zindelik uygulamalarından biridir. Batı kültürlerinde meditasyon zihne odaklanmak üzerine kuruludur, Satı (farkındalık) uygulamasında nefese odaklanmak esastır. Bu uygulamaların, insan üzerindeki psikolojik olumlu yansımaları Bilinçli Farkındalık ya da Mindfullness olarak psikoloji literatürüne girmiştir Aslında, bu kavram geleneksel kadim uygulamalara verilmiş yeni bir addır.

Bilişsel davranışçı terapi (BDT) ruh sağlığını geliştirmek amacıyla yapılan bir psikososyal müdahaledir. BDT tipi terapide, bireye fayda sağlamayan bilişsel bozulmalara odaklanır ve bu bilişsel bozulmalar değiştirilmeye çalışılır. Bireyin duygusal denge haline gelmesini ve kendi günlük yaşam problemlerini çözebilmesi için kişisel başa çıkma stratejileri geliştirmesini sağlamayı hedefler. Yöntem depresyon tedavisinde kullanılmak için tasarlanmış olsa da günümüzde anksiyete dahil birçok ruh sağlığı bozukluğunda kullanılmak üzere geliştirilmiştir. BDT bilişsel ve davranışçı psikoterapilerin kanıta dayalı teknik ve stratejilerini birlikte kullanarak psikopatolojileri tedavi etmektedir.

Ahlâki psikoloji ya da ahlâk psikolojisi hem felsefe hem de psikoloji alanlarını ortak bir zeminde inceleyen çalışma alanıdır. Tarihsel olarak, ahlaki psikoloji terimi, ahlaki gelişim çalışmasını ifade etmek için nispeten daha dar bir şekilde kullanılmıştır. Ahlaki psikoloji sonuç olarak etik, psikoloji ve zihin felsefesinin kesişimindeki çeşitli konulara daha geniş olarak değinmeye başlamıştır. Alanın bazı ana konuları ahlaki yargı, ahlaki akıl yürütme, ahlaki duyarlılık, ahlaki sorumluluk, ahlaki motivasyon, ahlaki kimlik, ahlaki eylem, ahlaki gelişim, ahlaki çeşitlilik, ahlaki temeller, ahlaki karakter, fedakarlık, psikolojik egoizm, ahlaki şans, ahlaki tahmin, ahlaki duygu, duygusal tahmin ve ahlaki anlaşmazlık olarak verilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Prososyal davranış</span>

Prososyal davranışlar, olumlu sosyal davranışlar ya da başkalarına yarar sağlama niyeti; yardım etmek, paylaşmak, bağış yapmak, işbirliği yapmak ve gönüllülük gibi, diğer insanlara ya da bir bütün olarak topluma fayda sağlayan sosyal davranışlar bütünüdür. Bunlara ek olarak kurallara uymak ya da sosyal olarak kabul edilen davranışlarla uyum içinde olmak da prososyal davranışlar arasında sayılmaktadır.

Psikoloji temel bilimi, psikoloji alanında yapılan araştırmaların bazıları, uygulanan psikolojik disiplinlerde yapılan araştırmalardan daha "temel" dir ve doğrudan bir uygulaması yoktur. Psikoloji içerisindeki temel bilim yönelimini yansıttığı düşünülen alt disiplinler arasında biyolojik psikoloji, bilişsel psikoloji, nöropsikoloji vb. alt dallar sayılabilmektedir. Bu alt disiplinlerdeki araştırmalar, metodolojik titizlik ile karakterizedir. Psikolojinin temel bilim olarak kaygı, davranış, biliş ve duyguların altında yatan yasaları ve süreçleri anlamaktır. Temel bilim olarak psikoloji, uygulamalı psikoloji için bir temel sağlar. Uygulamalı psikoloji, aksine, temel psikolojik bilimlerin ortaya koyduğu psikolojik ilkelerin ve teorilerin uygulanmasını içerir; bu uygulamalar zihinsel ve fiziksel sağlık ayrıca eğitim gibi alanlarda sorunların üstesinden gelmeyi veya refahı artırmayı amaçlamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Dikkat kontrolü</span>

Dikkat kontrolü, bir bireyin neye dikkat edeceğini ve neyi göz ardı edeceğini seçtiği kapasitesidir. İç kaynaklı dikkat veya yönetici dikkat olarak da bilinir. Daha genel bir tabirle, dikkat kontrolü, bir bireyin konsantre olma becerisi olarak tarif edilebilir. Öncelikli olarak ön singulat korteksi de içeren frontal alanlar tarafından aracılık edilen dikkat kontrolünün, çalışma belleği gibi diğer yönetici işlevler ile yakından ilgili olduğu düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Hayvan bilişi</span> insan olmayan hayvanların zekası

Hayvan bilişi, insan-olmayan hayvanların zihinsel kapasitelerini kapsayan bir alandır. Bu alanda kullanılan hayvan koşullandırma ve öğrenim çalışmaları, karşılaştırmalı psikolojiden geliştirilmiştir. Aynı zamanda etoloji, davranışsal ekoloji ve evrimsel psikolojinin etkisinde kalmıştır; bazen bu alandan bilişsel etoloji adıyla da bahsedilir. Hayvan zekası terimiyle ilişkilendirilen pek çok davranış aynı zamanda hayvan bilişinin de kapsamındadır.

Marsha M. Linehan Amerikalı bir psikolog ve yazardır. Davranış bilimini kabul ve farkındalık gibi kavramlarla bağdaştıran bir tür psikoterapi olan diyalektik davranış terapisinin (DBT) yaratıcısı ve geliştiricisidir.

<span class="mw-page-title-main">Psikoterapinin tarihi</span>

Modern, bilimsel psikoloji genellikle 1879'da Wilhelm Wundt tarafından ilk psikolojik kliniğin açılışına dayansa da, zihinsel sıkıntıyı değerlendirmek ve tedavi etmek için yöntemler yaratma girişimleri çok daha önce vardı. Kaydedilen en eski yaklaşımlar, dini, büyüsel ve/veya tıbbi bakış açılarının bir kombinasyonuydu. Bu tür psikolojik düşünürlerin ilk örnekleri arasında Patanjali, Padmasambhava, Rhazes, Avicenna ve Rumi bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Beck'in bilişsel üçlüsü</span> Depresyonun 3 anahtar elementi

Negatif üçlü olarak da bilinen Beck'in bilişsel üçlüsü, depresyondaki bir kişinin inanç sisteminin üç temel unsurunun bilişsel-terapötik bir görünümüdür. 1960'lı yılların erken dönemlerinde başlayan, klinik çalışmalardan ve deneysel gözlemlerden elde edilmiştir. Kişilerin nasıl hissettiklerini, yaşadıkları durumları nasıl yorumladıklarını ve kendilerine yapılandırdıklarını belirten psikopatoloji modelidir. 1967'de Aaron Beck tarafından önerilmiştir. Üçlü, Beck'in bilişsel depresyon teorisinin parçasıdır ve kavram BDT'nin parçası olarak, özellikle Beck'in "Olumsuz Otomatik Düşüncelerin Tedavisi" (TNAT) yaklaşımında kullanılır.

Davranış genetiği, davranışlardaki bireysel farklılıkların doğasını ve kökenini araştırmak amacıyla genetik yöntemler kullanan bilimsel araştırma alanıdır. "Davranış genetiği" adı genetik etkilere odaklanmayı ifade ederken, bu alan genel olarak genetik ve çevresel faktörlerin bireysel farklılıkları ne ölçüde etkilediğini ve genlerin ve çevrenin karıştırılmasını ortadan kaldırabilecek araştırma tasarımları geliştirilmesini hedefler. Davranış genetikleri, 19. yüzyılın sonlarında Francis Galton tarafından bilimsel bir disiplin olarak kuruldu. 20. yüzyılın ikinci yarısında, bu alan, insanlarda davranış ve zihinsel hastalıkların miras yolu ile aktarılması üzerine yapılan araştırmalarla birlikte seçici çiftlik ve çaprazlık yoluyla yapılan bilgilendirici model organizmalar ile yeniden değerlendi. 20. yüzyılın sonlarında ve 21. yüzyılın başlarında moleküler genetikte teknolojik gelişmeler, genomu doğrudan ölçmeyi ve değiştirmeyi mümkün kıldı. Böylelikle model organizma araştırmalarında ve insan çalışmalarında büyük ilerlemelere ve yeni bilimsel keşiflere yol açtı.