Kabartma
Kabartma veya diğer adıyla rölyef, yüzey üzerine yapılan yükseltme ya da çökertmelere denir.
Alçak ve yüksek rölyef olmak üzere ikiye ayrılır. Mimarlıkta da heykel sanatında da kullanılan bir terimdir. Yüzey üzerine yükseltilerek yapılıyorsa yüksek rölyef, çökertilerek yapılıyorsa alçak rölyef adını alır. Üzeri işlenebilir malzemeleri şekillendirme olarak da tanımlanabilir. Kabartma, sanat kolları dahil endüstri, tarım ve günlük hayatta da kullanılır.
Mimarlıkta kil, alçı, taş gibi işlenebilir malzemelerin yüzeyinde, alçaklı, yüksekli şekiller meydana getirmektir. Kabartma, ışık alan ve almayan yönlerin belirme derecesine ve yüzey şekline göre, alçak, orta yüksek olarak çeşitlenir. Alçak kabartma, yüzeyden çok az ayrılan kabartmalardır. Madalyon, para vb. şeylerde görülen kabartmalar bu şekildedir. Yüksek kabartma, yüzeyden oldukça yükselen kabartmalardır. Şeklin hemen hemen yarısı denilebilecek derecede yüksektir. Rond-bos kabartmalar ise heykele yaklaşır şekildedir. Şekiller satıha alçak taraflarından yapıştırılmış gibidirler.
Kabartma olarak yapılmış süslemeler, mimari yapılarda taşa, mermere işlendikleri gibi madenden ve ahşaptan yapılmış eşyalar üzerinde de görülürler. Şamdan, kapı tokmağı gibi madeni eşyalarda, kapı, pencere kanadı, rahle, dolap, çekmece gibi ahşap eşyalarda kabartma şeklinde yapılmış süslemelere çok rastlanır. Mimari eserlerin dış veya iç cephelerinde yapının görülecek yerlerinde taş veya mermer üstüne kabartılarak yapılmış süslemeler vardır.
Büyük Selçuklu devri mimarları, ana malzeme olan tuğlayı süslemede kullanmalarının yanında, stüko üzerinde yaptıkları kabartmalardan da geniş ölçüde faydalanmışlardır. Arabesk süslemeler arasındaki kufi yazıyla elde edilen kabartma süslemeler, Selçuklu mimarisinin karakteristik özelliği olarak kabul edilir. Merv, Nişabur ve Kazvin'de bulunan Selçuklu eserleri, bu mimarinin kabartma süslemelerinin en güzel örnekleridir.
Anadolu Selçuklu mimarisinde süs unsuru ön planda yer alır. Binalar geniş süslemeye imkân verecek tarzda inşa edilmiş gibidir. Kapı, pencere, söve ve friz gibi unsurlar şerit, örgü, kabara ve palmet gibi kabartmalarla bezenmiştir. Taş işlemeciliğinin ilerlediği Anadolu Selçuklu mimarisinde özellikle portallerde rumi denilen süsleme şekli kabartma olarak tatbik edilmiştir. Bu devre ait kabartma süslemeye en iyi örnekler, Divriği Ulu Cami, Karatay Medresesi, Niğde Alaaddin Camii portali, Konya Sırçalı Medrese, Erzurum Çifte Minareli Medresede görülür.
Osmanlı sanatında taş işçiliği üç ana grupta toplanır: 1. Kabartma, 2. Şebeke, 3. Renkli taş. İlk devir Osmanlı mimarisinin taş süslemesinin önemli bir kısmını kabartmalar teşkil eder. Yuvarlak, sivri profilli veya düz yüzeyli olmak üzere çeşitli teknikler alçak kabartma olarak tatbik edilmiştir. İznik Yeşil Cami taş süsleme sanatının en iyi örneklerine sahiptir. Sütun ve paye başlıkları ile kemer yastıklarında görülen lotus ve palmet motifleri düz satıhlı kabartma tekniğiyle yapılmıştır. Bursa Yıldırım Camiinde ise kabartma klasikleşmiş bir görüntü içindedir. Mukarnasın bol ve ince işçilikle kullanılması camiye ayrı bir özellik kazandırmaktadır. Bursa Yeşil Camii ise, klasik devirde Osmanlı taş işçiliğinin varacağı en olgun seviyede süslemelere sahiptir. Edirne Üç Şerefeli Camiinde de taşa işlenmiş kabartma yazının en girift istifli örneklerinden biri portalinde görülebilir.
Çok çeşitli zevklerin, işçiliğin ve motif bileşimlerinin ortaya konulduğu Osmanlı mimari sanatı, 17. asırdan sonra klişeleşmiş ve rumi grubu ile mukarnasın bol kullanıldığı eserler vermeye başlamıştır.
Alçak kabartma
Bir yüzeyden, hafif bir çıkıntı olarak ayrılan heykel türüne denir.
Ortadoğu'da, eski çağlardan kalan din dışı ya da dinsel süslemelerde kullanılan birçok alçakkabartma bulundu. Alçakkabartmanın temel kuralları, taş malzeme açısından fakir olmasına rağmen, Sümer sanatı tarafından saptandı. Öteki halklar, topraklarında bulunan malzemeye göre, kaya (hititler) ya da taş levhalar üzerine (Asurlatr ve Ahemenid Persler), eski olayları canlandıran sahneler işlediler. Mısırlılar, en eski çağlardan beri, mezar odalarını, tapınaklarını, sunak taşlarını, dikilitaşlarını, oyulmuş ya da yüzeyleri geçişli alçakkabartmalarla süslemişlerdi. Yunanlari tapınaklarının frizlerine alçakkabartma eklediler (Parthenon'un Panathenaia frizi).
Günümüzde kabartma sanatı
Kabartma sanatındaki geçmişi Antik Yunan'a ve daha öncesindeki eski Anadolu uygarlıklarına kadar dayanan Türkiye, bu köklü mirasını birçok kabartma sanatı dalında devam ettirmektedir. Bu kabartma sanatı dallarından Türkiye'de en sık rastlananlarından birisi bakır (kabartma) rölyef sanatıdır. Tablolar, duvar kompozisyonları, dekoratif kaplamalar (şömine, davlumbaz, kapı, sehpa ve çeşitli eşya kaplamaları gibi örneklerine günümüzde sıkça rastlanmaktadır. Türkiye'de bu amaçla üretim yapan firma ve şahıslar daha çok Elazığ, Urfa, Erzincan, Konya, Çorum ve Samsun illerimizde yer almaktadır. Fakat birçok kültürel tarihe sahip olan sanat dalında olduğu gibi Türkiye'deki bakır kabartma ile sanat olarak ilgilenen uzman sanatçı sayısı çok azdır. Ayrıca Kabartma sanatı icra edilirken tamamen geleneksel yöntemlerin kullanılması, el emeğinin çok fazla olması ve ortaya çıkan eserlerin eşsiz olması bakır rölyef sanat eserlerini çok değerli kılmaktadır.
Bakır Kabartma Nasıl Yapılır
Kabartılmak istenen bakır levha kalınlığına ve motif detaylarına göre çeşitli materyallerden (ahşap, metal, plastik vs.) üretilen kabartma kalemleri-aletleri kullanılır. Genellikle kabartma kalemleri kabartmayı yapan sanatçının kendi kullanımına göre tasarlayıp imal ettiği aletlerdir. Bakır levha yüzeyi temizlenerek işlenecek olan motif yüzeye çizilir. Çizilen motif daha sonra uzaktan-yakına ilkesi göz önünde bulundurularak kabartılmaya başlanır. Her kabartma evresinde kabarması istenmeyen fon tekrar tekrar indirilmelidir. Kabartma işlemi tamamlandıktan sonra rölyef yüzeyi tekrar temizlenerek zırnıklama işlemi yapılır. Zırnık adı verilen sodyumsülfat bileşiği, az miktarda kükürt ve bolca su ile karıştırılarak kaynatılır. Kaynayan kimyasal karışım özenle, temizlenmiş rölyef yüzeyine sürülerek bakırın koyu bir renk almasını sağlar. Zırnıklama işlemi bittikten sonra rölyef kurumaya bırakılır. Kuruyan rölyef üzeri ince bir zımpara veya benzeri bir materyal ile temizlenerek çukur bölgelerin koyu renkte kalması sağlanır. Bu işlem sona erdikten sonra verniklenen rölyef tamamlanmış olur.
Konuyla ilgili yayınlar
- Çakır Atıl, Arzu (2015). "Rölyef heykel". Yedi, 14. ss. 1-10. doi:10.17484/yedi.30628. 21 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2020.