İçeriğe atla

Kızıl Dedem Muhammed Nebioğlu (Ah Minel Aşk)

Kızıldedem Muhammed Nebioğlu (d. 1950, Şanlıurfa, Türkiye), Bektaşi-Mısri geleneğini sürdüren 20. yy mutasavvıflarındandır.[1][2] Muhammed Nebioğlu, piri Abdulkadir Nebioğlu'ndan devraldığı ‘Kızıldede’ dergahını günümüzde hâlen İstanbul'un Üsküdar ilçesinde yaşatmaktadır. Kendisinin İstanbul Türkçesiyle yazılmış pek çok nefeslerinin bulunduğu Kızıldede Divanı vardır.[3] Bu yönüyle bir Aşık, hem de yurt içi ve yurt dışı konferanslarıyla büyük bir düşünür olarak kabul edilir. 4 çocuk sahibidir.

Hayatı

1950 tarihinde Şanlıurfa'da doğmuştur. Hayatının ilk günlerinde değerli mutasavvıf Nebi ile karşılaşıp onun dualarını almıştır. Eğitimini Şanlıurfa Sanat Enstitüsü'nde tamamlamıştır. Hayatı boyunca Bursa, İstanbul, Irak, İran, Suriye, İsviçre gibi birçok şehirde farklı bilim insanı ve özellikle mutasavvıflarla görüşmüş, onların bilgilerinden istifade edip onlarla bilgi alışverişinde bulunmuştur.[]

Daha sonra Bursa'ya göç etmiş ve oradaki birkaç değerli kişiyle halvete girip, ibadetlerine devam etmiştir. Tasavvufun Mısri kolunun son temsilcisi Bursa'da yaşayan Fahemeddin Baba ile uzun bir müddet son nefesine kadar görüşmüş ve ondan feyzler almıştır. Fahemeddin Baba vefat etmeden yanı başında onun yanında Muhammed Nebioğlu'na dergahının birçok emanetini teslim etmiştir. Emanetler hâlen İstanbul Üsküdar'da Kızıldede dergahında kutsal emanet odasında muhafaza edilmektedir.

İş hayatında birçok devlet işinde bulunurken görünürde aynı zamanda yorgancılığı da öğrenip bu mesleği icra etti. Bursa mutasavvıflarından Salih Efendi tarafından kendisine “Yorgancı” mahlası verildi. Bursa'da bir süre yaşadıktan sonra Muhammed Nebioğlu aldığı manevi bir işaret sonucu İstanbul'a taşındı ve hayatını burada devam ettirdi.

Hayatının en önemli bölümlerinden kabul ettiği ünlü mutasavvıf Abdulkadir Nebioğlu ile ve Mersin'in Tarsus ilçesinde gayb erenlerinden Haydar Baba ile tanışması hayatına çok özel bir anlam kazandırdı. Yaşamının çok önemli bir kesiti kabul ettiği Irak, Suriye, Şanlıurfa, Bursa, İstanbul, İran ve Türkiye'nin birçok yerlerindeki seyirlerinde yaşadığı ve kazandığı manevi güzellikleri dergahında dostlarına sunmakta ve tecrübelerini aktarmaktadır.

Kendi sözleriyle Muhammed Nebioğlu inancını ve ekolünü şöyle tanımlıyor: “Bir isim gerekiyorsa bizim inancımız Muhammedi Ehlibeyd alevisiyiz. Bu inancın süreci ise Bektaşi-Mısri geleneğine bağlıdır. Yol gerekiyorsa İnanç ve Dostluğu ilke edinmişizdir. Dostluk anlayışı da şöyledir, Dost hayattır, Dost nefestir bir kelam, Dost Aşktır, Dost Kudretullahtır, vesselam”.

Kızıldede Dergahı

Dergah hayatı Muhammed Nebioğlu'nun Mürşidliğinde 1984 yılında Bursa'da başlayıp İstanbul'un Üsküdar ilçesinde devam etmektedir. 1984 yılından günümüze Kızıldede dergahı gelen dostlarla ve misafirlerin katılımıyla gitgide büyümüş ve İcadiye'de büyük bir asitanede hizmetlerine devam etmektedir.

Kızıldede uzun yıllar sonucu Muhammed Nebioğlu'nun özel ilgisiyle inanç ve dostlarının yardımıyla çok sayıda emanet kendisine teslim edilmiş ve tahminen bu emanetlerin niteliği Türkiye'de birçok müzedeki eserlerin niteliğinden daha fazladır. Emanetlerin içinde Mısri, Bektaşi, Kadiri, Rufai, Melami ve buna benzer tasavvuf kollarından gelen çok sayıda özel eşya ve tasavvuf çevrelerince kutsal kabul edilen eşyalar vardır.

Muhammed Nebioğlu değerli tasavvuf büyükleri ile görüşmesi sonucu zamanla tasavvuf nefesleri yazmaya başlamış ve 1970 yılından bu yana Kızıldede divanında topladığı 100'ü aşkın nefesi vardır. Bunun yanında yayınlanmamış ufak risaleler ve devam etmekte olan kitapları vardır.

Muhammed Nebioğlu kalk,

İnsanlığa tevhidle bak,

Dost gönlüne durma sen ak

Dost dosttan gayrı bilmezem

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ "istanbul da bir ehlibeyd dergahı". 3 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Eylül 2015. 
  2. ^ Muhammed ali, nebioğlu. "biyografi". kizildedem.com. 14 Ekim 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Eylül 2015. 
  3. ^ Nebioğlu Kızıldedem, Mısri Muhammed. "KIZILDEDEM DİVANI". nadirkitap.com. 26 Ekim 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ekim 2023. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Tasavvuf</span> İslamın içsel, mistik boyutu

Tasavvuf veya Sûfîzm ya da Sûfîlik, İslam'ın iç veya mistik yüzü olarak tarif edilir. Ayrıca Sufizmin batıda yükseltilen içeriğinin "Budizm ve Taoizm gibi içeriksiz güzel yaşama tarzı" olarak yorumlanması da vardır.

Melamîlik (ملامتيه) ya da Melamîler 8. yüzyılda Samanîler devrinde Horasan, İran’ında faaliyet gösteren bir sufi topluluktur. Melamet kelimesi, "kınanmışlık; itab ve serzenişlik; rezillik ve rüsvaylık" anlamlarına gelmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Bektaşîlik</span> Sufi/tasavvufî tarikat

Bektâşîlik, adını 13. yüzyıl Anadolu'sunun İslâmlaştırılması sürecinde etkin faaliyet gösteren ve Hoca Ahmed Yesevî'nin öğretilerinin Anadolu'daki uygulayıcısı konumunda olan Hacı Bektaş-ı Veli'den alan, daha sonra ise 14. ilâ 15. yüzyıllarda Azerbaycan ve Anadolu'da yaygınlaşan Hurûfilik akımının etkisiyle ibahilik, teslis (üçleme), tenasüh ve hulul anlayışlarının da bünyesine katılmasıyla 16. yüzyılın başlarında Balım Sultan tarafından kurumsallaştırılan, On İki İmam esasına yönelik sufi/tasavvufî tarikat.

Beşiktaşlı Yahya Efendi, Molla Şeyhzade ya da Şeyh Yahya Beşiktaşî, Osmanlı devrinde yaşamış mutasavvıf, alim ve şair. Kanuni Sultan Süleyman devrinde İstanbul’da müderrislik yapmış olan Yahya Efendi, devrinin tanınmış alimlerindendir. Osmanlı sarayı ile yakın ilişkileri oldu ve hayatı boyunca Kanuni tarafından kendisine danışıldı. Emekli olduktan sonra Beşiktaş’ta pek çok bina inşa ettirip dergah ve vakıflar kurdu, bölgeyi ağaçlandırarak mesire yerine dönüştürdü.

<span class="mw-page-title-main">Karaca Ahmet</span>

Karaca Ahmet Sultan, Hacı Bektaş Veli’nin yanında dervişlik hizmeti yaptı. Üsküdar sınırları içinde, Gündoğumu Caddesi ile Nuhkuyusu Caddesi'nin birleştiği köşede "Karacaahmet Sultan Dergahı" ve türbesi vardır. Türbe Kanuni Sultan Süleyman'ın Bektaşi tarikatına mensup eşi Gülfem Hatun tarafından yaptırılmıştır.

Tasavvuf, kelime anlamıyla "sufi olmak, sufiye yolunu izlemek" demektir. Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" türü 12. yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı. Konusu Allah'a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir.

İsmâil Hakkı Bursevî,, mutasavvıf, Celvetî şeyhi, müfessir, şâir.

<span class="mw-page-title-main">Eşrefoğlu Rûmî</span>

Eşrefoğlu Abdullah Rûmî, Türk şair, mutasavvıf. Eşref-i Rûmî veya Eşrefoğlu Rûmî olarak anılır.

<span class="mw-page-title-main">Yunus Emre</span> Türk şair ve mutasavvıf (1240–1320)

Yunus Emre (1240-1320), Anadolu sahasında yetişmiş Türk şair ve mutasavvıf. 13. yüzyılın son yarısı ve 14. yüzyılın başlarında yaşamış Türkmen bir derviş olan Yunus Emre, Anadolu'da Türkçe şiirin öncüsüdür. Tarihî şahsiyeti hakkındaki bilgiler yetersiz, hatta birbirini yalanlayıcı nitelikte olmakla birlikte biraz da menkıbelere karışmıştır. Yunus Emre hakkında biyografik bilgi veren velayetnameler ile manzum şiirler dışında temel kaynak bulunmamaktadır.

Niyâzî-i Mısrî,, Halvetiye tarikatının Mısriyye kolunun kurucusu olan mutasavvıf ve şair.

Kalenderîlik ya da Kalender'îyye 10. yüzyılda İran'da, Horasan Melametiliği'nden kaynaklanan bir sufilik akımı olarak ortaya çıkan 12. yüzyılın sonunda Cemaleddin-i Savi adlı Safevi Devletinden bir sufinin gayretiyle teşkilatlanarak Orta Doğu'da ve Orta Asya'da geniş taraftarlar toplayan bir tasavvuf akımıdır. Kalenderîler, mala, mülke ve şöhrete önem vermeyen, toplumdan önemli ölçüde kendilerini tecrid etmiş, kanaat anlayışına sahip bir topluluktu. Kalenderilik, yaşadığı toplumun nizamına karşı çıkararak dünyayı kaale almaya değer görmeyen ve bu düşünce tarzının günlük hayat ve davranışlarıyla da açığa vuran tasavvuf akımıdır. Kalenderîlik söz konusu mistik temelini ve sosyal niteliğini tarihî akış içinde İslâm dünyasının çeşitli yerlerinde ve değişik zamanlarda yeni unsurlarla zenginleştirerek geliştirmiş ve hep muhalif bir çevre olarak süregelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Ahmed Yesevî</span> Türk mutasavvıf ve şair

Ahmed Yesevî ya da Ata Yesevî (Kazakistan Türkçesi: Қожа Ахмед Яссауи; Özbekistan Türkçesi: Xoja Ahmad Yassaviy; 1093, Sayram - 1166, Türkistan, kendi gibi Türk asıllı olan Arslan Baba'nın talebesidir. "Pîr-i Türkistan" lakabıyla bilinen bir mutasavvıf ve şairdir.

Bayramilik veya Bayramiyye Tarikatı, kurucusu Hacı Bayram-ı Veli'nin (1352-1429) adına izafeten Bayramîyye Tarikatı olarak tanınmıştır. Hacı Bayram-ı Veli'nin, hocası Safev’îyye şeyhi Hoca Alâ ed-Dîn Ali Erdebilî'nin talebelerinden Şeyh Hâmid Hâmid’ûd-Dîn-i Veli'nin Aksaray'da ölümünden sonra Ankara'ya dönüp irşâd fa'aliyetlerine başladığı 1412 tarihi, ilk Türk tarikatı olan Bayramiye'nin kuruluşu olarak kabul edilir.

Yesevîlik, adını Nakşibend’îyye tarikâtı şeyhi Yusuf Hemedanî'nin müritlerinden Hoca Ahmed Yesevî'den alan, İslâm'da kadın-erkek denkliğini yaşatan, Anadolu Alevîliği üzerinde bir hayli tesirleri olan, Bektâşî Tarikâtı'nın da beslendiği tasavvufî yol ve Türk tarikatı.

<span class="mw-page-title-main">Hacı Bektaş-ı Veli</span> Anadolu ermişi

Hacı Bektâş Velî ; mistik, seyyid, mutasavvıf, âlim ve İslam filozofu. Alevi-Bektâşiliğin fikir ve isim öncülerindendir. Kendisinin yolunu takip edenlere Bektâşi adı verilir.

Aziz Mahmud Hüdayi, Anadolu’da yetişen velîlerden olup, Halvetiyye tarikatının kolu, Celvetiyye tarikatının kurucusudur.

Nezih Uzel,, Türk musikîşinas, gazeteci, yazar.

Cemâlnur Sargut,, Türk araştırmacı yazar ve yayıncı. Tasavvuf ve İslâm hakkındaki araştırma ve incelemeleri ile tanınmıştır. Nefes Yayınevi'nin ve Kerim Vakfı'nın kurucusu, Türk Kadınları Kültür Derneği'nin İstanbul şubesi başkanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Yusuf Fahir Ataer</span> Bektaşi babası ve futbolcu

Yusuf Fahir Baba, Soyadı Kanunundan sonra Yusuf Fahir Ataer, İstanbul'un önde gelen Bektaşi babası.