İçeriğe atla

Kıtasal çarpışma

Iki kıta arasında bir tektonik çarpışma

Kıtasal çarpışma Dünya'nın yakınsak sınırlarında meydana gelen bir levha tektoniğidir. Kıtasal çarpışma yitim zonu üzerinde olan bir olaydır, bu çarpışma süreci boyunca yitim bölgesi yok edilir ve bu sayede dağlar oluşur, iki kıta bir araya gelir. Kıtasal çarpışma sadece; bu gezegende bilinen farklı kabukların, okyanus ve kıta arasında, nasıl davrandığını gösteren ilginç bir örnektir.

Kıtasal çarpışma anlık bir olay değildir. Çarpışmanın durması onlarca, hatta milyonlarca yıl sürebilir. Hindistan ve Asya arasındaki çarpışma yaklaşık 50 milyon yıldır devam etmektedir ve azaldığına dair hiçbir belirti göstermemiştir. Doğu Afrika orojenizi oluşturmak için doğu ve batı Gondwana arasındaki çarpışma (610 MA) başından (510 MA) sonuna kadar yaklaşık 100 milyon yıl sürmüştür. Pangea oluşturmak için nispeten kısa aralıklarla meydana gelen Gondwana ve Laurasia arasındaki çarpışma 50 milyon yıl kadar uzun sürmüştür.

Yitim zonu: çarpışma noktası

Yitim zonu süreci iki kıtanın (farklı kıtasal kabuğun parçaları) okyanus yolu üzerinden ayrılması ile başlar (ve okyanus kabuğu), birbirine yaklaşır, okyanus kabuğu yavaş yavaş bir yitim zonu olarak tüketilir. Yitim zonu, kıtaların bir kenarı boyunca uzanır ve altına doğru dalarken, gerisinde kalan belirli bir alanda da volkanik dağ zincirlerini yükselterek çalışır. Örneğin; bugün Güney Amerika'daki And Dağları gibi. Yitim, tüm litosfer boyunca etkili olur ve yapısı litosferin yoğunluğu tarafından kontrol edilmektedir. Okyanus kabuğu, ince (6 km kalınlığında) ve yoğun (yaklaşık 3.3 g/cm3) bir bazalt, gabro ve peridotit paketinden oluşur.

Sonuç olarak, çoğu okyanus kabuğu okyanusal bir hendekte kolayca yiter. Buna karşılık, kıta kabuğu kalın (~45 km) ve daha yüzücüdür, çoğunlukla granitik bileşimli kayaçlardan oluşur (ortalama yoğunluğu yaklaşık 2,5 g/cm3). Kıtasal kabuk daha zor dalar ancak fakat ultra-yüksek basınç (UHP) metamorfizmasının da kanıtladığı gibi 90–150 km'den daha fazla derinliklere dalabilir. Normal bir dalma okyanus var olduğu sürece devam eder ancak batışı plaka tarafından taşınan kıtanın açmaya girerken yitim sistemi kesintiye uğrar. Bunun nedeni kıtasal litosferin daha kalın ve altındaki astenosferik mantodan daha düşük yoğunluğa sahip olmasından ileri gelir. Üst plaka üzerindeki volkanik yay yavaş yavaş aktivitesini kaybeder. Devam eden levha hareketi, önceki aşamada derin bir okyanusal hendek olan bölgenin yükselerek dağ kuşağı oluşumuna neden olur. Çarpışma bölgeleri genellikle ofiyolitler olarak bilinen, önceden mevcut okyanusal kabuk ve manto kaya parçaları ile işaretlenmiştir.

Kıtasal kabuğun derin yitimi

Kıtasal kabuğun derin plaka üzerinde çarpışması esnasında kıtasal kabuğun batışı, plaka parçası olarak dalma elde edilir ancak yitim zonu batmaz kabuk olarak tanımlanır. Bilinmeyen oranda dalan kıtasal kabuk ultra-yüksek basınçlı metamorfik koezit ve elmas artı veya eksi olağandışı ihtiva eden silikon zengin lal ve potasyum taşıyan piroksenlerdir. Bu minarellerin varlığı kıta kabuğunun en az 90–140 km derinliğini gösterir. UHP kayaç örneği doğu-orta Çin'in Dabie-Sulu kemer bölgesinde, Batı Alpler, Hindistan ve Himalaya, Kazakistan ve Kockhetav masifi, Avrupa Bohem masifi, Norveç ve Mali gnays bölgesinde olduğu bilinmektedir. En çok UHP kayaçları dilimli bir yaprak veya naplardan ve ince levhalardan oluşur, gerçeği kalın göstermektedir. Kıtasal kabuk yollarında hacimsel ve baskın olarak daha derin dalma görülür.

Fosil çarpışma bölgeleri

Kıta çarpışmaları Süperkıta döngüsünün önemli bir parçası olan ve geçmişte birçok kez meydana gelen bir olaydır. Arktik bölgeler çarpışma sırasında derin olarak aşınmış, bu aşınma sonucunda bölgede yoğun deformasyon ve metamorfizma etkisi görülür. Bölgede çarpışma öncesinde farklı jeolojik geçmişleri olan kıta kabuklarının görülmesi bunun bir kanıtıdır. Jeologlar tarafından eski çarpışma bölgelerine ise genellikle "Sütür bölgeleri" denir.

Kaynakça

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Levha tektoniği</span> Litosferin yapısını inceleyen jeoloji dalı

Levha tektoniği } Dünya'nın litosfer'inin yaklaşık 3,4 milyar yıl öncesinden beri yavaş hareket eden birçok büyük tektonik levha içerdiği düşünülen genel kabul görmüş bilimsel bir teoridir.

<span class="mw-page-title-main">Dünya'nın yerkabuğu</span> Dünyanın dış tabakası

Yer kabuğu, taş küre veya litosfer, Yerküre'nin en dış kısmında bulunan yapıdır.

<span class="mw-page-title-main">Orojenez</span> sıradağların oluşumunu açıklayan yerbilimsel terim

Orojenez, İç kuvvetlerin ortaya çıkma şekillerinden birini ifade eden orojenez terimi dağ oluşumu anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Tektonik</span>

Tektonik, yer kabuğunun yapısını, özelliklerini ve zaman içindeki gelişimini kontrol eden süreçtir. Özellikle, dağ inşası süreçlerini, kratonlar olarak bilinen kıtaların güçlü, eski çekirdeklerinin büyümesini, davranışını ve Dünya'nın dış kabuğunu oluşturan nispeten sert plakaların birbirleriyle etkileşme yollarını açıklar. Tektonik ayrıca küresel nüfusu doğrudan etkileyen deprem ve volkanik kuşakları anlamak için bir çevre sunmaktadır. Tektonik çalışmalar, fosil yakıtları ve metalik ve metalik olmayan kaynakların maden yataklarını arayan ekonomik jeologlar için kılavuz olarak önemlidir. Erozyon kalıplarını ve diğer Dünya yüzey özelliklerini açıklamak için jeomorfologlar için tektonik prensiplerin anlaşılması şarttır.

<span class="mw-page-title-main">Kıta kayması</span> Kıtaların bir zamanlar parçalanan ve şimdi yavaşça birbirinden uzaklaşan büyük bir kara alanı olduğu kuramı

Kıta Kayması Teorisi, 1912'de Alman meteorolog Alfred Wegener tarafından ortaya konulmuş olan ve kıtaların hareket halinde olduğunu ve bugünkü durumunu böylece aldığını öne süren bir teoridir. Kıta kayması, kıtaların birbirlerine ve okyanus havzalarına göre girmiş olduğu büyük ölçekli yatay hareketlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Okyanus çukurlukları</span>

Derin okyanus çukurları, binlerce km uzunluğunda dar alanlardır ve okyanusların en derin kesimlerini oluştururlar. Bunlara denizaltı vadileri de denir. Hendeklerin çoğu Pasifik Okyanusu’nda yer alır ve bazılarının derinliği 10.000 m’yi geçer. Örneğin Mariana Hendeği’ndeki Challenger Çukuru’nun derinliği 11.022 m olarak ölçülmüştür. Challenger Çukuru, dünya okyanuslarında yer alan en derin çukur olarak bilinmektedir. Derin okyanus hendekleri, okyanus tabanlarının küçük bir bölümünü oluşturmasına karşılık çok önemli jeolojik yapılardır. Hendekler litosferik levhaların daldığı ve manto ya gömüldüğü levha yaklaşım alanlarıdır.Levhalardan biri diğerinin altına dalarken depremlerin yanı sıra volkanik aktivite de gelişir. Bu nedenle hendekler, volkanik ada yayı olarak bilinen yay şekilli aktif volkan kümelerine paralellik gösterir. Ayrıca And ve Cascade (Çağlayan) dağ sıralarının bir bölümünü oluşturan kıtasal volkanik yaylar da hendekler ile paralel bir gidiş gösterir. Pasifik Okyanusu kenarı boyunca gözlenen çok sayıda hendek ve ilişkili volkanik aktivite nedeniyle bu bölge ateş çemberi olarak adlandırılmıştır. Okyanus hendekleri genellikle okyanus tabanı seviyesinin 3-4 km altına kadar ulaşır.

Çoğu başkalaşım kayacı yer kabuğunun geniş parçalarının yakınsayan levha sınırları boyunca yoğun deforme olduğu dağ oluşumu süreçlerinde bölgesel başkalaşıma uğrar. Bu işlem en sık kıtasal çarpışma alanlarında oluşur. Çarpışan kıtasal kabukların kenarını oluşturan çökel ve kabuksal kayaçlar kıvrımlanma ve faylanma yoluyla, toplanan halı gibi kısalır ve kalınlaşırlar. Kıtasal çarpışma kristalin kıtasal temel kayaçlarını ve hatta bir zamanlar okyanusun tabanını oluşturan okyanusal kabuğun dilimlerini de kapsar. Dağ oluşumu sürecinde oluşan kabuğun genel kalınlığı yüzmeyle bağlantılı yükselmeyle sonuçlanır ki bu alanlarda deforme kayaçlar deniz seviyesinin üzerine yükseltilirler. Kabuksal kalınlaşma bir biri üzerine ilerleyen kabuksal bloklardan dolayı büyük miktarlardaki kayaçların derine gömülmelerine de neden olur. Dağların derin köklerinde, derin gömülmeye bağlı yükselen sıcaklıklar dağ kuşaklarındaki en üretken ve yoğun başkalaşım olaylarından sorumludurlar. Sıklıkla derine gömülen kayaçlar erime noktalarına kadar ısıtılmış olurlar. Sonuç olarak magma yüzerek yükselmeye yetecek büyüklükte gövdeler oluşturacak boyuta gelene kadar birikir ve üzerinde yer alan başkalaşım ve çökel kayalarına sokulur. Bu nedenle birçok dağ kuşağının çekirdeği magmatik gövdelerle ardalanan, kıvrımlanmış ve faylanmış başkalaşım kayaçlarını içerir. Zamanla bu deforme kayaç kütleleri yükselir ve dağ kuşaklarının merkezi çekirdeklerini oluşturan bu magmatik ve başkalaşım kayaçları üzerleyen birimlerin erozyon ile kaldırılması sonucu yüzeylerler.

<span class="mw-page-title-main">Yitim zonu</span> jeolojik bir süreçt

Yitim zonu, bir plakanın diğerinin altında hareket ettiği ve mantoda yüksek yerçekimi potansiyel enerjisi nedeniyle batmaya zorlandığı tektonik plakaların konverjan sınırlarında gerçekleşen jeolojik bir süreçtir. Bu işlemin gerçekleştiği bölgeler, batma bölgeleri olarak bilinir. Yitim oranları tipik olarak yılda santimetre cinsinden ölçülür, ortalama konverjan oranı çoğu plaka sınırı boyunca yılda yaklaşık iki ila sekiz santimetredir.

<span class="mw-page-title-main">Pasif kıta kenarı</span> yakınsayan levha sınırına karşılık gelmeyen kıta kenarı

Pasif kıta kenarı yakınsama (konverjans) sahsı olmayan, diğer bir deyişle, yakınsayan levha sınırına karşılık gelmeyen kıta kenarı. Burada kıtasal levhadan okyanusal levhaya normal, tedrici bir geçiş bulunur.

Volkanik yay. Adalar dizisi (yayı); çoğunlukla birbirine yaklaşan iki tektonik plaka arasında bulunan sınıra, paralel ve yakın olarak konumlanan, yay şeklinde hizalanmış, volkan zincirlerinden oluşan takımada, yani içinde çok ada olan bir deniz türüdür. Volkanik yay ada yayının alt başlığı altında incelenmektedir. Kısmen deniz seviyesinin altında olan ada yayları, tektonik olarak yay şeklindeki dağ kuşağını oluşturur. Aslında ada yayları, okyanusun altında kısmi olarak kalan bir dağ bendinde bulunan özel bir coğrafik-topoğrafik durumu simgeler. Bunların çoğu volkanlardan oluştuğu için volkanik ada yayları olarak da sınıflandırılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Okyanusal kabuk</span>

Okyanus tabanlarında magmadan gelen malzemenin katılaşması ile oluşan kabuk. Okyanusal kabuk dünyanın bir parçası olan litosfer kabuğunun üzerinde bulunan okyanus havzalarıdır. Mafik kayaçlardan ya da demir ve magnezyum açısından zengin olan sima dan oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Uzaklaşan levha sınırı</span>

Uzaklaşan levha sınırı, levha tektoniğinde farklı sınır ya da farklı plaka sınırları birbirinden uzaklaşmakta olan iki tektonik plaka arasında var olan doğrusal bir alandır. Okyanus tabanlarında okyanus ortası sırtı, karaların iç kısımlarında Büyük Rift Vadisi gibi kıta içi rift kuşakları oluştururlar.

<span class="mw-page-title-main">Deniz tabanı yayılması</span>

Deniz tabanı yayılması, deniz tabanından yayılan yeni okyanus kabuğunun volkanik aktivite ile oluşup, sonra yavaş yavaş tepeden hareket ettikten sonra, okyanus ortası sırtlarla ortaya çıkan bir süreçtir. Deniz dibi yayılması, levha tektoniği teorisi, kıtaların kayması açıklamaya yardımcı olur. Okyanusal plakaları sapmak, tensional stres kırıkları kabuğunun oluşmasına neden olur. Bazaltik magma yeni deniz tabanı forma okyanus tabanında kırıklar ve soğur yükselir. Büyük kayalar küçük kayalar yakın yayılan bölgeyi tespit edilecek süre yayılan bölgesinden uzakta bulunacaktır.

<span class="mw-page-title-main">Yakınlaşan levha sınırları</span>

Yakınsak bir sınır Dünya üzerinde iki veya daha fazla litosfer plakasının çarpıştığı bir alandır. Bir plaka sonunda diğerinin altına kayar ve batma olarak bilinen bir işleme neden olur. Batırma bölgesi, Wadati – Benioff bölgesi adı verilen birçok depremin meydana geldiği bir düzlemle tanımlanabilir. Bu çarpışmalar milyonlarca ila on milyonlarca yıl arasında gerçekleşir ve volkanizmaya, depremlere, orojeneze, litosferin yok edilmesine ve deformasyona yol açabilir. Yakınsama sınırları okyanus-okyanus litosferi, okyanus-kıta litosferi ve kıta-kıta litosferi arasında meydana gelir. Yakınsak sınırlarla ilgili jeolojik özellikler kabuk türlerine bağlı olarak değişir.

Tektonik yükselme denilen olay plaka tektoniğin yüklenen dünya yüzeyinin jeolojik yükselmesidir. Tektonik yer kabuğunun yapıları, bu kabuğun uzun yıllar süren farklı hareketleriyle meydana gelmiştir. Tabakalar tortulanma sırasındaki ilk yatay görünüşünü koruyamamışlardır eğilmiş,bükülmüş kıvrılmış ve kırılmıştır. Aynı zamanda altta yatan mantonun yoğunluk dağılımındaki değişikliklere sert litosferin ezilmesine neden olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Litosfer</span> Dünyanın kabuklaşmış ve katılaşmış dış yüzeyidir

Litosfer, eski Yunancada "kayalık" Hintçede "küre" anlamlarına gelir. Tanım olarak ise, sert ve mekanik özellikleri ile tanımlanan karasal tipte bir gezegenin veya doğal uydunun en dış kabuğudur. Litosfer, kabuk ve üst mantonun binlerce yıl veya daha büyük zaman ölçeklerinde elastik olarak davranan üst mantonun en üst bölümünden oluşur. Gezegenimizin kaya kısmını oluşturan ve en dış katmanı olan kabuğu tanımlamada kimyasal ve mineraloji yapısı kullanılır. Litosferin altındaki katman, astenosfer olarak bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Orojenik kuşak</span>

Bir orojenik kuşak veya orojen, yerkabuğunun orojenezden etkilenen bir bölgesidir. Bir kıtasal levha çöktüğünde ve bir veya daha fazla dağ silsilesi oluşturmak üzere yükseldiğinde bir orojenik kuşak ortaya çıkar. Bu orojenik kuşaklar, orojenez adı verilen bir dizi jeolojik süreç ile meydana gelirler.

<span class="mw-page-title-main">Helenik yitim zonu</span> yitim zonu

Helenik yitim zonu (HYZ), Afrika Levhası ile Ege Denizi Levhası arasındaki Afrika'nın okyanusal kabuğunun Ege Denizi Levhası'nın altına doğru kuzey-kuzeydoğu yönünde battığı bir yakınlaşan levha sınırıdır. Bölgenin en güney kısımda bulunan en sığ bölüm Akdeniz Sırtını oluşturan deforme olmuş kalın tortul kayaçlar altında gizlenmiştir. Helen yayının volkanik olmayan kısmının kuzeyinde belirgin bir şekilde artan, güney kısmının nispeten sığ eğimini gösteren, iyi tanımlanmış bir Wadati-Benioff depresellik bölgesine sahiptir. Aşağı doğru inen levha, 410 km derinlikteki manto geçiş bölgesinin tepesine kadar sismik tomografi kullanılarak görüntülenmiştir.

Mega bindirmeli depremler, bir tektonik plakanın diğerinin altına doğru zorlandığı yakınsak plaka sınırlarında meydana gelir. Depremler, iki plaka arasındaki teması oluşturan bindirme fayı boyunca yaşanan kaymadan ötürü kaynaklanır. Bu levhalar arası depremler, 9.0'ı geçebilen moment büyüklükleri (Mw) ile gezegenin en güçlü depremleridir. 1900'den bu yana, büyüklüğü 9.0 veya daha büyük olan tüm depremler, mega bindirmeli depremlerdir.

Denizaltı veya su altı depremi, bir su kütlesinin içinde, özellikle de okyanusun dibinde meydana gelen bir depremdir. Tsunamilerin başlıca nedeni bu tarz depremlerdir. Büyüklük, moment büyüklüğü ölçeği kullanılarak bilimsel olarak ölçülebilir ve şiddeti, Mercalli şiddet ölçeği kullanılarak belirlenebilir.