Hakaslar, Sayan dağlarından kuzey denizine doğru Yenisey Nehri boyunca uzanan bölgede oturan göçebe Türk boylarına denir. Hakaslar, Abakan Türkleri, Yenisey Kırgızları, Minusinsk Tatarları veya Abakan Tatarları gibi değişik adlarla da anılmışlardır.
Hakas Cumhuriyeti veya Hakasya Rusya Federasyonu'na bağlı Türk soylu Hakas Türklerinden adını alan özerk bir cumhuriyet.
Türk mitolojisi, tarihi Türk halklarının inanmış oldukları mitolojik bütüne verilen isimdir. Eski efsaneler, Türk halklarının eski ortak inancı Tengricilikten ögeler taşımaktan çok sosyal ve kültürel temalarla doludur. Bunların bazıları sonradan İslâmî ögeler ile değiştirilmiştir. Dünyanın en eski edebi belgelerinden biri olarak geçen Dede Korkut destanlarının orijinal yapıtları, Vatikan ve Dresden kütüphanelerinde bulunmaktadır. Ege ve Anadolu Uygarlığı mitolojisi ile benzerlikler bulundurmaktadır.
Bozkurt, Türk, Moğol ve Altay mitolojisinde kutsal hayvan ve ulusal sembol. Boskord ve Pusgurt olarak da söylenir. Bozkaskır, Çalkurd sözcükleri yine aynı anlama gelir. Moğollar, Börteçine derler. Gökkurt veya Gökbörü, Kökbörü betimlemesi de yine niteleyici olarak kullanılır.
Kırgızlar, çoğunluğu Kırgızistan'da yaşayan Türk halkı. Türklerin bilinen en eski yazılı belgeleri olan Yenisey ve Orhon Yazıtları'nda Kırgızlar, tarihleri çok eskiye dayanan Türk kavimleri arasında zikredilmektedir.
Bahşı, Türkmenlerde destan anlatıcısı, Özbeklerde destancı ve falcı, Kazak ve Kırgızlarda ise büyücü ve duahan manalarında kullanılmaktadır. Türkçe Kişi Adları Sözlüğünde; 1. Bilgin, öğretmen. 2. Saz şairi, âşık. 3. Hekim. olarak tanımlanır.
Yenisey dilleri, Orta Sibirya'da Yenisey Nehri yakınlarında konuşulan bir dil ailesidir. Ket dili hariç gruptaki diğer dillerin soyu tükenmiştir. Yenisey dilleri, Kuzey Amerika'daki Kızılderili Na-Dene dilleri ile birlikte Dene-Yenisey dil ailesi altında sınıflandırılması önerilmektedir. Tonlamalı dillerdir.
İslamiyet öncesi Türk edebiyatı ya da Destan dönemi Türk edebiyatı, Türklerin İslamiyeti kabulünden önceki dönemlerde oluşturdukları edebiyata verilen isimdir. İslamiyet öncesi Türk edebiyatı M.Ö 4000'li yıllardan başlayarak Türklerin İslamiyeti kabul ettiği XI. yüzyıla kadar sürmektedir. Bu dönem edebiyatı genellikle sözlü ürünlerden oluşmuştur ve yazılı ürünler yok denecek kadar azdır. İslamiyet öncesi Türk edebiyatında M.S VI. yüzyıla kadar olan dönem sözlü edebiyat dönemi olarak adlandırılırken, ilk yazılı eserlerin verilmeye başlamasından sonra yazılı edebiyat dönemi başlamıştır. Eski Türklere ait olan en eski yazılı belgeler ise Orhun Yazıtları'dır Bu yazıtlar Türklerin bilinen ilk alfabesi olan Orhun alfabesi ile Göktürkler tarafından yazılmış yapıtlardır. Genel olarak Orhun Yazıtları'ndan önceki dönem sözlü edebiyat, sonrası ise yazılı edebiyat olarak nitelendirilmiştir.
Halk hikâyesi veya halk öyküsü, toplumsal iz bırakmış bir olaydan veya bir yazınsal ürünün sözlü kültürde bıraktığı derin etkiden kaynaklanarak ortaya çıkan halk edebiyatı ürünlerine verilen ad. Ayrıca, bazı halk bilimciler halk öyküsünü: "Çağdaş çağlara yaklaştıkça geçirdiği değişimle destanların yerini tutan halk ürünü." olarak görmüştür. Destanlar olağanüstü ögelerin çokça rastlandığı türlerdir. Halk hikâyeleri ise olağanüstülük düzeyinin ikinci safhasında yer alır ve destanlara oranla halk hikâyelerinin olay örgüsü daha gerçekçidir. Halk hikâyeleri bu yönüyle modern çağların yazın türleri olan roman ve öykü gibi mensur türlerle, destan arasında bir geçiş sürecini yansıtan ürünlerdir. Halk hikâyelerinde olaylar belirli kahramanların üzerine kurulmuştur. Bu kahramanlar çoğu kez; tanınmış bir edebî ürünün içeriğinde yer alan kahramanların topluma mal olması ve anonimleşmesiyle oluşmuştur. Aslen Divan edebiyatı'na ait mesneviler olan Leyla ile Mecnun ve Ferhat ile Şirin gibi eserler, taç eserlerin toplum tarafından sözlü kültüre aktarılıp "halk hikâyesi" haline gelmesinin en önemli örnekleridir. Bunun yanında halk edebiyatı ürünlerinde de bu duruma rastlanmaktadır. Örneğin, Kayıkçı Kul Mustafa'nın Genç Osman Destanı; toplumun beğenerek halk hikâyeleştirme sürecine dahil ettiği eserlerdendir. 1930'da edebiyat tarihçisi Fuat Köprülü, Genç Osman Destanı'nı halk hikâyelerinin oluşum evrelerini tespit etmek maksadıyla incelemiştir. Ayrıca bu çalışma; Türk edebiyatındaki anonim hikâyeleşme süreci hakkında yapılmış ilk çalışmalardan biri olmuştur.
Tulpar, Türk mitolojisinde yer alan kanatlı at figürü. Pegasus ile benzerdir. Kırgızların Manas Destanı'nda bu uçan kanatlı atlardan söz edilir. Arkeolojik olarak da Kazakistan'da keşfedilen Esik Kurganında bulunan Altın elbiseli adam isimli elbisenin başlığında tulpar figürü vardır.
Manas Han – Türk, Altay ve özellikle Kırgız mitolojisinde söylencesel hakan. Manas Destanı'nın başkişisidir. Kırgızların bir ulus haline gelmelerinde büyük bir etkisi olmuştur. Hatta destanın kendisi bile Kırgızları bir araya getiren ortak bilinç aşılayan bir etkendir.
Ak-Dovurak — Güney Sibirya'da Tuva cumhuriyetinde ikinci önemli şehir. Yenisey akarsuyunun sol kolu olan Hemçik akarsuyu yakınında, Kızıl şehrinin 301 km uzağındadır. Nüfusu: 13.700 kişidir.
Yenisey Kırgızları ya da Eski Kırgızlar, günümüzde Krasnoyarsk Krayı sınırlarında kalan Sayan-Altay bölgesinde, Baykal Gölü'nün batısında Yenisey Nehri'nin aşağısında Minusinsk'in güney kısımlarında MÖ 3 yüzyıldan MS 13. yüzyıla kadar yaşamış eski Türk halkı. Tarihte Kırgız adıyla anılan en eski ilk halk olup günümüzdeki Hakaslar, Fuyü Gırgıs dilini konuşan Fuyü Kırgızları, Kırgızlar, Altaylar ve Sayan dillerini konuşan Tuvalar/Tofalar/Duhalar/Soyotlar gibi Türk halklarının atalarından biridir. Yenisey Kırgızları Antik ve Orta Çağ Orta Asya'sının askeri-siyasi ve etno-kültürel tarihinde önemli bir rol oynamışlardır.
Tuva Türkleri antroponimi — Tıva (Tuva) Türkleri tarafından kullanımı yaygın kişi adları çoğunlukla Türk dili, Tibet dili ve Rus dili menşelidir. Rusçadan da öbür Türk halklarında olduğu gibi faydalanılmıştır. Türkçe isimle birlikte Tibetçe eklentiler de görülür. Tıva dili, köken olarak Türk diline dayandığı için kişi adlarında Türk dili adların yaygın olduğu görülür. Misal olarak «Belek maa» — belek hediye manasına gelir. -maa eklentisi de Tibetçeden gelmiştir. Belekmaa şeklinde yazılır ve söylenir. Anay (Анай) 'kuzucuk', Belek 'armağan', Maadır (Маадыр) 'bahadır', Mergen (Мерген) 'bilge, akıllı', Çeçek (Чечек) 'çiçek', Чечен 'zarif' adları ve manaları böyledir.
Şor Türkleri antroponimisi veya Şor Türkleri kişi adları — Şor Türkleri tarafından kullanımı yaygın kişi adları çoğunlukla Türk dili menşelidir. Rusça ve çevre dillerden de öbür Türk halklarında olduğu gibi faydalanılmıştır. Türkçe isimle birlikte Rusça da görülür. Misal olarak «Karlığaş» — karlı ağaç manasına gelir, kız adı olarak kullanılır. Şorlar, Sibiryanın güney taraflarında Rusya'nın şu an sınırları içindeki Kemerova bölgesi, Hakasya, Krasnoyarsk Kray, Altay Krayı ve Altay Cumhuriyetinde yaşamaktadırlar. Geçmişte Şorya adıyla Şor Türklerinin kendi yerleşim yerleri bulunmaktaydı.
Saha Türkleri antroponimi — Saha (Sakha) Türkleri tarafından kullanımı yaygın kişi adları çoğunlukla Türk dili ve Rus dili menşelidir. Rusçadan da öbür Türk halklarında olduğu gibi faydalanılmışsa da Sahaca'ya uydurulmuştur.
Hakas Türklerinde Kişi Adları veya Hakas Türkleri Antroponomi — Hakas Türkleri tarafından kullanımı yaygın kişi adları çoğunlukla Türk dili menşelidir. Erkek ve kız adları arasında keskin bir ayrım yoktur. Kız adlarında yaygın olarak yiyecekler, kadın giyim ve takı isimleri vardır. Örneğin: Pızılah - " peynir ", Köçe - " arpa ", Hurçu - " yüksük ", Izırga - "küpe" gibi. Erkekler için erkek aksesuarların adları seçilir: Mıltıh - " tabanca ", Pıçahtağ - "bıçaklı ", Hanza - 'pipo'. Doğadan adlar da vardır: Saashan - " saksağan ", Hulun - "tay", Hozan- "tavşan", Pörçö - " çiçek ", Sargay- "ötmek", Nımırt - " kuş kirazı " vb. İsimlerin ana bileşimi, Sayan-Altay ve Orta Asya'daki birçok halk arasında benzerliklere sahip ortak Türk antroponomileri tarafından temsil edilmektedir. Ayrıca Moğol, Arap ve Fars kökenli isimler de var. Hakas nüfusunun Hristiyanlaştırılması ile bağlantılı olarak, Rus antroponomilerinin nüfuz etmesi nedeniyle isim sayısı önemli ölçüde artmıştır.
Gülzura Cumakunova – Kırgız Türklerinin çağdaş dil ve edebiyat bilgin kadını, mütercim, sözlük uzmanı, edebiyatçı, "Manas" destanı araştırmacısı, ilmi kaynak analisti, Filoloji doktoru. Post-Sovyet Orta Asya'dan Türkiye'ye bilimsel çalışmalar için varıp, Türkiye'de akademisyen olarak devam etmiştir. Ankara Üniversitesinde Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümünde görev yapmaktadır..
Türk edebiyatında destan, efsaneden sonra ortaya çıkmış bir edebî türdür. Türk milletinin bir bütün olarak zamanımıza ulaşmış büyük destanları olmasa da yabancı kaynaklarda yer alan bazı parçaları mevcuttur. Türk destanlarına ait çeşitli parçalar Çin, Fars, Moğol ve Arap kaynaklarında bulunmaktadır. Bilinen Türk destanları arasında en eskisi Yaratılış Destanı’dır. Bu destan, Altay Türkleri arasında anlatılagelmiştir. Rus Türkolog Vasili Radlof tarafından saptanıp yazıya geçirilmiştir. İslâmiyet'ten önceki döneme ait en eski destanlar Saka Türkleri'ne aittir. Bu destan zinciri içinde Alp Er Tunga ve Şu Destanı parçaları bulunur. Bunlar Kaşgarlı Mahmut'un Divân-ı Lügati't-Türk adlı eserinde yer almaktadır.
Altay Türkleri antroponimisi veya Altay Türkleri kişi adları — Altay Türkleri tarafından kullanımı yaygın kişi adları Türk dili menşelidir. Rusça ve çevre dillerden de öbür Türk halklarında olduğu gibi faydalanılmıştır. Türkçe isimle birlikte çok sayıda Rusça adlar da görülür.