İçeriğe atla

Kıreli, Hüyük

Kıreli
Harita
Türkiye'de bulunduğumuz yer
Türkiye'de bulunduğumuz yer
ÜlkeTürkiye
İlKonya
İlçeHüyük
Zaman dilimiUTC+03.00 (TSİ)

Kıreli, Konya'nın Hüyük ilçesinin mahallesidir. Konya-İzmir karayolunun 120'nci kilometresinde konuşlanmıştır. Kuzeyinde Şarkikaraağaç (19 km), doğusunda Çavuş mahallesi (5 km.) ve Hüyük ilçesi (9 km), güneyinde Beyşehir (30 km) ve batısında da Beyşehir Gölü bulunmaktadır.

Kıreli; Toroslar'ın başlangıcı sayılan Anamas Dağı ile Sultan dağları arasındaki Şarkîkaraağaç Ovası'nın kuzeyinde bulunan Karagedik sırtlarından itibaren Suğla Gölü'nün ötesine kadar uzunlamasına inen çukurlukta yer alan bir yerleşim yeridir. Bölge, Beyşehir arkasındaki Lalelik ve Genek dağları ile iki bölmeye ayrılmaktadır. Sultan Dağları'ndan çukurluğa doğru inen dereler, alüvyonlarıyla bölgeyi doldurarak Şarkikaraağaç ve Beyşehir25 Şubat 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. ovaları ile Kıreli Ovası'nı meydana getirmiştir (Saraçoğlu, 1990: 370). Miryokefalon Savaşı'nı araştıran tarihçilerin tespitlerinde çok eski zamanlarda Beyşehir Gölünün Kıreli ve Beyşehir olarak iki ayrı göl konumunda olduğu sonradan birleşerek Beyşehir gölüne dönüştüğü belirlenmiştir. Kıreli; yerleşim olarak Konya-Isparta-İzmir karayolunun 120. km'sinde yolun sağ ve sol taraflarında enlemesine olarak konuşlanmıştır.[1] Kıreli 37.918892 enlem ve 31.535572 boylamda yer almaktadır. Rakımı (deniz seviyesinden yüksekliği) 1151 metredir. Dinar üzerinden gelen ünlü Kıral Yolu, Uluborlu-Kemer Boğazı-Dedelik vadisi-Köke-Kötürnek-Gelegermi-Manarga-Karaağaç-Fele-Kıreli-Hüyük üzerinden Konya'ya doğru uzanır. İklimi; karasal ve Akdeniz iklimi etkisinde karışık olmakla beraber nispeten Konya geneline göre daha ılımandır.

Kıreli Tarihçesi

Kıreli'nin tarihi ile ilgili rivayetlere bakıldığında M.Ö 2000 yıllarında Roma İmparatoru Agustüs tarafından kurulduğu belirtilmektedir. Bu bölgenin yakınlarında Hitit kalıntılarının da bulunduğu göz önüne alınırsa Kıreli tarihinde çok eski zamanlara kadar yerleşmenin gittiği söylenebilir. M.S 704 ve 708 yıllarında Kıreli; Emevilerin eline geçerek halkın İslam dini ile tanışma süreci başlamıştır. 1146 yıllarında Bizans İmparatoru tarafından, Kıreli; Anadolu Selçuklu Beyi Kutalmış oğlu Süleyman Şaha geri verilerek Selçuklu Devletine geçmiştir. 1277 yılında Selçuklu Sultanı Alaaddin buradaki şehir yapılarını ve eski eserleri sallarla Beyşehir Gölünün karşısına taşımıştır. Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından sonra Kıreli'nin de içinde olduğu bölge, önce Beyşehir yöresinin hakimi konumunda olan Eşrefoğulları Beyliği ve daha sonra da Antalya ve Isparta yörelerinde hakimiyet kurmuş olan Hamitoğulları Beyliği'nin eline geçmiştir. 1374 yılından 1467 yılına kadar Kıreli ve çevre bölgeleri Karamanoğulları ile Osmanlı Devleti arasında pek çok defa el değiştirmiştir. Beyşehir, 1466 yılında kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra Seydişehir ve Bozkır bölgelerini de içine alacak şekilde sancak merkezi yapılmış Kıreli de bu sancağın içinde yer almıştır. Bu dönemde Kıreli; Göçü, Cezire, Yenişehir, Kaşaklı, Yağan, Yaylasun, Gurgurum ve Bozkır'ın da aralarında olduğu dokuz nahiye ile birlikte Beyşehir'e bağlıdır. (Erdoğru, 1992: 84).[2]

Dağ Pazarı Savaşı

Karamanoğlu Beyliğine 2. İbrahim'in 1456 yılında vefatı ile birlikte oğulları Pir Ahmet Bey ve İshak Bey arasında taht kavgası meydana gelmiş ve bu anlaşmazlıklar en sonunda Kıreli ovasında dağ pazarı denilen mevkide 1466 yılında iki kuvvet arasında bir savaşa neden olmuştur. Pir Ahmet ve İshak Bey kuvvetleri aynı yerde üç defa savaş yapmışlar ve üç savaşı da İshak Bey kazanmıştır. İshak Bey Ova ili olan Kıreli ve Beyşehir ile İç-il olan Silifke ve Tarsus bölgelerini birleştirip Karamanoğlu Beyliğine Bey olmuş ve bu bölgelerde hakimiyet kurmuştur.[3]

Kesin olarak 1467 yılında Fatih Sultan Mehmet Karamanoğulları Beyliğine son vermesiyle birlikte, bu bölgenin tam anlamıyla kontrolü Osmanlı Devletine geçmiştir. 1467 yılından sonra çevre yerleşim yerleri Eşrefoğulları Beyliğinin merkezi olan ve sonradan Osmanlı Devletinde sancak haline gelen Beyşehir sancağına bağlanmış etrafta yer alan pek çok yerleşim yeri de Beyşehir sancağına bağlı Kireli Livasına köy olarak bağlanıp bölge bu şekilde idari teşkilatlanmıştır.[4]

Kıreli Meydan Muharebesi

Uzun Hasan'ın yeğeni Komutan Mirza Yusuf Şah ile Fatihin oğlu o zamanki Konya valisi Şehzade Mustafa Çelebi arasında Kıreli'de meydan muharebesi yapılmıştır. (1471-1472) Kıreli Meydan Muharebesi (18 Ağustos 1472) Konya Valisi Şehzade Mustafa ile Karamanoğullarına yardım için gelen Yusuf Mirza (Akkoyunlular) arasında yapılmıştır. Savaş Osmanlıların zaferiyle neticelenmiş ve Şehzade Mustafa; Akkoyunlu komutanını da dahil olmak üzere pek çok esiri İstanbul'a göndermiştir. Bu savaş iki devletin arasını açmış sonraki yıllarda Otlukbeli mevkiinde meydana gelen Otlukbeli Savaşının da sebebi sayılmıştır. Kıreli meydan muharabesinde esir olanları kurtarmak amacıyla Akkoyunluların Hükümdarı Uzun Hasan, Osmanlılara savaş ilan etmiş Otlukbeli Savaşı olmuştur. (1472) Otlukbeli Savaşı da Osmanlıların zaferi ile neticelenmiş ve bu sayede Anadolu Türk birliğinin kurulması yolunda güçlü bir adım atılmıştır.[3]

Osmanlı Dönemi Kıreli Nahiye Teşkilatı

1584 yılında 66 Köy, 28 mezraa Kıreli nahiyesi içindedir. Yarankömü, Göçeri, Öyük, Çavuş, İlmen, Sergisaray (Selki), Balganda, Çukurkend, Deşdiğin, Zuvarık (Değirmenaltı) Sadıkhacı, Köşk, Yenice, Görünmez, Kiçi (Mutlu), Budak,Tolca ve Fele nüfus açısından Kıreli'ye bağlı büyük köylerden bazılarıdır. Kıreli Nahiyesinin güneyinde yer alan Akburun, Zaviyecik ve Kıstıvan gibi köyler bazen Kıreli Nahiyesine bazen de Cezire Nahiyesine bağlanmıştır. O zamanlar Beyşehir bölgesinde; Kıreli Nahiyesi gelir bakımından; Gurgurum ve Göçü den sonra gelen zengin yerleşim yerlerindendir. Kıreli; 17. Yüzyılın ortalarında Osmanlı arşivlerinde kaza olarak zikredilmektedir. Osmanlıların 32 eyalete ayrılması üzerine Karaman bölgesindeki 7 sancaktan biri olmuştur. 18. Yüzyılda gelindiğinde Yarankömü, Lağrı, İkikuyu ve Hamzalı köylerinin birleşmesiyle Kıreli Nahiyesi teşekkül etmiştir. Bu şekildeki Nahiye idari teşkilatlanması sonradan Osmanlı Belediye Nizamnamesi ile yeniden düzenlenmiştir. Tanzimat'ın ilk yıllarına kadar bu idarî yapısını muhafaza eden Kıreli, 1841 yılında oluşturulan muhassıllık uygulaması çerçevesinde Beyşehir Muhassıllığı'na bağlı bir kaza olarak idare edilmeye başlanmıştır. (Muşmal, 2005: 62).[1]

Osmanlı Devletinde 1876'da Vilâyet Belediyeleri için bir kanun çıkarıltılmış, Kıreli Nahiyesi de belediyeler kanunu mucibince Dahiliye Nezâreti'ne yaptığı başvuruda; "Kıreli Nahiyesinin büyüklüğü ve temizliğe olan ihtiyacı nedeniyle merkez nahiyede bir belediye dairesi teşkilini talep etmiş ve "Nahiyenin "cesâmetine (büyüklüğüne) ve tathîrâtına (temizliğine)" olan ihtiyacını yerinde gören Konya Vilayet Meclisi de belediye teşkilini yerinde bularak bu hususla ilgili mazbatayı Sadâret'e ileterek 11 Ocak 1910 tarihli ve 523 numaralı mazbatasına cevaben Kıreli; Beyşehir Kazası'na bağlı belediye olarak 30 Ekim 1886 tarihinde kurulmuştur.[5]

Osmanlı devleti Belediye teşkilanması kapsamında (1906) yılına kadar tertip edilen toplam 28 vilayet salnâmesinde de Kıreli'nin bu statüsü korunarak devam etmiştir.Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında Kıreli Nahiyesi'ne bağlı köy sayısının 26 olduğu bilinmektedir. Bu köylerden büyük bir kısmı (İlmen, Burunsuz, Budak, Çukurkent, Çavuş, Selki, Tolca, Fele, Kıyakdede, Köşk, Göçeri, Görünmez, Hüyük, Yenice ve Suludere, Balganda (İmrenler), Kaba (Pınarbaşı), Kiçi (Mutlu), Zıvarık (Değirmenaltı) ve Hordu (Kuşluca)) uzun yıllar aynı isimlerle varlıklarını devam ettirmişlerdir. Kıreli'ye bağlı köyler arasında zikredilen Kınık, Kırbadem, Yarankömü ve Ebulvefa gibi yerleşim birimleri üzerlerinden geçen İlmen çayının çevredeki Çavuş ve İlmen köylerinin su ihtiyacını ancak karşıladığından bu köyler zamanla diğer köylerle birleşerek günümüzde artık mevcut durumunu muhafaza edememiştir .1922 senesinde Kıreli Nahiyesi'ne bağlı olarak gördüğümüz Mada Adası önce yerleşim yeri iken sonraları at, eşek ve davar beslenilen yer olmuştur. Bu ada Beyşehir Gölü'nde bulunan irili ufaklı 33 adanın en büyüğüdür.[6]

Cumhuriyetin döneminde Kıreli

Kıreli; belde teşkilatı konumunda iken, merkez mahallleri olarak Çay, Cumhuriyet, Hürriyet, Pazar, Orta ve Yeni mahallelerinin birleşiminden oluşan Belediye teşkilatını uzun yıllar muhafaza etmiştir. Kıreli; çevresindeki köylerle birlikte hayvan alım satım yeri, alış-veriş ve ticaret alanı, tarım ürünleri toplama merkezi olarak 1950 yıllarına kadar büyüklüğünü muhafaza etmiştir. Kıreli, 28 Şubat 1966'da belediye statüsü alarak beldeye dönüştü.[7] Kastamonu Milletvekili Murat Başeskioğlu tarafından İsmil ve Yeniceoba ile birlikte ilçe olması teklifi TBMM'ye 07/10/1999 yılı ve 133 sayılı kanun teklifi ile sunulmuş lakin kabul görmemiştir.[8] Sonunda gelişmişliği yıllara göre zayıflamaya başlayan Kıreli sonraki düzenlemelerle mahalle statüsüne kadar düşmüştür. Kıreli'nin bağlı olduğu ilçe Hüyük; 1943'te Bucak merkezi, 1955 yılında önce Belediye ve daha sonra da 04.7.1987 tarih ve 3392 sayılı Kanunla İlçe olmasıyla birlikte Kıreli; Beyşehir ilçesinden alınıp Hüyük ilçesine bağlı bir belediye dönüşmüştür. Daha sonra 12/11/2012 tarih ve 6360 sayılı Büyükşehir yasası ile nüfusu 2000'in altına düştüğü gerekçesiyle 1886 yılından beri belediye idari teşkilatı olan Kıreli Belediyesi kapatılarak Konya Hüyük ilçesine bağlı bir mahalle haline dönüştürülmüştür.[9]

Kıreli Ekonomisi

Kıreli'nin ekonomisi öncelikli olarak tarıma ve hayvancılığa bağlıdır.Tarım alanları geniş alanlarda yer kaplamakta olup Kıreli'nin ihtiyacını fazlasıyla karşılamaktadır. Her türlü tarım ürününün yetişmesine imkân veren iklim şartlarıyla ürün yelpazesi oldukça gelişmiştir Buğday, Arpa, Yulaf, Çavdar, Mısır, Nohut, Şekerpancarı, Fasulye, Mercimek, Ayçiçek, Haşhaş, Fiğ, Bakla, gibi bakliyat, Ceviz, Badem, Elma, Armut, Ayva, Kayısı, Şeftali, Çilek, Karpuz, Kavun, Kiraz, Vişne, Üzüm,Erik, Domates, Biber, Kabak, Patlıcan, Ispanak gibi sebze ve meyve yanında Fındık, İncir gibi farklı ürünler de yetiştirilmektedir. Ciddi anlamda meyvecilik vardır. Ürünler iç ve dış piyasada değerlendirilmektedir. Arıcılık ve balıkçılık Kıreli halkı tarafından yaygın olarak yapılmaktadır. Kıreli'de tarımın önemli yere sahip olması hayvancılığı da geliştirmiş olup, meraların çokluğu ve bereketli olması sebebiyle hayvancılık açık ve kapalı olarak yapılabilmektedir. Kıreli'de büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvancılığı yapılmaktadır. Yazın Beyşehir gölü kenarında bulunan çayırlık alanlar mera olarak kullanılarak hayvanlar otlatılmaktadır. Kışın ise hayvanlar bahar aylarına kadar ahır ve besihanelerde kapalı olarak bakılmaktadır. Kıreli'nin göle komşuluğunun olması sebebiyle ağ balıkçılığı yapılabilmektedir. Tarım alanları göle yakınlığı sebebiyle sulak durumdadır. Sulama projeleri sayesinde tüm tarım arazileri rahatlıkla sulanabilmektedir. Beyşehir gölünden tutulan balıklar balık fabrikasında işlenerek iç piyasaya sürülmektedir. Kıreli'de un ve tuğla fabrikalarının da olması Kıreli ile birlikte çevre köylerdeki vatandaşların da istihdamına katkı sağlamaktadır. Turizm faaliyetleri son derece kısıtlı olmakla birlikte gezilip görülecek yerler de mevcuttur. Körpe Doğal Kaynak Suyu, Beyşehir Gölü Mesire Alanları, Merkez Eski Camii, Orta mahalle Camii,Yunus Emre Camii, Çavuş Çeşmesi, Kıreli kervansarayı, Kül adası,Lara Hamamı, Köseler harmanı,Ozan çayı,Yolak ve Sarıyer mesire alanları, Kuş Havzası, Çamlık Seyir Tepesi gezilip görülecek yerlerdendir.[2]

Cumhuriyet Dönemi Kıreli Belediye Başkanları[10]

Cumhuriyet döneminde yapılan seçimler neticesinde Kıreli'de başkanlık yapanlar ve partileri aşağıda belirtilmiştir:

1968-İsmail Kayhan (AP)

1989-Ömer Ülvan (DYP)

1994-Nurettin Şahin (DYP)

1999-Nurettin Şahin (ANAP)

2004-Ali Mermer (AK PARTİ)

2009-Ali Mermer (AK PARTİ)

Diğer Özellikleri

Kıreli'de ilk ve orta dereceli okullar bulunmaktadır. Kıreli Şehit Kadir Kayhan İlkokulu, Kıreli Şehit Kadir Kayhan Ortaokulu, Kıreli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi eğitim-öğretim hayatına devam etmektedir. Kıreli merkezde bulunan jandarma karakolu da çevre köylerle birlikte yöre halkına hizmet etmektedir. Sağlık Ocağı, Eczane, Veteriner Hekim, Fırın, Petrol, Market, Lokanta, Pazar Yeri,Spor Sahası ve çeşitli alanlarda iş yapan esnaflar ile birlikte Tarım Kredi Kooperatifi, Konya Büyükşehir Hizmet Birimi, PTT, Bankamatik gibi resmi kurumlar da mevcuttur. Evler genelde beton yapı tarzında olup eskiden kalma kerpiç ve taş evlerde mevcuttur. Bina ısınmalarında soba ve kalorifer kullanılmaktadır. İzmir Konya hattı üzerinde olması sebebiyle çeşitli illere direkt ulaşım imkânı vardır.

Kaynakça

  1. ^ a b Tanzimat Dönemi Osmanlı Taşra Teşkilatında Nahiye Yönetimi, Kıreli Örneği, Muttalip Şimşek,Uluslararası Turizm ve Sosyal Araştırmalar Dergisi Yıl: 2017, Sayı: 2 – Sayfa: 53‐75
  2. ^ a b Osmanlı Döneminde Kıreli Kazası Hüyük İlçesi ve Köyleri Vakıf Eserleri, Halis Akıncı, Çizgi Kitabevi, Konya
  3. ^ a b Türkiye Tarihi, İbrahim Sarı, Net Medya, Antalya, 2016
  4. ^ [1] 3 Mart 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Konya Sanayi Odası Konya İlçeleri, Erişim Tarihi: 20/01/2017
  5. ^ Dâhiliye Nezâreti İdarî Kısım Belgeleri (DH.İD), 31/3, Lef. 4,
  6. ^ Hurufat defterlerine göre Kır-ili kazası, Halis Akıncı, Selçuk Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Konya,2007
  7. ^ "Kararnameler" (PDF). Resmî Gazete. 23 Mart 1966. 4 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mayıs 2021. 
  8. ^ 07/10/1999 tarih ve 133 sayılı TBMM kanun teklifi
  9. ^ "Kanun No. 6360". 15 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Nisan 2014. 
  10. ^ 22 Ocak 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde [https://web.archive.org/web/20090122122745/http://www.yerelnet.org.tr/belediyeler/index.php?belediyeid=127881 arşivlendi. [1]] Yerel NET

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Seydişehir</span> Konyanın ilçesi

Seydişehir, Akdeniz Bölgesi'nin Göller Yöresi'nde Konya'nın güneybatısında Konya iline bağlı bir ilçedir.

<span class="mw-page-title-main">Beyşehir</span> Konyanın ilçesi

Beyşehir, Konya ilinin bir ilçesidir. Konya'nın en büyük beşinci ilçesidir.

<span class="mw-page-title-main">Beyşehir Gölü</span> Türkiyede bir göl

Beyşehir Gölü, Göller Yöresi'inde, Konya ve Isparta illeri topraklarında bulunan, Türkiye'nin üçüncü büyük gölü, en büyük tatlı su gölü.

<span class="mw-page-title-main">Karamanoğulları Beyliği</span> Türk beyliği

Karamanoğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti yıkılmadan önce Nureddin Bey tarafından temelleri atılan ve Kerimüddin Karaman Bey tarafından kurulan Larende merkezli beyliktir. Karamanoğlu Mehmet Bey, Türkçeyi beylik sınırları içerisinde konuşulacak dil ilan etmişti ancak zamanla beylikte Farsça resmî dil olmuştur. 13. yüzyılda Anadolu'daki en güçlü Türk beyliği kabul ediliyordu. Beylerinin Afşar boyuna veya Salur boyunun, Karamanlı oymağının, Begbölük uruğunun, Kallaklar tiresine bağlı olduğu belirtilmiştir. Beyliğin halk kitlesi ise çoğunlukla Salur ve Afşar boyuna bağlıdır.

<span class="mw-page-title-main">Saruhanoğulları Beyliği</span> Saruhanoğulları Beyliği veya Saruhanlılar Batı Anadoluda özellikle Manisa ve çevresinde hüküm sürmüş Kuman-Kıpçak veya Oğuz kökenli bir Türk beyliği

Saruhanoğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti'nin çökmesi ve dağılmasıyla başlayan Anadolu Beylikleri döneminde, 14. yüzyıl başlarında kökenlerinin Oğuzlardan olan Türkler veya bir başka iddiaya göre Manisa bölgesindeki yer adlarından ve bazı maddî işaretlerden yola çıkılarak Kıpçak olduğu belirtilen beylik. Bölgede Kıpçak boylarına ait adların Harezm emîrleriyle gelenler yanında İznik İmparatoru III. İoannis Vatatzes'in döneminde 1241-1250’lerde Trakya’dan getirtilip Batı Anadolu'ya, Menderes vadisi ve Frigya, Bitinya olmak üzere sınırlara yerleştirilmiş olan Kuman/Kıpçaklar’la ilgili olmasının akla yakın olduğu düşünülür. Ancak Saruhanoğullarını bunlara bağlama konusunda delil olmadığı söylenir. Bu bakımdan Saruhan Bey’in de Selçuklu uç bölgesinde yerleşmiş emîrlerden biri olması dışındaki görüşlerin şimdilik kesin olmadığı belirtilir. Batı Anadolu’da Manisa ve çevresinde, Gediz Nehri havzasında Menemen, Gördes, Demirci, Kemalpaşa, Turgutlu, Ilıca ve Akhisar gibi kent ve kasabalarda ağırlıklı olarak kurulmuş bir Türk beyliğidir.

<span class="mw-page-title-main">Eflatunpınar</span> eski Hitit anıtı

Eflatunpınar ya da Hitit Su Anıtı, Konya ilinin Beyşehir ilçesi sınırları içerisinde, iki doğal su kaynağının yeryüzüne çıktığı bir alana yerleşmiş, Beyşehir Gölü'ne yaklaşık on kilometre mesafede, MÖ 14. yüzyıla tarihlendirilen Geç Hitit kalıntılarının ve orijinal halini muhafaza eden üç anıtın bulunduğu bir höyüktür. Ana anıt, 7 metre eninde ve 4 metre yüksekliğindeki abide, 14 taştan yapılmıştır. Tarihi Antik Yunan filozofu Eflatun'dan 1000 yıl öncesine dayanmakla birlikte, halk arasında bu şekilde adlandırılagelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Göle</span> Ardahanın bir ilçesi

Göle, Ardahan iline bağlı bir ilçe ve bu ilçenin merkezidir.

<span class="mw-page-title-main">Hüyük</span> Konyanın bir ilçesi

Hüyük, Konya ilinin bir ilçesidir.

<span class="mw-page-title-main">Sancak (idari birim)</span> osmanlı idari birim

Sancak, Osmanlı İmparatorluğu’nun idari yapılanmasına dair bir terim olan sancak, Osmanlı Devleti'nde bir bölge veya gelir getiren has anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Hamitoğulları Beyliği</span> Eğirdir ve Isparta bölgesinde kurulan 2. Dönem Anadolu Beyliklerinden beylik

Hamidoğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından sonra Eğirdir ve Isparta bölgesinde kurulan 2. Dönem Anadolu Beylikleri'ndendir. Beyliğin kurucusu Feleküddin Dündar Bey, babası İlyas ile dedesi Hamid zamanında da bu bölgede bulunmuşlardı. Bu nedenle bu bölgenin yabancısı değildi. Hamidoğulları'nın bir diğer önemli özelliği ise topraklarının bir kısmını para karşılığı Osmanlı Devleti'ne satmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Atçekenler</span>

Atçekenler, Orta Anadolu'da özellikle Tuz gölü çevresi ve Konya bozkırlarında yaşamış bir Yörük grubudur.

<span class="mw-page-title-main">Lazistan Sancağı</span>

Lazistan Sancağı, Osmanlı Devleti'nde önce Trabzon Eyaletine, sonra Trabzon Vilayeti'ne bağlı idari birimlerden biridir. 1920 yılında ise bağımsız hale getirilmiştir. Sancağın idari merkezi önce Batum, 1878 yılında Batum Rusya'ya geçtikten sonra Rize kenti idi.

Humus Sancağı veya Hıms Sancağı, ilk başta, 1516'daki, Mercidabık Muharebesi sonucu Suriye ve civarındaki toprakların Memlükler'den alınmasıyla beraber 1517'de kurulan Şam Eyaleti'nin bir sancağı olmuştur. Daha sonra, 1522'de, ayrı sancaklar olan, Hama ve Humus sancakları birbirine bağlanarak Hama ve Humus Sancağı kurulmuştur. 1550lere kadar böyle devam eden sistem, o yıllarda ayrılarak, Hama sancağı Şam Eyaleti'nde kalmış, Humus Sancağı ise, yeni kurulan, Halep Eyaleti'ne bağlanmıştır. 1565'te tekrar Şam Eyaleti'ne bağlanan Humus Sancağı, 14 yıl sonra, nihayet, yeni teşkil edilen Trablusşam Eyaleti'ne bağlanmış ve Osmanlı Eyalet Dönemi'nin sonuna kadar, Trablusşam Eyaleti'ne bağlı 5 sancaktan birisi olarak kalmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kudüs Sancağı</span> 1872-1917 Osmanlı İmparatorluğunun özel idari bölgesi

Kudüs Sancağı asıl adı Kudüs-i Şerif Mutassarıflığı; 1872 yılında özel yönetim statüsü ile kurulan, 1874 yılında Şam Vilayetinden ayrılan; Kudüs ile birlikte; Gazze (Gaza), Yafa (Jaffa), Halilü’l Rahman (Hebron), Beytülrahim (Bethlehem), Birüssebi (Beersheba) kentlerini kapsayan müstakil sancak. Osmanlı dönemi boyunca Kudüs Sancağı, Nablus ve Akka sancakları ile birlikte Güney Suriye ya da Filistin olarak isimlendirilmiştir. 12 Aralık 1917 yılında Osmanlı Devletinin elinden çıkana kadar sürmüştür.

Katırcıoğlu Mehmet Paşa, I. İbrahim ve IV. Mehmed dönemlerindeki Celali isyanları'na önderlik etmiş kişilerdendir.

Kıreli Kervansarayı günümüzde Konya ili, Hüyük ilçesi sınırlarında kalmaktadır. Kıreli'den Şarkikaraağaç'a doğru giderken Fele yakınlarında Selçuklu döneminden kalma Kıreli ismi ile maruf bir kervansaray kalıntısı vardır. Yöre halkı tarafından "Kıreli Han" diye de isimlendirilmiştir. Kıreli Hanı; Şarkikaraağaç- Beyşehir asfaltının 12. kilometresinde Fele Pınarı başındadır. Kıreli Han'ı Alanya- Antalya-Burdur-Isparta- Konya-Aksaray-Kayseri-Sivas- Erzincan-Erzurum tarihi yol güzergahında yer almakta olup, Selçuklu dönemine aittir. Civardaki köylüler bu yapıdan “Han” ve "Kervansaray" olarak iki ayrı isimle de bahsetmektedirler. Yapı tamamen tahrip edilmiş olmakla birlikte temellerinden bölgeden geçen halkın ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Hanın kuzey doğu kısmının temelleri 1 metre boyunda ve 20–30 cm. eninde ardıç ağacından yapılan kazıklar üzerine oturtulmuştur. Binanın duvarlarının dış yüzeyi büyük bloktaşlardan iç kısımlarının ise daha küçük moloz taşlardan yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Hanın içerisinde bir su havuzunun da bulunmuş olması buranın aynı zamanda açık avlulu bir kervansaray olduğunu da göstermektedir. Bu kervansaraydan günümüze pek bir şey kalmamıştır. Hanın taşları sökülerek civardaki yerleşim yerlerinde yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Isparta İl Kültür Müdürlüğü tarafından; kalıntılar 20.12.1975 tarih ve 8799 sayılı kararname ile taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilip, koruma altına alınmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Menteşe Sancağı</span> Osmanlı idari yapılanmasında bir birim

Menteşe Sancağı, Osmanlı Devleti zamanında günümüzdeki Muğla iline denk gelen sancak.

Karamanoğlu İshak Bey, Karamanoğulları Devleti'nin 18. beyi. 1464 yılında babası Sultan II. İbrahim Bey'in ölmesiyle tahta geçmiş tahtta kaldığı 2 yıl boyunca hem Osmanlıların desteklediği kardeşleriyle hem de Dulkadiroğulları ile mücadele etmiştir. Kardeş katli yaşanmaması için Haziran 1466'da Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın yanına çekilmiş ve Eylül 1466'da orada ölmüştür.

Sultanzâde Pîr Ahmed Bey, Karamanoğulları Beyliği hükümdarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Teke Sancağı</span>

Teke Sancağı ya da Teke İli, günümüzde Türkiye'nin Antalya şehrinin merkeziyle birlikte; Finike, Kaş, Kalkan, Gömbe, Elmalı, Kızılkaya, Kocaaliler ve Afyonkarahisar'ın bir kısmını içine alan bir Osmanlı sancağıydı. II. Murad zamanında Osmanlıların kontrolüne giren sancağın kuzeyinde Hamîd Sancağı, kuzey doğusunda Karaman, doğusunda Alanya ve batısında Menteşe Sancağı bulunuyordu.