Kıbrıs Arap-Bizans Kondominyumu
Kıbrıs Arap-Bizans Kondominyumu[1] Kıbrıs Adası'na MS 688 ile 868 arasında egemen olmuştur. Adayı Müslüman Araplar Emeviler ve sonra Abbasiler devletleri ile Hristiyan Bizans İmparatorluğu birlikte 180 yıl idare etmişlerdir.
Adaya Müslüman hücumları
Dört Büyük Halife'den üçüncüsü olan Osman bin Affan zamanında, o zamana kadar Araplar tarafından fetihten beri iki eyalet olarak idare edilen Suriye, tek eyalet olarak yeniden düzenlendi. Yeni Suriye eyaleti'nin Şam başkentindeki valiliğe halifenin kendi ailesinden (Ümeyyeoğullarından) olan Muaviye bin Ebu Süfyan'ni atandı. Muaviye Şam'da vali iken yeniden kurulmakta olan Arap donanması ile çok ilgilendi ve hatta bu donanmanın kurulmasına önayak oldu. Bu yeni donanma ile Araplar Doğu Akdeniz'de o zamana kadar tek deniz gücü olan Bizans İmparatorluğu'na karşı çıktılar ve Bizans İmparatorluğu'na bağlı Akdeniz sahillerine devamlı hücumlara başladılar.
Kıbrıs adasına denizden ilk Arap hücumu Osman bin Affan hala halife iken Şam'da vali olan Muaviye'nin isteğiyle 649da oldu. Bu seferde Araplar o zaman Herakleios Hanedanı'ndan II. Konstans'in imparatorluk döneminde, Bizans İmparatorluğu'nun Kıbrıs valisinin merkezi olan Mağusa'nın 3 km kuzeyindeki Salamis-Konstantia'yi kısa süren bir kuşatma sonucu ellerine geçirdiler ve limanı ve liman hizmetleri tesislerini battal ettiler. Fakat bu hücumda devamlı bir yerleşke ele geçirme hedefleri olmadığı için yerel Bizans idaresi ile yapılan müzakereler sonucunda bir antlaşma yapıldı. Belirli bir tazminat ödendikten sonra, Emeviler donanması ve Arap askerleri adadan çekildiler. İşte bu Emevi-Arap seferi sırasında Peygamberin sülalesinden olan Umm-Haram Larnaka civarındaki Tuz Gölü yakınlarında katırından düşüp öldü ve öldüğü yerde gömüldü. 1816'da Osmanlı Devleti idaresi mezarın yeri üzerinde Hala Sultan Tekkesi'ni inşa ettirmiştir.
Kıbrıs adasına ikinci Arap Emeviler hücumu, daha önceki yapılan antlaşmayı bozarak, yine Osman bin Appan halife iken Muaviye'nin Şam'da Suriye Eyaleti valiliği sırasında, MS 654'te olmuştur. Bu sefer 500 kadar gemi ile gelen Arap donanması ve adaya çıkan Arap askerleri adayı idareleri altına almıştır. Bu donanma adanın fethini bitirdikten sonra adada 12.000 bir askerî garnizon bırakmıştır. Bu garnizon adadaki Müslüman ahalinin ve Müslüman etkilerin başlangıcını teşkil etmiştir.
656'da Halife Osman Medine'de bir suikaste kurban gitti. Yeni halife olarak Halife Ali bin Ebu Talib Iraklıların desteği ile seçildi ise de Şam'da Muaviye Halife Osman'ın kanlı gömleğini Büyük Cami'nin mimberine asarak intikamını alacağına and içti. 657'de Sıffin Savaşında Ali'ye üstün gelen ve onun öldürülmesinden sonra halifeliğini ilan eden Muaviye bin Ebu Süfyan Şam merkezli Emeviler Devleti'ni kurdu. Kıbrıs adası orada bulunan Arap garnizonunun koruması altında, Arap idaresi altında kaldı. Bizans İmparatorluğu'na II. Justinianos geldiği zaman Araplara karşı Doğu Anadolu'da başarılı hücumlara geçti. Bundan sonra Kıbrıs adasının kısmî kontrolünü almayı da başardı. II. Justinianos'un bir diğer politikası Lubnan'da ve güney Toroslarda bulunan ve Arapların kontrolüne devamlı savunma yapan Mardaitler ve bazı Kıbrıs'lı Hristiyanları kendi arazilerinden ayırarak çok azalan nüfusları desteklemek için güney Anadolu kıyılarına ve Epirus ve Mora yarımadasına yerleştirmesi olmuştur.
Bu dönemde ikinci Emevi halifesi olan I. Yezid İkinci Fitne gaileleri ile uğraşmakta idi. Sonra gelen ve sadece 1 yıl hüküm süren II. Muaviye zamanında ve ona karşı gelen Ümeyyeoğullarınin diğer bir kolundan olan I. Mervan dönemlerin de Emeviler aralarında yine iç savaşlarla uğraşmak zorunda kaldılar. 685'te Emevi halifeliğine geçen Mervan'ın oğlu Abdülmelikde yine önce iç isyanlarla uğraşmak zorunda kaldı. Ama 687'de durum istikrara kavuşmuş ve bu iç savaşın nerede ise sonu gelmişti. Böylece halife Abdülmelik'in diğer dış sorunlarla uğraşması imkânı ortaya çıktı.[2]
Kondominiyum kurulması
Bunların başında Kıbrıs adasındaki durum gelmekteydi. 688de Bizans İmparatoru II. Justinianos ile Emevi Halifesi Abdülmelik, kendilerinden daha önceki İmparator IV. Konstantinos ve Halife Muaviye zamanında yapılan antlaşmaya atıf yaparak, aralarında Kıbrıs adası üzerinde bir antlaşma imzaladılar. Bu antlaşma Bizans bakımından eski durumdan çok iyi görülmekte idi. Abdülmelik de kuzey komşusu ile devamlı mücadele konularından biri olan nispeten bir küçük arazi parçası (Kıbrıs adası) sorunlarından kurtulduğu için antlaşmayı uygun karşılamıştı. Bu antlaşmaya göre Bizans, Emevi halifelerine eskisi gibi yılda 1.000 Bizans altini tazminat ödeyecek ve bunun yanında ek olarak o yıl içinde olan Cuma günü sayısı kadar (yaklaşık 50 kusur) atı ve esiri tazminat olarak verecekti. Kıbrıs adasından alınan vergiler (aynı şekilde Ermenistan ve Gürcistan üzerinden vergiler) eşit olarak iki taraf arasında bölüşülecekti. Bunu başarmak için de Kıbrıs adası askerden arınacak ve iki tarafın da atadığı valiler ile ortak olarak nispeten özerk olarak idare edilecekti.[1]
Bu iki egemen ülkenin bir diğer araziyi birleşik egemenlikte olarak idare etmelerine kondominyum adı verilmektedir. Bizans ve Emeviler arasında yapılan bu anlaşmadan sonra, iki taraf ana Asya kıtasında ve denizde birbirleriyle aralıklı olarak mücadele halinde iken bile, Kıbrıs adası 688den 868'e kadar bu mücadelelerden ve egemenliği taşıyan her iki devletin içişlerinde olan küçük ve büyük karışıklıklardan pek etkilenmeden ve halkın hiçbir devlete askerlik görevi yapması gerekmeden, nispeten barış içinde yaşamıştır.
Adanın kondominyum idaresinde olduğu sıralarda ada halkına büyük bir yük düşmemekteydi. Araplara verilen yıllık 1.000 Bizans altını parasal tazminata ve 50 küsur sayıda at ve esir, tarım ekonomisi bakımından zengin ada halkı için bir yük olmuyordu. Yıllık vergiler de daha çok tarımdan alınmakta idi.[3]
Arap-Bizans kondominyumu statülü Kıbrıs adası tarihi, bu 280 yıl için elimizdeki tarih kaynaklarında pek sönük görülmekte; hatta hiç görülmemektedir. Buna bir neden Bizans'ta İsauria ve Amoriyalı hanedanların gelip geçmesi ve bunlar arasında hanedansız gaspçı imparatorların çıkması; ortaya çıkan büyük putkıran-putseven mücadeleleri; Bulgarlara karşı savaşlar; hatta Anadolu'da süren Arap-Bizans savaşlarının devamı genişce tarihçilerin dikkatini çekmektedir. Diğer taraftan Araplar arasında Emeviler halifeliğinden Abbasiler halifeliğine geçiş ve çok parlak bir Abbasiler halifeliği döneminden sonra bu halifeliğin askerler ve diğer emirler elinde bir kuklaya dönüşmesine genel tarihlerde çok önem verilmektedir. Buna karşılık Kıbrıs adasının, yani 280 yıl süren nispeten barışcıl kondominyum idaresi döneminde, hem Bizansta hem de Araplar arasında bu önemli tarihi olaylar geçidi olurken askerden arınmış ve iki birbirine zıt hükümdarlıkların egemenlikleri altında tutulan adanın, tarihçiler gözü önüne gelmemiş olması hiç şaşırtıcı değildir.
Kıbrıs adasının diğer Yunanca konuşan gruplardan ayrı bir hukuki statü altında ve oralardan ayrı olarak yaşam sürmesi, Kıbrıs'a özel bir Rumca lehçesinin gelişmesine büyük amil olmuştur.
Ada'nın Bizans İmparatorluğu tarafından zaptı ve Kondominyumun sona erdirilmesi
868'de Makedonyalılar Hanedanının kurucusu olan köylü asıllı I. Basileios, meşru imparator III. Mihail'i tahtan indirip öldürüp imparatorluğu eline aldığı zaman Araplara karşı hemen savaş açtı. Araplarla 280 yıldır birlikte harekete ederek Kıbrıs adasının kondominyum olarak idaresi bu gaspçı Bizans imparatoru için hiç uygun gelmemekteydi. Bu nedenle hemen önemli generallerinden Aleksis'i Kıbrıs'ı fetih için gönderdi ve kondominyum idaresi böylece sona erdi. Arapların idaresi ismen Samara'da hüküm süren Abbasi halifesi Mu'tazz elinde bulunuyordu; ama asıl idare, kendini 866'da Abbasiler halifelik tahtına getiren ve 869'da tahttan indirip kuzeni Mühtedî'yi yerine getiren, Türk asıllı hassa askerleri elindeydi. Suriye'de Hamdaniler ve Mısır'da ise İhşidiler adlı sülalelere dayanan, resmen Abbasilerin egemenliği altında olan, ama çok bakıma kendine buyruk özerk emirler idaresinde bulunuyordu. Bu nedenle Bizans'ın bu oldubitti şeklindeki rejim değiştirmesine 866'da Araplar karşı çıkamadılar.[1]
Fakat Bizans idaresi uzun sürmedi. Abbasiler adaya bir filo ve çıkartma askerî birliği gönderdiler ve adayı ellerine geçirdiler. Bu sefer Kıbrıs adasının idaresi doğrudan doğruya Arapların eline geçti. Kıbrıs adasında bu Arap iktidarı 10. yüzyıla kadar sürdü.
Bizans İmparatoru II. Nikiforos'ın 964–966 yıllarında Suriye üzerine 40,000 bir orduyla sefere çıkması sırasında yüksek patrisiyen sınıflı general "Niketas" Kıbrıs adasını ele geçirip adanın tekrar Bizans idaresine almasına neden oldu.[1]
Kaynakça
- ^ a b c d John Julius Norwich (1988), Byzantium: the Early Centuries, Londra: Penguin ISBN 0394537785 (İngilizce) say.329
- ^ İngilizce Wikepedia "Umayyad Caliphate" maddesi 16 Aralık 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- ^ Bizans'ın kamu maliyesi icin en uygun kaynak Warren T. Treadgold (1982) Byzantine State Finances in the 8th and 9th Centuries (8. ve 9. yüzyılda Bizans Devlet Maliyesi), Columbia University Press ISBN 0880330147 (İngilizce)
Dış bağlantılar
- Ostrogorsky, Georg (çev. Fikret Işıltan), (1999 5. Baskı) Bizans Devleti Tarihi, Ankara: Türkiye Tarih Kurumu ISBN 975-16-0348-X (Orijinal 1. Baskı: 1940) Bölüm II ve III.
- Norwich, John Julius (1988) Byzantium: the Early Centuries, Londra:Penguin ISBN 0-39-453778-5 (İngilizce)