
Işın izleme, gerçek dünyada ışığın ne şekilde hareket ettiğini göz önünde bulundurarak bir sahnenin görüntüsünü çizen bir grafik oluşturma yöntemidir. Ancak bu yöntemde işlemler gerçek yeryüzündeki yolun tersini izler. Gerçek dünyada ışık ışınları bir ışık kaynağından çıkar ve nesneleri aydınlatırlar. Işık, nesnelerden yansır ya da şeffaf nesnelerin içinden geçer. Yansıyan ışık gözümüze ya da kamera merceğine çarpar. Yansıyan ışık ışınlarının çoğu bir gözlemciye erişmediği için bir sahnedeki ışınları izlemek sonsuza dek sürebilir.

Optik, ışık hareketlerini, özelliklerini, ışığın diğer maddelerle etkileşimini inceleyen; fiziğin ışığın ölçümünü ve sınıflandırması ile uğraşan bir alt dalı. Optik, genellikle gözle görülebilen ışık dalgalarının ve gözle görülemeyen morötesi ve kızılötesi ışık dalgalarının hareketini inceler. Çünkü ışık bir elektromanyetik dalgadır ve diğer elektromanyetik dalga türleri ile benzer özellikler gösterir.

İbn-i Heysem, Ḥasan Ibn el-Heysem, Batılıların söyleyişiyle Alhazen veya tam ismiyle Ebū ʿAlī el-Ḥasan ibn el-Ḥasan ibn el-Heysem, Arap matematikçi, astronom, ve İslam'ın Altın Çağının önemli fizikçilerinden biriydi. "Modern optiğin babası" olarak da anılır. Özellikle görsel algı dinamiklerine önemli katkılarda bulunmuştur. En etkili eseri, 1011–21 yılları arasında oluşturduğu ve Latince baskılar sayesinde günümüze kadar gelmiş Kitāb el-Manāzir olmuştur. Polimat, felsefe, teoloji ve tıp üzerine yaptığı birçok çalışmayı da kitaplarına kaydetmiştir.

Sahne ışığı; tiyatro, dans, opera gibi sahne sanatlarında kullanılan bir araçtır. Farklı tiplerde sahne aydınlatması aletleri vasıtasıyla değişik prensiplerle veya aydınlatma amaçlarıyla sahne ışığı düzenlemeleri yapılır.

Meta, sözcük anlamı olarak ticari amaçla üretilmiş, alınır-satılır mal anlamına gelip Karl Marx'ın kapsamlı çalışması olan Kapital'in başlangıcını oluşturan konudur. Burada açıkça metadan, "toplumun en temel hücresi" olarak sözedildiği görülür ve bu durum Marx'ın tahlillerine buradan başlamasının sebebidir.

Aydınlatma veya ışıklandırma; tiyatro, dans, opera gibi sahne sanatlarında kullanılan aydınlatma yöntemi. Sahne ışıklandırması amaçlı da kullanılan yöntem son yıllarda bina, tarihî eser ya da dikkat çekilmesi istenen bölgenin görsel olarak zenginleştirilip, dikkat çekici bir şekilde aydınlatılması amacıyla da kullanılmaktadır.
Ortam aydınlatma veya ambient, bilinen en basit aydınlatma modelidir. Bu bileşende cismin tüm noktaları aynı renk ve parlaklık değerine sahiptir.
Aydınlatma gücü, kullanıldığı bilim dalına göre farklı anlamlar taşımaktadır.

Ampul, elektrik akımıyla temas ettiğinde akkor durumuna gelerek ışık yayan, içinde argon gazı bulunan, armut biçimli cam şişedir. Ampulün içinde çok ince biçimde tasarlanmış filaman adı verilen, genelde tungsten metalinden yapılmış, iki ince destek çubuğu ile tutulmakta olan bir tel bulunur. Bu telden geçen elektrik akımı bu teli aşırı derecede ısıtır ve sonuç olarak tel ışık yaymaya başlar. Ampul, Humphry Davy tarafından icat edilmiştir, fakat Edison tarafından geliştirilerek günümüzdeki çalışma prensibini benimsemiştir.

V-Ray 3Boyutlu grafik uygulamaları için Chaos Group Ltd. tarafından geliştirilmiş bir render motorudur. V-Ray'in en yaygın kullanıldığı alan mimari görselleştirmelerdir. En son sürümü 22 Mayıs 2018 tarihinde piyasaya sürülen V-Ray Next 4.02.04'dir. Son sürüm Build 4.02.04

Amerikan gecesi sinema ile ilgili bir teknik terimdir. Gün ışığında çekilmiş bazı sahnelerin özel kamera, filtre ve ışıklandırma teknikleriyle gece çekilmiş gibi görünmesinin sağlandığı işleme verilen addır. İngilizcedeki karşılığı Day for night' tır.
Gökbilimde yüzey parlaklığı, gökadalar ve bulutsular gibi geniş cisimlerin veya gece gökyüzü arka planının, birim başına görünür büyüklüğü veya akı yoğunluğu miktarıdır. Bir nesnenin yüzey parlaklığı, yüzey parlaklığı yoğunluğuna, yani birim yüzey alanı başına yayılan aydınlatma gücüne bağlıdır. Görünür ve kızıl ötesi gökbilimde yüzey parlaklığı, belirli bir filtre bandında veya fotometrik sistemde, genellikle yay-saniye kare başına büyüklük olarak verilir.

Hacimsel Işıklandırma veya Volumetrik Işıklandırma bilgisayarda çizilmiş bir görüntüye ışık efektleri eklemek için 3D bilgisayar grafiğinde kullanılan bir tekniktir. çevrede parıldayan ışık ışınlarının izleyicinin görmesine olanak sağlamaktadır; açık bir pencereden etrafa saçılan ışık ışınları birer hacimsel ışıklandırma örneği olup, aynı zamanda loş ışınlar olarak bilinmektedir. Bu terim sinematografiden ortaya çıktığı söz edilmektedir ve şu anda 3D mollemede yaygın olarak başvurulmuş ve özellikle bilgisayar oyun yapımcılığı alanında kullanılmaktadır.

LED TV, arka aydınlatmasında Led teknolojisinin kullanıldığı düz panel ekranlarda uygulanan görüntüleme teknolojisidir. LED TV, Light-emitting dioedes (LEDs) olarak da bilinmektedir, aynı zamanda LED televizyonlar için Led arkadan aydınlatmalı LCD televizyonlar da denilmektedir. Plazma ve OLED teknolojilerinden farklı olarak LED televizyonlarının ışık kaynağı kendine özgüdür.

Fiziğin optik alanında, geçirgenlik ışığın bir materyal üzerinden dağılmadan geçebilmesine olanak sağlayan fiziksel bir özelliktir. Makroskopik (büyük) ölçeklerde, fotonların Snell kanununa göre hareket ettikleri söylenebilir. Yarı saydamlık, geçirgenliğin içinde bulunan bir üst kümedir ve ışığın geçmesine izin verir ancak Snell kanununu takip etmek zorunda değildir. Fotonlar, kırınım işaretleri içinde herhangi bir değişim meydana geldiğinde her iki arayüzde de dağınım gösterebilirler. Diğer bir deyişle, yarı saydam bir ortam ışığın ulaşım yapmasına olanak sağlarken saydam olan bir ortam sadece ışığın geçişini onaylamakla kalmaz aynı zamanda görüntü oluşumuna da izin verir. Yarı saydamlığın karşıtı olan kavram opaklıktır. Saydam yani geçirgen olan maddeler oldukça net görülen, tamamının tek bir renge sahip olduğu ya da her rengi içeren bir spekturumu meydana getiren herhangi bir kombinasyona sahip olabilir.

Görüntü kirliliği , insan faaliyetleri ve çevresini tahrip etmesi ile oluşan çirkin görüntü ve düzensizlikleri ifade eder. Yapay ve doğal çevre içinde bulunan, hafızada negatif simgeler bırakan düzensiz, uyumsuz biçimlemelerin tümüdür. Görsel kirlilik, estetik bir konudur ve birinin manzaraya bakma yeteneğini zayıflatan kirliliğin etkilerini ifade eder. Görsel kirlilik, çoğunlukla doğada bulunan düzensiz oluşumların tümü olarak tanımlanmaktadır.
PHIGS 1980'lerden 1990'ların başlarına kadar kabul görmüş bir uygulama programlama arayüzü (API) standardıdır. Daha sonra OpenGL'de bulunan özelliklerden ve güçten dolayı OpenGL'nin yükselmesine neden olmuştur.

Aplik ya da duvar şamdanı, duvar yüzeyi üzerine sabitlenen bir tür aydınlatma armatürüdür. Apliklerde ışık genellikle aşağı değil de yukarı ve dışa doğru yönlendirilir. Duvar şamdanları tarihsel olarak mumlar ve kandillerle birlikte kullanılan çok eski bir armatür şeklidir.
Astronomide, bir gök cismi için geometrik albedo, ışık kaynağından görüldüğü şekliyle gerçek parlaklığının, aynı kesite sahip idealleştirilmiş düz, tam yansıtıcı, dağınık saçılımlı (Lambertian) diskinkine oranıdır.

Renklilik, kroma ve doygunluk, algılanan rengin renk yoğunluğuyla ilgili nitelikleridir. Uluslararası Aydınlatma Komisyonu (CIE) tarafından resmi olarak tanımlandığı gibi, sırasıyla renk yoğunluğunun üç farklı yönünü tanımlarlar. Ancak bu yönlerin açıkça ayırt edilmediği bağlamlarda genellikle gevşek ve birbirinin yerine kullanılırlar. Terimlerin kesin anlamları, bağımlı oldukları diğer işlevlere göre değişir.
- Renklilik, "bir alanın algılanan renginin az ya da çok kromatik göründüğüne göre görsel bir algının niteliğidir". Bir nesnenin uyandırdığı renklilik, yalnızca onun spektral yansımasına değil aynı zamanda aydınlatmanın gücüne de bağlıdır ve parlaklık çok yüksek olmadığı sürece aydınlatmayla birlikte artar.
- Chroma, "beyaz görünen veya yüksek oranda ileten benzer şekilde aydınlatılmış bir alanın parlaklığının oranı olarak değerlendirilen bir alanın renkliliğidir". Sonuç olarak, kroma çoğunlukla yalnızca spektral özelliklere bağlıdır ve bu nedenle nesnenin rengini tanımlar. Böyle bir nesne renginin aynı açıklığa sahip bir griden ne kadar farklı göründüğüdür.
- Doygunluk, " parlaklığıyla orantılı olarak değerlendirilen bir alanın renkliliğidir", aslında alandan gelen ışığın beyazlıktan algılanan özgürlüğüdür. Belirli bir spektral yansımaya sahip bir nesne, parlaklık çok yüksek olmadıkça, tüm aydınlatma seviyeleri için yaklaşık olarak sabit bir doygunluk gösterir.