İçeriğe atla

Kültür emperyalizmi

Kültür emperyalizmi, bir ülkenin kendi kültürel değerlerini ve ideolojisini başka bir ülkenin halkına benimsetmesidir.

Bir jaguar avcısı ve oğlu, Gran Chaco yerlisi. Baba bölgesinin geleneksel kıyafetlerini giymeye devam ederken, oğlu batı kıyafetlerini benimsemiştir.

Emperyalizm veya yayılmacılık, bir devletin veya ulusun başka devlet veya uluslar üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda etkide bulunmaya çalışmasıdır. Kültür emperyalizmi, bu etkinin ilk öğesinin kültür olduğu emperyalizm türüdür. Gelişmiş ülkelerin az gelişmiş diğer kültürleri, özellikle kitle iletişim araçlarıyla etkilemesi ve kendine benzetmesi olarak da tanımlanabilen kültür emperyalizmi, sömürgeciliği kolaylaştırmaktadır. Kitle iletişim araçlarının gelişmesi ve yaygınlaşması üzerine, her devlet kendi kültürel değerlerini başka devletlerin halklarına iletme olanağına kavuşmuştur. Bir ulusun ya da toplumun öz değerlerine olan bağlarını zayıflatmak için etkin bir kontrol yöntemi olarak kabul edilebilir. Kültür emperyalizmi, diğer emperyalizm yöntemlerinin uygulanması için uygun zemini hazırlar, yani tamamlayıcı bir rol oynamaktadır. Başarıya ulaşma şansı en yüksek ve en yumuşak görünen emperyalizm türüdür. Klasik emperyalizme göre, daha yumuşak görünen bir yöntem olması, toplumların verdikleri anî tepkileri minimum düzeye indirmektedir.[1]

Kültür emperyalizmi, modern çağlarda çeşitli yer ve zamanlarda uygulama alanı bulmuştur. Ciddi biçimde uygulandığı ilk örnek olarak Afrika'nın sömürgeleştirilmesi verilebilir. Afrika örneğinde, sömürgeci uluslar tarafından silahlı faaliyetlerin yanı sıra; yerel dillerin edilgin hâle getirilmesi, yerel kültürlerin unutturulması ve son olarak Hristiyanlığın kıtanın güneyi ve orta kısımlarında yaygın bir biçimde kabul edilmesi ile kapsamlı olarak uygulanmıştır. 20. yüzyıla gelindiğinde ise kültür emperyalizminin en önemli kaynağı Anglosfer olarak da adlandırılan ortak Anglo-Amerikan kültürüdür. Yine bir başka örnek olarak, Soğuk Savaş sırasında Komintern'in bütün ülkelerdeki üye komünist partilerin Sovyet dış politikasını ve kültürünü desteklemesi yolundaki çalışmaları verilebilir.[2][3][4][5]

Batı kültürü 20. yüzyıl itibarıyla, televizyon programları ve filmleriyle diğer kültürleri giyim, eğlence ve tüketim alışkanlıkları bakımından kendine benzetmektedir. Böylece Batı, ürettiği ürünlere daha çok pazar bulmaktadır. Kültürel emperyalizmin sahip olduğu bakış açısı; otomobillerden dövüş sanatlarına, filmlerden yayıncılık ve kitaplara, yiyecekten giyeceğe kadar her türlü kültür alanını, özellikle de en çok tüketilen malzeme olan popüler kültür alanına uygulanmaktadır. Uygulamaların sonuçları ülkeden ülkeye farklılık gösterebilmekle beraber, genel olarak kültür emperyalizminin matematiği aynı kalmaktadır. Amerikalı NPQ dergisinin editörü Nathan Gardels, derginin Türkiye'de yayınlanan ilk nüshasında kültür emperyalizmine ilişkin, "Amerika, CIA ya da ordusu ile giremediği yerlere MTV ve Hollywood'u gönderir." açıklamasında bulunmuştur.[6] Yaptığı müzik temelli yayınla popüler kültür üzerinde etkisi olan ve ayrıca yaptığı programlarla gençlerin ilgisini ve kültür konusunda muhafazakâr kesimlerin tepkisini çeken bir kanal olan MTV, tıpkı Coca-Cola ve McDonald's gibi kapitalizmin ve Amerikan kültürünün dünyaya empoze edilmesinin simgeleri olarak görülmüştür. Özellikle yoğun olarak yayınladığı Yeşil Kart reklamları ile gençleri ABD lehine etkilediği konusunda eleştirilere ve tartışmalara sebep olmuştur.[7][8][9]

Kültür emperyalizmi kavramı, modern dünyada kültür endüstrisi olgusu ile göbekten bağlı bir kavramdır. Frankfurt Okulu'nun, özellikle Max Horkheimer ve Theodor W. Adorno tarafından geliştirilen ve kullanılan ve Okul'un genel yaklaşımını ifade ana kavramlardan birisi olan kültür endüstrisi, kültürün kendisinin bir endüstri olduğunu ve kültür ürünlerinin de metalar hâline geldiği savını taşımaktadır. Adorno ve Horkheimer'a göre kültür endüstrisi, modern sistemin -günümüzde kapitalizm- ve endüstri toplumunun kendini her düzeyde, altyapıda ya da üstyapıda yeniden üretmekte ve meşrulaştırma yöntemini izlemektedir. Emperyal kültürün ürünleri dünya çapında standartlaştırılarak ve buna karşı farklılıklar marjinalleştirilerek bu ürünlerin tanıtım ve dağıtım tekniklerinin rasyonelleştirilmesi, kültür emperyalizminin önemli bir tekniğidir. Yine kültür endüstrisine değindikleri Aydınlanmanın Diyalektiği adlı eserlerine göre; ana akım medyanın insanı düşünemez hale getirdiği savından hareketle, sanal ihtiyaçlar yaratıldığını öne sürmektedirler. Toplumun sahip olduğu eski kültürel öğeler, toplum tarafından yoz olarak algılanmaktadır. Zira yaygın medya, topluma, kültürel öğeleri seçim ve analiz şansı vermemektedir. Bu durumun sonucunda, kültür emperyalizmine maruz kalan toplumlar, emperyal kültürü eninde sonunda büyük ölçüde benimseyecekler ve bu durumdan rahatsız olmayacaklardır.[10]

Egemenlik konusunda daha hassas toplumlar, bu konuda dikkatli davranarak, kendi adlarını ve giysilerini özüne sadık olarak koruyarak Batılı yaşam tarzından kendilerini kurtarabileceklerini ve dolayısıyla bağımlılıklarından kurtulabileceklerini düşünmektedirler. Kendi kültürel ve inanç bağlarından koparılan insanlar, kültür erozyonuna uğrayarak, popüler olarak onlara hazır sunulan hegemonik emperyalist kültüre teslim olurlar. Teslimiyet gerçekleşince inanç ve kültürel değerler yozlaşarak ortadan kalması da sağlanmış olur. Yerel kültürü ve dolayısıyla toplumsal hafızası silinen bu topluma, “Üst Kültür” olarak sunulan popüler kültür, kişilerin yerel inanç ve değerlerinden kopardığı ölçüde başarı kazanmaktadır.[11]

Ayrıca bakınız

  • Amerika Birleşik Devletleri'nin dış politikasının eleştirisi

Kaynakça

  1. ^ Jeffrey Herlihy-Mera (2018). After American Studies: Rethinking the Legacies of Transnational Exceptionalism |. Routledge. s. 23. 25 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Kasım 2022. 
  2. ^ Martin, Judith N.; Nakayama, Thomas K. (19 Nisan 2011), "Intercultural Communication and Dialectics Revisited", The Handbook of Critical Intercultural Communication, Oxford, UK: Wiley-Blackwell, ss. 59-83, doi:10.1002/9781444390681.ch5, ISBN 978-1-4443-9068-1, erişim tarihi: 26 Ekim 2020 
  3. ^ Sabrin, Mohammed (2013). "Exploring the intellectual foundations of Egyptian national education" (PDF). 1 Nisan 2018 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  4. ^ Monga, C. 1996. Anthropology of Anger: Civil Society and Democracy in Africa. Boulder, CO: Lynne Rienner
  5. ^ wa Thiongo, N. 1986. Decolonising the Mind: The Politics of Language in African Literature. London: James Curry.
  6. ^ Saydam, Ali (28 Şubat 2010). "İyi niyet yetmeyebiliyor". Akşam. 7 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2014. 
  7. ^ Salwen, Michael B. (March 1991). "Cultural imperialism: A media effects approach". Critical Studies in Media Communication. 8 (1): 29-38. doi:10.1080/15295039109366778. 
  8. ^ Tan, Alexis S.; Tan, Gerdean K.; Tan, Alma S. (1987). "American TV in the Philippines: A Test of Cultural Impact". Journalism Quarterly. 64: 65-144. doi:10.1177/107769908706400108. 
  9. ^ Kang, Jong Geun; Morgan, Michael (1988). "Culture Clash: Impact of U.S. Television in Korea". Journalism Quarterly. 65 (2): 431-438. doi:10.1177/107769908806500225. 
  10. ^ Sparkes, Verone (1977). "TV across the Canadian Border: Does It Matter?". Journal of Communication. 27 (4): 40-47. doi:10.1111/j.1460-2466.1977.tb01854.x. 
  11. ^ "Batı Medeniyetinin Son Dişi: Kültür Emperyalizmi". www.islamvemedya.com. 4 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ağustos 2022. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kültür</span> toplumun antropoloji içindeki yaşam tarzı

Kültür veya ekin, toplumların kendilerine özgü olan ve gelecek nesillere aktardıkları maddi veya manevi her şey.

İmparatorluk, genellikle bir imparator olan tek bir yönetici otoriteye tabi olan birkaç bölge ve halktan oluşan egemen bir devlettir.

<span class="mw-page-title-main">Emperyalizm</span> nüfuz yoluyla devletler arasında eşitsiz bir ilişki yaratılması

Emperyalizm, yayılmacılık veya ekspansiyonizm, bir devletin veya ulusun başka devlet veya uluslar üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda etkide bulunmaya çalışmasıdır. Etkileyen devlet, etkilenen devletin kaynaklarından "yararlanma" hakkına sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Frankfurt Okulu</span>

Frankfurt okulu, Almanya'da 1923 yılında kurulan ve sosyoloji, siyaset bilimi, psikanaliz, tarih, estetik, felsefe, müzikoloji gibi farklı disiplinlerden insanları bir araya getiren Toplumsal Araştırma Enstitüsü'nün bir düşünce akımı olarak ifade edilmesidir. Okulun genel yaklaşım biçimi eleştirel teori olarak adlandırılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Yeşil anarşizm</span> sanayi devriminden dolayı tarımın önemsizleştiği toplumda tarımı önemli kılan anarşist sistem.

Yeşil Anarşizm, özellikle doğa ile insan arasındaki ilişki üzerine odaklanan anarşist ekol. Bu hareketin temel sorunu, endüstri öncesi toplumu, hatta bazen tarım öncesi toplumu yeniden canlandırmaktır. İnsanları doğal yaşama yabancılaştıran teknoloji ve ilerleme düşüncesiyle ifade edilen endüstri toplumu, bu ekolün eleştirilerinde önemli yer tutar. Felsefesinde Ludditelerin politik eylemlerinin ve Jean-Jacques Rousseau’nun yazılarının etkileri görülür. Fakat bunlardan daha fazla, primitivizm ortaya çıktığında, Frankfurt Okulu’nun Marksistleri Theodor W. Adorno ve Herbert Marcuse’ün düşünceleri ile Marshall Sahlins, Richard Lee, Lewis Mumford Jean Baudrillard ve Gary Snyder gibi antropologların düşünceleri ekolün şekillenmesinde önemli yer tutmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Theodor W. Adorno</span> Alman filozof ve toplumbilimci (1903 – 1969)

Theodor W. Adorno, , Alman felsefeci, toplumbilimci, bestekâr ve müzikbilimci.

Frankfurt Okulu'nun, özellikle Max Horkheimer ve Theodor W. Adorno tarafından geliştirilen ve kullanılan ve Okul'un genel yaklaşımını ifade ana kavramlardan birisi de kültür endüstrisi. Okul'un özgül Marksizm anlayışlarını açıkça gösterir bu kavramlaştırma, çünkü geleneksel Marksizm düşüncesindeki altyapı-üstyapı ya da ekonomi-kültür gibi temel ayrımları dışta bırakır. Geleneksel Marksizm altyapı-üstyapı kavramlarıyla ve özellikle de altyapıya verilen ağırlıklı rol ile ilgilenir. Frankfurt Okulu'nda ise bu anlayış, yerini yeni bir durum olarak tespit ettikleri altyapı-üstyapı kaynaşması fikrine bırakır.

Popüler Kültür veya Pop Kültürü, 20. yüzyıldan sonra özellikle toplumsal modernleşme ile toplu kültür olarak yayılan, kavram olarak kültürel gelişmeleri ve günlük uygulamaları kapsamakta, aynı zamanda genel ve tarafsız olarak eski halk kültürü kavramı yerine geçmekte. Popüler kültür daha çok bir alan jargonu iken, pop kültürü daha çok ortam jargonu olarak kabul görmektedir. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre ise, popüler kültür kavramının tanımı "isim; belli bir dönem için geçerli olan, hızlı üretilen ve hızlı tüketilen kültürel ögelerin bütünü" olarak açıklanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Max Horkheimer</span> Alman filozof ve toplumbilimci (1895 – 1973)

Max Horkheimer, Musevi kökenli Alman düşünür ve toplumbilimcidir.

Etnik milliyetçilik, etno-milliyetçilik ya da mikro milliyetçilik, milliyetin etnisite açısından tanımlandığı bir milliyetçilik biçimidir. Millî kimliği oluşturan, kültür, tarih ve ülkü birliği gibi hakim kültür unsurların oluşturduğu millî şuur yerine; boy, aşiret, kabile, mezhep ve etniklik gibi dar kapsamlı bir şuuru benimseyen etnosentrik milliyetçilik görüşüdür.

Antiemperyalizm, emperyalizm karşıtlığını belirtir. Sadece siyasi ve ekonomik bir karşıtlık olmayıp, emperyalizmin kültürel baskılarına ve ele geçirme süreçlerine de bir karşıtlıktır.

<span class="mw-page-title-main">Eleştirel teori</span>

Eleştirel teori; Immanuel Kant, Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Max Weber, Karl Marx ve Sigmund Freud'un düşüncelerinin etkisi temelinde; sosyal ve beşeri bilimler bilgisiyle toplum ile kültür inceleme ve eleştirisine dayanan sosyal teori. Eleştirel teori, epistemolojik olarak; nesnelleştirici değil, düşünsel olduğu için doğabilimsel teorilerden farklıdır.

<span class="mw-page-title-main">Amerikan emperyalizmi</span> Amerikan siyasi, ekonomik, medya ve kültürel etkisinin genişlemesi

Amerikan emperyalizmi terimi, Amerikan siyasi, ekonomik, kültürel, medya ve askeri etkisinin Amerika Birleşik Devletleri sınırlarının ötesine yayılmasıdır. Bu terim ilk kez Meksika-Amerika Savaşı sırasında, 1846 yılında kullanılmıştır. Yorumcuya bağlı olarak, doğrudan askeri fetih yoluyla emperyalizmi içerebilir; gambot diplomasisi; eşit olmayan antlaşmalar; tercih edilen grupların sübvansiyonu; Rejim değişikliği; veya özel şirketler yoluyla ekonomik nüfuz, ardından söz konusu çıkarlar tehdit edildiğinde potansiyel olarak diplomatik veya zorlayıcı müdahale olabilir.

<span class="mw-page-title-main">İlkel kültür</span>

Eski antropoloji metinler ve tartışmalarda, terim '"ilkel kültür"', kültürel, teknolojik ya da ekonomik gelişmişliği veya gelişmesini eksikliği inanılan bir toplum anlamına gelir. Örneğin, yazılı bir dil yoksun bir kültür daha az kültürel karmaşık yazı sistemi ile kültürlerin daha kabul edilebilir; ya da bir avcı-toplayıcı toplum endüstriyel kapitalist toplumdan daha az gelişmiş düşünülebilir. Terim antropologlar ve tarihçiler gibi bilim insanları, birçok Batılı yazar tarafından; yabancı koloniler ve uzak kolonize ülkelerde yerli kültürleri tanımlamak için kullanılır.

Ekonomik ve siyasal küreselleşmenin yeni bir uluslararası kültür oluşturması ile kültürün küreselleşmesi ortaya çıkmıştır. Küreselleşme kavramıyla ilgili geçmişe veya günümüze baktığımızda ne zaman ortaya çıktığına dair herhangi bir kanıya rastlanılmamasıyla birlikte bu konu üzerinde kesin bir uzlaşıya varılmamış olunup hem dinamiği hem içerdiği farklı anlamlar ile anlaşılması zor bir olgudur. Yine de kültürün küreselleşmesinde geçmişe baktığımızda insanların yeni alanları keşfetme istekleri, ticari yolların ortaya çıkması ve göç etmenin başlamasına kadar eskiye dayanmaktadır. Bu sistemsel başlangıç bizi geçmişe götürse dahi şu anda olan tamamen etnik değişimlerin bir örneğidir. Son zamanların en çok ilgi gören kavramlarından biri olan küreselleşmenin kültürel sonuçlarını dile getiren bu çalışma, iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda küreselleşme kavramı teorik olarak ele alınmaktadır. İkinci kısımda ise kültürel bakımdan küreselleşmenin sonuçları yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Mapuçe mitolojisi</span>

Güney-orta Şili ve güneybatı Arjantin'in yerli Mapuçe halkının mitolojisi ve dini, kapsamlı ve eski bir inanç sistemidir. Mapuçe halkını oluşturan çeşitli gruplarda bir dizi benzersiz efsane ve efsane ortaktır. Bu efsaneler dünyanın yaratılışını ve içinde bulunan çeşitli tanrı ve ruhları anlatır.

Tarih boyunca insanlar iletişim aracılığıyla birbirleriyle ilişkiler kurmuş ve ortak bir toplum düzeni oluşturmuştur. Özellikle Sanayi Devrimi'nden sonra ortaya çıkan kapitalist düzen ve kitle toplumu nedeniyle iletişim araştırmalarına olan önem artırılmıştır. Ortaya çıkan kitleyi kontrol etmek amacıyla kitle iletişim araçlarına önem verilmeye başlanmıştır ve bu dönem içerisinde bir dizi kitle iletişim kuramı ve modeli geliştirilmiştir. İletişim kuramları temel olarak eleştirisel ve ana akım iletişim araştırmaları olarak iki sınıfa ayrılabilir. Bu iki temel ana sınıf kendi içerisinde ideolojilere ve kuramcıların bakış açılarına göre farklı sınıflandırılmaktadır.

Kültürlerarası yeterlilik diğer kültürlerden insanlarla etkili ve uygun iletişime yol açan hedeflenen bilgi, beceri ve tutumları gösterme yeteneğini ifade eder.

Kültürlerarasılık, kültürlerarası diyaloğu destekleyen ve kültürlerin kendilerini ayrıştırma eğilimlerine karşı çıkan siyasi bir harekettir. Kültürlerarasılık, bir toplumda var olan çoklu kültürlerin sadece pasif kabulünün ötesine geçmeyi ve bunun yerine kültürler arasında diyalog ve etkileşimi teşvik etmeyi içerir. Kültürlerarasılık, genellikle karşılıklı saygı değerlerine dayanan yerli ve batılı idealler arasındaki ilişkiler kümesini tanımlamak için kullanılır.

Dil emperyalizmi, baskın bir dilin diğer dillere kıyasla toplumlar ve ülkeler üzerinde hakim olmasıdır. Bu tek taraflı dil dayatması emperyalizm sayesinde gerçekleşir ve milletlerin kimliklerini zayıflatmak için kullanılan bir sömürü şeklidir.