İçeriğe atla

Küba Füze Krizi

Ekim Füzeleri Bunalımı
Soğuk Savaş

Moskova, Kızıl Meydan'da bir Sovyet orta menzilli balistik füzesi
Tarih16-29 Ekim 1962
Bölge
Sonuç Füzeler sökülerek olası bir dünya savaşı önlendi
Taraflar
Sovyetler Birliği Sovyetler Birliği
Küba Küba
Amerika Birleşik Devletleri ABD
Türkiye Türkiye
İtalya İtalya
Komutanlar ve liderler
Sovyetler Birliği Nikita Kruşçev
Küba Fidel Castro
Amerika Birleşik Devletleri John F. Kennedy
Türkiye Cemal Gürsel
İtalya Amintore Fanfani

Küba Füze Krizi, ABD’nin Türkiye ve İtalya'ya, SSCB’nin ise Küba’ya nükleer başlıklı füze yerleştirmesi ile başlayan; Ekim 1962’de dönemin iki süper gücünü karşı karşıya getiren ve dünyayı nükleer savaş tehdidi altında bırakan bunalımdır.

Özellikleri

Küba Füze Krizi ya da diğer adıyla Ekim Füzeleri bunalımının en önemli özelliği, nükleer silahlara sahip iki süper gücün dünyada ilk kez doğrudan karşı karşıya gelmesidir. Bunalımın bir başka özelliği hem "Soğuk Savaş"ın doruğunu hem de 1962 sonrasında yavaş yavaş ama kararlı bir tempoda yerleşmeye başlayan "yumuşama" (detente) olgusunun temelini oluşturmasıdır.

Nedenleri

Küba Füze Krizi bunalımının temelinde yatan asıl neden ise Amerikan Hükümeti'nin Fidel Castro rejimini devirmek istemesidir.

Castro’nun 1959 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin kontrolündeki Batista rejimini yıkarak iktidara gelmesi üzerine ABD, önce Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) bünyesinde Latin Amerika ülkelerinin ortak harekatıyla "Castro Rejimi"ni yıkmayı denediyse de OAS üyeleri yalnızca "Castro Rejimi"ni kötülemekle yetindiler. Daha sonra ABD’ye kaçan Kübalı mültecilerin ABD Hükümeti'nin yardım ve desteği ile Küba’yı işgal etmesini içeren bir plan yürürlüğe konduysa da mültecilerin Domuzlar Körfezi Çıkartması'nda başarısızlığa uğraması, ABD’nin bu dolaylı müdahale girişimini sonuçsuz bıraktı.

Bunalımın bir diğer nedeni ise, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) ABD’nin gerek OAS bünyesinde gerekse Domuzlar Körfezi Çıkartması’nda yaşadığı başarısızlıktan yararlanması ve Küba’daki "Castro Rejimi"ne destek olmaya başlamasıdır. SSCB, ihtiyaç duymamasına karşın Küba’nın şeker ihracatının büyük kısmını satın aldı ve Küba’ya olası bir Amerikan müdahalesine karşı güvence verdi.

Füzeler

Küba Füze Krizi'nin ardından ABD'nin Lockheed U-2 casus uçağından çekilen San Cristóbal'daki Sovyet MRBM (Orta Menzilli Balistik Füze) sitelerinin keşif fotoğrafı (1 Kasım 1962)

ABD'ye ait bir U-2 casus uçağının 1 Mayıs 1960'ta düşürülmesiyle ABD-SSCB ilişkileri gerginleşirken Küba-SSCB dostluğu giderek sıkılaşıyordu. Bu sıcak ilişkilerin bir sonucu olarak 1962 sonbaharında Küba’ya Sovyet füzelerinin konuşlandırılmasına başlandı.

Bir görüşe göre Küba bunalımının ortaya çıkardığı tehlike gerçek olmaktan çok görünüşteydi. Bu görüşe göre füzelerin yerleştirilmesi dönemin SSCB lideri Nikita Kruşçev açısından becerikli bir "Soğuk Savaş" oyunuydu ve füzeler dönemin ABD Başkanı J. F. Kennedy zorladığı takdirde sökülmek üzere yerleştirilmişti. Ancak sökme bedeli olarak Kruşçev, bazı ödünler beklemekteydi: Küba'nın işgal edilmeyeceğine dair güvence ve SSCB toprakları yakınına (özellikle Türkiye'ye) yerleştirilmiş füzelerin sökülmesi.

Füzelerin yerleştirilme amacı ne olursa olsun Küba ile SSCB arasında gelişen bu ilişkiler ABD'yi bir müdahaleye doğru itmeye başladı. ABD Başkanı Kennedy, 1962 yılı Ekim ayının hemen başında verdiği bir demeçte şu olasılıkların gerçekleşmesi halinde Küba'ya müdahale edeceğini açıkladı: Küba'daki Amerika'ya ait Guantanamo Üssü, Panama Kanalı, öteki Latin Amerika ülkeleri veya kıtadaki Amerikalıların hayatları tehlikeye girerse; Cape Canaveral İstasyonu'na müdahale edilirse veya SSCB Küba'da saldırgan üsler kurarsa.

Bunalım

Fidel Castro

14 Ekim 1962'de bir ABD casus uçağı Küba'daki inşaatı devam eden nükleer füze rampalarını tespit etti.[1] ABD'de seçim mücadelesinin hızlandığı bir dönemde 16 Ekim 1962 günü dönemin ABD Savunma Bakanı Robert McNamara Küba'da füze üslerini belirleyen hava fotoğraflarını Başkan Kennedy’e gösterdi. Fotoğraflardan edinilen bilgiye göre, Sovyet füzeleri yerleştirilmeye başlanmıştı ama ateşlemeye hazır hale gelmeleri için bazı parçaların Küba’ya gelmesi gerekiyordu.

Kennedy teknik danışmanlarıyla uzun süren toplantılar yaptıktan sonra Küba’nın denizden abluka altına alınmasına karar verdi. ABD, abluka kararı konusunda Birleşmiş Milletler’e, OAS’a veya NATO’ya danışmadı ve sadece bu örgütleri kararından haberdar etmekle yetindi.

22 Ekim 1962 tarihinde abluka uygulanmaya başladı. Bu sırada, Atlantik Okyanusu’nda seyreden Sovyet gemileri Küba’ya yaklaşmaktaydı. Bu gemiler ablukaya uymadıkları takdirde batırılacaklardı. Kruşçev ilk tepki olarak saldırı değil, savunma silahı taşıdığını söylediği gemilerin durması için emir vermeyeceğini açıkladı. Bu durum gerilimi daha da tırmandırdı.

Kruşçev, 27 Ekim 1962’de Kennedy’ye gönderdiği mektupta, ABD’nin Türkiye’deki benzer füzeleri sökmesi halinde (ABD 1959 yılında Türkiye ile anlaşmış ve 1961 yılında Türkiye’ye Jüpiter füzeleri yerleştirmişti. Füze durumları Türk halkına 40 yıl sonra açıklandı veya belgelendirildi.) SSCB’nin de Küba’dakileri sökeceğini, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına saygı göstereceğini, içişlerine karışmayacağını ve işgal etmeyeceğini belirtmiş ve Küba’daki füzelerin sökülmesinin karşılığı olarak ABD’nin de aynı güvenceleri Küba açısından vermesi gerektiğini eklemiştir.

Başkan Kennedy ise aynı tarihli cevabi mektubunda; Küba'daki füzeler söküldüğü takdirde Küba’ya karşı uygulanan ablukaya son verileceğini ve Küba’yı işgal etmeyeceği güvencesini verebileceğini kaydetmiştir. Ancak Türkiye’deki füzelerin sökülmesi konusunda kesin bir güvence vermekten kaçınarak “Dünyadaki gerginliklerin yumuşaması, mektubunuzda belirttiğiniz öteki silahlarla ilgili olarak daha geniş bir düzenlemeye gidebilmemize olanak sağlayabilir” demiştir.

ABD Başkanı Kennedy kısa vadeli tedbirlerle uzun süreli tedbirleri birbirinden ayırmaktaydı. Kennedy için önemli olan ABD'ye yönelik tehdidin ortadan kaldırılmasıydı. Jüpiterler ise daha sonra ele alınacak bir düzenleme içinde düşünülebilirdi.

ABD'ye göre pazarlık unsurları da birbirine uymamaktaydı. Bir yanda birdenbire Küba'ya yerleştirilen füzeler öte yanda çok önce yerleştirilmiş bulunan ve yerleştirildikleri anda SSCB'nin tepkisiyle karşılaşmadığı için üstü kapalı olarak kabul edilmiş füzeler bulunuyordu.

Kruşçev, 28 Ekim 1962'da Kennedy'ye ikinci bir mektup yazmıştır. Bu mektupta Türkiye'deki Jüpiter füzelerinden hiç bahsedilmemiş ve Kennedy'nin önerilerine sıcak bakıldığı vurgulanmıştır. Kennedy, aynı gün Kruşçev'e bir mektup göndermiş ve sağduyulu kararından dolayı kendisini tebrik etmiştir. Amerika'da Büyükelçiler nezdinde yapılan son görüşmede Sovyet elçi Küba'daki füzelerin kaldırmasının ancak Türkiye'deki füzelerin kaldırılmasına bağlayacak Amerikan elçi yedekte tuttuğu kozu kullanıp "Zaten Türkiye'ye koyduğumuz füzeler eskimişti 6 ay içerisinde kaldıracaktık" demiştir. (Amerikan Elçi Kenndy'nin kardeşi bakandır ve ayrıca Sovyet Elçi ile görüşmeden önce Türkiye'deki füze kozunu en son seçim olarak kullanmasını kararlaştırmışlardır.) Füzelerin Sovyetlerin aynı dönemde kaldırılmamasının sebebi ise gelişen olaylar karşısında medyada sıkıntı çeken Kennedy'nin Türkiye'deki füzelerin kaldırılmasının altında kalabilecek olmasıdır. Amerikan Elçi bu gizli maddenin sadece Sovyet kurmaylar tarafından bilineceği, Türkiye'deki füzelerin kaldırılmasının kamuoyu tarafından bilinmesinin anlaşmayı bozacağı ve askerî müdahalenin kaçınılmaz olacağını söylemiştir. Bir ihtimal de, Kruşçev sadece ülkesinin böyle bir tehlikeyle karşı karşıya kalmaması için başkanlık koltuğundan indirilirken bu gizli maddeyi açıklamamıştır ama Sovyetler kendini tehdit eden yakınındaki nükleer füzelerden kurtulmuştur.

28 Ekim 1962 tarihli mektuplar ve ABD'nin Küba'ya uygulanan ablukayı kaldırmasıyla bunalım atlatılmıştır.

Kruşçev'in füzeleri sökme kararı, NATO'da da rahatlama yaşanmasına neden oldu. Çünkü, 28 Ekim 1962 tarihli NATO Konseyi toplantısında ABD, Küba'yı işgal hareketine girişirse Türkiye'nin Sovyet işgaline uğrayabileceği ve NATO'nun savaşa sürüklenebileceğine değinilmişti. NATO Konseyi'ndeki bazı delegeler ABD'den Küba'yı işgal etmeme garantisi istemiş, ABD delegesi ise bu güvenceyi vermekten kaçınmıştı.

Sonuçları

  • Ekim Füzeleri bunalımı, biraz da çelişkili olarak, soğuk savaşın doruk noktasına vardığı bir dönemde “yumuşama” ve “görüşme” havası yaratmıştır. Nükleer savaşın eşiğine gelindiğini anlayan taraflar, bu bunalımdan sonra daha temkinli olacaklardır. (Örneğin ABD, Türkiye'deki Jüpiter füzelerini tek taraflı bir kararla sökmeye başlamıştır.)
  • NATO üyeleri, daha doğrusu NATO'nun Avrupa kanadı, böyle büyük bir bunalımda (kendilerini de tehlikeye atan bir durum olsa dahi) görüşlerinin alınmayacağını, ABD'nin tek başına hareket edeceğini anlamışlardır.
  • SSCB'de Kruşçev serüvencilik suçlamasıyla iktidardan düşürüldü.
  • Ekim Füzeleri bunalımı, o dönemki iki kutuplu dünya düzeninde, blokları oluşturan devler arasındaki ilişkileri de etkiledi. Doğu Bloku içinde Çin-Sovyet anlaşmazlığı açığa çıktı. Pekin, Moskova'yı “devrimci davaya ihanetle” suçladı. Moskova Pekin'i serüvencilikle itham etti. Batı Bloku'nda Fransa iki süper devlet arasında denge kuracak bir “Batı Avrupa Koalisyonu” girişimi başlattı ve ABD ile ilişkilerini gevşetme yönünde önemli adımlar atarak kendi nükleer programını başlattı.
  • ABD ve SSCB Ekim Füzeleri bunalımından sonra nükleer silahların yayılmasını önlemek için Moskova'da, 5 Temmuz 1963'te "Nükleer Silah Denemelerinin Kısmi Yasaklanması Anlaşması"nı imzaladılar. (Bu anlaşma atmosferde, uzayda ve denizaltında nükleer denemeleri yasaklıyor ancak toprak altındaki nükleer denemelere izin veriyordu.)
  • Ekim Füzeleri bunalımı, bölgesel bir çatışmada geleneksel (klasik) silahların önemini artırmıştır.
  • Herhangi bir bunalım sırasında Washington ve Moskova arasında doğrudan bir haberleşme hattının kurulması gerekliliği ortaya çıkmıştır. İki başkent arasında anında haberleşmeyi sağlayacak telefon hattı (hotline) -Kırmızı telefon- kurulmuştur.

Kaynakça

  1. ^ "Cuban Missile Crisis". 15 Haziran 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2020.  (İngilizce)

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Fidel Castro</span> 1959dan 2008e kadar Kübanın lideri

Fidel Alejandro Castro Ruz ( söylenişi), Kübalı Marksist-Leninist devrimci ve Küba Devrimi'nin önderi. Yaşamı boyunca ve ölümünden sonra çeşitli liderler ve muhalif kesimlerce diktatör olarak da nitelendirilmiştir. Devrim sonrasında, 1959-76 arasında Küba başbakanlığı, 1976-2008 arasında da Küba devlet başkanlığı yaptı. 1961 ile 2011 yılları arasında da Küba Komünist Partisi Birinci Sekreterliği görevini yürüttü. Uluslararası alanda ise 1979-1983 ve 2006-2008 yılları arasında Bağlantısızlar Hareketi'nin Genel Sekreterliğini yaptı. Lakabı İspanyolcada At anlamına gelen "El Caballo"dur.

<span class="mw-page-title-main">John F. Kennedy</span> 35. Amerika Birleşik Devletleri başkanı (1961–1963)

John Fitzgerald Kennedy veya kısaca JFK, 1961'den 1963'teki suikastına kadar 35. Amerika Birleşik Devletleri başkanı olarak görev yapan Amerikalı siyasetçi. Başkan seçilen en genç kişiydi. Kennedy, Soğuk Savaş'ın en yoğun olduğu dönemde görev yaptı ve dış politikasının büyük bölümü Sovyetler Birliği ve Küba ile ilişkilerle ilgiliydi. Demokrat olan Kennedy, başkanlığından önce Birleşik Devletler Kongresi'nin her iki kanadında da Massachusetts'i temsil etti.

<span class="mw-page-title-main">Varşova Paktı</span> Komünist ülkeler arasında imzalanan uluslararası askerî ittifak antlaşması

Varşova Paktı ya da resmi olarak Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardımlaşma Antlaşması, 14 Mayıs 1955 tarihinde Varşova'da, sekiz sosyalist ülkenin imzası ile kurulan askeri ve siyasal birlik. Antlaşmayı imzalayan ülkeler Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Macaristan, Polonya, Romanya ve SSCB'ydi. Anlaşma, daha önceleri SSCB ile Çekoslovakya (1943); Polonya (1945); Bulgaristan, Macaristan ve Romanya (1948) arasında imzalanan ikili anlaşmaları bütünlüyordu. Pakt, Macaristan, Çekoslovakya ve Afganistan'ın işgalleri gibi önemli siyasal olaylarda askeri unsur olarak yer almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Nikita Kruşçev</span> 1953ten 1964e kadarki Sovyetler Birliği lideri

Nikita Sergeyeviç Kruşçev, Sovyet devlet adamı ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi Birinci Sekreteri. Doğru okunuşu ve Türkçe yazım kurallarına göre soyadının doğru yazılışı Hruşçov olmasına rağmen, Türkçeye İngilizce Khrushchev kelimesinin okunuşu olan Kruşçev kelimesi geçmiş ve yaygınlık kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">U-2 Krizi</span>

U-2 Krizi, 1960 yılının Mayıs ayında Sovyet toprakları üzerinde bir Amerikan Lockheed U-2 casus uçağının düşürülmesi üzerine çıkan ve Sovyet-Amerikan ilişkilerinde önemli bir bunalıma yol açarak Soğuk Savaşı şiddetlendiren olaya denir. ABD’nin Türkiye dahil bazı NATO ülkelerinden kalkan uçaklarının faaliyetlerinin yarattığı bir olaydır ve yalnız doğu ve batı blokları açısından değil Türkiye açısından da önemli sonuçlar doğurmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Destalinizasyon</span> Stalinin ölümünün ardından yeni genel sekreter seçilen Nikita Kruşçev ile başlayan bir dizi siyasî reform

Destalinizasyon, Sovyetler Birliği'nde Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Josef Stalin'in ölümünün ardından yeni genel sekreter seçilen Nikita Kruşçev ile başlayan süreci ifade eden terim. Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin 20. Kongresi, Stalin'in ölümünden 3 yıl sonra 14 Şubat-25 Şubat 1956'da yapıldı ve bu tarihten itibaren Stalin dönemine ait uygulamalar, "kişinin putlaştırılması" olarak değerlendirildi ve destalinizasyon süreci başlatılmış oldu. Stalin'e ait görüşlerin etki ve gücünün çözülmesi, buna bağlı hiyerarşik yapı ve ideolojik hâkimiyetin geriletilmesi girişimi; destalinizasyon olarak ifade edilir.

<span class="mw-page-title-main">Domuzlar Körfezi Çıkarması</span> ABD´nin desteğini arkasına alan sürgündeki Kübalıların, Fidel Castro rejimini yıkmak için gerçekleştirdikleri başarısız işgal girişimi

Domuzlar Körfezi Çıkarması, 1961 yılında ABD´nin desteğini arkasına alan sürgündeki Kübalıların, Fidel Castro rejimini yıkmak için gerçekleştirdikleri başarısız işgal girişimi. Adını, çıkarmanın yapıldığı körfez olan Playa Giron'dan almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Checkpoint Charlie</span>

Checkpoint Charlie, bölünmüş Berlin'de Doğu-Batı geçiş noktası Helmstedt ("Alpha") ve Dreilinden'den ("Bravo") sonra 1961 senesinden 1990 senesine kadar üçüncü ittifak geçiş noktası olarak kullanılan geçiş kapısıdır. Bu geçiş kapısı sadece müttefik askerleri, büyükelçiler, bu kişilerin aileleri, yabancılar, Federal Almanya'nın Demokratik Almanya'daki temsilcileri ve çalışanları ve Demokratik Alman üst düzey yöneticileri tarafından kullanılabiliyordu.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer silahlanmanın kronolojisi</span> Nükleer Silahlanma Tarihi

20. yüzyıl, teknolojik ilerleme ve başarı bakımından aynı zamanda uygarlaşmış milletlerin birbirlerine sarf ettikleri şiddet içerici suçlamalar bakımından dikkate değerdir. Birkaç saat içerisinde, hatta bir anda bile insanoğlunun tümünü yok edebilecek nükleer silahların icadı ve nükleer enerjinin gelişmesi, medeniyet ve tehdit kavramlarını hiçbir yerde birbirine bu kadar yaklaştırmamıştı.

Çin-Sovyet Ayrılığı, dönemin iki büyük komünist devleti olan Çin ve Sovyetler Birliği (SSCB) arasında 1960-1989 yılları arasında Marksizm-Leninizm'e dair teorik ve ideolojik tartışmalardan kaynaklanan ciddi bir diplomatik ayrılıktır. Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Josef Stalin'in 1953 yılındaki ölümünden sonra Nikita Kruşçev tarafından başlatılan destalinizasyon ve barış içinde bir arada yaşama politikaları sonucunda doktriner ayrılıklar kısmen başlamış, 1969'da zirveye ulaşmış ve farklı yollarla 1980'lerin sonuna kadar sürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Mongoose Operasyonu</span>

Mongoose (Firavunfaresi) Operasyonu, ABD Başkanı John Kennedy döneminde CIA tarafından örtülü olarak başlatılan operasyon. Başarısız Domuzlar Körfezi Çıkarmasından sonra 30 Kasım 1961 tarihinde Küba’daki Fidel Castro yönetimine karşı örtülü saldırılara Kennedy tarafından onay verilmiştir. Operasyona Hava Kuvvetleri Generali Edward Lasdale komuta ediyordu.

<span class="mw-page-title-main">Oleg Penkovski</span>

Oleg Vladimiroviç Penkovski, kod adı "Agent Hero", SSCB'nin askeri istihbaratı GRU'da görevli bir albaydı. 1950'li ve 60'lı yıllarda Birleşik Krallık ve Birleşik Devletleri SSCB'nin Küba'ya yerleştirdiği füzelerden ve Küba Füze Krizi'nden haberdar etti.

Barış içinde bir arada yaşama, Soğuk Savaş döneminde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tarafından geliştirilmiş teoridir. Buna göre nükleer silahlara sahip Sovyetler Birliği ve sosyalist ülkeler ile kapitalist devletler bir arada barışçıl bir şekilde varlıklarını devam ettirebilirler. Bu teori sosyalizm ile kapitalizmin uzlaşmaz çelişki içinde olduklarından bir arada yaşayamayacaklarını söyleyen marksizmin genel söylemiyle çelişmektedir. Teori Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı ülkeleri tarafından ABD ve NATO örgütüne üye ülkeleriyle olan ilişkilerinde bir dönem hakim olmuştur.

Stratejik Silahların Sınırlandırılması Görüşmeleri, ABD ile SSCB – Soğuk Savaş’ın süper güçleri- arasında mermi ve silahlanma kontrolü konusunda yapılan ikili görüşmeler ve uluslararası antlaşmadır. Antlaşma SALT I ve SALT II şeklinde iki turdu.

<span class="mw-page-title-main">III. Dünya Savaşı</span> varsayımsal olarak gelecekteki küresel çatışma

III. Dünya Savaşı, varsayımsal olarak gelecekte nükleer silahların geliştirilmesi, test edilmesi ya da kullanılması sonucunda gerçekleşeceği düşünülen bir dünya savaşıdır. Bu terim, en az 1941 yılından beri kullanılmaktadır. Bazıları bu terimi, Soğuk Savaş ya da Teröre Karşı Savaş gibi sınırlı veya daha küçük çatışmalara atıfta bulunmak için kullansa da, diğerleri böyle bir çatışmanın hem kapsam hem de yıkıcı etki açısından önceki dünya savaşlarını geride bırakacağını varsayıyor.

<span class="mw-page-title-main">S-75 Dvina</span> Stratejik uçaksavar füzesi sistemi

S-75-Dvina, Sovyet yapımı yüksek irtifa hava savunma sistemidir. Üretimine başlanmasından bu yana en yaygın hava savunma sistemi haline gelmiştir. S-75 ilk olarak 1 Mayıs 1960 tarihinde Sovyetler Birliği üzerinde uçan U-2 uçağını vurması sonucu yaşanan U-2 Krizi ile birlikte dünya çapında tanınır hale gelmiştir. S-75 sistemi Küba Füze Krizi sırasında konuşlandırılmış ve 27 Ekim 1962'de Küba üzerinde uçan bir U-2 uçağını düşürerek neredeyse bir nükleer savaşa neden oluyordu. Vietnam Savaşı sırasında Kuzey Vietnamlılar S-75'i Hanoi ve Haiphong'u ABD bombardımanına karşı savunmak için kullandılar. Ayrıca Çin'de HQ-1 ve HQ-2 adları altında üretilmiştir. S-75 Mısırlı mühendisler tarafından tersine mühendislikle üretilmiş ve Tayir-as-Sabah adı verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Amerika Birleşik Devletleri-Sovyetler Birliği ilişkileri</span> İkili ilişkiler

Amerika Birleşik Devletleri-SSCB ilişkileri, Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği arasındaki diplomatik ilişkilerdir.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer silahlanma yarışı</span> Soğuk Savaş döneminde yaşanan çekişme

Nükleer silahlanma yarışı, Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler Birliği ve müttefiklerinin Soğuk Savaş süresince nükleer savaşta üstünlük kurmak için girdikleri bir silahlanma yarışıydı. Bu dönemde, ABD ve Sovyetler'in yanı sıra diğer ülkeler de nükleer silah geliştirmeye başladı, ancak hiçbiri savaş başlığı üretiminde diğer iki süper güç kadar etkin olmadı.

<span class="mw-page-title-main">PGM-19 Jupiter</span>

PGM-19 Jupiter ya da bilinen adıyla Jüpiter füzeleri, Soğuk Savaş döneminde nükleer silahlanma sürecinde Amerika Birleşik Devletleri'nin yaptığı füzelerdir. Küba Füze Krizi'nde ABD Jüpiter füzelerini İtalya ve Türkiye'ye konuşlandırmış, Sovyetler Birliği ise Küba'ya kendi nükleer füzelerini yerleştirmişti.

<span class="mw-page-title-main">KS-1 Komet</span>

Raduga KS-1 Komet ya da sadece AS-1 ve KS-1, Sovyet yapımı, ana olarak gemisavar görevleri için tasarlanmış bir kısa menzilli havadan karaya füze idi. Füze, Tupolev Tu-4 ve Tupolev Tu-16 uçakları tarafından taşınıyordu.