İçeriğe atla

Kâşgarlı Mahmud

Kâşgarlı Mahmud
Mahmûd el-Kâşgarî
محمود الكاشغري
Doğum1008
Kâşgar, Karahanlı Devleti
Ölüm1105 (96-97 yaşlarında)
Opal, Kaşgar'ın güneybatısı, Karahanlı Devleti
Dinİslam
Kariyeri
DalıDilbilim
Sözlükbilim
Türkoloji

Mahmûd bin Hüseyîn bin Muhammed el-Kâşgarî (Arapça: محمود بن الحسين بن محمد الكاشغري, Uygurca: Mehmud Qeshqeri) veya bilinen adıyla Kâşgarlı Mahmud (1008-1102), Türk dilleriyle ilgili çalışmalarıyla tanınmış 11. yüzyıl leksikografı. Kâşgar'ın 45 km güneybatısındaki Opal kasabasında dünyaya geldi. Bazı kaynaklara göre ise Isık Göl yakınındaki Bars Kul'da doğmuştur.[1]

Doğumu

Kâşgarlı Mahmud, 1008 yılında Kâşgar'da dünyaya geldi. "Hamirler" diye çağrıldığını, bunun Oğuzların "emîr" (Arapça: أمير) yerine "hemîr" (Arapça: حَمِر) demelerinden kaynaklandığından bahsetmektedir. Kendisinin verdiği bu bilgilerden, Türk tarihinin önemli devletlerinden birisi olan Karahanlı Devleti'nin hanedan sülalesine mensup olduğu anlaşılmaktadır.

Başka araştırmalara göre Batı Karahanlı hakanlarından Buğrahan Muhammet Yağan Tekin'in (Bogra Yagan Tégin) torunu ve Şehzade Hüseyin Emir Tekin'in oğludur. Yağan Tekin, on sekiz aylık kısa hakanlık döneminden sonra tahtı kendi isteği ile Kâşgarlı Mahmud'un babası Hüseyin Emir Tekin'e (Hüseyin Çağrı Tégin) devretmek istemiştir.[] Bu devir teslim için büyük ziyafetler hazırlanmış, davullar dövülmüştür. Bu ziyafet sırasında Yağan Tekin'in eşlerinden Hanısı, tahta kendi oğlu İbrahim'i geçirebilmek için diğer şehzadeleri zehirlemiştir. Kâşgarlı Mahmud'un babası da zehirlenenler arasındadır.

Soyu

Dîvânu Lugâti't-Türk’teki harita (11. yüzyıl)
Opal'da bir mescit

Karahanlı soyundan asil bir ailenin ferdi olan Muhammed bin Hüseyin'in (Hüseyin Çağrı Tegin) oğludur. Annesinin ismi Bibi Rābiy'a el-Basrī'dir. Babası, Barsgan şehrinde yaşamakta iken bilinmeyen bir sebeple Kâşgar şehrine gelip yerleşmiştir. O dönemde Kâşgar, önemli bir bilim ve kültür merkezi idi.

Bu saray darbesinden sonra İbrahim, 1057 yılında Batı Karahanlıların hakanı olmuştur. Kâşgarlı Mahmud ise bu tuzaktan kendisini kurtararak Batı Karahanlı Devleti'nin topraklarından kaçmıştır. Ancak İbrahim Han'ın adamları her yerde onu aradıklarından o kendisini gezgin veya bilgin gibi sıfatlarla takdim ederek sık sık yer değiştirmek zorunda kalmıştır.

Kesin olarak Kâşgarlı Mahmud, dönemin bütün klasik ilimlerini tahsil etti. Arapça ve Farsça öğrendi. Saciye ve Hamidiye Medreseleri'nde tahsil gördükten sonra kendisini Türk dili tetkikatına vakfetmiştir. Bu amaçla Orta Asya'yı boydan boya katederek Anadolu'ya oradan da Bağdat'a gitmiş. On beş yıl boyunca Türklerin yaşadığı bütün illeri, şehirleri, obaları, dağları ve çölleri dolaştı.

Bu geziler inceleme amaçlı idi. Türklerin örf ve âdetlerini mahallinde araştırdı. Gezileri sırasında, ana dili Türkçenin Hakaniye, Oğuz, Kıpçak, Argu, Çiğil ve Kepenek şivelerini de öğrendi. İyi öğrenim görmüş, İslamiyet'le ilgili bilimsel çalışmaları yakından izlemiştir. Arapça ve Farsçayı da çok iyi öğrenmiştir. Türklerin bulunduğu bölgeleri gezmiş, ana dili olan Türkçenin bütün lehçelerini yerlerinde öğrenmiş, geleneklerini göreneklerini yakından izlemiştir.

Kâşgar’dan Ayrılışı ve Bağdat’a Yerleşmesi

Kâşgarlı Mahmud, 1057'de Kâşgar'dan ayrılarak Bağdat'a yerleşti. Kitabında belirttiğine göre ailesi Kâşgar'dan Irak'a göç etmişti. Melikşah'ın (1072-1092) eşi Terken Hatun'un maiyetinde pek çok Kâşgarlı, bu dönemde Irak'a gelmişti. Mahmud'un ailesinin de bunlarla birlikte gelmiş oldukları düşünülebilir. O sıralarda Irak, İslam dünyasının en önemli kültür merkezlerinden biri idi. Bu nedenle bilimle uğraşanların buraya gelmek istemeleri doğaldı. Ayrıca Bağdat bu dönemde Türk nüfuzu altına girmiş ve halifeleri ayakta tutan da buradaki Türklerdi.

Bilimsel ve Edebî Yönü

Dîvânu Lugâti't-Türk isimli, dünyaca bilinen eserin yazarıdır. Eserini 1072 yılında Bağdat'ta yazmaya başladı, 12 Şubat 1074 tarihinde tamamladı. Tamamlanmasından sonraki iki yıl içerisinde eserini dört defa baştan sona gözden geçirerek esere 1076'da son şeklini verdi. Eser, 1077 Ocak'ında bitirilmiş ve Abbasi Halifesi Muktedî-Biemrillah'ın oğlu Ebü'l-Kasım Abdullah'a sunulmuştur. Kitabın tek yazması olan nüsha, bugün İstanbul'daki Millet Yazma Eser Kütüphanesinde muhafaza edilmektedir.[2]

Kâşgarlı Mahmud'un, Kitâbu Cevâhirü'n-Nahv fi Lugâti't-Türk adlı bir eser daha kaleme aldığı bilinmektedir. Türk dilinin ilk gramer kitabının nerede ve nasıl kaybolduğu belirlenememiştir. Bu eser, günümüze ulaşmamıştır.

Kâşgar'a Dönüş

Kâşgarlı Mahmud, 1080 yılında Kâşgar'a döndü. O, artık ülkesinin önde gelen bir bilim insanı idi. Adına izafeten Mahmudiye Medresesi denen binada dersler vermeye başladı. Binlerce öğrenci yetiştirdi.[3]

Mahmud, 1105 yılında, 97 yaşında iken öldü. Naaşı, ders verdiği Mahmudiye mezarlığında toprağa verildi. Burası, Kâşgar şehrine 45 kilometre uzaklıktaki Opal köyünde, etrafı kavak, çınar ve söğüt ağaçlarıyla çevrili bir tepedir (enlem: 39°18'51.19" kuzey, boylam: 75°30'35.82" doğu). Ölümünden sonra öğrencileri tarafından inşa edilen türbe, günümüze kadar dört defa yenilendi.

Türbede Kâşgarlı Mahmud'un sandukasının bulunduğu bir oda, Kur'an okumak için bir salon ve müze bölümü bulunmaktadır. Müzede değerli âlimin kitap ve makaleleri, el yazması ve basma Kur'anlar ile bazı eşyaları vardır. Müzenin duvarında, Doğu Türkistanlı bir ressam tarafından büyük boyda yapılmış, Kâşgarlı Mahmud'u çalışırken gösteren temsilî bir resim yer almaktadır. Müzede ayrıca Uygurların Budizm inancını yaşadıkları dönemlere ait eşyalar göze çarpar. Bu eşyaların, arkeolojik kazılarda elde edildiği belirtilmektedir. Karahanlılar dönemine ait çeşitli madenî para ve süs eşyaları, müzede sergilenen malzemeler arasında dikkat çeker. Türbenin iç ve dış duvarları ile oda ve salonların tavanları, Uygur sanatının süsleme unsurlarıyla bezenmiş. Süslemeler, ahşap tavanda eşsiz bir ihtişam oluşturmaktadır.

Kaynakça

  1. ^ Jean Paul Roux, Türklerin Tarihi
  2. ^ Ahmet Bican Ercilasun, Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi, Akçağ, Ankara 2010, s. 314-316.
  3. ^ "Uygarlıktan zulme Kaşgar'ın hikâyesi". Hilmi Demir. Türkiye Gazetesi. 29 Haziran 2019. 29 Haziran 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Mayıs 2022. 

Ayrıca bakınız

  • Dîvânu Lugâti't-Türk
  • Kitâbu Cevâhirü'n-Nahv fi Lugati't-Türk
  • Türk Boylarının Tamgaları
  • MEB 100 Türk Edebiyatçısı

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Dilbilgisi ya da gramer, bir dilin ses, biçim ve cümle yapısını inceleyip, kurallarını saptayan bilim dalı. Bir dili seslerinden cümlelere kadar, içerdiği bütün dil birliklerini, geniş bir şekilde anlam ve görevlerini kapsayacak şekilde inceler ve sözcüklerden anlam üretmeyi sağlar. Dilbilgisi kuralları, bir grup tarafından hazırlanmayıp, o dili kullanan insanların zaman içinde gerekli kuralları yaratmaları veya var olan kuralları dilin gelişimine göre değiştirmeleri sonucu oluşur. Bir dili veya bir dilin değişkesini akıcı olarak konuşanlar bu kuralları içselleştirmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Dîvânu Lugâti't-Türk</span> Kâşgarlı Mahmudun yazdığı Türkçe-Arapça sözlük

Kitâbu Dîvânu Lugâti't-Türk Orta Türkçe döneminde Kâşgarlı Mahmud tarafından Bağdat'ta 1072-1074 yılları arasında yazılan Türkçe-Arapça bir sözlüktür.

<span class="mw-page-title-main">Karahanlılar</span> Orta Çağda hüküm sürmüş bir Türk devleti (840–1212)

Karahanlı Devleti ya da kısaca Karahanlılar, 840-1212 yılları arasında Orta Asya ve Maveraünnehir'de hüküm süren bir Türk Hanedanıdır. Orta Asya'da kurulmuş ilk İslam Hanedanıdır. Karahanlı Devleti, tercih edilen görüşe göre, Karluk Türk kabilelerine mensuptur. 389/999 yılında İlek Han'ın (388–403/998–1013) komutanlığında yapılan Karahanlı saldırıları, onlara Mâverâünnehir bölgelerinde hâkimiyeti ele geçirmeyi sağladı. Bu saldırılar, aynı zamanda Sâmânî Devleti'nin yıkılışının habercisiydi. Çünkü saldırılar sonrasında Karahanlı Devleti, bölgede Sâmânî Devleti'nin pek çok yerini işgal etti Karahanlı Devleti, iç çekişmeler ve bölünmelerle pek çok dönemler geçirdi. Bölünme ve iç çekişmeler, tabiatıyla söz konusu devletin, yönetimde ortaklık sistemini tatbik etmesinin bir sonucudur. Çünkü devlette, aynı anda iki ayrı yönetici vardı; Büyük Han ve Ortak Han. Büyük Han, doğuda ikâmet ediyor ve devletin doğu kısmını; diğer Han ise batıda ikâmet ediyor ve devletin batı kısmını idare ediyordu.

<span class="mw-page-title-main">Kaşgar</span> Doğu Türkistanda bir şehir

Kaşgar, Çin'de Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin batısında yer alan tarihi bir vaha şehridir.

<span class="mw-page-title-main">Hotan (şehir)</span> Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Çinde bir şehir

Hotan (şehir), Çin'e bağlı Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin güney batısında İpek Yolu'nun Taklamakan güney güzergâhı üzerinde yer alan tarihi bir vaha şehridir.

<span class="mw-page-title-main">Argu grubu</span>

Argu grubu Türk dillerinin Genel Türkçe öbeğine giren bir koludur. Öbeğin diğer gruplarına kıyasla bu grup çok dilli değildir. Argu dili ve Halaçça bu grubun tek temsilcileridir. Günümüzde sadece İran(merkez il, Kom ve Arak arasında) ve Afganistan'da 42.000 kişi tarafından konuşulan Halaçça yaşamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Ali Emîrî</span> Türk tarihçi ve yazar

Ali Emîrî ya da Ali Emîrî Efendi, araştırmacı ve tezkire yazarı.

Karahanlı Türkçesi, Hakaniye Türkçesi, Karahanlıca veya Hakaniye lehçesi, Türk dilinin tarihinde konuşulmuş ve yazılmış olan tarihî dönemlerinden biridir. Türk dilini eski, orta, yeni olarak üç döneme ayıran Türkologlara göre Karahanlı Türkçesi, Orta Türkçenin ilk dönemini oluşturur. Böyle düşünen Türkologlara göre 10.-15. yüzyıllar arası Orta Türkçe dönemidir. 13. yüzyıldan itibaren Türk yazı dilinin (Kuzey-) Doğu ve (Güney-) Batı olarak iki ayrı kol hâlinde geliştiğini göz önünde bulunduran diğer bir kısım Türkologlar, Karahanlı Türkçesini Eski Türkçe içine alır. Bugüne ulaşan metinleri 11. ve 12. yüzyıllara ait olan Karahanlı Türkçesi, Eski Uygur Türkçesiyle çağdaştır.

<span class="mw-page-title-main">Yağma</span> Orta Çağda yaşamış bir Türk boyu

Yağma, Orta Çağ'daki bir Türk boyudur, bu boy günümüz Uygurlar'ın ve Özbekler'in atalarıdır. Bu boy bir kolu olan ve Üç Oğuzlar denilen birlik, Yağma, Karluk ve Çiğil boylarından oluşmuştur. 7. yüzyıldan itibaren Karahanlılar dönemi boyunca Yağma boyu Müslüman Araplar ve Çinliler tarafından kuvvetli ve kudretli siyasi varlıklar olarak Tarım Havzası, Cungarya havzası ve Yedinehir (Yedisu) bölgesinde göze çarpmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Atuş</span>

Atuş İlçesi,, Sincan Uygur Özerk Bölgesinde Kızılsu Kırgız Özerk İli'nde bir şehir. Bu bölge 15.509 km² ve toplam nüfusu yaklaşık 200.000 (2002) kişidir. Şehir yıllık ortalama sıcaklığı 12 ℃, ortalama yağış 80 milimetredir.

<span class="mw-page-title-main">Uçturfan İlçesi</span> Çinin Sincan Uygur Özerk Bölgesinde bir ilçe

Uçturfan İlçesi, Çin'de Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin kuzeyinde, Kırgızistan'a komşu, Aksu iline bağlı bir ilçedir.

<span class="mw-page-title-main">Opal, Sincan</span> Çinin Sincan Uygur Özerk Bölgesinde bulunan bir köy.

Opal,, Çin'de Kaşgar'ın 50 km güneybatısında Çin'den Pakistan'a giden eski İpek Yolu güzergahında Karakurum Karayolu üzerinde Kaşgar Kuna Şehir İlçesi, 'ne bağlı bir vaha köyüdür. Bazı araştırmacılara göre, Divânu Lügati't-Türk'te;

Kençek Señir veya Kençek Senğir, Kaşgarlı Mahmud'un Türk Dili'nin en eski ve değerli sözlüklerinden Divân-ı Lügati't-Türk'te Talas yanında Kıpçak sınırı olan şehrin adıdır.

Oğrak veya Iğrak, Divân-ı Lügati't-Türk'te "sınırda oturan bir Türk oymağı. Bunlara "قرا ي يغج Kara Yıgaç" dahi denir." ve "الايغاج Ala Yıgaç" "Sınıra yakın bir yer adı." şeklinde tanımladığı Orta Asya'da yaşamış olan Ortaçağa özgü bir Türk oymağıdır.

Koçnğar başı veya Koçñ ar başı, Kaşgarlı Mahmud, Divân-ı Lügati't-Türk'te;

<span class="mw-page-title-main">Özçent</span>

Özçent veya Özçend, Türk Dili'nin en eski ve değerli sözlüklerinden Divânu Lügati't-Türk'te;

Kitâbü Cevâhiri'n-Nahv fî Lugâti't-Türk, Türk dilinin en eski sözlüğü Dîvânu Lugâti't-Türk'ün yazarı Kâşgarlı Mahmud'un Türkçe dilbilgisi içerikli olduğu varsayılan kitabı. Kitap günümüzde hâlen bulunamamıştır.

Altun Yaruk, veya tam adıyla Altun önglüg yaruk yaltrıklıg kopda kötrülmiş nom iligi, Mahayana Budizmine ait bir sutra kitabıdır. Özgün eser Sanskritçe yazılmış ve VIII. yüzyılda Çinceye, X. yüzyılda da Beşbalıklı Uygur bilgini Singku Seli Tutung tarafından Uygurcaya çevrilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Efrasiyab</span> Türklerin efsane kahraman yiğit atası

Efrasiyab veya Afrasiyab, Şehnâme'nin karakterlerinden efsanevi kral ve Turan kahramanı.

Yörgemeç, bağırsak içine işkembe ve bağırsak parçalarının kıyılarak konulması ve pişirilmesi ile yapılan bir çeşit kebap veya mumbar dolmasıdır.Kâşgarlı Mahmud’un eseri Dîvânu Lugâti’t-Türk’te bulunan bir yemektir.Karahanlı mutfağında yapılan bir yemekti. Yörgemeci Anadolu'ya ilk olarak Selçuklular taşımıştır.