Altuğ Taner Akçam, Türk tarihçi ve sosyolog.
Girit Türkleri, Girit adasının Müslüman sakinleriydi. Osmanlı öncesi ada halkından İslamiyet'e geçenlerin bir kısmı 19. yüzyıl başında Yunan milliyetçiliği akımlarının etkisinde kalarak Hristiyanlığa geri dönmüş (irtidad), Girit Türkleri toplumunun dışına çıkmışlar, Müslüman kalanlar ise Türk kimliğini benimseyerek kendilerine Türk demişlerdir.
Ermeni Kırımı, 1915 Olayları/Ermeni Tehciri veya Ermeni Soykırımı, Osmanlı hükûmetinin Ermenilere karşı gerçekleştirdiği sürgün ve katliamlardır. Etnik temizliğin sonucunda ölen Ermenilerin sayısı tartışmalıdır; sayı, çeşitli araştırmacılara göre 600.000 ile 1,5 milyon arasında değişiklik gösterir. 1914 yılında Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfusu yapılan farklı tahminler mevcuttur. Osmanlı resmî kayıtlarına göre 1.2 milyon ile Ermeni Patrikhanesi'ne göre 1 milyon 914 bin 620 Ermeni yaşamaktaydı. 1922 sayımlarına göre ise 817 bin Ermeni 'mülteci' olarak Osmanlı topraklarını terk etmiş, 95 bin Ermeni ise din değiştirerek Türkiye topraklarında yaşamaya devam etmiştir. Bu tahminlere göre Osmanlı topraklarında bulunan 900 bin hayatta kalmışken, 300 bin ile 1 milyon arasında Ermeni hayatını kaybetmiştir. Olayların başlangıç tarihi çoğunlukla 250 Ermeni aydının ve komite liderinin Osmanlı yöneticileri tarafından İstanbul'dan Ankara'ya sürüldüğü ve birçoğunun öldürüldüğü 24 Nisan 1915 ile ilişkilendirilmektedir. Ermeni Kırımı, sağlıklı erkek nüfusun toptan öldürülmesi ya da askere alınarak zorla çalıştırılması ve sonrasında kadın, çocuk ve yaşlılarla birlikte ölüm yürüyüşü koşullarında Suriye Çölü'ne sürülmesi gibi olaylarla birlikte I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında iki aşamada gerçekleşti. Osmanlı askerlerinin koruması eşliğinde yaşadıkları yerlerden sürülen Ermeniler; sürgün sırasında yiyecek ve su sıkıntısı yaşadı; ayrıca çeşitli raporlara göre zaman zaman soygun ve katliamlara maruz kaldı. Ülke genelindeki Ermeni diasporası, genel anlamda Ermenilerin Doğu Anadolu'dan sürülme işleminin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktı.
Süryani Soykırımı veya Arami Katliamı, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ordusunun güneydoğu Anadolu ve İran'ın tarihi Azerbaycan bölgesinde, bazı Kürt aşiretlerinin yardımıyla Süryani Hristiyan azınlıklara karşı işlediği, tüm Süryani ve Süryani-i Kadim nüfusu 1914'de 58.983 iken bu sayının yaklaşık 5 katı olan 270 bin ila 300 bin arasında Süryani'nin öldüğü iddia edilen, sürgün etme ve katliamdır. Lakin daha sonra, alttaki Görüntüler kısmında bulunan resimden de görüldüğü üzere Rosie Malek-Yonan, Los Angeles, California'da bulunan Süryani Soykırım Anıtı'na bu sayıları 3 katına çıkarıp, 500 bin daha arttırarak 750 bin Süryani'nin soykırıma uğratıldığını belirten plakayı koydurmuştur ki bu da aslen 1914'te yaşayan tüm Süryani sayısının 12.7 katıdır.
Naim Beyin Anıları: Ermeni Tehciri ve Katliamları ile ilgili Resmi Türk Belgeleri, Osmanlı Ermenisi Aram Andonyan'a ait 1919 ve 1920 senesinde Londra'da Hodder & Stoughton yayınevinde basılmış bir kitap. İçinde Andonyan belgeleri diye bilinen ünlü Talat Paşa telgraflarının kopyalarını barındırıyor.
Müslüman-Türk katliamları, Türk Kırımı ya da Türk Soykırımı Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma döneminde Navarin Katliamı ile başlayan ve 1922 Manisa yangınıyla son bulan Balkan, Ortodoks Devletler ve Fransa tarafından Türkler, Türk Yahudileri ve Osmanlılara yönelik gerçekleşen katliamlar, zorunlu göçler, etnik temizlik. Olaylardan etkilenenlerin ana dili Türkçedir.
Menemen Katliamı, 16-17 Haziran 1919'da Yunan askerleri ve Rum yerlileri tarafından Türk sivillere karşı yapılan bir katliamdır. İtilaf Devletleri Kontrol Komisyonu Menemen'de yaşanan bu olayı katliam olarak teyit etti.
Hamidiye Katliamları veya bazı Türkçe olmayan kaynaklarda geçen adlarıyla 1894-1896 Ermeni katliamları ve Büyük Katliamlar, 1890'ların ortalarında Osmanlı İmparatorluğu hükûmeti tarafından ülkede yaşayan Ermenilere yapıldığı iddia olunan katliamlardır. Katliamlar sonucu ölenlerin sayısı 80.000 ile 300.000 arasında gösterilmekte, dönemin gazete haberlerine göre 50.000 çocuğun ise yetim kaldığı belirtilmektedir. Kırım, The New York Times 'ın Eylül 1895 tarihli makalesindeki başlıkta Ermeni Holokost olarak geçiyordu. Buna karşın Osmanlı kaynakları ise aksi iddia olarak böyle bir sayıda Ermeninin öldürülmediği Müslümanların katledildiği Ermeni Çetelere karşı operasyon yapılıp bu çetelerin ve isyanların bastırıldığı iddiasındadır.
Ermeni Soykırımı'nın inkârı, Ermeni Kırımı'nın soykırım olarak tanımlanamayacağını savunan veya iddiaların bilimsel yollarla, belgelerle açıklanması gerektiğini savunan tezdir. Ermeni Soykırımı'nın inkârı, bazı ülkelerde tamamen yasaklanmışken bazı ülkelerde soykırım olduğunu ifade etmek hoş karşılanmamaktadır. Pek çok kaynakta ölen insanların sayısı soykırım olduğuna kanıt olarak gösterilmektedir. Ancak bazı araştırmacılara göre de bir soykırım söz konusu değildir. Bu yaklaşımda olanlar, zamanın hükûmetinin bir Ermeni Tehciri gerçekleştirdiğini, olumsuz şartlardan dolayı birçok insanın öldüğünü söylemektedir.
Türkiye'de Ermeni mülklerine el konulması, ülkenin Ermeni topluluğuna ait varlıklara, mülklere ve topraklara yönelik Osmanlı hükûmetleri tarafından başlatılan ve Türkiye hükûmetleri tarafından devam ettirilen el koyma olayı. 1890'ların ortalarında Hamidiye katliamları sırasında ilk örnekleri görüldü ve Ermeni Kırımı sırasında zirveye ulaştı. Daha sonra 1955'teki 6-7 Eylül Olayları'na ve 1974'teki yeni girişimlere kadar devamlı bir şekilde sürdü. Ermeni Kırımı sırasında yaşanan el koymaların çoğu, Ermenilerin Suriye Çölü dahil olmak üzere çeşitli yerlere zorunlu göç ettirilmesinin ardından hükûmetin Ermenilerin mal varlıklarını "terk ettiğini" söylemesiyle yapıldı. Ermenilerin hemen hemen tüm mülklerine el konularak yerel Müslüman nüfusa dağıtıldı. 1974'te çıkan bir kararla birlikte ulusal güvenlik gerekçe gösterilerek 1936'da getirilen mülk beyan etme ve tapuya kayıt ettirme zorunluluğu sonrasında Ermeniler tarafından edinilen mal varlıklarına el konuldu.
Heath Ward Lowry, Amerikalı Osmanlı tarihçisi ve akademisyendir.
Tarih boyunca Türklere ve Kıbrıs Türklerine yönelik yapılmış katliamlar ve pogromlar listesi.
Lassithi Katliamları 1897'de yaşanmış, etnik Türk ve Müslüman sivillere yönelik bir katliamdır. Doğu Girit'in Lassithi bölgesinde yaşandı. 850'den fazla veya yaklaşık 1,000 sivil öldürüldü.
Ermeni Kırımı terminolojisi İngilizce, Türkçe ve Ermenicede farklıdır ve Ermeni Soykırımı'nın reddi ve Ermeni Soykırımı'nın tanınması sorunları çerçevesinde siyasi tartışmalara yol açmıştır. Çalışmalarını İngilizce dilinde yapan tarihçilerin çoğu olayları tanımlamak için "soykırım" sözcüğünü kullansa da başka terimler de vardır.
50-50 Teorisi, Türk Kurtuluş Savaşı'nın Batı Cephesi boyunca Yunan ordusu ve Rum isyancılar tarafından Türklere karşı gerçekleştirilen savaş suçlarının Rum Kırımı kadar kötü ve iki olayın aynı şiddette olduğu fikridir. Fikir Türk halkı arasında ilk olarak Türk ordusunun Yunan işgali altındaki topraklarda ilerlemesi ve böylece Türk halkının Yunan ordusunun oluşturduğu tahribata tanık olması ile ortaya çıkmış, ilk kez 1926'da George Horton'ın The Blight of Asia kitabında ele alınmıştır. Her ne kadar Horton kitabında 50-50 Teorisi'nin yanlış olduğunu ve Yunanlar tarafından katledilen Türklerin Rum Kırımı'na "50-50 değil 1'e 10.000 bile olamayacağını" söylese de, Horton'ın bu tavrı hem Türk hem de Türk olmayan akademisyenler tarafından Türk düşmanı ve aşırı Filhelenist olarak yorumlanıp tarihi çarpıtmak ile suçlanmıştır.
1915 ve 1917 yılları arasında en az 800.000 Ermeni'nin öldürüldüğü Ermeni Kırımı, yaşanmasından uzun yıllar sonra bile Türk toplumunda hissedilecek derin etkiler bıraktı .Anadolu Hareketi'nin 1919 tarihli bir yayını, Ermenilere karşı sistematik bir "imha" politikasının uygulandığını ve İttihat ve Terakki liderlerinin "insanlığın en büyük suçluları arasında" olduğunu kabul ediyordu. Ermeni tarihçi Vahan Avetyan'a göre, 1920ler boyunca Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni bir devlet kurma projesinin önemli bir parçası olarak Kırım'ın Türk tarihinden silinmesi denenmişti.
Kemalist tarihyazımı, Türk siyasi ideolojisi Kemalizm tarafından desteklenen ve Atatürk'ün kişilik kültünden etkilenen tarih anlatısıdır. Kemalist tarihyazımı, Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı İmparatorluğu'ndan açık bir kopuşu temsil ettiğini ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin İttihat ve Terakki'nin halefi olmadığını ileri sürer. Bu iddialara Taner Akçam, Erik-Jan Zürcher, Uğur Ümit Üngör ve Hans-Lukas Kieser gibi akademisyenler tarafından karşı çıkıldı.
1915 ve 1917 yılları arasında en az 800.000 Ermeni'nin öldürüldüğü Ermeni Kırımı'nın tarihyazımı I. Dünya Savaşı'nın sonundan beri değişikliklere uğradı. Türkiye'nin dışındaki tarihçilerin çoğu Kırım'ın meydana geldiğini ve olayların bir soykırım olduğunu savunmaktadır, ancak bununla birlikte Kırım'ın sebepleri ve motivleri gibi bazı önemli hususların yorumlanmasında büyük farklılıklar vardır.
Fatma Müge Göçek, Türk sosyolog ve Michigan Üniversitesi'nde Kadın Araştırmaları programında profesördür. Robert Kolejinde okudu, 1979 yılında Boğaziçi Üniversitesinden mezun oldu. Akademik hayatını Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail'de geçirdi. 2005 yılında Ermeni Profesör Richard Hovannisian, Göçek'in görevini "resmî Türk inkar duvarını yıkmak" olarak tanımladı. 2008'de Özür Diliyorum kampanyasına imza attı. Aynı zamanda Ermeni Kırımı hakkında düzenlenen çalıştaylara katıldı. 2017 yılında Michigan Üniversitesi Seçkin Öğretim Üyesi ödülüne layık görüldü.
Ryan Gingeras, Geç Dönem Osmanlı tarihçisidir.