İçeriğe atla

Jus in bello

Jus in bello, ius in bello şeklinde de rastlanabilecek latince bir deyiştir. Savaş sırasında uyulması gereken kuralları anlatmaya yarayan uluslararası hukuk kavramıdır. İlk kez Hugo Grotius tarafından ortaya atılmış, Vitor ve Suarez tarafından geliştirilmiştir. Özellikle Latin Amerika'nın modern dünyaya katılması süresinde yerli halklara yapılan zulümlere karşı düşünülmüştür. Daha sonraları Avrupa ve dünyanın geri kalanı için de geçerli olması yönünde çaba gösterilmiştir. 1914'teki La Haye Barış Konferansı bu kavramın somut adımları olarak kabul edilebilir.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ülke</span> bir devletin egemenliği altında bulunan kara, deniz ve havanın oluşturduğu bütün

Ülke, bir devletin egemenliği altında bulunan, başkenti ve bayrağı olan, genellikle bağımsız toprakların tümü, memleket, yurt.

Hümanizm, insan odaklılık veya insanmerkezcillik, kanunların düzenlenmesinde Tanrı'nın değil insan aklının esas alındığı rasyonalizm ile ampirizme odaklanan, 14. yüzyıl ile 16. yüzyıl sonlarında Avrupa'nın geniş bir kesiminde kabul görmüş felsefi düşünce öğretisi ve edebiyat akımıdır.

<span class="mw-page-title-main">Uzak Doğu</span> Asyanın doğu ve güneydoğusu

Uzak Doğu, Avrupa merkezli yaklaşımda Asya'nın doğusu ve güneydoğusundaki ülkeler.

<span class="mw-page-title-main">İtalyanca</span> Roman dili

İtalyanca, çoğunluğu İtalya ve İsviçre'nin güneyindeki Ticino kantonunda yaşayan 61 milyon kişi tarafından konuşulan Hint-Avrupa dil ailesine mensup bir Latin dilidir. İtalyan asıllı göçmenlerce Amerika Birleşik Devletleri'nde, Arjantin'de, Brezilya'da, Kanada'da ve Avustralya'da da sıkça konuşulur.

Uluslararası ilişkiler, siyaset biliminin bir dalıdır ve "uluslararası sistem" içindeki aktörlerin, özellikle de uluslararası ilişkilerin temel aktörü olarak kabul edilen devletlerin, diğer devletlerle, uluslararası/bölgesel/hükûmetler arası örgütler, çok uluslu şirketler, uluslararası normlar ve uluslararası toplumla olan ilişkilerini inceleyen disiplinlerarası bir disiplindir.

<span class="mw-page-title-main">Tümel</span> Var olan her şeyi kapsayan, bütün varlıkları ve düşünülen şeyleri içine alan, bütünsel, külli anlamlarına gelen metafizik ve felsefe kavramı

Tümel, külli veya evrensel, bütün varlıkları ve var olan her şeyi kapsayan, düşünülen şeyleri içine alan; özel ve birbirinden ayrı özellikler taşıyan şeylerin (tikel) paylaştığı ortak özelliği dile getiren felsefe ve metafizik kavramıdır. Tümel, insanın nesnel ilişkileri bilme derecesini dile getiren tekil ve tikel kavramlarıyla birlikte birbirleriyle sıkı bir ilişki içinde olan üç felsefe kavramından biridir.

<span class="mw-page-title-main">Anima mundi</span>

Anima mundi yani dünyanın ruhu, saf semavi ruh ki antik filozoflarca doğanın her yanına nüfuz ettiği öne sürülmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Doğal çevre</span> Dünya üzerindeki canlı ve cansız varlıklar

Doğal çevre veya doğal dünya, yalnızca doğal yollarla meydana gelmiş canlı ve cansız tüm varlıkları kapsar. Doğal çevre terimi çoğunlukla Dünya ve Dünya'nın bazı bölgeleri için kullanılır. Bu kavram, insanlığın hayatta kalmasını ve ekonomik faaliyetlerini etkileyen tüm canlı türlerinin, iklimin, hava durumunun ve doğal kaynakların etkileşimini kapsamaktadır. Doğal çevre kavramı, aşağıdaki bileşenlerine göre incelenebilir:

<span class="mw-page-title-main">İnsan cinselliği</span> insanların yaşadığı ve ifade ettiği cinsel deneyimler

İnsan cinselliği, başlıca; erkek cinselliği ve kadın cinselliği iki alt alanı olmak üzere cinsel davranışı konu alan ve içeren bir şemsiye kavramdır.

<span class="mw-page-title-main">Ernst Cassirer</span>

Ernst Cassirer, Alman filozoftur.

<span class="mw-page-title-main">Marx'ın yabancılaşma teorisi</span>

Yabancılaşma kavramı, Marx'in teorisinin özellikle başlangıç evresinde belirgin bir önceliğe ve öneme sahiptir. Marx'ın erken yazılarında bu önceliği ve yabancılaşma kavramının çeşitli açılımlarını görmek mümkündür. 1844 Elyazmaları ve Alman İdeolojisi bu noktada anılmaya değer. İki tür yabancılaşmadan söz edilebilir Marx'ın bu çalışmalarında. Bunlardan ilki, doğadan kopuş anlamındaki yabancılaşmadır. İnsan, doğadan koparak kültürel-toplumsal alanda kendine ikinci bir doğa kurmak anlamında, doğaya yabancılaşır. Bu insan oluşu açıklayan niteliğiyle olumlu karşılanan yabancılaşmadır, zorunlu bir süreç olarak anlaşılır. İkinci yabancılaşma ise, bizzat kapitalist pazarın ve kapitalist toplumsal sistemin yarattığı yabancılaşmadır. Bunun sonucu olarak insan kendi doğasına yabancılaşır. Böylece insan kendine, kendi emeğine, ilişkilerine, dünyaya ve yaşama yabancılaşır. Kapitalist pazarın bir unsuru olarak işleyen çarklardan biri haline gelir. Anlaşılacağı gibi, yabancılaşma teorisinin Marx'ın İnsanın doğası anlayışıyla yakından ilişkisi vardır. Marx'ın çalışmalarının sonraki dönemlerinde bu kavramı kullanmadığı görülür, ancak bununla birlikte bu kavramın içerdiği perspektifi bir şekilde devam ettirdiği söylenebilir. Meta fetişizmi nosyonunun bir anlamda insanın kendi doğasına yabancılaşmasının kapitalizm içindeki maddi temelini ya da yapısını açıklamaya çalıştığını ve bu açıklamanın içeriğini kapitalist toplumun üretim ve değişim ilişkilerini toplumsal iş bölümü ekseninde birbirleriyle ancak ürünleri dolayımıyla kurup yürüttüklerinin oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz.

<span class="mw-page-title-main">Mutlak</span> mutlak ( kesin )

Mutlak ya da saltık, felsefî bir kavram olarak şeylerin, keşfedilmiş olsun olmasın, bütününü, tamamını tanımlar. Felsefenin farklı konularında ve farklı felsefî metinlerde, Mutlak nihai varlığı tanımlamak için de kullanılabilir; bu kullanımda fâni ve varlığı zorunlu olmayanın tersi olan yani mutlak olan varlık anlamındadır.

<span class="mw-page-title-main">Sezgicilik</span> felsefe akımı

Sezgicilik ya da entüisyonizm, felsefi bir kavram olarak sezgiye akıl, zihin ve soyut düşünme karşısında hem öncelik hem de üstünlük tanıyan felsefe akımıdır. Henri Bergson akımın kurucusudur, bu nedenle kimi zaman felsefe tarihinde Bergsonculuk olarak adlandırılması da söz konusudur.

Akıl ya da Us, felsefede kavram oluşturma ve bunlara göre hükmetme kapasitesidir. Bugün Batı'da bu kavramı, büyük ölçüde ussal anlayışla yüzleştiren, ancak algılamadan ayıran Alman filozofu Immanuel Kant'ın etkisindedir.

<span class="mw-page-title-main">Maria Bello</span> Amerikalı sinema oyuncusu ve yazar

Maria Elana Bello, İtalyan asıllı Altın Küre ödülüne aday gösterilmiş Amerikalı oyuncudur.

<i>Gallia Savaşı</i>

Gallia Savaşı, Jül Sezar'ın Galya'da savaşlarla geçen dokuz yılını üçüncü şahıs ağzından anlatım tekniği ile aktardığı eseridir. İlk Türkçe çevirisi Gallia Savaşı adıyla yapılmış olup zaman zaman Galya Savaşı Hakkında, Galya Savaşı Üzerine ya da Galya'nın Fethi başlığıyla da çevrilir.

<span class="mw-page-title-main">Batı dünyası</span> Avrupa kökenli ortak kültüre sahip ülkeler

Batı dünyası, Batı medeniyeti ya da kısaca Batı, dünyanın diğer medeniyetlerine kıyasla Avrupa ve Kuzey Amerika ile Avustralya ve Yeni Zelanda'yı kastetmek için kullanılan siyasal kavram. Soğuk Savaş esnasında Batı kavramı Batı Bloku olarak Avrupa'daki ve Kuzey Amerika'daki komünist olmayan ülkeleri kastetmek için kullanılmıştır.

Kavram, nesnelerin ya da olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan genel tasarımdır. Kavramlar, soyuttur ve gerçek dünyada yoktur. Benzer olan fikirleri, insanları, olayları vs gruplandırmak için kullanılan bir sınıflamadır. Kavram yanılgıları ise daha çok kişisel deneyimler sonucu oluşmuş, bilimsel gerçeklere ve düşüncelere aykırı, anlamlı öğrenmeyi engelleyici bilgilerdir.

<span class="mw-page-title-main">Savaş hukuku</span>

Savaş hukuku, savaşa girişmek için kabul edilebilir gerekçeleri ve savaş sırasında sergilenen davranışların sınırlarını belirleyen hukuk dalıdır. Uluslararası kamu hukukunun bir parçası olarak kabul edilir.

Luis Belló Martínez ya da Belló II, İspanyol futbolcu ve teknik direktör.