İçeriğe atla

Julia Kristeva

Julia Kristeva
Julia Kristeva (2008)
Tam adıЮлия Кръстева
DoğumuYuliya Stoyanova Krasteva
24 Haziran 1941 (83 yaşında)
Sliven,  Bulgaristan
Alma materSofya Üniversitesi
ÇağıÇağdaş felsefe
BölgesiBatı felsefesi

Julia Kristiva (BulgarcaЮлия Кръстева, d. 24 Haziran 1941, Sliven), edebiyat teorisyeni, psikanalist, yazar ve filozof. 1965'ten beri Fransa’da Paris’te yaşamakta ve çalışmalarını esas olarak burada yürütmektedir.[1]

Teorik konum

Julia Kristeva, 1970'li yıllardan itibaren çağdaş aydınların en saygın isimlerinden biri olmanın yanı sıra, eleştirel felsefenin de en önemli dayanaklarından birisi olmuştur. 1973 yılından beri Denis Diderot Üniversitesi’de profesör olarak kürsüye sahiptir. Dilbilim, göstergebilim, psikanaliz üzerine yazıları yapısalcılık-sonrası-teorinin gelişmesinde belirleyici bir konuma sahiptir ve yapılan tartışmaları derinden etkilemiştir.

Kolombiya Üniversitesi’nde Umberto Eco ve Tzveton Tedorov’la Yazınsal Göstergebilim Kürsüsü’nü paylaşarak katkılarda bulunmaktadır. Aynı zamanda Uluslararası Göstergebilim Birliği’nin yönetim başkanı ve birçok yazınsal kurulun üyesidir. Julia Kristeva, 1997 yılında, otuz yıla yayılan ve on dile çevrilen çalışmaları için Fransa’nın en büyük onuru "Chevaliére de la légion d’honeur"u aldı.

Ünlü ve etkileyici Avangard edebiyat eleştirisi dergisi olan Tel Quel (içinde Roland Barthes, Michel Foucault, Philippe Sollers gibi isimlerin bulunduğu) dergisinde yer almış ve burada önemli yazılarını ortaya koymuştur. Lacanci psikanalizin etkisinde kaldığını ama önemli noktalarda kendine özgü bir yorumla ondan ayrıldığı ve dahası Freudcu-olmayan bir psikanaliz kuramı yönünde yol aldığı, ayrıca Barthes'in ve Rus biçimciliği'nin (Michail Bakhtin) etkileriyle yeniden eleştirel teoriyi şekillendirdiğini belirtmek gerek. Kristeva felsefe, dilbilim, göstergebilim, edebiyat kuramı ve psikanaliz gibi çeşitli bilim alanlarını ve bu eksenlerde yürüyen kuramsal gelişme dallarını birleştirerek kendi düşünce yapısını oluşturur. Cinsiyet Araştırmaları önemli başka bir önemli kaynaktır. Bu yönde yeni eleştirel söylem biçimleri oluşturmaya çabaladı. Felsefi uzmanlık konularının yanı sıra, çeşitli roman dizileri de yayınladı.

1970'lerden itibaren Kristeva tarafından, Ataerkil sistem içinde (Patriyarka'da), kadın kimliğini sorunsallaştırıldığı da görülür. Bu sorunsallaştırmalar olumlu ve olumsuz çeşitli tepkilerle karşılanmıştır. Helene Cıxous, Luce Irigaray ve Julia Kristeva hem yapısalcılık sonrası teorik tartışmanın hem de feminizm tartışmalarının önemli isimleridir ve üçü de ortak ve ayrık yollardan Fransız Feminist Kuramları denilen alanda önemli düşünce kanalları açmışlardır. Kristeva, özgül yorumlarıyla, kısmen diğer iki isimden ayrılarak, genelde ve bütünüyle bir feminist teorisyen sayılamayacağı yönünde bir kanı vardır.

Psikanalize ilgisi sonucunda teorik çalışmalarında bu alanın çözümlemelerini kullandı ve özellikle feminist düşüncenin belli yorumlarından tepkiler aldı. Kadın'ın (dişiliğin ya da kadınlığın) doğuştan gelen bir özellik olmadığını söylemesi ve kadınlık konumlarını Lacancı bir yönde okuması, geleneksel feminizmin hoşnutsuzlukla karşıladığı bir yönelim oldu. Yazı bağlamında erkeklerin ve kadınların konumlarını çözümledi, ancak özellikle feminist edebiyat eleştirisi'nin çeşitli bölümlerinden itirazlarla karşılandı. Bununla birlikte Postyapısalcı-feminizm'in kaynaklarında Kristeva'in belirgin ve tartışmasız bir yeri vardır.

Eleştiriler

1998 yılında yayınladıkları Son Moda Saçmalar:Postmodern Aydınların Bilimi Kötüye Kullanmaları kitabıyla büyük tartışmalara yol açan New York Üniversitesinden fizik profesörü Alan Sokal ve teorik fizikçi Jean Bricmont bu kitaplarının bir bölümünü de Julia Kristeva'nın bazı yazılarının değerlendirmesine ayırmışlardır, yazarın çeşitli makalelerini ele aldıktan sonra vardıkları sonuç şöyledir: "Özetle, Kristeva'nın bilimi kötüye kullanması ile ilgili değerlendirmemiz Lacan için söylediklerimizle aynıdır.

Genelde, kullandığı sözcüklerin anlamlarını her zaman kavramadığı açıkça belli olmakla birlikte, hiç olmazsa başvurduğu matematik konusunda bulanık da olsa bir fikri var. Ama bu metinlerde ortaya çıkan temel sorun, Kristeva'nın araştırdığını iddia ettiği alan (dilbilim, yazınsal eleştiri, siyaset felsefesi, psikanaliz) ile bu matematiksel kavramların ilgisini haklı çıkaracak hiçbir çaba göstermemesidir. Bizce bunun çok iyi bir nedeni de var çünkü bunların birbirleriyle zaten ilgisi yoktur.

Aslında tümceleri Lacan'ınkilerden daha anlamlı ama bilgiçlik taslama konusundaki yüzeyselliği Lacan'ı bile geride bırakıyor." Sokal ve Bricmont'a göre Kristeva'nın eserlerinde sıkça rastlanan "ne anlama geldiklerini bilmediği süslü sözlerle okuru etkileme girişimleri" sosyolog Stanislav Andreski'nin şu saptamasının haklılığını "enfes bir biçimde gözler önüne sermektedir": "Toplumda otorite, hayranlık ve korku uyandırdıkça ortaya çıkan dayanıksızlıkla bulanıklık tutucu eğilimleri artırır. Çünkü açık seçik, mantıksal düşünüş bilgi birikimine yol açar (doğa bilimlerinin gelişimi buna en iyi örnektir) ve ilerleyen bilgi er geç geleneksel düzeni yıpratır. Oysa bulanık düşünce kimseyi bir yere götürmez, dünyayı hiç etkilemeksizin sürekli hoş görülebilir." (Stalinslav Andreski, Social Sciences as Sorcery)

Bkz. Alan Sokal, Jean Bricmont, Son Moda Saçmalar:Postmodern Aydınların Bilimi Kötüye Kullanmaları, çev.:M. Baydar, O. Onagan, İletişim yay., İstanbul, 2002

Çalışmalarından bazıları

  1. Sémeiotiké: Recherches pour une sémanalyse (1969),
  2. Le Texte du roman: approche sémiologique d'une structure discursive transformationalle (1970)
  3. La Révolution du language poétique: l'avant-garde a la fin du XIXé siécle (1974)
  4. Essai sur l'abjection (1980)
  5. Histoires d'amour, 1983
  6. Au commencement était l'amour (1985)
  7. Dépression et mélancolie (1987)
  8. Etrangers a nous-mémes (1988)
  9. Die Chinesin. Die Rolle der Frau in China, Ullstein, Frankfurt/M. 1982
  10. Fremde sind wir uns selbst, Suhrkamp, Frankfurt/M. 2001
  11. Die Revolution der poetischen Sprache, Suhrkamp, Frankfurt/M. 1999
  12. Schwarze Sonne, Suhrkamp, Frankfurt/M. 1998
  13. Schwarze Sonne, Suhrkamp, Frankfurt/M. 1998

Türkçede kitapları

  • Bizansta Cinayet, Yapıkredi yay.,çev:Aysel Bora, Roman
  • Korkunun Güçleri, Ayrıntı yay., Hazırlayan; Işık Ergüden
  • Kadınların Zamanı, Defter dergisi, çev.İskender Savaşır, sayı:21
  • Yabancı İçin Tokkato ve Füg, Defter dergisi, İskender Savaşır, sayı: 28
  • Ruhun Yeni Hastalıkları, Ayrıntı yay., Hazırlayan; çev. Nilgün Tutal

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ Kelly Ives, Cixous, Irigaray, Kristeva: The Jouissance of French Feminism, Crescent Moon Publishing, 2016. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Postmodernizm, modernizmin sonrası ve ötesi anlamında bir tanımlama olarak kullanılmaktadır ve modern düşünceye ve kültüre ait temel kavram ve perspektiflerin sorunsallaştırılmasıyla ve hatta bunların yadsınmasıyla birlikte yürütülmektedir. 20. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan postmodernizm; mimari, felsefe, edebiyat, resim gibi alanlarda kendini göstermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Dilbilim</span> insan dilinin araştırılması

Dilbilim, dil bilimi, lengüistik ya da lisaniyat; dilleri dilbilgisi, söz dizimi (sentaks), ses bilgisi (fonetik), ses bilimi (fonoloji), biçimbilim (morfoloji) ve edimbilim (pragmatik) gibi çeşitli yönlerden yapısal, anlamsal ve bildirişimin çıkış bağlamını temel alarak sözlerin gönderimlerini ve iletişimde dilin yaptırım gücünü inceleyen bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Feminizm</span> İdeoloji

Feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan hareket. Sözcüğün köken olarak Latince "femina" ve onun Fransızca türevi olan "féminisme" sözcüğünden geldiği ve Türkçe eş anlamlısının hatunculuk olduğu belirtilmektedir. Kadın hareketi doğrudan kadınları ilgilendiren ve dolaylı olarak kültürü ilgilendiren konularda bilinç uyandırır. Feminizmin temel amaçları; eğitim, iş, çocuk bakımı, yönetim gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar uzanır.

<span class="mw-page-title-main">Bertolt Brecht</span> Alman şair, tiyatro yazarı ve yönetmeni (1898-1956)

Eugen Berthold Friedrich Brecht, kısaca Berthold ya da Bert Brecht,, Alman şair, tiyatro yazarı ve yönetmenidir.

<span class="mw-page-title-main">Postmodern felsefe</span> Felsefi akım

Postmodern felsefe, 20. yüzyılın ikinci yarısında, 18. yüzyıl Aydınlanması sırasında geliştirilen kültür, kimlik, tarih veya dil ile ilgili modernist felsefi fikirlerde var olduğu iddia edilen varsayımlara eleştirel bir yanıt olarak ortaya çıkan felsefi bir harekettir.

<span class="mw-page-title-main">Jacques Lacan</span> Fransız ruh hekimi (1901-1981)

Jacques Marie Émile Lacan, "Freud'dan bu yana en tartışmalı psikanalist" olarak anılan Fransız psikanalist ve psikiyatr.

<span class="mw-page-title-main">Jean-François Lyotard</span> Fransız filozof (1924 –1998)

Jean François Lyotard;, Fransız filozof, edebiyat teorisyeni, postmodernizmin ve postmodern felsefe 'nin öncülerinden olan çağdaş Fransız düşünürü.

<span class="mw-page-title-main">Alan Sokal</span>

Alan David Sokal, New York Üniversitesi matematik bölümünde profesör. Doktorasını 1981 yılında Princeton Üniversitesi'nden aldı.

Fransız devrimi sırasında politikleşen kadınların kendi siyasallaşması sayesinde güçlenip kendi haklarının peşine düşmesiyle başlar ancak kralı giyotine yollayan Jakobenler önde gelen kadın hakları savunucularını da giyotine yollamaktan kaçınmaz. Bu devirde radikal Jakobenler ile ılımlı Jirondenler arasında kadına bakış açısından farklılar da görülür. Ancak Fransa'da "Terör Dönemi" olarak adlandırılan bu en kanlı tarih dönemi Jakobenlerin egemenliğindedir ve onların sözü geçer. Kadın Hakları Beyannamesi'ni, İnsan Hakları Beyannamesi'ne nazire olarak kaleme alan Olympe de Gouge da giyotin ile idam cezasına çarptırılır. Jirondenlerin dönemi geldiğindeyse, meclisten ilk kez kadınların lehine işleyen bir boşanma yasası çıkarılır. Bir kere sokaklara dökülen ve devrimin ön saflarında yer alan kadınlar bundan sonra da kendi hakları için savaşmaya devam etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Feminist eleştiri</span>

Feminist eleştiri’nin etkileşimli ya da çelişkili farklı okulları ve akımları söz konusudur. Marksist feminizm, radikal feminizm, psikanalitik feminizm, postyapısalcı feminizm söz konusu olduğundan, feminist eleştiri çok genel bir başlık olarak bütün bu eleştiri geleneklerini içermektedir demek gerekir. Özellikle 1960'lardan sonra Fransa, Amerika ve İngiltere'de ortaya çıkan ve güçlenen yeni kuramsal akımlarla ve disiplinlerle feminist hareket de toplumsal ve siyasal bir savaşım olarak canlanma gösterir.

<span class="mw-page-title-main">20. yüzyıl felsefesi</span>

20. yüzyıl felsefesi, 19. yüzyıl sonlarından başlayıp günümüze kadar gelen ve devam eden düşünce geleneklerini ve felsefi akımları kapsar. Her çağın felsefesinin kendi toplumsal, kültürel ve siyasal koşullarıyla etkileşimli olduğu gibi, 20. yüzyıl felsefesi de kendi siyasal ve toplumsal gelişmelerinden etkilenmiştir. Çağın siyasal olayları, kültürel ve teknolojik gelişmeler, bilimsel alandaki yeni sonuçlar, ortaya çıkan yeni düşünce eğilimlerinin hepsi 20. yüzyıl felsefesinde görülen bilime yönelik sorgulayıcı yaklaşımların, aklın sorgulanması girişimlerinin, dile yönelik ilginin, özne kavramı üzerinde yürütülen tartışmaların, zihin problemlerinin, yeni bir boyut kazanan bilgi sorununun, cinsellik soruşturmasının, yabancılaşma ve iktidar sorunsalının arka planını oluşturmaktadır. Bu çağın düşünürlerinin çoğunluğu bir şekilde çalışmalarında çağın kuramsal sorunlarını dillendirmiş ve yanıt arayışında olmuştur.

Jale Parla,, Türk edebiyat teorisyeni ve eleştirmenidir.

Göstergebilim, semiyotik veya semiyoloji; göstergelerin yorumlanmasını, üretilmesini veya işaretleri anlama süreçlerini içeren bütün etmenlerin dizgesel bir biçimde incelenmesine dayanan bir bilim dalıdır. Fransızlar semiyoloji terimini kullanmışlardır. Semiyotik disiplinlerarası bir sahadır. Anlam bilimi, dil bilimi, fonetik, mimarlık, sosyoloji, psikanaliz ve daha birçok bilim dalı ve disiplinin oluşturduğu disiplinler arası bir disiplindir. Kültürel kodlar, gelenekler ve metni anlam süreçlerine göre düzenlenmiş işaret sistemleri diye nitelenen her şey semiyotiğin inceleme alanına girmektedir. Semiyoloji, yapısalcılığın modeli olarak düşünülmektedir.

Luce Irigaray, yapısalcılık sonrası gelişen ve etkili olan Fransız feminist felsefenin ünlü üç isiminden biridir. Bu eğilime postmodern feminizm denilmesi de söz konusudur. Feminist teorisyen, psikanalizci ve edebiyat kuramcısı.

<span class="mw-page-title-main">Hélène Cixous</span> Fransız filozof ve yazar (d. 1937)

Hélène Cixous, Fransız akademisyen, felsefeci, romancı, şair, oyun yazarı ve eleştirmendir.

“Das Unbehagen der Geschlechter” kitabının yazarı Judith Butler’ın öncülüğünde eşitlik feminizmi üzerine kurulmuş; ancak bir adım daha da ileriye giderek “toplum cinsiyeti” ve “biyolojik cinsiyet” olmak üzere iki cinsiyetten bahsetmiştir. Cinsiyet kimliklerinin ortak kabul edilebilmesi, cinsiyetler arasındaki farklılıkların daha az güçlü olmasıyla bağlantılıdır.

<span class="mw-page-title-main">Judith Butler</span> Amerikalı filozof

Judith Butler, feminist felsefe, kuir (queer) kuram, siyaset felsefesi ve etik dallarına katkı sağlamış Amerikalı postyapısalcı filozof. Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley'de Retorik ve Karşılaştırmalı Edebiyat bölümlerinde profesör olmanın yanı sıra European Graduate School'da Hannah Arendt Felsefe Profesörü'dür. Butler 1984'te Yale Üniversitesi'nden, akabinde Arzu Özneleri: Yirminci Yüzyıl Fransa'sında Hegelci Yansımalar adıyla basılan felsefe dalında doktora derecesi aldı.

<span class="mw-page-title-main">Eleştirel teori</span>

Eleştirel teori; Immanuel Kant, Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Max Weber, Karl Marx ve Sigmund Freud'un düşüncelerinin etkisi temelinde; sosyal ve beşeri bilimler bilgisiyle toplum ile kültür inceleme ve eleştirisine dayanan sosyal teori. Eleştirel teori, epistemolojik olarak; nesnelleştirici değil, düşünsel olduğu için doğabilimsel teorilerden farklıdır.

Neo-Marksizm, Marksizmi ve Marksist teoriyi tipik olarak eleştirel teori, psikanaliz veya varoluşçuluk gibi diğer entelektüel geleneklerden unsurları birleştirerek değiştiren veya genişleten 20. yüzyıl yaklaşımlarını kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Jessica Benjamin</span>

Jessica Benjamin, psikanalize ve toplumsal düşünceye yaptığı katkılarıyla tanınan bir psikanalisttir. Şu anda, New York Üniversitesi Psikanaliz ve Psikoterapi Doktora Sonrası Psikoloji Programı ve Stephen Mitchell İlişkisel Çalışmalar Merkezi'nde öğretim üyesi olduğu New York'ta pratisyen bir psikanalisttir. Jessica Benjamin, psikanaliz ve toplumla ilgili olarak ilişkisel psikanaliz, öznelerarasılık teorileri, cinsiyet araştırmaları ve feminizm alanlarına orijinal katkıda bulunanlardan biridir. Hem insani gelişme hem de sosyopolitik alanda tanınma konusundaki fikirleriyle tanınır.