James Chadwick, 1932'de nötronu keşfetmesiyle tanınan İngiliz fizikçi. 1935'te bu keşfiyle Nobel Fizik Ödülü almıştır.
Enrico Fermi, dünyanın ilk nükleer reaktörü olan Chicago Pile-1'i inşa eden ve Manhattan Projesi'nin bir üyesi olarak tanınan, İtalyan ve daha sonra Amerikan vatandaşlığına kabul edilen bir fizikçiydi. Kendisine "atom çağının mimarı" ve "atom bombasının mimarı" adı verilmiştir. Hem teorik fizikte hem de deneysel fizikte üstün olan çok az fizikçiden biriydi. Fermi, nötron bombardımanı yoluyla indüklenmiş radyoaktivite üzerine yaptığı çalışmalar ve uranyum ötesi elementlerin keşfi nedeniyle 1938 Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü. Fermi, meslektaşlarıyla birlikte nükleer enerjinin kullanımına ilişkin, tamamı ABD hükûmeti tarafından devralınan birçok patent başvurusunda bulundu. İstatistik mekaniğinin, kuantum teorisinin, nükleer ve parçacık fiziğinin gelişimine önemli katkılarda bulundu. Parlak bir öğrenciydi, henüz 21 yaşındayken Pisa Üniversitesi'nden fizik doktoru unvanını aldı.
Max von Laue, X ışınlarının kristaller tarafından kırınımını bulduğu için 1914 yılında Nobel Fizik Ödülü alan Alman fizikçidir.
Kimyager, Üniversitelerin Fen Fakülteleri'nin Kimya Lisans Bölümlerinden mezun olan; organik kimya, anorganik kimya, analitik kimya, biyokimya, fizikokimya gibi kimya bilimi konularında ileri düzeyde eğitim alan kimya bilimcilerdir. Araştırma geliştirme, kalite kontrol, kalite güvence, üretim, teknik yönetim, sorumlu müdürlük başlıca çalışma sahalarıdır.
Paul Adrien Maurice Dirac, İngiliz teorik fizikçi ve matematikçi. Kuantum mekaniğinin kurucularındandır. Fermiyonların davranışını açıklayarak antimaddenin keşfine olanak veren ve kendi adı verilen Dirac denklemi ile tanınır. Dirac, 1933 Nobel Fizik Ödülü'nü Erwin Schrödinger ile paylaşmıştır.
Ernest Orlando Lawrence,, 1939 yılında icadı siklotron ile Nobel Fizik Ödülü kazanmış olan, Amerikalı nükleer fizikçi. Manhattan Projesi için yaptığı uranyum izotop ayırma üzerindeki çalışması, Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı ve Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı kuruluşundaki katkıları ile tanınmaktadır.
Maria Goeppert-Mayer, Alman-Amerikalı fizikçi, fizik dalında atom çekirdeğinin çekirdek kabuğu modeli ile Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüştür. Marie Curie’den sonra Nobel Ödülü'ne layık görülen ikinci kadındır.
Hideki Yukava , Japon fizikçi.
Nükleer fizik veya çekirdek fiziği, atom çekirdeklerinin etkileşimlerini ve parçalarını inceleyen bir fizik alanıdır. Nükleer enerji üretimi ve nükleer silah teknolojisi nükleer fiziğin en çok bilinen uygulamalarıdır fakat nükleer tıp, manyetik rezonans görüntüleme, malzeme mühendisliğinde iyon implantasyonu, jeoloji ve arkeolojide radyo karbon tarihleme gibi birçok araştırma da nükleer fiziğin uygulama alanıdır.
Pierre-Gilles de Gennes Nobel ödülü kazananlar listesi'ne 1991'de giren Fransız fizikçi.
Fritz Zwicky, süpernova kuramına ve bu yıldızların daha iyi tanınması çalışmalarına değerli katkılarda bulunan İsviçreli fizikçi ve astronom.
Johannes (Hans) Wilhelm Geiger , Alman fizikçi. Geiger sayacı ve atom çekirdeğinin bulunmasını sağlayan Geiger-Marsden deneyi ile tanınır.
Kai Manne Börje Siegbahn 1981'de "yüksek çözünürlükte elektron spektroskopisinin geliştirilmesine katkısı" dolayısıyla Nobel Fizik Ödülü kazanmış İsveç fizikçidir.
Melvin Schwartz, Amerikalı fizikçi. 1988 yılında arkadaşları Leon Max Lederman ve Jack Steinberger ile birlikte nötrinolar üzerine yaptıkları çalışmalar ile Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü.
Leo James Rainwater, bazı atom çekirdeklerinin asimetrik şekillerin belirlenmesinde yaptığı çalışmalar nedeniyle 1975 yılında Nobel Fizik Ödülü almaya hak kazanmış Amerikalı fizikçidir.
Chien-Shiung Wu, , Radyoaktivite alanında önemli katkıları olan Çin kökenli Amerikalı bir deneysel fizikçidir. Manhattan Projesi'nde çalışmış, gaz yayınımıyla (difüzyon) uranyum metalini U-235 ve U-238 izotoplarına ayrıştıran bir yöntem geliştirmiştir. Eşlem korunumu çürüten ve Wu'nun önderliğinde yapılan Wu Deneyi en önemli çalışmalarından birisidir. Bu çalışması çalışma arkadaşları Tsung-Dao Lee ve Chen-Ning Yang’a 1957 Nobel Fizik Ödülünü kazandırmış, ayrıca Wu’ya da 1978 yılında Wolf Fizik Ödülünü kazandırmıştır. Deneysel fizikteki ustalığı sık sık Marie Curie ile karşılaştırılmasına neden olmuş, ayrıca ‘Fiziğin Leydisi’, ‘Çinli Madam Curie’, ‘Nükleer Araştırmanın Kraliçesi’ gibi saygın takma isimler kazandırmıştır.
John Archibald Wheeler, Amerikalı bir teorik fizikçidir. II. Dünya savaşından sonra genel görelilik kuramıyla ilgili birçok araştırması vardır. Wheeler ayrıca Niels Bohr ile Nükleer fisyon tepkimelerinin arkasındaki temel kuralları açıklamak için çalıştı. Gregory Breit ile birlikte Wheeler Breit-Wheeler süreci kavramını geliştirdi. Ayrıca popüler bir terim olan "kara delik" kavramını ortaya sürdü. Bunun yanı sıra "nötron moderatörü", "kuantum köpüğü", "solucandeliği", "it from bit" ve "bir elektron evreni" varsayımına katkıda bulundu.
Herbert Lawrence Anderson, Manhattan Projesi’ne katkı sağlayan Amerikalı nükleer fizikçidir. Ayrıca Amerika’da Kolumbiya Üniversitesi’nin Pupin binasının bodrumunda nükleer fizyonun ilk gösterimini yapan takımın da üyesiydi. Trinity kod adlı ilk atom bombası testinde yer aldı. İkinci dünya savaşı bittikten sonra 1982’ye kadar Chicago Üniversitesi’nde fizik profesörlüğü yaptı. Burada, Fermi’ye Enrico Fermi Enstitü’sünü kurmaya yardım etti ve 1958’den 1962’ye kadar yöneticiliğini yaptı. Kariyerinin ikincisi parçasında ise Los Alomos Ulusal Laboratuvar’ında kıdemli olarak çalıştı. Enrico Fermi Ödülü’nü de aldı. Anderson’ın soyundan Haham Meir Katzenellenbogen The Unbroken Chain’de detaylandırılmıştır.
Einstein-Szilárd mektubu, 2 Ağustos 1939'da Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Franklin D. Roosevelt'e gönderilen, Leó Szilárd'in yazdığı ve Albert Einstein'ın imzaladığı bir mektuptu. Edward Teller ve Eugene Wigner ile istişare edilerek yazılan mektup, Almanya'nın nükleer bomba geliştirebileceği konusunda bir uyarı ve Amerika Birleşik Devletleri'nin kendi nükleer programını başlatması gerektiğine dair bir öneri içeriyordu. Mektup; Roosevelt'in Manhattan Projesi'ni başlatması, ilk nükleer bombaların geliştirilmesi ve bu bombaların Hiroşima ve Nagasaki şehirlerinde kullanılmasıyla sonuçlanan sürecin yaşanmasına yol açtı.
George Braxton Pegram, Manhattan Projesi'nin teknik yönetiminde önemli bir rol oynayan Amerikalı bir fizikçiydi. 1895'te Trinity College'dan mezun oldu ve 1900'de Columbia Üniversitesinde fizik öğretim görevlisi olmadan önce lisede öğretmenlik yaptı. Çalışma hayatının geri kalanını Columbia'da geçirdi, 1903'te doktorasını orada aldı ve 1918'de tam profesör oldu. İdari kariyeri, icra memuru olduğu 1913 gibi erken bir tarihte başladı. 1918'de Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı oldu ancak 1930'da John R. Dunning ile nötronların özellikleri üzerinde birçok titiz ölçüm yaparak araştırma faaliyetlerini yeniden başlatmak için istifa etti. Ayrıca 1913'ten 1945'e kadar Columbia'nın fizik bölümünün başkanıydı.