İçeriğe atla

John B. Watson

John Broadus Watson
Doğum9 Ocak 1878(1878-01-09)
Güney Karolina
Ölüm25 Eylül 1958 (80 yaşında)
New York, ABD
MilliyetAmerikalı
VatandaşlıkABD
Kariyeri
DalıPsikoloji, Davranışçılık
Doktora
danışmanı
J. R. Angell[1]

John Broadus Watson (9 Ocak 1878 – 25 Eylül 1958), psikolojide davranışçılık ekolüne yaptığı katkılarla tanınan Amerikalı psikologdur.

9 Ocak 1878'de Güney Karolina'da Greenville yakınlarında doğdu. 29 yaşında profesörlük unvanını aldı. Davranışçılık ekolünün kurucusudur.

Hayatı

9 Ocak 1878'de Güney Karolina'da Greenville yakınlarında doğdu. Annesi çok dindardı, babası ise annesinin tam tersiydi. Watson 13 yaşındayken, babası başka bir kadınla kaçtı ve bir daha geri gelmedi. Uzun yıllar sonra Watson ünlü ve zengin birisi olduğunda, babası onu görmek için New York'a geldi. Fakat Watson babasını kabul etmedi. Greenville yakınlarında tek odalı bir okulda ilk eğitimine başladı. Aşırı dindar, tutucu bir ev içinde yetiştirilmesine karşın karakterinin sürekli bir parçası olarak bir başkaldırı çizgisi geliştirdi. Watson'ın o yıllarda bir suç eyaletinde yaşadığı söylenebilirdi. Çeşitli kavgalara karıştı ve biri şehir sınırları içerisinde ateşli silah kullanmaktan olmak üzere iki kez tutuklandı.

Kariyeri

Düşük lise notlarına karşın, 16 yaşında Greenville'in Furman Üniversitesi'ne kabul edildi. Orada kendini yetenekli ve zaman zaman çalışkan olabilen bir öğrenci olarak kanıtladı. Bu okuldan mezun olduktan sonra Chicago Üniversitesi'nde yüksek lisans düzeyinde eğitim almaya başladı. Öğrenimini bitirmesi üzerine, Watson hem psikolojide hem de nörolojide birçok iş teklifi aldı. Aralarında en çekici olanı Chicago'da deneysel psikolojide bir yardımcı öğretim üyesi olarak kalmaktı. 2 yıl sonra Johns Hopkins Üniversitesi'nde profesör olarak kariyerine devam etti. Böylece Watson 29 yaşında Amerika'nın büyük üniversitelerinden birinde önemli bir görevi üstlenmiş oldu. Watson 1920 yılına kadar yani 12 yıl boyunca Hopkins'de kaldı ve burada geçirdiği 12 yıl onun psikoloji açısından en üretken dönemi oldu. 1920 sonbaharında evli olan Watson öğrencisi Rosaline Rayner ile ilişkiye girdi ve ilk karısından ayrılarak Miss Rayner ile evlendi. Johns Hopkins yönetimi böyle bir davranışa göz yummadı, saygınlık sürdüremeyeceğine karar verdi ve Watson istifa etmeye zorlandı. Hiçbir üniversite adına yapışmış olan kötü şöhreti sebebiyle onu kabul etmek istemedi. Kısa bir süre içerisinde kendisini toparlayarak profesyonel meslek yaşamına reklamcı olarak başladı.1945 yılında emekli olana kadar reklamcılık üzerinde çalıştı ve ABD'de bu sektörde çok büyük etkiler bıraktı.

Davranışçılığın Kuruluşu

Watson geleneksel içebakış yöntemiyle rahatsız bir birliktelik içinde yaşıyor, hayvanlar üzerinde kendi araştırmalarını sürdürürken James ve Wundt'un çizgileri boyunca dersler veriyordu. İçebakış yöntemini subjektif olduğu ve tutarsız sonuçlar verdiği için reddediyordu. Watson bilinç ve zihin kavramlarına hiç başvurmadan psikolojik olguların saptanabileceğini ve açıklanabileceğini söylüyordu. Yani Watson'ın kastettiği şey bu sistemde önemli olan ayarlanmalar ve onlara neden olan uyaranlara ilişkin bütüncül bilgilerdir. Psikolojinin teorik amacı, davranışın kestirilmesi ve yönetilmesidir. Canlıların davranışlarını, insan ve hayvan arasına duvar çekmeden birleştirici bir yaklaşımla incelemeyi hedefledi. Bununla birlikte, insanların ona hayvan çalışmalarının psikoloji ile, insan bilincinin incelenmesi arasında ne ilginin olduğunu sormalarından rahatsız olmaya başladı ve bir karar aldı. Bundan böyle kendini geleneksel psikolojinin sistemine uydurmayacak, tam tersine psikolojinin kendine onun uzmanlığına önemli bir konum sunmak üzere yeniden tanımlanmasına çalışacaktı. Bu görüşü 1913'te Psychological Review'de ‘Davranışçının Gözüyle Ruhbilim’ başlıklı sert bir yazıda anlattı. Watson bu görüşlerini 1914'te, Davranış: Karşılaştırmalı Ruhbilime Bir Giriş adlı kitapta genişleterek yayınladı. Watson bu kitapta hayvan psikolojisinin kabul edilmesi gerektiğini ispatlamaya çalıştı ve psikoloji araştırmalarında denek olarak hayvanların kullanılmasının avantajları üzerinde önemle durdu. Ertesi yıl Amerika Psikoloji Derneği Başkanı seçildi. 1915 yılında davranışçı ilkeleri insan psikolojisine uyarlamaya başladı.Bu görüşleri 1919'da ‘Bir Davranışçının Bakış Açısından Ruhbilim’ adı altında yayınladı.1919'un sonlarında Watson bebeklerde duygusal karşılıkların koşullandırılması üzerine oldukça etkili ve tartışmalı bir çalışmaya başladı ve bu sırada akademik psikolojiyi bütünüyle denetim altına almanın kıyısındaydı.Bununla birlikte bu dönemde özel hayatı sebebiyle meslekten uzaklaştırılmasına rağmen çalışmalarını bırakmadı. Yeni Toplumsal Araştırma Okulu'nda davranışçı ruhbilim üzerinde dersler verdi ve 1924'te bunları ‘Davranışçılık’ başlığı altında yayınladı. 1928'de Watson ve karısı davranışçı çizgilerde çocuk yetiştirmeye bir kılavuz olarak Bebeğin ve Çocuğun Ruhbilimsel Bakımı başlıklı bir kitap yayınladılar. Bu kitap Amerikan çocuk yetiştirme uygulamasına dönüştü ve Watson'ın yazdığı diğer her şeyden çok daha fazla halkı etkiledi. 1930 yılında Watson Davranışçılık'ı gözden geçirdi. Bu çalışma Watson'ın ruhbilimi alanındaki son profesyonel çalışması oldu.

Davranışçılığın metotları

Watson psikolojinin kendisini doğa bilimleriyle yani gözlenebilir olan davranışla sınırlamak zorunda olduğunu iddia etmişti. Bu nedenle sadece tamamen nesnel olan araştırma metotları davranışçının laboratuvarında araştırılabilirdi. Watson araştırmalarda kullanılabilecek metotları açıkça belirtmişti. (1) araçlı veya araçsız gözlem, (2) test metotları, (3) sözel anlatım metodu ve (4) koşullu refleks metodu.

Davranışçılığın Çalışma Konusu

Psikoloji açısından Watson'ın kavramsal davranışçılığının, metotolojik davranışçılığından çok daha büyük öneme sahip olduğu ispatlanmıştır. Öncelikli çalışma konusu daima davranış itemleri veya verileri olmak zorundadır. Davranış bilimi olarak psikoloji sadece uyarıcı ve tepki, alışkanlık edinimi gibi terimlerle nesnel olarak tanımlanabilen davranışlarla ilgilenmek zorundadır. Bütün insan ve hayvan davranışları bu şekilde, ruhsal kavram ve terimlere başvurmadan anlatılabilir. Davranışçı psikoloji davranışın nesnel olarak araştırılması yoluyla, belirli bir tepkinin öncesinde gelen uyarıcının önceden tahmin edilmesi amacını gerçekleştirebilir. Davranışçılığın amacı gerek çalışma konusu gerek metotolojisiyle ruhsal kavramlardan ve öznel metotlardan uzak, fizik kadar nesnel bir bilim oluşturmaktır.

Eserleri

  • Davranış : Karşılaştırmalı Psikolojiye Bir Giriş
  • Bebeğin ve Çocuğun Psikolojik Bakımı
  • Davranışçılık

Kaynakça

Özel
  1. ^ "Classics in the History of Psychology" 3 Mart 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.: "Watson obtained his Ph.D. under the supervision of Angell 1903."
Genel
  • Fancher, R. E. (1990). Ruhbilimin öncüleri (2). (A. Yardımlı, Çev.). İstanbul: İdea. (Orijinal çalışma basım tarihi 1979).
  • Schultz, D. P., Schultz, S. E. (2002). Modern psikoloji tarihi. (Y. Aslay, Çev.). İstanbul: Kaknüs Psikoloji.
  • Özakpınar, Y. (2011). Psikoloji tarihi . Ankara: Ötüken

İlgili Araştırma Makaleleri

Psikoloji veya Ruh bilimi, içgüdüsel davranışları ve zihni inceleyen bilimdir. Bilinçli ve bilinçsiz olayların yanı sıra daha çok duygu ve düşüncenin incelemesini içeren Psikoloji, çok kapsamlı bir bilimsel alandır. Bu alanda uzman olan ve aynı zamanda bilgi araştırması yapanlara psikolog denir. Psikologlar, beyinin ortaya çıkan özelliklerini ve ortaya çıkan özelliklerle bağlantılı tüm fenomenleri anlamaya çalışırlar ve bu şekilde daha geniş nöro-bilimsel araştırmacı grubuna katılırlar. Psikoloji bilimi, bir sosyal bilim olmasına rağmen aynı zamanda doğa bilimleri olarak da kategorize edilebilir. Özellikle beyin biyolojisi bilgisini oldukça kullanır ve geliştirir.

<span class="mw-page-title-main">William James</span> Amerikalı filozof ve psikolog (1842–1910)

William James, psikolojide işlevselcilik hareketinin öngörücüsü, pragmatizmin öncüsü Amerikalı filozof ve psikologdur.

Davranışçılık veya behaviorizm, I. Dünya Savaşı sıralarında bir grup Amerikalı psikoloğun, yapısalcılığa ve işlevselciliğe karşı çıkmaları ve bilincin iç gözlem yöntemi ile incelenmesine kuşku ile bakmaları sonucu ortaya çıkan, bilinç hallerinin değil, davranışların, gözlenebilir durumların incelenmesi gerekliliğini savunan psikoloji kuramı akımıdır.

<span class="mw-page-title-main">Wilhelm Wundt</span>

Wilhelm Maximilian Wundt, Alman fizyolog, psikolog, filozof, profesör, tıp doktoru ve modern psikolojinin kurucularındandır. Almanya'nın Leipzig şehrinde 1879 yılında ilk psikoloji laboratuvarını kurarak deneysel psikolojinin adımlarını atmıştır. Zihnin yapısını incelemeye alan yapısalcılık ekolünün kurucusu sayılır. Almanya'da Leipzig Üniversitesi'nde kurulan bu laboratuvar sayesinde insan davranışlarının sebepleri bilimsel ortamda araştırmaya tabi tutulmuştur. Wundt özellikle "KBY" olarak bilinen "konfüzyonel beden algısı" isimli konuda yaptığı çalışmaları ile kendisinden söz ettirmiştir. Halen bu çalışmaların psikolojik alanda geçerliliği bulunmamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İvan Pavlov</span> Rus fizyolog

İvan Petroviç Pavlov , klasik koşullanma üzerine yaptığı çalışmalarla bilinen Rus fizyologdur.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal psikoloji</span> toplumun insanların düşüncelerini ve davranışlarını nasıl etkilediğini araştıran bilim dalı

Sosyal psikoloji bireylerin düşüncelerinin, iç dünyalarının ve davranışlarının başkalarının gerçek, hayalî ve anlaşılan oluşundan nasıl etkilendiğine dair bir bilimsel çalışmadır. Bu alanda araştırma yapanlar genellikle psikolog veya sosyolog'lardan oluşmaktadır. Buna rağmen bütün sosyal psikologlar hem birey, hem de topluluk bazında çalışırlar. Benzerliklerine rağmen iki alan amaçları, yaklaşımları, yöntemleri ve terimlerinde farklılaşırlar. Biyofizik ve kavrama psikolojisi gibi sosyal psikoloji de disiplinlerarası bir alandır.

<span class="mw-page-title-main">Albert Bandura</span>

Albert Bandura, sosyal öğrenme kuramı ve öz yarar teorisi üzerindeki çalışmalarıyla tanınan Kanadalı ünlü psikolog.

<span class="mw-page-title-main">Deneysel psikoloji</span>

Deneysel psikoloji, psikolojiye doğa bilimleri gözlüğüyle bakar ve onu bilimsel yöntem yardımıyla anlamaya çalışır. Deneysel psikolojinin odaklandığı konular davranışı belirleyen süreçler ve zihinsel yaşamın doğasıdır. Bu dal, psikolojik bilgi birikimini günlük yaşamda karşılaşılan sorunları çözmekte kullanan uygulamalı psikoloji ve zihinsel hastalıkları terapi yoluyla ortadan kaldırmayı amaçlayan klinik psikolojiden ayrılır.

<span class="mw-page-title-main">Burrhus Frederic Skinner</span>

Burrhus Frederic Skinner, Amerikalı ruhbilimci, yazar, mucit, sosyal reform savunucusu ve şairdir. Toplum felsefesi ile ilgilenmiştir. 1958 yılından emekli olduğu 1974 yılına kadar Harvard Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olarak görev yapmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Evrimsel psikoloji</span> evrim teorisinin sosyal ve doğa bilimlerinde uygulanması

Evrimsel psikoloji (EP), bellek, algı, dil gibi psikolojik özellikleri çağdaş evrimsel bir bakış açısıyla inceleyen bilim dalıdır. Evrimsel psikoloji, bunun yanında insanın hangi psikolojik özelliklerinin, ne tür bir uyarlanma geliştirdiğini, yani doğal seçilim veya cinsel seçilimin işlevsel sonuçlarını belirlemeye çalışır. Kalp, akciğer ve bağışıklık sistemi gibi fizyolojik mekanizmalar hakkındaki uyarlanımcı düşünce ile evrimsel biyolojideki düşünce ortaktır.

<span class="mw-page-title-main">William McDougall</span> İngiliz psikologu

William McDougall 20. yüzyıl erken dönem psikologlarındandır. 22 Haziran 1871 yılında İngiltere’de doğmuştur.

Lightner Witmer, klinik psikoloji hareketinin öncüsü Amerikalı psikologdur.

İçgözlem veya içebakış, psikolojide bir uyarıcı karşısında kişinin deneyimlediği algı, duyum, düşünce ve duygularındaki gözlem ve çıkarımlarını ifade etmesini içeren bir metottur. Bu metot: "Bir deneyimi onu yaşayan kişiden başkası gözlemleyemez." varsayımına dayanmaktadır. Yani gözleyen ve gözlenen aynı kişidir.

<span class="mw-page-title-main">Edward Bradford Titchener</span> Amerikalı psikolog (1867 – 1927)

Edward Bradford Titchener, İngiliz psikolog. Psikolojinin ABD'de deneysel bir bilim olarak yerleşmesine katkıda bulunan kişilerden biridir. 1885'te girdiği Oxford Üniversitesi'nde klasik diller ve biyoloji üzerine bir süre eğitim gören Titchener daha sonra Psikoloji biliminde karar kıldı. 28 yaşında psikoloji profesörü olan Titchener, Wilhelm Wundt'un görüşlerinden etkilenip bu doğrultuda çalışmalar yaptı. Bu yöndeki çalışmalarında içgözlem metodunu kullandı ve bunun psikolojide bir gereklilik olmasını ifade etti.

<span class="mw-page-title-main">Phi fenomeni</span>

Phi Fenomeni, sabit olan nesnelerin belli bir aralıkta ve hızlı bir biçimde sunulması sonucunda oluşan, gerçekte olmayan hareket algısıdır. Arka arkaya gelen resim ya da ışık noktaları bir birim olarak algılanır. Max Wertheimer tarafından 1912 yılında tanımlanan bu olgu, sinemada art arda gösterilen karelerin veya yanıp sönen ışıklı panolardaki yazıların hareket ediyormuş algısı oluşturmasını açıklar.

Psikoloji temel bilimi, psikoloji alanında yapılan araştırmaların bazıları, uygulanan psikolojik disiplinlerde yapılan araştırmalardan daha "temel" dir ve doğrudan bir uygulaması yoktur. Psikoloji içerisindeki temel bilim yönelimini yansıttığı düşünülen alt disiplinler arasında biyolojik psikoloji, bilişsel psikoloji, nöropsikoloji vb. alt dallar sayılabilmektedir. Bu alt disiplinlerdeki araştırmalar, metodolojik titizlik ile karakterizedir. Psikolojinin temel bilim olarak kaygı, davranış, biliş ve duyguların altında yatan yasaları ve süreçleri anlamaktır. Temel bilim olarak psikoloji, uygulamalı psikoloji için bir temel sağlar. Uygulamalı psikoloji, aksine, temel psikolojik bilimlerin ortaya koyduğu psikolojik ilkelerin ve teorilerin uygulanmasını içerir; bu uygulamalar zihinsel ve fiziksel sağlık ayrıca eğitim gibi alanlarda sorunların üstesinden gelmeyi veya refahı artırmayı amaçlamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Psikoloji tarihi</span>

Psikolojinin tarihi, çok eski uygarlıklara uzanmaktadır. Psikoloji "davranış ve zihinsel süreçlerin bilimsel olarak incelenmesi" olarak tanımlanmaktadır. İnsan zihnine ve davranışına felsefi ilgi, Mısır, İran, Yunanistan, Çin ve Hindistan'ın eski uygarlıklarına dayanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Küçük Albert deneyi</span>

Küçük Albert deneyi, 20. yüzyılın ortalarında psikologların klasik koşullanmanın insanlardaki kanıtı olarak yorumladıkları bir çalışmaydı. Araştırma raporu korkunun renk veya dokunsal niteliklerle genelleştirilmediğini göstermesine rağmen, çalışmanın aynı zamanda uyaran genellemesine bir örnek olduğu iddia ediliyor. Deney Johns Hopkins Üniversitesi'nde John B. Watson ve yüksek lisans öğrencisi Rosalie Rayner tarafından gerçekleştirildi. Sonuçlar ilk olarak Journal of Experimental Psychology dergisinin Şubat 1920 sayısında yayınlandı.

Bilişsel devrim, 1950'lerde zihnin ve süreçlerinin disiplinler arası bir çalışması olarak başlayan entelektüel bir harekettir. Daha sonra toplu olarak bilişsel bilim olarak tanınmıştır. İlgili etkileşim alanları psikoloji, dilbilim, bilgisayar bilimi, antropoloji, sinirbilim ve felsefe alanları arasındadır. Kullanılan yaklaşımlar, o zamanın şartlarında geliştirilen yapay zeka, bilgisayar bilimi ve sinirbilim alanlarındadı. 1960'larda, Harvard Bilişsel Araştırmalar Merkezi ve California San Diego Üniversitesi'ndeki İnsan Bilgi İşleme Merkezi, bilişsel bilimin akademik çalışmasını geliştirmede etkili olmuştur. 1970'lerin başında, bilişsel hareket, psikolojik bir paradigma olarak davranışçılığı aşmıştı. Ayrıca, 1980'lerin başında bilişsel yaklaşım, psikoloji alanındaki çoğu dalda baskın araştırma sorgulama hattı haline gelmişti.

Psikoloji felsefesi, modern psikolojinin teorik temellerinde yatan birçok konuyu ifade eder.