İçeriğe atla

John Alexander Simpson

John Alexander Simpson
Doğum3 Kasım 1916(1916-11-03)
Portland, Oregon
Ölüm31 Ağustos 2000 (83 yaşında)
VatandaşlıkABD
Mezun olduğu okul(lar)Reed College
New York University
Tanınma nedeniKozmik ışın
Nükleer fizik
yüksek-enerji astrofiziği
Uzay araştırmaları
ÖdüllerGagarin Madalyası (1986)
Bruno Rossi Ödülü (1991)
Arctowski Madalyası (1993)
Leo Szilard Lectureship Ödülü (1999)
William Bowie Madalyası (2000)
Kariyeri
DallarıFizik
Çalıştığı kurumlarChicago Üniversitesi
Laboratory for Astrophysics and Space Research (LASR)
Washington
Doktora öğrencileriSam Treiman
Edward C. Stone
George Gloeckler
Brian Cartwright
Glenn M. Mason
James J. Beatty

John Alexander Simpson (3 Kasım 1916 - 31 Ağustos 2000) halkı ve politik liderleri bilim alanında eğitmeye gönül vermiş deneysel nükleer ve kozmik ışın fizikçisidir. Öldüğü yıl uzaydaki cihazları yaklaşık 40 yıldır uzaydan veri göndermekteydi. Simpson kariyerini Chicago Üniversitesi fizik bölümünde araştırmacı ve eğitim görevlisi olarak geçirdi. Araştırması, 31 Ağustos 2000, ölümünden birkaç hafta önceye kadar devam etti.[1][2][3]

Yoğun füzyon ürünlerindeki alfa parçacıkları ters orantılı ölçülen plütonyum alanları gaz akışı ve nötron monitörleri gibi icatları ile tanınmaktadır. Ayrıca yaptığı icatlarının birkaçı uzaya fırlatılmıştır.

John Alexander Simpson 83 yaşında hayatını kaybetti. Ölüm sebebi başarılı kalp ameliyatından sonra hastanede yakalandığı zatürre idi ve anısı eşi Elizabeth ve ilk evliliğinden olan iki çocuğu Mary Ann Simpson tarafından yaşatıldı.

İlk yılları

Simpson, Portland, Oregon’da doğdu. Gençliğinde klarnet ve saksafon ile ilgilendi ve ustalığı ile liseye kabulü onaylandı. 1940 yılında Reed Koleji’nde AB derecesi elde etti. Burada iken şu an geçerli olan birçok astronomik ve fizik keşfinin yapıldığı Orta Çağ Yunan ve Romalıları da kapsayarak bilim ve teknoloji tarihine merak sardı. 1943 yılında New York Üniversitesi’nden MS’sini elde etti, bir yıl sonrasında ise doktorasını aldı. Chicago Üniversitesi’nde çalışan olmak için ilk teklifini aldığında New York Üniversitesi’ndeydi (1943). Üniversitenin Metalürjik Laboratuvarı müdürü olan Volney Wilson, Simpson’dan laboratuvara gelip burada yüksek seviye radyoaktiviteyi ölçmek için gereçler icat etmeye yardım etmesini istedi. İkna etmesi oldukça zor olsa da nihayetinde Simpson yardım etmeyi kabul etti.

Araştırması

Simpson 1943 yılında Manhattan Projesi’nde grup lideri olarak profesyonel kariyerine fizikçi olarak başladı. Manhattan Projesi, İkinci Dünya Savaşı sırasında ilk atom bombası geliştirmek için Amerika Birleşik Devletleri projesinin Birleşik Krallık ve Kanada ile idare etmesi için kullanılan kod adıydı. İkinci Dünya Savaşı sırasında hükûmetin fizikçileri böyle görevler için alması oldukça yaygındı. Simpson, nükleer sosyal ve insan çıkarımları ile tanınmaya başladıktan sonra teklif aldı ve geliştirmede bir payı olsun istedi. Bu nedenden dolayı Simpson asıl üye ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Hiroşima’ya atom bombası attıktan bir gün, Simpson’ın kariyerine başladıktan iki yıl sonra (1945) kurulmuş olan Chicago Atom Bilimi’nde başkan oldu. Ayrıca aynı yılda Bulletin Atom Bilimcileri yardımcı kurucusuydu. Bulletin’in hedefi atom bombası çıkarımlarını yaymak ve çıkarımlara cevap olarak harekete rasyonel kaynaklar sağlamaktı. 29 Kasım 1945’te Simpson, Eugene RRabinowitch ile nükleer enerjinin gelişimi hakkında konuştu ve bilimcilerin ilk kez nükleer silahların ileriki kullanımlarında tehlikenin uyarısını taşımaktan vicdani açıdan sorumlu oldukları fark ettiklerini söyledi. Bilimcilerin ve mühendislerin artık çalışmalarının sonuçlarına ilgisiz kalamayacaklarını hissetti.

Aynı yılda Simpson, Chicago Üniversitesi üyesi, fizik öğretim görevlisi olarak görev süreci başladı ve Ağustos 200’deki ölümünden kısa bir süre önceye kadar araştırmadaki katkılarına devam etti. 1945 yılında izin aldıktan sonra resmi olmaksızın Senatör Brien McMahon danışmanı olarak çalıştı. Fakültenin bir parçası olarak Simpson, yoğun füzyon ürünlerindeki alfa parçacıkları ters orantılı ölçülen plütonyum alanları gaz akışı ve nötron monitörleri icadını yapıp patentini aldı. Kendine karşıt gaz taşıyan plütonyum boru fikri ile ortaya çıktı.

Ters orantılı çoklu kablo, hızı ve kesinliği okumak için geliştirilmiş cihaz ve nötron monitörü de dahil olmak üzere 15 patenti vardır. Nancy Farley Wood, Simpson ile laboratuvar için radyasyon detektörleri üretme ve geliştirmede birlikte çalıştı. Nancy Farley Wood worked with Simpson and is credited with the development and production of the radiation detectors for the laboratory.[4][5][6][7]

1946’da Simpson kozmik ışınlara özel bir ilgi duydu. Kökeni de dahil olmak üzere o zamanlar için çok az bilinmekte olan bir alandı, halen ise kanıt aşaması sürmektedir. Alt atmosferdeki kozmik ışın nötronlarına ait alanı araştırma ile başladı. Simpson gelişim aşamasının başından beri oradaydı ve bilimsel araştırmalarındaki yıllarca gelişimiyle önemli katkılarda bulundu. 1955 yılında Simpson, Chicago Üniversitesi’nin Enrico Fermi Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalışması için Eugene N. Parker’a iş verdi. Alt atmosferdeki kozmik ışın nötronları üzerindeki çalışmaları İkinci Dünya Savaşı öncesinden Serge Korff’un verdiği fon ile gelişti. 1949 yılında iyonizasyon çemberlerinin 20 kat daha büyüğü etrafındaki nötronlar ile enlem etkisinin gözlenmesi araştırması devam etti. 1951 yılında zaman varyasyonlarının da daha büyük olduğunu buldu. Nötronların potansiyelini ve zaman varyasyonlarının nedenlerini araştırmak için düşük enerji kozmik ışın parçacıklarını fark etti. Bu yılda aynı zamanda nötron monitörlerini icat etti. Bununla birlikte Peru, Huancayo, Meksika, New Mexico, Sacramento Peak, Colorado Climax ve Chicago Illinois gibi çeşitli yerlere nötron monitörleri yerleştirildi.

1954 ve 1955 yıllarında Simpson nötron monitörlerinden dünya etrafındaki kozmik ışınların küresel ve zaman varyasyonlarını inceledi. 1956’da dev kozmik ışın ışıması gezegenler arası uzaydaki durumu Simpson’ın bir anlık ilk görüşünü sağladı. Bu noktada bilimsel topluluk kozmik ışınlar ve solar aktivite etrafında genişledi ve Simpson, Uluslararası Jeofizik Yılı (1957-58)’nda organizasyonu koordine eden ve düzenlemekte başarı getirmesi için yardım eden 12 bilim insanından biriydi.

1957 sonlarında Sputnik Sovyetler Birliği tarafından kaldırıldıktan sonra Simpson U.S.’in uzaya aygıt göndermesinin gerekliliğini fark ederek kafasındaki bilimsel durum taslağını ve böyle bir aktivite için planını üniversite müdürü olan Lawrence Kimpton’a sundu. Kimpton, Simpson’a proje için 5000 dolarlık bir bütçe sundu ve uzay çevresi için uygun küçük hafif parça detektörü geliştirmek için Peter Meyer ile ortak oldular. Simpson’ın ilk parçacık detektörü 1958 uzay aracı Pioneer 2 ile ateşlendi.

1962 yılında Simpson ve Profesör Peter Meyer, Chicago Üniversitesi’nde Enrico Fermi Enstitüsünce yapılmış olan Astrofizik ve Uzay Araştırma Laboratuvarı (LASR)’da çalışmaya kabul edildiler. NASA laboratuvara katkıda bulundu ve 1964’te tamamlanan LASR için bir bina yaptırdı. Laboratuvar gereçleri gelişi ve uzay araştırması tek bir çatı altında birleştirildi. Teorik araştırmalarla birlikte uzay deneyleri birlikte yürütülmeye başlandı.

1965’te Simpson öğrencileri ve yardımcı çalışanları ile birlikte Mars’ı ziyaret etmesi için ilk kozmik ışın (enerji parçacığı) detektörünü yaptılar. 1973 yılında ilk kez Jüpiter, 1974’te Merkür ve 1979 yılında ise Satürn ziyaret edildi. Jüpiter görevinde ilk kez gezegen tarafından yayılan göreceli (3-30 MeV) elektron popülasyonu saptandı. İlk fark edilen elektronlar Jovian magnetosferi içinde yer alıyordu ve sonrasında kaçan elektronlar en az 1 AU mesafede saptandı. Simpson’ın detektörü 1974 yılında Merkür’deki manyetik alanların Güneş’in solar rüzgar etkisinden oluşup taşınmadığını, aslında gezegenin kendisine ait olduğu gerçeğini saptadı. Ayrıca 1980’de enerjik parçacıkların dağılımı içindeki küçük yarık detektörü Satürn’ün manyetik alanı içinde kapana kısıldı. Satürn’de daha önce saptanmamış mevcuttaki küçük ayın uzaydaki yörünge pozisyonu ve parçacıkları absorbe ettiği saptandı, aksi takdirde parçacıklar gözlenecekti. Akabinde bilimciler Satürn’ün uydusunun optik açıdan inceleyebiliyor hale geldiler. 1976 ve 1982 yıllarında Simpson ayrıca enerjik parçacıkların patlamasının solar rüzgardaki şok dalgaları ile taşınması ilişkisini saptadı ve aktarım servisinin parçacıkları hızlandırmada etkili kanıt olarak sondu ve temelini daha sonraki çalışmalar için temin etti.

1970 yılında Simson, William Dietrich ve John Anglin enerjik parçacıklar üreten bazı impulsif güneş ışımaları keşfettiler. Bu parçacıklar arasında Helyum-3, bir nötron ve iki protondan oluşan helyumun radyoaktif olmayan hafif izotopu, de vardı. Helyum-3, Helyum-4’ten, radyoaktif değil ve helyumun hafif izotopu, en az on kat daha boldu. Dünya’da helyumu oluşturan %99.986 şey Helyum-4’tür. 1973 yılında Pioneer 10 ve Pioneer 11’deki cihazları her AU’da bir olarak artan kozmik ışın yoğunluğu saptadı. 1975’te, 3 yıldır aktivitede görev alırken, helyumdaki kozmik ışın bolluğunun düşük enerji düzeyinde ilginç bir şekilde arttığını, bunun tersi olarak da protonlarda olduğu gibi inişe geçtiğinde sıfır enerjiye doğru ise düştüğünü buldu.

1975 ve 1977’de Simpson, Berilyum-10 çekirdeği kozmik ışınlarca fakir olduğunu ve bu kıtlığın 2x107 yıldır etrafında oluğunun göstergesi olduğunu keşfetti. Buradan kozmik ışınların gaz hal diski ve galaksinin parçası olan genişletilmiş manyetik ışık halkası, çevrelediği gaz halkası yoğunluğunun yaklaşık 10-2 atom/cm³ ya da daha az olduğu, arasında özgürce geçiş yapabildiği sonucunu çıkardı.

1980’lerde Simpson ve A. J. Tuzzolinoplastik düzlemine dik polimerleşmiş güçlü elektrik alanı olan ince plastik bir tabaka içeren toz akı monitör cihazı geliştirdiler. Cihaz, elektriksel polarize edilmiş pozitif elektrik yükünü yüzeylerin birinden negatif yükü ise diğer yüzeyinden taşımaktaydı. Çalışma şekli toz parçacıkları ya da ağır çekirdek yararak tabaka önce küçük alanlardaki yüklerle buharlaşır ve sonrasında elektrik sinyali yerini ve plastikteki deliğin boyutunu belirler. Bu daha sonrasında hızı ve boyutu hakkında bilgi vermesi için kalibre edildi. Bu kalibrasyonalar 1985 yılından 1989’a kadar sürdü. Simpson’ın cihazı 1986 Halley kuyruklu yıldızları için olan uzay araçları Vega 1 ve Vega 2’de kullanıldı. Cihazlarının Amerika Birleşik Devletleri’nden kuyruklu yıldıza tek rastlayan olması ve Vega görevinin onun katkılarından dolayı başarılı sonuçlanmasından ötürü Uzay Keşfi Gagarin Madalyası kazandı.

Başarıları

John Alexander Simpson hazırdaki oldukça yoğun füzyon ürünlerindeki alfa parçacıkları ters orantılı ölçülen plütonyum alanları gaz akışı ve nötron monitörleri gibi icatları ile tanınıyordu. The Guardian ölüm ilanında uzay keşfi için bilimsel cihazlar icat eden en üretken bilim insanlarından biri olduğunu not etti. 1958 yılında ilk yaptığı cihaz uzaya ateşlendi ve en az iki tanesi de 1999 yılında fırlatıldı. Kayıtlarda donmuş bir buçuk mil çapındaki donmuş kartopu Comet Wild-2, 2004 yılında Stardust ile karşılaştı.[8]

1959 yılında Simpson Ulusal Bilim Akademisi’ne seçildi. 1968’de ilk Ryerson başkanı olarak üniversitede ayrı hizmet veren profesör oldu. 1974’te Compton Chair’a ilk kez atandı ve 1986 yılında Emeritus oldu. Vega görevinin, Halley kuyruklu yıldızına uydu gönderme, başarısındaki katkılarından dolayı 1986 yılında Uzay Keşfi Gagarin Madalyası aldı. 1991’de Amerikan Astroloji Topluluğu tarafından yüksek enerji astrofiziğindeki katkılarından dolayı Bruno Rossi Ödülü aldı ve 1933’te Ulusal Bilim Akademisi’nden Arctowski Madalyası aldı. 1999’da bilim insanlarını, Amerika Birleşik Devletleri üyeleri ve nükleer politikadaki sivil kontrol öneminde halkı ve Uluslararası Jeofizik Yılı planlanmasında sergilediği önemli gayret, eğitmesindeki rolünden dolayı the Leo Szilard Lectureship Ödülü ile ödüllendirildi. 2000’de ayrıca kozmik ışınlarındaki kapsamlı keşfi ve diğer enerjik parçacıklar için Amerikan Jeofizik Birliği tarafından verilen en büyük ödül olan William Bowie Madalyası aldı. Akademik kariyerinde 34 doktora öğrencisine danışmanlık yaptı ve birçoğu şu anda uzay bilimlerinde öncü. Simpson ayrıca 1974’te fonları kullanarak halka ders sağladı. 1982 yılında uzay bilimi laboratuvarları ve NASA’da olanları tartışma kongreleri düzenlemek amacı ile Washiington, D.C.’de kurulmuş Üniversiteler Uzay Bilimi Çalışma Grubu’nun başkanı oldu.

Kaynakça

  1. ^ Eugene N. Parker, National Academies Press. "John Alexander Simpson BIOGRAPHICAL MEMOIRS" 28 Nisan 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Visited 10 February 2020.
  2. ^ National, The New York Times. "John Alexander Simpson, 83, Nuclear and Cosmic Scientist" 29 Haziran 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., September 7, 2000. Visited on September 1st, 2010.
  3. ^ Welther, B. L., Bulletin of the American Astronomical Society. "Obituary: John Alexander Simpson, 1916-2000 (Bulletin of the American Astronomical Society ; vol. 33, no. 4, p. 1581-1582) 28 Nisan 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Visited on August the 28th, 2010.
  4. ^ Cholo, Ana Beatriz. (17 May 2003). Nancy Farley Wood, 99. Early feminist, business owner. Chicago Tribune. Chicago, Illinois.
  5. ^ Simpson, J. A. (1946). A Precision Alpha Proportional Counter (Vol. 80). War Department, Corps of Engineers, Office of the District Engineer, Manhattan District.
  6. ^ Simpson Jr, J. A. (1947). A Precision Alpha‐Proportional Counter. Review of Scientific Instruments. 18(12): 884-893.
  7. ^ Simpson Jr, J. A. (1948). Air proportional counters. Review of Scientific Instruments. 19(11): 733-743.
  8. ^ Pearce Wright, The Guardian. "John Simpson" 28 Nisan 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Thursday 14 September 2000. Visited on August the 28th, 2010.

İlgili Araştırma Makaleleri

Fizik, maddeyi, maddenin uzay-zaman içinde hareketini, enerji ve kuvvetleri inceleyen doğa bilimi. Fizik, Temel Bilimler'den biridir. Temel amacı evrenin işleyişini araştırmaktır. Fizik en eski bilim dallarından biridir. 16. yüzyıldan bu yana kendi sınırlarını çizmiş modern bir bilim olmasına karşın, Bilimsel Devrim'den önce iki bin sene boyunca felsefe, kimya, matematik ve biyolojinin belirli alt dalları ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Buna karşın, matematiksel fizik ve kuantum kimyası gibi alanlardan dolayı fiziğin sınırlarını net olarak belirlemek güçtür.

<span class="mw-page-title-main">İzotop</span> Aynı elemente ait farklı atomlara verilen isim

İzotoplar, periyodik tabloda aynı atom numarasına ve konuma sahip olan ve farklı nötron sayıları nedeniyle nükleon sayıları bakımından farklılık gösteren iki veya daha fazla atom türüdür. Belirli bir elementin tüm izotopları neredeyse aynı kimyasal özelliklere sahipken, farklı atomik kütlelere ve fiziksel özelliklere sahiptirler. İzotop terimi, "aynı yer" anlamına gelen Yunan kökenli isos ve topos 'den oluşur; isimin anlamı ise, tek bir elementin farklı izotoplarının periyodik tabloda aynı pozisyonda yer alması anlamına gelir. Margaret Todd tarafından 1913 yılında Frederick Soddy'ye öneri olarak sunulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Arthur Compton</span> Amerikalı fizikçi (1892 – 1962)

Arthur Holly Compton, 1927'de elektromanyetik radyasyonun parçacık doğasını gösteren Compton etkisinin keşfi ile Nobel Fizik Ödülü kazanmış Amerikalı fizikçidir. Zamanında çok dikkat çeken bir buluştur. Işığın dalga doğası o zamanlarda iyi anlaşılmış olsa da ışığın hem dalga hem parçacık olabileceği fikri kolay kabul görmemiştir. Kendisi ayrıca Manhattan Projesindeki Metallurji Laboratuvarının başı ve 1945 ile 1953 seneleri arasında St. Louis Washington Üniversitesi Rektörüdür.

<span class="mw-page-title-main">Nötron</span> Yüke sahip olmayan atomaltı parçacık

Nötron, sembolü n veya n⁰ olan, bir atomaltı ve nötr bir parçacıktır. Proton ile birlikte, atomun çekirdeğini meydana getirir. Bir yukarı ve iki aşağı kuark ve bunların arasındaki güçlü etkileşim sayesinde oluşur. Proton ve nötron yaklaşık olarak aynı kütleye sahiptir fakat nötron daha fazla kütleye sahiptir. Nötron ve protonun her ikisi nükleon olarak isimlendirilir. Nükleonların etkileşimleri ve özellikleri nükleer fizik tarafından açıklanır. Nötr hidrojen atomu dışında bütün atomların çekirdeklerinde nötron bulunur. Her atom farklı sayıda nötron bulundurabilir. Proton ve nötronlar, kuarklardan oluştukları için temel parçacık değildirler.

Küriyum aktinitlerden, plütonyum-239'un helyum çekirdekleriyle bombardımanından elde edilen, atom numarası 96, atom ağırlığı 247 olan, radyoaktif bir element.

Antimadde, karşı madde veya karşıt madde, maddenin ters ikizi. Paul Dirac denklemiyle ortaya çıkarılmış ve daha sonraki gözlemlerle de varlığı doğrulanmıştır. Antimadde en basit hâliyle normal maddenin zıddıdır. Antimaddenin atomaltı parçacıkları, normal maddeye göre zıt özellikler taşımaktadır. Bu atomaltı parçacıkların elektrik yükleri, normal maddenin atomaltı parçacıklarının tam tersidir. Antimadde, Büyük Patlama'dan sonra normal maddeyle birlikte oluşmuştur; fakat sebebinin ne olduğunu bilim insanları tam anlamıyla bilemeseler de evrende oldukça nadir bulunmaktadır.

'Müon, elektron benzeri-1 e yük ve 1/2 spinli ancak daha yüksek kütleye sahip bir temel parçacık. Müon parçacığı, lepton olarak sınıflandırılmıştır. Diğer leptonlar gibi, Müonun da daha küçük parçacıklara indirgenemeyen bir parçacık olduğu düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer fizik</span> atom çekirdeğinin yapısı ve davranışı ile uğraşan fizik alanı

Nükleer fizik veya çekirdek fiziği, atom çekirdeklerinin etkileşimlerini ve parçalarını inceleyen bir fizik alanıdır. Nükleer enerji üretimi ve nükleer silah teknolojisi nükleer fiziğin en çok bilinen uygulamalarıdır fakat nükleer tıp, manyetik rezonans görüntüleme, malzeme mühendisliğinde iyon implantasyonu, jeoloji ve arkeolojide radyo karbon tarihleme gibi birçok araştırma da nükleer fiziğin uygulama alanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Luis Alvarez</span> Amerikalı fizikçi

Luis Walter Alvarez Amerikalı deneysel fizikçi, mucit ve 1968 yılında Nobel Fizik Ödülü kazanmış profesördür. Amerikan Fizik Dergisi “Luis Alvarez yirminci yüzyılın en başarılı ve üretici deneysel fizikçilerinden biriydi” yorumunu yaptı.

<span class="mw-page-title-main">Cassiopeia A</span> Kraliçe takımyıldızı bölgesinde bulunan süpernova kalıntısı

Cassiopeia A, Kraliçe takımyıldızı bölgesinde bulunan süpernova kalıntısı ve 1 GHz.'de 2720 Jy akı ile gökyüzünün en parlak gök bilimsel radyo kaynağı. Süpernova, Samanyolu'na 11,000 ışık yılı (3.4kpc) uzaklıkta oluşmuştur. Süpernovadan uzaklaşan bulut ve malzeme, şu an yaklaşık olarak 10 ışık yılı mesafeye ulaşmıştır. Radyo parlaklığı çok berrak olmasına rağmen optik olarak çok soluktur ve ancak uzun süreli pozlama fotoğraflarında görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Kozmik ışın</span> Çoğunlukla Güneş sistemi dışından kaynaklanan yüksek enerjili parçacık

Kozmik ışınlar, temelde Güneş Sistemi'nden yıldızlardan hatta uzak galaksilerden kaynaklanan, yüksek enerjili bir parçacık yağmurudur. Bu ışınlar Dünya atmosferi ile etkileştiğinde, bazen yüzeye ulaşan ikincil kozmik ışın duşlarını üretebilir. Öncelikle yüksek enerjili protonlardan ve atom çekirdeğinden oluşan bu ışınlar güneş veya güneş sistemimizin dışından kaynaklanır. Fermi Uzay Teleskobu'ndan (2013) elde edilen veriler, birincil kozmik ışınların önemli bir bölümünün yıldızların süpernova patlamalarından kaynaklandığının kanıtı olarak yorumlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Radyasyon</span> Uzayda hareket eden dalgalar veya parçacıklar

Radyasyon veya ışınım, elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar biçimindeki enerji yayımı ya da aktarımıdır. "Radyoaktif maddelerin alfa, beta, gama gibi ışınları yaymasına" veya "Uzayda yayılan herhangi bir elektromanyetik ışını meydana getiren unsurların tamamına" da radyasyon denir. Bir maddenin atom çekirdeğindeki nötronların sayısı, proton sayısına göre oldukça fazla veya oldukça az ise; bu tür maddeler kararsız bir yapı göstermekte ve çekirdeğindeki nötronlar alfa, beta, gama gibi çeşitli ışınlar yaymak suretiyle parçalanmaktadırlar. Çevresine bu şekilde ışın saçarak parçalanan maddelere radyoaktif madde denir.

<span class="mw-page-title-main">Atom Çağı</span> Atom enerjisinin insanlığın hizmetine girdiği çağ

Atom Çağı ya da Atom Devri genellikle 16 Temmuz 1945 II. Dünya Savaşı'nda ilk nükleer (atom) patlamasından sonraki tarihi dönemi tanımlamak için kullanılan bir ifadedir. 1933 yılında nükleer zincir reaksiyonları hipotez olmasına rağmen ve ilk yapay kendi kendini imha edebilen nükleer zincir reaksiyonu Aralık 1942 yılında yer almıştı. Trinity testi ve onu takip eden Japonya'daki II. Dünya Savaşı'nı bitiren Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası saldırısı nükleer teknolojinin ilk büyük ölçekli kullanımını temsil eder ve derin sosyo-politik düşünce değişikliklerini ve teknolojinin gelişimini başlatmıştır. Atom gücü ilerlemenin ve modernliğin bir özeti olarak görüldü. Ancak, nükleer rüya vadedildiğinden kısa sürdü çünkü nükleer teknoloji silahlanma yarışından Çernobil reaktör kazası ve Three Mile adası kazası, bomba tesisi temizleme ve bitki atık imhası gibi çözülmemiş bir dizi sosyal sorunlara neden oldu.

<span class="mw-page-title-main">Nükleosentez</span> Başta proton ve nötronlar olmak üzere önceden var olan nükleonlardan yeni atom çekirdekleri yaratan süreç

Nükleosentez, daha önceden var olan çekirdek parçacıklarından, esasen proton ve nötronlardan, yeni atomik çekirdeklerin yaratılması sürecidir. İlk atomik çekirdekler, Büyük Patlama'dan yaklaşık üç dakika sonra, Büyük Patlama nükleosentezi olarak bilinen sürecin sonunda oluşmuştur. Hidrojen ve helyumun ilk yıldızların bileşenlerini oluşturması ve kainatın bugünkü hidrojen/helyum oranı o zamanlara dayanır.

<span class="mw-page-title-main">X ışını astronomisi</span>

X-ışını astronomisi, astronomik nesnelerin X-ışınının gözlem ve algılama çalışmalarıyla uğraşan astronominin bir dalıdır. X-ışınları Dünya’nın atmosferi tarafından emildiği için x-ışınlarını tespit eden balon, sondaj roketleri ve uydular belirli bir yükseklikte bulunmalıdır. X-ışını astronomisi, Mauna Kea Gözlemevlerindeki gibi standart ışık emilimi olan teleskoplardan daha ilerisini gören uzay teleskopları ile ilgili bir uzay bilimidir.

Nükleer dönüşüm, bir kimyasal element ya da bir izotopun birbirine dönüşmesidir. Her element atomlarındaki proton sayılarıyla tanımlanırlar. Başka bir deyişle, atom çekirdeği içindeki proton ya da nötron sayısında değişim gerçekleştiğinde nükleer dönüşüm meydana gelir.

Henry Seth Neddermeyer, Amerikalı fizikçidir.

Dayton Projesi, ilk atom bombasının üretilmesi için başlanan Manhattan Projesinin bir bölümüne verilen isim. Proje Dayton, Ohio'da gerçekleştirildiği için bu ismi almıştır. Proje çalışanları atom bombalarında zincir reaksiyonlarına başlamak için kullanılan polonyum tabanlı modüle nötron başlatıcıların üretilmesinden sorumluydular. Dayton Projesi, 1943'ten 1949'a kadar sürmüş, ardından Miamisburg yakınlarındaki Mound Laboratuvarları'na taşındı.

A.I. Alihanyan Ulusal Bilim Laboratuvarı Erivan, Ermenistan'da bulunan bir araştırma enstitüsüdür. 1943 yılında Erivan Devlet Üniversitesinin bir şubesi olarak Abraham Alihanov ve Artem Alihanyan kardeşler tarafından kurulmuştur. Genellikle Erivan Fizik Enstitüsü (YerPhI) kısaltması ile anılır ancak ismi 2011 yılında A.I. Alikhanyan Ulusal Bilim Laboratuvarı olarak değiştirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Radyasyon hasarı</span>

Radyasyon hasarı, iyonlaştırıcı radyasyonun fiziksel nesneler üzerindeki etkisidir. Radyobiyoloji, iyonlaştırıcı radyasyonun ve radyasyonun insan sağlığına etkileri de dahil olmak üzere canlılar üzerindeki etkisini araştıran bilim dalıdır.