Kanji, Japoncada kullanılan Çin karakterlerine verilen isim. Bu yazı Japonya'ya Budizm ve Konfiçyüsçü dini metinler yoluyla gelmiştir. İlk olarak Wu Hanedanı zamanında, daha sonra Han Hanedanı zamanında ve son olarak 1185–1573 yılları arasında, Çin'den Japonya'ya geniş çaplı yazı geçişleri olmuştur.
Hiragana : Japonca yazmak için kullanılan hece yazısı. Kanji adı verilen Çince kökenli yazı karakterlerinin hızlı yazımından türemiş olup Japoncada kullanılan üç temel yazım dizisinden birini oluşturmaktadır. Erken dönemlerde daha ziyade kadınlar tarafından kullanılmıştır. Daha sonraları Japonya'daki dil reformları ile kelime köklerine getirilecek eklerde ve Kanji yazımı zor olan harflerin yazımında kullanılmaya başlanmıştır. Bugün aynı zamanda yabancı kelimelerin veya kanjilerin okunuşlarını göstermek için de kullanılmaktadır.
Katakana, Japonca yazmak için kullanılan hece yazısı. Kanji adı verilen Çince yazı karakterlerinin bir parçasının kullanılmasıyla oluştu. Daha çok rahipler tarafından kullanılmaya başlandı. Japonya'daki dil reformları ile yabancı kökenli kelimelerin yazımında kullanılmaya başlandı.
İbrani alfabesi, Sami dilleri grubuna bağlı ve İsrail'in resmî dili olan İbranicenin ve Aşkenaz Yahudilerinin konuştuğu bir Cermen dili olan Yidiş ile Sefarad Yahudilerinin dili olan Ladino gibi diğer Yahudi dillerinin yazımında kullanılan Arami alfabesi kökenli bir ünsüz alfabesi.
Orhun, Göktürk ya da Köktürk alfabesi, Göktürkler ve diğer erken dönem Türk kağanlıkları tarafından kullanılmış, Türk dillerinin yazılması için kullanılmış ilk yazı sistemlerinden biridir. Alfabe, 4'ü ünlü olmak üzere 38 damga (harf) içermektedir.
Yazı sistemi, bir dildeki unsurları ve tarif edilebilir durumları temsil etmek için kullanılan bir çeşit semboller sistemidir.
Kana, Japoncanın yazımında kullanılan heceyazılarıdır. Kana hiragana ve katakana olmak üzere ikiye ayrılır. Hiragana pek çok Japonca kökenli sözcük ve dil bilgisi unsurunun yazımında, katakana ise yabancı dil kökenli sözcüklerin ve ses yansımalarının yazımında kullanılır. /n/ sesini karşılayan 'ん' karakteri ve /a/ あ, /i/ い, /u/ う, /e/ え, /o/ お ünlü sesleri dışında her karakter bir ünlü ve bir ünsüzden oluşmak üzere hece şeklinde bir okunuşa sahiptir. Normal yalın halde kırk altı karakterden oluşurken yazımda bazı karakterlerin üzerinde ", veya sonrasında bir o vardır. Tenten ve maru, iki alfabede de sert bir sesi yumuşak bir sese çevirmek istediğiniz zaman kullanılır.
Avrupalıların gelişinden önce, Avustralya Aborijin dilleri yalnızca konuşma dilleriydi ve yazma sistemleri yoktu. Kolonicilerin Latin alfabesi Avustralya Aborijin dillerinin transkripsiyonu için kaçınılmaz şekilde kullanılmıştır, fakat seslerin nasıl temsil edildiğinin detayları zamanla ve yazardan yazara değişmiştir, bazen aynı sözcük veya ismin çok büyük şekillerde farklı yazımı oluşmuştur.
Japonca, Japonlar tarafından konuşulan Japon dil ailesine bağlı bir dildir. Başta Japonya ve Japon diasporasındakiler olmak üzere yaklaşık 128 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. Japonya'da de facto millî dil olarak kabul edilip Palau'da tanınmış azınlık dilidir.
Braille alfabesi veya Körler alfabesi; 1821 yılında Louis Braille tarafından geliştirilmiş görme engelli insanların okuyup yazması için kullanılan bir alfabe yöntemidir. İki kolon taşıyan dikdörtgen düzen üzerine dizilmiş altı kabartılmış noktadan oluşur. Her iki kolonda üçer nokta bulunur. Noktalardan her biri 64 farklı kombinasyondan birini oluşturması için farklı şekillerde dizilir.
Ayırıcı im, fonetik işaret veya diyakritik; telaffuz, ton ve diğer ayırıcı unsurları belirtmek için gliflere eklenen imdir. Örneğin Latin harflerine geçiş döneminde Türkçedeki ötümsüz artdişyuvasıl sürtünmeli ünsüz sesini karşılamak için yeni arayışlara gidilmiş ve mevcut S harfine sedil eklenerek Ş harfi elde edilmiştir. O > Ö veya A > Â ya da Y > Ý gibi harflerde ayırıcı imlere örnekler görülebilir.
Brahmi alfabesi, ünlüleri ünsüz sembollerle ilişkilendirmek için bir aksan işaretleri sistemi kullanan bir abugidadır. Yazı sistemi, Maurya döneminden erken Gupta dönemine kadar yalnızca nispeten küçük evrimsel değişiklikler geçirdi ve MS 4. yüzyılda bile okuma yazma bilen bir kişinin Maurya yazıtlarını hala okuyabildiği düşünülmektedir. Bundan bir süre sonra, orijinal Brahmi yazısını okuma yeteneği kayboldu. En eski ve en iyi bilinen Brahmi yazıtları, kuzey-orta Hindistan'daki Asoka'nın MÖ 250-232'ye tarihlenen kayaya oyulmuş fermanlarıdır. Brahmi'nin deşifresi, 19. yüzyılın başlarında, Hindistan'daki Doğu Hindistan Şirketi yönetimi sırasında, özellikle Kalküta'daki Bengal Asya Topluluğu'nda, Avrupa'nın akademik ilgisinin odak noktası haline geldi. Brahmi, Cemiyetin sekreteri James Prinsep tarafından 1830'larda Cemiyetin dergisinde yayınlanan bir dizi bilimsel makalede deşifre edildi. Buluşları, diğerleri arasında Christian Lassen, Edwin Norris, H. H. Wilson ve Alexander Cunningham'ın epigrafik çalışmalarına dayanıyordu.
Yunancanın romanizasyonu, genelde Yunan alfabesi ile yazılan Yunanca metinlerin, Latin alfabesi ile temsili veya bunu yapmayı sağlayan bir sistemdir. Yunancanın romanizasyonu için çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemler, kaynak metnin Eski Yunanca mı Modern Yunanca mı olduğuna ve arzu edilen dönüştürmenin transkripsiyon mu transliterasyon mu olduğuna bağlı olarak değişiklik göstermektedir.
Hece yazısı, yazılan her bir sembolün konuşmadaki bir heceyi belirtttiği bir yazı sistemidir. Abugidalardan farklı olarak hece yazılarında aynı ünsüz veya aynı ünlüyü taşıyan heceler düzenli olarak birbirine benzemez. Günümüzde en yaygın kullanılan hece yazıları arasında Japoncanın yazımında kullanılan Katakana ve Hiragana, Nuosu dilinin yazımında kullanılan Yi harfleri ve Çerokicenin yazıldığı Çeroki harfleri sayılabilir.
Abugida İngilizce telaffuz: [ˌɑːbuːˈɡiːdə], ya da diğer adıyla alfabetik hece yazısı, parçalı bir yazı sistemi çeşididir. Bu sistemde, birbirini takip eden her sessiz-sesli çifti tek bir birim olarak yazılır: Her birim bir sessiz harfi temel alır; sesli harf ise ikincil önem taşır. Bu özelliğiyle sessiz ve sesli harflerin aynı değerde öneme sahip olduğu alfabelerden, sesli harflerin eksik olduğu veya isteğe bağlı olarak yazıldığı ebcetlerden ve her bir hecenin birbirinden bağımsız birer sembol ile gösterildiği klasik hece yazılarından ayrılır. Abugidalar, Güney ve Güneydoğu Asya'da kullanılan Brahmî familyasına ait yazıları kapsar.
Okurigana, Japonca yazılı sözcüklerde kanji köklerinden sonra gelen kana sonekleridir. Sıfatları ve fiilleri çekmek ve belirli bir kanjiyi belirli bir anlama sahip olmaya ve belirli bir şekilde okunmaya zorlamak olmak üzere iki amacı bulunmaktadır. Örneğin, düz fiil formu 見る geçmiş zamana çekilir 見た, burada 見 kanji köküdür ve る ve た hiragana yazısıyla yazılmış okuriganadır. Çok az istisna dışında okurigana sadece kun'yomi için kullanılır, Çince biçimbirimler Japoncada bükülmediklerinden ve çoğu bileşik kelimelerin (kango) parçaları olarak kullanıldığından telaffuzları bağlamdan çıkarıldıklarından on'yomi için kullanılmazlar.
Japonca giriş yöntemleri, bir bilgisayara Japonca karakterler girmek için kullanılır.
Sokuon, Japoncada küçük bir hiragana veya katakana tsu şeklinde bir semboldür. Daha az resmi bir dilde, "küçük tsu" anlamına gelen chiisai tsu (小さいつ) veya chiisana tsu (小さなつ) olarak adlandırılır. Japonca yazımda birçok amaca hizmet etmektedir.
N, Japoncadaki kanalardan biridir. お, 无 kanjisinin soshō stiline dayanırken オ, 尓 kanjisinin köküne dayanır.
Wa, Japoncadaki kanalardan biridir. わ, 和 kanjisinin soshō stiline dayanırken ワ, aynı kanjinin köküne dayanır ve [wa] olarak telaffuz edilir.