İçeriğe atla

Janus

Vatikan'da sergilenen, Roma döneminden kalma bir Janus büstü

Janus, bir yüzü sağa, bir yüzü sola bakan iki yüzlü Roma tanrısıdır.[1] Bu tanrının resmine Roma paralarında rastlanır. Janus'a ait olan bu resimde yüzlerden biri kentten içeri girenlere, öteki ise kentten çıkanlara bakar. Böylece kent güvenlik içinde yaşamasını sürdürür.

January'nin Janus ile ilgisi

Batı dillerinde Ocak ayını anlatan January, Janvier, Januar gibi sözcükler Janus'tan gelir. Bunun nedeni Ocak ayının bir yönüyle geçen yıla, bir başka yönüyle de gelecek yıla bakmasıdır. Bu benzerlik Ocak ayının İngilizcede january biçiminde adlandırılmasına yol açmıştır. Elbette Türkçedeki ocak sözcüğü bambaşka bir kökten gelmektedir.

Olasılık kavramının Janus ile ilgisi

Ian Hacking olasılık kavramını da Janus yüzlü olarak niteler. Bunun nedeni olasılığın iki yüzlü bir kavram oluşudur. Bu yüzlerden biri olayların gerçekleşmesiyle ilgili sıklığı ise öbürü de buna duyulan inanç yeğinliğidir. Bunlar ise birbirlerinden çok farklıdırlar. Aralarındaki temel fark, birincisinin nesnelliği, ikincisinin ise öznelliğidir. Öznellik ile nesnelliğin ayrılabilirliğine dayalı olan bu savı anlayabilmek için şu durumlar örnek olarak gösterilebilir: "Yazı gelme olasılığı 1/2'dir" sözünde olasılık bir para atımı deneyinde uzun dönemli yazı gelme sıklığını gösterir; ki bu nesnel nitelikte olup kişiden kişiye değişmez. Herkes bir para atma deneyinde yazı gelme olasılığının 1/2 olduğunu çıkarımlayabilir. Oysa "Bugün yağmur yağma olasılığı 1/2'dir" sözünde sıklıkla ilgili hiçbir özellik yoktur, bu söz ile bütünüyle öznel bir gerçeklik dile getirilmektedir. Söz konusu sayı (1/2 sayısı) yağmurun yağacağı yönündeki inancın yağmayacağı yönündeki inanç ölçüsünde güçlü olduğunu dile getirir. Hava raporunu almış ve yağmur yağmayacağını öğrenmiş biri ise bu olasılığı sıfır olarak niceleyebilir, çünkü yağmurun yağacağına hiç inanmayabilir. Görüldüğü gibi, burada sıklık değil, inanç yeğinliği söz konusudur. Öyle olduğu için de bu konudaki olasılık kişiden kişiye değişir, öznel nitelikte bir gerçeklik olarak kendisini ortaya koyar.

Başka örnekler

Janus'u gösteren bir Roma parası eskizi

Soyut ve somut yönlerinin varlığı da gerçekliğin Janus yüzlü olduğunu gösterir. Örneğin üzüntü ve gözyaşı tek bir gerçekliği gösteren iki ayrı yüzdür, yüzlerden biri somut olanı, öteki ise soyut olanı gösterir. Bu nedenle üzüntü ve gözyaşı olarak kendisini sergileyen yaşantı da Janus yüzlü olarak nitelendirilebilir.

Kaynakça

  1. ^ Gürel, Emet; Muter, Canan (2007). "Psikomitolojik Terimler: Psikoloji Literatüründe Mitolojinin Kullanılması" (PDF). Sosyal Bilimler Dergisi. 7 (1). Anadolu Üniversitesi. s. 548-549. ISSN 1303-0876. 2 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mayıs 2017. 
Roma mitolojisi serisi
Baş Tanrı ve Tanrıçalar
Apollo | Ceres | Diana | Juno | Jüpiter | Mars | Merkür | Minerva | Venüs | Vulcanus
Divus Augustus | Divus Julius | Fortuna | Lares | Plüton | Quirinus | Sol | Vesta
Kişileştirilmiş Kavramlar
Aius Locutius | Angerona | Concordia | Copia | Fides | Fortuna | Spes

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji</span> toplumun oluşum, işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen bilim dalı

Sosyoloji veya toplum bilimi, toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır. Toplumsal (sosyolojik) araştırmalar sokakta karşılaşan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden küresel sosyal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar bireylerin veya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Max Weber</span> Alman sosyolog

Max Weber, Alman düşünür, sosyolog ve ekonomi politik uzmanı. Modern antipozitivistik toplumbilimi incelemesinin öncüsü olduğu düşünülür. Sosyolojiyi yöntem bilimsel olgunluğa eriştirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Priene</span>

Priene, Aydın Söke'de Selçuk-Efes'e yaklaşık 100 km uzaklıkta kurulmuş bir İyon şehridir. Şehir Menderes nehrinin 10 km kuzeyindedir. Şehir kurulduğunda deniz kıyısındaydı. Menderesin alüvyonu nedeniyle şehir şimdi kilometrelerce kara içerisindedir.

Aşkınlık, görülen, bilinen, yaşanılan, deneyimsel dünyanın ötesine geçerek ya da deyim yerindeyse üstüne çıkarak bir çeşit aşkın bir dünyayla buluşmanın ruh haliyle yazılmış sanat-edebiyat eserlerini nitelemek için kullanılan bir terimdir.

Gerçeklik veya hakikat, günlük kullanımdaki anlamıyla, "var olan her şey" demektir. Bilimde, dinde ve felsefede farklı anlamları vardır. Düşünceden bağımsız olarak zamanda ve mekanda yer kaplayan her şey gerçektir. Herhangi bir şeyin gerçekliği insan zihnine bağlı olmaksızın var olmasıdır.

Soyutlama, bir kavramın bilgi içeriğini azaltma veya indirgeme sürecine denir. Bu indirgeme, çoğunlukla belirli bir amaç için gerekli olan bilginin daha rahat elde edilebilmesi için yapılır.

<span class="mw-page-title-main">Georg Wilhelm Friedrich Hegel</span> Alman filozof

Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Alman filozof.

Sutra, Hindistan yazın geleneğinde özellikle Hinduizm, Budizm, Cainizm gibi inanç ve öğretilere ait eski metinlerde başvurulmuş bir edebî tarzın hem de bu türde yazılmış toplu metinlerin de adıdır. Vecize, özdeyiş, atasözü, özlü sözler gibi halk arasında dilden dile yayılma kolaylığı sağlamıştır.

Gilles Deleuze,, Fransız yazar ve filozoftur.

<span class="mw-page-title-main">Georg Lukács</span> Macar siyasetçi, filozof ve edebiyat eleştirmeni (1885-1971)

Georg Lukács, Batı Marksizminin ünlü isimlerinden Macar Marksist filozof ve edebiyat bilimcisidir. Marksizmi Hegelci anlamda yeniden değerlendirmiş ve geliştirmiştir. Ernst Bloch, Antonio Gramsci, Karl Korsch ile birlikte Lukacs, 20. yüzyılın ilk yarısında, Marksist felsefe ve Marksist teorinin yeniden oluşturulmasında en önemli isimlerden biri olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Güzellik</span> Güzel olma durumu

Güzellik, bir canlının, somut bir nesnenin veya soyut bir kavramın algısal bir haz duyumsatan; hoşnutluk veren hususiyetidir. Güzellik, estetiğin, toplumbilimin, toplumsal ruhbiliminin ve kültürün bir parçası olarak incelenmektedir.

Alman felsefesi, 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarından itibaren belirgin bir ağırlık kazanan, bir bakıma felsefenin yurdu hâline gelen Alman felsefe geleneğini ya da başka bir açıdan farklı felsefi eğilimlere sahip olan Alman felsefecilerinin bütünlüğünü ifade etmektedir.

Varoluş, felsefe tarihi boyunca önem taşımış, her tür felsefi tartışmanın merkezinde yer almış felsefe kavramlarından biridir. Var olanların varlığını bildirir, öz'ün karşıtıdır, yani bir şeyin ne olduğunu değil var olduğunu bildirir. Salt bir var olma durumu olarak varoluş. Felsefe akımlarında ya da okullarında pek çok farklı anlamlarda kullanılıp değerlendirilmiştir. Örneğin skolastik felsefede varoluş, var olan her şeyin gerçekliğini bildirir. Daha dar ve doğa bilimsel anlamda ise varoluş, belirli bir bağlamda uzay-zaman boyutunda yer almak ya da şimdi ve burada var olmak anlamında belirtilir.

Toplumsallaşma, sosyalizasyon ya da sosyalleşme, toplumun mevcut değer ve normlarının bireylere öğretilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç içerisinde birey ferdi olduğu toplum içerisinde nasıl davranacağını öğrenir. Aynı zamanda, bireyin sahip olduğu ya da toplum tarafından verilen rollerin ve sahip olunan statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini, toplumun kendilerinden beklentilerini öğrenir. Toplumsallaşma sürecinde birey kendi toplumunun bir üyesi olmayı, toplumu tarafından kabul gören davranış örüntülerini, insanın davranışlarına yön veren, bunları belirleyip şekillendiren temel toplumsal ve kültürel değerleri (normları) öğrenir. Öğrenmekle de kalmayıp bunları içselleştirip kendisine mal eder ve bu değer ve normlar doğrultusunda davranmaya başlar. Daha öz bir anlatımla, birey toplumu ile bütünleşir ve toplumunun bir parçası haline gelir.

<span class="mw-page-title-main">Hélène Cixous</span> Fransız filozof ve yazar (d. 1937)

Hélène Cixous, Fransız akademisyen, felsefeci, romancı, şair, oyun yazarı ve eleştirmendir.

<span class="mw-page-title-main">Sembol</span> bir fikri, süreci veya fiziksel bir varlığı temsil eden bir şey

Sembol veya simge, kavramın uzlaşımsal olarak betimlendiği gösterge türü. Bir düşüncenin, nesnenin, niteliğin, niceliğin vb. ruhbilimsel ve düşünbilimsel açıdan betimlenmesi simgesel anlam taşıyan yapay bir belirtidir. Tüm simgeler doğaları itibarıyla kavramsal olup, sözel, görsel ya da sayısal olabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal psikoloji</span> toplumun insanların düşüncelerini ve davranışlarını nasıl etkilediğini araştıran bilim dalı

Sosyal psikoloji bireylerin düşüncelerinin, iç dünyalarının ve davranışlarının başkalarının gerçek, hayalî ve anlaşılan oluşundan nasıl etkilendiğine dair bir bilimsel çalışmadır. Bu alanda araştırma yapanlar genellikle psikolog veya sosyolog'lardan oluşmaktadır. Buna rağmen bütün sosyal psikologlar hem birey, hem de topluluk bazında çalışırlar. Benzerliklerine rağmen iki alan amaçları, yaklaşımları, yöntemleri ve terimlerinde farklılaşırlar. Biyofizik ve kavrama psikolojisi gibi sosyal psikoloji de disiplinlerarası bir alandır.

Genetik bağlantı, belli genetik konumların (lokusların) veya gen alellerin beraberce kalıt olmaları durumdur. Aynı kromozom üzerindeki genetik lokuslar birbirine fiziksel olarak bağlıdırlar, bu yüzden mayoz bölünmede alellerin ayrışması sırasında, bunlar beraber kalma eğiliminde oldukları için bağlantılı oldukları söylenir. Farklı kromozomlardaki gen alelleri bağlantılı değillerdir, mayoz sırasında kromozomların bağımsız tertiplenmelerinden dolayı.

Epistemolojide, fideizm, inancın akıldan bağımsız olduğunu veya akılla çatıştığını ve belirli gerçeklere ulaşmada akıldan üstün olduğunu savunan teori. Latince "inanç" anlamına gelen "fide" kelimesinden türetilmiştir.

Zihin felsefesinde, bilişsel psikolojide, sinirbilimde ve bilişsel bilimde zihinsel temsil, dış gerçekliği temsil eden varsayımsal bir içsel-bilişsel semboldür. Başka bir deyişle de "belirli varlıkları veya bilgi türlerini açık bir şekilde işlemek için resmi bir sistem ve sistemin bunu nasıl yaptığına dair bir spesifikasyon" sembolünü kullanan zihinsel bir süreçtir. Zihinsel temsil, gerçekte duyularla mevcut olmayan şeylerin zihinsel imgesidir. Çağdaş felsefede, özellikle zihin felsefesi ve ontoloji gibi metafizik alanlarında, zihinsel temsil, fikirlerin ve kavramların doğasını açıklamanın ve tanımlamanın yaygın yollarından biridir.