İçeriğe atla

James J. Gibson

James J. Gibson
Doğum27 Ocak 1904(1904-01-27)
McConnelsville, Ohio, U.S.
Ölüm11 Aralık 1979 (75 yaşında)
Ithaca, New York, U.S.
EğitimNorthwestern Üniversitesi
Princeton Üniversitesi (Lisans derecesi, Doktora derecesi)
Kariyeri
DalıDeneysel psikoloji
Görsel algı
Çalıştığı kurumlarSmith Koleji
Cornell Üniversitesi
Doktora
danışmanı
Herbert Langfeld

James Jerome Gibson (27 Ocak 1904 - 11 Aralık 1979) Amerikalı bir psikologtu.

Gibson, görsel algı alanında yaptığı önemli katkılarıyla bilinir. Örneğin, sinir sisteminin görsel algıyı aktif olarak oluşturduğu fikrine karşı çıkıp zihnin çevresel uyaranları ek bilişsel inşaya veya işlemeye gerek kalmadan doğrudan algıladığı ekolojik psikolojiyi destekledi. 2002'de Review of General Psychology dergisinde yayınlanan bir çalışma, onu John Garcia, David Rumelhart, Louis Leon Thurstone, Margaret Floy Washburn ve Robert S. Woodworth ile birlikte 20. yüzyılın en çok alıntılanan 88. psikoloğu olarak sıraladı.[1]

Biyografi

Erken dönem

James Jerome Gibson, 27 Ocak 1904'te Ohio eyaletinin McConnelsville köyünde Thomas ve Gertrude Gibson'ın çocuğu olarak dünyaya geldi.[2] Kendinden küçük Thomas ve William adında iki erkek kardeşi vardı.[2] Gibson'ın babası Wisconsin Demiryolları'nda sörveyör olarak çalışıyordu ve annesi bir öğretmendi.[2] Babasının işi gereği Gibson ailesi sık sık seyahat etmek ve yer değiştirmek zorunda kaldılar.[2] Dakota eyaletleri ve Wisconsin boyunca göçebe hayat sürdüler, ta ki Chicago'nun Wilmette banliyösüne yerleşene kadar.[2]

Çocukken babası Gibson'ı tren yolculuklarına çıkarırdı. Görsel dünyanın hareket halindeyken görünüşünden ve alımlanmasından oldukça etkilendiğini Gibson hikâyelerinde anlatırdı.[2] Trenin hareket yönünde ilerlerken görsel dünya da aynı yönde akıyor ve genişliyormuş gibi görünür. Trenin hareket ettiğini yönün tersine bakıldığında ise görsel dünya daralıyormuş gibi görünür. Bu deneyimler, Gibson'ın optik akışa ve farklı ulaşım araçlarında üretilen görsel bilgilere olan ilgisini ateşledi.[2] Gibson, hayatının ilerleyen dönemlerinde bu hayranlığını inmekte olan ve uçan uçakların görsel algısı çalışmalarına uygulayacaktı.[2]

Eğitim ve kariyer

Gibson, lisans öğrenimine Northwestern Üniversitesi'nde başladı, ancak birinci sınıftan sonra Princeton Üniversitesi'ne yatay geçiş yapıp felsefe lisansını tamamladı.[2] Princeton'da kayıtlıyken Gibson'ın, felsefede yeni gerçekçiliği savunan Edwin B. Holt ve Gibson'a deneysel psikoloji dersini veren Herbert S. Langfeld dahil etkilendiği birçok profesörü vardı.[2] Langfeld'in dersini aldıktan sonra Gibson, Princeton'da kalmaya karar verdi ve psikoloji alanındaki doktorasına Langfeld'in danışmanlığında devam etti.[2][3] Doktora tezi görsel formların hafızasına odaklandı ve 1928'de doktora derecesini aldı.[2]

William James tarafından eğitilen Edwin B. Holt, Gibson'a radikal bir deneyci olması için ilham verdi.[2] Gibson, William James'in çalışmasını doğrudan okumamış olsa da Edwin B. Holt ikisi arasında bağlantı kuran bir köprüydü.[2][4] Holt'un molar davranışçılık teorisi, James'in radikal deneycilik felsefesini psikolojiye taşıdı.[2] Öyle ki Gibson'ın çalışmalarının William James'in fikirlerinin uygulaması olduğu savunuldu.[2] Gibson, algının doğrudan ve anlamlı olduğuna inanıyordu.[2] Sağlarlık teorisi aracılığıyla algının anlamlılığını irdeledi.[2] Gibson, ayrıca James'in tarafsız monizminden de etkilenmiştir: hiçbir şey yalnızca zihinsel veya fiziksel değildir.[2]

Gibson kariyerine Smith Koleji'nde psikoloji öğretmeni olarak başladı.[2] Burada görevini yaparken hayatında tesiri olmuş iki isimle karşılaştı. Bunlardan biri Gestalt psikoloğu Kurt Koffka'ydı.[2] Gibson, Gestalt psikolojisi ile aynı fikirde olmasa da Koffka'nın psikolojinin temel araştırmalarının algıyla ilgili süreçler olması gerektiği yönündeki inancına katılıyordu.[5] Gibson'ın Smith Koleji'nde geçirdiği süre boyunca tanıştığı diğer önemli isim, görsel uçurum gibi araçlarla yaptığı araştırmalarıyla tanmış bir psikolog olan eşi Eleanor Jack'ti.[2][5] James ve Eleanor, 17 Eylül 1932'de evlendiler ve iki çocuk sahibi oldular.[2]

Gibson 1941'de ABD Ordusu'na katıldı ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Ordu Hava Kuvvetleri'nin Havacılık Psikolojisi Programı'na bağlı bir birimin müdürü oldu.[2] Onu özellikle meraklandıran şey, bir uçağı uçurmanın görsel algı üzerindeki etkisiydi.[2] Bulgularını, pilot adayılarının seçmelerine yönelik görsel yetenek testlerinin geliştirilmesine yardımcı olmak için kullandı.[2] 1946'da yarbay rütbesine yükseldi.[2] Savaş bittikten sonra kısa bir süreliğine Smith Koleji'ne döndü ve bu sırada retinal doku gradyanı ve retinal hareket gradyanı gibi derinlik algısına yönelik görsel fenomenleri tartıştığı "The Perception of the Visual World (Görsel Dünyanın Algısı)" adlı ilk kitabını yazmaya başladı.[2] Kitap 1950'de yayımlanmadan önce Gibson, hayatının geri kalanında ders vermeye ve araştırma yapmaya devam edeceği Cornell Üniversitesi'ne geçti.[2][6]

Üstün başarılar ve ödüller

Kitabının 1950'de yayınlanmasının ardından Gibson, 1952'de Kuzey Amerika'daki Deneysel Psikologlar Derneği'nin üyesi olarak Warren Madalyası'nı kazandı.[2][5] Ayrıca Amerikan Psikoloji Birliği (APA) ve ABD'deki Doğu Psikoloji Birliği'nin bölüm başkanı oldu.[2][5] Gibson'ın diğer üstün başarıları arasında 1961'de Seçkin Bilimsel Katkı Ödülü'nü alması, Oxford Üniversitesi'nde Fulbright üyesi olması, Princeton'daki İleri Araştırmalar Enstitüsü üyesi olması, Stanford Üniversitesi'nde Davranışsal Bilimlerde İleri Araştırmalar Merkezi'nin üyesi olması ve 1967'de Ulusal Bilimler Akademisi'ne üye seçilmesi yer alıyor.[2][5] Bunların yanında Gibson, Edinburgh ve Uppsala Üniversiteleri tarafından fahri doktora unvanlarını da aldı.[2][5]

Gibson, 11 Aralık 1979'da New York eyaletinin Ithaca şehrinde, 75 yaşında öldü.[2][6]

Başlıca katkılar ve eserler

Gibson'ın görsel algıya yaklaşımı

Gibson'ın algı alanındaki araştırmalarını yönlendiren soru şuydu: "Dünyayı gördüğümüz haliyle nasıl görüyoruz?". Bu soru beraberinde çevreyi ve çevrenin nasıl deneyimlediğini anlamayı sağlayacak deneysel araştırmalarını yönlendirdi.[7] James J. Gibson'ın psikolojinin algıya bakışında reform sağlamasının iki temel yolu vardı. Birincisi, uyarım kalıplarımızın hareket eden bir organizma tarafından etkilenmesidir. Bu süreç, ambiyant optik dizini üzerine yaptığı araştırmayla betimlendi. Bu araştırmalarında Gibson, algılayan öznenin bulunduğu konum ile algılanan obje arasında hiyerarşik bir ilişki olduğunu ve algının bu ilişkiler neticesinde tabandan yukarı biçimde değiştiğini vurgular. Psikolojide algının reform edilebilmesi için Gibson'a göre ikinci yol, üç boyutlu uzayın kavramsal olduğunun kabullenilmesidir. Gibson'a göre algı, kişinin çevresinin ve kişinin onunla nasıl etkileşime girdiğinin bir derlemesidir.[8]

James Gibson'ın kariyeri boyunca yaptığı büyük katkılar üç önemli eserinde yayımlandı: 1950 yayımlı "The Perception of the Visual World (Görsel Dünyanın Algısı)", 1966 yayımlı "The Senses Considered as Perceptual Systems (Algısal Sistemler Olarak Duyular)" ve 1979 yayımlı "The Ecological Approach to Visual Perception (Görsel Algının Ekolojik Yaklaşımı)".[9]

Gibson'un algı üzerine yaptığı çalışmaların çoğu, ABD Ordusu Hava Kuvvetleri'nde geçirdiği zamandan etkilenmiştir. Burada algının günlük işlevlerde ne kadar gerekli olduğu üzerine bolca düşündü.[7] Onun bu çalışmaları ve düşünceleri, algı türleri arasındaki belirgin farkı ortaya koyan öncüllerden olabilir: Biçim algısı iki boyutun durağan bir gösterimiyken nesne algısı boyutlardan birinin hareket halinde olmasını kapsar.[5] Gibson, yaşamı boyunca deneysel algı araştırmalarının temelini attı. Daha sonra algısal araştırmaların öncüsü olacak olan eğri çizgilerin adaptasyonu ve incelenmesi üzerinde çalıştı.[2] Çalışmalarının temelinde algının kendi başına anlamsız olduğu perspektifini reddetti; bunun yerine anlamın algılayandan bağımsız olduğunu savundu. Algıyı çevrenin belirlediğini ve anlamın, çevrenin gözlemciye "sağladığı" şeyde olduğunu iddia etti.[10]

Başlıca Çalışmaları

Klasik eseri olan "The Perception of the Visual World (Görsel Dünyanın Algısı)" kitabında, o zamanlar popüler olan davranışçılık teorisini yaptığı bir deneysel çalışması neticesinde reddetti, çünkü bu çalışması hayvanların dış dünyadaki davranışlarının ötesinde ortamdan bilgi numuneleri topladığı fikrine öncülük etti. Daha sonraları sağlarlık teorisinin bir parçası olarak sunduğu optik akış kavramını ele aldı. Gibson'a göre görme alanındaki nesnelerin gözlemciye görünen hareketi betimleyen optik akış, retina üzerindeki ışık örüntüsü tarafından belirlenir.[11] Bu nedenle "sağlarlık" terimi, belirli bir nesne veya ortam tarafından sağlanan eylem fırsatlarını ifade eder. Bu kavram, tasarım ve ergonomi alanlarında son derece etkili olmuştur. Buna bir örnek, Gibson'la etkileşime giren ve Gibson'ın sağlarlık fikrini büyük kavramsal değişikliklerle endüstriyel tasarıma uyarlayan Donald Norman'ın çalışması olabilir.[12]

"The Ecological Approach to Visual Perception (Görsel Algının Ekolojik Yaklaşımı)" kitabında da anlaşılabileceği gibi daha sonraki çalışmalarında Gibson, felsefeye daha fazla eğildi ve daha önce davranışçılığa reddettiği gibi bilişselciliği de eleştirdi. Gibson, bilişselci dolaylı gerçekçiliğin aksine, doğrudan algıyı ve doğrudan gerçekçiliği güçlü bir şekilde savundu. Neticede bu yeni yaklaşımına ekolojik psikoloji adını verdi. Ayrıca bilişin bilgi işleme görüşünü de reddetti. Gibson'ın bu yaklaşımları, başta post-bilişselci olmak üzere psikolojideki birçok çağdaş hareket üzerinde giderek daha fazla etkili oluyor.[13] Bu etkiye neden olan ve "The Ecological Approach to Visual Perception (Görsel Algının Ekolojik Yaklaşımı)" kitabında geçen en önemli görüşlerden biri, bir görüntünün optik bilgisinin biçim ve renk izlenimi değil, değişmezler olduğunu savunmasıdır. Bir nesnenin sabit bir biçimi, nesnenin saydam biçimini değil, yalnızca belirli değişmezlerini betimler.[2][5][13] Bu, algısal sistemlerimizde bilinçli olarak farkında olduğumuzdan çok daha fazla bilginin mevcut olduğu anlamına gelir ve bizi görsel veya başka sistemlerimizin kolaylıkla çözebildiği 'değişmezler' konusunda kafa yormaya yöneltebilir. Gibson, eşi Eleanor J. Gibson ile birlikte algısal öğrenmeyi, bireyin etrafındaki algısal alandaki farklılıkları görme süreci olarak betimledi.[13] Bunun erken bir örneği, Eleanor ve R.D. Walk tarafından yapılan görsel uçurum deneyinde görülebilir. Bu deneyde emeklemeye yeni başlayan bir bebeğin düzlemin sonlandığı izlenimi veren bir cam üzerinde emeklemekten çekindiği ve bu nedenle bebeklerin kenar derinliğine duyarlı olduğu keşfedilir.[14]

Ekoloji ve algı

Gibson, çevrenin ve hayvanların birbirinden ayrılamaz ögeler olduğuna inanıyordu.[10] Çevre olmadan hayvanların yaşayamayacağını, hayvanlar olmadan da çevrenin var olamayacağını ifade ederdi. Çevre, herhangi bir anda algıladığımız şeydir. Bütün hayvanlar algılama yeteneğine sahiptir. İnsan da çevreyi doğrudan algılar.[15] Bu nedenle çevrede görülemeyecek kadar küçük olan atom gibi şeyleri dolaylı da olsa algılayamayız.

Sağlarlıklar

"Sağlarlık" terimini ilk Gibson ortaya attı.[16] Gibson'a göre sağlarlık, eylem fırsatı sağlayan çevreyle ilgilidir. Sağlarlıklar, çevre ve hayvanın birlikte eyleyebileceği bir ilişkiyi gerektirir. Bir örnek, insanlığın çevreyi ihtiyaçlarımıza daha iyi uyacak şekilde değiştirmesidir. İnsanlık, Dünya'daki dik yamaçlarla karşılaştığında yürümeyi sağlayabilmek için merdiven tasarlamıştır. Ayrıca ortamdaki nesneler, kaldırma ve kavrama gibi birçok farklı davranışı da sağlarlar. Örneğin, bir nesnenin içeriye doğru eğiminin olması, bir bardakta olduğu gibi bir şeyleri içerebilmesini sağlar. Bu bağlamda Gibson, bir nesneyi algıladığımızda nesnenin belirli niteliklerini değil, nesnenin sağlarlıklarını gözlemlediğimizi savundu. Bir nesnenin sağlarlıklarını algılamanın, bir nesnenin sahip olabileceği birçok farklı niteliği algılamaktan daha kolay olduğuna inanıyordu. Bu neticede sağlarlıklar, habitatın farklı alanlarıyla da ilgili olabilir. Dünyanın bazı bölgeleri, soğuk iklimlerde olduğu gibi gıda depolamaya daha fazla olanak sağlarken bazı bölgeleri, örneğin sıcak iklimli bölgeler, toplayıcılığa daha fazla imkan, yani sağlarlık veriyor.

Miras

James J. Gibson, psikologların ve filozofların algı ve eylemi kavramsallaştırma biçimleri üzerinde kalıcı bir etki bıraktı. Davranışçıların ortaya koyduğu gibi öğrenmenin uyaranlar ve tepkiler arasındaki ilişkilerden oluştuğu yönündeki varsayımlarını reddetti. Bunun yerine, o dönem temas kurduğu Gestalt psikoloğu Kurt Koffka'nın görüşüne benzer bütünsel bir algı anlayışını benimsedi. Algılanan çevrenin şekil ve kenar gibi niteliklerin bir araya gelmesiyle oluşmadığını, dünyanın sürekli bir bütün olarak deneyimlenen anlamlı niteliklerden, bir diğer deyişle sağlarlıklarından oluştuğunu savundu. Belki de en çok bu savunusuyla hatırlanacak, çünkü bu sağlarlık perspektifi zihin ve dış gerçeklik arasındaki ikiliği anlamaya yönelik temel bir kavrayış sağlıyor.

Önceki duyusal anlam teorileri, algıların birbirinden ayrı ve kişisel olduğunu ileri sürmüştü.[15] Bu yaklaşım, bireylerin deneyimleri üzerinde ortak bir zemin bulmayı imkansız kılıyor ve algısal anlamlandırmayı tamamen bireylere yüklüyordu. Buna karşı olarak Gibson, uyaran bilgisi aranırken o uyaranın anlamlı özelliklerinin de ilişkisel olarak algılandığını ileri sürdü. Örneğin, bir gözlemci topun kişinin eline iyi oturduğunu ve ağırlığının topun fırlatılmasına imkan verdiğini fark ederse bu top "fırlatma" olanağı sağlar. Dolayısıyla bu iki özellik, yuvarlak ve hafif olması, bir topun nasıl kullanılabileceğine ve algılanabileceğine dair bir anlam kazanır. Benzer şekilde günümüzdeki havacılık eğitimleri, Gibson'ın görüşlerinin pratik bir uygulamasını içerir ve eğitimlerin mümkün olduğu kadar gerçekçi ve kısıtlamasız olmasını gerektirir. Neticede çok hızlı hareket eden bir kutucuğun içerisinde uçağın kısa sürede sağlarlıklarını algılayıp uçağı kontrol etmek hayati önem taşır.

Gibson'ın çalışmaları, gözlemcilerin ve doğal çevrenin etkileşimini vurgulaması neticesinde ekolojik psikoloji olarak adlandırılıyor. Bütün bunların yanında Gibson, algı üzerine çalışan deneycilerin uyaranların nasıl göründükleri yerine uyaranların fiziksel değişkenleri üzerine odaklanarak kontrol sağladıklarını düşünmelerinin bir yanılgı olduğunu da savundu. Bu görüş, Gibson'un yapay laboratuvar ortamları oluşturmaya gerek kalmadan dış dünyada güvenilir ve tekrar edilebilir deneylerin yapılabileceğini öne sürüyor ve geleneksel deney tasarımlarından farklılık gösteriyor.

Yayınları

  • Gibson, J. J., & Crooks, L. E. (1938). A Theoretical Field-Analysis of Automobile-Driving. The American Journal of Psychology, 51(3), 453-471. https://doi.org/10.2307/1416145
  • Gibson, J. J., & Gibson, E. J. (1955). Perceptual learning: Differentiation or enrichment? Psychological Review, 62(1), 32-41. https://doi.org/10.1037/h0048826
  • Gibson, J. J. (1950). The perception of the visual world. Houghton Mifflin.
  • Gibson, J. J. (1960). The concept of the stimulus in psychology. American Psychologist, 15(11), 694-703. https://doi.org/10.1037/h0047037
  • Gibson, J.J. (1966). The senses considered as perceptual systems. Houghton Mifflin.
  • Gibson, J.J. (1972). A Theory of Direct Visual Perception. In J. Royce, W. Rozenboom (eds.). The Psychology of Knowing. New York: Gordon & Breach
  • Gibson, J.J. (1977). The Theory of Affordances. In R. Shaw & J. Bransford (eds.). Perceiving, Acting, and Knowing: Toward an Ecological Psychology. Hillsdale, NJ: Lawrence Erlbaum.
  • Gibson, J. J. (1979). The ecological approach to visual perception. Houghton, Mifflin and Company.
  • Gibson, J.J. (1982). Reasons for Realism: Selected essays of James J. Gibson. In E. Reed & R. Jones (eds.). Hillsdale, NJ: Lawrence Erlbaum.

Dış Bağlanılar

Görsel Algı Avrupa Konferansı'nın (European Conference on Visual Perception) Gibson'ın ölümünün 40. yılı anısına hazırladığı yazı

Kaynakça

  1. ^ Haggbloom, Steven J.; Warnick, Renee; Warnick, Jason E.; Jones, Vinessa K.; Yarbrough, Gary L.; Russell, Tenea M.; Borecky, Chris M.; McGahhey, Reagan; Powell, John L.; Beavers, Jamie; Monte, Emmanuelle (2002). "The 100 Most Eminent Psychologists of the 20th Century". Review of General Psychology (İngilizce). 6 (2): 139-152. doi:10.1037/1089-2680.6.2.139. ISSN 1089-2680. 9 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2023. 
  2. ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z aa ab ac ad ae af ag ah ai aj Biographical Memoirs: Volume 63 (İngilizce). Washington, D.C.: National Academies Press. 1994. s. 151-152. ISBN 978-0-309-04976-4. 
  3. ^ Kazdin, Alan E. (2000). Encyclopedia of Psychology (İngilizce). American Psychological Association. ISBN 978-1-55798-650-4. 
  4. ^ Heft, Harry (2001). Ecological Psychology in Context: James Gibson, Roger Barker, and the Legacy of William James's Radical Empiricism (İngilizce). New York: Psychology Press. doi:10.4324/9781410600479. ISBN 978-1-4106-0047-9. 24 Kasım 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2023. 
  5. ^ a b c d e f g h Neisser, Ulric (1981). "Obituary: James J. Gibson (1904-1979)". American Psychologist (İngilizce). 36 (2): 214-215. doi:10.1037/h0078037. ISSN 1935-990X. 
  6. ^ a b "James Gibson, a Cornell Professor". The New York Times (İngilizce). 13 Aralık 1979. ISSN 0362-4331. 24 Kasım 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Kasım 2023. 
  7. ^ a b "James Jerome Gibson | Encyclopedia.com". www.encyclopedia.com. 23 Eylül 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Kasım 2023. 
  8. ^ The MIT Encyclopedia of the Cognitive Sciences (PDF) (İngilizce). The MIT Press. 1999. ss. 349-351. 6 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 24 Kasım 2023. 
  9. ^ "James J. Gibson | Gestalt Theory, Ecological Psychology, Perception | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 26 Temmuz 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Kasım 2023. 
  10. ^ a b Gibson, James Jerome (1986). The Ecological Approach to Visual Perception (İngilizce). Psychology Press. ISBN 978-0-89859-959-6. 24 Kasım 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2023. 
  11. ^ Alex Huk (1999). "Seeing Motion: Lecture Notes" (PDF). s. 5. 16 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 18 Kasım 2023. 
  12. ^ Norman, Donald A. (1999). "Affordance, conventions, and design". 6 (3). Interactions: 38-43. doi:10.1145/301153.301168. ISSN 1072-5520. 24 Kasım 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2023. 
  13. ^ a b c The MIT Encyclopedia of the Cognitive Sciences (PDF) (İngilizce). The MIT Press. 1999. ss. 255-256. 6 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 24 Kasım 2023. 
  14. ^ Gibson, E. J., & Walk, R. D. (1960). "The "visual cliff."". 202 (4). Scientific American. s. 64-71. 24 Kasım 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2023. 
  15. ^ a b Heft, Harry (2013). "An Ecological Approach to Psychology". Review of General Psychology (İngilizce). 17 (2): 162-167. doi:10.1037/a0032928. ISSN 1089-2680. 18 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Kasım 2023. 
  16. ^ The Theory of Affordances (PDF) (İngilizce). 1979. 24 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 18 Kasım 2023. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Merak</span>

Merak, insanlarda ve diğer hayvanlarda görülen, keşif, araştırma ve öğrenme gibi meraklı düşünmeyle ilgili bir niteliktir.

Görsel algı çevredeki objelerin görülebilir spektruma yansıttığı ışığı kullanarak çevreyi yorumlayabilme yeteneğidir. Bu, etrafı ne kadar net görmeyi ifade eden görsel keskinlikten farklıdır. Bir kişi 20/20 vizyonu olsa bile görsel algısal işleme ile ilgili problemler yaşayabilir.

<span class="mw-page-title-main">Optik illüzyon</span>

Optik illüzyon ya da göz yanılsaması, görsel olarak algılanan görüntüler ile nesnel gerçekliğin farklı olduğu durumlar için kullanılan terimdir. Göz tarafından toplanan ve beyinde işlenen bilgiler uyaran kaynağının fiziksel ölçümü ile uyuşmayan bir algı oluşturur. Temel olarak 3 tipi vardır: Değişmez optik illüzyonlar ile temsil ettiği nesnelerden farklı algılanan görüntüler oluşturulur, fizyolojik optik illüzyonlar gözlerin ve beynin belirli bir tür aşırı uyarılması ile etki gösterir ve bilişsel illüzyonlar, bilinçsiz çıkarımlar sonucu oluşur.

Gestalt psikolojisi veya gestaltizm, bilişsel süreçler içerisinde özellikle algı ve algısal örgütlenme konularında yoğunlaşmış psikoloji teorisidir. Yirminci yüzyılın ilk yarısında Almanya'da ortaya çıkmıştır. Gestalt psikolojisi kaotik görünen bir dünyada anlamlı bir algıya sahip olmamızın temelde hangi kanunlara dayandığını anlamaya çalışır. Gestalt psikolojisinin ana prensibi zihnin kendi kendisini algıladığı şeylerde bir bütün görmeye organize etmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Değişim körlüğü</span>

Değişim körlüğü, görsel uyaranın bir değişiklik tanıtıldığında ve gözlemci bunu fark etmediğinde oluşan şaşırtıcı bir algısal fenomendir. Örneğin, gözlemciler genellikle bir görüntüde oluşan, kapatılıp tekrar açılan büyük farklılıkları fark etmede başarısız olurlar. İnsanların değişiklikleri belirlemedeki zayıf yetenekleri, temel sınırlamaları yansıtmak için öne sürülmüştür. Değişim körlüğü çok araştırılan bir konu haline gelmiş, görgü tanığı ifadelerinde ve araba kullanırken dikkat dağılması gibi alanlarda önemli pratik sonuçları olabileceği iddia edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Phi fenomeni</span>

Phi Fenomeni, sabit olan nesnelerin belli bir aralıkta ve hızlı bir biçimde sunulması sonucunda oluşan, gerçekte olmayan hareket algısıdır. Arka arkaya gelen resim ya da ışık noktaları bir birim olarak algılanır. Max Wertheimer tarafından 1912 yılında tanımlanan bu olgu, sinemada art arda gösterilen karelerin veya yanıp sönen ışıklı panolardaki yazıların hareket ediyormuş algısı oluşturmasını açıklar.

<span class="mw-page-title-main">Zaman algısı</span>

Zaman algısı, psikolojide, bilişsel dilbilimde ve nörobilimde, birinin belirsiz olayların süresinin algılanması ve olayların gelişmesi ile ölçülen öznel deneyime veya zaman duygusuna atıfta bulunan bir çalışma alanıdır. İki ardışık olay arasındaki algılanan zaman aralığı algılanan süre olarak adlandırılır . Başka bir kişinin zaman algısını doğrudan deneyimlemek veya anlamak mümkün olmasa da, böyle bir algı nesnel olarak incelenebilir ve bir dizi bilimsel deney yoluyla çıkarılabilir. Bazı zamansal yanılsamalar zaman algısının altında yatan sinirsel mekanizmaları ortaya çıkarmaya yardımcı olur.

Psikolojide bir uyaran, bir organizmada duyusal veya davranışsal bir tepki ortaya çıkaran herhangi bir nesne veya olaydır.

<span class="mw-page-title-main">Birleştirme yanılsaması</span>

Birleştirme yanılsamaları, katılımcıların iki nesnenin özelliklerini tek bir nesnede birleştirdikleri psikolojik etkilerdir. Görsel birleştirme yanılsamaları, işitsel birleştirme yanılsamaları ve görsel ve dokunsal uyaranların kombinasyonları tarafından üretilen birleştirme yanılsamaları vardır. Görsel birleştirme yanılsamalarının, fiksasyona ve bir nesneye odaklanmak için ayrılan süreye bağlı olan görsel uzamsal dikkat eksikliği nedeniyle meydana geldiği düşünülmektedir. Bir nesneyi yorumlarken kısa bir süre içinde, görsel alandaki şekiller ve renkler gibi farklı bir alanın farklı yönlerinin karıştırılması zaman zaman çarpık olabilir ve bu da görsel birleştirme yanılsamalarıyla sonuçlanır. Örneğin, Anne Treisman ve Schmidt tarafından tasarlanan bir çalışmada, katılımcıların sayı ve şekillerin farklı renklerde görsel bir sunumunu izlemeleri gerekiyordu. Bazı şekiller diğerlerinden daha büyüktü ancak tüm şekiller ve sayılar eşit aralıklarla yerleştirilip sadece 200 ms boyunca gösterildi. Katılımcılardan şekilleri hatırlamaları istendiğinde, küçük yeşil bir daire yerine küçük yeşil bir üçgen gibi cevaplar verildi. Nesneler arasındaki boşluk daha küçükse, birleştirme yanılsamaları daha sık meydana gelir.

Psikoloji temel bilimi, psikoloji alanında yapılan araştırmaların bazıları, uygulanan psikolojik disiplinlerde yapılan araştırmalardan daha "temel" dir ve doğrudan bir uygulaması yoktur. Psikoloji içerisindeki temel bilim yönelimini yansıttığı düşünülen alt disiplinler arasında biyolojik psikoloji, bilişsel psikoloji, nöropsikoloji vb. alt dallar sayılabilmektedir. Bu alt disiplinlerdeki araştırmalar, metodolojik titizlik ile karakterizedir. Psikolojinin temel bilim olarak kaygı, davranış, biliş ve duyguların altında yatan yasaları ve süreçleri anlamaktır. Temel bilim olarak psikoloji, uygulamalı psikoloji için bir temel sağlar. Uygulamalı psikoloji, aksine, temel psikolojik bilimlerin ortaya koyduğu psikolojik ilkelerin ve teorilerin uygulanmasını içerir; bu uygulamalar zihinsel ve fiziksel sağlık ayrıca eğitim gibi alanlarda sorunların üstesinden gelmeyi veya refahı artırmayı amaçlamaktadır.

Görsel agnozi, görsel olarak sunulan nesnelerin tanınmasında bir bozukluktur. Bunun nedeni görme, dil, hafıza veya zeka eksikliği değildir. Kortikal körlük birincil görme korteksindeki lezyonlar sonucu oluşurken, görsel agnozi beyindeki arka oksipital ve/veya temporal lob (lar) gibi daha ön kortekslere zarar gelmesi sonucu olur.

Bu liste dikkate değer psikologları ve psikoloji alanında önemli katkıda bulunan insanları gösterir. Liste söz konusu olan kişilerin soyadlarının alfabetik sıralanması sonucu oluşturulmuştur.

Biçim algısı, nesnelerin görsel öğelerinin, özellikle şekiller, desenler ve önceden tanımlanmış önemli özelliklerle ilgili olanların tanınmasıdır. Bir nesne retina tarafından iki boyutlu bir görüntü olarak algılanır, ancak görüntü aynı nesne için görüntülendiği bağlam, nesnenin görünen boyutu, bulunduğu açı açısından farklılık gösterebilir. Görüntülendiğinde ne kadar aydınlandığını ve görüş alanının neresinde bulunduğunu gösterir. Bir nesneyi gözlemlemenin her örneğinin benzersiz bir retina tepki modeline yol açmasına rağmen, beyindeki görsel işleme, bu deneyimleri benzer olarak tanıyabilir ve değişmez nesne tanımaya izin verir. Görsel işleme, en düşük seviyelerin çizgileri ve konturları tanıdığı ve biraz daha yüksek seviyelerin sınırları tamamlama ve kontur kombinasyonlarını tanıma gibi görevleri yerine getirdiği bir hiyerarşide gerçekleşir. En yüksek seviyeler, tüm bir nesneyi tanımak için algılanan bilgiyi bütünleştirir. Esasen nesne tanıma, onları kategorize etmek ve tanımlamak için nesnelere etiketler atama, böylece bir nesneyi diğerinden ayırt etme yeteneğidir. Görsel işleme sırasında bilgi oluşturulmaz, bunun yerine uyarıcının en ayrıntılı bilgisini ortaya çıkaracak şekilde yeniden biçimlendirilir.

Algısal yük teorisi, dikkat ile ilgili psikolojik bir teoridir. Nilli Lavie tarafından doksanların ortalarında erken/geç seçim tartışmasına potansiyel bir çözüm olarak sunulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Algı felsefesi</span> Felsefi Yaklaşım

Algı felsefesi, algısal deneyimin doğası ve algısal verilerin durumuyla, özellikle de dünya hakkındaki inançlar veya dünya hakkındaki bilgilerle nasıl ilişkili olduklarıyla ilgilidir. Herhangi bir açık algı açıklaması, çeşitli ontolojik veya metafizik görüşlerden birine bağlılığı gerektirir. Filozoflar, nesnelerin algılarının ve bunlarla ilgili bilgi veya inançların bireyin zihninin yönleri olduğunu varsayan içselci açıklamaları ve bunların bireyin dışındaki dünyanın gerçek yönlerini oluşturduklarını belirten dışsalcı açıklamaları birbirinden ayırır. Son zamanlardaki felsefi çalışmalar, tek görme paradigmasının ötesine geçerek algının felsefi özelliklerini genişletmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Anne Treisman</span> İngiliz psikolog (1935 – 2018)

Anne Marie Treisman, bilişsel psikoloji alanında uzmanlaşmış bir psikolog.

İkonik hafıza, görsel alanla ilgili görsel duyusal bellek kaydı ve hızla bozulan görsel bilgi deposudur. Görsel kısa süreli bellek (VSTM) ve uzun süreli bellek (LTM) içeren görsel bellek sisteminin bir bileşenidir. İkonik bellek, çok kısa, kategori öncesi, yüksek kapasiteli bellek deposu olarak tanımlanır. Çok kısa bir süre için tüm görsel algımızın tutarlı bir temsilini sağlayarak görsel kısa süreli belleğe katkıda bulunur. İkonik hafıza, sakkadlar sırasında değişim körlüğü ve deneyimin sürekliliği gibi fenomenleri açıklamaya yardımcı olur. İkonik hafıza artık tek bir varlık olarak düşünülmemekte bunun yerine en az iki ayırt edici bileşenden oluşmaktadır. Sperling'in kısmi rapor paradigmasının yanı sıra modern teknikleri içeren klasik deneyler bu duysal hafıza deposunun doğası hakkında fikir vermeye devam etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Belirsiz imge</span>

Belirsiz imgeler veya dönüştürülebilir figürler grafik benzerliklerden yararlanarak ve görme sisteminin iki veya daha fazla farklı imge yorumunun diğer özelliklerini kullanarak belirsizlik yaratan görsel formlardır. Çok-kararlı algı olgusuna sebep olmalarıyla bilinirler. Çok-kararlı algı bir imgenin birden fazla fakat kararlı algılar yaratmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Eleanor J. Gibson</span> Amerikalı psikolog (1910 – 2002)

Eleanor Jack Gibson, bebeklerde okuma gelişimi ve algısal öğrenme konularına odaklanmış Amerikalı bir psikologdur. Kariyerine 1932 yılında Smith College'da öğretim görevlisi olarak başlayan Gibson, ilk çalışmalarını lisans öğrencisiyken yaptığı araştırmalara dayanarak yayınlamıştır. Gibson, Büyük Buhran ve cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle karşılaştığı birçok engeli, kendi ilgi alanlarıyla birleştirebileceği araştırma fırsatları bularak aşmayı başardı. Gibson, eşi James J. Gibson ile birlikte, insanların çevrelerine uyum sağlamalarına olanak verdiği için algının ne kadar önemli olduğunu vurgulayan Gibsoncu ekolojik gelişim teorisini yarattı. Belki de psikolojiye en bilinen katkısı, hem insan hem de hayvan türlerinde derinlik algısını inceleyen ve bebeklerde algısal gelişimin yeni bir anlayışına yol açan "görsel uçurum " olmuştur. Gibson 1971 yılında Ulusal Bilimler Akademisi'ne, 1972 yılında Ulusal Bilimler Akademisi'ne ve 1977 yılında Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi'ne seçilmiştir. 1992 yılında Ulusal Bilim Madalyası ile ödüllendirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Doğrudan ve dolaylı gerçekçilik</span>

Doğrudan ya da saf gerçekçilik, dolaylı ya da temsili gerçekçiliğin aksine, algı felsefesi ve zihin felsefesinde, bilinçli deneyimlerin doğasını tanımlayan farklı yöntemlerdir. Bunlar, çevremizde gördüğümüz dünyanın gerçek dünyanın kendisi mi yoksa bilinçli deneyimlerimiz tarafından üretilen bu dünyanın içsel bir algısal kopyası mı olduğu metafizik sorusundan yola çıkmaktadır.