Jajce
Yayçe | |
---|---|
Şehir | |
Jajce | |
Arma | |
Şehrin konumu | |
Yayçe | |
Ülke | Bosna-Hersek |
İdari bölge | Bosna-Hersek Federasyonu |
Kanton | Merkez Bosna Kantonu |
İdare | |
• Belediye başkanı | Nisvet Hrnjić |
Yüzölçümü | |
• Toplam | 350 km² |
Nüfus (2009) | |
• Toplam | 45.007[1] |
• Yoğunluk | 129/km² |
Zaman dilimi | UTC+01.00 (OAS) |
• Yaz (YSU) | UTC+02.00 (OAYS) |
Posta kodu | 70 101 |
Alan kodu | +387 030 |
Resmî site http://www.opcina-jajce.ba |
Yayça veya Yayçe[2] (Boşnakça: Jajce, Sırpça: Јајце), Bosna-Hersek'in merkezinde Vrbas Nehrinin kenarında; Banya Luka, Mrkonjiç Grad ve Donji Vakuf yollarının kesişim noktasında yer alır. Adını etrafında bulunan ve yumurtaya (jaja) benzeyen irili ufaklı tepelerden almıştır. Travnik'in 45 km kuzeyindedir. Dik çatılı tipik evleri ile dikkat çeker. Kalesi adeta zamana meydan okumaktadır.
1991 nüfus sayımında merkezinde 11.000 olmak üzere toplam 44.903 nüfusu vardı. Bunun %38'ini Boşnaklar, %35'ini Hırvatlar, %19'unu Sırplar oluşturmaktaydı.
Tarihçe
Osmanlı Devleti 1463'te Yayça'da egemenlik kazandı fakat aynı yıl içinde bu bölge Macaristan'ın eline geçti. 1463'ten 1528'e kadar Bosna'da Osmanlılara karşı Hristiyanlığın kalesi olarak kabul edildi. Bu dönem boyunca son Bosna Kraliçesi Büyük Katerina şehrin en eski kilisesi olan Aziz Luka Kilisesini onardı. Papa bütün Hristiyan monarşilerine Yayça'nın düşmemesini sağlamaları için ısrar etti. Venedik şehrin savunması için hatırı sayılır miktarlarda maddi yardımda bulundu, Macaristan birçok askerî birliğini bölgeye sevketti. Ancak 1526'da gerçekleşen Mohaç Meydan Muharebesi'nde Macaristan'ın yenilgiye uğratılması ve Osmanlı Devletine bağlı bir krallık haline getirilmesiyle Yayça savunmasız kaldı. 1528'de Osmanlı topraklarına bağlandı. Bu bölge muhtemelen Osmanlı egemenliğine giren son Bosna şehridir.
Şehir tarihî eserleri bakımından herhangi bir hükümranlık dönemine ilişkin baskın özellikler taşımaz. Farklı zamanlarda ve farklı hükümranlıklar altında yapılan birçok kilise ve camiye sahiptir.
Yayça, II. Dünya Savaşı ve sonrası önemli etkinliklere ev sahipliği yapmasıyla ün kazandı. II. Dünya savaşı sırasında Yugoslavya Milli Liberalleşme Anti-Faşist Meclisi'nin ikinci toplantısı ile II. Dünya savaşında sonra Yugoslavya Sosyal Federal Cumhuriyetinin kuruluş toplantıları bu şehirde gerçekleşti.
Avrupa'nın en güzel şelalelerinden birine sahiptir. Vrbas nehrinin Pliva gölüyle birleştiği yerde bulunan şelale görülmeye değer niteliktedir. Şelalenin yüksekliği 30 metre iken son savaş sırasında 20 metreye düşmüştür. Bunun nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte gerçekleşen bir deprem sarsıntısının etkisi ve/veya Bosna savaşı sırasında nehir üzerindeki hidro-elektrik santrallerinin bombalanması sonrası nehrin su seviyesinin yükselmesi sonucu gerçekleşmiş olabileceği belirtilmektedir.
Savaşın başında her etnik gruptan insanın yaşadığı bir yerdi. Kuzeyinde yaşayan Sırpları, güneydoğusunda bulunan Müslümanları ve kuzeybatısındaki Hırvatları birleştiren bir kesişme noktasıydı. 1992'de Sırplar şehri terk ederek Sırp Cumhuriyetine yerleştiler. Aynı yıl Sırp ordusu şehri ağır bir bombardımana tabi tuttu. Hırvat ve Müslümanlar arasında herhangi bir işbirliğinin sağlanamaması nedeniyle Ekim 1992'de Sırp ordusu şehre girdi ve uzun süre işgali altında tuttu. Ağustos-Eylül 1995'te şehir Hırvatların karşı saldırısı sonucu ele geçirildi ve Dayton anlaşmasına göre Boşnak-Hırvat Federasyonuna bağlandı.
Jajce'yi ziyaret etmek adeta bir Orta Çağ şehrinin kalp atışlarını duymak ve bir açık hava müzesini gezmek gibidir. Yukarıda ismi geçenler dışında şehirde bulunan diğer bazı göze çarpan önemli yapılar şunlardır:
Mitras Tapınağı
1931 yılında eski şehir civarında bulundu. Roma İmparatorluğu döneminde yaygın bir mezhep olan Hindu-İran Tanrı tapınağıdır. Tapınakta inançlarına ait bir takım ikonalar da gün yüzüne çıkarıldı . Bu tapınağın IV. yüzyılda yapılmış olduğu sanılmaktadır.
Ayı Kulesi
Bu kule Aziz Luka kilisesinin yakınında bulunmaktadır. Orta Çağ Bosnasından kalma binalar içinde en eskisidir. Yuvarlak şekli, ölçüleri ve yapısıyla çevresindeki yapılara hakim vaziyettedir. Bu şekli dolayısıyla bu ismi aldığı söylenir. Diğer bir söylentiye göre ise kulede ayılar tutuluyordu ve suçlular, düzene itaatsizlik edenler bu kuleye kapatılıyordu.
Saat kulesi
4. veya 5. yüzyılda inşa edilen kısa bir kuleydi. 17. yüzyılda saat kulesi olarak yeni bir şekil aldı. 1878'de başlayan Avusturya hakimiyetinden sonra saat ve zili kaldırılarak çalışmasına son verildi.
Kaynakça
- ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 1 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 7 Eylül 2013.
- ^ "Nehir Kentleri - diplomat.com.tr". 13 Kasım 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2012.