İçeriğe atla

Istırap

Istırap, August Friedrich Schenck, 1878, National Gallery of Victoria

Istırap, çeşitli felsefi ve dini sistemlere konu oluşturmuş, mistisizm, ezoterizm ve spiritüalizmde önem verilen ve ruhsal gelişimi sağlayıcı, öğretici niteliğiyle ele alınan bir kavramdır. Istırap konusunun işlendiği bu alanlarda, ıstırap, elin sobaya değmesi veya kesici bir aletle yaralanması gibi fiziksel bedenle ilgili maddi acılar anlamından ziyade, manevi acılara ilişkin bir kavram olarak ele alınır.

Gnostisizmde ıstırap

Birçok öğretiye göre, vicdan azabı, pişmanlık duygusu gibi manevi kaynaklı ıstıraplar, dünya yaşamının kaçınılmaz bir öğesi olup aslında bir bilgi edinme yoludur. Bu öğretilerden biri olan Gnostisizm’e ve antikçağda yaşamış inisiyelere göre “kurtuluş” yolunda üç tür bilgi mevcuttur ki, bunlardan biri “ancak ıstırap yoluyla edinilebilen bilgi”dir (pathesis). İnsan, pathesis’i her hatasında ıstırabın söz konusu olduğu bir deneme-yanılma süreciyle öğrenir. Nasıl “sezgi veya tefekkür yoluyla edinilebilen bilgi”ye (gnosis) okullardaki kitabi öğrenimle ulaşılamazsa, ıstırap yoluyla öğrenilebilen bilgiye de başka yollarla ulaşılamaz. Örneğin ateşi çıplak elle tutması durumunda kişinin ne hissedeceğini ateşi daha önce hiç ellememiş bir insan, bunu kitaplardan teorik olarak okumakla öğrenmiş sayılmaz. Nasıl yürümeye yeni başlayan bir çocuk her düşüşünde duyduğu acılardan ders ala ala yürümeyi öğreniyorsa, insan da yaşam yolunun engellerinde ıstırapların kendisine verdiği derslerle düşe kalka hedefine ilerler.

Doğu öğretilerinde ıstırap

Budizm'de ıstırapların bir öğrenme yolu olarak görülmesinden ziyade ıstırapların nedenleri ve ıstıraplardan kurtulma konusuna ağırlık verilir. Budizm'in kurucusu Sakyamuni Buda insanoğlunun çektiği tüm ıstırapların nedenini insanların maddilikten ayrılmama isteğine, maddeye olan düşkünlüğüne, maddi tutkularının varlığına bağlar. (Mal mülk edinme hırsı, maddi zevklerden yoksun kalmama isteği vs.)

Kısaca, Budist öğretiye göre, dünyada kurtuluşa ermedikçe kimsenin kurtulamayacağı ıstırapların nedeni, geçici olan dünyasal unsurlara bağlanma ve isteklerdir. Budist metinlerde ıstırabın nedenleri arasında, maddi tutkulardan kaynaklanan kin, nefret, kıskançlık, öfke gibi duygular, çeşitli hırslar, cahillik, kişinin nefsini denetleyememesi ve geçmişteki hareketlerinin sonuçlarını kapsayan karması sayılır. Sonuç olarak, Budist öğretiye göre ancak maddi tutkuları kalmamış insan ıstırap duymaz (kurtuluşa ulaşmış olan).

Yoga felsefesinde “ıstırabın nedenleri” (klesa-karins), Sanskrit dilinde “ıstırap çekmek” anlamındaki “klis” sözcüğünden türetilmiş klesa terimiyle ifade edilir. Yoga felsefesine göre, yeryüzünde insanın çektiği ıstırapların nedenleri beş grupta toplanır:

  • Avidya (Cahillik, bilgisizlik.)
  • Asmita (Kişinin kendini fiziksel bedeninden ibaret sanması, bu yüzden fiziksel bedenle özdeşleşmesi ve egoizm.)
  • Raga (Zevklere kapılma, ihtiras, maddi tutkular.)
  • Dvesa (Kin, nefret, düşmanlık duyguları.)
  • Abhinives (Yaşama yapışma arzusu, maddi bağlılıklar.)

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  • Le Dictionnaire de la sagesse orientale, Kurt Friedrichs, Ingrid Fischer-Schreiber, Franz-Karl Ehrhard ve Michael S. Deiner
  • Ruh ve Kainat, Bedri Ruhselman
  • Mukadderat ve İcabat, Bedri Ruhselman
  • Dharma Ansiklopedi, Dharma Yayınları

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Budizm</span> Bir din ve hayat felsefesi

Budizm, bugün dünya üzerinde yaklaşık 500 milyonu aşkın inananı bulunan bir dindir. İlk önce Hindistan’da ortaya çıkmış, daha sonra zaman içinde Güneydoğu ve Doğu Asya’da yayılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Buda</span> mükemmel aydınlanmaya erişen varlık

Buddha, Sanskrit dilinde “uyanmak, idrak etmek, bilinçlenmek” anlamına gelen “budh” fiilinin geçmiş zaman kipidir. "Uyanmış, idrak etmiş, bilinçlenmiş” anlamına gelir.

Meditasyon ya da dalınç, Latince meditatio kelimesinden türetilmiş, sözcük anlamıyla birçok Batı dilinde "derin düşünme" anlamına gelmekte olan bir terim olup, sözlüklerde, "kişinin iç huzuru, sükûnet, değişik şuur halleri elde etmesine ve öz varlığına ulaşmasına olanak veren, zihnini denetleme teknikleri ve deneyimlerine verilen ad" olarak tanımlanır. Meditasyon tekniklerine, ait oldukları, Budizm (Hindistan), Taoizm (Çin), Bön (Tibet), Zen (Japonya) ve İslamiyet'te (tefekkür) gibi inanç sistemlerine göre ve izledikleri yöntemlere göre değişik adlar verilmiştir. Ayrıca günümüzde mevcut farklı inanç sistemleri, mezhepler ve ekoller meditasyonu farklı olarak yorumlamakta ve farklı şekillerde uygulamaktadırlar. Bu bakımdan standart ya da tek biçimli bir meditasyondan söz etmek olanaksızdır.

<span class="mw-page-title-main">Tibet Budizmi</span> Budizmin Vajrayana kolundan Budist inanış

Tibet Budizmi. Tibet, Moğolistan ve Bhutan başlıca olmak üzere Nepal, Hindistan, Çin, Rusya ve bazı Orta Asya Türklerinde takip edilen Budizm koludur. Kimi yerlerde Lamacılık olarak da adlandırılmaktadır. Tibetçe Lama den doğan bu kelime, aynı zamanda bir unvan olarak da kullanılmaktadır. Budizmin Vajrayana koluna aittir.

Dört Yüce Gerçek,, Gotama Buda’nın aydınlanmaya ulaştıktan sonra öğrettiği ilk öğretidir. Tüm Budist öğretinin temelini oluşturan bir anlayışı ifade eder. Dört Yüce Gerçek öğretisi Pali Derlemesi'nde Samyutta Nikaya yazmaları içerisinde yer almaktadır. Bu dört gerçek şunlardır:

  1. Dukkha - Yaşam acı doludur.
  2. Samudaya - Acıların sebebi cehalet, açgözlülük ve öfkedir.
  3. Nirodha - Sebeplerin ortadan kalkması, acıların ortadan kalkmasını getirir.
  4. Magga - Acıların sona ermesinin yolunu Sekiz Katlı Asil Yol gösterir.
<span class="mw-page-title-main">Sekiz Aşamalı Asil Yol</span>

Sekiz Katlı Asil Yol (Pāli: Ariyo aṭṭhaṅgiko maggo, Sanskrit: Ārya 'ṣṭāṅga mārgaḥ, Budizm'de acıları sona erdiren yol olarak kabul edilir. Gautama Buddha'ya atfedilen Dört Asil Hakikat öğretisinin dördüncüsüdür.

<span class="mw-page-title-main">Nagarjuna</span>

Nagarjuna, M.S. 2. yüzyılda yaşamış ve değilleme mantığıyla ün kazanmış olan ünlü Budist düşünür. Dünyayı anlama, yorumlama ve varlığın gizini çözme girişimlerinin zorunlu olarak sınırlarla karşılaşacağını ve eşyanın boş olduğunu öne süren Nagarjuna, yalnızca bilge kişinin, varlıkla ilgili olarak var mı yok mu sorusuna takılmadan, "ne var, ne yok" diyeceğini, her şeye tepeden bakacağını ve tartışmadan susacağını savunmuştur.

Mahāyāna, Budizm’in üç ana kolundan biridir. Kaynağı Hint yarımadasıdır. Budizm’i Hinayana ve Mahayana olarak sınıflandırır. Vajrayana ise Mahayana Budizm’inin bir uzantısıdır. MS 1. yüzyılda Orta Asya ve Çin’e geçmiş, buradan da Doğu Asya’ya yayılmıştır. Günümüze hâlen uygulanmakta olduğu yerler Hindistan, Çin, Tibet, Japonya, Kore, Vietnam ve Tayvan’dır.

Katharizm ya da Katarcılık, Orta Çağ'da Fransa'nın Albi bölgesinde ortaya çıkan, 12. ve 13. yüzyıllarda Batı Avrupa'da etkili olan bir tarikattır. "Kathar" adı, sözcük anlamıyla arınmış anlamına gelir. Din tarihçilerinden bazıları bu tarikatı Hristiyan tarikatlar sınıfına sokmaya çalışmışsa da, tarikat Kilise'nin görüşlerine karşı çıkmış ve reenkarnasyonu kabul etmiştir.

Gnostisizm Antik Mısır hermetizmini, Antik Yunan ezoterizmini, İbrani geleneklerini, Zerdüştçülüğü, bazı Doğu geleneklerini ve dinlerini, Hristiyanlığı eklektik bir tutumla sentezleyen, birçok tarikâtın benimsediği mistik felsefeye verilen genel addır. Daha açık bir ifade ile Gnostisizm, hakikatin bilgisine ilham keşf ve sezgi ile ulaşılacağını savunan mistik bir felsefi düşüncedir.

Karma, Sanskrit dilinde “yapmak, eylemek, bir fiilde bulunmak” anlamındaki “kri” sözcüğünden türetilmiştir. Karma sözcüğü farklı sözcüklerle birlikte kullanılarak; karma yasası, karmik plan ve karmik telafi gibi farklı anlamlara gelen terimlerin oluşturulmasında kullanılmıştır. Hinduizm, Budizm, Jainizm, Taoizm, Sihizm ve teozofide kullanılan bir terimdir.

Bodhi hem Pāli, hem de Sanskrit dillerinde "aydınlanma" anlamına gelen, ancak genellikle "uyanış" veya "bilmek" olarak çevrilen kavram. Budh kökü uyanmak, farkına varmak, bilmek, anlamak anlamına gelir; "Buddha" kelimesi ise "uyanmış olan" anlamında kullanılır. En yaygın olarak Budizm'de kullanılsa da, bodhi diğer Hint felsefelerinde de çeşitli bağlamlarda kullanılan bir kavramdır.

Vajrayana Budizmi, farklı kaynaklarda Tantrik Budizm, Tantrayāna, Mantrayana, Mantranaya, Gizli Mantra, Ezoterik Budizm ve Elmas Taşıt adlarıyla da tanınır. Vajrayana Mahayana Budizminin bir uzantısıdır; felsefesinden çok benimsediği uygulamalarla ayrılır. Mahayana'da uygulamalar kabaca iki yola ayrılır: iyi niteliklerin mükemmelleştirilmesi metodu olan Sutrayana ve nihai Budalık hedefini yol olarak benimseyen Vajrayāna metodu. Vajrayana tam aydınlanmaya ulaşılmadan önce Buda-doğasının mistik tecrübe ile deneyimlenmesini gerektirir. Bu tecrübelerin aktarılması için, bir ezoterik bilgi kümesinin Budist tantrik yogiler tarafından toplanmış ve nesilden nesile aktarılmış olması gerekir. Uygulayıcı öncelikle yetkin bir ruhani öğretmen ya da guru tarafından kabul edilmelidir.

<span class="mw-page-title-main">Nirvana</span> doğu dinlerinde bulunan bir felsefe

Nirvana, Sanskrit dilinde "dışarı" anlamına gelen "nir" ve "esmek, üflemek, nefes vermek" anlamındaki "va" sözcüklerinden türetilmiş olup, Doğu dinlerinde, mistizminde ve Hint teozofisinde manevî kurtuluşu belirtmek üzere, sözcük anlamıyla "dışarı esmiş", "dışarıya üflenmiş" anlamlarının yanı sıra "sönmek, yok olmak" anlamlarına gelir.

Budizm genelde bir din olarak kabul edilir; ancak kimi zaman Budizm için “ruhani felsefe” tanımı da yapılmaktadır. Bunun nedeni Budizm'de mutlak bir yaratıcı tanrı fikri bulunmamasıdır. Buda'nın yaşadığı dönemlerden itibaren, bir yaratıcı kavramının bulunmayışı Budist düşüncenin ayırt edici özelliklerinden biri olagelmiştir. Budizmin yaklaşımı klinik ve sistematiktir; Dört Yüce Gerçek’te Buda ızdırap sorununu analiz etmiş, kökenindeki nedeni teşhis etmiş ve ızdırabı ortadan kaldıracak reçeteyi yazmıştır. Buda’nın öğretilerine göre, sekiz katlı asil yolu izleyen tüm duyarlı varlıklar, “bensizlik” (anatta) kavramının kavranması yoluyla cehaleti, dolayısıyla acıyı ortadan kaldırabilir. Bu nedenle, Budizm bir yaratıcı tanrı kavramına değil, ahlak, meditasyon ve bilgelik kavramlarına dayanmıştır. Bu açıdan Budizm, nihai bir "benlik" tanımlayan Hindu düşüncesiyle çelişir.

Vipassanā (Pāli) ya da vipaśyanā kelime anlamıyla içgörü demektir; Budizm'de gerçekliğin doğasının içgörü yöntemiyle sezilmesi anlamına gelir. Düzenli olarak Vipassana uygulayan kişiye Vipassi (vipasya) adı verilir.

Hayatın çarkı ya da yaşamın çarkı ifadesi, Budizm’de meditasyon sembolü olarak nitelendirilir. Yani Buda’nın aydınlanmadan önce yaşamın sonsuz döngüsünü ve kurtuluş yollarını görüp geçirmeyi ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Şinbutsu-şuugō</span>

Şinbutsu-şūgō, Japonya'nın yerel Şinto'suyla ile Budizmin karıştırılıp tek bir inanç sistemi şeklinde yeniden inşasıdır. Bu olguya Şinbutsu-konkō da denir.

<span class="mw-page-title-main">Budist felsefe</span>

Budist felsefe, Gotama Buda'nın ölümünden sonra Hindistan'daki çeşitli Budist okulları arasında gelişen ve daha sonra Asya'nın büyük kısmına yayılan felsefi araştırmalar ve araştırma sistemlerini ifade eder. Budist öğretilerinin yaşam, varoluş, bilgi, akıl, madde ve insan ahlakı değerlerine bakışı veya uygulanması, Budist felsefenin temel konusunu oluşturur. Buda’nın yaşamı boyunca kişisel olarak öğretilerini yazılı olarak kayıt etmemesinden dolayı, Budist felsefesi büyük oranda Budist okullarında geliştirilen Budist öğretilerinin yeniden inşası üzerine kurulmuştur. Budist felsefe’nin çalışma konusu, "Dukkha" kavramı ile başlar. Dukkha, Pali dilinde genellikle sefalet, mutsuzluk, keder, talihsizlik ve umutsuzluk anlamına gelir. Felsefe'nin amacına göre, Dukkha'dan Nirvana'ya ulaşmanın yolu dört asil hakikatte özetlenmiştir. Budizm’de Nirvana’ya ulaşmanın yolu hem felsefi akıl yürütme, hem de meditasyonu birleştirmekten geçer.

<span class="mw-page-title-main">Kireneli Hegesias</span>

Hegesias veya Kireneli Hegesias, Kirene Okulu'ndan bir filozoftu. Eudaimonia'nın (mutluluğun) elde edilmesinin imkansız olduğunu ve acı ve kederden kaçınımın hayatın amacı olması gerektiğini savundu. Zenginlik, yoksulluk, özgürlük ve kölelik gibi basmakalıp değerlerin hepsi önemsizdir, acıdan daha fazla zevk üretmez. Cicero, Hegesias'ın ἀποκαρτερῶν adlı bir kitap yazdığını ve bu kitap yoluyla pek çok insanı ölümün hayattan daha arzu edilir olduğuna ikna ettiğinden bahseder; bundan ötürü Hegesias'ın İskenderiye'de öğretmenlik yapması yasaklanmıştı. Bazıları tarafından Hegesias'ın Budist öğretilerinden etkilendiği düşünülür.