İçeriğe atla

Ikigai

Ikigai (生 き 甲 斐) "varlık nedeni" anlamına gelen Japonca bir kavramdır. "Ikigai" kelimesi genellikle kişinin hayatındaki değer kaynağını veya hayatını değerli kılan şeyleri belirtmek için kullanılır.[1] Türkçeye çevrildiğinde kelime kabaca "uğruna yaşadığınız şey" ya da "sabah uyanma sebebiniz" anlamına gelir.[2] Her bireyin ikigai'ı onlar için kişiseldir ve yaşamlarına, değerlerine ve inançlarına özgüdür. Bireyin içsel benliğini yansıtıp bunu sadakatle ifade ederken, bireyin kendini rahat hissettiği bir zihinsel durum yaratır. Kişinin ikigai hissetmesini sağlayan faaliyetler asla bir bireye zorlanmaz; genellikle kendiliğinden olurlar ve her zaman istenip üstlenilirler, bireysel tatmin ve hayata anlam duygusu verirler.

Genel bakış

Ikigai terimi iki Japon kelimeden oluşur: "hayat; canlı" anlamına gelen iki (生き) ve "(bir) etki; (bir) sonuç; (bir) meyve; (bir) değer; (bir) kullanım; (bir) fayda; (hiç, az) fayda" anlamına gelen kai (甲斐 ) (birleştiğinde gai olarak seslendirilir)". Sonuç olarak "yaşamak [hayatta olmak] için bir neden; yaşam için bir anlam; yaşamı yaşamaya değer kılan şey; varoluş nedeni" anlamı oluşur.[3]

Okinawa kültüründe ikigai "sabah kalkmak için bir sebep" olarak düşünülür; hayatın tadını çıkarmak için bir sebeptir. Bir TED Konuşmasında, National Geographic muhabiri Dan Buettner ikigai'yi bölgedeki insanların bu kadar uzun ömürlü olmasının nedenlerinden biri olarak öne sürdü.[4]

Dan Buettner'ın kitabında incelediği ve sunduğu beş alandan biri Okinawa'dır. Sakinlerin ikigai felsefesini inceledi ve Japonların emekli olma arzusu olmadığını, insanların sağlığı iyiyse en sevdikleri işi olabildiğince uzun süre yapmaya devam ettiklerini söyledi. Sıkı sıkıya bağlı arkadaş grubu Moai, Okinawa halkının uzun süre yaşaması için önemli bir neden olarak kabul edilir.[5]

İkigai kelimesi genellikle kişinin hayatındaki değerin kaynağını veya hayatını değerli kılan şeyleri belirtmek için kullanılır.[6] İkincisi, bu kelime, bireylerin yaşamlarının değerli olduğunu düşündüğü zihinsel ve ruhsal koşullara atıfta bulunmak için kullanılır. Kişinin mali durumu ile bağlantılı değildir . Bir kişi şimdiki zamanın karanlık olduğunu düşünüyor olsa da, aklında bir hedefi varsa, ikigai hissedebilir. Kişiyi ikigai hissettiren davranışlar, kişinin yapmak zorunda olduğu eylemler değildir; bunlar doğal ve kendiliğinden gerçekleşen eylemlerdir.

Ikigai — jibun no kanosei, kaikasaseru katei ("Ikigai: benliğin çiçek açmasına izin verme süreci") adlı makalede Kobayashi Tsukasa, "insanlar gerçek ikigai'yi sadece kişisel olgunluk, çeşitli arzuların memnuniyeti, sevgi ve mutluluk, başkalarıyla olan karşılaşmalar ve yaşamın değeri hissi temelinde; kendilerini göstermeye doğru ilerlediklerinde hissedebilirler. "[7][8]

Refah üzerindeki etkisi

İkigai hissinin prefrontal lobun işleyişi üzerinde olası bir etkisi vardır.[9] İkigai varlığının daha düşük bir stres seviyesi ve genel olarak sağlıklı olma hissi ile ilişkili olduğu istatistiksel olarak kanıtlanmıştır. Bazı çalışmalar, ikigai hissetmeyen insanların kardiyovasküler hastalıklara yakalanma olasılığının daha yüksek olduğunu, ancak malign tümörlerin gelişimi ile herhangi bir ilişki bulunmadığını gösterdi.[10][11]

Ikigai hissi, dopamin, serotonin ve β-endorfin gibi nörotransmitterlerin salgılanmasını dengeler. Bazı çalışmalar hayatta bir amaç/ikigai duygusunun, başkaları tarafından onaylanma ihtiyacı ve kaygı ile zıt korelasyon gösterdiğini göstermektedir . Çalışmalar ayrıca ikigai'nin Japon halkı arasında uzun ömür ile ilişkili olduğunu ortaya çıkarmaktadır .

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Nakanishi, N (1 Mayıs 1999). "'Ikigai' in older Japanese people". Age and Ageing (İngilizce). 28 (3). ss. 323-324. doi:10.1093/ageing/28.3.323. ISSN 1468-2834. PMID 10475874. 
  2. ^ "The Japanese Concept 'Ikigai' is a Formula for Happiness and Meaning". Better Humans. 30 Kasım 2017. 29 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Mayıs 2018. 
  3. ^ Watanabe Toshirō (渡邊敏郎), Edmund R. Skrzypczak, and Paul Snowden, eds. (2003), Kenkyūsha's New Japanese-English Dictionary (新和英大辞典), 5th edition, Kenkyusha, pp. 127, 459, 130. In the game go, iki especially means "alive" (able to remain on the board indefinitely): "in go normally a situation in which a connected group of stones of any size contains at least two independent liberties [me] and so cannot be captured by an opponent".
  4. ^ "Arşivlenmiş kopya". 6 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ocak 2020. 
  5. ^ Héctor García; Francesc Miralles (2017). Ikigai (İngilizce). Penguin. ISBN 978-0143130727. []
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya". 29 Ekim 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ocak 2020. 
  7. ^ Gordon Mathews (5 Nisan 1996). What Makes Life Worth Living? (İngilizce). Univ of California Press. ISBN 9780520201330. 
  8. ^ Kobayashi, Tsukasa (4 Nisan 1990). "Ikigai — jibun no kanosei, kaikasaseru katei". Nihon Keizai Shinbun. Tokyo. 
  9. ^ Ishida, Riichiro (2012). "Reducing Anxiety in Stutterers through the Association between "Purpose in Life/Ikigai" and Emotions". Global Journal of Health Science. 4 (5). ss. 120-4. doi:10.5539/gjhs.v4n5p120. PMC 4776915 $2. PMID 22980384. 
  10. ^ Sone T., Nakaya N., Ohmori K., Shimazu T., Higashiguchi M., Kakizaki M., Kikuchi N., Kuriyama S., Tsuji I. (2008). "Sense of life worth living (ikigai) and mortality in Japan: Ohsaki Study". Psychosomatic Medicine. 70 (6). ss. 709-15. doi:10.1097/PSY.0b013e31817e7e64. PMID 18596247. 
  11. ^ Tanno K., Sakata K., Ohsawa M., Onoda T., Itai K., Yaegashi Y., Tamakoshi A.; JACC Study Group. (2009). "Associations of ikigai as a positive psychological factor with all-cause mortality and cause-specific mortality among middle-aged and elderly Japanese people: findings from the Japan Collaborative Cohort Study". Journal of Psychosomatic. 67 (1). ss. 67-75. doi:10.1016/j.jpsychores.2008.10.018. PMID 19539820. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Yaygın kullanımda ve tıpta sağlık, Dünya Sağlık Örgütüne göre, "yalnızca hastalık ve sakatlığın olmaması değil, fiziksel, zihinsel ve sosyal açıdan tam bir iyilik halidir". Zaman içinde farklı amaçlar için çeşitli tanımlar kullanılmıştır. Sağlık, düzenli fiziksel egzersiz ve yeterli uyku gibi sağlıklı faaliyetlerin teşvik edilmesi ve sigara veya aşırı stres gibi sağlıksız faaliyetlerin veya durumların azaltılması veya bunlardan kaçınılması yoluyla teşvik edilebilir. Sağlığı etkileyen bazı faktörler, yüksek riskli bir davranışta bulunup bulunmama gibi bireysel seçimlerden kaynaklanırken diğerleri toplumun insanların gerekli sağlık hizmetlerini almasını kolaylaştıracak veya zorlaştıracak şekilde düzenlenmiş olması gibi yapısal nedenlerden kaynaklanmaktadır. Genetik bozukluklar gibi diğer faktörler ise hem bireysel hem de grup seçimlerinin ötesindedir.

Liberalizm, bireysel özgürlük üzerine kurulan bir siyasi felsefe veya dünya görüşüdür. Bireysel özgürlük ve bireysel haklar düşüncesiyle yola çıkan liberalizm, daha sonraki yıllarda farklı türlere bölündü ve bireylerin eşitlik ilkesinin de önemini vurgulamaya başladı. Klasik liberalizm bireysel özgürlüklerin rolünü vurgularken, sosyal liberalizm özgürlüğe vurgu yaptığı kadar; bireylerin eşitlik hakkı ilkesinin önemine vurgu yapar ve özgürlük ile eşitlik arasında denge kurmayı amaçlar. Liberal görüşü savunanlar geniş bir görüş dizisi benimsemekle birlikte genellikle ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü, basın özgürlüğü, sivil haklar ve sivil özgürlükler, seküler devlet, liberal demokrasi, ekonomik ve siyasi özgürlük, hukukun üstünlüğü, özel mülkiyet ve piyasa ekonomisi gibi fikirleri destekler.

<span class="mw-page-title-main">Fobi</span> Bir nesne veya durumun sürekli ve aşırı korkusu ile tanımlanan anksiyete bozukluğu

Fobi, korku ya da yılgı, bir şeye karşı duyulan korkunun, bireyin gündelik yaşamını olumsuz yönde etkilemesi hali. Fobi kelimesi, Yunanca Phobos kelimesinden gelir. Phobos, Yunan mitolojisinde korku tanrısıdır.

<span class="mw-page-title-main">Anksiyete</span> hoş olmayan bir iç karışıklık durumu ile karakterize edilen duygu

Kaygı, endişe ya da anksiyete, hoş olmayan bir iç çatışma durumu ile karakterize olan, sıklıkla ileri geri ilerleme gibi sinirsel davranışların eşlik ettiği bir duygudur. Bu durum, beklenen olaylar karşısında öznel olarak hoş olmayan dehşet duygularıdır.

Nihilizm, evrenin ve insan yaşamının özünde herhangi bir anlam taşımadığını savunan bir felsefi yaklaşımdır. Ancak bu, her türlü anlam ve değerin tamamen reddi gerektiği anlamına gelmez. Nihilizme göre, toplumsal, ahlaki ve kültürel değerler insan yapımıdır ve mutlak bir gerçeklik taşımaz.

<span class="mw-page-title-main">Bipolar bozukluk</span> Depresyon dönemlerine ve anormal derecede yüksek ruh haline neden olan zihinsel bozukluk

Bipolar bozukluk veya İki uçlu duygudurum bozukluğu, her biri günlerden haftalara kadar süren depresif ve manik periyotlar ile karakterize edilen, bireyin tamamıyla sağlıklı bir duygudurum (ötimik) vaziyetine de girebildiği, bir duygudurum bozukluğudur. Yaşanan bu iki dönemin ortak özelliği, kişilerin duygudurumunda olağan seyrinden farklı özellikte ve süreklilik arz eden bir yaşantısı olmasıdır. Bu farklılıklar depresif dönemde yaşanan hüzünlü, özgüveni düşük ruh halindeki artış (disfori) ve bununla birlikte manik dönem olarak nitelendirilen neşedeki artıştır (öfori).

Protagoras, Sofistlerin en önemli ve kurucu filozoflarındandır.

Güdü, insanların ve diğer hayvanların belirli bir zamanda bir davranışı başlatmasının, sürdürmesinin veya sonlandırmasının nedenidir. Güdü durumları genellikle, hedefe yönelik davranışta bulunma eğilimini yaratan, failin içinde hareket eden güçler olarak anlaşılır. Farklı zihinsel durumların birbirleriyle yarıştığı ve yalnızca en güçlü durumun davranışı belirlediği sıklıkla kabul edilir. Bu, bir şeyi aslında yapmadan da yapmaya motive olabileceğimiz anlamına gelir. Motivasyonu sağlayan paradigmatik zihinsel durum arzudur. Ancak kişinin ne yapması gerektiği veya niyetleri hakkındaki inançlar gibi diğer çeşitli durumlar da motivasyon sağlayabilir. Motivasyon, bir kişinin ihtiyaçlarını, arzularını, isteklerini veya dürtülerini ifade eden motive kelimesinden türetilmiştir. Bireyleri bir hedefe ulaşmak için harekete geçmeye motive etme süreci denilir. İş hedefleri bağlamında insanların davranışlarını körükleyen psikolojik unsurlar veya para arzusunu içerebilir.

<span class="mw-page-title-main">Yalnızlık</span>

Yalnızlık veya yalnız kalma, bir insanın boşluk duygusuyla karışık kendini dünyadan kopmuş hissetme duygusudur. Yalnızlık, arkadaş eksikliğinden veya başkalarıyla birlikte olma arzusundan daha da öteye giden bir duygudur. Yalnızlık çeken insan kendisini toplumdan kopmuş hissedebilir. Başka insanlarla anlamlı bir iletişime girmekte zorluk çeker. Yalnızlık çeken bir insan içindeki boşluk veya kopukluk hisleriyle doludur. Ayrıca yalnızlığın farklı türleri vardır. Örneğin bir kişi kalabalık içinde de yalnız hissedebilir. Yalnızlık, sadece etrafında kimsenin olmaması değildir.

Fibromiyalji (FM) kronik yaygın ağrı ve basınca karşı artan ağrı tepkisi ile nitelenen tıbbi bir durumdur. Diğer belirtiler arasında yorgunluk, normal aktivitelerin etkilendiği bir dereceye kadar uyku problemleri ve hafıza ile ilgili sorunlar vardır. Bazı insanlar ayrıca huzursuz bacak sendromu, bağırsak veya mesane problemleri, uyuşma ve karıncalanma ve gürültüye, ışığa veya sıcaklığa duyarlılıktan şikayet eder. Fibromiyalji sıklıkla depresyon, kaygı ve travma sonrası stres bozukluğu ile ilişkilidir. Diğer kronik ağrı türleri de sıklıkla vardır.

Varoluşçu bunalım, bireyin kendi yaşamının temelini; yaşamının herhangi bir anlamının, amacının ya da değerinin olup olmadığını sorguladığı bir andır. Varoluşun anlamı ve amacı sorunu varoluşçuluk felsefe okulunun konusudur. Buna karşın, önce varoluşçu olduğu sanılan pek çok bunalımın depresyon ya da temel karşılanmamış güvenlik, yakınlık, vb. gereksinimler gibi başka bir nedenden kaynaklandığı ortaya çıkabilir.

<span class="mw-page-title-main">Borderline kişilik bozukluğu</span> Duygusal dengesizlik kişilik bozukluğu

Borderline kişilik bozukluğu (BPD) ya da duygusal dengesizlik kişilik bozukluğu (EUPD), uzun süreli dengesiz ikili ilişkiler, bozuk bir öz farkındalık ve şiddetli duygusal tepkiler tarafından karakterize olunan bir çeşit kişilik bozukluğudur. Bu hastalıktan etkilenen bireyler, duygusal durumlarını sağlıklı veya normal seviyede tutmakta zorlanmalarından ötürü genelde kendine zarar vermek gibi tehlikeli fiillerde bulunurlar. Aynı zamanda boşluk hissi, terk edilme korkusu ve derealizasyondan muzdarip olabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Japon müziği</span>

Japon müziği, hem geleneksel hem de modern olmak üzere farklı tarzlarda birçok tür içermektedir. Ongaku (音楽) Japoncada müzik anlamına gelmekte olup, kanji on ile gaku karakterlerinin birleşmesiyle oluşmaktadır. Japonya, 2014 yılı itibarıyla 2 milyar dolar ile dünyanın ikinci büyük müzik piyasası ve 2.6 milyar dolar toplam perakende değeri ile ila dünyanın en büyük fiziksel müzik piyasasıdır.

Öz belirleme teorisi, kişilik gelişiminin ve davranışların örgütlenmesinin arkasında yatan içsel süreçlere odaklanan bir motivasyon ve kişilik kuramı olarak Edward Deci ve Richard Ryan tarafından geliştirilmiştir. Öz belirleme teorisi davranış düzenlemesi ile ilgili motivasyonları ve kaynakları açıklayan kapsayıcı bir kuramdır. Bu kurama göre, bireyin sosyal etkileşim sürecinde karşılaştığı tutum ve davranışları değerlendirip benimsemesi, güdülenme mekanizmaları aracılığıyla gerçekleşmektedir.

<span class="mw-page-title-main">İntihar düşüncesi</span>

İntihar düşüncesi, intihar etmekle ilgili düşünme ya da kişinin intihar edeceğine karşı alışagelmedik bir kaygı duymasıdır. İntihar düşüncelerinin birçok türü olabilir: geçici düşünce, geniş planlama, detaylı planlama, rol yapma oyunu ve tamamlanmamış intihar denemeleri. Tamamlanmamış intihar denemeleri, kasıtlı olarak başarısız ya da eksik olacak şekilde tasarlanmış, intiharı keşfetme amacıyla yapılmış ya da tamamen ölümle sonuçlanması amaçlanmış denemeler olabilir. Son durumda, intiharı deneyen kişi başarısız olur.

<span class="mw-page-title-main">Prososyal davranış</span>

Prososyal davranışlar, olumlu sosyal davranışlar ya da başkalarına yarar sağlama niyeti; yardım etmek, paylaşmak, bağış yapmak, işbirliği yapmak ve gönüllülük gibi, diğer insanlara ya da bir bütün olarak topluma fayda sağlayan sosyal davranışlar bütünüdür. Bunlara ek olarak kurallara uymak ya da sosyal olarak kabul edilen davranışlarla uyum içinde olmak da prososyal davranışlar arasında sayılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Üreme başarısı</span> sonraki nesile genlerin geçirilebilmesi ki böylece bir sonraki nesile de genlerin geçirilmesi

Üreme başarısı bir bireyin her bir üreme sırasında ya da yaşamı boyunca yavru üretebilmesi olarak tanımlanır Bu yalnızca bir bireyin ürettiği yavruların sayısı ile sınırlı değildir ama aynı zamanda bu yavruların da üreme başarılarını kapsar. Bireysel başarı bir genotipin uyum gücü için mutlaka bir belirleyici değildir çünkü şans ve çevre faktörlerinin bu belirli genler üzerinde hiçbir etkisi yoktur; bu nedenle üreme başarısı seçilim değerinden farklıdır. Üretilen yavrular fiilen üreme popülasyonunun içine katıldığında üreme başarısı seçilim değerinin bir parçası hâline gelir. Eğer yavru niceliği ve niteliği birbiri ile ilişkilendirilebilirse bu öneri geçerli olur ama eğer nicelik ile nitelik arasında bir ilişki yoksa üreme başarısı daha etkin olarak ölçülebilmek için genç yavruların hayatta kalma oranını öngören özelliklerle uyum içinde olacak şekilde ayarlanmalıdır. Nitelik ve nicelik üreme ve hücre onarımı ile doğru dengeyi bulmak için önemlidir ve soma hücrelerine yatırım teorisi daha uzun bir yaşam süresinin üreme özelliğinden ödün verme ile mümkün olacağını ve dolayısıyla da uzun ömürlülüğün her zaman yüksek üreme verimliliği ile ilişkilendirilemeyeceğini önerir. Üreme başarısında ebeveynlik yatırımı anahtar bir faktördür çünkü yavruların daha iyi bakımını yapmak onlara sıklıkla daha sonraki yaşamlarında bir seçilim değeri avantajı verecektir. Eş seçimi ve cinsel seçilim de üreme başarısında önemli faktörlerdir ve bu da bireysel seçimlerin ve sonuçlarının genetik farklılıklardan daha önemli olduğunu gösterdiğinden üretim başarısının seçilim değerinden neden farklı olduğunun bir başka önemli nedenidir. Üreme başarısı nesiller üzerinden ölçüldüğü için bir popülasyonu ya da bir bireyi gelişimlerini gözlemlemek için daha uzun süre boyunca izleyen uzun süreli araştırmalar tercih edilen araştırma yöntemidir. Tek bir yıl ya da üreme mevsimindeki varyasyonun etkilerini olumsuzlayacağı için de uzun süreli araştırma yöntemi tercih edilir.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit B</span> İnsan viral enfeksiyonu

Hepatit B hastalığı (sarılık), karaciğeri etkileyen hepatit B virüsünün (HBV) neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır ve bir tür viral hepatittir. Hem akut hem de kronik enfeksiyona neden olabilir. Virüs bulaştıktan sonra hastalık bulgularını yaratması, sonrasında iyileşmesi ve virüse ait vücutta bir iz kalmaması akut enfeksiyon iken, virüsün karaciğer hücrelerine yerleşerek orada uzun süreli bulunması ve çoğalması ise kronik enfeksiyondur.

Sōke (宗家), "ailenin (hanenin) başı" anlamına gelen Japonca bir terimdir. Japon geleneksel sanatlarında iemoto terimiyle kullanılır. Böylece genellikle "baş usta" terimi anlamında kullanılır. Bir okulun lideri ya da bir stilin ustası anlamına gelebilir fakat genellikle bir dövüş okulunun tek lideri ya da bir dövüş stilinin ustası anlamına gelen en yüksek Japon unvanı olarak kullanılır. Bu terim sadece dövüş sanatlarıyla sınırlı değildir.

<span class="mw-page-title-main">Uzun ömür</span> insanların uzun yaşaması

Uzun yaşam, bir nüfusun özellikle uzun ömürlü üyelerine atıfta bulunabilirken, yaşam beklentisi istatistiksel olarak belirli bir yaşta kalan ortalama yıl sayısı olarak tanımlanır. Örneğin, bir nüfusun doğumda beklenen yaşam süresi, aynı yıl içinde doğan tüm insanların ortalama ölüm yaşıyla aynıdır.