
Savaş veya harp; ülkeler, hükûmetler, bloklar ya da bir ülke içerisindeki toplumlar, isyancılar veya milisler gibi büyük gruplar arasında gerçekleşen silahlı çatışmaya denir.

Savaş suçu, askerî veya sivil, kişi veya kişilerin, savaş kanunları ihlâli için uluslararası ceza hukuku çerçevesinde cezalandırılabileceği suçtur. Bunlar özellikle, sivil halkın öldürülmesi, kötü muameleye tabi tutulması veya zorla çalıştırılması, savaş esirlerinin öldürülmesi ya da kötü muameleye tabi tutulması, rehinelerin öldürülmesi, kamu ve özel kişilerin mallarının yağmalanması, gereksiz yere şehirlerin yakılıp yıkılması gibi eylemleri kapsamaktadır. Devletler arası çatışmalarda savaş kanunlarının her ihlâli bir savaş suçu sayılmaktadır, ama devlet içi çatışmalarda yer alan ihlâller savaş suçu sayılmayabilir.

Edebiyat ve Sanat Eserlerinin Korunmasına İlişkin Bern Sözleşmesi ya da genellikle bilinen ismiyle Bern Konvansiyonu, telif hakları hakkında uluslararası bir antlaşmadır, ilk defa İsviçre'nin Bern şehrinde 9 Eylül 1886'da imzalanmıştır. Victor Hugo'nun teşvikiyle geliştirilmiş olduğu için, malî koruma amaçlı Anglo-Sakson "copyright" kavramından çok, Fransız "yazar hakları" tarafından etkilenmiştir.
İşkence, ister fiziksel olsun ister ruhsal, bir göz korkutma, caydırma, intikam alma, cezalandırma veya bilgi toplama amacı olarak bilinçli şekilde insanlara ağır acı çektirmekte kullanılan her türden faaliyetlerdir.

Cenevre sözleşmeleri ya da Cenevre konvansiyonları, İsviçre'nin Cenevre şehrinde yapılmış dört muahededir. Uluslararası hukukta insan hakları üzerine yapılmış önemli sözleşmelerdendir ve birçok yerde standartları belirler. 1859 yılında Solferino Savaşı'nda yaşanan vahşete şahit olarak etkilenen Jean Henry Dunant'ın çabaları sonucunda oluşmuştur.

Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi; görevi din, inanç, dil, ırk, toplumsal sınıf veya politik görüş farkı gözetmeksizin insan hayatı ve sağlığını korumak, insan varoluşunun saygı görmesini sağlamak, insanların acı çekmesini önlemek ve acılarını dindirmek olan uluslararası bir insani harekettir.

1899 ve 1907 Lahey Sözleşmeleri, Hollanda'nın Lahey şehrinde gerçekleşen bir dizi uluslararası toplantılar ve bildiriler serisinin adıdır. İlki 1899 yılında, ikincisi de 1907 yılında gerçekleşmiştir. Cenevre Sözleşmeleri ile birlikte bu sözleşmeler, savaş ve savaş döneminde işlenen suçlarla ilgili düzenlenmiş ilk laik uluslararası dokümanlar arasındadırlar. Bu serinin üçüncüsü 1914 yılında planlanıp, sonradan 1915 yılına ertelendiyse de, I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle gerçekleşemedi.

Savaş tutsağı veya savaş esiri, silahlı bir çatışma sırasında veya sonrasında, rakip taraf tarafından canlı şekilde ele geçirilen ve gözaltında tutulan asker veya askerlerdir. "Savaş esiri" kavramının kullanıldığı en eski kaynak 1610'a kadar uzanmaktadır.

Jean Henry Dunant, İsviçreli yazar, iş insanı ve Kızılhaç Teşkilâtı'nın kurucusu.
Adil Savaş teorisi veya adil savaş kuramı, savaşın gerekçesini, koşullarını ve ilkelerini belirlemeye yönelik kuram. Savaşın ahlaki boyutları üzerinde düşünmeye, sorgulamaya dayalı, Batı kaynaklı bir anlayışı ifade eden adil savaş kuramı, Adil savaş, sivillerin savaştaki rolü ve savaşın koşulları hakkında birçok filozof yorum yapmıştır. Tarih boyunca filozofların katkılarıyla oluşan savaş ahlakı bazı kurallar gözetmiştir. Aristoteles, İbni Rüşd, John Locke, J.S. Mill, Cicero ve daha birçok düşünür savaşın kaçınılmaz olması ve hak arayışının niteliklerini betimlemiştir. Antik çağlardan modern zamanlara gelene dek savaşın ahlaki boyutu göz ardı edilmeye başlanmıştır. 20. yüzyılın başında savaş hala savaşanlar arasındayken bu yüzyıldaki I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı ile savaştaki sivil ölümler artmıştır. Savaşlardaki ortalama %10'luk sivil kayıp II. Dünya Savaşında %50'ye, 20. yüzyılın sonunda ise %75'e yükselmiştir. Savaşlarda sivillerin rolü ve savaş koşulları hakkında Cenevre Sözleşmeleri ile bazı kurallar ve yaptırımlar getirilmiştir.

Ölüm yürüyüşü etnik grupları veya savaş mahkûmlarını uzun bir zaman zarfında kilometrelerce yürüterek imha etme tekniğidir. Yürüyenlere çok az yemek ve su verilebilir ya da hiç verilmeyebilir. Bu şekilde açlıktan, susuzluktan veya genellikle yorgunluktan zayıf düşerek ölmeleri sağlanır. Daha fazla yürümeyi reddedenler, dinlenmek için duranlar ve bayılanlar idam edilir veya işkence görür.

Askerî işgal veya genellikle basitçe işgal, resmi bir egemenlik iddiası olmaksızın, bir egemen güç tarafından bir bölge üzerinde geçici kontroldür. Bölge daha sonra işgal edilen bölge ve hakim güç işgalci olarak bilinir. İşgal, amaçlanan geçici süresi ile ilhak ve sömürgecilikten ayırt edilir. Bir işgalci, yönetimini kolaylaştırmak için işgal altındaki topraklarda resmi bir askeri hükûmet kurabilir ama bu durum işgal için gerekli bir ön koşul değildir.
Telif kanunu, telif haklarını düzenleyen kanunlardır. Uluslararası telif hakları için imzalanmış anlaşmalardan biri Edebi ve sanatsal eserlerin korunmasına dair Bern Konvansiyonu'dur. Bern Konvansiyonu'na 1886 yılından beri 170 ülke ve Vatikan imza atmıştır. Amerika Birleşik Devletleri önderliğinde 18 tane Amerika kıtası ülkesi de Bern Konvansiyonu'nun yanında Buenos Aires Konvansiyonu'na taraf olmuştur. Bu ülkeler daha sonra Evrensel Telif Hakları Konvansiyonu'na (ETHK) taraf olan ülkeler arasında yer almışlardır. ETHK tarafı olan ülkeler genel itibarı ile Dünya Ticaret Örgütü ülkeleri olduğu için 1995 yılındaki Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TBFMHA) anlaşması ile ETHK etkisiz hale gelmiştir. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (DFMÖ) çerçevesinde 2002 yılında bir telif hakları konvansiyonu düzenlenmiştir. DFMÖ Telif Hakları Anlaşması'nı 2016 itibarı ile 94 ülke imzalamıştır. İmzalanmış olan uluslararası anlaşmalar gözetilerek ülkeler kendi telif kanunlarını çıkarmışlardır. Bunlara hiçbir uluslararası telif hakkı anlaşmasını imzalamamış olan İran gibi ülkeler de dahildir.
Direniş hareketi, bir ülkenin sivil nüfusunun bir kısmının kendi yasalarına olarak kurulmuş hükûmetine, yönetim gücüne sahip iktidarına veya herhangi bir işgal gücüne karşı sivil düzeni ve istikrarı bozması için organize edilmiş çabadır. Bu gruplar amaçlarına pasif direniş, sivil direniş veya silahlı ya da silahsız güç kullanımı yoluyla ulaşmayı hedefleyebilir. Birçok durumda, örneğin II. Dünya Savaşı'nda Norveç'te olduğu gibi, bir direniş hareketi genellikle farklı kuruluşlar altında faaliyet gösteren ve bir ülke içinde farklı aşamalarda veya coğrafi bölgelerde faaliyet gösteren hem şiddet içeren hem de şiddet içermeyen yöntemleri kullanabilir.

Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı işledikleri suçlar, Nazi Almanyası'nın II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'ndeki çatışmalar sırasında 1941-1945 yılları arasında teslim olan veya zorla yakalanan Sovyet savaş tutsaklarına karşı kasıtlı olarak kötü muamele uygulamasıdır. Bu uygulamaların sonucunda esir alınan yaklaşık 5,7 milyon Kızıl Ordu askerinden 3,1 ila 3,5 milyon arası kişi yaşamını yitirdi.

Savaş esiri kampı, savaş dönemlerinde savaşan bir güç tarafından yakalanan savaş esirleri için hazırlanan, esirleri kontrol altında tutmak için kurulan alanlardır.
Amerika Birleşik Devletleri savaş suçları, Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetlerinin 1899 ve 1907 Lahey Sözleşmelerinin imzalanmasından sonra işlediği savaş kanunlarının ve geleneklerin ihlalidir. Bunlar, yakalanan düşman savaşçıların infaz edilmesini, sorgu sırasında mahkûmlara kötü muameleyi, işkencenin kullanımını ve sivillere ve savaşçı olmayanlara karşı şiddet kullanımını ve tecavüzü içermektedir.

Bir esir değişimi veya esir takası, bir çatışmada karşıt taraflar arasında esirleri serbest bırakmak için yapılan bir anlaşmadır: savaş esirleri, casuslar, rehineler, vb. Bazen, ölü bedenler de değiş tokuşta yer alır.

Teslim olma (teslimiyet) askerî terim olarak; toprak, asker, tahkimat, gemi veya teçhizat üzerindeki kontrolün başka bir güce bırakılmasıdır. Teslim olma, barışçıl bir şekilde gerçekleştirilebilir veya savaşta yenilginin sonucu olabilir. Egemen bir devlet, savaşta yenilginin ardından, genellikle bir barış antlaşması veya kapitülasyon antlaşması imzalayarak teslim olabilir. Bir savaş alanında teslim olma, ya şahıslar tarafından ya da subaylar tarafından emredildiğinde, normalde teslim olanların savaş esiri olmasıyla sonuçlanır.
22 Ağustos 1864'te düzenlenen, savaş alanındaki ordularda yaralıların durumlarının iyileştirilmesine ilişkin Birinci Cenevre Sözleşmesi, Cenevre Sözleşmeleri'nin dört antlaşmasından ilkidir. "Silahlı çatışma mağdurlarının korunmasına yönelik uluslararası hukuk kurallarının dayandığı temeli" belirler.