II. Dünya Savaşı'nda Amerikan savaş suçları
II. Dünya Savaşı'nda Amerikan savaş suçları, II. Dünya Savaşı sırasında ABD Silahlı Kuvvetleri tarafından işlenen savaş suçlarının toplamıdır. Savaş suçlarının büyük çoğunluğu Uluslararası Ceza Mahkemesi, Cenevre Sözleşmeleri ve ilgili uluslararası kanunlarla tanımlansa da ABD Hükûmeti silahlı kuvvetlerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından yargılanmasını kabul etmez. Burada Jus ad bellum olarak adlandırılan kabul edilen savaş uygulamaları içinde geçmeyen uygulamalar alınmıştır. Nürnberg Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi tarafından uygulandıktan sonra Nürnberg prensipleri olarak adlandırılan saldırı savaşı veya dünya barışına karşı tutumlar burada ele alınmamıştır.
Sivil halka karşı hava saldırıları
II. Dünya Savaşı sırasında hem Mihver Devletler hem de Müttefik Devletler sivillerin yoğun olarak bulundukları bölgelere saldırıda bulunmuştur. Bu saldırıların tamamı savaş suçu olarak değerlendirilmektedir. Özellikle Nazi Blitzkrieg savaş stratejisinin ayrılmaz bir parçası olan saldırı öncesi yoğun bombardıman bu tür saldırıların kaynağı sayılabilir. Savaşın ilerleyen dönemlerinde Luftwaffe'nin güçten düşmesi sayesinde ABD Hava Kuvvetlerine bağlı bombardıman uçakları Dresden'i, Japonya'nın güç kaybetmesi üzerine de Tokyo'ya havadan saldırmış, yoğun sivil nüfus zayiatı olan saldırılar gerçekleştirmişlerdir. ABD Hava Kuvvetlerinde görev yapan general Curtis LeMay stratejik bombardımanları savunmuş ancak savaşı kaybetmeleri halinde savaş suçlusu olarak yargılanacaklarını ifade etmiştir.[1]
Özellikle Mart 1945 yılında Japon şehirlerine yönelik düzenlenen Yangın bombardımanları 300.000'i aşkın sivili öldürdü ve 4.5 milyon kişiyi evsiz bıraktı. İlk önce 10 Martta Tokyo'ya yapılan hava saldırısında 1700 ton Napalm bombası şehre atılmış çıkan yangın fırtınası sonucu 100.000'i aşkın insan yanarak ölmüştü. 1 milyon kişi ise bombalama sonucu evsiz kaldı. Tokyo'daki yangın bombardımanını diğer büyük şehirlere yapılan benzer baskınlar takip etti. 11 Mart 310, B-29 uçağı Nagoya'ya gönderildi. Bombalama Tokyo'dakinden daha büyük bir alana yayıldı ve saldırı daha az hasara neden oldu. Bununla birlikte, 2,05 mil kare (5,3 km 2) bina yanmış ve binlerce sivil ölmüştür. 13/14 Mart gecesi 274 Superfortress, Osaka'ya saldırdı ve şehrin 8.1 mil karesini (21 km 2) yok etti. Kobe, ateş bombası saldırılarının bir sonraki hedefiydi ve 16/17 Mart gecesi 331, B-29 tarafından saldırıya uğradı. Ortaya çıkan yangın fırtınası 7 mil kare (18 km 2) alandaki her şeyi yok etti (yüzölçümünün yarısına eşit) ve 8.000 kişiyi öldürdü 650.000 kişiyi ise evsiz bıraktı. Nagoya, 18/19 Mart gecesi tekrar saldırıya uğradı ve B-29'lar 2,95 mil kare (7,6 km 2) alandaki binaları tahrip etti. Bu saldırı ile birlikte Napalm bombası stoğu bittiği için saldırılar durdu.[2]
Atom bombası kullanımı
Tarihçi ve akademisyenler için Hiroşima ve Nagazaki'nin atom bombalarıyla bombalanması öncelikli olarak ahlaki açıdan tartışılmaktadır. Nükleer silahların kullanılmasının haklı ve geçerli sebepleri olup olmadığı konusu önem taşır. Bu bombalamaların devlet terörü kapsamında değerlendirilmesini öneren tarihçiler bulunmaktadır. Bu şekilde yorumlayanlar terörün tanımı olan bir siyasi amacın gerçekleştirilmesi için sivillerin hedef seçilmesinin devlet tarafından uygulanmasını delil gösterirler. Yine tarihçilere göre atom bombalarının sivil hedeflere atılmasıyla beraber sivil hedeflere saldırmama tabusu ortadan kalkmış ve özellikle ABD tarafından standart bir uygulama olmuştur. Nagazaki ve Hiroşima'ya atılan atom bombaları nükleer silahların savaşta ilk ve tek kullanışı olmuştur.
Savaş esirleri
Canicatti Katliamı
Bu katliam ABD Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki Yarbay McCaffrey tarafından gerçekleştirilmiştir. İtalyan sivilleri öldüren komutan hakkında soruşturma açılsa da askeri dava konusu yapılmamıştır. 1954 yılında ölen komutanın ardından olay unutulmuşken, New York Üniversitesi öğretim üyesi Joseph S. Salemi tarafından kamuoyuna açıklanmıştır.[3]
Dachau Katliamı
Katliam Dachau Toplama Kampı'nın ABD silahlı Kuvvetleri 7. Ordusuna bağlı 45. Piyade Tümeni askerleri tarafından ele geçirilmesinden sonra yaşanır. Kampın alınmasından önce bölgeye gelen ABD askerleri çürümekte olan çok sayıda ceset bulmuş ve kampın içinde yanmış durumda cesetle karşılaşmıştır. Bunun üzerine esir edilen SS askerleri infaz edilmiştir. Kampta kaç askerin öldürüldüğüne dair belirli bir rakam belli değildir.
Kamp komutanı Yarbay Martin Gottfried Weiss ABD birliklerinin yaklaştığı haberini alıp kaçınca komuta Heinrich Wicker'e geçer. Komutasındaki yaklaşık 560 asker SS inzibatlarından ve Macar gönüllülerden oluşmaktadır. Wicker teslim olduktan sonra kampı ABD komutanı general Henning Linden başkanlığındaki heyete gezdirir. 29 Nisan 1945 günü yapılan işlemler sonucu en kötü şöhretli toplama kamplarından bir tanesi olan Dachau yaklaşık 30 bin savaş esiriyle beraber ele geçirilir.[4] Kamptaki SS derhal enterne edilir.
Olay sırasında görev yapan Yarbay Felix L. Sparks'a göre yaklaşık 50 SS askerini makineli tüfekle muhafızlık yapması istenen bir asker izinsiz ateş açmış ve 19 tanesini öldürmüştür. Olay sonrasında yapılan askeri soruşturmada Yarbay Joseph Whitaker anlatılanları doğrulamıştır. Ancak Howard Buechner tarafından 1986 yılında yazılan Dachau: The Hour of the Avenger : An Eyewitness Account adlı eserde aynı gün içinde Teğmen Jack Bushyhead emriyle 346 SS askerinin infaz edildiği öne sürülür.[5] Savaşın ardından Bavyera valisi olan General George S. Patton olayda adı geçen komutanların masum olduğuna hükmederek konuyu kapatmıştır.
Biscari Katliamı
14 Temmuz 1943 tarihinde Sicilya'nın Acate bölgesinde yapılan katliamdır. Husky Harekâtı ile Sicilya'ya asker çıkartan ABD ve İngiltere Silahlı Kuvvetleri bölgede ilerler. Biscari Havaalanı'nın düşmesinden sonra 180. Piyade Alayı iki ayrı olayda toplamda silahsız 71 İtalyan ve 2 Alman askerini öldürür. General Omar Bradley, Patton'ın itirazlarına rağmen askeri soruşturma başlatır. Ele geçirilen askerleri kurşuna dizdiren Yüzbaşı John T. Compton askeri mahkemeye sevk edilse de emirleri uyguladığını öne sürecektir. Beraat eden komutan 8 Kasım 1943 tarihinde İtalya'da öldürülür. İkinci kurşuna dizme olayını gerçekleştiren Çavuş Horace T. West ise suçlu bulunur, rütbeleri sökülerek ordudan atılır.
Gözyaşı harekâtı
Nazi Kriegsmarine donanmasına bağlı U-546 denizaltısı 24 Nisan 1945 günü Grönland'daki Farewell Burnu açıklarında[6] batırıldıktan sonra mürettebatına ABD Ordusu yetkilileri tarafından sorguda işkence yapılmıştır. Gözyaşı harekâtı adı verilen operasyonda ABD hedeflerine denizaltılardan füze saldırısı yapılacağı ihbarı alınması üzerine hızla istihbarat toplanması için bu yönteme başvurulduğu öne sürülmektedir.
Malmedy'nin intikamı
17 Aralık 1944 tarihinde Ardenler'de Joachim Peiper komutasındaki 1. SS Panzer Tümeni "Leibstandarte SS Adolf Hitler"'e bağlı birlikler esir aldıkları 150 ABD askerinden 84'ünü öldürmüştür. Olayın ortaya çıkartılmasından sonra 328. Piyade Alayı Kurmay Başkanlığından gönderilen yazılı emirde hiçbir SS askerinin esir alınmayacağı ve görüldüğü yerde imha edileceği belirtilmiştir. General Raymond Hufft bu talimattan hareketle Ren Nehri geçildikten sonra hiçbir SS askerinin esir alınmayacağını emretmiştir. Hufft'un talimatından sonra ne kadar SS veya Alman esirin öldürüldüğüne dair belge yoksa da bu talimatların savaş suçlarının işlenmesinde etkili olduğu tarihçi Stephen Ambrose tarafından iddia edilmiştir.
Lippach Katliamı
Lippach Katliamı, Batı Müttefiklerinin Almanya'yı işgali sırasında 22 Nisan 1945 tarihinde ABD Ordusunun 12. Zırhlı Tümeni tarafından işlenen bir savaş suçudur. Yaklaşık 25 ABD askeri 36 Waffen-SS savaş esirini öldürmüş ve iddiaya göre 20 kadına tecavüz etmiştir.[7][8]
Avrupa cephesindeki diğer olaylar
- Fransa'nın Manche iline bağlı Audouville-la-Hubert kentinde ABD paraşütçü birliklerinin 30 Wehrmacht askeri esir alındıktan sonra öldürülmüştür.
- Normandiya Çıkarması öncesinde ABD ve Kanada birliklerine esir almamaları talimatı verilmiştir. Omaha Sahili'nde esir alınan 130 Alman askerinin 64 tanesi savaş esirlerinin toplandığı bölgeye ulaşamaması yolda infaz edildikleri iddialarının çıkmasına yol açmıştır.
Pasifik cephesi
Pasifik Cephesi'nde savaşan ABD askerleri karşılaştıkları şiddetli direniş nedeniyle genellikle teslim alınan Japon savaş esirlerini infaz etmişlerdir. Nottingham Üniversitesi Tarih Bölümü Profesörü Richard Aldich muharip askerlerin günlüklerinden yola çıkarak yaptığı değerlendirmede savaş esirlerinin çoğunlukla katledildiklerini belirtmiştir. İnfaz olayları ve esir almama uygulamaları o kadar önemli bir aşamaya gelmiştir ki Müttefik komuta heyeti sorgulamak için Japon savaş esiri bulamayacak duruma gelir. Bunun üzerine bu konuda çalışmalar başlatılsa da özellikle çok çetin geçen muharebelerde esir almama uygulaması devam etmiştir. Ayrıca cephedeki askerler Japonların teslim olacakmış gibi yapıp kendilerine saldırdıklarını söyleyerek uygulamaya karşı çıkmıştır. Her şeye rağmen esir alınan Japonların bir kısmı ise nakilleri sırasında öldürülmüştür. Tarihçi James J. Weingartner Japon savaş esirlerinin görece düşük sayısını iki etkene bağlar; Japonların teslim olmaya eğilimli olmamaları ve Japonların Müttefikler tarafından insan yerine konulmaması.[9]
Tecavüzler
1945 yılındaki Okinawa Muharebesi sırasında ABD askerlerin Okinawalı kadınlara toplu şekilde tecavüz ettikleri iddiaları bulunmaktadır.[10] Benzer iddialar Kanagawa ili işgal edilirken de ortaya çıkmıştır.
Cephe gerisi
II. Dünya Savaşı sırasında ABD vatandaşı olan Alman, İtalyan ve Japon asıllı kişiler çeşitli toplama kamplarında zorla enterne edilmiştir. Bu kişilerden, ABD vatandaşı Japonların enterne edilmesi olayının haricinde resmi olarak hiçbir şekilde özür dilenmemiş, tazminat ödenmemiştir.
Kaynakça
- ^ İlgili alıntı 24 Kasım 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce) 25 Eylül 2012 tarihinde erişilmiştir
- ^ Yorifusa, Ishida (2003). "Japanese Cities and Planning in the Reconstruction Period: 1944–55". In Hein, Carola; et al. (eds.). Rebuilding Urban Japan After 1945. Houndmills, United Kingdom: Palgrave Macmillan. ISBN 0-333-65962-7.
- ^ Salemi'nin asker olan babası olayın doğrudan görgü şahitlerindendir İlgili makale 5 Şubat 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İtalyanca) 25 Eylül 2012 tarihinde erişilmiştir
- ^ İlgili gazete haberi 16 Mayıs 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce) 25 Eylül 2012 tarihinde erişilmiştir
- ^ Howard Buechner, Dachau: The Hour of the Avenger : An Eyewitness Account, Metairie, Thunderdbird Press 1986 ISBN 0-913159-04-2 s.97
- ^ Koordinatlar 43°53′N 40°07′W
- ^ Fritz, Stephen (2004). Endkampf: Soldiers, Civilians, and the Death of the Third Reich. Lexington, Kentucky: University Press of Kentucky. s. 182. ISBN 0-8131-2325-9.
- ^ Zigan, Harald (16 Nisan 2015). "Kriegsende 1945 (Teil 10): US-Soldaten nehmen blutige Rache in Jungholzhausen und Ilshofen". swp.de (Almanca). Südwest Presse. 8 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2019.
- ^ Naziler de Sovyet askerleri için untermenschen (altinsan) demiştir
- ^ Okinawalı tarihçi Oshiro Masayasu tarafından yapılan çalışma
Ayrıca bakınız
- ABD savaş suçları
Dış bağlantılar
- Müttefik savaş suçlarına dair Spiegel araştırması 1 Ekim 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce) 25 Eylül 2012 tarihinde erişilmiştir
- Dachau imha kampının ele geçirilmesinden sonra olanlar (İngilizce) 25 Eylül 2012 tarihinde erişilmiştir