
Mezopotamya, Orta Doğu'da, Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölge. Mezopotamya günümüzde Irak, kuzeydoğu Suriye, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve güneybatı İran topraklarından oluşmaktadır. Büyük bölümü bugünkü Irak'ın sınırları içinde kalan bölge, tarihte birçok medeniyetin beşiği olmuştur. Mezopotamya'da yer alan şehirler günümüzde sürekli gelişmektedir. Ayrıca bu bölgede bol miktarda petrol bulunmaktadır.

Babil, Mezopotamya'da adını aldığı Babil kenti etrafında MÖ 1894 yılında kurulmuş, Sümer ve Akad topraklarını kapsayan bir imparatorluktur. Babil'in merkezi bugünkü Irak'ın El Hilla kasabası üzerinde yer almaktadır. Babil halkının büyük bir kısmını tarih boyunca çeşitli Sami asıllı halklar oluşturmuştur. Bölgede konuşulmuş en yaygın dil Akadca olmuş olmasına rağmen Sümerce dinî dil olarak kullanılmıştır. Aramice ise ilerleyen yıllarda bölgenin geçer dili konumuna gelmiştir.

Asur İmparatorluğu, Asur Devleti veya Asurya, MÖ 2025 ile MÖ 612 yılları arasında var olmuş ve Sami halklardan oluşmuş bir Antik Çağ Mezopotamya imparatorluğuydu. Devlet ilk başta Kuzey Irak'ta, Dicle kıyısında bulunan Asur (Aššur) şehrinden oluşmuşken, Güney Mezopotamya ve Doğu ile olan ticari ilişkilerden yararlanarak gelişmiş ve toprakları genişleyerek bir imparatorluğa dönüşmüştür. Anadolu'daki en büyük ticaret kolonileri Kültepe'de (Kayseri) bulunmaktaydı. Başkentleri Ninova'ydı.

Gılgamış, Sümer şehir devleti Uruk'un tarihî kralı, antik Mezopotamya mitolojisinin önemli bir kahramanı ve MÖ 2. binyılın sonlarında Akadca yazılan epik şiir Gılgamış Destanı'nın protagonistidir. Muhtemelen MÖ 2800 ile 2500 arasındaki bir zaman aralığında ülkeyi yönetmiş ve ölümünden sonra tanrısallaştırılmıştır. Ur'un üçüncü hanedanlığı döneminde Sümer efsanelerinde önemli bir şahsiyet olmuştur. Gılgamış'ın efsanevi kahramanlıkları günümüze kadar gelen beş Sümer şiirinde anlatılmıştır. Bunların tespit edilebilen en eskisi Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Diyarı'dır. Bu şiirde Gılgamış, Tanrıça İnanna'nın yardımına gelir ve tanrıçanın huluppu ağacını istila eden yaratıkları defeder. İnanna, Gılgamış'a mikku ve pikku adı verilen iki bilinmeyen nesne verir fakat Gılgamış, bunları kaybeder. Enkidu'nun ölümünden sonra gölgesi, Gılgamış'a Ölüler Diyarı'nın kasvetli koşullarını anlatır. Gılgamış ve Agga şiiri, Gılgamış'ın tâbi olduğu Kral Agga'ya karşı ayaklanmasını anlatır. Diğer Sümer şiirleri Gılgamış'ın dev Huvava ve Gök Boğası ile ilişkisini anlatırken kötü muhafaza edilmiş olan sonuncu şiir Gılgamış'ın ölümüyle cenazesini anlatır.
Aramiler, MÖ 11. yüzyıl ve MÖ 8. yüzyıl arasında Kuzey Suriye, Mezopotamya, Doğu Akdeniz kıyıları ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşamış, bölgede bazı devletler ve şehirler kurmuş halk.

Asur, Mezopotamya'nın kuzey kısmında, günümüzde Musul yöresinde, Dicle Irmağı'na bakan bir plato üzerinde kurulmuş antik bir kenttir. Bölgedeki arkeolojik kazılar, MÖ 3. binyılın başlarında burada bir yerleşim olduğunu göstermektedir. Ancak yayılma alanı ve diğer nitelikleri hakkında kesin bilgilere ulaşılamamıştır. Bugüne kadar tespit edilen yapı kalıntıları, antik Mezopotamya'da yapıldığı gibi, eski yapıların üstüne aynı tarzda inşa edilmiş olan bir İştar tapınağı altında kalmış temellerdir. Asur, Kalah ve Ninova kentleri Asur'un başlıca kentleridir.
Utu, Akadca Şamaş adıyla da bilinen eski Mezopotamya Güneş tanrısıdır. Her gün dünyada olan biten her şeyi gördüğüne inanıldı ve adaletten ve gezginlerin korunmasından sorumluydu. İlahi bir yargıç olarak, yeraltı dünyasıyla ilişkilendirilebilirdi. Ek olarak, tipik olarak hava tanrısı Adad ile birlikte kehanet tanrısı olarak hizmet edebilirdi. Evrensel olarak birincil tanrılardan biri olarak kabul edilirken, özellikle Sippar ve Larsa'da saygı görüyordu.

III. Tiglath-Pileser MÖ 8. yüzyılda hüküm sürmüş olan ve Yeni Asur İmparatorluğu'nun kurucusu olarak kabul edilen ünlü bir Asur kralıdır. Suriye ve Filistin'i alarak ülke topraklarını genişleten III. Tiglath-Pileser, Asur ve Babil krallıklarını tek çatı altında birleştirmiştir
Bu sayfa ilk zamanlardan itibaren Asur Krallarını listelemektedir. Kayıp tarihler için Babil kronolojisi ile senkronize olarak hazırlanmıştır.

Babil Kralı MÖ 19. yüzyıldan MÖ 6. yüzyıldaki çöküşüne kadar bağımsız bir krallık olarak var olan antik Mezopotamya şehri Babil ve krallığı Babil'in hükümdarıdır. Bağımsız bir krallık olarak varlığının büyük bir döneminde Babil, Sümer ve Akad antik bölgelerini kapsayan Güney Mezopotamya'nın büyük bölümüne hükmetmiştir. Şehir, Babil krallarının Antik Yakın Doğu'nun büyük kısımlarına egemen olduğu Birinci Babil İmparatorluğu ve İkinci Babil İmparatorluğu olmak üzere iki büyük yükseliş dönemi yaşamıştır. Babil, Hammurabi Kanunları'nı hazırlayan Hammurabi tarafından yönetilmiştir.
Hadad, Haddad, Adad ; Kenan ve eski Mezopotamya dinlerinde fırtına ve yağmur tanrısıydı. Ebla'da MÖ 2500'de "Hadda" olarak tasdik edildi. Haddad Levant'tan Amoritler tarafından Mezopotamya'ya tanıtıldı ve burada Akad tanrısı Adad olarak tanındı. Adad ve Iškur genellikle Hurri tanrısı Teshub için kullanılan sembolün aynısı olan logogram 𒀭𒅎 dIM ile yazılır. Hadad ayrıca Pidar, Rapiu, Baal-Zephon veya genellikle basitçe Ba'al olarak da adlandırılırdı, ancak bu unvan diğer tanrılar için de kullanılıyordu. Boğa, Hadad'ın sembolik hayvanıydı. Sakallı görünüyordu, "boğa boynuzlu" bir başlık takarken sık sık bir sopa ve şimşek tutuyordu. Hadad, Yunan Zeus, Roma tanrısı Jüpiter ve Hitit fırtına tanrısı Teshub ile eşitlendi.

Geç Hititler veya Geç Hitit Devletleri, Anadolu'nun Demir Çağı'ndaki Luvice, Aramice ve Fenikece konuşan siyasi varlıklarıdır. MÖ 1200'lerde batıdan gelen Ege Göçleri'nin saldırılarından kurtulabilen Hititler güney ve güney - doğu Toroslar'ın dağlık bölgelerine çekilerek yaşamışlar ve her biri bağımsız beylikler kurmuşlardır. Geç Hitit Devletleri MÖ 11. yüzyıldan itibaren hem siyasal hem de kültürel anlamda Arami etkisi altına girdiler ve zamanla Aramileştiler. Geç Hitit Devletleri Urartu ve Asurlular'a bağımlı olarak yaşadılar. MÖ 7. yüzyılda ise Asurlular bu devletlerin siyasal varlığına son verdi. Bu tarihten sonra bu devletlerin her biri Asur eyaleti oldu. Karkamış, Pattin(Unqi), Sam'al, Gurgum, Kummuhu, Milid, Keveh, Hilakku ve Tabal devletleri; Geç Hitit Devletleridir.
Kassitler, Birinci Babil Hanedanı'nın yıkılışından sonra MÖ 1531-1155 yılları arasında Babil topraklarına hakim olan Antik Çağ halkıdır. Orta Kronolojiye göre Kassitler'in Babil yönetimi MÖ 1595'te başlamaktadır.

Ninurta (Sümerce: 𒀭𒊩𒌆𒅁 DNIN.URTA. Anlamı bilinmiyor.) veya bilinen diğer adıyla Ninĝirsu (Sümerce: 𒀭𒊩𒌆𒄈𒋢 DNIN.ĜIR2.SU Anlamı: "Girsu'nun Lordu"), erken Sümerlerde ilk ibadet edilen tarım, şifa, avcılık, hukuk, yazı ve savaşla ilgili antik Mezopotamya tanrısıdır. İlk kayıtlara göre, tarım ve insanları hastalıklar ile demonların güçlerinden koruyan şifa tanrısıdır. Daha sonraki zamanlarda ise Mezopotamya daha askerî bir hâle geldikçe, daha önceki tarımsal niteliklerinin çoğunu elinde tutmakla birlikte savaşçı bir tanrı olmuştur. Baş Tanrı Enlil'in oğlu olarak kabul edilmiştir. Sümerlerdeki ana tapınma merkezi, Nippur'daki Eşumeşa tapınağıydı. Ninĝirsu, Lagaş'ta kendisine ait tapınağı yeniden inşa eden Lagaş Kralı Gudea tarafından onurlandırılmıştır.
Ninurta-apal-Ekur, MÖ 12. yüzyılın başlarında tahtı ele geçirip kendisine "evrenin kralı ve Enlil ile Ninurta tanrılarının rahibi" diyen Asur kralıdır. Saltanatı, Babilli çağdaşları Adad-şuma-usur ile II. Meli-Şipak hükümdarlığına denk gelmesiyle Antik Yakın Doğu kronolojisi için son derece önemlidir.
Ninurta-tukultī-Aššur, MÖ 1133 döneminde kısa süreli Asur kralıdır. Asur Kralı Listesinde 84. sırada yer almakta ve ṭuppišu yani tableti için tahta oturmuştur. Uzun süreli krallık yapan babası I. Aşur-dan'dan sonra gelmiş fakat tahtı, kardeşi Mutakkil-Nusku tarafından çok hızlı bir şekilde gasp edilmiş ve Asur'dan sürülerek Babil sınırındaki Sišil şehrine sığınmıştır.

Sümer ve Akad Kralı, antik Mezopotamya'daki Akad İmparatorluğu hükümdarlarının, sahip oldukları "Akad Kralı" yönetici ünvanıyla "Sümer Kralı" ünvanını birleştirmesiyle meydana gelen bir kraliyet ünvanıdır. Ünvan, Akad'lı Sargon tarafından kurulan antik imparatorluğun mirası ve ihtişamı üzerinde aynı anda bir hak iddia etmiş ve güneyde Sümer ve kuzeyde Akad bölgelerinden oluşan Aşağı Mezopotamya'nın tamamını yönetme iddiasını dile getirmiştir. "Sümer Kralı" ve "Akad Kralı" Ünvanlarının her ikisi de Akad kralları tarafından kullanılmasına rağmen ünvan, Yeni Sümer kralı Ur-Nammu'nun hükümdarlığına kadar birleşik haliyle takdim edilmemiştir. Ur-Nammu, bu ünvanı Aşağı Mezopotamya'nın güney ve kuzey kısımlarını kendi yönetimi altında birleştirme çabasıyla yaratmıştır. Daha önceki Akad kralları, Sümer ile Akad'ı bu şekilde birbiriyle bağlama aleyhinde olabilirler.

Marduk Heykeli ya da bilinen diğer adıyla Bêl Heykeli, Babil antik kentinin koruyucu tanrısı Marduk'un geleneksel olarak şehrin ana tapınağı kabul edilen Esagila'da yer alan bir heykeldi. Babil'de yedi Marduk heykeli mevcutken Esagila'da belirgin bir yere yerleştirilmiş ve şehrin ritüellerinde kullanılmış olan bu heykel, genellikle tanrının ana heykeline atıfta bulunur. Asullḫi olarak da adlandırılan heykel, mēsu adı verilen bir ağaç türünden yapılmış ve altın ve gümüşle kaplanmıştı.

II. Marduk-apla-iddina, aslen güney Babil'de bir zamanlar Sealand yapılan bölgede yerleşik olan Bit-Yakin kabilesinden Keldani liderdir. MÖ 722'de Asur kontrolünden Babil tahtını ele geçirdi ve MÖ 722'den MÖ 710'a ve MÖ 703'ten MÖ 702'ye kadar hüküm sürdü. Saltanatı, bazı tarihçiler tarafından, Babil IX. Hanedanı veya Asur Hanedanlığı içinde, Sealand'ın gayri meşru bir Üçüncü Hanedanı olarak tanımlanır.

Nabû-apla-iddina Babil'in E hanedanının altıncı kralıdır ve en az otuz iki yıl hüküm sürmüştür. Nabû-apla-iddina'nın hükümdarlığının büyük bölümünde Babil II. Aşurnasirpal'in yönetimi altında Asur'da önemli bir rakiple karşı karşıyaydı. Nabû-apla-iddina hem açık bir savaşı hem de önemli miktarda toprak kaybını önleyebildi. Kardeşinin önderliğindeki bir birlik askerini Suhu'daki isyancılara yardım etmek için göndermesi de dahil olmak üzere bazı düşük seviyeli çatışmalar yaşanmıştır. Hükümdarlığının ilerleyen dönemlerinde Nabu-apla-iddina, II. Aşurnasirpal'in halefi III. Salmanasar ile bir antlaşma yapmayı kabul etmiştir. Nabu-apla-iddina, içeride tapınakların yeniden inşası üzerinde çalışmış ve hükümdarlığı sırasında birçok eski eserin yeniden kopyalanmasıyla bir tür edebi canlanma yaşanmıştır.