I. Hindistan-Pakistan Savaşı
I. Hindistan-Pakistan Savaşı | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
1947 Savaşında Hindistanlı askerler | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
• Hindistan | • Pakistan | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
K. Madappa Cariappa | Ekber Han | ||||||
Kayıplar | |||||||
1,500 Ölü ve 3,152 yaralı [2] | 1,500 — 2,633 ölü ve 4,668 yaralı [3] |
Birinci Hindistan-Pakistan Savaşı, Birinci Keşmir Savaşı ya da 1947 Hindistan-Pakistan Savaşı 1947-1948 yılları arasında Hindistan ile Pakistan arasında Keşmir toprakları için gerçekleşmiş olan ilk savaştır.[4]
Savaş öncesi durum
Pakistan ve Hindistan'ın kapladığı ve Asya alt-kıtası veya Hindistan alt-kıtası denen geniş topraklar 18. yüzyılın ortalarından beri İngiltere'nin sömürgesi idi. Büyük Britanya bu toprakları Yedi Yıl Savaşları (1756-1763) sonunda 1763 Paris barışı ile Fransa'dan almıştı. Büyük Britanya Hindistan'ı tam bir sömürge şeklinde idare etmekle beraber, özellikle 18'inci yüzyıldan itibaren yerli halk İngiliz idaresine karşı, zaman zaman çok çetin mücadele etti.[5]
I. Dünya Savaşı sırasında Birleşik Krallık sadece Hintlerden meydana gelen bir askerî kuvvet teşkil etti ve kuvveti özellikle Orta Doğu'da kullandı. Bundan dolayı, İngiltere 1919'da, bazı eyaletlerdeki bir kısım yetkilerini halk tarafından seçilen yerlilere bıraktı. Fakat bu küçük taviz Hindistan halkını tatmin etmekten uzaktı. Kaldı ki şimdi bağımsızlık hareketi de genişlemişti. Bağımsızlık hareketinde Hinduların lideri Mahatma Gandhi ve Kongre Partisi, Müslümanların lideri ise Muhammed Ali Cinnah ve Müslüman Ligi idi. Bu liderlerin İngiliz idaresine karşı mücadeleleri uzun sürdü. İngiltere nihayet 1935'te, halk tarafından seçilmiş üyelerden meydana gelen eyalet meclisleri kurulmasını kabul etti ve 1937'de ilk seçimler yapıldı.[6]
Bütün Asya'daki sömürgelerde olduğu gibi, II. Dünya Savaşında Hindistan halkının bir kısmı Japonya'yı destekledi ve hatta Hindistan Millî Ordusu adı ile bir kuvvet Japonlarla beraber savaştı. Bu durumu gören Birleşik Krallık 1942'de Hindistan üzerindeki kontrolünü daha da gevşeterek, hükûmetin yerli halktan olması esasını getirdi. Sadece savunma ve dışişlerini kendi elinde tuttu. Aynı zamanda yaptığı bir açıklama ile de savaştan sonra Hindistan'a bağımsızlık vereceğini bildirdi.
Bağımsız Pakistan ve Hindistan
Birleşik Krallık gerçekten savaştan sonra sözünü tuttu ve 1947 Ağustosunda Pakistan ve Hindistan adı ile iki bağımsız devlet ortaya çıktı. Müslümanlar Pakistan'ı meydana getirdikleri için, nüfus dağılışı dolayısıyla Pakistan iki topraktan meydana geliyordu. Biri, bugünkü Pakistan olup buna Batı Pakistan deniyordu. Diğeri ise, eski adı Doğu Bengal ve bugünkü adı ile Bangladeş olan Doğu Pakistan idi.[7]
Huzursuzluk başlıyor
Pakistan ve Hindistan bağımsız oldukları günden beri birbirleriyle geçinememişlerdir ve birkaç defa da silahlı çatışmaya girmişlerdir. Bunların ilki de 1947'dedir. Sebebi ise, halkının çok büyük çoğunluğu Müslüman olan, asıl adı ile Jammu ve Keşmir veya kısa adı ile Keşmir'dir.
Pakistan'ın kuzeyinde bulunan Keşmir, bereketli topraklara sahip, buğday ve pirinç yetiştiren 82.000 mil kare kadar büyüklükte bir toprak parçasıdır. Kuzeyde Afganistan'a ve Çin'e, güney ve batısında Pakistan'a ve doğu ve güneyinde de Hindistan'a komşudur. Halkının büyük çoğunluğu Müslüman olmakla beraber, İngiltere 1846'da Keşmir'in idaresini bir Hint Mihraceye vermişti, Hindistan ve Pakistan bağımsız olduklarında, yine bu Mihrace ailesinin idaresindeydi.[8]
Savaş
Savaş Pakistan'ın bağımsızlığından hemen sonra, halkının Müslüman olması sebebiyle Keşmir'e asker sevk etmesi ve Keşmir Mihracesi ile Hindistan kuvvetlerinin karşı koyması ile başladı.
İlk saldırı
Savaş öncesi Pakistan askerlerini sınır şehirleri olan Muzafferabad ve Domel civarında konuşlandırmıştı.27 Ekim 1947'de taarruza geçen Pakistan güçleri müslüman aşiret güçlerinin de desteğiyle kısa sürede sınırı aşarak Muzafferabad ve Dolmen'i ele geçirerek Keşmir Vadisi'ne kadar ilerlediler.Bunun üzerine Keşmir mihracesi Keşmir'i Hindistan'a ilhak ettiğini ilan etti. Bu sırada Pakistan kuvvetleri Poonch Vadisi'ne kadar ilerlemişlerdi.[7]
Keşmir Vadisi Operasyonu
Keşmir'in Hindistan'a katılımından sonra Keşmir'e asker takviye ederek havadan ve karadan saldırı başlatan Hint kuvvetleri Müslüman aşiretleri mağlup ettiler. Outflanking savaş taktiği uygulayan Hint kuvvetleri önce Baramulla daha sonra da Uri şehrini geri aldı.
Bu sırada aşiret güçleri Poonch Vadisi'nde Hint kuvvetlerini kuşatmaya devam ediyorlardı.
Gilgit'te Pakistan milis güçleri ile Müslüman aşiret güçleri ile birleştiler ve Keşmir'in kuzeyini ele geçirdiler. Daha sonra Çitral şehrinin mihracesi de Pakistan kuvvetlerine katıldı.
Poonch Vadisi Saldırısı ve Mirpur'un düşüşü
18 Kasım günü Hint kuvvetleri aşiret güçlerini takip etmeyi bırakmış ve Uri-Baramula şehirlerini geri almıştı. Poonch Vadisi'indeki kuşatmayı kaldırmak ve yardım göndermek isteyen Hindistan güneye asker takviyesine başlamıştı. Poonch'a gönderilen Hint kuvvetleri Poonch'a ulaştılar ancak kuşatmayı kaldıramadılar. Koti'ye gönderilen Hint kuvvetleri de başarılı olamadılar.
25 Kasım günü Müslüman aşiret güçleri Mirpur'u ele geçirdiler.
Jhanger'in Düşüşü ve Naoshera ve Uri Saldırıları
Mirpur'u ele geçiren aşiret güçleri daha sonra Jhanger'e saldırdılar ve burayı ele geçirdiler. Aşiret güçleri daha sonra defalarca Naoshera ve Uri'ye ele geçirmeye çalıştılar ancak başarılı olamadılar. Bu sırada güneyde küçük bir Hint kuvveti Champ'a saldırdı. Bu savaştan sonra Hint kuvvetleri toparlandılar ve karşı saldırıya geçtiler.
Vijay Operasyonu ve Jhanger Karşı saldırısı
7 Şubat günü iyice toparalmış olan Hint güçleri Jhanger ve Rajauri'yi ele geçirmek için karşı atağa geçtiler.Bu sırada Pakistan tarafında bir yandan aşiret güçleri Uri'yi tekrar ele geçirmek için saldırılara devam ediyor, diğer yandan milis güçleri Skardu'yu kuşatıyorlardı.
Hint Bahar saldırısı
1 Mayıs'a gelindiğinde Hint kuvvetleri Jhanger'e giderek daha düzenli saldırılar düzenlemeye başlamışlardı. Keşmir Vadisi'ndeki Tithwail'e saldıran Hint kuvvetleri burayı ele geçirdiler. Pakistan milis güçleri ise bir yandan Hindistan'ın asker sevkiyatı için önemli bir yere sahip olan Kargil'i ele geçirdiler ve Skardu'nun Hindistan ile olan bağlantısını kestiler, diğer yandan ise Himalaya Dağlarını aşarak kuşatma altındaki Leh'e askeri yardımda bulundular.
Gulab ve Eraze operasyonları
Hintler Keran ve Gurais'i ele geçirmek için Keşmir Vadisi'nin kuzeyine saldırılara devam ettiler ve Tithwail'i geri almak için saldıran Pakistan güçlerini geri püskürttüler. Hint kuvvetleri bu sırada Poonch'u tekrar kuşattılar. Hindistan'a bağlı Keşmir eyalet ordusu Skardu'yu geri aldılar ve Pakistan milis güçlerinin Leh'e doğru ilerlemesini engellediler. Ağustos ayına gelindiğinde Pakistan güçleri Skardu'yu tekrar kuşattı ve tekrar ele geçirdi. Bu olay Pakistan kuvvetlerini Ladakh içlerine ilerlemesini kolaylaştırdı.
Bizon Operasyonu
1 Kasın günü Hint tugayı sürpriz bir saldırı düzenleyerek aşiret güçleri ve Pakistan güçlerini geri çekilmeye zorladı. Saldırı sonucunda Pakistan kuvvetleri Skardu'nun kuzeyine çekilmek zorunda kaldılar.
Poonch'un Hint Kuvvetleri tarafından geri alınması
Bizon operasyonundaki başarının ardından savaşta dengeler değişti ve Hint kuvvetleri bütün cephelerde üstünlüğü ele geçirdi. Bir yıllık kuşatmanın sonunda Hint kuvvetleri Poonch'u ele geçirdiler. Himalaya dağlarına ilerleyen Hint kuvvetleri sonunda Pakistan'a bağlı milis güçlerini mağlup etmeyi başardılar. Kuzeye ilerleyen Hint kuvvetleri Dras'ı geri aldılar.
Ateşkes öncesi son durum, ateşkes ve ateşkes sonrası durum
Savaş devam ederken Hindistan başbakanı Jawaharlal Nehru BM'den Keşmir'e müdahale etmesini istedi. Birleşmiş Milletler araya girdi ve Keşmir'de plebisit yapılarak halkın oyuna başvurulması şartı ile, bir ateşkes sağladı. Savaşın başında üstün durumda olan ancak daha sonra üstünlüğü kaybeden Pakistan bu çatışmada Keşmir'in ancak küçük bir kısmını ele geçirebilmiş, büyük kısım Hindistan'da kalmıştı. Bu sebeple, Hindistan bugüne kadar elinde tuttuğu Keşmir topraklarında plebisite yanaşmamıştır. Fakat Keşmir meselesi de, Pakistan-Hindistan münasebetlerinde bir çıbanbaşı olarak devam edecekti. Bu iki ülkenin takip ettikleri dış politikaları da, bunları birbirinden uzaklaştırdı. Hindistan başlangıçtan itibaren tarafsızlık veya bağlantısızlık veya bloksuzluk politikasına bağlandığı gibi, Kongre Partisinin sosyalist muhtevalı bir programa sahip olması Hindistan'ı Sovyet Rusya'ya yaklaştırmıştır. Ayrıca, bu yaklaşmada, Sovyet Rusya'dan duyulan çekingenlik ve bu süper devletle herhangi bir çatışmaya girme endişesi de, rol oynamıştır.
Buna mukabil Pakistan Batı yanlısı bir politika takip etmiş ve 1954 Şubatından itibaren ABD'den askeri yardım almaya başlamıştır. Esasında bu askeri yardım, herhangi bir komünist tehlikesine karşı kuvvetlenmek için alınmakta idiyse de, o günden bugüne Hindistan Pakistan'ın en ufak bir şekilde silahlanmasını dahi tepki ve endişe ile karşılamıştır.
1955 Eylülünde Pakistan'ın Bağdat Paktı'na üye olmasıyla, Hindistan ile Pakistan'ın yolları iyice ayrılıyordu. Ayrıca, bu gelişmeden sonra Sovyetler, gerek Keşmir meselesinde, gerek Pakistan'la olan diğer çeşit anlaşmazlıklarda daima Hindistan'ı destekleyeceti.1955'te Kruşçev şöyle diyordu: "Keşmir meselesi zaten Keşmir halkı tarafından çözümlenmiştir. Keşmir halkı kendisini Hindistan Cumhuriyetinin ayrılmaz bir parçası olarak telakki ediyor. Sovyet hükûmeti Keşmir meselesinde Hindistan'ın politikasını desteklemektedir".
1959 Martında Çin'in Tibet'i işgal edip burasını kendi sınırları içine katması ve Dalai Lama'nın da Hindistan'a sığınması, Çin-Hint ilişkilerini bozarken ve ikisi arasında sınır çatışmalarına kadar giderken, Pakistan-Çin münasebetleri bir yakınlaşma gösterdi. Pakistan, Çin'de, Hindistan'a karşı bir denge unsuru gördü. Diğer taraftan, Amerika'nın bu sırada can düşmanı olan Çin'in Hindistan için bir tehlike haline gelmesi üzerine, Amerika Hindistan'ı destekledi. Bu ise, Pakistan'da Amerika hakkında bazı şüpheler uyandırdı. Onun içindir ki, 1962 Ekiminde Çin Hindistan'a saldırdığı zaman, Pakistan basını Çin'i desteklemiştir. Pakistan bununla da yetinmedi ve Pakistan'ın Gilgit eyaleti ile Çin'in Sinkiang eyaleti arasında bulunup iki ülke arasında anlaşmazlık konusu olan sınır, 1962 Aralık ayında kesin şekle kavuşturuldu. Bu konuda 28 Aralık 1962'de yayınlanan bildiride, taraflar bu anlaşmazlığı kısa sürede çözmekten ve bu çözüm için de barışçı yolları kullanmaktan duydukları memnuniyeti ifade ediyorlardı.
Pakistan, Çin-Hint savaşından ve bu savaşta Hindistan'ın yenilmesinden yararlanarak Keşmir meselesini de halletmek istedi. Bu amaçla 1962 Aralık ayı sonundan 1963 Mayıs ortalarına kadar, iki taraf arasında karşılıklı ziyaretler yapıldı. Fakat bu ziyaret ve müzakerelerden hiçbir netice çıkmadı.
1963 yılı Çin-Pakistan münasebetlerinin gelişmesi bakımından çok verimli oldu. O kadar ki, Çin Başbakanı Chou Enlai 1964 Şubatında Pakistan'ı ziyaret ettiğinde, ilk defa Keşmir meselesinde açık ve kesin olarak Pakistan'ı destekledi ve Keşmir'de plebisit yapılmasını istedi. Hindistan'ın buna cevabı ise, 1964 yılı Aralık ayında, Keşmir'i Hindistan'ın ayrılmaz bir parçası ilan etmek oldu.
Kaynakça
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 20 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Haziran 2012.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 5 Temmuz 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ekim 2020.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 7 Aralık 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Haziran 2012.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 17 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Haziran 2012.
- ^ http://books.google.com.tr/books?id=5uXgQwAACAAJ&redir_esc=y []
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 18 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Haziran 2012.
- ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 13 Haziran 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Haziran 2012.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Haziran 2012.