İçeriğe atla

Hülle

Hülle, bir erkeğin, üç talakla boşadığı eşi ile tekrar evlenebilmesi için, o kadını rızasıyla başka bir erkekle nikahlayıp, bir geceliğine zifafa sokması demektir.

Üç talâkla boşanmış olan kadını, (Zevciyet muamelesi olmadan, eski kocasıyla evlenemez) hadisinin mucibince hülle yapmak isteyen ikinci kocanın birleşme olmadan sadece halvette bulunmasıyla ilk kocaya helâl olmaz. (Mecmuai zühdiyye)

Şayet o erkek zifaftan sonra boşarsa, o zaman bu kadın da isterse ilk kocasıyla evlenebilir. Böyle bir uygulama ise bir erkek için zillettir, aşağılıktır. Allah'ın, erkeklere boşamak hakkını verdi ise de, bu hakkı gelişigüzel kullanmamaları ve kadınlar, erkeklerin elinde oyuncak olmamaları için, erkeklere bu hülle zilletini yüklediğine inanılır. Hülle korkusundan bir erkek, boşama lafını ağzına bile alamaz. Aile arasında boşamanın şakası da olamaz.

Hülle için, hileye baş vuranlar olmuş, iddet beklemeden evlenmek caiz değil iken, nikah yapanlar çıkmıştır. Bu gece evlenip sabah boşayacak kiralık adam aramışlardır. İslam'da böyle geçici nikah yoktur. Biri ile anlaşıp bu gece evlen, yarın boşarsın diye bir anlaşma yapmak, yani belli bir süreliğine evlenmek sahih değildir. Muhammed'in, hülleciyi kiralık teke olarak vasıflandırıp şöyle dediği nakledilmiştir: "Hülle yapana da, yaptırana da Allah lanet etsin." (İbni Mace, Taberani, Hâkim, Beyheki)

Boşadığı kadını kiralık tekeye nikahlayan kişi zillete düştüğü gibi, kiralık teke de, nikahladığı karısını sabahleyin boşayıp ona vermekle de aynı zillete düşmüş oluyor. Müslüman bir erkek, hanımına, ric'î veya bâin üç talak verirse, yani başka başka üç zamanda birer kere boşarsa yahut bir defa, “Üç kere boşadım” derse, eski nikâh büsbütün bozulur. Bu kadını tekrar alabilmesi için, hulle lazım olur. Bu kadın, iddet zamanı içinde, hiç kimse ile evlenemez. Hulle demek, kadın başka erkekle nikâhlanıp, düğün olup, vaty olup, o erkek de boşayıp ve bundan sonra, tekrar iddet zamanı geçmek demektir. Ancak bundan sonra, birinci kocası, yeni bir nikâh ile tekrar alabilir. Bu ise, bir erkek için zillettir, aşağılıktır. İnanca göre Allah, erkeklere boşamak hakkını verdi ise de, bu hakkı gelişigüzel kullanmamaları ve kadınların, erkeklerin elinde oyuncak olmamaları için, erkeklere bu hulle zilletini yüklemiştir. Hulle korkusundan Müslüman bir erkek, boşama lafını ağzına bile alamaz. Aile arasında boşanmak lafının, şakası bile olamaz.[1]

Popüler kültürde

Reşat Nuri Güntekin tarafından yazılan "Hülleci" adlı bir tiyatro oyunu bulunmaktadır. Oyun, "Duvaksız Gelin" adıyla Adolf Körner yönetmenliğinde sinemaya uyarlanmıştır. Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Gulyabani isimli romanından uyarlanan Süt Kardeşler filminde de Afife adlı karakter, hülle yüzünden bir türlü gerçek kocasına kavuşamamaktadır.[2]

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 22 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Mayıs 2022. 
  2. ^ "Süt Kardeşler filminin bilinmeyenleri". a Haber. 27 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Temmuz 2018. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Timur</span> Timur İmparatorluğunun kurucusu ve ilk hükümdarı (1336–1405)

Timur sonrasında Timur Küregen, Timurlu İmparatorluğu'nun kurucusu olan Türk veya Türk-Moğol asker ve komutan. 1370'ten itibaren düzenlediği seferlerle günümüzdeki Orta Asya, Rusya, İran, Hindistan, Afganistan, Kafkasya, Ortadoğu ve Anadolu'nun büyük bir bölümünü ele geçirmiştir. Çağatay ulusunu oluşturan boylardan Barlaslar'ın önderi olan Turagay ile Tekina Hatun'un çocuğu olarak 1336'da Semerkant yakınlarındaki Şehr-i-Sebz'e bağlı Hoca Ilgar köyünde dünyaya gelen Timur, 1370'te Çağatay Hanlığı'nın batısını denetim altına alan askeri bir lider olarak kendini göstermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Şeriat</span> İslamî hukuk

Şeriat, Kur'an âyetleri ile Muhammed'in söz ve fiillerinden oluşan naslardan alimler sınıfının (Fukaha) çıkarımları (istinbat) ile oluşturulan dinî kanunlar toplamıdır. İslam'da ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili tüm kavram ve kuralları kapsar. Tarihsel seyir içerisinde kanun ve kuralların teorik (usul) ve pratik uygulama (füru/fetva) çalışmaları ile ilgilenen ve isimleri öne çıkan kişiler adına belirli toplum ve devlet yönetimlerinin de tercihlerini yansıtan fıkıh mezhepleri ortaya çıkmış, ancak şeriat hiçbir zaman tek başına geçerli bir hukuk sistemi olmamış, Ömer veya Emevilerden itibaren "örfi hukuk" ile birlikte kullanılmıştır. Şeriat’ın "insanlar arası ilişkiler bölümü” 1850’lerden itibaren “İslam hukuku” olarak yeni bir isimle sunulmaya başlanır. İslam hukukunda yer yer modern hukukla benzer argümanlar kullanılmasına rağmen aralarında bir takım temel farklar vardır. İslam'da hukuki argümantasyon olarak -insanların birbirlerinin maddi ve manevi alanlarına girmelerini yasaklayan- hak ve -üst makamın alt grup insanlara dengeli davranmasını içeren- adalet kavramları ön plana çıkarılır. Buna göre amirler emirleri altında bulunan insanların gözetimi ve onlara karşı adaletli olmakla, yönetilenler ise onlara itaatle yükümlüdürler. Adaletten sapan amire itaat edilip edilmeyeceği tartışmalıdır. Ayrıca bu anlayışta insanlar Allah'ın kulları (İbadullah) olmakta, şeriat onlara karşı adaletli davranmayı gerektirse bile eşit davranmayı gerektirmemektedir. Şeriat ile modern hukuk arasındaki farklardan belki de en önemlisi, insanların eşit ve özgür bireyler oldukları temelinde geliştirilen modern hukuktaki insan hakları kavramına karşılık, şeriat anlayışında bireysel özgürlük kavramı bulunmamasıdır. Dinî edebiyat ve söylemlerde sıkça kullanılan özgür irade kavramı günlük yaşam tarzını seçebilmesinde değil, kader karşısında insanın uhrevi sorumluluğu bağlamındaki felsefi tartışmalarda görülür. Kur'an'da 30 ayette tekrarlanan ve İslamcılığın temel motivasyonlarından birisi olan “şeriatta kötü olarak tanımlanan durumlar için güç kullanımı kişilerin ev, elbise, beden ve ibadet–inanç gibi özel alanlarına girmeyi gerektirse bile bu kişilerin (kul) hakkına tecavüz olarak değerlendirilmez.

<span class="mw-page-title-main">Cinsel ilişki</span> üreme, cinsel zevk veya her ikisi için gerçekleştirilen çiftleşme eylemi

Cinsel ilişki, cinsel birleşme, çiftleşme, vajinal seks veya sadece seks, bir erkeğin sertleşmiş penisinin, uyarılmış bir kadın vajinasının içine girmesini kapsayan, cinsel zevk ya da üreme amaçlı yapılan bedensel ilişkidir. Bunun yanı sıra, diğer penetrasyon tehlikesi içeren anal seks, oral seks, parmaklama, dildo kullanma gibi cinsel aktiviteler de eşcinsel veya heteroseksüel olmasına bakılmaksızın bir cinsel birleşme olarak kabul edilirler.

Müt'a veya muta nikâhı, ilk Müslüman toplumunda ve günümüzde bazı Şii mezheplerinde uygulanan kadın ve erkeğin belirli bir süre ve ücret karşılığında anlaşarak başlattıkları bir evlilik çeşididir.

Mü'minlerin Anneleri, Kuran'a göre İslam peygamberi Muhammed'in eşlerini tanımlamak için kullanılan ifadedir. İslam peygamberi Muhammed'in farklı kaynaklarda geçen değişik isimlere göre 9 ile 19 arasında kadınla evlendiği düşünülmektedir. İranlı araştırmacı Ali Deştî ise Muhammed'in evlendiği 23 kadının listesini vermiştir. Evlilik olarak kaydedilen kadınların arasında cariye ve savaş esirlerinden hediye edilen isimler de bulunmaktadır. Bunlar evlilik olarak kaydedilse bile İslam kültüründe cariyelerin statüsü ayrıdır ve bu kadınlarla cinsel beraberlik için nikâh işlemi yapılmaz.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da kadın</span> İslam toplumlarında kadının yeri

Müslüman kadınların deneyimleri farklı toplumlarda ve aynı toplum içinde büyük farklılıklar gösterir. Ortak yönleri ise, hayatlarını değişen derecelerde etkileyen, aralarındaki geniş kültürel, sosyal ve ekonomik farklılıklar arasında köprü kurmaya hizmet edebilecek ortak bir kimlik veren İslam dinine bağlılıklarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Zeyneb bint Cahş</span> İslam peygamberi Muhammedin eşlerinden biri

Zeyneb bint Cahş, İslam peygamberi Muhammed'in kuzeni ve yedinci karısıdır. Aynı zamanda Muhammed'in evlatlığı Zeyd'in eski eşidir. Müslümanlar arasında "Müminlerin Annesi" (Ümmü’l-Müminin) ve "Miskinlerin Annesi" (Ümmü’l-Mesâkîn) olarak anılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Yüksel Gözen</span> Türk oyuncu

Yüksel Gözen, Türk sinema ve tiyatro oyuncusudur.

<span class="mw-page-title-main">Gerdek</span> bir evliliğin veya ilişkinin parçası olarak ilk seks eylemi

Gerdeğe girmek veya zifaf, gelin ile damadın evlendikten sonraki ilk cinsel ilişkilerini tanımlar. Bu ilişkinin gerçekleştiği gece ise gerdek gecesi ismi altında bilinir. Gerdek ile ilişkili gelenek ve ritüeller kültürel ve dinî özelliklere göre farklılık göstermektedir. Gerdeğin gerçekleştiği yer gerdek damı, gerdek odası veya gerdek evi gibi isimle altında bilinmektedir.