Hurri mitolojisi
Hurri mitolojisi, Yakın Doğu'nun Bronz Çağı halkı olan Hurrilerin çok tanrılı diniydi. Bu insanlar geniş bir alana yerleştiler, bu nedenle aralarında, özellikle Nuzi ve Arrapha çevresindeki doğu Hurrialılar ile Suriye ve Anadolu'daki batı Hurrileri arasında farklılıklar vardı. M.Ö.14. Yüzyıldan itibaren Hurri dininin Hitit dini üzerinde güçlü bir etkisi olmuştur ve Hurri panteonu, Yazılıkaya'daki önemli Hitit tapınağında 13. yüzyıl kaya kabartmalarında tasvir edilmiştir.
Hurri dini, geniş bir alanda kolonize olan Hurrilerin kendi düşünsel özellikleriyle yerel inançları birleştirmesiyle oluşmuştur. Hurri dini çoğunlukla yabancı tanrılarla var olmuş ve zaman içerisinde birçok tanrıyı kendi panteonuna ekleyip biçimlendirmiştir. Hurri rahipler en çok Mezopotamya dinî ve edebî eserlerini taklit etmişlerdir. Hurri dininde Sümer-Akad etkileri ve Sami-Suriye etkilerine yoğunlukla rastlanılır. Bu unsurlar direkt olarak alınmayıp kendi kültürel unsurlarına göre bir düzene oturtulmuştur.
Hurri dininde tanrısal varlıklar isim yerine isim gibi görev yapmak üzere niteleme sıfatlarıyla anılmışlardı. Buna örnek olarak allani (hanımefendi), mušuni (âdil düzenleyici) verilebilir. Ayrıca sonuna -bi ve -lı ekleri eklenerek oraya ait, oradan gelen kimse olarak belirli bir bölgeye ait edilmişlerdir. Tanrıların isimleri incelendiğinde Aryan kökenlerine ait unsurlar görülür. Hurri dininde sık görülen unsurlardan biri de ikiliklerdir. Çeşitli tanrıların birleşerek ikili olduğu görülmektedir. Bunun güçlü bir tanrının diğer bir yönünü vurgulamaya ilişkin yapılmış olduğu düşünülmektedir. Tanrı ikiliklerinin dışında kişiliği olmayan varlıklara da ikilik verildiği görülmüştür. Bunlar; yer ve gök, dağlar ve ırmaklardır. Ayrıca kült araç ve gereçleri kutsanmış ve onlara da kurbanlar sunulmuştur. Hepat'ın tahtı, yatağı taburesi buna örnek gösterilebilir. Tanrıların gücüyse sınırlıydı. Etkilerinin başlayıp biteceği yerler belliydi. Kumarbi destanında en ufacık bir tehdit karşısında korkmaları dinî unsurların insani duygulardan ayrılmadığını gösterir.
Kanıt
Hurriler, Kuzeybatı Mezopotamya'ya ve daha sonra da Kuzey Suriye bölgesine yayılmışlardır. Doğu Kafkasya kökenli dinî inanışlarını da beraberlerinde getirmişlerdir fakat Mezopotamya halkıyla etkileşime geçmeleriyle birlikte yerel uygarlıklara ve kültürlere boyun eğmek zorunda kalmışlardır. Bu asimilasyon sürecinin ardından Hurri bölgesinde varlığını sürdüren tanrılara Mezopotamya ve Suriye kökenli adlar verilmeye başlanmıştır. Aynı şekilde, daha sonra farklı kökenlere sahip ama tipolojik açıdan benzer tanrısal varlıkların birbirlerine uyarlanmalarının bir sonucu olarak eski Hurri tanrılarının doğaları ve işlevleri de değişmiştir.
Hurrilerin inançları Zagros Dağlarından Anadolu'ya kadar geniş bir alana yayılmış olmasına rağmen doğu ve batı panteonları arasında yerel kültürlerle etkileşimler sonucu meydana gelmiş farklılıklar göz ardı edilemeyecek ölçüde büyüktür. Ancak Hurrilerin ilk ortaya çıkış alanları olan Kafkasya veya daha büyük bir ihtimalle Güney Kafkasya'da ve Kuzey Mezopotamya'da mevcut Hurri tanrıları ve kültleri ile ilgili çok az şey bilinmektedir.
Hurri tanrılarının ana grubu fırtına tanrısı Teşup, onun eşi Hepat ve kardeşi Şauşka'dır. Bu üçlü grup daha önceden Hurrilern Kuzey Suriye'deki merkezi haline geldiğinde Halabiye'de oluşmuştur. Hurri tanrılarının diğer Suriye şehirlerinde farklı şekilde ortaya çıkması ilgi çekicidir; örneğin, Alalah panteonunun başında fırtına tanrısı ve İşhara gelmektedir. MÖ 3. binyılda Teşup halen Hurri panteonundaki en yüce konumu elde edememiş durumdadır. Teşup kültü MÖ 2. binyılın başında yayılmaya başlar. Köken olarak fırtına tanrısı kült merkezinin, Mezopotamya'nın kuzeyinde yer alan dağlık bölge Kumme olduğu düşünülmektedir. Tanrının bu şehirle olan bağlantısı mitlerde ve kültlerde yaşamıştır.
Hurri tanrıları çok geniş bir coğrafyaya yayılmıştır ve onların oluşup şekillenmesinde Kuzey Suriye ve Kizzuvatna çevresi son derece belirleyici olmuştur. Halep kenti Hurri tanrılarının Ugarit ve Hattuşa'ya aktarılmasında merkezi bir rol oynamıştır. Ugarit ve Hattuşa çivi yazılı arşivleri ile Yazılıkaya açık hava tapınağı, uzun bir geçmişe sahip Hurri tanrılarının Geç Tunç Çağı'ndaki görünümünü ortaya koymakta ve onların daha önceki zaman dilimleri ile bağlantısını kurmamıza aracılık etmektedirler.
Büyü, fal, adak ve bayramlar
MÖ 1400'lerde Luvi ve Hurri etkisinde olan Kizzuvatna bölgesi, Hurrice ve Luvice konuşulan bir bölgedir. Hitit ülkesini de önemli derecede etkileyen bu bölge, büyü ve tedavi ile ilgili ritüellerin ortaya çıktığı bir yerdir. Hurrilerin tarih sahnesindeki önemini Hitit belgeleri sayesinde belgelenebilmekte olup Hurrilerin Hitit ülkesine etkisi ile ilgili metinler bu konuda ön plana çıkmaktadır. Ayrıca bu belgeler Hurri kültürünü de ortaya koymaktadır. Hurrilerin Hititler üzerinde büyük bir etkisi söz konusudur ve bu etki büyü ve fal kısmında da görülür. Öyle ki Hitit ülkesinde büyünün rolü Orta Hitit döneminden itibaren iyi bir şekilde belgelenmiş olup Hititlere büyü kavramı öncelikle Anadolu'nun güney ve güneydoğusundan yani Kizzuvatna'dan girmiştir. Boğazköy'de bulunan Hurrice-Hititçe ikidilli belgeler, Hurrilerin Orta Hitit dönemi ve belki de Eski Hitit döneminden itibaren Hititlere etkilerine ilişkin bilgiler vermektedir.
Hurri ülkesinin dinsel kültürü hakkında bilinenlerin çoğunluğu Hurrice yazılmış belgelerde yer almıştır. Bazı eski verilere göre günümüze kadar gelen mitolojiler Hurri kökenli idiler. Bu mitoloji tanrılarının çoğu insanca yaşamakta, insan gibi görülmekte ve sık görülen biçimde ölümlü olarak tanıtılmaktadırlar. Onlar da insanlar gibi doğuyor, büyüyüp evleniyor, çocuk sahibi oluyor ve de sık görülmese de gömülüyordu. Hurri tanrıbilimi, mitolojisi, kültleri ve dinsel ayinleri homojen bir sistem oluşturmaz; kolonize oldukları geniş alanlara ve etkisi altında kaldıkları kültürel etkilerin çeşitliliğine bakarak da bu beklenmez. Tarihin akışında yabancı tanrılarla var olmuşlar ve onları kendi panteonlarına eklemişlerdir ya da onları benzer özelliklerdeki kendi tanrılarıyla tanımlamışlardır. Hurri rahipler Mezopotamya dinî edebiyatının eserlerini taklit etmiş ve Hurri tanrılarını Mezopotamyalı tanrılarla tanımlayarak bu eserleri zenginleştirmişlerdir.
Hurriler çoğunlukla antik Yakın Doğu kehanet teorileri ve pratiklerinde aracı rolü oynamış gibi görünmektedir. Babil kehanet denemelerini kendi dillerine çevirmişler ve bir Mezopotamya geleneği olan iç organların hepatoskopik incelemesini kendilerine uyarlamışlardır; Hititler ise bu tür sanatları doğrudan Hurrilerden öğrenmişlerdir. Hattuşa'da yazılmış en eski Hurrice metinlerde bile kehanet denemeleri vardır. Bir kehanete varmak için Hurriler, hepatoskopi ile iç organların yorumlanmasının özel durumla bağlantılı olarak bir kombinasyonunu tercih ediyorlardı. Bu kombinasyon büyük olasılıkla hepatoskopinin antik Yakın Doğu'daki en erken formunu temsil eder. Mezopotamya topraklarında, tamitu tipindeki Akadca metinlerde Şamaş ve Hadad'da koyunun ciğerinin durumuna göre teşhis koyularak yanıt verilen kehanet araştırmalarında ortaya çıkmıştır.
Hurri ölü ayinleri hakkında nerdeyse hiçbir şey bilinmemektedir. Kral Parrattarna'nın öldükten sonra yakılışından bahseden sıkça başvurulan bir metnin yanlış yorumlanmış olduğu anlaşılmıştır. Mittani Kralı Tuşratta firavuna yazdığı mektuplardan birinde büyük babası için bir karaşk yaptırtmak istediğinden bahseder; bu olasılıkla ölü için bir tapınak ya da bir tür mozole olmalıdır. Bir Nuzi metninde gönderme yapılan ölülerin ruhlarının figürcükleri ölmüş atalara belli bir ilgi ve saygının varlığını düşündürür. Ancak, ölüler için ayinler ve gömme gelenekleri hakkında, özellikle de arkeolojik bakış açısından genel bir fikir edinebilmek için Yukarı Mezopotamya bölgesindeki Hurri yerleşim yerlerinde yapılmakta olan son kazılardan çıkacak sonuçları beklenmelidir.
Anadolu'nun güneydoğusundaki Kizzuvatna, MÖ 1400'lerde Luvi ve Hurri etkisinde olan bir bölge olarak ortaya çıkar. Hitit toplumunda yer alan büyü uygulamalarının büyük çoğunluğunun Hurrice ve Luvice konuşulan bu Kizzuvatna bölgesinden aldıkları anlaşılmaktadır. Bu sebeple büyüyle tedaviyi içeren ritüellerin büyük bir kısmı Luvi ve Hurri ortak kültürünü yansıtan Kizzuvatna kökenli metinlerdir. Kizzuvatna'dan günümüze birçok ritüel ulaşmıştır. Bu metinlerde kullanılan kelimeler ve ifadelerin de Luvice ve Hurrice etkisinde olduğu görülmektedir. Örneğin bunlarda Hurrice tanrı adları yanında Hurrice kavramlar ve yine Luvice kısımlara rastlanmıştır.
Tanrılar
Hurrililer, başta Mezopotamya ve Suriye olmak üzere farklı kültürlerden gelen çok sayıda tanrıya tapıyorlardı. Zamanla birçok tanrı Mezopotamya ve Suriye tanrılarıyla birleştirildi; örneğin, Šauška Ninevehli Inanna ile, Teššub Aleppo ile özdeşleştirilmiştir, Kušuḫ ile ay tanrısı Sim ve Güneş tanrısı Šimige ile Samas Sippar arasında.[1] Bu senkretizm, batı Hurrililer arasında Teššub'un eşi olarak Suriyeli Ḫebat, ay tanrısının karısı olarak Nikkal ve güneş tanrısının karısı olarak Aya gibi tanrıların yerli ortaklarını da içerdi.
Hurrililerin baş tanrısı, hava tanrısı Teššub'du. Tüm Hurrililer ayrıca aşk ve savaş tanrısı Šauška'ya, bereket tanrısı Kumarbi'ye, ay tanrısı Kušuḫ'ya ve güneş tanrısı Šimige'ye taptılar.[2] Sadece batı Hurrililer Ḫebat'a ve Suriye kökenli oğlu Šarruma'ya taptılar. Diğer önemli tanrılar ana tanrıçalar Ḫudena Ḫudellura, Suriye yemin tanrıçası Išḫara ve Kubaba'nın yanı sıra Mezopotamya'nın bilgelik tanrısı Ea (Eya-šarri) ve ölüm tanrısı Ugur da sayılabilir .
Tek bir tarikatı paylaşan ikili veya çifte tanrılar da Hurrililer için tipiktir. Örneğin Ḫebat ve oğlu Šarruma, ikili Ḫebat-Šarruma'yı oluşturdu.[3]
Mitoloji
Hurrililer, efsanelerinin Mezopotamya ve Suriye etkilerinin açık olduğu edebi açıklamalarını yaptılar. En önemli mitler, UgariticBaal'ın nasıl tanrıların hükümdarı olduğunu anlatır. Benzer şekilde, Kumarbi Döngüsü, Teššub'un gücünü nasıl kazandığını ve sağlamlaştırdığını anlatıyor (bu nedenle bazı bilim adamları bunu Teššub Döngüsü olarak adlandırıyor).[4] Döngü, Teššub'un doğumunu ve doğumunu kaydetmeden önce, tanrıların krallarının (Alalu, Anu ve Kumarbi) birbirini izleyen krallarının ve onların savaşlarının hızla anlatıldığı "Cennetin Krallığı" mitiyle başlar. Aşağıdaki efsaneler Kumarbi'nin Teššub'u yok etmek için nasıl daha güçlü rakipler yarattığını anlatıyor. Bunlar arasında Ušḫuni ("gümüş"), su ejderhası Ḫedammu ve son olarak kaya canavarı Ullikummi de var. Ayrıca, geçici olarak tanrıların kralı olarak atanan ancak ilahi sunuları ihmal eden koruyucu tanrı efsanesi de vardır. Maalesef mitlerin çoğu yalnızca parçalar halinde aktarılıyor.
paralel olan Kumarbi Döngüsünü oluşturur. Baal Döngüsü, Ugaritik hava durumu tanrısıBu döngü, Hesiodos'un Theogonia'sindea anlatılan Yunan tanrıları hakkındaki mitlerin kaynağı olabilir.
Efsanelere ek olarak, Appu ve iki oğlunun tarihi, "Yanlış" ve "Doğru" ve Güneş tanrısı ve ineğin hikâyesi gibi anlatılar ve efsaneler de vardır. Her iki efsanede de Güneş tanrısı genç bir adam olarak görünür. Bu kategoride kahramanlık destanlarının izleri var.
Kozmoloji
Hurrililer Dünya'ya ve Cennete tanrılar (eše ḫavurne) muamelesi yaptılar, ancak bunlar antropomorfik tanrılar olarak tasvir edilmediler. Yaratılışından bu yana, Dünya ve Cenneti bakır bir orakla birbirinden ayırması amaçlanan dev Ubelluri'nin omuzlarına yaslanmışlardı. Yazılıkaya'nın kabartmalarında yeryüzünde ayakta duran iki boğa adamı göğü kaldırmıştır.
Uygulama
Hurrililer, tanrılarına tapındıkları tapınaklar ve mabedler inşa ettiler. Tütsü brülörleri ve sunulan tabaklar gibi kült aletlerini ve Tešub'un silahları ve Ḫebat'ın yatağı gibi ilahi sembolleri tanrılaştırdılar. Tanrıların resimleri temizlendi, mesh edildi ve giydirildi. Hurri tanrılarının Mezopotamya dininde veya Eski Mısır dininde olduğu gibi belirli "ev tapınakları" olmadığı görülüyor. Bazı önemli kült merkezleri Kizzuwatna'daki Kummanni ve Hitit Yazılıkaya idi . Harran en azından sonradan Ay tanrısının için dini bir merkez olduğunu ve Shauskha önemli tapınağı vardı Nineve şehir Hurri egemenliği altında iken. MÖ 3. binyılın sonlarında Urkesh'te bir Nergal tapınağı inşa edildi. Kahat kasabası, Mitanni krallığında dini bir merkezdi.
Büyü, dini uygulamanın önemli bir parçasıydı. Yağmur ritüellerinin özellikle önemli bir rolü vardı. Hurri büyülü uygulamaları genellikle Mezopotamya uygulamalarına çok benzer ve bu, hepatoskopinin önemli bir rol oynadığı Hurri kehanet uygulamaları için de geçerlidir.
Kaynakça
- ^ Piotr Taracha: Religions of Second Millennium Anatolia, (2009), p. 127
- ^ Piotr Taracha: Religions of Second Millennium Anatolia, (2009), p. 118
- ^ Marie-Claude Trémouille, "dḪebat. Une divinité syro-anatolienne." In: Eothen. 7, 1997, pp. 189f.
- ^ Piotr Taracha: Religions of Second Millennium Anatolia. (2009), p. 92
İşbu madde Leyla Murat Karakurt tarafından CC BY 4.0 lisansı altında yayımlanan metin içermektedir.