İçeriğe atla

Hukuk devleti

Hukuka bağlılığına göre devletler

Hukuk devleti, sınırları içerisinde kamu erkinin değişmezlik ve süreklilik temeline dayalı olarak değer ve hukuk düzenine bağlı olduğu bir devlet şeklidir. Mutlakiyetçi devletlerden farklı olarak devlet gücü, vatandaşları keyfi uygulamalardan korumak amacıyla yasalar yardımıyla tanımlanır (Şekli Hukuk Devleti kavramı). Modern anlayış temelindeki bir hukuk devleti bunun dışında maddi anlamda adaletli bir düzenin yaratılması ve korunmasını hedefler (Maddi Hukuk Devleti kavramı). Nesnel değer yargıları bireylerin öznel haklarından farklı olarak, belirlenmiş prensipler aracılığıyla kanun koyucunun sınırlanması işlevi görürler.

Hukuk devleti, toplumsal örgütlenme tarzının yukarıda ele alınan aşamalardan geçtikten sonra ulaştığı çağdaş ve en ileri düzeyi olduğu kabul edilir.[1]

Kavram

Hukuk devleti kavramı hukukçu ve Prusya Kraliyet Parlamentosu Milletvekili Otto Baehr tarafından kullanıldı. 1864 yılında yayınlanan 'Der Rechtsstaat- eine publizistische Studie' (Hukuk Devleti - Yazılı bir araştırma) adlı makalesinde ülkesindeki zamanına göre ilerici yasalardan yola çıkarak idari tasarrufları mahkemelerce denetlenen bir devlet tanımı yaptı. Baehr'e göre hukuk devleti özellikle bağımsız mahkemelere gidebilme hakkını kapsamaktadır.

Tarihsel gelişimi

Hukuk devleti anlayışına, tarihi süreç içerisinde belirli devlet anlayışları tecrübe edilerek ulaşılmıştır. Bu devlet anlayışları; mülk devleti anlayışı, polis devleti anlayışı ve hazine teorisidir.

Mülk devleti

Orta Çağ'da hakim olan bu anlayışa göre devlet kralın mülkü olarak görülüyordu. Ülkenin en büyük toprak sahibi olan kralın yanında feodal derebeyleride, yetki ve kamusal ayrıcalıklarını sahip oldukları topraklarından alıyorlardı ve bu yetkilerini miras veya sözleşme yoluyla devredebiliyorlardı. Kral ve feodal beylerin yetkilerini sınırlayan ve denetleyen bir idare hukuku yoktu. Bu yetkiler doğal hukuk ile sınırlandırılmaya çalışılıyordu.

Kral ve feodal beyler mülkiyet hakkından kaynaklı olarak özel hukuka tabiydiler. Bu dönemde yasal olarak kazanılmış haklara saygı ilkesi vardı, ancak zamanla istisnai durumlarda kral bu kazanılmış haklara, üstün bir hakka sahip olduğu ileri sürülerek müdahale edebilmiştir. Zamanla bu anlayışın yaygınlaşması üzerine polis devletine yaklaşılmıştır.[2]

Polis devleti

Bu anlayış ilk kez Almanya'da ortaya çıkmıştır ve feodal düzenden mutlakiyetçi yönetim anlayışına geçiş dönemidir. Polis devleti, toplumun refahı ve geleceği için her türlü işlemi yapabilen ve bu gayeyle kişilerin hak ve özgürlüklerine istediği gibi müdahale edebilen ve bunları yaparken hiçbir hukuk kaidesine bağlı olmayan devlet anlayışıdır.[3] Polis devleti kavramındaki polis kelimesi bugünkü kolluk görevi gören polisi değil, devletin tüm faaliyetlerini ifade etmektedir. Devletin bu eylemleri yapabilmek için sahip olduğu denetimsiz ve sınırsız güce "polis kudreti" denilmektedir. Polis kudreti tanımından ötürü Almanya'da mutlak yönetimlere "polis devleti" denilmiştir. Günümüzde de eylem ve işlemlerinde yargı denetimine tabi olmayan ve yurttaşlarına hukuki güvenlik sağlamayan devletler içinde polis devleti ibaresi kullanılmaktadır.

Hazine teorisi

18. yy'da Almanya'da yönetimde egemen olan polis devleti anlayışından zamanla hazine teorisi anlayışına geçilmiştir. Polis devletinde idare edilenlere yani halka herhangi bir hukuki güvence tanınmıyorken hazine teroisiyle bazı mali hukuki güvenceler getirilmiştir. İdare tarafından hakları ihlal edilen kişiler, bu ihlallere karşılık yargı yoluyla parasal haklar elde etmişlerdir. Bu teoriye göre hazine devlet tüzel kişiliğinden ayrılarak ayrı bir özel hukuk tüzel kişiliği haline gelmiştir.

Hukuk devletinin gerekleri

Hukuk devletinin genel gerekleri

Güçler ayrılığının üç temel erki tamamen bağımsız olmadan karşılıklı iş bölümü ve iş birliği çerçevesinde hukuka bağlı kalarak, anayasaya aykırı davranmayarak faaliyette bulunmalılardır. Yasama, yürütme ve yargı ayrı olmalıdır, tek elde toplanmamalıdır. Üç temel erk tek elde toplanırsa keyfilik ortaya çıkar. Ayrıca yargı bağımsız ve tarafsız olmalıdır.

  1. Yasama erki hukuka tâbi olmalıdır: Yasama kanun yapma yetkisine sahiptir ve bu yetkiyi kullanırken anayasaya bağlı olmalıdır ve anayasaya aykırı kanunlar çıkarmamalıdır.
  2. Yürütme erki hukuka tâbi olmalıdır: Yürütme anayasaya bağlı olmalıdır. Yürütmeye bağlı olan idare işlem ve eylemlerinde anayasaya aykırı davranmamalıdır.
  3. Yargı erki hukuka tâbi olmalıdır

Hukuk devletinin özel gerekleri

  1. Temel hak ve özgürlükler güvence altına alınmalı
  2. Kanunlar yargı denetimine tâbi olmalı
  3. Yasal yönetim ilkesi olmalı
  4. Hukuki belirlilik ilkesi olmalı
  5. İdarenin yargısal denetimi olmalı
  6. Mahkemeler bağımsız ve hakimler teminatlı olmalı
  7. Hukuki güvenlik ilkesi olmalı
  8. Eşitlik ilkesi olmalı
  9. İdarenin mali mesuliyeti olmalı

Mülk Devleti ve Polis Devleti ile karşılaştırılması

Toplumun ekonomik ve sosyal gelişimi ile beraber ve buna paralel bir biçimde, kendi mecrasında ilerleyen hukuk devletinin bu vasfı kazanma sürecinde etkin olan temel unsurun bireyin devlet karşısında sahip olduğu konum ve haklarıdır. Bireye sunulan hukuksal korunma mekanizması geliştikçe, hukuk devletinin oluşumu belirginleşir.

Mülk devletinde bireyler insan olmanın gerektirdiği bütün haklardan mahrum bırakılıp çoğu zaman mülkiyete dahi konu olabilirken, Polis devleti anlayışında vatandaş birey olarak tanınmış hatta bazı haklara da sahip olduğu kabul edilmiş olmakla beraber, devletin veya iktidarın gücünü ve yetkileri sınırlayan bir hukuk anlayışının olmamasından dolayı, devlet bireylerin haklarını ihlal ettiğinde, bireylerin devlete karşı dava açabilmeleri kabul edilmemiştir.

Bireyler devlet faaliyetleri nedeniyle zarar gördüklerinde, kişisel olarak ilgili devlet memuruna, bunun mümkün olmaması durumunda da doğrudan devlete karşı dava açabilmekte ve bu yolla devletin yargısal denetime tabi tutulmasını sağlayabilmektedirler.[4]

Bibliyografya

  • Chevallier, Jacques, "Hukuk Devleti", İmaj Yay. 2010.http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=572175&sa=140323124
  • Philip Kunig, Das Rechtsstaatsprinzip: Überlegungen zu seiner Bedeutung für das Verfassungsrecht der Bundesrepublik Deutschland, Mohr Siebeck, 1986. ISBN 3-16-645050-5
  • Sobota, Katharina, Das Prinzip Rechtsstaat. Verfassungs- und verwaltungsrechtliche Aspekte, J.C.B. Mohr (Paul Siebeck), Tübingen 1997. ISBN 3-16-146645-4
  • Figures de l'état de droit : Rechtsstaat dans l'histoire intellectuelle et constitutionnelle de l'Allemagne. Hrsg. von Olivier Jouanjan. Strasbourg, Presses universitaires, 2001. ISBN 2-86820-180-6.
  • Schmidt-Aßmann, Eberhard, Der Rechtsstaat, in: Handbuch des Staatsrechts, Bd. II, hrsg. v. Josef Isensee/Paul Kirchhof, 3. Aufl., Heidelberg 2004, § 26.
  • Schachtschneider, Karl Albrecht, Prinzipien des Rechtsstaates, Duncker & Humblot, Berlin 2006.

Kaynakça

  1. ^ Hukuk Devleti İlkesinin Dünya ve Türkiye’deki Tarihsel Gelişimi, Ayhan Akarsu, AYİM Dergisi, Ankara, Sayı 24, 2009, s.37-48.
  2. ^ Kemal Gözler, İdare Hukuku Dersleri, Bursa - Temmuz 2015, s. 60
  3. ^ Metin Günday, İdare Hukuku, İmaj Yayınevi, Ankara - 2013, s. 37-38
  4. ^ Hukuk Devleti’nin Gelişim Sürecinde Mülk Devleti ve Polis Devletinin Yeri 29 Ekim 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Dokuz Eylül Üniversitesi, Hayrettin Yıldız, s.228.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Teşkîlât-ı Esâsiye Kanunu (1924)</span> Türkiye Cumhuriyetinin anayasası (1924–1961)

1924 Anayasası, 20 Nisan 1924'te yürürlüğe girdi, 1921 tarihli Teşkîlât-ı Esâsiye Kanunu'nun yerini almıştır. Atatürk ilkeleri de denilen altı ilkenin eklenmesi, devletin dininin İslam olduğuna dair ibarenin kaldırılması ve kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkının verilmesi gibi birkaç önemli değişiklikle 1961'e dek yürürlükte kalmıştır. 10 Ocak 1945'te içeriği değiştirilmeden, dili Türkçeleştirilerek yeniden kabul edilmiştir. 27 Mayıs 1960 ihtilalinin ardından, yeni bir anayasa hazırlanarak 1961'de kabul edilmiş ve 1924 Anayasası yürürlükten kalkmıştır.

  1. Madde: Devletin yönetim şekli Cumhuriyettir.
  2. Madde: Türk Devleti'nin dili Türkçe, başkenti Ankara'dır.
  3. Madde: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bu egemenliğin tek temsilcisi TBMM'dir.

Özel hukuk, toplumun birbiriyle eşit haklara sahip üyeleri arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk alanıdır. Medeni hukuk, ticaret hukuku, devletler özel hukuku ve borçlar hukukunu kapsar. Türkiye'de bu alanı düzenleyen başlıca yasalar Medeni Kanun, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu'dur.

<span class="mw-page-title-main">Anayasa</span> devleti yöneten temel ilkeler bütünü

Anayasa, ülke üzerindeki egemenlik haklarının kullanım yetkisinin içeriğinde belirtildiği şekliyle devlete verildiğini belirleyen toplumsal sözleşmelerdir. Hans Kelsen'in normlar hiyerarşisine göre diğer bütün hukuki kurallardan ve yapılardan üstündür ve hiçbir kanun ve yapı anayasaya aykırı olamaz. Devletin temel örgüt yapısını kuran, önemli organlarını ve işleyişlerini belirleyen; ayrıca temel hak ve özgürlükleri tespit edip, sınırlarını çizen hukuk metinleridir. Toplumsal bir sözleşme niteliği taşır. Devlet faaliyetlerini ve oluşum biçimini düzenleyen yasa metnidir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de siyaset</span> Türkiye Cumhuriyetinin siyasi yapısı

Türkiye'de siyaset, Türkiye'nin kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı bir yapısı vardır. Yasama, Yürütme ve Yargı erklerinden oluşan üçlü kuvvet ayrılığı ilkesi temel alınmıştır. Buradaki üç erk; Yasama (TBMM), Yürütme (Cumhurbaşkanı) ve Yargı (Mahkemeler) tarafından oluşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Siyaset felsefesi</span> felsefe ve siyaset bilimi alt disiplini

Siyaset felsefesi, devlet, hükûmet, siyaset, özgürlük, mülkiyet, meşruiyet, haklar, hukuk gibi konular hakkındaki, bu kavramlar nedir, neden ihtiyaç vardır, bir hükûmeti ne meşru kılar, devlet hangi özgürlükleri ve hakları neden korumalıdır, hangi biçimde kurumsallaşmalıdır, kanun nedir, vatandaşın devlete karşı yükümlülükleri nelerdir, bir hükûmet yasal olarak neden ve nasıl görevden çekilmelidir gibi temel sorulara cevap arayan ve bu konuları felsefeden faydalanarak inceleyen sosyal bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Hâkim (hukuk)</span> mahkemede duruşmalara bakan ve kararı açıklayan yetkili kişiye verilen isim

Hâkim veya yargıç, adaleti sağlamak üzere bağlı bulunduğu topluluğun hukuk kural ve prensiplerine dayanarak bağımsız ve tarafsız olarak karar veren kimsedir. Bazı hukuk sistemleri tek hâkimli, bazı sistemler ise hâkimler heyetinden oluşan yargılama biçimlerini benimsemiştir. Hâkimler ceza, hukuk, idare veya askeri mahkemelerde görev yapabilirler. Yaptıkları görevden ötürü toplum içerisinde saygınlık sahibi, alanında uzman ve güvenilir kişilerden seçilmeleri gerekir.

Devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Devlet siyasal bir birliktir. Bunun için her şeyden önce devleti kuran bireyler arasında kültürel bir birlik lazımdır. Ancak kültürel birlik devletin yaşaması için yeterli değildir. Tarihte görülen birçok iç savaş, kültürel birliğin devlet kurulmasında yeterli olmadığını göstermektedir. Amerikan İç Savaşı'nın anayasal düzenin kurulmasının ne kadar gerekli olduğunu ortaya koyması ve savaş kültürü yerine hukuk devlet ilişkisinin kavranması açısından önemi büyüktür.

İdare hukuku, temeli anayasada belirlenen, idarenin faaliyet ve örgütlenmesine ilişkin kurallar öngören, kamuya tanınan üstünlük ve ayrıcalıklar ile bireye tanınan hak ve hürriyetlerin dengelenmesini sağlayan hukuk dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Egemenlik</span> Bir bölge içinde yüksek otorite ve diğer devletlerden dış özerklik

Egemenlik ya da hâkimiyet, bir toprak parçası ya da mekân üzerindeki kural koyma gücü ve hukuk yaratma kudretidir. Bu güç siyasi erkin dayattığı yasallaşmış bir üst iradeyi ifade etmektedir.

Kuvvetler ayrılığı veya güçler ayrılığı, devlet organları olan yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılmış oldukları bir devlet yönetim modelidir. Devletin her biri birbirinden ayrı ve bağımsız güçlerdeki kol ve sorumluluk alanlarına ayrıldığı ve böylece her bir güç ve kolun bir diğeri ile güç ve sorumluluk alanları bakımından bir çatışma yaşamadıkları bu model ilk olarak antik Yunan ve Roma'da geliştirildi. Kuvvetler ayrılığında güçler normal olarak yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üç kola ayrılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (1961)</span> Türkiye Cumhuriyetinin anayasası (1961–1982)

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası veya 1961 Anayasası, 9 Temmuz 1961 tarihli referandum ile kabul edilen ve 12 Eylül Darbesi'ne kadar yürürlükte olan anayasadır.

<span class="mw-page-title-main">Yürütme erki</span>

Yürütme erki, yasaların uygulanmasından sorumlu olan ve bir devletin yönetiminden genel olarak sorumlu olan hükûmetin bir parçasını tanımlamak için yaygın olarak kullanılan bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Anayasa hukuku</span>

Anayasa hukuku, ulus devletlerin ve diğer siyasi organizasyonların kurucu ve temel yasaları hakkındaki çalışmaları içermektedir. Anayasalar hükûmetler için bir çatı oluşturur, otorite, yeni yasa ve düzenlemelerin yapılmasında siyasi yapıların işlevlerini sınırlandırabilir veya tanımlayabilir.

Kamulaştırma, devletleştirme ya da istimlak, devletin kamu yararını gözeterek özel mülkiyete ait taşınmaz malları bedelini ödeyerek mülkiyetine geçirme işlemidir. Kamulaştırmanın temel dayanağı, kamu yararının gözetilmesidir. Devlet, toplumun genel çıkarlarını korumak ve geliştirmek amacıyla özel mülkiyeti kamulaştırabilir. Devlet, ekonomik ve sosyal düzeni sağlama, toplumsal refahı artırma ve kamu hizmetlerini geliştirme gibi sorumluluklarını yerine getirebilmek için kamulaştırma yetkisini kullanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Amerika Birleşik Devletleri Yüce Mahkemesi</span> Amerika Birleşik Devletlerindeki en yüksek mahkeme

Amerika Birleşik Devletleri Yüce Mahkemesi, en üst düzey temyiz mahkemesi ve kararlarıyla ABD Anayasası'nı yorumlayan organ. Açılan davalar çerçevesinde devletin ulusa, eyaletin eyalete ve hükûmetin yurttaşa karşı yetkilerinin sınırlarını belirler.

<span class="mw-page-title-main">Finlandiya'da siyaset</span>

Finlandiya'da siyaset, çok partili tek meclisli parlamenter demokratik cumhuriyet çerçevesinde yürütülmektedir. Cumhurbaşkanı devletin başı olup dış politikayı yönetir ve Savunma Kuvvetleri'nin başkomutanıdır. Yürütme erki hükûmet tarafından yerine getirilir ve başbakan hükûmetin başıdır. Yasama yetkisi Finlandiya Parlamentosu'na aittir ve hükûmetin mevzuatı değiştirme veya genişletme hakları sınırlıdır. Parlamento tarafından reddedilebilmesine rağmen, cumhurbaşkanı parlamento kararlarını veto etme yetkisine sahiptir.

Hazine teorisi, devletin yargı denetimine tabi olmadığı sadece yönetilenlere bazı parasal hukuki güvenceler sağlayan yönetim anlayışı.

<span class="mw-page-title-main">Kazakistan Anayasası</span> Kazakistan Cumhuriyetinin anayasası

Kazakistan Anayasası, Kazakistan'ın 30 Ağustos 1995'ten bu yana geçerli olan anayasasıdır. Anayasa, 30 Ağustos 1995 tarihinde referandumla onaylanmıştır. Ayrıca her yıl 30 Ağustos, Kazakistan'da Anayasa Günü olarak kutlanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Fransa'da siyaset</span> Fransanın hükümet ve demokratik sistemi

Fransa'da siyaset, Beşinci Fransız Cumhuriyeti Anayasası tarafından belirlenen yarı başkanlık sistemi çerçevesinde şekillenmektedir. Bu kapsamda devlet kendisini "bölünmez, laik, demokratik ve sosyal bir Cumhuriyet" olarak tanımlar. Anayasa, kuvvetler ayrılığı ilkelerini esas almakta ve Fransa'nın 1789 Bildirisi ile tanımlanan İnsan Haklarına ve Ulusal Egemenlik ilkelerine bağlılığını beyan etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kosova'da siyaset</span>

Kosova'da siyaset, Devleti oluşturan üç temel unsur olan yasama, yürütme ve yargı erklerine sahiptir. Kosova'da yasama Kosova meclisi, Yargı ülkedeki mahkemelerce ve yürütme ise Cumhrurbaşkanı, başbakan ve kabine tarafından oluşmaktadır.