
Sosyoloji veya toplum bilimi, toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır. Toplumsal (sosyolojik) araştırmalar sokakta karşılaşan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden küresel sosyal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar bireylerin veya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.

Coğrafya; beşerî (insanî) sistemleri ve yeryüzünü araştıran, bunlar arasındaki ilişkiyi neden-sonuç ve dağılış ilkesine bağlı olarak inceleyen ve sorgulayan bir bilim dalıdır. Yer ve insanlar arasındaki ilişkiler coğrafyanın konusunu oluşturur. Coğrafya sözcüğü Yunanca “γεωγραφία” gaia (yer) ve gráphein sözcüklerinden türemiştir. Türkçesi yerçizim sözcüğüdür. Zamanımızdan 2200 yıl önce coğrafya terimini ilk kullanan kişi Eratosthenes olmuştur. Gregg ve Leinhardt (1994), coğrafyayı 4 özellikle karakterize edilen bir disiplin olarak tanımlamaktadırlar:
- Birincisi, bir yere eşsiz bir karakter kazandıran, yeryüzü üzerindeki özelliklerin dağılımıdır.
- İkincisi, bazı şeylerin oldukları yerlerde ve zamanda neden ve nasıl meydana geldiğini anlamaktır.
- Üçüncüsü, meydana gelen olayların, diğer olaylarla ilgisi ve bağlantısıdır.
- Sonuncusu, coğrafyanın haritalar ile bilgilerin ve düşüncelerin iletişimini sağlamasıdır.

Komünizm ; üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzen ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal, siyasi ve ekonomik bir ideoloji ve harekettir. Sadece üretim araçlarının ortak kullanımına dayanan sosyalizm ile tam olarak aynı anlama gelmemesine rağmen hatalı bir biçimde eş anlamlı olarak da kullanılabilmektedir. 20. yüzyılın başından beri dünya siyasetindeki büyük güçlerden biri olarak modern komünizm, genellikle Karl Marx'ın ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Komünist Parti Manifestosu ile birlikte anılır. Buna göre özel mülkiyete dayalı kapitalist toplumun yerine meta üretiminin son bulduğu komünist toplum gerçektir. Komünizmin temelinde yatan sebep, sınıfsız, ortak mülkiyete dayalı bir toplumun kurulması isteğidir. Sınıfsız toplumlarda en genel anlamıyla tüm bireylerin eşit olması fikri karşıt görüşlüler tarafından "ütopya" olarak görülür ve zorla yaşanmaya çalışılırsa kaosa yol açacağı iddia edilir. Paris Komünü, komünist sistem yaşayabilmiş ilk topluluktur. Bunun dışında Mahnovist hareket öncülüğünde Ukrayna ve İspanya iç savaşı sırasında yaklaşık dört yıl süren anarko-komünist hareketle şekillenen toprakların kolektifleştirilmesi esasına dayalı olarak komünist topluluklar da kurulmuştur.
Abdal, Türk tasavvufunun daha radikal formlarında karşılaşılan en üst mânevî mertebenin bir adıdır.
İmparatorluk, genellikle bir imparator olan tek bir yönetici otoriteye tabi olan birkaç bölge ve halktan oluşan egemen bir devlettir.

Sefarad Yahudileri veya İbranice -im eki kökenli Sefaradim, Yahudi-Roma savaşlarından sonra zorunlu göç ile, Kuzey Afrika üzerinden İberya yarımadasına yerleşen ve 1492'de, Elhamra Kararnamesi ile İspanya'dan çıkartılan Yahudi toplumuna verilen isimdir. Kararname sonrasında Yahudi halkının çoğu Portekiz'e kaçmıştır. 5 yıl sonra Portekiz Kralı I. Manuel'in de Portekiz'deki Yahudileri Hristiyanlığa geçmeye zorlamasıyla sınır dışı edilen birçok Yahudi farklı ülkelere kaçmıştır. Sonuç olarak, göçe zorlanan Yahudilerin torunları dünyanın her yerindeki ülkelere taşınarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Bu ülkelerden bazıları İngiltere, Hollanda, Kuzey Afrika'nın bazı bölgeleri, Türkiye ve İsrail'dir.

Zürih ve Londra Antlaşması, 11 Şubat 1959 tarihinde Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan devletleri ile Kıbrıs'taki Rum ve Türk toplumları arasında imzalanan, bağımsız bir devlet olarak Kıbrıs halklarının durumunu belirleyen ve Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasını onaylayan antlaşmadır. Rum tarafını Başpiskopos Makarios, Türk tarafını ise Fazıl Küçük temsil etmekte idi.

Emperyalizm, yayılmacılık veya ekspansiyonizm, bir devletin veya ulusun başka devlet veya uluslar üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda etkide bulunmaya çalışmasıdır. Etkileyen devlet, etkilenen devletin kaynaklarından "yararlanma" hakkına sahiptir.
Marifet Kapısı, Alevî-Bektaşi anlayışında gönül yolunda en yüce düzeye ulaşma, tanrısal gizlere(sır) erme evresidir. Bu evre "arifler"le özdeşleştirilir. Su gibi arılık aranılır.
Akrabalık, bireyleri, kan bağları, evlilik ya da evlat edinme yoluyla birbirine bağlayan bir ilişkidir.

Evlilik, hemen hemen tüm kültürlerde evrensel olarak yer edinmiş, evli çift ile sahip olabilecekleri çocuklar arasında haklar ve yükümlülükler içeren; ve yasalar, kurallar, gelenekler, inançlar ve tutumlarla düzenlenen, yasal ve sosyal olarak onaylanmış cinsel ve ekonomik bir birliktelik olarak tanımlanır.

Başörtüsü, başı özellikle saçları yıpratıcı dış etkenlerden korumak, örtünmeyi sağlamak, tanınmamak için kullanılan, başın üst kısmının çoğunu ya da tamamını kaplayan bir çeşit örtü ve giysi.

Proletarya diktatörlüğü, Marksizmdeki tarihsel ve siyasalproleter düşünceye göre, kapitalizmle komünizm arasında uzanan geçiş döneminin siyasal biçimini ifade eder. Sosyalizm dönemi, komünizme yani sınıfsız topluma geçiş dönemi olması itibarıyla proletarya diktatörlüğü dönemidir. Proletarya diktatörlüğü kavramı Marksist devlet anlayışına ve Marksist sınıf teorisine bağlı kesin bir önermedir. Marksizme göre, bu dönem zorunlu bir tarihsel dönemdir. Bu dönemde proletarya sınıf olarak iktidarı elinde bulundurur ve dünya sosyalizmine geçildiği durumda adım adım sönümlenerek sınıfsız topluma geçişi sağlar. Yani sanıldığının aksine proletarya diktatörlüğü sönümlenmez sosyalizm sönümlenerek komünizm yani sınıfsız sömürüsüz dünyaya geçiş yapılır.
Basın-yayın, günlük dilde radyo, televizyon, gazete, dergi gibi elektronik veya yazılı basın organlarını anlatmak için kullanılan bir terimdir.

Toplum ya da cemiyet, bir arada yaşayan canlıların oluşturduğu topluluktur. Sosyolojide toplum, onu oluşturan canlıların basit bir toplamından ziyade, farklı biçimler ve özellikler gösterip özgün olan ve nesnel yasalar gereğince insanların maddi üretim içindeki gündelik hayat faaliyetleriyle ve sınıfsal savaşımıyla değiştirilen ve gelişen ilişkilerden oluşan sisteme denir. Bir nevi örgütlenmedir.

Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali her yıl Kasım ayında Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) tarafından Ankara'da düzenlenen bir etkinliktir.

Nişan, evlenme yaşına gelmiş kız ve erkeklerin aileleri ve yakın dostları tarafından yörenin örf ve adetleri doğrultusunda evleneceklerine ilişkin bir çeşit söz vermedir. Evliliğe giden yol nişan diğer bir ifade ile "söz kesme" ile başlar, kına ve düğün ile son bulur.
İndie; büyük ticarî şirketler tarafından üretilmeyen müzik eseri. İngilizce "independent" (bağımsız) kavramından oluşturulmuştur. Bu tür eserler genellikle nispeten küçük, bağımsız şirketler tarafından üretilir. Bazen gerek kayıt ve gerekse yayın sürecinde sanatçı eseri tamamen kendisi üretir. Üretim aşamasından yola çıkarak kavram zamanla belirli müzik türleriyle birlikte anılır olmuştur.

Toplumsal Engellilik Modeli engellilik halinin fiziksel ve zihinsel farklılıklardan doğan normatif bir durum değil, bu farklılıkları gözetmeyi başaramamış toplumun yarattığı sosyal bir başarısızlık olarak açıklayan bir yaklaşımdır. Bu modele göre sistemik bariyerler, önyargılar ve kasti veya istemsiz sosyal ayrım bazı zayıflıkları bulunan insanların topluma istedikleri şekilde katılmasına engel olmaktadır. Toplumdal engellilik modeli baskın olan tıbbi engellilik modeliyle ayrışır. Tıbbi modele göre insan vücudu işlevselliği belirli bir normatif skala üzerinden ölçülebilen bir makinedir. Bu skala uyumsuz olan insanlar da engelli olarak nitelendirilir. Toplumsal model fiziksel, duyusal, zihinsel ve psikolojik farklılıkların kişiler için zayıflık ve işlevsel kısıtlama yaratacağını kabul etmekle birlikte bunların engelliliğe sebep olmadığını, bir insanı engelli yapan şeyin bu farklara rağmen tek bir tip 'normal' insan için tasarlanmış toplum olduğunu söyler.

Sağlık sosyolojisi, toplumda sağlığa dair konuları inceleyen sosyoloji alt dalıdır. Sağlık ve hastalıkla ilgilenir. Sağlık sosyolojisi sosyolojik bir disiplindir. İlişkili olarak Medikal Sosyoloji, insanların kendilerini ne zaman hasta şeklinde belirttiklerine, hastalıkları nasıl atlattıklarına, engelli olanların ne şekilde tedavi göreceklerine ilişkin yol gösterir. Sağlık sosyolojisi tıptaki hedefleri kendine seçmiş bir durumdadır. Sağlık sosyolojisi geçmiş zamandan itibaren çeşitli faktörlerden etkilenmiştir. Örneğin; Sanayi devriminden dolayı makineleşmeyle zamanla sağlık alanı daha gelişmiştir. Önceki zamanlarda hastalıkların nedenini bulmak zor olabiliyordu veya bulunsa bile yanlış —teşhis konulabiliyordu. Makineleşmeyle hastalıkları veya sorunları bulmak daha kolaylaştı. Sağlık alanında uğraşanların işini daha kolaylaştırdı. Dijitalleşmeye geçilmesiyle birlikte toplumda sağlık konuları gerek mobil uygulama olsun gerek internet olsun gerek bilgisayar olsun insanlar sağlık alanındaki sorunlarını veya sorularını dijital ortamda daha rahat bir şekilde belirtebilecek bir hale geldi. Zamanla işlerin kolaylaşmasıyla doktorların hastalara bakış açısını değiştirmiştir. Onların tutumlarında değişme olmuştur .Geleneksel yöntemlerini bırakıp veya bir kısmını bırakıp daha modern yöntemleri kullandılar.Sağlık sosyolojisi, toplumun fiziksel, psikolojik ve sosyal durumlarını inceler. Dünya Sağlık Örgütü; sağlığı fiziksel, psikolojik ve sosyal bakımdan tam normallik hali olarak tanımlar. R. Straus, Sağlık sosyolojisinde çalışmaların iki seçenekle kullanılabileceğini belirtmektedir. Bunlar; Tıbbın Sosyolojisi ve Tıpta Sosyoloji kavramlarıdır.Sağlık sosyolojisi çeşitli alanlarla ilgilenir.