Hristiyanlık, Nasıralı İsa'nın yaşamına, öğretilerine ve vaazlarına dayanan, tek Tanrılı İbrahimî bir dindir. Günümüzde Hristiyanlık, dünya nüfusunun yaklaşık %30,1'ini oluşturmaktadır ve 2,4 milyarı aşkın takipçisi ile dünyanın en kalabalık dinidir. Takipçilerine, "Mesihçi" anlamına gelen Hristiyan veya Nasıralı İsa'ya ithafen İsevi veya Nasrani denir. Kitâb-ı Mukaddes'e inanan takipçileri, Yahudi metni olan Tanah'ta kehanet edilen İsa'nın Mesih olarak gelişinin bir Yeni Ahit olduğuna inanırlar.
Anarşizm, toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarşinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan çeşitli politik felsefeleri ve toplumsal hareketleri tanımlayan sosyal bir terimdir. Anarşizm, her koşulda her türlü otoriteyi reddetmektir. Reddedilen bu otoritelere patriyarki ve kapitalizm de dahildir.
19. yüzyılda ilk kez ortaya çıkan ve isimlendirilen Anarko-feminizm veya Anarka-feminizm, anarşizm ile feminizmi bir araya getirir ve ataerkilliği hiyerarşinin ve dolayısıyla da toplumun temel problemlerinden biri olarak değerlendirir. Anarko-feministler ataerkillik ve maşizm ile savaşın sınıf çatışmalarının ve devlete yönelik anarşist mücadelenin bütünleyici bir parçası olduğuna inanırlar. Özünde, bu felsefe anarşist mücadeleyi feminist mücadelenin gerekli bir bileşeni olarak görür. Feminizmi de anarşist felsefenin gerekli bir bileşeni olarak görür. L. Susan Brown, "Anarşizm, tüm güç ilişkilerine karşı çıkan bir siyaset felsefesi olduğundan, doğası gereği feministtir" iddiasında bulunur.
Anarko-komünizm, komünist anarşizm, anarşist komünizm ya da liberter komünizm; kapitalizmin ancak toplumsal bir devrimle ortadan kalkacağını ve bunun da sınıf eksenli bir mücadeleyle gerçekleşeceğini, sosyalist akımların aksine komünal hayat düzenine erişebilmek için sosyalist devrimi ve devletin proletarya tarafından ele geçirilmesini değil, doğrudan komün hayata geçilmesi gerektiğini savunan ideoloji. Marksistlerden farklı olarak devrimden sonra iktidarın devletin tekelinde toplanmasına karşı çıkar. Bunun devlet iktidarına sahip olanlar ve olmayanlar arasında ayrışmaya yol açacağını, iktidara sahip olanların yozlaşacağını ve toplumun çıkarına göre davranmak yerine iktidarlarını koruma, kuvvetlendirme yoluna gideceklerini savunur. Anarşist komünistler bunun yerine tüm kararların toplumun tamamının katılımıyla alınmasını savunur.
Bireyci anarşizm, farklı geleneklerden oluşan bireyci anarşizm bireysel bilincin ve bireysel çıkarın, herhangi bir kolektif organ ya da kamu otoritesi tarafından engellenmemesi gerektiğine inanır.
Anarko kapitalizm özel mülkiyet hakkına, iktidar müdahalesinin reddine ve temel toplumsal etkileşim mekanizması olarak rekabete dayalı serbest piyasanın savunusuna dayanan siyasal düşüncedir. Anarko-kapitalizm, özel mülkiyeti şu şartlarda meşru görür: bir emek ürünü ise, ticaret etkinliğinin bir sonucu ise veya hediye olarak elde edilmiş ise. Ekole göre, anarko kapitalist toplumda; serbest piyasa işleyişini, toplumsal kurumları, yasa uygulamalarını, güvenliği ve altyapıyı, devlet yerine kâr amaçlı rekabete dayalı şirketlerin, yardım derneklerinin veya gönüllülüğe dayanan birliklerin düzenlemesi öngörülür.
İskenderiyeli Klement, gerçek adı Titus Flavius Klemens olan Hristiyan düşünür.
Anarşizm (Önadsız), tarihçi George Richard Esenwein'in cümleleriyle "anarşizmin bir sıfatla tanımlanmamış formudur, yani komünist, kollektivist, mutualist veya bireyci gibi belirleyici sıfatların olmadığı bir düşünce akımı. Diğerleri için ... Anarşizm (önadsız) sadece, farklı anarşist ekollerin bir arada varolmasına tolerans gösteren bir tutumu ifade eder." Bu düşünce farklı anarşist ekoller arasında ortak noktaları vurgular ve bunları anti otoriter inançlar çevresinde birleştimeyi amaçlar. İfade Küba doğumlu Fernando Tarrido del Mármol tarafından 1889 kasım ayında, farklı anarşist hareketler arasında şiddetli tartışmaların yaşandığı bir dönemde, tarafları uzlaşmaya çağrısı sırasında kullanılmıştır.
Bireycilik, bireyin özgürlüğüne büyük ağırlık veren ve genellikle kendine yeterli, kendi kendini yönlendiren, görece özgür bireyi ya da benliği vurgulayan siyaset ve toplum felsefesidir.
Serbest piyasa anarşizmi, devletin katılımı olmadan gönüllü pazar etkileşimlerine dayalı bir ekonomik sistemi savunan anarşizmin birkaç dalını içerir. Pazar anarşistleri genellikle devleti ortadan kaldırmak ve devletsiz toplumun çeşitli formülasyonlarını önermek isterken mülkiyet ve iş ilişkileri hakkındaki görüşleri önemli ölçüde değişebilir. Örneğin mutualist veya anarko-sendikalistler, kendilerini anti-kapitalist olarak düşünür ve üretim araçlarının özel mülkiyetine karşı kooperatif veya kolektif mülkiyeti ve yönetimi savunurlar. Anarko-kapitalistlerse bireysel hakların ve bir serbest piyasa ekonomisinin ayrılmaz bileşeni olarak nitelendirdikleri özel mülkiyetin meşruiyet ve önceliğini vurgular.
Anarşist ekonomi, anarşizm felsefesinin kapsamındaki ekonomik teori ve uygulamaların bütünüdür.
Egoist anarşizm, bireyci anarşizmin etkili biçimidir. Bireyci anarşizmin bilinen en eski savunucularından Max Stirner'ın, 1844'te yazdığı Biricik ve Mülkiyeti adlı eseri felsefesinin kurucu metnidir. Stirner’ın felsefesi bireyci anarşizmin egoist formudur; ona göre tanrı, devlet, ahlak kuralları ve toplumu dikkate almadan istediği gibi eyleyen bireyin, toplum üyelerine karşı hiçbir sorumluluğu yoktur. Stirner’a göre haklar insan aklındaki korkulardır ve toplum denen şey yoktur; “bireyler onun gerçekliğidir” Mülkiyeti haklarla değil, güç ve kudretle sahip olunan varlıklar olarak görür. Stirner egoistler birliğini insanları bir araya getirecek örgütlenme modeli olarak görür.
Postanarşizm, postmodern ve postyapısalcı düşünce gelenekleri ile anarşist düşünce geleneğinin bir sentezi olarak nitelendirilebilir. Aynı zamanda postyapısalcı anarşizm olarak da bilinen postanarşizm, tek bir çerçeveden ilerleyen bir düşünce geleneği olmaktan ziyade, birçok postmodern düşünce akımının etkisinde kalınarak geliştirilmiş farklı anarşist yaklaşımların bir bütün olarak ele alınmalıdır.
Hristiyan felsefesi, MS 2. yüzyıldan günümüze kadar Hristiyanlar tarafından ortaya konulan ve tartışılan felsefî fikirlerdir.
Anarşistler geleneksel olarak örgütlü dine şüpheyle yaklaşmış ya da şiddetle karşı çıkmışlardır. Yine de bazı anarşistler, devleti yüceltmenin günahkâr bir putperestlik biçimi olduğu fikri de dâhil olmak üzere, anarşizme dini açıdan yorumlar ve bakış açıları getirmişlerdir.
Çağdaş anarşizm, anarşist hareketin II. Dünya Savaşı'nın sonundan günümüze kadar süren dönemidir. 20. yüzyılın son üçte birinden bu yana anarşistler, anti-globalizasyon, barış, iskan ve öğrenci protesto hareketlerine katılmışlardır. Anarşistler, Makhnovshchina ve Devrimci Katalonya gibi silahlı devrimlere katılmış ve Uluslararası İşçi Birliği ve Dünya İşçileri Birliği gibi anarşist siyasi örgütler 20. yüzyıldan bu yana var olmuştur. Çağdaş anarşizm içinde, klasik anarşizmin anti-kapitalizmi önemli bir yer tutmuştur.
Felsefi anarşizm, özellikle siyasi güç ve hükûmetlerin meşruiyeti üzerine entelektüel eleştiriye odaklanan bir anarşizm düşünce ekolüdür. Amerikalı anarşist ve sosyalist Benjamin Tucker, felsefi anarşizm terimini barışçıl evrimsel anarşizmi devrimci türevlerden ayırmak için kullanmıştır. Felsefi anarşizm herhangi bir eylem veya otoritenin ortadan kaldırılması arzusunu zorunlu olarak ima etmese de, felsefi anarşistler herhangi bir otoriteye itaat etme yükümlülüğü veya görevine inanmazlar ve aynı şekilde devletin veya herhangi bir bireyin emretme hakkına sahip olduğuna da inanmazlar. Felsefi anarşizm, özellikle bireyci anarşizmin bir bileşenidir.
Bazı gözlemciler[kim?] varoluşçuluğun anarşizm için felsefi bir zemin oluşturduğuna inanmaktadır. Anarşist tarihçi Peter Marshall, "varoluşçuların birey, özgür seçim ve ahlaki sorumluluk üzerindeki vurgusu ile anarşizmin temel prensipleri arasında yakın bir bağlantı olduğunu" iddia ediyor.
Tolstoycu hareket, Rus yazar Leo Tolstoy'un (1828–1910) felsefi ve dini görüşlerine dayanan bir sosyal harekettir. Tolstoy'un görüşleri, özellikle Dağdaki Vaaz olarak bilinen İsa'nın öğretisi üzerine yaptığı titiz çalışmalarla şekillenmiştir.
Anti-anarşizm veya Anarşizm karşıtlığı anarşizme karşıt düşünceyi ifade eder; bir düzen ve otorite savunuculuğunu içeren bir tutumdur. Anarşizm, genellikle devletin veya otoritenin yokluğunu, bireysel özgürlükleri ve toplumsal eşitliği vurgular. Anti-anarşistler ise genellikle devletin veya otoritenin toplum düzenini sağlamada önemli bir rol oynaması gerektiğini savunur.