İçeriğe atla

Hormon replasman tedavisi

Hormonlar; metabolizmanın, su ve elektrolit alış verişinin, büyümenin, seksüel gelişimin ve seksüel fonksiyonların regülatörleri olarak hayati öneme sahiptirler. Hormonların yokluk, azlık ve fazlalıkları çeşitli hastalık belirtilerine yol açar; bazılarının yokluğu ölüme neden olur. Bu nedenle hekimlikte bir endokrin organın hipofonksiyonunu veya bir hormonun eksikliğini zamanında saptayarak eksik hormonu yerine koymak (replasman tedavisi) önemlidir. Bu tedavi yöntemine replasman tedavisi denir.

Menopozun tanımı

Menopoz, kelime anlamı olarak son adet kanamasına verilen isimdir. Ortalama 45-55 yaşları arasında, düzensiz adet kanamaları ile başlayan ve adetin tamamen kesilmesiyle sona eren, kadın hayatındaki doğal bir dönemdir.

Menopoz, aslında kadınların adetten kesilmesinin kesinleştiği zamandan sonrası için kullanılan bir terim olmakla beraber, bu dönemdeki en önemli olay kadının üreme yeteneğinin bitmesi ve reprodüktif dönemin sonlanmasıdır.

Menopoza geçiş dönemi östrojen eksikliği semptomları ile birlikte, düzensiz kanamalar, gebe kalma ya da artık gebe kalmama kaygıları ve kardiyovasküler hastalıklar açısından risk artışı ve ayrıca yapılan çalışmalara göre kemik yitiminin hızlanması ile kadınları fiziksel olduğu kadar sosyal ve psikolojik yönlerden de etkilemektedir. Bazı kadınlar perimenopozal dönemde çok şiddetli, çeşitli semptomlar yaşarken, bazı kadınlarda hiçbir belirti görülmemekte ya da belirtiler minimal olmaktadır.

Menopoz yaşı

Kadınların ortalama yaşam süresi gelişmiş ülkelerde 81-82 iken Türkiye'de bu oran 72.2 olarak tespit edilmiştir. Öte yandan menopoza girme yaş ortalaması da gene bölge ve gelişmişliğe göre 46 ile 52 yaş arasında değişme gösterirken Türkiye'de menopoza girme yaş ortalaması 46,5 olarak bulunmuştur.

Menopoz yaşının kabaca 45-50 yaş arası olduğu bilindiğine göre ortalama 75 yıl yaşayacağı öngörülen bir kadının ömrünün üçte birini menopoz döneminde geçireceği açıkça görülmektedir. Bu nedenle menopozla ilgili her konu her yönüyle irdelenmeli, kadınlarımızın bu dönemi sağlıklı ve kaliteli bir yaşam geçirmeleri sağlanmaya çalışılmalıdır.

Menopozal değişiklikler: Epidemiyoloji

Menopoz öncesi oluşmaya başlayan birtakım fizyolojik değişiklikler istenmeyen ve rahatsız edici bazı akut belirtilerin yanı sıra uzun sürede kadının yaşam kalitesi ve süresini etkileyebilecek sonuçları doğurur.

  • Düzensiz adet kanamaları
  • Vasomotor belirtilerin başında, sıcak basmalar, çarpıntılar, aşırı terleme, uykusuzluk ve gece terlemeleri, gastrointestinal spazm, karıncalanma hissi ve paraseteziler sayılabilir. Kadınların yaklaşık olarak %75' i menopoza geçiş döneminde “sıcak basmaları“ yaşarlar. “Sıcak basması” aniden gelişen, yüz ve boyuncan başlayarak göğüse yayılan sıcaklık hissidir. Birkaç dakika sürer.
  • Menopoz reel anlamda gerçekleştikten bir süre sonra menopozdaki östrojen eksikliği vaginal ve ürogenital mukozada atrofik değişikliklerin oluşmasına neden olur.
  • Osteoropoz, kemik kitlesinin azalarak, kırık oluşma riskinin artmasıdır. Osteoropoza bağlı kırık olguları, genellikle menopoz sonrası, sırayla vertebra, kalça ve ön kolda olmaktadır. Kadınlarda menopoz hormon replasman tedavisi aslı itibarıyla yaşlılıktan olan kemik rezorpsiyonu hızının azalmasında yardımcı olur.

Menopoz belirtilerinin görülme sıklığı

Menopoz dönemi, adet bozuklukları ve sonunda adetin tamamen kesilmesi dışında,başka bir belirti ve rahatsızlık hissetmeden geçirilebilir. Ancak bu kadınların oranı tüm menopozdaki kadınların sayısı ile karşılaştırıldığında yalnızca %24 olarak bulunmuştur. Adet düzensizlikleri, yumurtalıklardaki hormon üretiminin azalmasına bağlıdır. Azalan hormon üretiminin ısı merkezlerini etkilemesiyle, adet düzensizliklerini takiben genellikle sıcak basması, gece terlemesi gibi rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır.

Kadından kadına değişmekle beraber bu menopozal geçiş 10-15 yılda tamamlanır ve genellikle 65 yaşında klimakterik belirtiler artık kaybolur. Aşağıdaki tabloda menopoz ile ilişkili başlıca belirtiler verilmektedir.

Hormon replasman tedavisi

Kadın yaşamındaki, hormonal etkilerle oluşan dönemler yukarıdaki grafikteki gibidir. Hormon Replasman Tedavisi (Kısaca HRT olarak anılacaktır) Klimakterik dönemdeki (son adet öncesi ve sonrasını içine alan dönem) kadının düşük östrojen ve progesteron seviyelerini, belirtileri giderecek seviyelere getirmeyi amaçlayan bir yerine koyma tedavisidir.

HRT ‘nin ilk olarak tasarlanması 1930'lardadır. Ancak klinikte yoğun olarak kullanılması 1950'lerden itibarendir. Bugün kullanılan ürünlerin geliştirilmesi 70'li yılların sonlarında olmuştur.

HRT, östrojen ve progesteronların değişik kombinasyonlarda ve belirli yöntemlerle verilmesiyle uygulanmaktadır. HRT, oral (ağızdan alınan tabletler ile), transdermal (cilde yapıştırılan bantlar, sürülen jeller ile) veya lokal yol ile (vajinal krem, tablet ile) yapılabilmektedir. HRT rejimleri aşağıda açıklanmıştır.

Yalnız östrojen içeren HRT

Bu tedavi sabit dozda ve yalnızca östrojen içeren tabletlerin ağızdan alınması veya transdermal kullanılan ürünler ile uygulanmaktadır.

Ancak bu tedavi rahimi cerrahi yöntemler ile alınmış hastalar için geçerlidir. Yapılan çalışmaların sonuçları rahimi yerinde olan kadınların belirli bir süre yalnızca östrojen almasının rahim kanserine meyili artıran birtakım değişiklerle sonlandığını göstermiştir. Bu nedenle bu tedavi yöntemi rahimi alınan kadınlar için uygundur.

Kombine östrojen ve progesteron içeren HRT

Kombine tedavi klimakterik dönemdeki kadının yaşadığı belirtilere ve adet kanaması isteyip istememesine göre seçilebilir:

Ardışık tedavi

Tüm periyot boyu (28 gün) alınan sürekli östrojenin yanında belirli günlerde tedaviye progesteron eklenir. Progesteron içeren farklı renkteki tabletlerin bitmesini takiben aylık adet kanamaları oluşur. Doğal adet düzenine uygun aylık kanamaların görüldüğü bu tedavi şekli özellikle adetleri tamamen kesilmemiş, ancak düzensizlik yaşayan ve menopozal belirtileri olan Perimenopozal kadınlar için daha uygundur. Bu tedavi, adetleri tamamen sona ermiş kadınların yeniden adet görmelerini de sağlamaktadır.

Kesintisiz kombine tedavi

Sürekli ve kombine olarak verilen östrojen+ progesteron rahimde aylık kanamayı oluşturan yapıyı gerileterek kanamaların tamamen kesilmesini sağlar. 28 gün boyunca alınan ve içeriğinde dengeli miktarda östrojen ve progesteron içeren tabletler ile hem menopozal şikayetlerin engellenmesi hem de aylık kanamaların önlenmesi sağlanmaktadır.

Kesintisiz kombine rejimlerkanamasız tedavi imkânı sunmasına rağmen, tedavinin başlangıcındaki ilk aylarda lekelenme veya lekelenmeyi aşan küçük kanamalar görülebilir. Kanamaların daha az miktarda olması için tedavinin, mutlaka son adet kanamasından en az 1 yıl sonra başlatılması gereklidir.

Son yıllarda üzerinde çok konuşulan ve yaygın olarak tercih edilen Düşük Doz HRT preparatlarının kullanımında da, tedavi uyumunu bozan bu istenmeyen etki büyük oranda azalmaktadır.

Lokal hormon tedavisi

Östrojen eksikliğinin vajende ve idrar yollarında oluşturduğu istenmeyen etkilerin (vajen duvarının incelmesi, vajende kuruluk, vajende veya idrar yollarında enfeksiyon) giderilmesi ya da meydana gelmemesi için kullanılan krem, ovül, jel veya vajinal tablet formundaki preparatlardır.

HRT ile, menopoz sırasında ortaya çıkan kısa ve orta vadeli belirtilerin giderilmesinin yanında menopoz sonrası kadınlarda ortaya çıkma riski hızla artan Osteoporoz'un azaldığı, yapılan çalışmalarda ortaya konmuştur.

Menopoz ve osteoporoz

Osteoporoz, iskelet sisteminin bir hastalığıdır. Kemik yoğunluğunun ve mineral içeriğinin azalmasıyla karakterizedir. İskelet sisteminin gücünün azalmasına bağlı olarak kırık riski hızla artmaktadır. Özellikle yaşlı popülasyonun büyük risk altında olduğu osteoporozun menopoz sonrası kadınlarda görülme sıklığı yüksektir. Menopoz dönemindeki kemik mineral yoğunluğu, kadının erişkin yaşta ulaştığı maksimal kemik kütlesi ve 35 yaş sonrasında gelişen kemik kaybı ile ilişkilidir.

Kadınlarda iki tip osteoporoz mevcuttur. Tip I veya menopozal osteoporoz adetin kesilmesinden sonraki ilk 15-20 sene içinde görülür ve oluşum itibarıyla azalan östrojen düzeylerine bağlı olarak yapım yıkım döngüsünün yıkım lehine bozulduğu artmış kemik rezorbsiyonu ile karakterizedir.

Osteoporoz teşhis yöntemleri

Yapılan çalışmalar kemik yoğunluğu ölçümlerinin kırık riskini belirlemek için iyi bir yöntem olduğunu göstermektedir.

Bazı biyokimyasal yöntemler kemik yapımı ve yıkımı ile ilgili bilgiler vermektedir.

Osteoporoz risk faktörleri

Osteoporoz doğal olarak her bireyde aynı şekilde ortaya çıkmamaktadır. Belirli bazı faktörler Osteoporoz oluşumunda rol oynamaktadır. Bu risk faktörleri aşağıda listelenmiştir.

  • Yumurtalıkların Alınması
  • Erken Menopoz
  • Düşük Vücut Ağırlığı
  • Ailede Osteoporoz Hikâyesi
  • Kalsiyum Emilim Bozukluğu
  • Sigara İçimi
  • Hareketsizlik
  • Yaşam tarzı
  • Fazla Alkol Kullanımı
  • Östrojen Eksikliği
  • Uzun Süreli Kortikosteroid Kullanımı

HRT’nin osteoporoz tedavisindeki yeri

Menopoz sonrası osteoporoz tedavisinde kullanılan antirezorptif ilaçların amacı yıkımı azaltmak ve durdurmaktır. Bu grupta başlıca etkili ilaç östrojendir.

Kemik yoğunluğu üzerine yapılan çalışmalarda, HRT alan kadınların almayanlara oranla daha yüksek kemik yoğunluğuna sahip olduğu gözlenmiştir.

Dış bağlantılar

  • Menopoz tedavisi, Nobel Tıp Kitabevi, Editör Prof.Turgay Atasü

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Actaea racemosa</span>

Siyah yılankökü, Actaea racemosa olarak da bilinir, Ranunculaceae familyasından Kuzey Amerika ’nın bir yerli bitkisidir. Bu bitkinin kökleri ve kök gövdeleri, tıpta menopoz semptomlarının ve aybaşı düzensizliklerinin tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Tarihte Kızılderililer tarafından özellikle jinekolojik rahatsızlıklarla bağlantılı pek çok semptomun tedavisinde kullanılmış olduğu bilinmektedir. Yapılan çalışmalar bu botanik ilacın damıtılmış terpen glikosid şeklinde uygun bir standardizasyonunun sağlandığı hallerde menopoz semptomlarını yatıştırmakta etkili olduğunu ortaya koymuştur. Yan etkileri son derece nadirdir ve başka ilaçlarla bilinen ve kayda değer herhangi bir olumsuz etkileşimi bulunmamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Hamilelik</span> Sperm ile yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem

Hamilelik veya gebelik, erkekten gelen sperm ile kadının yumurtalıklarından atılmış olan yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem.

Androjen, her iki cinste de bulunan ve çoğunluğu böbrek üstü bezinin korteksindeki zona reticularis'ten salgılanan maddeye denir.

Testosteron, erkeklerde bulunan derin seslerden, kas kütlesinden, yüz ve vücut kıllarından sorumlu olan hormondur. Erkekler yaşlandıkça, vücuttaki testosteron seviyesi ve sperm üretimi yavaş yavaş azalır ve bu düşük seviyelerin bir sonucu olarak fiziksel ve psikolojik semptomlar yaşarlar. Bu doğal yaşlanma sürecinin bir parçasıdır ve testosteronun erkeklerin 30 yaşına ulaştıktan sonra her on yılda yaklaşık %10 azaldığı tahmin edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Progesteron</span> Hormon

Progesterone (P4), insanların ve diğer türlerin âdet döngüsü, hamilelik ve embriyogenezinde yer alan endojen steroid ve progestojen cinsiyet hormonudur. Progestojenler adı verilen bir grup steroid hormona aittir ve vücuttaki ana progestojendir. Progesteronun vücutta çeşitli önemli işlevleri vardır. Aynı zamanda cinsiyet hormanları ve kortikosteroidler de dâhil olmak üzere diğer endojen steroidlerin üretiminde önemli bir metabolik ara maddedir ve bir nörosteroid olarak beyin fonksiyonunda önemli rol oynar.

<span class="mw-page-title-main">Östrojen</span> Birincil dişi cinsiyet hormonu

Östrojenler, kadınların adet döngüsünde ve diğer memeli hayvanların dişilerinde estrus döngüsünde önemli rol oynayan bir grup steroid hormondur. Hormon tüm omurgalılarda ve bazı böceklerde de bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Menopoz</span>

Menopoz, kadınlarda âdet kanamalarının (menstrüasyon) ve dolayısıyla üremenin sona ermesi. Menopoz zaman zaman "hayatın değişimi" olarak algılansa da bu tarif, negatif bir anlam taşır ve yerinde değildir. Zira menopoz esnasında fiziksel, zihinsel ve cinsel değişiklikler olduğu doğrudur ancak bunlar "kötüye gidiş" olarak nitelenemezler.

Vajinit, vajina mukozasının enflamasyonudur ve genelde aşağıdaki üç kategoriye ayrılır:

<span class="mw-page-title-main">Âdet (tıp)</span> rahim olayı

Âdet, hayız, menstrüasyon veya regl, kadınlarda ve bazı diğer yüksek dişi primatlarda, rahim iç yüzeyinde oluşan damar ve dokuların kan ile birlikte vücuttan atılması şeklindeki fizyolojik olay. Doğurgan kadınlarda üreme ve döllenme amacıyla meydana gelen değişiklikler için kullanılan bilimsel bir terimdir. Menstrüasyon halk arasında aybaşı olarak da bilinir. Fiil olarak genellikle âdet görmek ya da regl olmak şeklinde kullanılır.

Polikistik over sendromu (PCO), yumurtalıklarda birçok küçük iyi huylu kist oluşmasıyla beliren bir hastalıktır. Yumurtalıkta oluşan ve kist olarak adlandırılan bu organizmalar yumurtalıkların çevresine yerleşmiş çok sayıda yumurta hücresidir. Bu hücreler ultrasonda özel bir görüntü oluşturmaktadırlar.

Osteoporoz veya kemik erimesi, kemik metabolizmasındaki bir bozukluk sonucunda kemikteki protein örgüsünün seyrelmesiyle iskelette ortaya çıkan ve kemiklerin çok kolay kırılabilmesine sebep olan bir hastalıktır.

Amenore Kadınlarda ilk âdet kanaması ortalama olarak 12 yaşında görülür. Menstrüasyon döneminde uterus kendini yenileyerek vajinadan dışarı atar. 2 ile 5 gün boyunca bu işlem devam ederek kendi iç yüzeyini gebelik için hazırlar. Eğer gebelik olmaz ise tekrar menstrüasyon dönemine girerek döngüye devam eder. Bu durum doğurganlık süresi boyunca tekrar eder ve menopoz ile birlikte uterusun hazırlığı da sona ererek menstrüasyon kesilir. Bu kanamaların hiç olmaması ya da kesilmesi durumuna denir.

Yumurta bağışı, bir kadının başka bir kadının yardımlı üreme tedavisinin bir parçası olarak veya biyomedikal araştırma için hamile kalmasını sağlamak için yumurta bağışlama sürecidir. Yardımcı üreme amaçları için yumurta bağışı tipik olarak laboratuvarda döllenen yumurtalar ile tüp bebek teknolojisini içerir; daha nadir olarak, döllenmemiş yumurtalar dondurulabilir ve daha sonra kullanılmak üzere saklanabilir. Yumurta bağışı, yardımcı üreme teknolojisinin bir parçası olarak üçüncü taraf bir üremedir.

<span class="mw-page-title-main">Âdet döngüsü</span> kadın üreme sisteminde (özellikle rahim ve yumurtalıklar) oluşan, hamileliği mümkün kılan düzenli doğal değişim

Âdet döngüsü, kadın üreme sisteminde oluşan, hamileliği mümkün kılan düzenli doğal değişimdir. Döngü oosit üretiminde ve rahmin hamilelik için hazırlanmasında gereklidir. Kadınların %80 kadarı âdetten 1-2 hafta önce bazı semptomlar yaşadığını bildirmiştir. Bu yaygın semptomlar arasında akne, memelerde hassasiyet, şişkinlik, yorgunluk hissi, sinirlilik ve ruh hâli değişiklikleri yer almaktadır. Bu semptomlar, gündelik hayatı etkiler ve bu nedenden ötürü bu durum, kadınların %20 ila 30'unda premenstrüel sendrom olarak nitelendirilir. %3 ila 8 oranında şiddetli geçer.

Vajinal kanama, vajinadan çıkan herhangi bir kan akışını tanımlamak için kullanılan terim. Kanamanın kaynağı vajina duvarında olabilir ancak genellikle rahimde olmaktadır. Çoğu zaman kanama âdet döngüsü çerçevesinde gerçekleşirken, hormonal veya üreme organları kaynaklı sorunlar yüzünden de meydana gelebilir. Özellikle hamilelik esnasında meydana gelen vajinal kanamalar olası hamilelik komplikasyonlarının işareti olduğu için doktor kontrolü gerektirmektedir.

Anovülatör döngü, yumurtlama ve luteal fazın olmamasıyla karakterize edilen bir adet döngüsü. Yumurtlamanın olmaması kısırlığa yol açmaktadır.

Adenomyozis, normalde uterusu hizalayan hücreler rahim duvarının kas dokusuna doğru büyüdüğünde ortaya çıkan bir hastalıktır. En sık, tam dönem gebelik geçirmiş 30 yaş üstü kadınlarda görülür. Tam süreli gebeliği olmayan kadınlarda nadirdir. Menopozdan sonra adenomyozis oluşmaz. Ancak menopozdan önce mevcut olan adenomyozis, menopozdan sonra teşhis edilebilir. Postmenopozal kadınlarda pelvik cerrahi sonrası doku örneklerinde de bulunabilir.

Elagoliks, kadınlarda endometriozis ile ilişkili ağrı tedavisinde kullanılan gonadotropin salgılatıcı hormon antagonisti bir ilaçtır. Ayrıca kadınlarda rahim miyomlarının ve ağır adet kanamalarının tedavisi için geliştirilme aşamasındadır. İlaç, erkeklerde prostat kanseri ve prostat büyümesi tedavisi için de araştırılmıştır, ancak bu durumlar için geliştirme durdurulmuştur. Elagoliks günde bir veya iki kez ağızdan alınır.

Hipoöstrojenizm veya östrojen eksikliği, östrojenin normal seviyesinden daha düşük bir seviyede bulunmasıdır. Bir neden belirtmeksizin durumu ortaya koyar. Östrojen eksikliği ayrıca artmış kardiyovasküler hastalık riski ile ilişkilidir ve idrar yolu enfeksiyonları ve osteoporoz gibi hastalıklarla bağlantılıdır.

<span class="mw-page-title-main">Atrofik vajinit</span>

Atrofik vajinit, yeterli östrojen olmaması nedeniyle vajinal doku incelmesi sonucu vajinanın iltihaplanmasıdır. Semptomlar arasında cinsel ilişki sırasında ağrı, vajinal kaşıntı veya kuruluk ve idrar yapma isteği veya idrar yaparken yanma sayılabilir. Devam eden hastalık, tedavi olmaksızın genellikle düzelmez. Komplikasyonlar idrar yolu enfeksiyonlarını içerebilir.