İçeriğe atla

Hollanda hastalığı

Hollanda hastalığı, ani zenginleşme kaynağına kavuşan bir ekonomide mevcut üretim faktörlerinin diğer üretim alanlarından çekilip yeni kaynağa yönelmesi sonucunda toplam üretimin azalmasına denir. 1960'lı yıllarda Hollanda'da doğalgaz bulunması sonucunda yaşanan gelişmeleri aktaran The Economist dergisinin 26 Kasım 1977 tarihli sayısındaki "Dutch Disease [Hollanda Hastalığı]" başlıklı yazı bu ekonomik durumun adını koymuştur.[1]

Özellikle petrol şoklarının yaşandığı 1970'li yıllarda petrol krizi ile ham petrolün ve doğalgazın küresel borsalarda fiyatının artması sonucunda Hollanda'da geleneksel sanayi ürünleri üretimi azalmış, ürün fiyatları artmış ve bu nedenle üretim faktörleri bu alana kaymıştır. Ticaret konusu sektörde bir malın fiyatının artması, ticarete konu olmayan mal sektörlerinden üretim faktörlerinin aktarılmasına yol açmıştır. Hollanda'da kontrolsüz sanayisizleşme yaşanmıştır.[1]

Doğal kaynak bulunmasının ekonomi üstündeki etkisi 1977 yılında Hollanda hastalığı olarak adlandırılmış olsa da bu ekonomik fenomenin aslında geçmişte de yaşandığı iddia edilmektedir. 16. yüzyılda İspanyol İmparatorluğu'nun Amerika kıtasında gümüş madenleri bulması sonrasında yaşanan gelir artışı ve sonrasındaki ekonomik rekabetçilikteki düşünün Hollanda hastalığı ile benzer olduğu gösterilmiştir.[1]

Detaylı bir araştırma olmamakla beraber işçi dövizleri[2] ve dış yardımların da bu duruma yol açtığı söylenebilmektedir.[3]

Kaynakça

  1. ^ a b c Gurbanov, Sarvar (2021). Hollanda Hastalığı. İstanbul: Lamure Kitap. ISBN 9789944469548. 4 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2023. 
  2. ^ Akça, Emrah Eray; Bal, Harun. "Yurtdışı İşçi Gelirleri ve Hollanda Hastalığı: Seçilmiş Ülkeler İçin Bir Panel Veri Analizi". Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi. 12 (2): 49-64. 
  3. ^ Nkusu, Mwanza. "Aid and the Dutch Disease in Low-Income Countries: Informed Diagnoses for Prudent Prognoses" (PDF). IMF. 4 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 4 Nisan 2023. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Adam Smith</span> İskoç filozof ve ekonomist (1723–1790)

Adam Smith FRSA, "Ekonominin Babası" ve "Kapitalizmin Babası" olarak anılan İskoç ekonomist, ahlak filozofu, politik ekonominin öncüsü ve İskoç Aydınlanması sırasındaki önemli bir figürdü.

<span class="mw-page-title-main">Enflasyon</span> mal ve hizmetlerin zaman içinde değerinin artması, hayat pahalılığı

Enflasyon veya parasal şişkinlik, ekonomideki mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki genel artıştır. Bu genellikle tüketici fiyat endeksi (TÜFE) kullanılarak ölçülür. Genel fiyat seviyesi yükseldiğinde, her bir para birimi daha az mal ve hizmet satın alır; sonuç olarak, enflasyon paranın satın alma gücünde bir azalmaya karşılık gelir. TÜFE enflasyonunun tersi, mal ve hizmetlerin genel fiyat seviyesinde bir düşüş olan deflasyondur. Enflasyonun yaygın ölçüsü, genel bir fiyat endeksindekinin yıllık olarak yüzde değişimi olan enflasyon oranıdır. Hanelerin karşılaştığı fiyatların hepsi aynı oranda artmadığından, bu amaçla genellikle tüketici fiyat endeksi (TÜFE) kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Sanayi Devrimi</span> 1760–1840 yılları arasındaki hızlı teknolojik değişim dönemi

Sanayi Devrimi ya da Endüstri Devrimi, bazen Birinci Sanayi Devrimi ve İkinci Sanayi Devrimi olarak ayrılan ve insan ekonomisinin Tarım Devrimi'ni takip eden daha yaygın, verimli ve istikrarlı üretim süreçlerine doğru küresel bir geçiş dönemidir. Büyük Britanya'da başlayan Sanayi Devrimi, yaklaşık 1760'tan yaklaşık 1820-1840 yılları arasındaki dönemde Kıta Avrupasına ve Amerika Birleşik Devletleri'ne yayıldı. Bu geçiş, elle üretim yöntemlerinden makinelere geçişi; yeni kimyasal üretim ve demir üretim süreçlerini; su gücü ve buhar gücünün artan kullanımını; takım tezgâhlarının geliştirilmesini ve makineleşmiş fabrika sisteminin yükselişini içeriyordu. Üretim büyük ölçüde arttı ve bunun sonucunda nüfusta ve nüfus artış hızında benzeri görülmemiş bir artış yaşandı. Tekstil endüstrisi modern üretim yöntemlerini ilk kullanan sektör oldu ve tekstil istihdam, çıktı değeri ve yatırılan sermaye açısından baskın sektör haline geldi.

Millî gelir ile ilgili iki temel kavram vardır. Bunlar Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) ve Gayri Safi Millî Hasıla (GSMH) kavramlarıdır. GSYİH, bir ülkenin sınırları içerisinde hem o ülkenin yurttaşları hem de yabancılar tarafından elde edilen gelir, GSMH ise bir ülkenin yurttaşları tarafından o ülkenin sınırları içerisinde ve sınırları dışında elde edilen geliri ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Shell plc</span> Hollanda menşeli petrokimya şirketi

Royal Dutch Shell PCL veya yaygın adıyla Shell, İngiltere'de kurulu, genel merkezi Hollanda'da bulunan, İngiliz-Hollanda ortaklığında çok uluslu bir petrol ve doğalgaz şirketidir. Dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz şirketlerinden biri olup 2018 gelirlerine göre dünyanın en büyük üçüncü şirketi ve Avrupa'nın en büyük şirketidir. 2019 Forbes Global 2000 listesinde Shell dünyanın en büyük dokuzuncu şirketi ve dünyanın en büyük enerji şirketiydi.

<span class="mw-page-title-main">Fiyat</span> alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha

İktisat ve işletmede fiyat, bir mal, servis veya varlığın değiş tokuş değeridir. Fiyat kavramı mikroiktisatta temel kavramdır ve kaynak dağılımı teorisinin en önemli değişkenlerinden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Doğalgaz</span> yanıcı gazlardan oluşan fosil yakıt türü

Doğalgaz yer kabuğunun içindeki fosil kaynaklı bir çeşit yanıcı gaz karışımıdır. Bir petrol türevidir. Yakıt olarak önem sıralamasında ham petrolden sonra ikinci sırayı alır. Doğalgazın büyük bölümü (%70-90'ı), Metan (CH4) adı verilen hidrokarbon bileşiğinden oluşur. Diğer bileşenleri; etan (C2H6), propan (C3H8), bütan (C4H10) gazlarıdır. İçeriğinde eser miktarda karbondioksit (CO2), azot (N2), helyum(He) ve hidrojen sülfür (H2S) de bulunur. Doğalgaz konvansiyoneldir ve konvansiyonel olmayan doğalgaz türleri arasında kaya gazı, kum gazı ve kömür gazı bulunur.

2007-2008 Dünya Gıda Krizi. 2007 ve 2008 yıllarında dünya çapında gıda fiyatlarındaki yüksek artışlar bir küresel krize dönüşmüş, siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklara, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde sosyal huzursuzluklara neden olmuştur. Bu krizin nedeni tarım ürünleri üreten ülkelerdeki kuraklıklar ve petrol fiyatlarındaki artışlar gösterilmektedir. Petrol fiyatları gıdaların nakliye ve gıda endüstrisinde maliyet artışlarına neden olmuştur. Diğer faktörler ise gelişmiş ülkelerdeki bioyakıt kullanımının artmasıyla beraber tarıma ayrılan arazilerin azalması ve özellikle Asya'da toplumun orta-sınıftaki bireylerinin gıda ürünlerine olan taleplerinin artmasıdır. Bu ortam dünyadaki gıda stoklarının azalmasına ve gıda fiyatlarında yükselişlere neden oldu. Ayrıca finansal krizin etkisiyle yatırımcılar gıda ürünlerini yatırım aracı olarak görmüşlerdir. Bu durumda artışların hızlanmasına neden olmuştur. Birçok ülkede bu kriz ciddi sorunlar yaratmıştır.

1973 Petrol Krizi, 15 Ekim 1973 tarihinde Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Birliği'nin (OAPEC) Yom Kippur Savaşında ABD'nin İsrail Ordusuna destek vermesine karşılık olarak ilan ettiği petrol ambargosudur. OAPEC, ABD ve savaşta İsrail'den yana tavır sergileyen ülkelere artık petrol ihraç etmeyeceğini bildirir. Bununla beraber OPEC üyesi ülkeler dünya petrol fiyatlarını yükselterek ülkelerine giren kaynakları artırmaya karar verirler. Gelişmiş ülke sanayileri petrole bağımlı durumda olduğu için OPEC ülkelerinin önde gelen müşterileri durumundadır. 1973 yılında petrol fiyatlarındaki şaşkınlık verici artış ve 1973-4 dönemindeki borsanın çöküşü olan 1929 Wall Street iflası'ndan beri yaşanan küresel bir ekonomik krizdi ve sadece fiyat artışlarıyla açıklanamayacak mekanizmalara ve uzun dönem etkilerine sahipti.

<span class="mw-page-title-main">Rybczynski teoremi</span> hangi faktörde büyürse diğer faktör daralır.

Rybczynski teoremi, 1955 yılında Polonya asıllı İngiliz ekonomist Tadeusz Rybczynski tarafından geliştirilmiş bir ekonomi teorisi. Teoreme göre; sabit göreli fiyatlarda, faktörlerden birinin miktarının artması, yoğun olarak o faktörün kullanılmasıyla üretilen ürün miktarının doğru orantıdan daha fazla artmasına ve üretilen diğer ürün miktarının azalmasına yol açar.

İktisadi kıtlık ya da ekonomik kıtlık kâr amaçlı ekonomik sistem tarafından kar elde etmek amacıyla kasıtlı olarak yaratılan ve bir toplumun sahip olduğu üretim kaynaklarının, mevcut teknolojik gelişmişlik düzeyiyle işletilmesi ile ulaşılan üretim düzeyinin, sonsuz insan ihtiyaçları ve isteklerini karşılamakta yetersiz olduğunu ifade eden iktisadi bir terimdir. Gündelik hayatta kullanılan kıtlık kavramı somut bir yokluğu veya yetersizliği ifade ederken iktisadi anlamıyla kıtlık, mevcut kâr bazlı ekonomik sistem ve üretim teknolojisiyle ulaşılan üretim düzeyi ile ilgili bir yetersizliği ifade eder. Her adım başı üretilmiş envai çeşit ürünlerle dolup taşan çeşitli dükkân ve marketlerin boy gösterdiği günümüzde, ekonomi biliminin temeli olan kıtlığın anlamı üzerine derin düşünmek gereklidir.

<span class="mw-page-title-main">Gayrisafi yurt içi hasıla</span> Bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin piyasa değeri toplamı

Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH), bir ülke veya ülkeler tarafından belirli bir zaman diliminde üretilen ve satılan tüm nihai malların ve hizmetlerin piyasa değeri’nin parasal bir ölçü’südür.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan ekonomisi</span>

Azerbaycan, doğal kaynakları, gelişmiş sanayisi ve coğrafyası itibarıyla önemli bir ülkedir. Azerbaycan'da özellikle büyük petrol ve doğalgaz rezervleri bulunmaktadır. Hacim ve çeşit bakımından hammadde yatakları ile dünyanın sayılı ülkelerinden biridir.

Türkiye'de finansal krizler ya da ekonomik krizler makro ekonomik yapının bozulmasıyla ortaya çıkan buhran dönemleridir. 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı sonrası yaşanan başlıca krizler; 1946, 1958, 1960, 1974, 1980, 1982, 1990, 1994, 2000-2001, 2008-2012 ve 2018-2023 krizleridir.

<span class="mw-page-title-main">Hollanda ekonomisi</span> Hollandanın ekonomisi

Hollanda ekonomisi, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'na göre, 2012'de dünyanın en büyük 18. ekonomisiydi ve ülke sadece 17 milyon nüfusa sahipti. Kişi başına düşen GSYİH, yaklaşık 48.860 dolardır ve bu da onu dünyanın en zengin uluslarından biri yapmaktadır. 1996 ve 2000 yılları arasında yıllık ekonomik büyüme (GSYİH), Avrupa ortalamasının oldukça üzerindeydi ve %4'ün üzerinde seyretmiştir. Küresel ekonomik yavaşlamanın bir parçası olarak büyüme 2001-2005 döneminde önemli ölçüde yavaşladı. 2006 ve 2007'de ise ekonomi sırasıyla %3,4 ve %3,9'luk bir büyüme göstermiştir. Hollanda ekonomisi, devam etmekte olan küresel finansal krizden ve ardından ortaya çıkan Avrupa borç krizinden büyük ölçüde etkilenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Emtia</span> ekonomik bir mal

Ekonomi'de emtia ekonomik bir mal, genellikle tam veya önemli değiştirebilirlik içeren bir kaynaktır: yani piyasa malın örneklerini kimin ürettiği dikkate almadan eşdeğer veya buna yakın olarak ele alır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de enflasyon</span> Türkiyenin kuruluşundan bugüne kadar olan enflasyon ve enflasyona etki eden olaylar

Türkiye'de enflasyon, Türkiye ekonomi tarihinde sürekli yapısal problemlerden birisidir. Yakın dönem Türkiye tarihinde yıllık enflasyonda 1971'den başlayarak 34 yıl süren çift haneli verilerin görüldüğü enflasyonist bir süreç yaşandı. 2000'li yıllarda tek haneli oranlara düşse de 2010'lu yılların sonunda döviz kuru ve pahalılık nedeniyle enflasyon yeniden ciddi problemlerden biri halinde geldi.

Aşamalar kuramı, Walt Whitman Rostow'un ‘‘İktisadi Büyümenin Aşamaları’' adlı kitabında ileri sürdüğü; toplumların ekonomik büyüme temelli gelişmelerinin, birbirini izleyen beş farklı dönemden oluştuğunu ve her toplumun zorunlu olarak bu aynı tarihsel dönemlerden geçtiğini ya da geçeceğini savunan kuramdır.

<span class="mw-page-title-main">Ekonomik bunalım</span>

Ekonomik bunalım, iktisat ve maliye politikaların normal araçları ve tedbirleri ile kısa bir süre içerisinde çözülemeyecek olması ve ülkedeki genel istihdam, üretim hacmi, dış ödemeler dengesi, fiyatlar genel düzeyi ve gelir dağılımını olumsuz yönde etkileyen iktisadi güçlüklerdir. Ekonomik bunalım; savaş veya daha farklı olağanüstü haller halinde yaşanan; ekonominin aşırı derecede yavaşlaması, üretim fiyatlarının ve hızının artması, satın alma gücünün azalması olayıdır.

2021 küresel tedarik zinciri krizi, Covid-19 salgının sebep olduğu etkilerle; enerji fiyatlarındaki yükseliş, nakliye konteynerleri eksiklikleri, limanlardaki yoğunluklar ve siyasal problemler gibi etkilerin bir araya gelmesi sonucu oluşmuş bir tür ekonomik kriz durumudur. Kriz pek çok ülkede üretimin yavaşlamasına, resesyona ve enflasyona sebep olmuştur.