İçeriğe atla

Hoca Dehhânî

Hoca Dehhani, Horasanlı şair ve bilim insanı. Divan Edebiyatı'nın ilk şairidir.[] 13. yüzyıl ile 14. yüzyıl arasında yaşamıştır.

Etimoloji

Dehhani'nin sözcük anlamı nakışçıdır. Bu lakabın nasıl verildiği bilinmemektedir.

Hayatı ve eserleri

Hoca Dehhani'nin yaşamı ile ilgili belgesel bilgi hemen hemen bulunmamaktadır. Elde bulunan tek belgesel bilgi, bilinen tek kasidesi içinde Horasan'dan Anadolu'ya geldiğini ve yine oraya dönmek istediğini bildiren beyittir.[1]

Yüz urup tapuna geldi icâzet ver ana şâhâ Ki yine devletinde ben görem mülk-i Horâsânî

Ey şah, yüz sürerek huzuruna geldi(m), ona (bana) izin ver saltanatın sırasında Horasan memleketini yine göreyim.

13. yüzyılda yaşamış Hacı Bektâş-ı Velî (d. 1209 – ö. 1271)’nin makalelerini içeren Bahrü'l-Hakayik adlı eseri çeviren Habibe Hatiboğlu’na gore Hoca Dehhani diğer ünlü Türk şairleriyle birlikte anılmıştır. Hoca Dehhani'nin bir şiiri 14. yüzyıl başında hazırlanıp bitirilmiş olan Şeyhoğlu Mustafa'nın "Kenzü'l-Küberâ" adlı şair tezkeresi içinde bulunmaktadır. Ancak bu tezkerenin daha önce yazılmış tezkerelerden bir çeviri olduğu iddia edilmektedir. Böylece Hoca Dehhani'nin eserleri daha önceki tezkereciler tarafından bilinip anılması ve bazı şiirlerinin bulunması çok olasıdır.[2] 15. yüzyılda Ömer Bin Mezld'in şair tezikeresi olan Mecmuatü'n-nezair'de bulunur.[3] 15. yüzyılda Eğiridirli Hacı Kemal'in özellikle nazireler içeren şair tezkiresi "Camiu'n-nezair" tezkiresinde şiir örneği bulunmaktadır.[1][4]

Hoca Dehhani'yi, modern çağlarda Türk edebiyat tarihine geri kazandıran Mehmet Fuat Köprülü olmuştur.[5][6] Mehmed Fuad Köprülü'ye göre şair, Horasan'dan Anadolu Selçuklu sultanı III. Alâeddin Keykubad döneminde (d. 1283 – 1302) Anadolu'ya gelip yerleşip ve bu devletin sarayına intisap etmiştir. Sarayda hükümdarın irfan ve eğlence meclislerine katılıp edebiyat katkıları yapmıştır. Karamannâme adlı bir tarih kitabını uyarlayarak hazırlayan ve 16. yüzyılda yayımlayan Sikari[7] Hoca Dehhani'nin II. Alâeddin Keykubad'ın isteğine uyarak Farsça olarak 20.000 beyitlik bir Selçuklu Şehnamesi hazırladığını yazdığını da bildirmiştir. Ancak bu eserin yazması günümüze kadar gelememiştir.

Mehmet Fuat Köprülü'nün bu yazılarını Hikmet İlaydin yeniden kritik olarak gözden geçirmiş ve verilen bazı bilgileri eleştirmiştir. Hoca Dehhani'nin tek kasidesinde yapilan telmihlere dayanarak Hikmet İlaydın, Hoca Dehhani'nin intisap ettiği Anadolu Selçuklu sultanının I. Alâeddin Keykubad (d. 1188 – ö.1237) olduğunu iddia etmiştir. Tarihçi Şikârî'nin Hoca Dehhani'ye atfettiği ve güya elimize geçmeyen Selçuklu Şehnamesi bu tarihçinin yanılması ile gerçekte böyle bir şehname eseri hazırlamış olan şair Kanii-yi Tussi'nin eseri ile karıştırma nedeni ile ortaya atıldığını dikkati çekmiştir.[8][9]

Modern edebiyat eleştirmeni Ömer Faruk Akun ise hem Mehmet Fuat Köprülü'nün hem de Hikmet İlaydın'ın Hoca Dehhani'nin yaşadığı dönem ile ilgili kasidesinden yanlış yorumlama faraziyeleri çıkardıklarını iddia ederek Hoca Dehhani'nin ölüm yılı olarak gösterdikleri 1351'de, Hoca Dehhani'nin hala yaşamda olduğunu iddia etmiştir.[1]

Hoca Dehhani'nin günümüzde bilinen 9 gazeli ve 1 kasidesi bulunup toplam 74 beyitten oluşmaktadır. Mehmet Fuat Köprülü ilk kez, 2 gazeli ile kasidesinin bazı parçalarını yayımlamıştır. Bunlara sonra Ömer bin Mezid'in nazirelerini içeren şair tezkiresinde bulunan 4 gazel daha eklenmiştir. Mecdut Mansuroğlu'nun İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'nde bir nazireler tezikeresinden bulmuş olduğu ve Hoca Dehhani'ye ait olduğunu iddia ettiği 3 ek gazelin ise Hoca Dehhani'ye ait olup olmadığı tartışma yaratmıştır. Bunların 1 tanesinin Resmi'ye ve 2 tanesinin Kemalpaşazade'ye ait olduğu iddia edilmiştir. Ancak tüm bu eleştirilere rağmen bu ek 3 gazel Hoca Dehhani adı ile bastırılıp yayımlanmıştır.[1]

Mehmet Fuat Köprülü'nün işaret ettiğine göre Türk edebiyatında o zamana kadar dinsel ve tasavvufi konulara eğinilmesine ve tasavvuf şiirinin etkili olduğu bir coğrafyada yaşamasına karşın Hoca Dehhani şiirlerinde din dışı konulara yer vermiştir. Bu görüşe uygun olan nazım şekillerini Divan edebiyatına koymuş, gazel'in ve kaside'nin Türk edebiyatında ilk örneklerini vermiştir. Devrinin ve muhitinin sosyal yaşamını, yaşam, ahlâk, iman ve güzellik anlayışını anlatmıştır.

Kaynakça

  1. ^ a b c d Ünver, İstanbul (1998). "Hoca Dehhânî". TDV İslâm Ansiklopedisi. 18. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı. ss. 187-188. 16 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mayıs 2024. 
  2. ^ Turkedebiyati.org: Türk Dili ve Edebiyatı Dersleri Kaynak Sitesi (2007) Şeyhoğlu Mustafa Kimdir? Hayatı, Eserleri, Şiirleri Şeyhoğlu Mustafa (d. 1340- ö. 1401?), [1] 21 Ekim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Erişim:20-10-2016
  3. ^ Canpolat, Mustafa (1982) Omer Bin Mezid Mecmu-atü'n-nezrir, Ankara: TDK Yayınları, Ankara s.9.26-28.
  4. ^ Çetin Derdiyok. "Hoca Dehhani'nin Kasidesine Tematik Bir Bakış" (PDF). 11 Kasım 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık 2012. 
  5. ^ Kopruluzade Mehmed Fuad, (1926) "Selçukîler Devrinde Anadolu Şairleri, Hoca Dehhani", Hayat C.1, S.l, Kanunu Evvel (Ocak) Ankara (Osmanlica)
  6. ^ M. Fuad Köprülü (1986), Türk Edebiyati Tarihi, İstanbul: Ötüken Neşriyat,.
  7. ^ En son modern versiyonu baskisi: Şikârî (ed. Metin Sözen, Necdet Sakaoğlu) (2005) Karamannâme, İstanbul: Karaman Valiliği, Karaman Belediyesi, ISBN 9755854835
  8. ^ İlaydin, Hikmet (1974) "Anadolu'da Klasik Türk Şiirinin Baslangici", Turk Dili, Yıl 25, C.XXX, S.277, 1 Ekim Ankara, s.765-774
  9. ^ İlaydin, Hikmet (1978) "Dehhbni'nin Siirleri", Omer Asim Aksoy Armagani Ankara: TDK s.138.

Dış bağlantılar

  • Derdiyok, I.Cetin (1994) "Hoca Dehhani'nin Kasidesine Ternatik Bir Bakis" Yedi Iklim Ekim 1994 say.59-63

Online: [2]22 Mart 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

İlgili Araştırma Makaleleri

Türklerin Anadolu'ya geldikten sonra edebiyatları iki gruba ayrılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu "Yüksek Zümre Edebiyatı" ve İslam öncesinden gelen sözlü bir "Halk Edebiyatı". Anadolu'ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatlarının tesirini devam ettirirken, halk yine saz şairleri aracılığıyla halk edebiyatını devam ettirdi. Dolayısı ile Anadolu Türk Edebiyatı iki grupta incelenmektedir. Bu gruplardan biri halk edebiyatıdır.

<span class="mw-page-title-main">Nedîm</span> Divan edebiyatı şairi

Nedîm, Divan Edebiyatı eserleri veren Türk bir şairdi. Şöhretini, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1718-1730 yılları arasındaki Lâle Devri'nde kazandı. Hayatı ve eserleri ile Lâle Devri ruhûnun en önemli temsilcisi olarak kabul edilir.

Kaside, genellikle din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan bir şiir formudur. Ancak kaside biçiminin şiirin farklı konuları için de kullanıldığı vakidir. Kaside sanatı, öncelikli olarak Araplar tarafından geliştirilmiştir. Kaside, klasik Arap şiirinin en yüksek hali kabul edilmektedir. Eski Arap edebiyatında kasideler birkaç farklı dahili kısımdan oluşacak şekilde nazmedilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Gazel</span> divan edebiyatının aşktan bahseden temel şiir biçimi

Gazel, Türkçe Divan edebiyatının en yaygın nazım şeklidir. Gazel sözcüğü sözlük tarifi ile "kadınlarla sevgi üzerine konuşmak, söyleşmek" anlamına gelir.

Divan edebiyatı, Türk kültürüne has süslü ve sanatlı bir edebiyat türüdür. Bu edebiyata genellikle "divan edebiyatı" adı uygun görülmekte olup bunun en büyük nedenlerinden birisinin şairlerin manzumelerinin toplandığı kitaplara "divan" denilmesi olduğu kabul edilmektedir. Öte yandan, divan edebiyatı gibi tabirlerin modern araştırmacılar tarafından geliştirildiğini ve halk-tekke-divan edebiyatları arasındaki ayrımların bazen oldukça muğlak olduğu ve bu edebiyatlar arasında ciddi etkileşimlerin de bulunduğu vurgulanmalıdır.

Türk kültürü kökeni Orta Asya'nın kültürel birikimine dayanan bir kültürdür. Selçuklu döneminden itibaren Doğu Akdeniz ve İslam kültürleri ile etkileşim halinde olup Modern Türkiye'ye kadar gelişti.

<span class="mw-page-title-main">Menteşe Beyliği</span> Anadoluda bir Türk beyliği

Menteşeoğulları Beyliği Anadolu Selçuklu Devleti'nin çökmesi ve dağılmasıyla başlayan Anadolu Beylikleri döneminde Güneybatı Anadolu’da kurulmuş bir Türk beyliğidir. Sınırları aşağı yukarı bugünkü Muğla iline denk gelen bu beyliğin hakimiyeti, 13. yüzyılın ortalarından 15. yüzyılın başlarına kadar devam etti. Diğer Anadolu Beylikleri gibi Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine girdi. Muğla ili Osmanlı Devleti'nin son dönemlerine kadar Menteşe Sancağı olarak anıldı.

Neşati, Divan Edebiyatı şairi. Asıl adının ise Süleyman veya Ahmed olduğu sanılmaktadır.

Tasavvuf, kelime anlamıyla "sufi olmak, sufiye yolunu izlemek" demektir. Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" türü 12. yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı. Konusu Allah'a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir.

<span class="mw-page-title-main">Çağatayca</span>

Çağatayca, Çağatay Türkçesi veya Doğu Türkçesi, 15. yüzyılda Timurluların idaresi altında gelişen ve 15. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına dek Orta Asya'daki Müslüman Türk halkları tarafından ortak yazı dili olarak kullanılan dildir.

Kadı Burhaneddin, Türk devlet adamı, alim ve Azerbaycan edebiyatı ve Divan edebiyatı şairi.

<span class="mw-page-title-main">Türk edebiyatı</span> Türkçe yazılmış edebî eserler

Türk edebiyatı, Türk yazını veya Türk literatürü; Türkçe olarak üretilmiş sözlü ve yazılı metinlerdir.

'Arslan Baba, Yeseviyye tarikatının kurucusu Ahmet Yesevî'nin mürşîdi olduğu söylenen mutasavvıf. Doğum ve ölüm tarihleri hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi yoktur. Mehmed Fuad Köprülü'ye göre, Arslan Baba Ahmed Yesevî'nin babası Şeyh İbrâhimin kardeşi, yani amcası olabilir. Sefîne-î Evliya müellifi Osmanzâde Hüseyin Vassâf, Arslan Baba'dan bahsetmiştir.

Ahmed Paşa, 15. yüzyılda Sultan II. Mehmed ve Sultan II. Beyazıd dönemlerinde kazaskerlik, vezirlik, sancak beyliği ve kadılık gibi yüksek görevleri yüklenmiş bir ulema sınıfı mensubu ve Divan Edebiyatı şairi.

<span class="mw-page-title-main">Karamannâme</span>

Karamannâme, Kitâb-ı Karamaniyye ya da Kitâb-ı Tevârîh-i Karamaniyye: Kahramân-ı Zamân, Şikârî tarafından kaleme alınan ve Karamanoğulları Beyliği'nin resmî tarihçesi olarak kabul edilen el yazması eser. Arap alfabesi kullanılarak Türkçe kaleme alınan eser yazıldığı döneme hakim olan Osmanlı bakış açısının dışında yazılan Düsturnâme-i Enverî, Bezm ü Rezm ve Kitâb-ı Diyârbekriyye ile birlikte az sayıdaki eserlerden biri olma özelliğiyle ayrı bir öneme sahiptir.

Yesevîlik, adını Nakşibend’îyye tarikâtı şeyhi Yusuf Hemedanî'nin müritlerinden Hoca Ahmed Yesevî'den alan, İslâm'da kadın-erkek denkliğini yaşatan, Anadolu Alevîliği üzerinde bir hayli tesirleri olan, Bektâşî Tarikâtı'nın da beslendiği tasavvufî yol ve Türk tarikatı.

Hoca Ahmed Fakih ya da Sultan Hoca Fakih adları ile bilinen Ahmed Fakih, 13. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan tasavvuf şairidir.

Hersekli Arif Hikmet, 19. yüzyıl şairi.

Edirneli Nazmi, Türki-i basit akımı temsilcisi divan şairi. Edirne'de doğmuştur.

Hoca Mesud bin Ahmed, 14. yüzyılda yaşamış bir Türk şair ve yazardır. Hoca Mesud ile aynı dönemde yaşamış olan Şeyhoğlu Sadrüddin Mustafa, "Kenzü’l küberâ ve Mehekkü’l Ülemâ" adlı eserinde Hoca Mesud'dan bahsedip, onu üstad diye över. Hoca Mesud, yeğeni İzzeddin Ahmed ile beraber, "Süheyl ü Nevbahar" denilen eseri Farsçadan Anadolu Türkçesine çevirmiştir. Bu eserin asıl adı "Kenzü’l-bedâyi"dir. "Süheyl ü Nevbahar" ile beraber "Ferhengnâme-i Sa‘dî" denilen eserinde Sadi Şirazi'nin "Bostan"ından seçilmiş şiirleri Türkçeye çevirmiştir. Fuad Köprülü'ye göre Hoca Mesud, Germiyan Beyliği bölgesinde yaşamış olabilir.