Altay dilleri ilk olarak 18. yüzyılda ileri sürülmüş Avrasya'da yaygınca konuşulan Türk dilleri, Moğolca, Tunguzca ve bazen Japonca, Korece ve Aynu dillerinin ortak bir ataya sahip olduklarını savunan varsayımsal bir dil ailesidir.
Moğolca, Moğolistan ve civardaki bazı özerk bölgelerde resmî dil olan Asya dilidir.
Sümerce, Sümerlerin ana dili. Güney Mezopotamya'da MÖ 4000 yılında konuşuluyordu. MÖ 2000'li yılların başlarında yerini konuşma dili olarak Akadcaya bıraktı ancak Mezopotamya'da MS 1. yüzyıla kadar kutsal, şölensel, edebî ve bilimsel bir dil olarak kullanılmaya devam etti. Daha sonra ise bu dil 19. yüzyıla kadar unutuldu. Mezopotamya'da konuşulan diğer dillerin aksine Sümercenin izole dillerden olduğu kabul edilir.
Yazı sistemi, bir dildeki unsurları ve tarif edilebilir durumları temsil etmek için kullanılan bir çeşit semboller sistemidir.
Japonca, Japonlar tarafından konuşulan Japon dil ailesine bağlı bir dildir. Başta Japonya ve Japon diasporasındakiler olmak üzere yaklaşık 128 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır. Japonya'da de facto millî dil olarak kabul edilip Palau'da tanınmış azınlık dilidir.
Güney Kafkas dilleri, Kafkas dillerine bağlı ve Kafkas Dağları'nın güneyinde konuşulan Gürcüce, Megrelce, Lazca ve Svancadan oluşan dil ailesidir. Dünya çapında yaklaşık 5.2 milyon konuşanı vardır. Diğer hiçbir dil ailesi ile ilişkisi tespit edilemeyen Güney Kafkas dilleri, dünyanın birincil dil ailelerinden biridir. Güney Kafkas dillerinde yazılmış en eski edebi kaynak, Asomtavruli harfleriyle yazılmış Eski Gürcüce Bir el Qutt yazıtlarıdır. MS 430 yılına tarihlenen yazıt, Beytüllahim yakınlarındaki bir Gürcü manastırında bulunmuştur. Gürcücenin yanı sıra, yazı dili gelişmemiş olan diğer Güney Kafkas dilleri de Gürcü alfabesiyle yazılır. Bunun yanında Türkiye ve Avrupa'daki Lazlar için Latin alfabesinden geliştirilmiş Laz alfabesi kullanılır.
Luvice veya Luvi dili Anadolu dillerine mensup bir dildir. Aynı zamanda Hititlerin de hiyeroglif yazılarında kullandıkları dildir. Mısır ve Girit hiyeroglif yazısından farklı olan bu hiyeroglif yazısı, daha çok mühürlerde ve kaya anıtları gibi büyük yazıtlarda kullanılmıştır.
Ural dilleri, içinde otuz dokuz dil barındıran ve toplamda 25 milyon insan tarafından konuşulan dil ailesidir. Dünya üzerinde en çok konuşanı olan Ural dilleri, sırasıyla Macarca, Fince, Estonca, Marice ve Udmurtçadır. Yine dünyada içinde belirgin olarak Ural dilleri konuşanı barındıran ülkeler Estonya, Finlandiya, Macaristan, Romanya, Rusya, Sırbistan ve Slovakya'dır.
Çin dilleri ya da Çin dil ailesi, Çin'de yaşayan Hanların konuştuğu dillerin tümüne verilen addır. Çin-Tibet dil ailesine dahil kollardan birini oluşturmaktadır. Bu diller ayrıca Sinitik diller olarak da adlandırılır.
Brahmi alfabesi, ünlüleri ünsüz sembollerle ilişkilendirmek için bir aksan işaretleri sistemi kullanan bir abugidadır. Yazı sistemi, Maurya döneminden erken Gupta dönemine kadar yalnızca nispeten küçük evrimsel değişiklikler geçirdi ve MS 4. yüzyılda bile okuma yazma bilen bir kişinin Maurya yazıtlarını hala okuyabildiği düşünülmektedir. Bundan bir süre sonra, orijinal Brahmi yazısını okuma yeteneği kayboldu. En eski ve en iyi bilinen Brahmi yazıtları, kuzey-orta Hindistan'daki Asoka'nın MÖ 250-232'ye tarihlenen kayaya oyulmuş fermanlarıdır. Brahmi'nin deşifresi, 19. yüzyılın başlarında, Hindistan'daki Doğu Hindistan Şirketi yönetimi sırasında, özellikle Kalküta'daki Bengal Asya Topluluğu'nda, Avrupa'nın akademik ilgisinin odak noktası haline geldi. Brahmi, Cemiyetin sekreteri James Prinsep tarafından 1830'larda Cemiyetin dergisinde yayınlanan bir dizi bilimsel makalede deşifre edildi. Buluşları, diğerleri arasında Christian Lassen, Edwin Norris, H. H. Wilson ve Alexander Cunningham'ın epigrafik çalışmalarına dayanıyordu.
Kurgan hipotezi (teorisi) erken Hint-Avrupa kökenlerinin, Karadeniz-Hazar stepleri'nde bulunan arkeolojik "Kurgan kültürüne" dayandığını öne süren teorilerden biridir. Kurgan Türkçe "korugan" sözcüğünden türetilmiş höyük mezar anlamına gelen bir terimdir.
Proto-Hint-Avrupa dili veya Hint-Avrupa anadili, Hint-Avrupa dillerinin ortak atası olduğu öne sürülen varsayımsal bir dildir. Proto-Hint-Avrupalılarca konuşulmuş bu dile ait herhangi bir yazılı veri bulunmadığından, hakkında bilinenler tarihsel dilbilim ve rekonstrüksiyon yöntemleri kullanılarak bu dil ailesi içinde yer alan dillerin karşılaştırılması ile ortaya çıkarılan özelliklere dayanmaktadır. Tarihsel olarak Hint-Avrupa dilinin MÖ 3500 yılında konuşulduğu düşünülür. Ancak tarih konusunda görüşler çeşitlilik göstermektedir. Dilin asıl konuşurlarının Karadeniz'in kuzeyinde, Doğu Avrupa'nın Hazar bozkırlarında yaşadığı varsayılır. Proto-Hint-Avrupa dili konuşurları göçlerle birbirinden ayrıldığında bu dil de çeşitli alt dallara ayrılmıştır. Bugün Hint-Avrupa dil ailesi içinde yaklaşık 445 yaşayan dil bulunmaktadır.
Yünnan, Çin'in güneybatısında bulunan bir eyalet. Yüzölçümü yaklaşık 394.000 km2, 2010 itibarıyla yaklaşık 46 milyon kişilik nüfusa sahip. Eyaletin başkenti, kendisi de eskiden "Yünnan" olarak bilinen Kunming şehri. Yünnan eyaleti kuzeyde Siçuan eyaleti, kuzeydoğuda Guizhou eyaleti, doğuda Guangksi Zhuang Özerk Bölgesi, güneydoğuda Vietnam, güneyde Laos, batıda Birmanya ve kuzeybatıda Tibet Özerk Bölgesi ile sınır paylaşmaktadır.
Tay-Kaday veya Kra-Day dilleri, Güney Çin, Kuzeydoğu Hindistan ve Güneydoğu Asya'da konuşulan tonlamalı bir dil ailesidir. Bu aileye ait Tayca ve Laoca, Tayland ve Laos'ta resmi dildir. Yaklaşık 93 milyon insan, %60'ı Tayca olmak üzere Kra-Day dillerini konuşmaktadır. Ethnologue, ailede 95 dili listeler ve bunlardan 62'sini Tay dilleri dalına atamaktadır.
Çad dilleri, Kuzey Nijerya, Güney Nijer, Çad, Güney Orta Afrika Cumhuriyeti ve Kuzey Kamerun'un yer aldığı Sahel’in bazı bölgelerinde konuşulan ve 150 dili içeren Afro-Asyatik dil ailesinin bir koludur. En çok konuşulan Çad dili Hausaca, bir lingua franca olarak Batı Afrika'nın doğusunda kalan iç bölgelerde konuşulmaktadır.
Hint-Hitit veya Hint-Anadolu; var olagelmiş tüm Hint-Avrupa dilleri ve de Anadolu dillerini'de içerisine alacak şekilde, bir bütünsel Hint-Avrupa terimine eş değer bir model olarak, ilk defa Amerikalı dilbilimci "Edgar H. Sturtevant" tarafından 1926 yılın da ortaya atılan ve tamamen hipoteze dayalı olan bir dil ailesidir.
Hmong veya Mong dili, Çin'de Miao olarak bilinir, Hmong-Mien dil ailesinin Hmong kolunun Batı Hmong dalına bağlı bir lehçe sürekliliğidir. Siçuan, Yünnan, Guizhou, Guangşi, Hainan, Kuzey Vietnam, Tayland ve Laos'ta yaşayan Hmonglar tarafından konuşulur. Bu lehçe sürekliliğinin kapsamındaki değişkeler büyük oranda karşılıklı anlaşılabilirlik gösterirler ve 280 bin Hmong asıllı Amerikalı dahil olmak üzere yaklaşık 2,7 milyon kişi tarafından konuşulurlar. Hmong dilini konuşanların yarısından fazlası Çin'in çeşitli yerli Hmong değişkelerini konuşur; Çin'de Dananshan (大南山) lehçesi, Standart Hmong dilinin temelini oluşturur. Hmong halkının yerli olduğu bölgede en çok konuşulan değişke Dananshan lehçesiyken Hmong Daw (Ak) ile Hmong Njua (Yeşil) değişkeleri yalnızca Laos ve ABD'de yaygın olarak konuşulur.
Ana Anadoluca, Ön Anadoluca veya Proto-Anadoluca) Anadolu dillerinin türediği en erken ata evresi olan tek bir proto dildir. Hemen hemen diğer tüm proto dillerde olduğu gibi doğrulanmış hiçbir kaydı bulunamamıştır; dil, tüm doğrulanmış olan Anadolu dillerinin yanı sıra diğer tüm Hint-Avrupa dillerine de karşılaştırmalı yöntem uygulanarak yeniden inşa edilmiştir.
Yao halkı ya da Mien halkı, Çin ve Vietnam'da çeşitli azınlıklara atanan bir sınıflandırma. Çin hükûmetinin resmî olarak tanıdığı 55 etnik azınlıktan biri olan Yao halkı, Çin'in güneybatısı ve güneyindeki dağlık alanlarda yaşar. Ayrıca Vietnam'ın resmî olarak tanıdığı 54 etnik gruptan birini teşkil eder. 2000 yılı Çin Ulusal Nüfus Sayımı'na göre Çin'de 2.637.421 Yao var; 2019 yılı Vietnam Nüfus Sayımı'na göre Vietnam'da 891.151 Yao var.
Japon dillerinin sınıflandırılması ve diğer dillerle ilişkileri belirsizdir ve bu konuda dilbilimciler tarafından ortaya atılmış onlarca teori mevcuttur. Dilbilimciler geleneksel olarak Japon dillerinin bağımsız bir aileye ait olduğunu düşünürler; gerçekten de, Ryukyuucanın Japon lehçesi olmak yerine Japon dil ailesi içinde ayrı bir dil olarak sınıflandırılmasına kadar, Japonca izole edilmiş bir dil olarak kabul ediliyordu.