İçeriğe atla

Hippika gymnasia

Hippika gymnasia'ya özgü teşhir zırhı giyen bir canlandırıcı ve at

Hippika gymnasia ("at egzersizleri"), Roma İmparatorluğu süvarileri tarafından hem becerilerini geliştirmek hem de uzmanlıklarını sergilemek için gerçekleştirilen ritüel turnuvalardı.[1] Bu turnuvalar kalelerin dışında bulunan geçit töreni alanlarında yapılırlardı. Turnuvalar ; süvarilerin manevra yapmalarını, cirit ve mızrak gibi silahları kullanmalarını içeriyorlardı.[2] Biniciler ve binekleri, klasik mitolojiden görüntülerle süslenmiş, özellikle teşhir amacıyla yapılmış son derece ayrıntılı zırhlar ve miğferler giyiyorlardı. Bu tür turnuvalar; binicilerin becerilerini geliştirmek, birlik ruhu oluşturmaya yardımcı olmak, ileri gelenleri ve fethedilen halkları etkilemek gibi çeşitli amaçlara hizmet etti.

Romalılar, lejyonlarını desteklemek için önemli süvari kuvvetleri bulunduruyordu. Süvari seçkinlerinin, auxiliaların kapsamlı eğitim gerektiren karmaşık manevralar yapması bekleniyordu. Savaşta süvarilerin rolü MS 2. yüzyılda Romalı yazar Arrianus tarafından, bir düşmanı yenmek için lejyonların ve auxiliaların nasıl organize edilebileceğini açıkladığı (muhtemelen teorik) bir çalışma olan Ars Tactica'da tanımlandı. Arrianus, Hippika gymnasia'yı oldukça ayrıntılı bir şekilde anlatıyor, ancak Yunanca yazdığı için bu tür olayların Latince adını bilmiyoruz.[3] Biniciler, bu oyunlarda tahta silahlarla karmaşık manevralar yaptılar, dönüşümlü olarak saldırdılar ve savundular. Biniciliklerini ve cesaretlerini izleyicilere sergilediler.

Giyim ve Zırh

MS 2. yüzyıla ait bir Roma süvari "spor kaskının" yeniden canlandırılması

Hippika gymnasia'ya katılanlar, onları görenler için etkileyici bir manzara oluştururdu; bir yazarın bundan şöyle bahseder: "görkemli zırhlar kuşanmış atlar ve insanlardan oluşan bir süvari birliği... Maskeli miğferleri ve gümüş yüzleri ile ilahi varlıklara benziyorlardı."[4] Biniciler, 3. yüzyılda süslü bronz zırhlara evrildiği anlaşılan parlak renkli tunikler, çok süslü dizçekler ve yüz maskeli miğferler giyiyorlardı. Arrian onları şöyle tarif ediyor:

Atlılar geçit töreni alanına tamamen silahlı girerler ve binicilikte yüksek rütbeli veya daha üstün olanlar, seyircilerin dikkatini çekmek için yaldızlı demir veya bronz miğferler takarlar. Aktif hizmet için yapılan miğferlerin aksine, bunlar sadece başı ve yanakları örtmez, gözler için açıklıklar ile binicilerin tüm yüzlerine uyacak şekilde yapılmıştır... Kasklardan sarı tüyler sarkıyor, kullanışlı olduğu kadar bir dekor meselesi. Atlar ilerlerken en ufak bir esinti bu tüylerin güzelliğine güzellik katar. Hem çeviklik hem de akıllı olmak egzersizin en önemli kısımları olduğundan ve kalkanlarının görünümünü süsleyerek daha iyi hale getirdiklerinden, biniciler savaşlarda kullanılanlardan daha hafif türde dikdörtgen kalkanlar taşırlar. Süvariler göğüs zırhları yerine kırmızı, mavi veya diğer renklerle işlenmiş dar Kimmer tunikleri [deri yelekler] giyerler. Bacaklarına ise Part ve Ermenilerinki gibi bol olmayan dar pantolonlar giyerler. Atların ölçülerine göre özenle yapılmış alınlıkları ve ayrıca yan zırhları vardır.[5]

Bu tür "spor ekipmanlarının" tanrılara adanarak kullanıldığına dair önemli arkeolojik kanıtlar bulunmuştur. 1950'de Bavyera'daki Straubing'de MS 3. yüzyıla tarihlenen bir süvari teşhir zırhı yığını keşfedildi. Bu yığın olağanüstü ayrıntılı at zırhları, baldır koruyucuları, miğferler ve diğer zırh parçalarını içeriyordu.[4] Diğer yerlerden de çok daha fazla "spor kaskı" ele geçirildi. Bu kasklar çeşitli metal ve alaşımlardan, genellikle altın renkli alaşımlardan veya kalay kaplı demirden yapılmıştı. Bu miğferler Savaş tanrısı Mars'ı, orduyla ilişkili diğer ilahi ve yarı ilahi figürleri betimleyen kabartmalı kabartmalar ve gravürlerle süslenmişlerdi. Örneğin, İskoçya'da bulunan Newstead Miğferlerinden biri, bir savaş arabası süren çıplak kanatlı bir Cupid figürü ile kabartılmıştır.[6]

Miğferler hem "erkek" hem de "kadın" tipindeydi ve kuşananları Yunanlar veya Amazonlar olarak tasvir ediyordu. Bunlar, klasik gelenekten başka sahnelerin yeniden canlandırılmasını da içermiş olabilecek hippika gymnasia'da görünüşe göre yaygın olarak rekabet eden takımlardı. Kadın miğferleri, yontulmuş saç stilleri ve diademler, kurdeleler ve mücevherler gibi diğer ayırt edici kadın unsurlarıyla tanınabilirdi. Genellikle Arrian'ın anlatımında bahsettiği gibi tam yüz maskeleriyle donatılmışlardı. Bazı miğferler açıkça Doğuluları tasvir etmeyi amaçlardı, yani tasvir edilen yüzler her zaman Romalılarınki değildi.[7]

Bu çok ayrıntılı miğferlerin kökeni belirsizdir, ancak Roma olmadığı anlaşılıyor. Roma'nın doğu eyaletlerinden geldiklerine dair bir teori de dahil olmak üzere çeşitli teoriler öne sürülmüştür. MS 1. yüzyılın başlarından 3. yüzyılın ortalarına kadar üretildiler.[6] Nispeten hafif olmalarına rağmen, gösteri amaçlı giyilmelerinin yanında savaş sırasında da kullanılmış gibi görünüyorlar. Böyle bir miğfer, MS 9'da Cermenler tarafından üç Roma lejyonunun yok edildiği Teutoburg Ormanı Muharebesi alanında bulundu. Belki de miğferin rastlanmamış görüntüsüyle savaş alanında düşmanlarını korkutmayı amaçlayan bir subay veya sancaktar tarafından giyildi.[8]

Arrian'ın anlatımı, atların aynı zamanda hippika gymnasia'larda kullanılan ciritlerden ve diğer silahlardan korunmak için zırhlı olduklarını açıkça ortaya koyuyor: "[ciritler] [atların] yanlarına zararsız bir şekilde düşüyordu, özellikle atların yanları çoğunlukla zırhlarla korunduğu için..." Atlar için yapılan ölçekli Roma zırhlarının örnekleri Suriye'deki Dura-Europos'ta bulundu. Binicilerin giydiği tuniklere uygun kumaş veya keten at zırhı da kullanılmış olabilir. Ayrıca Arrian, atları (İskoçya'daki Trimontium Roma kalesinde (Newstead) bulunan örneklerin de gösterdiği şekilde) alınlık veya baş zırhı takıyor olarak tasvir eder.[9]

Silahlar ve Egzersizler

Carnuntum, Avusturya'da hippika gymnasia'nın yeniden canlandırılması

Hippika gymnasia'da biniciler, sahte savaşlarda kullandıkları sahte cirit ve dartlarla silahlandırılırdı. Arrian'a göre, biniciler biri hücum eden, diğeri savunma yapan olmak üzere iki takıma ayrılırlardı. Kalkanlarını kendilerinin ve atlarının sırtlarını örtmek için kullandılar ve bir tür mobil testudo oluşturdular. Savunma takımından iki kişi, diğer tarafın atışları için hedef olmak amacıyla hareket ederek takımlarının önünde dururdu. Saldırganların, sırayla kendilerini kalkanlarıyla korumaya çalışacak olan iki savunucuyu vurmadaki isabetleri test edilirdi. Diğer savunuculardan bazıları atına binip hücuma geçen karşı takımdakileri ciritleriyle vurmaya çalışırdı. Arrian'ın belirttiği gibi, bu zorlu bir egzersizdi:

Bu noktada, hücum edenlere atış yapabilmek ve saynı anda da kalkanını kaldırıp sağ tarafını korumak için özellikle iyi bir biniciliğe ihtiyaç vardır. Hedefine doğru at sürerken binicinin mızrağını fırlatmak için binicinin kendinin sağa döndürmesi gerekiyordu. Galya dilinde "petrinos" denilen bir tam bir dönüşü yaparken, en zoru olan kısımda elindeki mızrağı atmalıdır. Bu hareket zordur çünkü binici yanların hassasiyeti izin verdiği kadar sağa dönmeli, yüzünü atın kuyruğuna bakacak şekilde, mümkün olduğu kadar geriye doğru atmalı ve bunu yaptıktan sonra, hızla tekrar öne dönmeli ve kalkanını çevirmelidir. Çünkü sırtını koruma almadan dönerse, savunmasız bir hedefi düşmana açık bir şekilde bırakır.[10]

Başka bir gösteride süvari, komutanların veya diğer ileri gelenlerin oturduğu izleme platformunun önündeki geçit alanı boyunca dört nala koşarak mümkün olduğu kadar çok cirit atmaya çalışırdı. On beş iyi bir sayı olarak kabul edildi, ancak yirmi puana ulaşmak gerçekten övgüye değer kabul edilirdi. Ayrıca mızrakla hedefleri isabetli bir şekilde vurma alıştırmaları yaptılar: "Her adam bir mızrak taşırdı ve platforma yaklaşmadan önce mızrağını tüm gücüyle döndürmeliydi, daha sonra mızrağı fırlatmalı ve platformun solunda kurulmuş olan hedefe nişan almalıydı."[11]

Gösterinin son aşaması, süvarilere düşmanı kovalama ve yeniden bir araya gelmesini önleme görevinin verildiği yer, savaşta açıkça yararlı olabilecek beceriler içermekteydi. Arrian şöyle bahseder:

Önce savunma tarzında kaldırdıkları mızraklarla ilerlerler, daha sonra da kaçan bir düşmanı kovalıyorlarmış gibi ilerlemeye başlarlar. Diğerleri, sanki başka bir düşmanla karşılaşıyorlarmış gibi atlarını döndürürler. Kalkanlarını başının üstüne kaldırdırırlar, mızraklarını düşman saldırısını karşılayacak şekilde döndürürler. Bu manevraya Galya dilinde "toloutegon" denir. Ayrıca kılıçlarını çekerler ve kaçan bir düşman birliğini yakalamak, zaten yerde olan bir adamı öldürmek veya kanatlardan birlikte hızlı bir hareketle herhangi bir başarı elde etmek için mızraklarla en iyi şekilde hesapladıkları çeşitli vuruşlar yaparlar. Hepsi bu kadar da değil: Bir ata sıçrama eyleminde uygulanabilecek tüm biçimleri mümkün olduğu kadar büyük bir çeşitlilik içinde izleyiciye sergilerler. Sonunda, zırhını giyen bir adamın koşarken bir ata nasıl sıçrayabileceğini gösteriyorlar. Bazıları buna 'yolcu atlaması' diyor'.[12]

İmparator Hadrian, 118'de Kuzey Afrika'da böyle bir gösteriye tanık oldu ve binicilerin performansını teftiş etti. İmparator, gösterinin ardından askerlerin kahramanlıklarını övdü ve onlara şunları söyledi:

Her şeyi düzenli bir şekilde yaptınız. Alanda bize birçok manevra sergilediniz. Kısa ve sert ciritler kullanmış olsanız da, cirit atışınız zarafetsiz değildi. Birkaçınız mızraklarınızı eşit derecede iyi savurdunuz. Biniciliğiniz dün ve bugün oldukça iyi, akıllıcaydı. Eksik bir şey varsa fark etmeliyim; eğer bariz şekilde kötü bir şey varsa, onu belirtmeliyim. Ama tüm egzersiz boyunca beni eşit derecede memnun ettiniz. . .[13]

Ayrıca bakınız

  • Lusus Troiae

Kaynakça

  1. ^ Southern, Pat. The Roman army: a social and institutional history, p. 338. ABC-CLIO, 2006. 978-1-85109-730-2
  2. ^ Fields, Nic; Hook, Adam. Roman auxiliary cavalryman: AD 14-193, p. 62. Osprey Publishing, 2006. 978-1-84176-973-8
  3. ^ Lendon, J.E. Soldiers and Ghosts: A History of Battle in Classical Antiquity, p. 435. Yale University Press, 2006. 978-0-300-11979-4
  4. ^ a b Simkins, Michael. The Roman army from Hadrian to Constantine, pp. 29-30. Osprey Publishing, 1979. 978-0-85045-333-1
  5. ^ Arrian, Ars Tactica 34
  6. ^ a b Hargrave, James; Yu Treister, Michail. Hammering techniques in Greek and Roman jewellery and toreutics, pp. 327-328. BRILL, 2001. 978-90-04-12150-8
  7. ^ Dixon, Karen R.; Southern, Pat. The Roman cavalry: from the first to the third century AD, p. 128. Routledge, 1997. 978-0-415-17039-0
  8. ^ Sidnell, Philip. Warhorse: cavalry in ancient warfare, p. 257. Continuum International Publishing Group, 2006. 978-1-85285-374-7
  9. ^ Dixon & Southern, p. 131
  10. ^ Arrian, Ars Tactica 39
  11. ^ Arrian, Ars Tactica 41
  12. ^ Arrian, Ars Tactica 43
  13. ^ Quoted in Dixon & Southern, p. 134

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Athena</span> Yunan mitolojisinde zeka, sanat, strateji, ilham ve başarı tanrıçası

Athena, Yunan mitolojisinde zekâ, sanat, strateji, ilham ve barış tanrıçasıdır. Roma mitolojisinde Minerva ile eşit kabul edilir. Babası Tanrıların başı Zeus, annesi ise Zeus'un ilk karısı olan hikmet tanrıçası Metis'tir. Sembolleri, kalkan, mızrak, zeytin dalı ve baykuştur. Mızrak savaşı, zeytin dalı barışı, gök gözlü baykuş da bilgeliği temsil eder. Athena, Atina kentinin baş tanrıçası ve koruyucusudur, kent ismini de ondan almıştır. Athena ve sembolize ettiği karakterler birçok kültürde benzer formlarda bulunur. Athena ayrıca Troya savaşında Akhaların yardımına koşup tahta atın yapılmasına yardım etmiştir. Athena özel bir kalkan taşır. Bu kalkan Aegis olarak isimlendirilmiştir. Kalkanın üzerinde, değişik süslemelerle birlikte Medusa'nın başının resmi bulunur. Bu kalkanın önünde en güçlü ordular bile bozguna uğrar. Zeus'un en sevdiği kızı olduğu için Zeus'un yıldırımlarını da bir tek o kullanabilir. Gigantlar arasındaki karşıtı Enceladus'dur.

<span class="mw-page-title-main">Falanks</span>

Falanks, genellikle mızrak ve benzeri silahlar kullanan askerlerin birbirinden ayrılmadan art arda saflar halinde savaşmasını esas kabul eden bir savaş düzenidir. İlk uygulamaları Arkaik Yunanistan'da Hoplites adı verilen ağır piyadelerin savaş düzeni olarak ortaya çıkmıştır. Falanks düzeninden önce savaşlar, düzensiz gruplar arasında bire bir çatışmalar şeklinde yürütülmektedir. Falanks düzeni, kütlesel bir vuruş gücüyle son derece etkili bir savaş düzeni olarak ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Binicilik</span> Atların spor veya iş için kullanımı

Binicilik, kısaca ata binme becerisidir. Binicilik; atı kullanma sanatı olup atı tam yerinde, sakin, zamanında, güven içinde ve olabildiğince işe uygun kuvvet sarf ettirerek kullanma becerisidir. Biniciliğin tarihi çok eski zamanlara kadar uzanır.

<span class="mw-page-title-main">Antik Çağ'da savaş</span> Antik Çağ Savaşları

Antik çağlarda savaş yazılı tarihin başlangıcından antik dönemin sonuna kadar geçen dönemdeki savaş tarzıdır. Avrupa'da Eski Çağ'ın sonu genellikle Batı Roma İmparatorluğu'nun yıkılmasıyla (476) eş tutulur. Çin'de de aynı şekilde beşinci yüzyılın sonu sayılabilir.

Orta Çağ'da savaş, genellikle Orta Çağ Avrupası'nda kullanılan savaş tarzını anlatmak için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Valkür</span> İskandinav mitolojisinden karakterler

Valkürler, İskandinav mitolojisinde Odin'in yardımcıları olan, miğfer ve mızrakla silahlanmış genç ve güzel bakirelerdir. Gökten kanatlarıyla savaş alanına inip Einherjar denilen savaştaki cesur kahramanları Valhalla'ya götürürler. Buraya götürmelerinin nedeni Ragnarok'da yani dünyanın sonunda olacak savaşta Odin'in yanında savaşacak güçlü savaşçılar toplamaktır.

<span class="mw-page-title-main">Roma lejyonu</span> Roma İmparatorluğunda 1.000 ile 5.600 kişi arasında değişen eski ağır piyade birliği

Roma Lejyonu Roma Cumhuriyeti ve Roma İmparatorluğu boyunca tüm Roma ordusunu ya da daha dar anlamda ağır piyadeleri kasteden temel askeri birlik. İkinci anlamı birkaç Kohorttan oluşan ve legionaries olarak bilinen ağır piyadelere vurgu yapar. Roma lejyonunun ana unsurunu ağır piyadeler oluştururken, piyadelere neredeyse her zaman bir ya da daha fazla sayıda, Roma yurttaşı olmayan kişilerden oluşturulan süvariler, düzenli birlikler ve avcılardan kurulu destek birlikleri olan Auxilialar eşlik ederdi.

<span class="mw-page-title-main">Şövalye</span>

Şövalye Orta Çağ Avrupa'sında seçkin ve profesyonel bir süvari sınıfı. Şövalyelik günümüzde, bazı ülkelerde önemli bir hizmet nedeniyle verilen bir unvana dönüşmüştür ve geleneksel olarak devam ettirilmektedir. Avrupa dillerinin çoğunda şövalye için kullanılan chevalier, caballero, cavaliere ve Ritter gibi sözcüklerse genel olarak atlar ve binicilik ile ilişkilidir.

<span class="mw-page-title-main">Sipahi</span> askeri sınıf

Sipahi, Osmanlı ordusunun ağır süvari sınıfı askeri. Tımar sahibi olan tımarlı sipahiler ve Kapıkulu Ocağı'na bağlı kapıkulu sipahileri olmak üzere ikiye ayrılır. "

<span class="mw-page-title-main">Süvari</span> At sırtında savaşan birlikler

Süvari, tekil bir atlı asker veya bu atlı askerlerin oluşturduğu birlikleri kapsayan askerî sınıf. Geçmişte daha çok ani baskınlarda ve vurucu saldırılarda kullanılırdı. Sözcüğün kökeni Farsça سوار suvâr = at kelimesinden gelir.

<span class="mw-page-title-main">Atlıkarınca</span>

Atlıkarınca, yere sabitlenmiş bir eksen etrafında döndürülen bir platform veya askılara takılı oyuncak atlar, uçaklar, arabalar gibi nesnelerden oluşan büyük bir oyuncak ve eğlence aracı.

Orta Dünya savaş aletleri J. R. R. Tolkien'in Orta Dünya evreninden Hobbit, Yüzüklerin Efendisi ve Silmarillion'da bahsettiği silahları ve zırhları içerir.

<span class="mw-page-title-main">Velites</span>

Velites Roma Cumhuriyetinin erken dönemlerinde lejyonlarda görev yapmış olan bir piyade sınıfı. Velites, düşmana fırlatmak için birkaç hafif mızrak ve yakın dövüşler için kullanılmak üzere kısa bir tür kılıç olan gladii taşıyan hafif piyadelerdi. Lejyonların en genç ve en fakir askerleri olarak çok fazla donanıma sahip olamadıklarından dolayı nadiren zırh giyerlerdi. Kendilerini korumak için küçük ahşap kalkanlar taşırlar ve lejyonun ağır piyadelerinden ayırt edilebilmek için kurt derisinden yapılmış bir başlık takarlardı. Veliteler, kısmen taktik nedenlerle ve ayrıca teke tek dövüşte kendilerine şans sağlama fırsatına sahip olmaları için öne yerleştirilirdi.

<span class="mw-page-title-main">Triarii</span>

Triarii Roma Cumhuriyeti'nin erken dönem manipüler ordularında görev yapan ve ordunun iyi savaş teçhizatları satın alabilecek kadar zengin ve kıdemli askerlerinden oluşan birimdir. Ağır ve sağlam zırhlar giyen ve büyük kalkanlar taşıyan bu askerler Roma lejyonlarının savaş düzeninde üçüncü ve son hat olarak görev yapardı. Triarii, ordunun en yaşlı ve tecrübeli üyeleriydi. Her bir triarii maniplesinde 60 asker bulunuyordu. Manipüler lejyonun diğer birimleri olan hastati ve principes pila taşırken, triarii düşmana saldırmak ya da toprağa saplanarak mızraklardan oluşan sabit bir savunma hattı oluşturmak için kullanılabilen hasta mızraklarına sahipti.

<span class="mw-page-title-main">Plaka zırh</span>

Plaka zırh veya levha zırh, demir veya çelikten dövülen, tarihî bir kişisel zırh çeşidi. Roma dönemindeki lorica segmentata gibi erken dönem örnekleri bulunsa da; bütün plaka zırh, Avrupa'da Geç Dönem Orta Çağ zamanı, özellikle 13. yüzyıldan beri zincir zırh üzerine giyilen levha ceketler sonucu, Yüz Yıl Savaşı bağlamında gelişmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Üzengi</span>

Üzengi, eyerin iki yanına asılı, ayağa destek sağlayan binicilik malzemesi. Üzengi sayesinde binici atı çok daha kolay idare edebilir, daha hızlı sürebilir, kılıç, ok-yay, mızrak gibi silahları çok daha başarılı bir şekilde kullanabilir. Medeniyetin gelişip yayılmasında tekerlek veya baskı makinesi kadar önemli bir rol oynadığını düşünenler vardır.

<span class="mw-page-title-main">Vücut zırhı</span>

Vücut zırhı ya da basitçe zırh veya cebe, vücudu saldırılara karşı korumak için giyilen koruyucu giysidir. Zırh savaşçılar tarafından giyilebileceği gibi binekleri de koruyabilirdi. Zırhlar bu vazifeyi silahların veya fırlatılan cisimlerin etkisini saptırarak veya emerek yerine getirir.

<span class="mw-page-title-main">Hydaspes Muharebesi</span> Büyük İskenderin Hindistan Seferinde Pencap kralı Porusla Jhelum nehrinin kıyısında yaptığı Makedon zaferiyle biten savaş

Hydaspes Muharebesi, İskender ile Kral Porus arasında MÖ 326 yılında yapıldı. Hint alt kıtasının Pencap bölgesinde, Jhelum Nehri'nin kıyısında gerçekleşti. Muharebe; bir Yunan zaferiyle ve Porus'un teslim olmasıyla sonuçlandı. Pencap'ın geniş bölgeleri İskenderiye İmparatorluğu'na dahil oldu ve mağlup edilmiş, tahttan indirilen Porus, İskender tarafından ikincil bir yönetici olarak görevine tekrar getirildi.

<span class="mw-page-title-main">Yoldaş süvariler</span>

Yoldaşlar veya Yoldaş Süvariler, Makedon kralı II. Philip zamanında Makedon ordusunun seçkin süvarileriydiİskender, en büyük prestijlerini Büyük İskender döneminde elde etmişlerdir ve Avrupa'da kullanılan ilk ya da ilkler arasındaki baskın süvarileri sayılmışlardır. Seçilmiş Yoldaşlar veya Hetairoi, kralın seçkin korumasını (Somatophylakes) oluşturmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Miken uygarlığı askeriyesi</span>

Geç Tunç Çağı'nda Miken uygarlığı'ının askeri yapısı, gün ışığına çıkarılan sayısız silah ve Yunan Linear B kayıtlarında yer alan çağdaş sanatta savaşçı ve savaş tasvirlerinde görülmektedir. Mikenliler, askeriye ve lojistiğin doğrudan saray merkezlerinden denetlendiği bir altyapının geliştirilmesine önem verdi. Bu durum daha sonraki Antik Yunan geleneğine ve özellikle Miken dönemi savaşçı kahramanların doğasına odaklanan Homeros'un destanlarına ilham verdi.