İçeriğe atla

Hipotalamus-hipofiz-gonad aksı

HPG aksı

Hipotalamus-hipofiz-gonad aksı (veya Hipotalamik-pitütier-gonadal eksen-HPG ekseni) hipotalamus, hipofiz bezi ve gonadal bezlerin arasındaki etkileşimi ifade eder. Bu bezler genellikle birlikte işlev gösterdiğinden, fizyologlar ve endokrinologlar bunlardan tek bir sistem olarak bahsetmeyi uygun ve açıklayıcı buluyorlar.

HPG ekseni, üreme ve bağışıklık sistemleri gibi bir dizi fizyolojik sisteminin geliştirilmesi ve düzenlenmesinde kritik rol oynar. Bu eksende oluşacak sorunlar, her bir bezin ürettiği hormonlarda değişikliklere sebep olur ve vücut üzerinde çeşitli lokal ve sistemik etkilere sebep olur.

Eksen, hayvanlarda gelişimi, üremeyi ve yaşlanmayı kontrol eder. Gonadotropin salgılatıcı hormon (GnRH), GnRH eksprese eden nöronlar tarafından hipotalamustan salgılanır. Hipofiz bezinin ön kısmı luteinleştirici hormon (LH) ve folikül uyarıcı hormon (FSH) üretir. Gonadlar ise östrojen ve testosteron üretir.

Yumurtlayan organizmalarda (örneğin balıklar, sürüngenler, amfibiler, kuşlar), HPG ekseni genellikle dişilerde hipotalamus-hipofiz-gonad-karaciğer ekseni (HPGL ekseni) olarak adlandırılır. Yumurta hücresinin büyümesi ve gelişimi için gerekli olan yumurta sarısının ve koryonik proteinlerin çoğu, karaciğerde heterolog olarak sentezlenir. Bu tür elzem karaciğer proteinlere vitellojenin ve koriojenin örnek verilebilir.

HPA (hipotalamus-hipofiz-adrenal bez), HPG (hipotalamus-hipofiz-gonad) ve HPT (hipotalamus-hipofiz-tiroit) eksenleri, hipotalamus ve hipofizin doğrudan nöroendokrin işlev gördüğü üç yolaktır.

Konumu ve düzenlenmesi

Erkeklerde HPG regülasyonu, inhibin / aktivin sistemi GnRH üreten hücreler üzerinde benzer bir rol oynar.

Hipotalamus beyinde bulunur ve GnRH salgılar.[1] GnRH, hipofizyal portal sistem yoluyla aşağı doğru,hipofizin ön lobuna doğru hareket eder ve adenohipofizin salgı hücreleri üzerindeki reseptörlere bağlanır.[2] GnRH stimülasyonuna cevap olarak bu hücreler, kan dolaşımına gidecek olan LH ve FSH üretir.[3]

Bu iki hormon, gonadlarla iletişimde önemli bir rol oynar. Kadınlarda FSH ve LH hormonları, östrojen ve inhibin üretmek için yumurtalıkları etkinleştirmek ve adet döngüsü ile yumurtalık döngüsünü regüle etmek üzere etki eder. Östrojen, hipotalamusta GnRH sentezini baskılayarak negatif feed-back döngüsü oluşturur. İnhibin hormonu, GnRH sentezleyen hücreleri pozitif olarak uyaran ve periferik olarak üretilen bir hormon olan aktivini inhibe eder. Tüm vücut dokusunda üretilen follistatin, aktivini inhibe eder ve vücudun geri kalanına eksen üzerinde daha fazla kontrol sağlar. Erkeklerde LH, testislerde bulunan interstisyel hücreleri testosteron üretmesi için uyarır ve FSH, spermatogenezde rol oynar. Daha az miktarda olmak üzere erkeklerde de östrojen salgılanır. Son araştırmalar, korteksin hipotalamusun GnRH üretimini düzenlemesine yardımcı olan bir nörosteroid eksenin var olduğunu göstermiştir.[4]

Bunlara ek olarak hipotalamustan gonadotropin salgılatıcı hormon (GnRH) salgılanması üzerinde leptin ve insülinin uyarıcı grelin hormonunun ise inhibe edici etkileri vardır.[5] Kisspeptin de ayrıca GnRH sekresyonunu da etkiler.[6]

Fonksiyon

Üreme

HPG ekseninin en önemli işlevlerinden biri rahim ve yumurtalık döngülerini kontrol ederek üremeyi düzenlemektir.[7] Kadınlarda, östrojen ve Luteinleştirici Hormon (LH) arasındaki pozitif geri besleme döngüsü, yumurtalık ve rahimdeki folikülü yumurtlama ve implantasyon için hazırlamaya yardımcı olur. Yumurta salındığında boş folikül kesesi, hipotalamusu ve ön hipofizi inhibe etmek üzereprogesteron üretmeye başlar ve böylece östrojen-LH pozitif geri besleme döngüsünü durdurur. Gebelik gerçekleşirse, progesteron salgısını plasenta yapmaya başlar; bu sebeple anne tekrar yumurtlayamaz. Gebelik gerçekleşmezse, progesteron salgısının azalması hipotalamusun GnRH salgılanmasını yeniden başlatmasına izin verecektir. Bu hormon seviyeleri aynı zamanda yumurtlama için hazırlıkta proliferasyon aşamasına, yumurtlamadan sonraki salgı evresine ve gebelik gerçekleşmediğinde adet görmeye sebep olan menstrual döngüyü de kontrol eder. Hem erkeklerde hem de kadınlarda ergenlik döneminde HPG ekseninin etkinleşmesi, bireylerin ikincil cinsiyet özellikleri kazanmasını sağlar.

Erkeklerde GnRH, LH ve FSH hormonlarının üretimi benzerdir ancak bunların etkileri farklıdır.[8] FSH, sustentakülar hücreleri, testosteron bağlanmasını teşvik eden androjen bağlayıcı proteini serbest bırakmak için uyarır. LH, interstisyel hücrelere bağlanarak testosteron salgılanmasına sebep olur. Testosteron normal spermatogenez için gereklidir ve hipotalamusu inhibe eder. İnhibini üreten spermatojenik hücreler aynı zamanda aktivini inhibe ederek hipotalamusu inhibe eder. Ergenlik çağından sonra bu hormon seviyeleri görece sabit kalır.

Yaşam döngüsü

HPG ekseninin etkinleştirilmesi ve devre dışı bırakılması da yaşam döngülerini düzenlemeye yardımcı olur.[7] Doğumda FSH ve LH seviyeleri yükselir. Bu seviyeler çocuklukta azalır ve düşük kalır. Ergenlik döneminde, kızlarda yumurtalıklardan östrojen, erkeklerde testislerden testosteron salgılanmasıyla HPG ekseni etkinleşir. Östrojen ve testosteronun bu aktivasyonu fizyolojik ve psikolojik değişikliklere sebep olur. Aktive edildikten sonra, HPG ekseni erkeklerde ömür boyu çalışmaya devam eder, ancak kadınlarda düzensiz hale gelir ve menopoz gerçekleşir. Bu deregülasyonun sebebi, pozitif geri besleme döngüsü oluşturmak için normalde östrojen üreten oositlerin eksikliğidir. Birkaç yıl içinde, HPG ekseni aktivitesi azalır ve kadınlar artık doğurgan olamazlar.[9]

Erkekler ölene kadar doğurgan kalsa da, HPG ekseninin aktivitesi azalır. Erkekler yaşlandıkça, testisler daha az testosteron üretmeye başlar ve bu da ergenlik sonrası hipogonadizm olarak bilinen bir duruma yol açar.[8] Testosteronun azalmasının sebebi belirsizdir ve güncel bir araştırma konusudur. Ergenlik sonrası hipogonadizm, progresif kas kütlesi azalması, iç organ yağ kütlesinde artış, libido kaybı, iktidarsızlık, dikkatin azalması, kırık riskinde artış ve anormal sperm üretimine sebep olur.

Cinsel dimorfizm ve davranış

Cinsiyet steroidleri beynin yapısını ve işleyişini etkilediği için davranışları da etkiler. Gelişim sırasında hormonlar, nöronların cinsel dimorfizmin gerçekleşmesi için nasıl sinaps yapacaklarının ve göç edeceklerinin belirlenmesine yardımcı olur.[10] Bu fiziksel farklılıklar davranış farklılıklarına yol açar. GnRH'nin beyin yapısını ve işlevini düzenleme üzerinde herhangi bir doğrudan etkiye sahip olduğu gösterilmemiştir, ancak gonadotropinlerin, seks steroidlerinin ve aktivinin bu tür etkilere sahip olduğu gösterilmiştir. FSH'nin beyin gelişimi ve farklılaşmasında önemli bir rolü olabileceği düşünülmektedir.

Testosteron seviyelerinin prososyal davranışla ilişkili olduğu gösterilmiştir.[11] Bu, nörit gelişimini ve göçünü teşvik ederek sinaptogenez oluşturmaya yardımcı olur. Aktivin, ömür boyunca sinirsel plastisiteyi destekler ve periferik nöronların nörotransmiterlerini düzenler. Ayrıca çevre de hormonları ve davranış etkileşimini etkileyebilir.[12] Kadınların beyinlerinde dil alanları arasında erkeklerden daha fazla bağlantı vardır. Bu da kadınların erkeklerden daha iyi iletişim kurmalarını sağlar. Ortalama olarak erkekler, uzaysal muhakeme testlerinde kadınlardan daha iyi performans gösterir. Bunun cinsel farklılıklardan kaynaklandığı düşünülmektedir. Testosteron saldırganlık ve cinsel dürtü ile ilişkilendirilmiştir; bu sebeple erkekler kadınlardan daha rekabetçi veya agresif olma eğilimindedir.  Tüm bu özellikler ve hormon seviyelerinde büyük miktarda bireysel farklılık mevcuttur.

Çevresel faktörler

Çevre, HPG ekseni üzerinde önemli etkilere sahip olabilir. Buna bir örnek, yeme bozukluğu olan kadınlar, oligomenore ve ikincil amenoreden muzdariptir. Anoreksiya nervoza veya bulimia kaynaklı açlık, HPG ekseninin devre dışı kalmasına ve kadınların yumurtalık ve uterus döngülerinin durmasına sebep olur. Stres, egzersiz ve kilo kaybı, oligomenore ve ikincil amenore ile ilişkilendirilmiştir.[13] Benzer şekilde çevresel faktörler de iktidarsızlıkla sonuçlanan strese sebep olabilir. Fetal dönemde alkole maruziyet, fetal gelişimi düzenleyen hormonları etkileyerek fetal alkol spektrum bozukluğuna sebep olabilir.[14]

Kaynakça

  1. ^ "Gonadotropin-releasing hormone receptors". Endocr. Rev. 25 (2): 235-75. April 2004. doi:10.1210/er.2003-0002. PMID 15082521. 
  2. ^ Charlton H (June 2008). "Hypothalamic control of anterior pituitary function: a history". J. Neuroendocrinol. 20 (6): 641-6. doi:10.1111/j.1365-2826.2008.01718.x. PMID 18601683. 
  3. ^ "The role of hypothalamic-pituitary-gonadal hormones in the normal structure and functioning of the brain". Cell. Mol. Life Sci. 62 (3): 257-70. February 2005. doi:10.1007/s00018-004-4381-3. PMID 15723162. 
  4. ^ "Identification of a regulatory loop for the synthesis of neurosteroids: a steroidogenic acute regulatory protein-dependent mechanism involving hypothalamic-pituitary-gonadal axis receptors". J. Neurochem. 110 (3): 1014-27. August 2009. doi:10.1111/j.1471-4159.2009.06192.x. PMC 2789665 $2. PMID 19493163. 
  5. ^ Comninos (2013). "The relationship between gut and adipose hormones, and reproduction". Human Reproduction Update. 20 (2): 153-74. doi:10.1093/humupd/dmt033. PMID 24173881. 
  6. ^ Skorupskaite (2014). "The kisspeptin-GnRH pathway in human reproductive health and disease". Human Reproduction Update. 20 (4): 485-500. doi:10.1093/humupd/dmu009. ISSN 1355-4786. PMC 4063702 $2. PMID 24615662. 
  7. ^ a b Human anatomy & physiology. San Francisco: Pearson Benjamin Cummings. 2007. ss. 1090-1110. ISBN 0-8053-5909-5.  Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "ReferenceA" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: )
  8. ^ a b "The aging male hypothalamic-pituitary-gonadal axis: pulsatility and feedback". Mol. Cell. Endocrinol. 299 (1): 14-22. February 2009. doi:10.1016/j.mce.2008.09.005. PMC 2662347 $2. PMID 18838102.  Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "Veldhuis, J. D. 2009" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: )
  9. ^ "The role of the brain in female reproductive aging". Mol. Cell. Endocrinol. 299 (1): 32-8. February 2009. doi:10.1016/j.mce.2008.11.012. PMC 2692385 $2. PMID 19063938. 
  10. ^ Hines M (July 1982). "Prenatal gonadal hormones and sex differences in human behavior". Psychol Bull. 92 (1): 56-80. doi:10.1037/0033-2909.92.1.56. PMID 7134329. 
  11. ^ "Testosterone Administration Reduces Lying in Men". PLoS ONE. 7 (10): e46774. 2012. doi:10.1371/journal.pone.0046774. PMC 3468628 $2. PMID 23071635. 
  12. ^ "Genetic, epigenetic and environmental impact on sex differences in social behavior". Physiol. Behav. 97 (2): 157-70. May 2009. doi:10.1016/j.physbeh.2009.02.016. PMC 2670935 $2. PMID 19250945. 
  13. ^ "Menstrual disorders and associated factors among adolescent girls visiting a youth clinic". Acta Obstet Gynecol Scand. 86 (1): 65-72. 2007. doi:10.1080/00016340601034970. PMID 17230292. 
  14. ^ "Prenatal alcohol exposure: fetal programming, the hypothalamic-pituitary-adrenal axis and sex differences in outcome". J. Neuroendocrinol. 20 (4): 470-88. April 2008. doi:10.1111/j.1365-2826.2008.01669.x. PMID 18266938. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hormon</span> İç salgı bezlerinden kana geçen ve organların işlemesini düzenleyen adrenalin, insülin, tiroksin ve benzeri fizyolojik etkisi olan maddelerin genel adı

Hormon,, çok hücreli organizmalarda fizyoloji ve davranışı düzenlemek için karmaşık biyolojik süreçler yoluyla uzak organlara veya dokulara gönderilen sinyal molekül sınıfıdır.

<span class="mw-page-title-main">Endokrin sistem</span>

Hayatta kalmak, büyümek ve çoğalmak için, insan dahil çok hücreli bir organizmanın, fizyolojik talepleri ve çevresel zorlukları karşılamak için dokular, organlar ve organ sistemleri arasında etkili bir uyuma sahip olması gerekmektedir. Endokrin sistem, iç ve dış koşullara yanıt vermektedir. Ayrıca kanalsız organ ve dokulardaki salgı hücreleri tarafından üretilen hormonlar aracılığıyla iletişim kurmaktadır.

Androjen, her iki cinste de bulunan ve çoğunluğu böbrek üstü bezinin korteksindeki zona reticularis'ten salgılanan maddeye denir.

<span class="mw-page-title-main">Östrojen</span> Birincil dişi cinsiyet hormonu

Östrojenler, kadınların adet döngüsünde ve diğer memeli hayvanların dişilerinde estrus döngüsünde önemli rol oynayan bir grup steroid hormondur. Hormon tüm omurgalılarda ve bazı böceklerde de bulunur.

Polikistik over sendromu (PCO), yumurtalıklarda birçok küçük iyi huylu kist oluşmasıyla beliren bir hastalıktır. Yumurtalıkta oluşan ve kist olarak adlandırılan bu organizmalar yumurtalıkların çevresine yerleşmiş çok sayıda yumurta hücresidir. Bu hücreler ultrasonda özel bir görüntü oluşturmaktadırlar.

<span class="mw-page-title-main">Hipofiz</span>

Hipofiz bezi veya diğer adıyla Pitüiter bez, bir fasulye tanesi büyüklüğünde yaklaşık 0,5 gram ağırlığında bir endokrin bezdir. Beyin tabanında, hipotalamusun altında bir çıkıntı şeklinde uzanır. Beyni örten dura mater ile çevrilmiştir. Hipofiz hormonu üretip salgılayarak Homeostasiyi düzenler. Bunu bütün iç salgı bezlerini denetleyerek yapar. Bu anlamda hipofiz, endokrin sistem ve sinir sistemi arasındaki en büyük organizasyon ağını kontrol eder. Hipotalamusun salgısı olan RF, kan yoluyla hipofizi uyarır ve hipofizin hedef organının uyarılmasını sağlayan hormonu üretmesini sağlar. Hipofiz bezi ön, orta ve arka lop olmak üzere üç parçalıdır. Ara lob insan embriyosunda görüldüğü halde, ergin insanda körelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Folikül-uyarıcı hormon</span>

FSH, Folikül Uyarıcı Hormon ya da Follicle-Stimulating Hormone), Hipotalamusdan salınan GnRH ile hipofiz bezinden salgılanan bir hormondur. Bu hormonun erkekte ve dişide moleküler yapısı benzerdir. Lütein yapıcı hormonla beraber yumurtalığın ve testislerin işlevlerine katkıda bulunur. Dişilerde yumurtalık foliküllerinin olgunlaşmasını, erkeklerde spermatozoonların üretimine ve olgunlaşmasına yarar.

<span class="mw-page-title-main">Hipotalamus-hipofiz-adrenal aks</span>

Hipotalamus-hipofiz-adrenal aks ya da Limbik-Hipotalamus-hipofiz-adrenal aks (LHPA), kompleks geribildirim mekanizmalarına sahip nöroendokrin bir yolak.

<span class="mw-page-title-main">Büyüme hormonu</span> hipotalamusun ön lobundan salgınanan hormon

Büyüme hormonu, Growth hormon (GH) veya Somatotropin; ön hipofizden salgılanan, peptit yapılı, insanlarda ve hayvanlarda büyüme, hücre üretimi ve yenilenmesini uyaran hormondur. Ön hipofizin somatotropik (asidofilik) hücrelerinde 191 aminoasitlik tek bir polipeptit zincir şeklinde üretilmektedir. GH sentez ve salınımı, hipotalamustan salgılanan GH-releasing hormon (GH-RH) tarafından kontrol altında tutulmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Corpus luteum</span>

Corpus luteum ya da korpus luteum, sarı cisim dişi memelilerde görülen geçici bir endokrinal yapıdır. Her menstrüel siklusta yeni bir corpus luteum oluşur. Görece yüksek düzeylerde progesteron ile orta düzeylerde estradiol ile inhibin A üretimi ile ilgilidir. Hamileliğin ilk 8 haftasında progesteronun en çok üretildiği yerdir. Hamileliğin 8. haftasından sonra plasentada üretilen progesteron miktarı corpus luteum'da üretilen progesteron fazladır. Beslenme kaynaklı karotenoid konsantrasyonu nedeniyle sarı renklidir ve daha fazla Gonadotropin salıcı hormonun (GnRH) salgılanmaması dolayısıyla da Lüteinleştirici hormon (LH) ve Folikül-uyarıcı hormon (FSH) salgılanmaması için mutedil miktarda östrojen de salgılar.

<span class="mw-page-title-main">İç salgı bezi</span>

İç salgı bezleri endokrin sistemi oluştururlar. Önemli iç salgı bezleri bezlerine örnek olarak:

<span class="mw-page-title-main">Âdet döngüsü</span> kadın üreme sisteminde (özellikle rahim ve yumurtalıklar) oluşan, hamileliği mümkün kılan düzenli doğal değişim

Âdet döngüsü, kadın üreme sisteminde oluşan, hamileliği mümkün kılan düzenli doğal değişimdir. Döngü oosit üretiminde ve rahmin hamilelik için hazırlanmasında gereklidir. Kadınların %80 kadarı âdetten 1-2 hafta önce bazı semptomlar yaşadığını bildirmiştir. Bu yaygın semptomlar arasında akne, memelerde hassasiyet, şişkinlik, yorgunluk hissi, sinirlilik ve ruh hâli değişiklikleri yer almaktadır. Bu semptomlar, gündelik hayatı etkiler ve bu nedenden ötürü bu durum, kadınların %20 ila 30'unda premenstrüel sendrom olarak nitelendirilir. %3 ila 8 oranında şiddetli geçer.

Yılın yalnızca belirli zamanlarında başarı ile çiftleşen hayvan türleri mevsimsel üreme özelliğine sahiptir. Yılın belirli zamanları, ortam sıcaklığı, besine ve suya ulaşılabilirlik ve diğer türlerin avlanma davranışlarında değişiklik gibi faktörler nedeniyle yavruların hayatta kalma şansının en uygun düzeyde olmasına olanak verir. Bu türlerde cinsel ilgi ve davranışlar yalnızca bu dönemde ortaya çıkar ve karşılık bulur. Mevsimsel üreme özelliğine sahip hayvanların dişileri yalnızca "kızıştığında" ya da doğurgan olup erkeği kabul edebildiğinde bir ya da daha fazla östrus hâline girer. Yılın diğer dönemlerinde ise cinsel döngülerinde östrus dışı hâlde kalırlar. Mevsimsel üreme özelliğine sahip hayvanların erkeklerinde yıl içinde döneme göre testosteron düzeylerinde, testis ağırlığında ve fertilitede değişiklikler sergileyebilirler.

Hipogonadizm (hypogonadism), cinsiyet hormonlarının yetersizliğidir. Gonadotropik hormonlar (GnRH) hipotalamusta üretilir ve özel bir kan dolaşım sistemiyle hipofize yönlendirilir. Gonadotropik hormonlar (GnRH), gonadotropin salgılatıcı hormonlardır; hipofizi uyarır ve hipofiz gonadotropinleri üreterek kan dolaşımına boşaltır. Hipofiz ön lobuna ulaşan GnRH, follitropin (FSH) ve lutropin (LH) adı verilen iki gonadotropin hormonun aralıklı olarak kana verilmesini (sekresyonunu) tetikler. Pulsatil sekresyon olarak bilinen bu mekanizmada; her 60-90 dakikada bir, 1 dakika süreyle hipofize gelen GnRH uyarısıyla gonadotropin hormonlar kan dolaşımına verilir. Hipofizden kan dolaşımına dökülen gonadotropin hormonlar, kadınlarda ovaryumlara (yumurtalık), erkeklerde testislere ulaşarak cinsiyet hormonlarının üretimini tetikler; GnRH, kadınlarda yumurtlamayı ve östrojen hormon üretimini düzenleyen folikül uyarıcı hormon (FSH) ve luteinize edici hormon (LH) sentezini tetikler. LH testislerdeki Leydig hücrelerinden testosteron salgılanmasını denetler ve sperm üretimini uyarır. FSH ve LH sekresyonu, yine hipofiz ön lobunda üretilen ve prolactin adı verilen hormon tarafından frenlenir. LH testislerdeki Leydig hücrelerinden testosteron salgılanmasını denetler.

Prolaktin salgılatıcı hormon (PRLH) varsayımsal bir insan hormonu veya hormon salgılatıcı bir faktördür. Prolaktin salgısı, neredeyse tamamen negatif düzenleyici faktörler tarafından düzenlenen ancak sadece birkaç uyarıcı faktörü bilinen tek hormon olduğu için bu faktörün varlığı varsayılmıştır. Pek çok prolaktin uyarıcı ve güçlendirici faktör iyi bilinirken bunların prolaktin salımını uyarmaktan başka birincil işlevleri vardır. Bu varsayımsal salgılatıcı faktör veya faktörler hakkında araştırmalar devam etmektedir.

Bir steroid olmayan antiandrojen (nonsteroidal antiandrogen) (NSAA) olan bikalutamidin farmakolojisi iyi karakterize edilmiştir. Farmakodinamik açıdan bikalutamid, testosteron ve dihidrotestosteron (DHT) gibi androjenlerin biyolojik hedefi olan androjen reseptörünün (AR) seçici antagonisti olarak işlev görür. Androjen reseptörünü etkinleştirme kapasitesi yoktur. Androjen seviyelerini düşürmez ve başka önemli bir hormonal aktivitesi yoktur. İlaç, androjen reseptörü antagonist aktivitesi nedeniyle progonadotropik etkilere sahiptir ve androjen, östrojen ve nörosteroid üretimini ve seviyelerini artırabilir. Bu, indirekt östrojenik etkiler, cinsel işlevin korunması gibi avantajlar ve jinekomasti gibi dezavantajlarla, cerrahi ve tıbbi kastrasyona kıyasla bikalutamid monoterapisinin çeşitli farklılıklarıyla sonuçlanır. Bikalutamid, kanserde birikmiş mutasyonlar nedeniyle geç evre prostat kanserini paradoksal olarak uyarabilir. Monoterapi olarak kullanıldığında, bikalutamid östrojenik etkileri nedeniyle erkeklerde meme gelişimini indükleyebilir. Diğer antiandrojenlerin aksine, testisler ve fertilite üzerinde daha az olumsuz etkisi olabilir.

Anorşi, bir cinsiyet gelişim bozukluğu olup XY karyotipe sahip bir bireyin ki genelde eril cinsiyeti belirtir, doğuştan testislerinin olmamasına denir. Döllenme'yi takip eden birkaç hafta içerisinde embriyo ilkel gonadları geliştirir ve bu yapılar üreme sisteminin gelişimini sağlayan hormonları üretir. Eğer testisler sekiz hafta içinde gelişmezse, bebekte dişi genitalya gelişir. Eğer testiler gelişmeye başlar ancak 8 ila 10 hafta arasında kaybedilir veya fonksiyon göstermezse bebekte kuşkulu genitalya oluşur. Bununla birlikte, eğer testisler 14 haftadan sonra kaybedilirse, bebekte kısmi eril genitalya ile birlikte gonadların belirgin yokluğu görülür.

Elagoliks, kadınlarda endometriozis ile ilişkili ağrı tedavisinde kullanılan gonadotropin salgılatıcı hormon antagonisti bir ilaçtır. Ayrıca kadınlarda rahim miyomlarının ve ağır adet kanamalarının tedavisi için geliştirilme aşamasındadır. İlaç, erkeklerde prostat kanseri ve prostat büyümesi tedavisi için de araştırılmıştır, ancak bu durumlar için geliştirme durdurulmuştur. Elagoliks günde bir veya iki kez ağızdan alınır.

Hipoöstrojenizm veya östrojen eksikliği, östrojenin normal seviyesinden daha düşük bir seviyede bulunmasıdır. Bir neden belirtmeksizin durumu ortaya koyar. Östrojen eksikliği ayrıca artmış kardiyovasküler hastalık riski ile ilişkilidir ve idrar yolu enfeksiyonları ve osteoporoz gibi hastalıklarla bağlantılıdır.

kötü yumurtalık rezervi, düşük doğurganlık durumudur:

  1. Yumurtalıklarda az sayıda kalan oosit veya
  2. Muhtemelen bozulmuş preantral oosit gelişimi veya alımı.. Son araştırmalar, erken yumurtalık yaşlanması ve erken yumurtalık yetmezliğinin erken yumurtalık yaşlanmasının bir sürekliliğini temsil edebileceğini düşündürmektedir. Genellikle yüksek FSH seviyeleri eşlik eder.