İçeriğe atla

Hipokondriya

Hipokondriya
Diğer adlarHipokondriya, sağlık kaygısı (HA), hastalık kaygısı bozukluğu, somatik semptom bozukluğu
Olağan başlangıcıErken çocukluktan itibaren herhangi bir zaman
UzmanlıkPsikiyatri, psikoloji Bunu Vikiveri'de düzenleyin
BelirtilerŞiddetli bir hastalığa sahip olma veya ciddi bir hastalığa yakalanma konusunda aşırı ve sürekli korku veya bunlarla meşgul olma
Ayırıcı tanıGerçekten ciddi olan tıbbi durum, panik bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu
TedaviBilişsel davranışçı terapi (CBT)
İlaçSSRI, antidepresanlar
Prognoz~~1-5 yıl sonra %50 kriterleri karşılar
Sıklık~5%

Hipokondriyazis veya hipokondriya (İngilizce: hypochondria) kişinin ciddi bir hastalığa yakalanma konusunda aşırı ve gereksiz endişe duyması durumudur. Eski bir kavram olan hipokondrinin anlamı defalarca değişti.[1] Bu zayıflatıcı durumun, gerçek bir tıbbi teşhis olmamasına rağmen beden veya zihin durumunun yanlış algılanmasından kaynaklandığı iddia edildi.[2] Hipokondriyazisi olan kişiye hipokondriyak denir. Hipokondriyaklar, bulgu ne kadar küçük olursa olsun, saptadıkları herhangi bir fiziksel veya psikolojik bulgu hakkında gereğinden fazla alarma geçerler ve ciddi bir hastalıkları olduklarına veya teşhis edilmek üzere olduklarına ikna olurlar.[3]

Çoğu zaman hipokondriya doktor kişiyi değerlendirdikten ve bulgularla ilgili endişelerinin altında yatan tıbbi bir temeli olmadığı konusunda güvence verdikten sonra bile devam eder veya tıbbi bir hastalık varsa, endişeleri hastalık seviyesi için uygun olanın çok üzerindedir.

Aynı zamanda hipokondriyatik durumda olma eylemi olan hipokondriyaizme akut hipokondriyalizm de atıfta bulunulur.[4]

Birçok hipokondriyak endişelerinin katalizörü olarak mide-bağırsak sorunları, kas yorgunluğu veya çarpıntılar gibi belirli bir belirtiye odaklanır.

Kişiye hipokondriya teşhisi konulması için hasta belirtileri en az 6 ay yaşamalıdır.[5]

Uluslararası Hastalık Sınıflandırması (ICD-10), hipokondriyayı ruhsal ve davranışsal bozukluk olarak sınıflandırır.[6] Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı'nda DSM-IV-TR, "Hipokondriyazis" hastalığını somatoform bozukluk[7] olarak tanımladı ve bir çalışma bunun yaklaşık %3'ünü etkilediğini gösterdi.

2013 DSM-5, hipokondriyazis tanısının yerine somatik semptom bozukluğu (%75) ve hastalık kaygı bozukluğu (%25) ile yer değiştirdi.[8][9]

Hipokondriya genellikle küçük bedensel veya zihinsel semptomların ciddi bir hastalığı, sürekli kendi kendini muayene etmeyi ve kendi kendine teşhis ve kişinin bedeniyle meşgul olduğunu gösterebileceğine dair korkularla tanımlanır. Hipokondriyalı kişi, doktorların teşhis konusundaki şüphelerini ve inançsızlıklarını ifade eder ve doktorların ciddi bir tıbbi durumun yokluğuna ilişkin güvencesinin inandırıcı olmadığını veya kısa süreli olduğunu bildirir. Ayrıca, birçok hipokondriyak, doktorların varlığında veya bir tıbbi tesisinde "beyaz önlük sendromu" olarak bilinen durumda yüksek tansiyon, stres ve kaygı yaşar.

Birçok hipokondriyak, doktorlardan, aileden veya arkadaşlardan sürekli güvence ister ve bu bozukluk, hipokondriyak birey için ayrıca aileleri ve arkadaşları için zayıflatıcı bir zorluk haline gelebilir.[10]

Bazı hipokondriyak bireyler herhangi bir hastalığı hatırlatmaktan tamamen kaçınırken diğerleri bazen takıntılı şekilde, sık sık tıp tesislerini ziyaret eder. Bazı hastalar bunun hakkında hiç konuşmayabilir.

Hekimler, herhangi bir hastalığa sahip insanların %50'sinde hipokondriya bulgularının olduğunu belirlemişlerdir. Hipokondriya oldukça yaygın bir hastalık olmasının yanı sıra bireyde sıkça diğer hastalıklarla eş zamanlı olarak da görülebilmektedir. Genellikle 20 yaşlarında başlar ve yaş ilerledikçe semptomların görülme sıklığı artar. Hipokondriyanın takınaklı zorlayıcı (obsesif kompulsif) bozukluğun bir türevi olduğu düşünülmektedir.

İşaretler ve belirtileri

Hipokondriyazis, somatik abartma (amplifikasyon) bozukluğu olarak sınıflandırılır; vücudun veya zihnin durumuna karşı aşırı uyanıklığı ve ilk algılara olumsuz bir şekilde tepki verme eğilimini içeren bir "algı ve biliş" bozukluğudur[2]— zayıflatıcı hipokondriya birçok şekilde kendini gösterir.

Bazı insanlar onları aile, arkadaşlar ve doktorlarla görüşmeye iten çok sayıda müdahaleci düşünceye ve fiziksel duyumlara sahiptir. Örneğin hafif öksürüğü olan bir kişi tüberküloz olduğunu düşünebilir.[11] Ya da bağırsaklar gibi vücuttaki organların çıkardığı sesler tedavi gören hastalara hipokondriyazis ile çok ciddi bir hastalığın belirtisi olarak görülebilir.[12]

Bazı insanlar herhangi bir hastalığın hatırlatılmasından o kadar korkarlar ki görünüşte küçük bir sorun için tıp uzmanlarından kaçınır, hatta bazen ciddi bir durum varken bile sağlıklarını ihmal etme noktasına gelir ve teşhis konulamaz.

Bazıları da yaşamı tehdit eden bir hastalıkları olduğundan ve hiçbir doktorun onlara yardım edemeyeceğinden emin olarak umutsuzluk ve depresyon içinde yaşar.

Bazıları da bu hastalığı geçmişteki kötülüklerinin cezası olarak görür.[13]

Hipokondriyaya sıklıkla diğer psikolojik bozukluklar eşlik eder. Bipolar bozukluk, klinik depresyon, takıntılı-zorlayıcı bozukluk (ing: obssesive-compulsive disorder) (OKB), fobiler ve somatizasyon bozukluğu hipokondriyak kişilerde en sık eşlik eden durumlardır, hem de hayatlarının bir noktasında genelleştirilmiş kaygı bozukluğu tanısı almışlar.[14]

Hipokondriyak birçok insan, takıntılı-zorlayıcı bozukluk bulgularına çok benzeyen, zorlayıcı kontrollerin izlediği davetsiz düşünceler döngüsü yaşar. Ancak hipokondriaklar bir hastalığa yakalanmaktan korkarken, OKB hastaları bir hastalığa yakalanmaktan veya bir hastalığı başkalarına bulaştırmaktan endişe duyarlar.[13] Bazı insanlar her ikisine de sahip olsa da, bunlar farklı koşullardır.[15]

Hipokondriyazisli hastalar genellikle depresyon ve kaygının kendi fiziksel bulgularını ürettiğinin farkında değildir ve bu belirtileri başka bir zihinsel veya fiziksel bozukluğun veya hastalığın belirtileri ile karıştırır. Örneğin, depresyonlu kişiler genellikle iştahta ve kilo dalgalanmalarında, yorgunlukta, cinsiyete ilgide azalma ve genel olarak yaşamdaki motivasyonda değişiklikler yaşarlar.[16]

Yoğun kaygı, hızlı kalp atışı, çarpıntı, terleme, kas gerginliği, mide rahatsızlığı, baş dönmesi, nefes darlığı ve vücudun belirli bölgelerinde (eller, alın vb.) uyuşma veya karıncalanma ile ilişkilidir.[17]

Bir kişi diyabet veya artrit gibi tıbbi bir hastalığa yakalanmışsa genellikle depresyon gibi psikolojik sonuçlar olur. Hatta bazıları intihara meyilli olduğunu bildirir.[18] Aynı şekilde, depresyon veya kaygı gibi psikolojik sorunları olan biri bazen bu duygusal dalgalanmaların fiziksel tezahürlerini genellikle tıbbi olarak açıklanamayan bulgular olarak yaşar.[19]

Yaygın bulgular baş ağrıları; karın, sırt, eklem, rektal (anal) veya idrar ağrısı; mide bulantısı; ateş ve/veya gece terlemeleri; kaşıntı; ishal; baş dönmesi; veya denge sorunlarıdır.

Tıbben açıklanamayan belirtilerin eşlik ettiği hipokondriyak birçok kişi doktorları tarafından anlaşılmadıklarını düşünür ve doktorlarının tekrar tekrar belirtilerde kendilerini rahatlatamadıklarından hüsrana uğrarlar.[20]

Belirtileri

  1. Bedensel meşguliyet
  2. Doktorların sağlıklı olduğuna dair güvence vermesine rağmen kendini ağır hasta olarak hissetmek
  3. Hastalık fobisi
  4. Kişilerin sağlıkla ilgili yüksek düzeyde bulunan kaygıları vardır. Ufak bir sağlık sorununda paniğe kapılır
  5. Kendinde bir hastalık çıkacağı korkusundan dolayı doktora ve hastaneye gitmekten kaçınırlar
  6. Düzenli şekilde nabız kontrolü yaparlar ve tansiyon ölçerler
  7. Dışkılarını kontrol etme eğiliminde bulunurlar

Neden

Hipokondriyazise genetik katkı muhtemelen orta düzeydedir ve kalıtım derecesi tahminleri %10-37 civarındadır.

Paylaşılmayan çevresel faktörler (yani, aynı ailedeki ikizler arasında farklılık gösteren deneyimler), hastalık korkusu ve hastalık mahkûmiyeti gibi durumun temel bileşenlerindeki varyansın çoğunu açıklar. Buna karşılık, paylaşılan çevresel faktörlerin (yani aynı ailedeki ikizler tarafından paylaşılan deneyimler) hipokondriyazise katkısı yaklaşık olarak sıfırdır.[21]

Tam olarak hangi paylaşılmayan çevresel faktörlerin tipik olarak hipokondriyaya neden olduğu hakkında çok az şey bilinmesine rağmen, hastalıkla ilgili bilgilere maruz kalma gibi belirli faktörlerin sağlık kaygısında kısa vadeli artışlara yol açtığına ve bireysel vakalarda hipokondriyaya katkıda bulunduğuna yaygın olarak inanılır.

Aşırı koruyucu bakım verenler ve küçük sağlık sorunlarına aşırı odaklanma da hipokondriazisin olası nedenleri olarak gösterilmiştir.[22]

Medyada ve internette kanser ve multiple skleroz gibi ciddi hastalıklarla ilgili makaleler, TV şovları ve reklamlar bu hastalıkları genellikle rastgele, belirsiz ve bir şekilde kaçınılmaz olarak tasvir eder.

Kısa vadede, riskin yanlış tasviri ve özel olmayan belirtilerin ciddi hastalık belirtileri olarak tanımlanması, hastalık korkusunun şiddetlenmesine katkıda bulunabilir.

Büyük hastalık salgınları veya öngörülen pandemiler benzer etkilere sahip olabilir.

Aile üyelerinin veya arkadaşların ciddi hastalıklarının veya ölümlerinin bazı kişilerde hipokondriyi tetiklemesinin yaygın olduğuna dair anekdot niteliğinde kanıtlar vardır.

Benzer şekilde, bir ebeveynin hastalıktan erken ölümünün yaşına yaklaşırken, başka türlü sağlıklı, mutlu birçok kişi hipokondriyaya yakalanır. Bu kişiler, ebeveynlerinin ölümüne neden olan aynı hastalıktan muzdarip olduklarına inanırlar ve bazen buna karşılık gelen bulgularla panik ataklara neden olurlar.[12]

Teşhis

ICD-10, hipokondriyayı şu şekilde tanımlar:

A. Aşağıdakilerden herhangi biri:
  • En az iki ciddi fiziksel hastalığın (en az birinin hasta tarafından özel olarak belirtilmesi gerekir) varlığına dair en az altı aylık sürekli bir inanç.
  • Varsayılan bir şekil bozukluğuyla (vücut dismorfik bozukluğu) sürekli bir meşguliyet.
B. İnanç ve belirtilerle meşgul olmak, kalıcı bir sıkıntıya veya günlük yaşamda kişisel işlevsellik ile etkileşime neden olur ve hastayı tıbbi tedavi veya araştırma (veya yerel şifacılardan eşdeğer yardım) aramaya yönlendirir.
C. Tıbbi incelemelerden hemen sonra veya tıbbi incelemeler sırasında birkaç haftaya kadar olan kısa süreler hariç belirtiler veya fiziksel anormallik için yeterli fiziksel neden bulunmadığına dair tıbbi tavsiyeyi kabul etmeyi ısrarla reddetme,
D. En sık kullanılan dışlama kriterleri: sadece şizofreni ve ilgili bozuklukların (F20–F29, özellikle F22) veya duygudurum bozuklukları (F30–F39) herhangi birinde görülmez.

DSM-IV, hipokondriyayı şu kriterlere göre tanımlar:[7]

A. Kişinin bedensel semptomları yanlış yorumlamasına dayalı olarak ciddi bir hastalığa sahip olma korkusu veya ciddi bir hastalığa sahip olduğu düşüncesiyle meşgul olma.
B. Uygun tıbbi değerlendirme ve güvenceye rağmen meşguliyet devam eder.
C. Ölçüt A'ya olan inanç, sanrısal yoğunlukta değildir (Delüzyonel Bozukluk, Somatik Tip'te olduğu gibi) ve görünüşle ilgili sınırlı bir endişeyle sınırlı değildir (Beden Dismorfik Bozukluk'ta olduğu gibi).
D. Zihinsel meşguliyet, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
E. Rahatsızlığın süresi en az 6 aydır.
F. Genelleştirilmiş Anksiyete Bozukluğu, Obsesif-Kompulsif Bozukluk, Panik Bozukluk, Majör Depresif Dönem, Ayrılık Anksiyetesi ile veya başka bir Somatoform Bozukluk bu meşguliyet daha iyi açıklanamaz.

DSM'nin beşinci versiyonunda (DSM-5), DSM-IV hipokondriyazisi için kriterleri karşılayanların çoğu, bunun yerine somatik semptom bozukluğu (SSD) veya hastalık kaygısı bozukluğu teşhisi (IAD) kriterlerini karşılar.[8]

Sınıflandırma

Diğer psikiyatrik bozukluklarla ilişkili olarak hipokondriya sınıflandırması uzun zamandır bilimsel bir tartışma konusu olmuştur ve farklı tanı sistemleri ile etkili yayınlar arasında büyük farklılıklar göstermiştir.

DSM örneğinde, birinci ve ikinci versiyonlar hipokondriyaziyi bir nevroz olarak sıralarken, üçüncü ve dördüncü versiyonlar hipokondriyaziyi bir somatoform bozukluk olarak sıralamıştır. DSM'nin güncel versiyonu (DSM-5) somatik belirti bozukluğunu (SSD) "bedensel belirti ve ilişkili bozukluklar" başlığı altında, hastalık kaygısı bozukluğunu (IAD) ise hem bu başlık altında hem de bir kaygı bozukluğu olarak sıralamaktadır.

ICD-10, DSM'nin üçüncü ve dördüncü versiyonları gibi hipokondriyayı bir somatoform bozukluk olarak listeler. Ancak ICD-11, hipokondriyaziyi "takıntılı-zorlayıcı veya ilgili bozukluklar" başlığı altında listeler.

Diğer hipokondriya sınıflandırmalarını tartışan çok sayıda etkili bilimsel yayın da vardır. Özellikle, 1990'ların başından beri, hipokondriyayı bir kaygı bozukluğu olarak kabul etmek ve bu duruma "sağlık kaygısı" veya "şiddetli sağlık kaygısı" olarak atıfta bulunmak giderek yaygınlaştı.

Tedavi

Yaklaşık 20 rastgele kontrollü çalışma ve çok sayıda gözlemsel çalışma bilişsel davranışçı terapinin (ing: cognitive behavioral therapy) (CBT) hipokondriyazis için etkili bir tedavi olduğunu gösterir.[23][24][25][26]

Genellikle hastaların yaklaşık üçte ikisi tedaviye yanıt verir ve hastaların yaklaşık %50'sinde rahatsızlık hafifler (ing:remission) yani tedaviden sonra artık hipokondriyaya muzdarip değildirler.[26]

Hipokondriya ve sağlık kaygısı için bilişsel davranış terapisi (CBT), bireysel olarak yüz yüze veya grup terapisi dahil olmak üzere çeşitli biçimlerde telefon yoluyla[27] veya kendi kendine yardım kitabı yoluyla kendi kendine yardımcı olarak [28] veya çevrimiçi tedavi platformu aracılığıyla aktarılan bilgilerle verilebilir.[29] Etkiler genellikle zamanla devam eder.[26][30]

Seçici serotonin geri alım engelleyicileri (İngilizce: selective serotonin reuptake inhibitors) gibi antidepresan ilaçların belirtileri azaltabileceğine dair kanıtlar da vardır.[31][32]

Bazı durumlarda, hipokondriya antipsikotik'lere (ing: antipsychotic) özellikle daha yeni atipik antipsikotik (ing: antipsychotic) ilaçlara iyi yanıt verir.[33]

Etimoloji

Karın bölgeleri arasında hipokondriyum en üst kısımdır. Sözcük Yunanca ὑποχόνδριος hypokhondrios teriminden türetilmiştir, "kaburgalar ve göbek arasındaki yumuşak kısımlar" anlamına gelir, ὑπό hypo ("altında") ve χόνδρος khondros veya (sternum'un) kıkırdak'tan gelir. Geç Latince'deki Hipokondriya, "karın" anlamına geliyordu.[34]

Gerçek bir nedeni olmayan bir hastalık durumu için kullanılan "hipokondriyazis" terimi, hipokondriyanın iç organlarının melankoli'nin yeri ve bu hastalıklı duygulara neden buharın kaynakları olduğu eski inançını yansıtıyordu.[35]

18. yüzyılın başlarına kadar, bu terim "göğüs kafesinizin altındaki bölgedeki dengesizliklerin neden olduğu fiziksel bir hastalık" (yani mide veya sindirim sistemi) anlamına geliyordu. Örneğin, Robert Burton'un The Anatomy of Melancholy (1621), onu "'çok fazla tükürük'ten 'içten gevezeliğe'" kadar her şey için suçladı".[36]

Immanuel Kant, 1798 tarihli Pragmatik Bir Bakış Açısından Antropoloji adlı kitabında hipokondriyi şöyle tartışmıştır:

Hipokondriyak hastalığı şundan oluşur: Bazı bedensel duyumlar, bedende gerçekten var olan bir hastalığı pek fazla göstermez, daha çok onun varlığına ilişkin kavrayışları harekete geçirir: ve insan doğası öyle yapılandırılmıştır -hayvanda olmayan bir özelliktir- "yerel izlenimler"i sadece onlara dikkat ederek güçlendirebilir veya kalıcı hale getirebilir, oysa bir "soyutlama" - ister bilerek ister başka uğraştırıcı meslekler tarafından üretilmiş olsun - bu izlenimleri azaltır, hatta tamamen siler.

  • Anthropology by Immanuel Kant, 1798 Journal of Speculative Philosophy Vol. XVI edited by William Torrey Harris p. 395-396

Ayrıca bakınız

Şablon:Col div

  • Nosofobi
  • Siberkondri
  • Mitridatizm
  • Munchausen sendromu
  • Nocebo
  • Psikosomatik tıp
  • Hastalık davranışı
  • Somatoform bozukluk
  • Somatosensoriyel amplifikasyon
  • Erkek gribi
  • Hayali Geçersiz

Kaynakça

  1. ^ Berrios GE (2001) Hypochondriasis. History of the Concept. In Starcevic V & Lipsitt DR (eds). Hypochondriasis. Oxford, Oxford University Press, pp3-20.
  2. ^ a b Avia MD, Ruiz MA (2005). "Recommendations for the Treatment of Hypochondriac Patients". Journal of Contemporary Psychotherapy. 35 (3): 301-13. doi:10.1007/s10879-005-4322-3. 
  3. ^ Kring, Ann M.; Davison, Gerald C.; Neale, John M.; Johnson, Sheri L. (2007). Abnormal Psychology with Cases (10. bas.). Wiley. ISBN 978-0-471-71260-2. []
  4. ^ Shan-Tilly
  5. ^ Goldberg, Richard J. (2007). Practical Guide to the Care of the Psychiatric Patient. ISBN 978-0-323-03683-2. []
  6. ^ Drs; Sartorius, Norman; Henderson, A.S.; Strotzka, H.; Lipowski, Z.; Yu-cun, Shen; You-xin, Xu; Strömgren, E.; Glatzel, J.; Kühne, G.-E.; Misès, R.; Soldatos, C.R.; Pull, C.B.; Giel, R.; Jegede, R.; Malt, U.; Nadzharov, R.A.; Smulevitch, A.B.; Hagberg, B.; Perris, C.; Scharfetter, C.; Clare, A.; Cooper, J.E.; Corbett, J.A.; Griffith Edwards, J.; Gelder, M.; Goldberg, D.; Gossop, M.; Graham, P.; Kendell, R.E.; Marks, I.; Russell, G.; Rutter, M.; Shepherd, M.; West, D.J.; Wing, J.; Wing, L.; Neki, J.S.; Benson, F.; Cantwell, D.; Guze, S.; Helzer, J.; Holzman, P.; Kleinman, A.; Kupfer, D.J.; Mezzich, J.; Spitzer, R.; Lokar, J. "The ICD-10 Classification of Mental and Behavioural Disorders Clinical descriptions and diagnostic guidelines" (PDF). www.who.int World Health Organization. Microsoft Word. bluebook.doc. s. 116. 17 Ekim 2004 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 23 Haziran 2021Microsoft Bing vasıtasıyla. 
  7. ^ a b American Psychiatric Association: Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 4th ed., text revised, Washington, DC, APA, 2000.[]
  8. ^ a b "DSM-5 redefines hypochondriasis - Mayo Clinic". 8 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  9. ^ Diagnostic and statistical manual of mental disorders : DSM-5 (5. bas.). American Psychiatric Association. 2013. s. 310. ISBN 9780890425541. 
  10. ^ Olatunji BO, Etzel EN, Tomarken AJ, Ciesielski BG, Deacon B (November 2011). "The effects of safety behaviors on health anxiety: an experimental investigation". Behaviour Research and Therapy. 49 (11): 719-28. doi:10.1016/j.brat.2011.07.008. PMID 21839987. 
  11. ^ Schacter, Daniel L.; Gilbert, Daniel T.; Wegner, Daniel M. (2011). "Generalized Anxiety Disorder"Ücretsiz kayıt gerekli. Psychology (second bas.). 
  12. ^ a b "Illness Anxiety Disorder". National Center for Biotechnology Information, U.S. National Library of Medicine. 24 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Haziran 2021. 
  13. ^ a b Fallon BA, Qureshi AI, Laje G, Klein B (September 2000). "Hypochondriasis and its relationship to obsessive-compulsive disorder". The Psychiatric Clinics of North America. 23 (3): 605-16. doi:10.1016/S0193-953X(05)70183-0. PMID 10986730. 
  14. ^ Barsky AJ (December 1992). "Hypochondriasis and obsessive compulsive disorder". The Psychiatric Clinics of North America. 15 (4): 791-801. doi:10.1016/S0193-953X(18)30209-0. PMID 1461796. 
  15. ^ Fallon, B. A.; Qureshi, A. I.; Laje, G.; Klein, B. (September 2000). "Hypochondriasis and its relationship to obsessive-compulsive disorder". The Psychiatric Clinics of North America. 23 (3): 605-616. doi:10.1016/s0193-953x(05)70183-0. ISSN 0193-953X. PMID 10986730. 
  16. ^ "NIMH » Depression Basics". www.nimh.nih.gov. 16 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2019. 
  17. ^ "NIMH » Anxiety Disorders". www.nimh.nih.gov. 19 Eylül 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Kasım 2019. 
  18. ^ "Mental Health | ADA". www.diabetes.org. 15 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ekim 2019. 
  19. ^ Gelenberg AJ (April 2000). "Psychiatric and Somatic Markers of Anxiety: Identification and Pharmacologic Treatment". Primary Care Companion to the Journal of Clinical Psychiatry. 2 (2): 49-54. doi:10.4088/pcc.v02n0204. PMC 181205 $2. PMID 15014583. 
  20. ^ "Illness Anxiety Disorder". The Lecturio Medical Concept Library. 24 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Haziran 2021. 
  21. ^ Taylor S, Thordarson DS, Jang KL, Asmundson GJ (2006). "Genetic and environmental origins of health anxiety: a twin study". World Psychiatry. 5 (1): 47-50. PMC 1472263 $2. PMID 16757996. 
  22. ^ "Hypochondriasis." CareNotes. Thomson Healthcare, Inc., 2011. Health Reference Center Academic. Retrieved April 5, 2012.[[wikt:{{{1}}}|Vikisözlük]]
  23. ^ Olatunji BO, Kauffman BY, Meltzer S, Davis ML, Smits JA, Powers MB (July 2014). "Cognitive-behavioral therapy for hypochondriasis/health anxiety: a meta-analysis of treatment outcome and moderators". Behaviour Research and Therapy. 58: 65-74. doi:10.1016/j.brat.2014.05.002. PMID 24954212. 
  24. ^ Bouman, Theo K. (February 2014). "Psychological Treatments for Hypochondriasis: A Narrative Review". Current Psychiatry Reviews. 10 (1): 58-69. doi:10.2174/1573400509666131119010612. 
  25. ^ Cooper, Kate; Gregory, James D.; Walker, Ian; Lambe, Sinead; Salkovskis, Paul M. (March 2017). "Cognitive Behaviour Therapy for Health Anxiety: A Systematic Review and Meta-Analysis". Behavioural and Cognitive Psychotherapy (İngilizce). 45 (2): 110-123. doi:10.1017/S1352465816000527Özgürce erişilebilir. ISSN 1352-4658. PMID 28229805. 
  26. ^ a b c Axelsson, Erland; Hedman-Lagerlöf, Erik (2 Kasım 2019). "Cognitive behavior therapy for health anxiety: systematic review and meta-analysis of clinical efficacy and health economic outcomes". Expert Review of Pharmacoeconomics & Outcomes Research (İngilizce). 19 (6): 663-676. doi:10.1080/14737167.2019.1703182Özgürce erişilebilir. ISSN 1473-7167. PMID 31859542. 
  27. ^ Morriss, Richard; Patel, Shireen; Malins, Sam; Guo, Boliang; Higton, Fred; James, Marilyn; Wu, Mengjun; Brown, Paula; Boycott, Naomi; Kaylor-Hughes, Catherine; Morris, Martin (December 2019). "Clinical and economic outcomes of remotely delivered cognitive behaviour therapy versus treatment as usual for repeat unscheduled care users with severe health anxiety: a multicentre randomised controlled trial". BMC Medicine (İngilizce). 17 (1): 16. doi:10.1186/s12916-019-1253-5. ISSN 1741-7015. PMC 6343350 $2. PMID 30670044. 
  28. ^ Axelsson, Erland; Andersson, Erik; Ljótsson, Brjánn; Hedman-Lagerlöf, Erik (August 2018). "Cost-effectiveness and long-term follow-up of three forms of minimal-contact cognitive behaviour therapy for severe health anxiety: Results from a randomised controlled trial". Behaviour Research and Therapy (İngilizce). 107: 95-105. doi:10.1016/j.brat.2018.06.002. hdl:10616/46521Özgürce erişilebilir. PMID 29936239. 
  29. ^ Axelsson, Erland; Andersson, Erik; Ljótsson, Brjánn; Björkander, Daniel; Hedman-Lagerlöf, Maria; Hedman-Lagerlöf, Erik (2020). "Effect of Internet vs Face-to-Face Cognitive Behavior Therapy for Health Anxiety: A Randomized Noninferiority Clinical Trial". JAMA Psychiatry. 77 (9): 915-924. doi:10.1001/jamapsychiatry.2020.0940. PMC 7221860 $2. PMID 32401286. 
  30. ^ Tyrer, P.; Wang, D.; Crawford, M.; Dupont, S.; Cooper, S.; Nourmand, S.; Lazarevic, V.; Philip, A.; Tyrer, H. (16 Mart 2020). "Sustained benefit of cognitive behaviour therapy for health anxiety in medical patients (CHAMP) over 8 years: a randomised-controlled trial". Psychological Medicine (İngilizce): 1-9. doi:10.1017/S003329172000046X. ISSN 0033-2917. PMID 32174296. 
  31. ^ Louw, Kerry-Ann; Hoare, Jacqueline; Stein, Dan J (February 2014). "Pharmacological Treatments for Hypochondriasis: A Review". Current Psychiatry Reviews. 10 (1): 70-4. doi:10.2174/1573400509666131119004750. 
  32. ^ Fallon, Brian A.; Ahern, David K.; Pavlicova, Martina; Slavov, Iordan; Skritskya, Natalia; Barsky, Arthur J. (August 2017). "A Randomized Controlled Trial of Medication and Cognitive-Behavioral Therapy for Hypochondriasis". American Journal of Psychiatry (İngilizce). 174 (8): 756-764. doi:10.1176/appi.ajp.2017.16020189. ISSN 0002-953X. PMC 5957509 $2. PMID 28659038. 
  33. ^ Harth, Wolfgang; Gieler, Uwe; Kusnir, Daniel; Tausk, Francisco A. (2008). "Hypochondriacal Delusions". Clinical Management in Psychodermatology. Springer. s. 36. ISBN 978-3-540-34718-7. 
  34. ^ "hypochondria (n.)". Etymonline. 20 Kasım 2004 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Nisan 2015. 
  35. ^ Harvey, Susan (21 Şubat 2010). "Hypochondria". The Virtual Linguist. 21 Eylül 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2021. []
  36. ^ Mann, Leslie (11 Temmuz 2012). "New book tries to explain the roots of hypochondria". Chicago Tribune. 11 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2021. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Psikiyatri ya da ruh hekimliği, ruhsal durumların teşhisi, korunması ve tedavisine adanmış tıbbi uzmanlık alanıdır. Bunlar ruh hali, davranış, bilişsellik ve algılarla ilgili çeşitli konuları içerir.

<span class="mw-page-title-main">Panik atak</span> aniden başlayan yoğun korku ve endişe nöbeti

Panik atak; çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, uyuşma veya kötü bir şeyin olacağı hissiyle karakterize; aniden gelen yoğun korku dönemidir. Semptomların şiddeti dakikalar içinde yükselmektedir. Genellikle bir atak yaklaşık 30 dakika sürer, ancak bu süre saniyeler ila saatler arasında değişebilir. Atak sırasında kontrolünü kaybetme korkusu ve göğüs ağrısı da görülebilir. Panik ataklar kişiye fiziksel olarak herhangi bir zarar vermez.

Sanrı, kanıtlar ışığında değiştirilemeyen yanlış ve sabit bir inançtır. Bir patoloji olarak, yanlış veya eksik bilgi, konfabulasyon, dogma, yanılsama, halüsinasyon veya algının diğer bazı yanıltıcı etkilerine dayanan bir inançtan farklıdır, çünkü bu inançlara sahip bireyler kanıtları gözden geçirdikten sonra inançlarını değiştirebilir veya yeniden ayarlayabilirler. Yine de:

<span class="mw-page-title-main">Bipolar bozukluk</span> Depresyon dönemlerine ve anormal derecede yüksek ruh haline neden olan zihinsel bozukluk

Bipolar bozukluk veya İki uçlu duygudurum bozukluğu, her biri günlerden haftalara kadar süren depresif ve manik periyotlar ile karakterize edilen, bireyin tamamıyla sağlıklı bir duygudurum (ötimik) vaziyetine de girebildiği, bir duygudurum bozukluğudur. Yaşanan bu iki dönemin ortak özelliği, kişilerin duygudurumunda olağan seyrinden farklı özellikte ve süreklilik arz eden bir yaşantısı olmasıdır. Bu farklılıklar depresif dönemde yaşanan hüzünlü, özgüveni düşük ruh halindeki artış (disfori) ve bununla birlikte manik dönem olarak nitelendirilen neşedeki artıştır (öfori).

<span class="mw-page-title-main">Obsesif kompulsif bozukluk</span> istenmeyen ve tekrarlanan düşünceler, duygular, fikirler (obsesyonlar) veya bir şey yapmaya itici hissettiren davranışları (kompulsiyonlar) içeren anksiyete bozukluğu

Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), bireyin rahatsız edici düşüncelere sahip olduğu ve/veya belirli rutinleri, sıkıntıya yol açacak veya genel işlevi bozacak ölçüde tekrar tekrar yapma ihtiyacı hissettiği zihinsel ve davranışsal bir bozukluktur. Adından da anlaşılacağı gibi, OKB'nin birincil belirtileri obsesyonlar ve kompulsiyonlardır. Obsesyonlar, endişe, iğrenme veya rahatsızlık duyguları yaratan, kalıcı, istenmeyen düşünceler, zihinsel görüntüler veya dürtülerdir. Yaygın obsesyonlar arasında bulaşma korkusu, simetri takıntısı, din, cinsiyet ve zarar hakkında zorlayıcı düşünceler yer alır. Kompulsiyonlar, obsesyonlara yanıt olarak ortaya çıkan, tekrarlayan eylem veya rutinlerdir. Yaygın kompulsiyonlar arasında aşırı el yıkama, temizlik, bir şeyleri düzenleme, sayma, güvence arama ve bir şeyleri kontrol etme sayılabilir. OKB'li birçok yetişkin, kompulsiyonlarının bir anlam ifade etmediğinin farkındadır, ancak obsesyonların neden olduğu sıkıntıyı gidermek için yine de bunları gerçekleştirirler. Kompulsiyonlar o kadar sık meydana gelir ki, tipik olarak günde en az bir saat sürer ve kişinin yaşam kalitesini bozar.

<span class="mw-page-title-main">Majör depresif bozukluk</span> Düşük benlik saygısı ve normalde eğlenceli aktivitelere ilgi veya zevk kaybı ile birlikte her şeyi kapsayan düşük ruh hali

Majör depresif bozukluk, majör depresyon veya klinik depresyon, en az iki hafta boyunca, farklı türden günlük hadise ve tecrübeler karşısında, sabit bir şekilde düşük ruh halinde bulunulması ile karakterize edilen bir zihinsel hastalıktır. Hastalık, tıbbi teşhisi ancak bir uzman tarafından konulabilecek bir hastalıktır. Hastalık, halk arasında kullanılan depresif olma durumu ile alakalı olmayıp, bu ruh hallerinden her yönden ve tamamen ayrılan bir hastalık türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Depresif duygudurumu</span> düşük ruh hâli

Depresif duygudurumu, depresyon ya da bunalım, bir olay karşısında duyulan beklentilerin olumsuz yönde olması veya beklentilerin olumsuz yönde gittiği sanrısıdır. Bu duygu çoğu zaman; hiçbir zaman ve hiçbir şekilde gerçekleşemeyecek olan veya böyle olacağı sadece düşünülen beklentiler söz konusu olduğunda kendini belli eder. Umutsuzluk, özellikle öncesinde bu beklentiyi elde edemeyen insanların yaşayacağı bir duygudur.

<span class="mw-page-title-main">Anksiyete bozukluğu</span> günlük durumların aşırı, mantıksız bir kaygıya sebep olduğu bilişsel bozukluk

Anksiyete bozuklukları, belirgin ve kontrol edilemeyen anksiyete ve korku duyguları ile karakterize edilen bir grup zihinsel bozukluklardır. Bu durumlar, bireylerin sosyal, mesleki ve kişisel işlevselliğini önemli ölçüde bozar. Anksiyete, huzursuzluk, alınganlık, kolay yorulma, konsantrasyon güçlüğü, kalp hızında artış, göğüs ağrısı, karın ağrısı gibi fiziksel ve bilişsel belirtilere yol açabilir ve belirtiler bireyler arasında değişiklik gösterebilir.

<span class="mw-page-title-main">Paranoid kişilik bozukluğu</span>

Paranoid kişilik bozukluğu (PPD), paranoya ve başkalarına karşı yaygın, uzun süreli şüphecilik ve genel güvensizlik ile karakterize edilen bir ruhsal bozukluktur. Bu kişilik bozukluğuna sahip kişiler aşırı duyarlı olabilir, kolayca hakarete uğrayabilir ve korkularını veya önyargılarını doğrulayabilecek ipuçları veya öneriler için çevreyi dikkatli bir şekilde tarayarak dünyayla ilişki kurmayı alışkanlık haline getirebilirler. Hevesli gözlemcilerdir ve sıklıkla tehlikede olduklarını düşünürler ve bu tehlikenin işaretlerini ve tehditlerini ararlar, potansiyel olarak diğer yorumları veya kanıtları takdir etmezler.

Sosyal fobi veya sosyal anksiyete bozukluğu (SAB), sosyal ortamlarda başkaları tarafından olumsuz değerlendirilmekten yoğun şekilde kaygı duyma ve korkulan durumlardan kaçınma eğilimi ile tanımlanabilecek bir anksiyete bozukluğudur. Bu korkular, başkalarından algılanan veya gerçekten yapılan bir gözlemleme ile tetiklenebilir. Sosyal anksiyete bozukluğu olan bireyler, diğer insanların onlar hakkında olumsuz bir şekilde düşünmelerinden korkarlar.

<span class="mw-page-title-main">Panik bozukluk</span> fiziksel semptomların eşlik ettiği beklenmedik ve tekrarlanan yoğun korku atakları ile karakterize olan anksiyete bozukluğu

Panik bozukluk, tekrarlanan beklenmedik panik ataklar ile karakterize bir anksiyete bozukluğudur. Panik ataklar çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, uyuşma veya korkunç bir şeyin olacağı hissini içeren ani yoğun korku dönemleridir. Semptomlar dakikalar içinde etkilerini artırır ve en yüksek derecelerine çıkarlar. Daha fazla atağın gelmesinden kaygı duyarak geçmişte atakların meydana geldiği yerlerden kaçınmayla sonuçlanacak endişeler olabilir.

Bilişsel davranışçı terapi (BDT) ruh sağlığını geliştirmek amacıyla yapılan bir psikososyal müdahaledir. BDT tipi terapide, bireye fayda sağlamayan bilişsel bozulmalara odaklanır ve bu bilişsel bozulmalar değiştirilmeye çalışılır. Bireyin duygusal denge haline gelmesini ve kendi günlük yaşam problemlerini çözebilmesi için kişisel başa çıkma stratejileri geliştirmesini sağlamayı hedefler. Yöntem depresyon tedavisinde kullanılmak için tasarlanmış olsa da günümüzde anksiyete dahil birçok ruh sağlığı bozukluğunda kullanılmak üzere geliştirilmiştir. BDT bilişsel ve davranışçı psikoterapilerin kanıta dayalı teknik ve stratejilerini birlikte kullanarak psikopatolojileri tedavi etmektedir.

Özgül fobi, belirli nesnelere veya durumlara maruz kalmayla ilgili mantıksız veya irrasyonel bir korkuya denk gelen her türlü kaygı bozukluğuna verilen isimdir. Sonuç olarak, etkilenen kişi nesnelerle veya durumlarla ve ciddi vakalarda herhangi bir söz veya tasvirle temastan kaçınma eğilimindedir. Korku, kişileri günlük yaşamlarında verimsiz hale getirebilir.

<span class="mw-page-title-main">Sanrısal bozukluk</span> Akıl hastalığı

Sanrısal bozukluk, genellikle nadir görülen ruhsal hastalık, ancak sanrılara eşlik eden belirgin halüsinasyon, düşünce bozukluğu, duygu durum bozukluğu görülmez. Sanrılar psikozun spesifik bir belirtisidir. Yanılsamalar Bizarre veya Non-bizarre olabilir; Non-bizarre sanrılar, gerçek hayatta meydana gelen, zarar görme veya zehirlenme gibi durumlarda ortaya çıkar. Bu tarz sanrısal bozukluğu olan insanlar sosyalleşmeye devam edebilir ve işlev ve davranışlarında herhangi bir gariplik, aksaklık görünmez. Ancak sanrısal düşünceler hayatlarını meşgul edeceğinden ilişkilerinde bozulmalar görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Psikiyatrik ilaç</span>

Psikiyatrik veya psikotrop ilaç, beynin ve sinir sisteminin kimyasal yapısı üzerinde bir etki yapmak için alınan psikoaktif bir ilaçtır. Bu nedenle, bu ilaçlar akıl hastalıklarını tedavi etmek için kullanılır. Bu ilaçlar tipik olarak sentetik kimyasal bileşiklerden yapılır. 20. yüzyılın ortalarından bu yana, bu tür ilaçlar çok çeşitli zihinsel bozukluklar için tedavilere öncülük ediyor ve uzun süreli hastaneye yatış ihtiyacını azaltıyor, bu nedenle zihinsel sağlık bakımının maliyetini düşürüyor. Akıl hastalarının tekrar suç işlemesi veya yeniden hastaneye yatırılması pek çok ülkede yüksek orandadır ve nükslerin nedenleri araştırılmaktadır.

Ayrılma kaygısı bozukluğu (AKB), bireyin evinden ve/veya güçlü bir duygusal bağa sahip olduğu kişilerden ayrılma konusunda aşırı düzeyde kaygı yaşadığı bir anksiyete bozukluğudur. Ayrılma kaygısı gelişimsel sürecin doğal bir parçasıdır. Daha büyük çocuklarda, yaşlılarda ve yetişkinlerde patolojik olarak kendini gösterebilse bile en çok bebeklerde ve küçük çocuklarda yaygındır. Aşırı düzeyde kaygı ile belli olan AKB'den farklı olarak, normal ayrılma kaygısı bir çocuğun bilişsel olgunlaşmasında sağlıklı ilerlemeleri gösterir ve gelişen bir davranış sorunu olarak görülmemelidir.

Cinsel işlev bozukluğu, fiziksel zevk, arzu, tercih, uyarılma veya orgazm dahil olmak üzere normal cinsel aktivitenin herhangi bir aşamasında bir birey veya partnerler tarafından yaşanan zorluktur. Dünya Sağlık Örgütü cinsel işlev bozukluğunu "kişinin cinsel ilişkiye istediği gibi katılamaması" olarak tanımlamaktadır. Bu tanım geniştir ve birçok yoruma tabidir. DSM-5 kapsamında cinsel işlev bozukluğu tanısı, bir kişinin en az altı ay boyunca aşırı sıkıntı ve kişilerarası gerginlik hissetmesini gerektirir. Cinsel işlev bozukluğu, bireyin algılanan cinsel yaşam kalitesi üzerinde derin bir etkiye sahip olabilir. Cinsel bozukluk terimi yalnızca fiziksel cinsel işlev bozukluğunu değil, aynı zamanda parafilileri de ifade edebilir; bu bazen cinsel tercih bozukluğu olarak adlandırılır.

Strattera markası altında satılan atomoksetin hidroklorür, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunu (DEHB) tedavi etmek için kullanılan bir ilaçtır. Tek başına veya psikostimulanlarla birlikte kullanılabilir. Ayrıca uyanıklığı, dikkati ve hafızayı geliştirmek için bilişsel güçlendirici olarak kullanılır. Atomoksetin kullanımı sadece 6 yaşın üstünde olanlar için tavsiye edilir. Ağızdan alınır. 2002 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde tıbbi kullanım için onaylanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Tip I bipolar bozukluk</span> Tip 2nin aksine duygu akışı standart ve depresyon arası değil manik(aşırı enerjik) ve depresyon arası sivri gidiş gelişler yapar

Tip I bipolar bozukluğu, karışık veya psikotik özelliklere sahip ya da bu özelliklere sahip olmadan en az bir manik atağın ortaya çıkmasıyla karakterize edilen bir tür bipolar spektrum bozukluğudur. Çoğu insan, diğer zamanlarda da bir veya daha fazla depresif dönem geçirir ve bu insanlar, tam maniye ilerlemeden önce hipomanik bir aşama yaşar.

Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından yayınlanan taksonomik ve tanısal içerikleri olan Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı'nın 2013 yılında güncellenmiş halidir. 2022 yılında revize edilmiş başka bir versiyon (DSM-5-TR) yayımlandı. Amerika Birleşik Devletleri'nde DSM, psikiyatrik teşhisler için başvurulan başlıca kitaplardan biridir. Ancak, bazı ruh sağlığı çalışanları tedavi planlamasında DSM-5'e güvenmeme nedeni olarak ICD'nin ruhsal bozukluk teşhislerinin dünya çapında kullanılıyor olmasını ve bilimsel çalışmaların ruhsal sağlık müdahalelerinin gerçek dünya etkilerini belirlemek için sıklıkla DSM-5 kriterlerindeki değişikliklerden ziyade semptom ölçeği puanlarındaki değişiklikleri kullandığını öne sürmüştür. DSM-5, diğer tüm DSM'ler arasında başlığında Roma rakamı yerine Arap rakamı kullanan tek kitap ve tek belge versiyonudur.