İçeriğe atla

Hipogonadizm

Hipogonadizm (hypogonadism), cinsiyet hormonlarının yetersizliğidir. Gonadotropik hormonlar (GnRH) hipotalamusta üretilir ve özel bir kan dolaşım sistemiyle hipofize yönlendirilir. Gonadotropik hormonlar (GnRH), gonadotropin salgılatıcı hormonlardır; hipofizi uyarır ve hipofiz gonadotropinleri üreterek kan dolaşımına boşaltır. Hipofiz ön lobuna ulaşan GnRH, follitropin (FSH) ve lutropin (LH) adı verilen iki gonadotropin hormonun aralıklı olarak kana verilmesini (sekresyonunu) tetikler. Pulsatil sekresyon olarak bilinen bu mekanizmada; her 60-90 dakikada bir, 1 dakika süreyle hipofize gelen GnRH uyarısıyla gonadotropin hormonlar kan dolaşımına verilir. Hipofizden kan dolaşımına dökülen gonadotropin hormonlar, kadınlarda ovaryumlara (yumurtalık), erkeklerde testislere ulaşarak cinsiyet hormonlarının üretimini tetikler; GnRH, kadınlarda yumurtlamayı ve östrojen hormon üretimini düzenleyen folikül uyarıcı hormon (FSH) ve luteinize edici hormon (LH) sentezini tetikler. LH testislerdeki Leydig hücrelerinden testosteron salgılanmasını denetler ve sperm üretimini uyarır. FSH ve LH sekresyonu, yine hipofiz ön lobunda üretilen ve prolactin adı verilen hormon tarafından frenlenir. LH testislerdeki Leydig hücrelerinden testosteron salgılanmasını denetler (kandaki testosteron düzeyi yükselirse GnRH ve LH üretimi azalır: endokrin sistemin “feedback” mekanizması).[1][2][3]

Kandaki gonadotropin hormon düzeyinin düşüklüğü, her iki cinste de puberte (ergenlik) ve cinsiyete özgü fiziksel gelişmelerde sorunlarına neden olur; kız çocuklarında yumurtlama ve menstrüasyon (adet) yokluğu, erkek çocuklarında ise sperm üretimi sorunları ve kas gelişimi olumsuzlukları başlıca sonuçlardır. Kandaki androjen düzeyi düşüklüğüne erkeklerde “hipoadrenojenizm” denir; en bilinen örneği, testosteron yetersizliğidir. Kadınlarda ise “hipoöstrojenizm” olarak bilinen olguda estradiol düzeyleri düşüktür.[1][2]

Ortak bulgular

Puberte aksaması en önemli bulgudur. Her iki cinste genital organlarda gelişme geriliği ve anomaliler saptanır; kısırlık (infertilite; sterilite) bu tablonun en ağır sonucudur.  Sekonder cinsel yapılar (kıllanma, meme gelişmesi, fizik yapı, vb) eksiktir. Gonadotropinlerin yetersizliğinin yanı sıra erkeklerde testosteron, kız çocuklarında estradiol, lutein hormon (LH) ve folikül stimulan hormon (FSH) düzeylerinde nedeni bilinmeyen bir yetersizlik vardır. Hipogonadizm bulgularına ek olarak koku alma ve işitme sorunları, yarık damak, yarık dudak, diş sürmelerinde aksamalar, üriner sistem malformasyonları, iskelet kaslarının gelişememesi, ekstremite anomalileri ve osteoporoz, santral sinir sistemi anomalileri ve bu malformasyonlara özgü bulgular olabilir.[1][2][3]

Erkeklere özgü ortak bulgular

  • Mikropenis
  • Hipogonadizm: Mikropenis ve testisler skrotuma inememiş
    Testis hipoplazisi
  • Testislerde yapısal gelişme bozuklukları
  • Skrotuma inmemiş testisler (cryptorchidism)
  • Azospermi

Kızlara özgü ortak bulgular

  • Primer amenore (adet yokluğu)
  • Hipoöstrojenik amenore (östrojen azlığı amenoresi)
  • Uterus hipoplazisi
  • Ovaryum hipoplazisi
  • Multikistik overler
  • Estradiol, lutein hormon (LH) ve folikül stimulan hormon (FSH) yetersizliği

Fenotiplerin büyük bölümünde ağız ve çene bulguları vardır. Fenotip 5, 6, 9, 21 olgularında yarık dudak ve yarık damak; fenotip 16'da yalnızca yarık damak; 7, 8, 11, 17,18,19, 20 fenotiplerinde isr diş sürmelerindeki aksamalara bağlı hipodonti ve oligodonti bulguları vardır.

Hipogonadizm Türleri

Androjen ya da östrojen düzeylerinin düşüklüğüne etki eden aksamayı bulmak için kan testleri uygulanır: kandaki LH ve/veya FSH düzeyleri yüksek ise sorun gonadlar olarak bilinen testislerde ya da ovaryumlardadır; LH ve/veya FSH kan düzeyleri düşük ise sorun hipotalamusta ya da hipofizdedir. Gonadlardaki sorunlardan kökenli hipogonadizm sendromları arasında Noonan sendromu, Turner sendromu ve Klinefelter sendromu ve polikistik over sendromu öne çıkar.

Sorunun hipotalamusta ya da hipofizde olduğu hipogonadizm olgusunun ortaya çıkışında 2 önemli mekanizma vardır; (i) GnRH üretimi yetersizdir ya da (ii) GnRH üretimi yeterlidir; ancak, hipofiz bu uyarıya tepki vermemektedir.  Bu tabloya “hipogonadizm” nitelemesi yapılır. Klinik-patoloji açısından 2 tür hipogonadizm vardır: Primer hipogonadizm, Sekonder hipogonadizm.

1. Primer (konjenital) hipogonadizm

Gonadotropik hormonun (GnRH) doğumsal yetersizliği sonucu ortaya çıkan gonadortopin yetmezliğine bağlı cinsel olgunlaşma bozukluklarının saptandığı, 25 fenotipi olan kalıtsal bir sendromdur; bu tür olgulara “hipogonadotropik hipogonadizm” nitelemesi yapılır. Kuşaktan kuşağa otosomal dominant, otosomal resesif ve X-kromozomu aracılığıyla aktarılırlar.[3][4][5][6]

Hastalar, 18 yaşına dek cinsel olgunlaşmasını tamamlayamayan gençlerdir. Fenotip 1 ve fenotip 2 özel nitelik taşırlar; fenotip 1 Kallmann sendromu 1 ve fenotip 2 Kallmann sendromu 2 olarak tanınmaktadır.[7] CHARGE sendromu ve Klinefelter sendromu da konjenital hipogonadotropik hipogonadizm bulguları içerir.[8] Benzer bulgular, hipogonadotropik hipogonadizm dışındaki bazı sendromlarda ikincil bulgulardan biri olarak belirlenir.[2][9]

2. Sekonder hipogonadizm

Hipotalamusun, hipofizin, testislerin ya da ovaryumların işlevlerini etkileyen olumsuzluklar nedeniyle ortaya çıkan tablodur. Hipotalamusu etkileyen patolojiler GnRH sentezini bozar; bu nedenle, kandaki GnRH, buna bağlı olarak FSH ve LH düzeyleri de düşüktür. Hipofiz patolojilerinde ise, kan GnRH düzeyi normal ya da yüksek olduğu halde gonadotrop hormonların üretimi gerçekleşemez; kan FSH ve LH düzeyleri çok düşüktür. Gonadotrop hormonların hedefi olan testisler ve ovaryumlar gibi organlardaki patolojiler, bu organların tepkisiz kalmasına neden olur. Hipotalamus ve hipofiz işlevlerinde sorun yoktur, kan GnRH, LH ve FSH düzeylerinin normalin üzerinde olmasına karşın testosteron ve östrojen düzeyleri çok düşük düzeylerdedir.[10][11][12]

Sekonder Hipogonadizmin Edinsel Sebepleri[1][2][3][10][11][12]

Tanı

Tanı için kullanılabilecek testler; kan FSH, LH, TSH hormon düzeyi ölçümleri, GnRH' a LH yanıtı ölçümü, hipotalamik-hipofizer manyetik rezonans (MR) görüntüleme (tümör vb. varlığı araştırma amaçlı), genetik testler (primer hipogonadotropik hipogonadizm araştırılmasına yönelik), koku testi, BMD ölçümü, renal ultrasonografidir. Laboratuvar testleri, genellikle düşük veya normal serum FSH, düşük serum estradiol düzeyleri (azalmış GnRH sekresyonuna veya GnRH' a pitüiter duyarsızlığına bağlı) şeklinde bulunur. Prolaktin düzeyi genellikle normaldir. Bu durumun olası klinik yansımaları; gecikmiş puberte, düzensiz menstrüel sikluslar (oligomenoreden çok amenore şeklinde erken menopoz, infertilite, azalmış kemik dansitesi, koltuk altı ve pubik kıllanmada azalma, gecikmiş puberte nedeniyle kendine güven eksikliği, azalmış libido gibi cinsel problemler şeklindedir. Progesteron çekilme kanaması olmaz. Tedavi, nedene yönelik olarak planlanır.[3][11][13]

Tedavi

Puberte sorunları yaşayan gençler için tedavinin amacı, normal puberte gelişiminin ve istendiğinde fertilitenin restorasyonudur. Stres kaynakları, beslenme bozuklukları veya zorlayıcı egzersizler ortadan kaldırılabilirse fertilite açısından büyük ölçüde başarı sağlanır. Bu nedenle ilaç tedavisinden önce yaşam tarzı değişiklikleri denenmelidir. Fertilite arzusu olan olgularda hormon düzeylerini düzenlemeye yönelik hormon tedavisi önerilir.[3][11][12][13] Hipogonadotropik hipogonadizm teşhisi konulan azoospermia (ejakülatta- menide hiç sperm olamaması) teşhisi olan erkeklerde gonadotropin tedavisi ile sperm üretimi ve çıkışı sağlanabilir. Azoospermia erkeklerde ejakülatta sperm çıkışının sağlanabilmesi için gonadotropin tedavisinin ortalama 10 ay boyunca erkeklerde düzenli kullanımının gerektiği gösterilmiştir.[14] Gonadotropin tedavisi sonrasında sperm çıkışı sağlanan erkeklerin doğal yolla eşlerinin gebe kalabildiği, az sayıda sperm çıkışı olan erkeklerin eşlerinde uygulanan mikroenjeksiyon (ICSI) yöntemi ile gebelik sağlandığı gösterilmiştir.[14]

Kaynakça

  1. ^ a b c d Silbernagl S, Lang F. Color Atlas of Pathophysiology, Thieme, Stuttgart-New York, 2000
  2. ^ a b c d e Mete O, Asa SL (editors).  Endocrine Pathology. Cambridge University Press, Cambridge, 2016
  3. ^ a b c d e f Hasdemir PS, Terzi H, Koltan SO. Hipogonadotropik hipogonadizm olgularına yaklaşım: İnfertilite tedavisi ve uzun dönem yönetim (Derleme). Kocaeli Tıp Dergisi, 4(1): 13-18, 2015
  4. ^ Boehm U, Bouloux PM, Dattani MT, et al. Expert consensus document: European Consensus Statement on Congenital hypogonadotropic hypogonadism - Pathogenesis, diagnosis and treatment. Nature Reviews Endocrinology, 11(9):547-564, 2015
  5. ^ Topaloğlu AK, Kotan LD. Genetics of hypogonadotropic hypogonadism. Endocrine Development, 29:36-49, 2016
  6. ^ Topaloğlu AK, Reimann F, Güçlü M, et al. TAC3 and TACR3 mutations in familial hypogonadotropic hypogonadism reveal a key role for neurokinin B in the central control of reproduction. Nature Genetics, 41: 354-358, 2009
  7. ^ Fechner A, Fong S, McGovern P. A review of Kallmann syndrome: genetics, pathophysiology, and clinical management. Obstetrical & Gynecological Survey, 63(3):189-194, 2008
  8. ^ Cangiano B, Indirli R, Profka E, et al. Central hypogonadism in Klinefelter syndrome: report of two cases and review of the literature. Journal of Endocrinological Investigation, 2020
  9. ^ Kim SH. Congenital hypogonadotropic hypogonadism and Kallmann syndrome: past, present, and future. Endocrinology & Metabolism (Seoul), 30(4):456-466, 2015
  10. ^ a b Kumar V, Abbas AK, Aster JC. Robbins and Cotran Pathologic Basis of Disease. 9th edt., Elsevier Saunders, Philadelphia, 2015
  11. ^ a b c d Hasdemir PS, Terzi H, Koltan SO. Hipogonadotropik hipogonadizm olgularına yaklaşım: İnfertilite tedavisi ve uzun dönem yönetim: Derleme; (Approach to hypogonadotropic hypogonadism cases: Infertility treatment and long-term management: A review). Kocaeli Tıp Dergisi (Medical Journal of Kocaeli), 4(1): 13-18, 2015
  12. ^ a b c Milardi D, Giampietro A, Baldelli R, et al. Fertility and hypopituitarism. Journal of Endocrinological Investigation, 31:71-74, 2008
  13. ^ a b Boehm U, Bouloux P, Dattani M. et al. European Consensus Statement on congenital hypogonadotropic hypogonadism—pathogenesis, diagnosis and treatment. Nature Reviews Endocrinology, 11, 547–564, 2015
  14. ^ a b Bakircioglu, Mustafa Emre; Erden, Halit Firat; Çiray, H Nadir; Bayazit, Numan; Bahçeci, Mustafa (Ocak 2007). "Gonadotrophin therapy in combination with ICSI in men with hypogonadotrophic hypogonadism". Reproductive BioMedicine Online (İngilizce). 15 (2): 156-160. doi:10.1016/S1472-6483(10)60703-1. 26 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Aralık 2021. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hormon</span> İç salgı bezlerinden kana geçen ve organların işlemesini düzenleyen adrenalin, insülin, tiroksin ve benzeri fizyolojik etkisi olan maddelerin genel adı

Hormon,, çok hücreli organizmalarda fizyoloji ve davranışı düzenlemek için karmaşık biyolojik süreçler yoluyla uzak organlara veya dokulara gönderilen sinyal molekül sınıfıdır.

<span class="mw-page-title-main">Endokrin sistem</span>

Hayatta kalmak, büyümek ve çoğalmak için, insan dahil çok hücreli bir organizmanın, fizyolojik talepleri ve çevresel zorlukları karşılamak için dokular, organlar ve organ sistemleri arasında etkili bir uyuma sahip olması gerekmektedir. Endokrin sistem, iç ve dış koşullara yanıt vermektedir. Ayrıca kanalsız organ ve dokulardaki salgı hücreleri tarafından üretilen hormonlar aracılığıyla iletişim kurmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Klinefelter sendromu</span> İnsan hastalığı

Klinefelter sendromu ya da 47, XXY sendromu; hücre bölünmesi sırasında, eşeysel kromozom düzensizliklerinden kaynaklanan semptomların kişide görülmesi durumudur.

Polikistik over sendromu (PCO), yumurtalıklarda birçok küçük iyi huylu kist oluşmasıyla beliren bir hastalıktır. Yumurtalıkta oluşan ve kist olarak adlandırılan bu organizmalar yumurtalıkların çevresine yerleşmiş çok sayıda yumurta hücresidir. Bu hücreler ultrasonda özel bir görüntü oluşturmaktadırlar.

Agnucaston, premenstrual sendrom, siklus bozuklukları, mastodini için kullanılan bir ilaçtır. Fructus Agni casti'nin ekstresini içerir.

<span class="mw-page-title-main">Testis</span>

Er bezi, haya veya testis, erkek üreme organlarından penisin her iki yanında yer alan yapılardır. Erkek sağlığında önemli yer tutar.

<span class="mw-page-title-main">Hipofiz</span>

Hipofiz bezi veya diğer adıyla Pitüiter bez, bir fasulye tanesi büyüklüğünde yaklaşık 0,5 gram ağırlığında bir endokrin bezdir. Beyin tabanında, hipotalamusun altında bir çıkıntı şeklinde uzanır. Beyni örten dura mater ile çevrilmiştir. Hipofiz hormonu üretip salgılayarak Homeostasiyi düzenler. Bunu bütün iç salgı bezlerini denetleyerek yapar. Bu anlamda hipofiz, endokrin sistem ve sinir sistemi arasındaki en büyük organizasyon ağını kontrol eder. Hipotalamusun salgısı olan RF, kan yoluyla hipofizi uyarır ve hipofizin hedef organının uyarılmasını sağlayan hormonu üretmesini sağlar. Hipofiz bezi ön, orta ve arka lop olmak üzere üç parçalıdır. Ara lob insan embriyosunda görüldüğü halde, ergin insanda körelmiştir.

Hipotiroidi, Hipotiroidizm, tiroit bezinin yapısal ya da işlevsel bozuklukları nedeniyle ortaya çıkan tiroit hormonu eksikliği olgusudur. Hipotalamus-Hipofiz-Tiroit aksındaki sorunlar hipotiroidiye neden olabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Folikül-uyarıcı hormon</span>

FSH, Folikül Uyarıcı Hormon ya da Follicle-Stimulating Hormone), Hipotalamusdan salınan GnRH ile hipofiz bezinden salgılanan bir hormondur. Bu hormonun erkekte ve dişide moleküler yapısı benzerdir. Lütein yapıcı hormonla beraber yumurtalığın ve testislerin işlevlerine katkıda bulunur. Dişilerde yumurtalık foliküllerinin olgunlaşmasını, erkeklerde spermatozoonların üretimine ve olgunlaşmasına yarar.

<span class="mw-page-title-main">TSH</span> Omurgalılarda glikoprotein hormon ailesi

Tiroit Uyarıcı Hormon (tirotropin, tirotropik hormon veya kısaltılmış TSH olarak da bilinir), tiroit bezini tiroksin (T4) ve ardından vücuttaki hemen hemen her dokunun metabolizmasını uyaran triiyodotironin (T3) üretmesi için uyaran bir hipofiz hormonudur.

<span class="mw-page-title-main">Dihidrotestosteron</span> testosteron hormonunun aktif versiyonu olan güçlü metobolit

Dihidrotestosteron; erkek vücudunda bulunan testosteron hormonunun aktif versiyonu olan güçlü metobolitine verilen addır. DHT hormonu, büyük oranda testosteronun çevre dokularda 5- Alfaredüktaz enzimi aracılığı ile dönüşümünden oluşur. Testosteron hormonunun etkin hale gelebilmesi ve dokular üstünde androjenik etki gösterebilmesi için 5 Alfa Redüktaz isimli enzimle DHT hormonuna dönüşmesi şarttır. Testosteron, tip-1 5-Alfa Redüktaz ve tip-2 5-Alfa Redüktaz adı verilen iki enzimle DHT hormonuna dönüşür. Bu dönüşme olmadan testosteron birçok doku ve organda etkili olamaz. DHT hormonu, anne karnındaki fetus halinde bulunan çocuğun erkek cinsel özellikleri kazanmasını ve cinsel organlarının gelişmesini sağlar. DHT hormonu ayrıca anne karnındaki fetusun beyni üstünde de birçok etkide bulunur. Henüz anne karnında olan fetusun cinsiyet kimliğinin oluşmasını sağlar. DHT hormonu, bunun dışında ergenlik döneminde ikincil seks karakterlerinin meydana gelmesini ve erkek tipi farklılaşmayı meydana getirir. Böylece ergenlik döneminden önce kız çocuğundan kolay kolay ayırt edilemeyecek olan erkek çocuğu gittikçe farklılaşır ve çocukluktan erkekliğe adımını atar. Sakalları ve bıyıkları çıkmaya, sesi kalınlaşmaya, boyu uzamaya, kas kütlesi artmaya, penisi büyümeye, testisleri sperm üretmeye başlar. Tüm bu farklılaşmayı testosteron, DHT hormonuna dönüşerek meydana getirir. DHT hormonunun bir diğer görevi glandüler prostat dokusunun fonksiyonlarının devamlılığını sağlamaktır. Bunun dışında da, erkek metabolizmasında DHT hormonunun sperm üretiminden, aerobik kapasitenin artışına kadar birçok önemli katkısı vardır.

<span class="mw-page-title-main">Büyüme hormonu</span> hipotalamusun ön lobundan salgınanan hormon

Büyüme hormonu, Growth hormon (GH) veya Somatotropin; ön hipofizden salgılanan, peptit yapılı, insanlarda ve hayvanlarda büyüme, hücre üretimi ve yenilenmesini uyaran hormondur. Ön hipofizin somatotropik (asidofilik) hücrelerinde 191 aminoasitlik tek bir polipeptit zincir şeklinde üretilmektedir. GH sentez ve salınımı, hipotalamustan salgılanan GH-releasing hormon (GH-RH) tarafından kontrol altında tutulmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Corpus luteum</span>

Corpus luteum ya da korpus luteum, sarı cisim dişi memelilerde görülen geçici bir endokrinal yapıdır. Her menstrüel siklusta yeni bir corpus luteum oluşur. Görece yüksek düzeylerde progesteron ile orta düzeylerde estradiol ile inhibin A üretimi ile ilgilidir. Hamileliğin ilk 8 haftasında progesteronun en çok üretildiği yerdir. Hamileliğin 8. haftasından sonra plasentada üretilen progesteron miktarı corpus luteum'da üretilen progesteron fazladır. Beslenme kaynaklı karotenoid konsantrasyonu nedeniyle sarı renklidir ve daha fazla Gonadotropin salıcı hormonun (GnRH) salgılanmaması dolayısıyla da Lüteinleştirici hormon (LH) ve Folikül-uyarıcı hormon (FSH) salgılanmaması için mutedil miktarda östrojen de salgılar.

<span class="mw-page-title-main">İç salgı bezi</span>

İç salgı bezleri endokrin sistemi oluştururlar. Önemli iç salgı bezleri bezlerine örnek olarak:

EEC sendromu , genellikle kalıtsal nitelik gösteren bir sendrom kümesidir. Bu sendrom kümesinde 3 ana bulgu vardır: (1) Ektodermal displazi bulguları, (2) Istakoz kıskacı parmaklar (ectrodactylia), (3) Yarık dudak ve yarık damak.

Yılın yalnızca belirli zamanlarında başarı ile çiftleşen hayvan türleri mevsimsel üreme özelliğine sahiptir. Yılın belirli zamanları, ortam sıcaklığı, besine ve suya ulaşılabilirlik ve diğer türlerin avlanma davranışlarında değişiklik gibi faktörler nedeniyle yavruların hayatta kalma şansının en uygun düzeyde olmasına olanak verir. Bu türlerde cinsel ilgi ve davranışlar yalnızca bu dönemde ortaya çıkar ve karşılık bulur. Mevsimsel üreme özelliğine sahip hayvanların dişileri yalnızca "kızıştığında" ya da doğurgan olup erkeği kabul edebildiğinde bir ya da daha fazla östrus hâline girer. Yılın diğer dönemlerinde ise cinsel döngülerinde östrus dışı hâlde kalırlar. Mevsimsel üreme özelliğine sahip hayvanların erkeklerinde yıl içinde döneme göre testosteron düzeylerinde, testis ağırlığında ve fertilitede değişiklikler sergileyebilirler.

<span class="mw-page-title-main">Bosma arini mikroftalmi sendromu</span>

Bosma arini mikroftalmi sendromu, otosomal dominant yolla aktarılan kalıtsal bir sendromdur; göz ve burun bulguları ön plandadır.

<span class="mw-page-title-main">Kallmann sendromu</span>

Kallmann sendromu, gonadotropik hormonun (GnRH) doğumsal yetersizliği sonucu ortaya çıkan gonadortopinlerin yetmezliğine bağlı cinsel olgunlaşma bozukluklarının saptandığı, hipogonadizm olgularının konjenital türü olan "hipogonadotropik hipogonadizm"ler grubunun üyesidir. 25 fenotipi olan konjenital hipogonadotropik hipogonadizmin 1. ve 2. fenotipleri özel nitelik taşırlar; birinci fenotip Kallmann sendromu 1 ve ikinci fenotip Kallmann sendromu 2 olarak tanınmaktadır. Benzer bulgular, hipogonadotropik hipogonadizm dışındaki bazı sendromlarda ikincil bulgulardan biri olarak belirlenir. Kallmann sendromu 1, X-kromozomu aracılığıyla resesif (XLR); Kallmann sendromu 2, otosomal dominant (OD) yolla aktarılır.

<span class="mw-page-title-main">Hipotalamus-hipofiz-gonad aksı</span> Üreme, ergenlik, cinsel dimorfizm ve davranışla ilişkili hormonal yolak

Hipotalamus-hipofiz-gonad aksı hipotalamus, hipofiz bezi ve gonadal bezlerin arasındaki etkileşimi ifade eder. Bu bezler genellikle birlikte işlev gösterdiğinden, fizyologlar ve endokrinologlar bunlardan tek bir sistem olarak bahsetmeyi uygun ve açıklayıcı buluyorlar.

Androjen eksikliği, vücutta yetersiz androjenik aktivite ile karakterize edilen tıbbi bir durumdur. Androjenik aktiviteye androjenler aracılık eder ve androjen reseptörü bolluğu, duyarlılığı ve işlevi dahil olmak üzere çeşitli faktörlere bağlıdır.