İçeriğe atla

Hipervolemi

Hipervolemi
Diğer adlarFazla sıvı yüklenmesi
UzmanlıkEndokrinoloji Bunu Vikiveri'de düzenleyin

Hipervolemi, fazla sıvı yüklenmesi olarak da bilinir, kanda çok fazla sıvının bulunduğu bir tıbbi durumdur. Bu durumun aksi ise hipovolemidir, hipovolemide kanda çok az sıvı bulunur. İntravasküler kompartmanda fazla sıvı bulunması, vücuttaki toplam sodyumun artması ve bunun sonucunda ekstraselüler vücut suyunda artış olması nedeniyle ortaya çıkar. Bu durum genellikle; konjestif kalp yetmezliği (KKY), böbrek yetmezliği ve karaciğer yetmezliğinde görülen sodyum dengesi düzenleyici mekanizmalardaki bozulmalar sonucunda ortaya çıkar. Hipervolemi; gıdalardan, intravenöz çözeltilerden, kan nakillerinden, ilaçlardan veya tanılayıcı kontrast boyalardan fazla sodyum alımı sonucunda da ortaya çıkabilir. Hipervolemi tedavisi temel olarak diüretik (idrar söktürücü) uygulamasını ve, su, sıvı, sodyum ve tuz alımını sınırlamayı içerir.

Belirtiler ve semptomlar

Fazla sıvı, özellikle tuz ve su, vücuttaki çeşitli yerlerde birikerek ağırlık artışına, bacaklarda ve kollarda şişmeye (periferal ödem) ve/veya karında sıvı birikimine (assit) neden olur. Sonra bu fazla sıvı, akciğerlerdeki hava boşluklarına girerek (pulmoner ödem) ve kana giren oksijen miktarını azaltarak kansızlığa (anemi) ve nefes darlığına (dispne) veya transüdasyonla (santral venöz basıncın arttığını tespit etmek için en iyi işaret) plevral boşluğa (plevral efüzyon da dispneye neden olur) girer. Ayrıca fazla sıvı, yüzün şişmesine neden olabilir. Ayrıca fazla sıvı, yatma pozisyonundayken akciğerlere toplanarak geceleyin nefes almayı ve uyumayı zor hale getirebilir (paroksismal nokturnal dispne).

Komplikasyonlar

Konjestif kalp yetmezliği (KKY), fazla sıvı yükünün en sık görülen sonucudur. Ayrıca KKY, hiponatremiyle (hipervolemik hipovolemi) ilişkilendirilebilir.[1]

Nedenler

Aşırı sodyum ve/veya sıvı alımı:

Sodyum ve su birikimi:

İntravasküler boşluğa sıvı geçişi:

Tedavi

Hipervolemi tedavisinde diüretikler, özellikle kıvrım diüretikleri, kullanılır.[4]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ The MERCK MANUALS > Hyponatremia 20 Ekim 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Last full review/revision May 2009 by James L. Lewis, III, MD
  2. ^ a b c d e f g h i j k l Page 62 (Fluid imbalances) in: Portable Fluids and Electrolytes (Portable Series). Hagerstwon, MD: Lippincott Williams & Wilkins. 2007. ISBN 978-1-58255-678-9. 
  3. ^ "Complications of Transfusion: Transfusion Medicine: Merck Manual Professional". 1 Mayıs 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Şubat 2009. 
  4. ^ Claure-Del Granado, Rolando; Mehta, Ravindra L. (December 2016). "Fluid overload in the ICU: evaluation and management". BMC Nephrology. 17 (1): 109. doi:10.1186/s12882-016-0323-6Özgürce erişilebilir. PMC 4970195 $2. PMID 27484681. 

Dış bağlantılar

Sınıflandırma

Şablon:Fluid, electrolyte, acid base metabolic pathologyŞablon:Electrolyte abnormalities

İlgili Araştırma Makaleleri

Şok, kalbin aorta attığı kanın akut olarak azalmasına bağlı bir hipoperfüzyon sendromdur. Şok olgusunda yaşamsal dokulara ve organlara yeterli kan gidemez. Dolaşan kanın azalması, dokuların oksijen ve enerji kaynaklarının kesilmesi, metabolizma artıklarının temizlenememesi anlamına gelir. Başlangıç belirtiler hipotansiyon, bilinç kaybı, ağızda kuruluk, deride solukluk, terleme, nabızda artma/azalma, laktik asidoz, parmak uçlarında ve dudaklarda siyanozdur.

<span class="mw-page-title-main">Düşük tansiyon</span> sistolik kan basıncının 90 mmHgdan az olması

Düşük tansiyon ya da hipotansiyon, düşük kan basıncı demektir; sistolik kan basıncının 90 mmHg'dan az olmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kansızlık</span>

Anemi, yani halk arasında bilinen adıyla "kansızlık", toplam kırmızı kan hücresi/alyuvar/Eritrosit sayısının azalması veya eritrositlerin içindeki hemoglobin miktarının azalması veya her ikisinin birlikte olması sonucu oluşan bir hastalıktır. Anemi ismi Grekçe: ἀναιμία Grekçe: anaimia, ἀν- an-, "-sız" + αἷμα haima, "kan" kelimelerinden türetilmiştir. Eritrositlerin içinde bulunan hemoglobinin, oksijeni akciğerlerden kapiller arterlere taşıması nedeniyle anemi hücre, doku ve organlarda hipoksiye neden olabilir. Oksijenin hücre canlılığı için elzem olması nedeniyle eksikliği pek çok klinik sonuca neden olur.

<span class="mw-page-title-main">Ödem</span>

Ödem, kan sıvısının damar dışına çıkması ve hücreler arasındaki sıvının artışı olgusudur. Ödemin yaygın biçimine anazarka (anasarca) denir. Ödem olgusunun temel ilkesi, kan sıvısı ile hücre dışı (ekstrasellüler) sıvı arasındaki dengenin yitirilmesidir. İnsan vücudunda ortalama 40 litre sıvı vardır. Bu sıvının yaklaşık ½ ‘si hücrelerin içindedir. Öteki yarısı ise kanı, lenf sıvısını ve hücreler arasındaki sıvıyı oluşturur. Kan ve lenf sıvılarının dengesini proteinler sağlar. Bunların dışındaki sıvı türlerinin dengesi elektrolitlere bağlıdır. Hücre içi sıvı dengesini potasyum, hücre dışı sıvı dengesini ise sodyum denetler.

Efüzyon veya effüzyon, plevra, periton, perikard gibi vücut kaviteleri içinde sıvı birikimi şeklindeki bir ödemdir. Normalde vücut kaviteleri içerisinde bulunan sıvı miktarı 50 mililitrenin altındadır. Bunun üzerindeki miktarlarda sıvı birikimi efüzyon olarak adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Hemodiyaliz</span> Kanın temizlenmesi için kullanılan tıbbi prosedür

Tıpta, hemodiyaliz, fistül, greft ya da kateter adı verilen uygun bir vasküler giriş yolu kullanılarak hastadan alınan kanın, bir makine ve pompa yardımıyla diyalizör adı verilen bir süzgeçten geçirilirken sıvı ve solüt içeriğini düzenleyerek hastaya geri verilmesine verilen addır. Genelde haftada 3 kez 4 saat süren seanslar şeklinde uygulanır.

<span class="mw-page-title-main">Plevral efüzyon</span>

Plevral efüzyon plevral boşlukta sekresyon-absorpsiyon dengesinin bozulması sonucu sıvı birikimidir.

<span class="mw-page-title-main">Pulmoner ödem</span> akciğerlerin hava boşluklarında ve parankiminde sıvı birikmesi

Pulmoner ödem, pulmonary edema, akciğer ödemi, akciğer konjesyonu; çeşitli sebeplerden ötürü alveollerde transudat birikmesi sonucu meydana gelir. Akciğer ödemi bir hastalık değil polifaktöriyel kaynaklı bir semptomdur. Süngersi bir yapısı olan akciğeri ödem oluşmasından koruyan 3 önemli faktör vardır. Bu faktörlerin olumsuz etkilendiği her süreç akciğer ödemi ile sonlanır:

<span class="mw-page-title-main">Crush sendromu</span> tıbbi durum

Crush sendromu, iskelet kasında ezilme yaralanmasından sonra büyük şok ve böbrek yetmezliği ile karakterize tıbbi bir durumdur. Ezilme yaralanması, vücudun etkilenen bölgelerinde kas şişmesine ve/veya nörolojik rahatsızlıklara neden olan kolların, bacakların veya vücudun diğer kısımlarının sıkışması iken, crush sendromu sistemik belirtilerle birlikte lokalize ezilme yaralanmasıdır. Vakalar genellikle deprem gibi felaketlerde, devrilen duvarların altında kalan kişilerde görülür.

<span class="mw-page-title-main">Tretinoin</span> kimyasal bileşik

Tretinoin, all-trans retinoik asit (ATRA) olarak da bilinen, akne ve akut promyelositik löseminin tedavisi için kullanılan bir ilaçtır. Akne için cilde krem veya merhem olarak uygulanır. Lösemi için üç aya kadar ağızdan alınır.

<span class="mw-page-title-main">Dehidratasyon</span> beraberinde metabolik süreçlerin bozulmasına neden olan toplam bir vücut suyu noksanlığı

Dehidratasyon ya da dehidrasyon, fizyolojide, beraberinde metabolik süreçlerin bozulmasına neden olan toplam bir vücut suyu noksanlığı durumudur. Serbest su kaybının, genellikle egzersiz, hastalık veya yüksek çevre sıcaklığı nedeniyle serbest su alımını aştığında ortaya çıkar. Hafif dehidratasyon ayrıca dalma diürezinden de kaynaklanabilir ve bu da dalgıçlarda dekompresyon hastalığı riskini artırabilir.

Cor pulmonale, akciğer hastalıklarından kökenli pulmoner hipertansiyona bağlı bir kalp hastalığıdır. Kalbin sağ ventrikülünü (karıncık) etkiler. Sürecin temelinde, akciğer patolojisi nedeniyle kan dolaşımının güçleşmesi ve damarlardaki kanın geriye doğru birikerek kalbin sağ bölümüne yüklenmesi yatar. Klinikte 2 tür cor pulmonale izlenir:

  1. Akut cor pulmonale: Sıklıkla venöz tromboembolizm olgularında görülür; ikinci sırada “akut solunum güçlüğü sendromu” etkilidir. Sağ kalp yüklenmesi ansızın gelişir. Kalpte “foramen ovale açıklığı” olan hastalarda klinik tablo çok ağırdır.
  2. Kronik cor pulmonale: Bir bölümünün nedeni bilinmemektedir. Obstrüktif akciğer hastalıkları (KOAH), uyku apnesi, restriktif akciğer hastalıkları, yineleyen küçük venöz embolusların zamanla akciğerin küçük damarlarını bloke etmesi, sarkoidoz, polisitemi, damar yangıları (vaskülit) sekonder olguların başlıca nedenleridir.

İnsan vücudu ve vücuttaki tüm sıvılar bile kavramsal olarak tam olarak anatomik kompartmanlar olmamalarına rağmen vücuttaki suyun, çözünmüş maddelerin ve asılı kalmış elementlerin nasıl kümelendiği anlamında gerçek bir dağılımı temsil eden çeşitli sıvı kompartmanlarına (bölüm) bölünebilir. Vücuttaki iki ana sıvı kompartmanı intraselüler ve ekstraselüler kompartmandır. İntraselüler kompartman, organizmanın hücrelerinin toplam hacmidir; ekstraselüler kompartmandan hücre zarlarıyla ayrılır.

Evcil hayvanların karşılaştığı bazı yaygın toksin kaynakları arasında bazı bitkiler, insan ilaçları ve kozmetikler, temizlik ürünleri ve hatta bazı yiyecekler yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Hemotoraks</span> Akciğeri saran zarların arasında kan birikmesi

Hemotoraks plevral boşluk içinde kan birikmesidir. Hemotoraksın belirtileri göğüs ağrısı ve nefes almada zorluk olabilirken, klinik bulgular etkilenen tarafta solunum seslerinin azalması ve kalp hızında artış olabilir. Hemotoraks genellikle bir yaralanmadan kaynaklanır, ancak plevral boşluğu işgal eden kanserlere bağlı, kan pıhtılaşma bozukluklarının bir sonucu olarak, endometriozisin sık görülmeyen bir klinik görünümü şeklinde, sönmüş bir akciğere bağlı veya nadiren başka durumlarla ilişkili gelişebilir.

<span class="mw-page-title-main">Kardiyak tamponad</span> Kalbin etrafında sıvı birikmesi

Kardiyak tamponad veya perikardiyal tamponad, perikardiyumda sıvı birikmesi sonucu kalbin sıkışmasıdır. Başlangıcı ani veya kademeli olabilir. Bulgu olarak genellikle obstrüktif şokta görülen nefes darlığı, halsizlik, sersemlik ve öksürük görülür. Göğüs ağrısı görülebilir. Diğer görülen bulgular altta yatan sebebe bağlı olabilir.

Kardiyovasküler muayenesi, dolaşım sistemin durumunun değerlendirilmesidir. Fizik muayenenin bir bölümü olan Kardiyovasküler muayene, şikayete bağlı farklılık içerse de, Kalp, akciğer, karın, damar bölümlerini içermektedir.

Azotemi, vücutta anormal derecede yüksek düzeyde azot içeren bileşikler ile tanımlanan tıbbi bir durumdur. Bu büyük ölçüde kan'ın böbrekler tarafından yetersiz veya işlevsiz filtrelenmesiyle ilgilidir. Kontrol edilmezse üremi ve akut böbrek hasarı’na yol açabilir.

<span class="mw-page-title-main">Solunum yolu hastalığı</span> solunum sisteminin hastalığı

Solunum yolu hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları veya akciğer hastalıkları, hava soluyan hayvanlarda gaz alışverişini zorlaştıran organ ve dokuları etkileyen patolojik durumlardır. Soluk borusu, bronşlar, bronşiyoller, alveoller, plevra, plevral boşluk, sinirler ve solunum kasları dahil olmak üzere solunum yollarının durumlarını içerir. Solunum yolu hastalıkları soğuk algınlığı, grip ve farenjit gibi hafif ve kendi kendini sınırlayan hastalıklardan bakteriyel pnömoni, pulmoner emboli, tüberküloz, akut astım, akciğer kanseri ve COVID-19 gibi ciddi akut solunum sendromları gibi hayatı tehdit eden hastalıklara kadar uzanır. Solunum yolu hastalıkları, ilgili organ veya doku, ilişkili belirti ve semptomların türü ve şekli veya hastalığın nedeni de dahil olmak üzere birçok farklı şekilde sınıflandırılabilir.