İçeriğe atla

Hipertrofik pilor stenozu

Pilorik stenoz ya da hipertrofik pilor stenozu, midenin duodenum olarak bilinen ince barsak ilk bölümüne açılan kısmındaki kasın kalınlaşması (hipertrofi) nedeniyle daralmasını (stenoz) tarif eder. Bu tıkanıklık safra içermeyen ciddi, fışkırır tarzda kusmaları beraberinde getirir. Özellikle yenidoğanlarda hayatın ilk 1 ayında görülmesi nedeniyle infantil hipertrofik pilor stenozu olarak da adlandırılır.[1] Daha ziyade erkek bebeklerde ve 2-6 hafta arasında görülür. Hipertrofik pilor klasik olarak yenidoğanların karın bölgesinin sağ üst kısmında zeytin şeklinde kitle olarak hissedilir. Kronik peptik ülser nedeniyle erişkinlerde de görülebilir.

Belirti ve Semptomlar

Bu rahatsızlığa sahip bebeklerde hayatın ilk ayında giderek artan kusma görülür. Bu kusmalar safra içermezler ve bu yaşta görülen kusmalardan daha şiddetlidirler. Bebeklerin bir kısmında kusma ve kötü beslenme nedeniyle kilo kaybı görülebilir. Sıvı kaybı nedeniyle göz yaşında ve idrar çıkışında azalma izlenebilir.[2] Bazı bebeklerde sürekli açlık, geğirme izlenebilir. Bazen mide kasılmaları dışarıdan hissedilebilir.

Teşhis

Tanı genellikle radyolojik bulgularla desteklenen iyi bir öykü ve fizik muayene ile konulur. Ciddi kusması olan her yenidoğanda pilor stenozundan şüphelenilmelidir. Ultrasonografi/USG pilor kalınlaşmasını göstererek tanıyı destekleyen basit bir radyolojik tetkiktir.

Kan testlerinde gastrik asit kaybı nedeniyle her şiddetli kusmada görülebilecek hipokalemik, hipokloremik metabolik alkaloz tablosu izlenir. Potasyum seviyesi, hipovolemik vücutta sıvı tutulumunu sağlamak için artan aldosteron hormonu nedeniyle daha da azalır.

Patofizyoloji

Pilorik hipertrofinin kesin nedeni bilinmemektedir.[3]

Kusmalar safra içermez. Bunun nedeni duodenum dökülen safranın pilorik kas kalınlaşması nedeniyle mideye geçememesidir.

Kusmalar gastrik asit (hidroklorik asit) kaybına neden olur. Bu da asit baz dengesinin bozulmasına neden olur.Acid-Base Physiology10 Aralık 2005 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Retrieved December 31, 2006.</ref>

Vücudun metabolik alkaloza tepkisi hipoventilasyon şeklinde olur. Bu da arterlerdeki pCO2 artışıyla sonuçlanır.

Genetik

Mevcut bilgilerle hipertrofik pilor stenozunun genetik ve çevre etkisiyle ortaya çıkan multifaktoriyel bir hastalık olduğu söylenebilir.[4] Yaklaşık olarak her 300 çocuktan birinde izlenir. Erkek bebeklerde kızlardan 4-5 kat daha fazla görülür.[5][6] Bir ailede bu hastalığa sahip bir çocuk varsa, gelecek çocuğun bu hastalığa sahip olma riski erkek çocuklar için %5-10, kız çocuklar için %2 civarındadır. Özellikle hayatın ilk 2 haftasında eritromisin tedavisi alan bebeklerin bu hastalık için artmış risk barındırdığı düşünülmektedir.[7][8]

Tedavi

Pilor stenozunda problem darlığın kendisinden ziyade yol açtığı sıvı kaybı ve elektrolit bozukluğudur. Bu durum damardan verilecek tıbbi sıvılarla genellikle 24-48 saat içinde düzeltilir.

Cerrahi olarak çocuk cerrahı tarafından piloromyotomi denilen operasyon ile tedavi edilir.[9] Atropin tedavisi anestezi alamayacak bebeklerde kullanılabilir.[10]

Günümüzde bu operasyon laparoskopik cerrahi ile yapılabilmektedir.[11] Böylelikle alttaki resimlerde görülenden çok daha küçük yara izi oluşur.

Artık nadiren kullanılan vertikal piloromyotomi skarı, 1 aylık bebekte operasyon sonrası 30. saat
Horizontal piloromyotomi skarı, 1 aylık bebekte operasyon sonrası 10. gün

Kaynakça

  1. ^ Hulka F, Campbell TJ, Campbell JR, Harrison MW (1997). "Evolution in the recognition of infantile hypertrophic pyloric stenosis". Pediatrics. 100 (2). ss. E9. doi:10.1542/peds.100.2.e9. PMID 9233980. 22 Ekim 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Nisan 2014. 
  2. ^ "Pyloric stenosis: Symptoms". MayoClinic.com. 21 Ağustos 2010. 31 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2012. 
  3. ^ Askew, Nathan (Ekim 2010). "An overview of infantile hypertrophic pyloric stenosis". Paediatric nursing. 22 (8). ss. 27-30. PMID 21066945. 27 Eylül 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ağustos 2012. 
  4. ^ Dowshen, Steven (Kasım 2007). "Pyloric Stenosis". The Nemours Foundation. 26 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Aralık 2007. 
  5. ^ "pediatrics.georgetown.edu". pediatrics.georgetown.edu/documents/Pyloric%20Stenosis.pdf. 
  6. ^ Fried K, Aviv S, Nisenbaum C (Kasım 1981). "Probable autosomal dominant infantile pyloric stenosis in a large kindred". Clin. Genet. 20 (5). ss. 328-30. doi:10.1111/j.1399-0004.1981.tb01043.x. PMID 7333028. 
  7. ^ Maheshwai, Nitin (Mart 2007). "Are young infants treated with erythromycin at risk for developing hypertrophic pyloric stenosis?". Archives of Disease in Childhood. 92 (3). ss. 271-3. doi:10.1136/adc.2006.110007. PMC 2083424 $2. PMID 17337692. 7 Kasım 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ağustos 2012. 
  8. ^ Kong YL, Tey HL (Haziran 2013). "Treatment of acne vulgaris during pregnancy and lactation". Drugs. 73 (8). ss. 779-87. doi:10.1007/s40265-013-0060-0. PMID 23657872. 
  9. ^ "Medical News:Laparoscopic Repair of Pediatric Pyloric Stenosis May Speed Recovery - in Surgery, Thoracic Surgery from". MedPage Today. 16 Ocak 2009. 6 Aralık 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2012. 
  10. ^ Aspelund G, Langer JC (Şubat 2007). "Current management of hypertrophic pyloric stenosis". Semin. Pediatr. Surg. 16 (1). ss. 27-33. doi:10.1053/j.sempedsurg.2006.10.004. PMID 17210480. 
  11. ^ Sola JE, Neville HL (Ağustos 2009). "Laparoscopic vs open pyloromyotomy: a systematic review and meta-analysis". J. Pediatr. Surg. 44 (8). ss. 1631-7. doi:10.1016/j.jpedsurg.2009.04.001. PMID 19635317. 24 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Nisan 2014. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Otizm</span> Bilinçsel ve zihinsel rahatsızlık

Otizm, üç yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır. Bu belirtiler otizmi, Asperger sendromu gibi daha hafif seyreden otistik spektrum bozukluğundan (OSB) ayırır. Otizm kalıtımsal kökenlidir ancak kalıtsallığı oldukça karmaşıktır ve OSB'nin kökeninin çoklu gen etkileşimlerinden mi yoksa ender görülen mutasyonlardan mı kaynaklandığı çok açık değildir. Nadir vakalarda, doğum sakatlıklarına neden olan etmenlerle yakından bağlantılıdır. Diğer görüşlere göre ise çocuklukta yapılan aşılar gibi nedenler tartışmalıdır ve aşı kökenli varsayımların ikna edici bilimsel kanıtları yoktur. 2007 yılında yapılan araştırmalara göre otizmin prevalansını 1.000 kişiye bir ya da iki vaka olarak tahmin eder, aynı araştırmalardaki tahminlere göre OSB yaklaşık 1.000 kişide altı vakadır ve erkeklerde rastlanma oranı kadınlara göre 4,3 kat daha fazladır. 2022 yılı CDC verilerine göre otizmin görülme sıklığı 44 çocuktan 1'e yükselmiştir. Otizm vakalarının sayısı 1980'lerden beri oldukça fazla oranda artmıştır. Bunun nedeni kısmen tanı koyma yöntemlerindeki değişikliklerdir; gerçek prevalansın artıp artmadığı anlaşılamamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Mide</span> sindirim organı

Mide; kaslardan oluşan, genişleyebilen bir sindirim sistemi organıdır. Mide sözcüğü Türkçeye Arapçadan geçmiştir. Mide anlamında Türkçede aşkazan sözcüğü de mevcuttur. Yemek borusu ile ince bağırsak arasında bulunur. Omurgalılar, derisidikenliler, haşaratlar ve yumuşakçalarda bulunur. Sindirimin ikinci fazında görev yapar. Yiyeceklerin geçici olarak büyük miktarda depolandığı organdır. Rahatlıkla 1.5 litre sıvıyı içinde tutabildiği gibi, maksimum 4 litre sıvı tutma kapasitesi vardır.

<span class="mw-page-title-main">Atropin</span>

Atropin, Atropa belladonna (Güzelavrat Otu) adlı bitkiden elde edilen bir alkaloiddir. Antikolinerjik yapıdadır. Tıpta çok değişik kullanım alanları vardır. Örneğin, göz dibinin muayenesinde, göz bebeğinin genişletilmesi için, ayrıca anesteziden önce üst solunum yollarında salgıların azaltılması için kullanılır.Ayrıca uyuşturucu madde olarak kullanımı 1984 yılında yaygınlaşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İnsan sindirim sistemi</span> Gastrointestinal Kanal

İnsan sindirim sistemi, gastrointestinal kanal ile dil, tükürük bezleri, pankreas, karaciğer ve safra kesesi gibi sindirime yardımcı organlardan oluşur. Sindirim, yiyeceklerin giderek daha küçük parçalara ayrılması ve bu parçaların vücut tarafından emilmesi ve kullanılmasına kadar süren bir süreçtir. Sindirim süreci üç aşamadan oluşur: sefalik faz, gastrik fazı ve intestinal fazı.

<span class="mw-page-title-main">İnce bağırsak</span> Gastrointestinal sistemde yer alan bir organ

İnce bağırsak, sindirim kanalının mide ile kalın bağırsak arasındaki kısmıdır. Beş yaşından büyük insanlarda boyu 5–6 m arasındadır. Üç kısma ayrılır: duodenum, jejunum ve ileum. Mideden gıdalar duodenuma pilor veya pilorik sfinkter diye adlandırılan bir kas ile girerler. Daha sonra ince bağırsak boyunca peristaltizm olarak adlandırılan kas kasılmaları ile hareket eder.

<span class="mw-page-title-main">Oniki parmak bağırsağı</span> İnce bağırsağın ilk bölümü

Memeliler, sürüngenler ve kuşlar dahil olmak üzere yüksek omurgalılarda duodenum veya oniki parmak bağırsağı, ince bağırsağın ilk ve en kısa bölümüdür. Balıkta, ince bağırsağın bölünmeleri o kadar net değildir ve duodenum yerine "ön bağırsak" veya "proksimal bağırsak" terimleri kullanılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Gastroenterit</span> mide ve/veya ince bağırsak iltihabı ile karakterize tıbbi durum

Gastroenterit veya mide-bağırsak iltihabı (gastroenteritis), mide ("gastro"-) ve ince bağırsak’ı ("entero"-) içeren mide bağırsak kanalı’nın iltihabı ("-itis") ile karakterize olan ve ishal, kusma, karın ağrısı ile krampa sebep olan bir tıbbi durumdur. Mide iltihabından gastro, mide mikrobu ve mide virüsü olarak da bahsedilmiştir. Grip ile ilgisi olmamasına rağmen mide gribi ve gastrik grip olarak da adlandırılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İshal</span> gevşek veya sıvı bağırsak hareketleri

İshal veya diyare, bir günde en az üç kez gevşek, sıvı veya sulu bağırsak hareketlerinin olması durumudur. Genellikle birkaç gün sürer ve sıvı kaybı nedeniyle dehidrasyona neden olabilir. Dehidrasyon belirtileri genellikle cildin normal gerginliğini kaybetmesi ve sinirli davranışlarla başlar. Bu durum daha şiddetli hale geldikçe idrara çıkmada azalma, cilt renginde kayıp, hızlı kalp atışı ve yanıt vermede azalmaya kadar ilerleyebilir. Sadece anne sütüyle beslenen bebeklerde gevşek ancak sulu olmayan dışkı normaldir.

<span class="mw-page-title-main">Bulantı</span> tıbbi semptom veya durum

Bulantı veya mide bulantısı bazen kusma dürtüsü olarak algılanan yaygın bir huzursuzluk ve rahatsızlık hissidir. Ağrılı olmamakla birlikte, uzun sürmesi halinde zayıflatıcı bir semptom olabilir ve göğüste, karında veya boğazın arkasında rahatsızlık hissi olarak tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kusma</span> mide içeriğinin tipik olarak ağız yoluyla, istemsiz ve zorla dışarı atılması

Kusma, mide içeriğinin ağızdan ve bazen de burundan istemsiz ve güçlü bir şekilde dışarı atılmasıdır.

Kolesistokinin, sindirim sisteminde peptid hormon. Yağ ve protein sindiriminde rol oynar. Geçmişte "pankreatozimin" adı verilen kolesistokinin, ince bağırsağın ilk bölümü olan oniki parmak bağırsağındaki hücrelerce salgılanır. Pankreastan sindirim enzimlerinin ve safra kesesinden safranın salınmasını sağlar ve açlık bastırıcı rol oynar.

<span class="mw-page-title-main">Safra kesesi</span> İnsanda ve diğer omurgalılarda bulunan organ

Safra kesesi ya da öd kesesi, bazı omurgalı canlılarda safranın ince bağırsağa salınmadan önce depolandığı ve konsantre edildiği küçük ve içi boş bir organdır. İnsanlarda armut şeklindeki safra kesesi karaciğerin altında bulunur, ancak kesenin yapısı ve konumu hayvan türleri arasında önemli ölçüde farklılık gösterebilir. Safra kesesi karaciğer tarafından üretilen safrayı ortak hepatik kanal yoluyla alır ve depolar, safranın yağların sindirilmesine yardımcı olması için oniki parmak bağırsağına salınması ise koledok olarak da adlandırılan ana safra kanalı yoluyla gerçekleştirilir.

<span class="mw-page-title-main">Safra kesesi iltihabı</span>

Kolesistit veya safra kesesi iltihabı, karnın sağ üst kısmında ağrı, mide bulantısı, kusma ve bazen yüksek ateş belirtlerine sahip olan ve safra kesesinin iltihaplanmasını tanımlayan durumdur. Bir ağrı türü olan biliyer kolik genellikle akut kolesistitten önce meydana gelir, ancak kolesistitte ağrı, tipik bir biliyer kolik atağına göre daha uzun sürer. Eğer uygun tedavi uygulanmazsa tekrarlayan kolesistit atakları sıkça görülebilir. Akut kolesistit komplikasyonları arasında pankreatit, ana safra kanalı taşları veya iltihabı bulunur. Safra kesesi alındıktan sonra sonuçlar genellikle iyidir. Tedavi olunmazsa kronik kolesistit ortaya çıkabilir.

<span class="mw-page-title-main">Porselen safra kesesi</span>

Porselen safra kesesi, kronik kolesistitin morfolojik bir çeşidi olan ve safra kesesinde kireçlenme ile karkaterize edilen bir durumdur. Genel olarak safra taşı hastalığında olduğu gibi, bu durum ağırlıklı olarak orta yaştaki şişman kadın hastalarda görülür. Kesin nedeni belli olmasa da safra kesesi taşları tarafından oluştuğuna inanılır. Duvarda iltihaplanma, duvar içindeki distrofik kalsifikasyonla birlikte safra kesesini porselen benzeri bir kaba dönüştürür. Safra kesesinin çıkarılması (kolesistektomi) önerilen tedavidir.

<span class="mw-page-title-main">Safra kesesi kanseri</span>

Safra kesesi kanseri, nadir görülen bir kanser türüdür. Amerika Birleşik Devletleri'nde yılda 100.000 kişide 2 vakadan az görülmektedir. Özellikle Orta ve Güney Amerika, Orta ve Doğu Avrupa, Japonya ve Kuzey Hindistan'da yaygındır; Ayrıca Amerikan Yerlileri ve Hispaniklerin aralarında bulunduğu bazı etnik gruplarda da yaygındır. Yeterince erken teşhis edilirse, safra kesesi, karaciğerin bir kısmı ve ilgili lenf düğümleri çıkarılarak tedavi edilebilir, ancak en sık karın ağrısı, sarılık ve kusma gibi semptomlar ortaya çıktıktan sonra, yani kanser karaciğer gibi diğer organlara yayılınca teşhis edilir.

<span class="mw-page-title-main">Ursodeoksikolik asit</span>

Ursodiol olarak da bilinen Ursodeoksikolik asit (UDCA), bağırsak bakterilerinin metabolik yan ürünleri olan ikincil safra asitlerinden biridir.

Safra reflü gastriti veya alkalen reflü gastrit, karaciğerde üretilen safra ve duodenumda yer alan diğer bileşenlerin ince bağırsaklardan mideye sızarak mide mukozasında iltihaplanmaya yol açtığı bir gastrit türü.

Çocuk cerrahisi veya Pediatrik cerrahi; fetüslerin, bebeklerin, çocukların, ergenlerin ve genç yetişkinlerin cerrahi hastalıkları ile ilgilenen bir cerrahi alt uzmanlık alanıdır.

Stenoz, bir kan damarında veya foramina ve kanallar gibi oluşuma sahip diğer tübüler organda veya yapılarda anormal bir daralmadır. Bazen darlık olarak da adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Aort stenozu</span>

Aort stenozu, kalbin sol ventrikül çıkışının daralmasıdır ve bu çeşitli sorunlara neden olur. Aort kapağında olabileceği gibi bu seviyenin üstünde ve altında da oluşabilir. Genellikle zamanla daha da kötüleşir. Semptomlar sıklıkla yavaş yavaş ortaya çıkar ve çoğu zaman ilk önce egzersiz yapma yeteneğinde azalmayla ortaya çıkar. AS nedeniyle kalp yetmezliği, bilinç kaybı veya kalbe bağlı göğüs ağrısı olursa sonuçlar daha kötü olur. Bilinç kaybı genellikle ayakta durma veya egzersiz yaparken oluşur. Kalp yetmezliğinin belirtileri arasında özellikle yatarken, geceleri veya egzersiz sırasında nefes darlığı ve bacaklarda şişme yer alır. Kapakçığın daralmadan kalınlaşmasına aort sklerozu denir.