İçeriğe atla

Hiperkalsemi

Hiperkalsemi, kandaki kalsiyum seviyesinin normalin üstünde olması anlamına gelmektedir. Normal kandaki toplam kalsiyum değeri 8.5-10.2 mg/dl aralığındadır. Vücutta kalsiyum metabolizmasını ayarlamadaki en önemli hormon paratiroid hormonudur. Tiroid bezinin içinde bulunan paratiroid bezinden salgılanan parathormon kandaki kalsiyum seviyesinin ayarlanmasında baş rolü oynar. PTH reseptörleri aracılığı ile vücutta etkisini gosterir. PTH reseptörleri sadece kemik yapimindan sorumlu hücreler osteoblastlar üzerinde bulunmasına rağmen, kemik yıkımından sorumlu hücrelerin osteoklast sayı ve aktivitesini de arttırır. Osteoklastlar kemik rezorbsiyonunda yer alan başlıca hücrelerdir. Kemik yıkılırken kalsiyum açığa çıkar. PTH, ayrıca böbreklere etki ederek kalsiyumun tubulüsden emilimini arttırır ve 1,25 (OH)2 kolekalsiferol (aktif D vitamini) yapımını uyarır. D vitamini bağırsaklarda kalsiyum bağlayıcı protein yapımını uyararak bağırsaklardan kalsiyum emilimini arttırır. Bu hormonun fazla salgılanması (paratiroid adenomu veya paratiroid karsinomu sonucu) hiperkalsemi görülür. Ayrıca, habis hastalıklara bağlı hümoral hiperkalsemi vakalarında kemik metastazları mevcut değildir ve hiperkalsemiden tümörün yaptığı "PTH related peptide" (PTHrP) sorumlu tutulmaktadır. 141 veya daha fazla aminoasit zinciri bulunan bu peptid de aynı PTH gibi ilk 34 aminoasit mineral metabolizması üzerinde etkilidir. Lokal osteolitik hiperkalsemi malign hücrelerin iskelet sistemini doğrudan istila etmesi sonucu olmaktadır. Bu hücreler kemiği rezorbe eden sitokinler veya hümoral etmenler salgılamaktadır.

Hiperkalseminin klinik bulguları kan kalsiyumunun düzeyi ile ilişkilidir. Genelde 12 mg/dL seviyesine kadar herhangi bir bulgu görülmeyebilmekle birlikte bu değerin üzerine çıktığı durumlarda hayati tehlike oluşur. Kalsiyum 12–14 mg/dL düzeylerinde ise hiperkalsemi ile ilgili direkt yakınmalar ortaya çıkar. Birlikte neden hastalığa ait bulgular da vardır. Kan kalsiyum düzeyi 14 mg/dL in üstünde ise hiperkalsemin tüm bulguları görülür. Tablo dalgınlık veya bilinç kaybına kadar gidebilir.

Gastro-intestinal sistem: Bulantı, kusma, kabızlık, karın ağrısı ve distansiyon görülebilir. Tablo ileusa kadar gidebilir. Bazı hastalarda gastro-intestinal kanama veya akut pankreatit görülebilir.

  1. Lokomotor sistem: Kemik ağrıları, artralji, artrit ve fraktürler olabilir. Daha çok hiperparatiroidiye bağlı hiperkalsemilerde görülmektedir.
  2. Kardiyovasküler sistem: Kan basıncı yükselir. Ağır hiperkalsemide ise dehidratasyona bağlı olarak şok görülebilir.
  3. Üriner sistem bulguları: Hiperparatiroidili hastalarda taş öyküsü bulunabilir. Hiperkalsemi; hiperkalsiüri, poliüri ve polidipsiye neden olabilir. Bunun sonucunda dehidratasyon ve azotemi gelişebilir. Akut veya kronik böbrek yetmezliği görülebilir.
  4. Nörolojik bulgular: Kemik vater refleksleri zayıflar ve kas tonusu azalır. Yaşlı kişilerde nörolojik bulgular daha sık görülmektedir. Kişilik değişmesi, konfüzyon, hallüsinasyon, stupor ve en sonunda koma gelişebilir.
  5. Altta yatan hastalığa ait bulgular: Karsinomlu hastalarda iştahsızlık, zayıflama, halsizlik, kabızlık ve mental değişmeler bulunabilir. Tutulan organla ilgili belirgin bulgular görülebilir.

Kalp ritminde bozukluklar, ciddi yukselmelerde (150/s) veya üstü ise kalbin ani durması ile ölüm görülür.

Sağaltım

Vücuttan fazla kalsiyumun atılması hedeflenir. İlk tedavi seçeneği hastalara sıvı verilmesidir. 12 mg/dL düzeylerine kadar uygun hidrasyon tedavinin temel basamağıdır. Seçilmiş sıvı izotonik sodyum klorür (% 0.9 NaCl solüsyonu) solüsyonlarıdır.

İdrar söktürücü diüretik ilaç grubu ise bir başka tedavi seçeneğidir. Vücuttan tuz atılımınıNatriürezi artırmak ve hastanın yüklenmesini engellemek için sıvı tedavisine diüretik ilave edilebilir. Diüretiklerin rutin kullanılması önerilmez. Ayrıca kemikten kalsiyumun açığa çıkmasının önlenmesi için mitramisin, kalsitonin ve bifosfanatlar kullanılabilir.

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hormon</span> İç salgı bezlerinden kana geçen ve organların işlemesini düzenleyen adrenalin, insülin, tiroksin ve benzeri fizyolojik etkisi olan maddelerin genel adı

Hormon,, çok hücreli organizmalarda fizyoloji ve davranışı düzenlemek için karmaşık biyolojik süreçler yoluyla uzak organlara veya dokulara gönderilen sinyal molekül sınıfıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ödem</span>

Ödem, kan sıvısının damar dışına çıkması ve hücreler arasındaki sıvının artışı olgusudur. Ödemin yaygın biçimine anazarka (anasarca) denir. Ödem olgusunun temel ilkesi, kan sıvısı ile hücre dışı (ekstrasellüler) sıvı arasındaki dengenin yitirilmesidir. İnsan vücudunda ortalama 40 litre sıvı vardır. Bu sıvının yaklaşık ½ ‘si hücrelerin içindedir. Öteki yarısı ise kanı, lenf sıvısını ve hücreler arasındaki sıvıyı oluşturur. Kan ve lenf sıvılarının dengesini proteinler sağlar. Bunların dışındaki sıvı türlerinin dengesi elektrolitlere bağlıdır. Hücre içi sıvı dengesini potasyum, hücre dışı sıvı dengesini ise sodyum denetler.

<span class="mw-page-title-main">Kalsiyum</span> kimyasal element

Kalsiyum, toprak alkalileri grubundan metalik bir element. Sembolü "Ca"dır. İsmi Latincede “kireç” anlamına gelen “calx” sözcüğünden gelmektedir. İlk defa 1808'de Humphry Davy tarafından kalsiyum hidroksitten elektroliz yoluyla elde edilmiştir.

Kalsitonin 32 amino asitlik tek bir polipeptitten oluşan, insan vücudunda tiroid bezinin crista neuralis kökenli C hücreleri tarafından üretilen bir hormondur. Hayvanlarda genelde ultimobrankial cisimde üretilir. Kalsitonin kandaki kalsiyum oranını düşürür.

Süt humması veya hipokalsemi, kan kalsiyum seviyesini düzenleyen paratiroid hormonunun doğum sonrası işlev gösterememesi sonucunda oluşur. Doğum felci daha çok yüksek süt verimli sığırlarda doğum sonrası görülen metabolik bir hastalıktır. Hayvan doğum yaptıktan sonra sağıldığı için sütle birlikte vücuttan fazla miktarda kalsiyum dışarı verilmektedir. Bu hastalığın en önemli çıkış sebebi kandaki iyonize kalsiyumun doğumdan hemen sonra ilk süt verimiyle beraber azalmasıdır. Genetik yatkınlık, doğum öncesinde hayvanların yanlış beslenmeleri, yüksek süt verimi, kalsiyumca zengin yemlerle fazla beslenme, mera ve rasyonun magnezyum miktarı hastalık oluşumunda önemli etmenlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Endokrin sistem</span>

Hayatta kalmak, büyümek ve çoğalmak için, insan dahil çok hücreli bir organizmanın, fizyolojik talepleri ve çevresel zorlukları karşılamak için dokular, organlar ve organ sistemleri arasında etkili bir uyuma sahip olması gerekmektedir. Endokrin sistem, iç ve dış koşullara yanıt vermektedir. Ayrıca kanalsız organ ve dokulardaki salgı hücreleri tarafından üretilen hormonlar aracılığıyla iletişim kurmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Böbrek üstü bezleri</span>

Böbrek üstü bezleri, üçgen biçimini andıran iç salgı (endokrin) bezleridir. Anatomik olarak böbreklerin hemen üstlerinde bulunduklarından bu adı almışlardır. Kabuk (korteks) ve öz (medulla) olarak anılan iki ayrı katmandan oluşan bezlerin temel işlevi fizyolojik gerilim (stres) karşısında kortikosteroid ve katekolamin bireşimleyip kana salgılamaktır. Adrenalin ve nöradrenalin salgılarlar.

Hipofosfatemi, kanda fosfat düzeyinin düştüğü bir elektrolit bozukluğudur. Fosforun normal kan düzeyi 2,5-4,5 mg/dl 'dir. Fosfor kemikteki temel minerallerden biridir. Toplam vücut fosfatının %85 'i kemiklerde bulunur. Geri kalan %14ü intraselüler alanda ve %1 'i ise ekstraselüler alandadır. Vücutta fosforun birçok görevi vardır. Fosfat nükleik asit ve hücre membranı yapısında bulunur. ATP gibi yüksek enerjili molekülleri oluşturur. Fosfor dengesinin en önemli düzenleyicisi böbrektir. Böbrekte filtre edilen fosforun %80-95 'i tübüllerden reabsorbe edilir. En önemli absorbsiyon proksimal tübüllerden olmaktadır. Proksimal tübül epitelinde bulunan Tip 2a ve Tip 2c Na-Pi kotransporteri bu emilimden sorumludur. Paratiroid Hormon ve FGF 23 gibi fosfatürik hormonlar tip 2a Na-Pi kotransporterini azaltarak fosfatürik etkilerini gösterirler. Diyetle alınan fosforun %60-65 'i emilir ve bu emilim ince barsak epitelinde bulunan benzer bir taşıyıcı olan Na-Pi 2b kotransporteri ile sağlanır.. Na-Pi 2b 'nin esas düzenleyici hormonu kalsitrioldür. Kalsitriol barsaktan fosfat emilimini arttıran bir hormondur.

<span class="mw-page-title-main">Tiroit bezi</span> Boyunda bulunan endokrin bez; metabolizmayı etkileyen hormonlar salgılar

Tiroit bezi, tiroit ya da kalkan bezi, boynun ön ve yanlarını saran kelebek şeklinde çok damarlı iç salgı bezi. Her biri ortalama 5 cm uzunluğunda, 3 cm genişliğinde ve 2 cm derinliğinde, sağ ve sol olmak üzere 2 lobu ve bu lobları birleştiren isthmus adı verilen bir parçası bulunur. İnsanların yaklaşık %40'ında isthmustan hyoid kemiğe uzanım gösteren piramidal lob adı verilen bir bölüm de bulunabilir. Normal ağırlığı insanda 20 gr'dır. Paratiroit bezi genellikle tiroidin arkasında mercimek şeklinde 4 tane küçük bezdir.

Osteoporoz veya kemik erimesi, kemik metabolizmasındaki bir bozukluk sonucunda kemikteki protein örgüsünün seyrelmesiyle iskelette ortaya çıkan ve kemiklerin çok kolay kırılabilmesine sebep olan bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Diklofenak</span>

Diklofenak enflamasyonu azaltmak ve ağrıyı dindirmek için artrit ve akut sakatlanmalarda kullanılan bir non steroidal antiinflamatuar ilaçtır. Âdet sancısı ve ağrılı âdet görmede de kullanılır. Diklofenak en güçlü analjezik etkiye sahip narkotik olmayan bir ağrı kesicidir.

<span class="mw-page-title-main">Paratiroid hormon</span>

Paratiroid hormon, parathormon veya PTH, paratiroid bezi tarafından salgılanan, vücutta kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesinde rol alan hormon.

<span class="mw-page-title-main">Diyabet</span> Kandaki glikoz seviyesinin aşırı artmasından kaynaklanan metabolik bozukluk

Diabet ya da Diabetes mellitus, sıklıkla yalnızca diabet ya da diyabet veya halk arasında şeker hastalığı olarak adlandırılan, genellikle kalıtımsal ve çevresel etkenlerin birleşimi ile oluşan ve kandaki glukoz seviyesinin aşırı derecede yükselmesiyle (hiperglisemi) sonuçlanan metabolik bir bozukluktur. Vücutta kan şekerinin düzenlenmesi pek çok sayıda kimyasal madde ve hormonun karmaşık etkileşimi sonucunda sağlanır. Şeker metabolizmasının düzenlenmesinde rol oynayan hormonlardan en önemlisi pankreasın beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonudur. Diyabetes Mellitus ya insülin salgılanmasındaki yetersizlik ya da insülinin etkisindeki veya insülin cevabındaki bir bozukluk sonucunda ortaya çıkan yüksek kan şekerinin yol açtığı birkaç grup hastalığı tanımlamak için kullanılan ortak bir terimdir.

Paraneoplastik sendrom bir tümör veya tümörün metastazları ile doğrudan ilgili olmayan, yerleşim yerlerinden uzaktaki, ancak tümörün varlığına bağlı olan ve dolayısı ile tümörün çıkarılmasından sonra gerileyebilen belirti ve bulgularıdır.

<span class="mw-page-title-main">Plevral efüzyon</span>

Plevral efüzyon plevral boşlukta sekresyon-absorpsiyon dengesinin bozulması sonucu sıvı birikimidir.

Hiponatremi bir elektrolit dengesizliği olup, Sodyum'un plazmadaki konsantrasyonunun 135 mEq/L'den daha az olmasıdır. Yetişkinlerde meydana gelen hiponatreminin ana sebebi, böbreklerden su emilimini sağlayan hormon olarak da bilinen Antidiüretik Hormon (ADH)'ın fazla olması veya etkisinin sonucudur.

Gebelikte maternal fizyolojik değişiklikler, gebe bir kadının hamileliği esnasında vücudunda ve metabolizmasında meydana gelen embriyonun veya fetüsün gelişimi için gerekli olan normal adaptasyon mekanizmalarıdır. Bazı değişimler gebelik dışında patolojik kabul edilmelerine rağmen gebelikte fizyolojik kabul edilirler. Bu değişimler temel olarak metabolizma, kardiyovasküler sistem, hematolojik sistem, solunum sistemi, Üriner sistem, endokrin sistem ve bağışıklık sisteminde meydana gelir.

<span class="mw-page-title-main">Metastatik kalsifikasyon</span> Metastatik Kalsifikasyon

Metastatik kalsifikasyon, normal dokulara kalsiyum tuzlarının çökmesi olgusudur: nedeni, kandaki kalsiyum düzeyi yükselmesidir (hiperkalsemi). Distrofik kalsifikasyonda, kandaki kalsiyum düzeyi normaldir, kalsiyum tuzları nekrotik ve dejenere dokulara çöker. Metastatik kalsifikasyon vücutta yaygın olarak gelişebilmekle birlikte başlıca damarları, böbrekleri, akciğerleri ve mide mukozasını etkiler.

<span class="mw-page-title-main">Hiperparatiroidizm</span>

Hiperparatiroidizm, paratiroid bezlerinin aşırı hormon üretmesi (hiperfonksiyonu) sonucu ortaya çıkan bir tablodur. Temel bulgu, hiperkalsemi olarak tanımlanan kandaki kalsiyum düzeyinin yüksek olması olgusudur. Hastaların bir bölümünde herhangi bir yakınma yoktur; yakınmalarından birinin nedeni için yapılan serolojik testlerde rastlantı olarak saptanabilir. Belirtilerin ortaya çıkması, bulguların sayısı ve gücü hiperkalseminin düzeyi ile koşuttur.

<span class="mw-page-title-main">Biyolojide kalsiyum</span>

Kalsiyum iyonları (Ca2+) organizmaların hücre fizyolojisi ve biyokimya’sına katkıda yapar. İkinci haberci olarak görev yaptıkları sinyal iletim yollarında, nöronlardan nörotransmitter salınımında, tüm kas hücre tiplerinin kasılmasında ve döllenme’de önemli rol oynar. Pek çok enzim, Koagülasyon faktör'lerinin birçoğu dahil olmak üzere, kofaktör olarak kalsiyum iyonlarına gerek duyar. Hücre dışı kalsiyum aynı zamanda uyarılabilir hücre zarları arasındaki potansiyel farkının korunması ve ayrıca uygun kemik oluşumu için de önemlidir.